Liderlik Tablosu
Popüler İçerikler
01-08-2007 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor
-
Sevişmeler Korkak Değil... /... Düşler Yaralı (sevişince sarılacak yaralar) selamıma düşerse aşk, ellerinden öperim mümkünse kavgasız zamanların, incelikli sabahlarında görüşelim zaten susmayacaktım sadece avutacaktım vedaları bir kadeh şarap içer misiniz..? Ardından, uyuturuz bütün sefil aldanışları tutkunun doruklarında bekliyorum müsaitseniz, beraber kandıralım isimsiz dokunuşları beni beklerken buldular kaçıp giden sevdaları iyi niyetime gelmiş, artık tutuklamıyorum duasız sürüklenen kayıpları utancımı bağışlayın, korkularımdan temizleyemedim fütursuz soyunmaları sakıncası yoksa yardımınızı isteyeceğim, o narin ellerinizle üzerimden çıkartır mısınız, işe yaramayan yılışık avuntuları..? gözlerimden öpmeyin, ayrılık getirir batıl bir inanç doğru ama, siz dudaklarınızı dudaklarımda gezdirin hayır, üşümüyorum dirileşen, biriken özlemlerimin teni ışıkları yakmayın ne olur, nefesiniz gözlerimin rehberi biliyorum, beni sevmek istiyorsunuz ama önce bir itirafım olacak; düşlerime tecavüz ettiler, bakire değil gülümseyişlerim artık her şeyi öğrendiniz isterseniz şimdi beni, sev(mey) ebilirsiniz.... alıntıdır... en sevdiğim şiirdir... beni benden iyi anlatır....paylaşmak istedim.. daha önce verilmişse özür dilerim aramada bulamadım2 puan
-
2 puan
-
Sn. Mehmet Kurtoğlu'nun yazısından alıntıdır. Altaylardan Anadoluya Şamanizim Tefekkürü Sonsuzluğun bilinmeyen bir anında bir büyük patlama oluştu. Devâsâ boyutlardaki gazlar, kütleler sonsuz boşluğa yayıldılar ve patlamanın merkezinden hızla uzaklaşmaya başladılar. Sonsuzluk içindeki hareketlerinde dönüşümlere uğradılar. Büyük patlamadan uzun süre sonra adeta sonsuz uzayda bir toz bulutunu andıran bu sonsuz büyüklük içinde milyarlarca galaksi, güneş ve gezegen meydana geldi. Samanyolu olarak adlandırılan toz kümesi de bu milyarlarca galaksiden sâdece biriydi. Patlama merkezinden uzaklaşma sırasındaki soğuma sürecinde güneş sistemimiz ve dünyamız oluştular. Dünyamızın güneş etrafında dönmesinden kaynaklanan gece ve gündüz kavramları ile zaman değeri oluştu. Sonsuzluk içinde oluşan hareketler ve değişimler sonsuz büyük uzaydaki sonsuz sayıdaki toz zerresinden birinde onun değer ölçüleri ile değerlendirilmeye başlandı. Güneşin ısısı, yerdeki su bir araya geldi ve sularda ilk amino asit zincirleri oluştu. Evrimin son yüz yıllık tarihi içinde yapılan kazılar ve değerlendirmeler sonucu günümüzden 400 milyon yıl öncesinde sularda yaşamın başladığı, 300 milyon yıl öncesinde karada bitkilerin oluştuğu, 150 milyon yıl öncesinde deniz ve karalarda sürüngenlerin yaşadığı, 35 milyon yıl öncesinde de insansılaşmaya hazırlanan maymun türlerinin oluştuğu, 500.000 yıl önce de ilk Neandertal insanının ayakları üzerinde yaşamını sürdürmekte olduğu saptanmıştır. Doğanın ürünü olan bu canlılar ve aralarındaki en gelişmiş türü olan insan başlangıçta yaratıldığı değerler, yâni vahşi doğa içinde çok güçsüzdü. Bugün İlk İnsan olarak adlandırdığımız bu insan lav kayaları üzerine çıkıp çevresine baktığında kendisinden aşağıda ve güçsüz olan diğer canlı ve cansız varlıklara hükmetmekte, onları öldürmekte ve kullanmakta, ancak kendisinden çok daha güçlü olan yukarıda gördüğü doğa karşısında korku duymaktaydı. Uçsuz bucaksız doğanın karşısında çok yalnızdı. Yaşamak için bulduğu güçsüz hayvanları parçalayıp yemekte ancak fırtınalar, seller, gök gürlemeleri ve yanardağlar karşısında silinip gitmekteydi. Uzun bir dönem bu korkular ve sevinçlerle yaşandı. Daha sonra bu güçlere bir anlam ve irade atanmaya başlandı. Yukarıda bir “Gök” vardı. İlk insan bunu fark ettiğinde evrim sürecinin çok uzun bir döneminde gökten korkacak, binlerce yıl boyunca yücelik, tanrılık ve güçlülük ölçüsü ile maviyi özdeşleştirecekti. Doğa güçleri bir şeyi yakmak istediğinde yakabilmekte, sevmek istediğinde ısıtmakta ve can verebilmekteydiler. Onlar da insan gibi zekâ ve iradeye sahiptiler. Tanrı irade ve zekâsı ve buna yakarış duygusu böylece doğdu. Yaşamın ilk aşamasında avcılık ve tarımla geçinen insanlar için en güçlü tanrı “Doğa Tanrısı” yâni “Gök Tanrı”’sıydı. Gök kubbenin yarattığı yücelik duygusu insanın kozmolojiye ilgisini de arttırdı. Yaşantısının tümünü doğada geçiren insan gökyüzündeki tüm oluşumları ve değişimleri yakından izlemeye başladı. En parlak yıldız olan kutup yıldızı göğün direği olarak algılandı. Gök kubbe de o günün barınağı olan çadırla özdeşleştirildi. Samanyolu çadırın dikiş yerleri, yıldızlar da ışığın gelmesi için açılmış deliklerdi. Zaman zaman tanrılar çadırın bir yerini açıp yeryüzündeki insanlara bakmaktaydılar. Bu zamanlarda da yıldız kaymaları ve meteor yağmurları olmaktaydı. Göğü inceleyen insan yıldızlarla mevsimleri ve doğa olaylarını bağdaştırdı. Büyükayı takımyıldızının kuyruğunun döndüğü yöne göre, mevsim de değişmekteydi. Büyükayı’nın kuyruğu, kuzeyde ise kış, batıda ise sonbahar, güneyde ise yaz ve doğuda ise ilkbahar geliyordu. Irmakların taşma dönemlerinde görünen yıldızlar “Taşma Yıldızları”, tarlalar sürülürken ve ekin ekilirken görülen yıldızlar “Öküz ve Boğa Yıldızları”, oğlaklar doğduğu zaman görünen yıldızlar “Oğlak Yıldızları” gibi isimler aldılar ve bunlara bu güçler verildi. Gökteki boğanın gücü bir süre sonra yerdeki boğaya da verildi ve yeryüzündeki canlı cansız varlıklar da kutsallaşmaya başladı. İyilik getirdiğine inanılan güçler ve kötülük getirdiklerine inanılan güçler de “İyilik Tanrıları” ve “Kötülük Tanrıları” olarak tanımlanmaya başlandılar. Genellikle İyilik ile Gökyüzü, Kötülük ile Yerin Altı özdeşleştirildiler. Tarih öncesi olarak tanımlanan dönemde var olduğu söylenen Mu uygarlığının en önemli kolonileri Atlantis’te ve Orta Asya’da bulunmaktaydılar. Orta Asya’da Uygur kolonisi yaşamaktaydı. Bu kolonilerde tanınan en büyük güç, en büyük tanrı gökyüzünde bulunmaktaydı. Atlantis’in Mısır kolonisinde ise dünyaya hayat verdiği için güneş en büyük tanrı olarak görülmekteydi. “Ra” olarak adlandırılan bu tanrı daha sonra semavi dinlerde de “Rab” olarak adlandırılmış olan tüm evrenin tanrısı kavramına dönüşmüştür. Uygur kolonisinde ise gök kubbenin ve bunun altındaki tüm doğal güçlerin bir ruhu olduğuna inanılmaktaydı. Gök kubbenin mavi rengi de en kutsal renkler arasındaydı. Günümüzde de Uygur Kolonisini oluşturan Türk toplumlarının rengi olan “Turkuaz” rengi Gök Tanrı inancının rengidir. Şamanizm İnancı Yüzyıllar boyu doğa ile iç içe yaşayan Orta Asya insanı gökteki oluşumların ihtişamını izledi, onlara anlamlar atadı, yeryüzü ile gökyüzü arasında bağlar kurmaya çalıştı. Canlı cansız tüm varlıkların içindeki cevherler keşfedildi, bu güçlerle ilişkiler kuruldu, onlardan medet umuldu, bâzıları onlara yakın oldu. Doğa karşısındaki güçsüzlük sonucu doğaya teslimiyetle doğa dinleri oluştu. Günümüzden binlerce yıl önce yaşanılan bu tefekküre Şamanizm adı verilmiştir. Şamanizm, tarih öncesine âit olan, yeryüzünde hiçbir uygarlığın mevcut olmadığı dönemde oluştuğu varsayılan bir düşünce ve inanç sistemidir. Şamanlığın oluşum serüveninin takvimsel zaman bakımından Mezopotamya ve Sümerler'den 20.000 ilâ 25.000 yıl öncesine dayandığı varsayılır. Temel olarak sihir ve büyüye dayanır. Her hangi bir kurucusu veya kutsal kitabı olmadığı gibi ortaya çıkış tarihi de belli değildir. Köken olarak anaerkil dönemde ortaya çıktığı tahmin edilmektedir. Orta Asya’da oluşan Şaman inancı göçlerle dünyanın çeşitli alanlarına yayılmıştır. Şamanlık Laplar’ın ülkesinden Bering Boğazı ile Eskimolar'a, oradan da Kuzey Amerika’ya, Güney Amerika sâhillerine, Hindistan üzerinden de Güney Asya adalarına yayılmıştır. Böylece Orta Asya, Sibirya, Kuzey ve Güney Amerika kıtalarında, Endonezya, Polenezya ve Avustralya’yı kapsayan dünyanın farklı bölgelerinde küçük ya da büyük toplulukların inanç sistemi olarak yer bulmuştur. Orta Asya’da Şaman kelimesinin kökeni araştırıldığında bu kelimenin Asya halkları arasında “büyücü, sihirbaz“ anlamında kullanıldığı görülmektedir. Örneğin Tunguz’ca da “Şaman”, Mancu dilinde “Sama” olarak ifâde edilmektedir. Bâzı araştırmacılar da kelimenin kökeninin Sanskritçe’ye dayandığını, Sanskritçe “Budist Râhip, Budist Derviş” anlamına gelen “Sramana” veya “Çramana” kelimelerinden türediğini düşünmektedirler. Şaman sözcüğü Therca’da “Samane”, Çince’de “Samen”, Farsça’da Budist râhip anlamına gelen “Semen” veya “Saman” kelimeleriyle ifâde edilir. Türk kavimleri Şamanlarına “Kam” adını vermişlerdir. Moğollar, Buryatlar ve Kalmuk Türk Boyları erkek Şamanları'na “bö, böge”, Aykutlar “oyun”, Çuvaşlar “yum”, Kırgız ve Kazaklar “bakşı, baskı, bahsı” demektedirler. Türkler'in kullandığı “Kam” kelimesi “kâhin, tabip, filozof, âlim” anlamına gelmektedir. Türkler'in az sayıdaki yazılı belgelerinden biri olan “Divan-ü Lügat İt-Türk”de Otacıların hastaları şifâlı otlarla tedavi ettikleri, kam’ların ise hastayı kendi usûllerine göre daha çok rûhi yollardan, efsun ve sihirle tedavi etmeye çalıştıkları yazmaktadır. Orta Asya topluluklarının önemli bir bölümünün tarih boyunca göçebe olarak yaşamaları nedeniyle geçmişe âit çok az sayıda yazılı bilgi bulunmaktadır. Şamanizm’e ve Türkler'e âit bilgilere bu nedenle bu dönemin yerleşik toplumu olan Çinliler'in kaynaklarından erişilebilmektedir. Görüldüğü gibi bu dünyanın en eski inanç ve düşünce sisteminin kökeni konusunda yazılı bir kitabı olmadığı için kesin bir bilgi yoktur. Ancak tarih öncesi dönemlerden bu yana çok geniş bir coğrafyada toplumlar tarafından benimsenmiş bir sistemdir. Nasıl Şaman Olunur Şamanizm inancını yayan, törenleri yöneten ve toplumlara yön veren din adamlarına verilen ad da “Şaman” olarak tanımlanmıştır. Şamanlar toplumun en duygu yüklü ve farklı bireylerinden seçilmektedir. Bu kişiler trans durumuna geçebilme yeteneğine sâhiptirler. Bir kimsenin Şaman olup olamayacağı çocukluk çağında gösterdiği bâzı ruhsal belirtilerden anlaşılmaktadır. Şaman âyin sırasında önce kendinde büyük bir yorgunluk hisseder, vücudu kasılıp titrer, göğsü daralır ve birtakım sesler çıkartarak ağlamaya başlar. Sonra birdenbire ayağa kalkarak hoplayıp zıplamaya ve dans etmeye başlar. Ağzından köpükler saçarak yere yıkılır. Bu durumu inananlar tarafından Şaman'ın bu dünyadan koparak öbür dünyaya, yâni ruhlar âlemine geçtiği şeklinde algılanır. Nöbet geçtiğinde ayağa kalkar ve davulunu monoton bir ritmle çalmaya başlar. Tanımlanan bu belirtiler epilepsi hastalığı için belirtilen tanıları anımsatmaktadır. Kriz çan sesleri duyulması ile başlamakta ve bittiğinde de hastada zekâ kıvılcımları oluşmaktadır. Kriz bitiminde hayâl gücü en üst düzeydedir ve kişi olağanüstü yaratıcı bir durumdadır. Kriz sırasında cin, peri, devler ve ruhlar gören Şaman ayıldığı zaman öteki dünyadan haberler verir. Belirtilen özellikleri gösteren Şaman adayı uzun süre sınanır. Genç aday değişik âyinlere ilişkin gerekli bilgileri topluluğun ihtiyarlarından ve kudretli Şamanlar'dan alır. Günü geldiğinde de yaşlı Şaman genç Şaman'ı yüksek bir dağa çıkartır. Orada Şaman elbisesi giydirir ve davulunu verir. Adayın sağında dokuz erkek solunda da dokuz kız çocuk yer alır. Hoca da Şaman elbisesini giymiş olarak adayın arkasında durur. Genç Şaman hocasının okuduğu yemini tekrarlayarak yoksullara ve düşkünlere yardım edeceğine ve yüksek dağların zirvesindeki ruhlara saygı gösterip hizmet edeceğine söz verir. Şaman daha sonra bir “Ölme ve Dirilme” sembolizmasını yaşar. Aday baygınlığa benzer bir trans durumuna geçer. Transa geçince bir deniz hayvanı tarafından yenilip yutulur. İskeleti kalır, ancak bir süre sonra uykudan uyandığında eski hâline döner. Bu görüntüsü ile tören bir inisiyasyon törenini andırır. Dünyanın en eski inanç sisteminde görülen bu yeniden doğuş sembolizmasının daha sonra günümüze kadar uzanan birçok yansıması görülecektir. Şamanizm kan bağına dayanan bir inanç sistemidir. Şamanlık bilgisi sâdece öğrenmekle elde edilemez. Şaman olmak için belli başlı bir Şaman'ın neslinden olmak gerekir. Kimse Şaman olmayı istemez, ancak geçmiş atalarının ruhundan biri, Şaman olacak torununa musallat olur; onu Şaman olmaya zorlar. Bu hale Altaylılar "töz basıp yat" (ruh basıyor) derler. Ata ruhunun musallat olduğu kimse Şamanlığı kâbul etmezse deli olur. Bu anlatım Şamanın ailesinde var olan genetik hastalığın nesilden nesile geçmesi nedeniyle Şamanlığın sâdece eğitimle değil bir âile bağı ile geliştiği göstermektedir. Şaman Giysisi http://img172.imageshack.us/img172/6798/image008gg0.jpg Şamanlar dinsel törenler sırasında kendilerine özgü giysiler giyerler. Giysi Şaman için çok önemlidir. Giysilerinin üzerinde çeşitli maddeler ve motifler bulunur. Bu şekillerin de önemli olduğuna inanılır. Elbise üzerinde de genellikle hayvan motifleri vardır. Bu hayvanlar, kuş, ren geyiği ve ayı olabilir. Örneğin giysisinin üzerinde kuş resmi olan bir Şaman’ın öteki âleme kuş yardımı ile uçabildiğine inanılır. Giysi hangi hayvanı sembolize ediyorsa takı olarak da bu hayvanın tüyleri, kemikleri ve boynuzları takılır. Altaylılar'da Şaman, cübbesinin kollarına ve sırtına çıngıraklar takar. Dans etmeye başladığı zaman çıkan ses kötü ruhları korkutacak ve bunları ortamdan kovacaktır. Şaman giysileri özellikle Sibirya’da yaygındır. Türkler arasında ise Şaman dinî törenleri günlük giysileri ile yönetir. Sâdece Şaman davulu denilen özel davulunu kullanır. Geleneğe uygun bir elbise hazırlamanın zor geldiği kamlar, ruhların özel izinleriyle birkaç yıl cübbesiz âyin yaparlar. Fakat cübbesiz kamlar kötü ruhlara karşı fazla cesaret gösteremezler. Bunun için kamlar ne yapıp edip Şaman kıyafeti edinirler. Şaman, cübbe ve davulunu kendi arzu ve isteğiyle değil, hizmetinde bulunduğu ruhun emir ve ilhamına göre yaptırır. Cübbe ve davulun nitelikleri, biçimi ve süsleri bütün ayrıntılarıyla bu ruh tarafından belirlenir. Ruhun istediklerinden en ufak biri bile eksik kalsa cübbe ve davul âyin yapmaya yaramaz. Giysi hazırlandıktan sonra özel bir törenle ruhların beğenisine sunulur. Şaman cübbesi altmışa yakın çok çeşitli parçaya sâhiptir. Cübbenin asıl kısmı maral veya beyaz koyun derisinden yapılan ceketten ibarettir, başka parçalar bu cekete dikilir. Bu parçalar Şamanların ruhlar dünyasında bulunduğunu düşündüğü varlıkların sembolleridir. Sözgelimi cübbenin yakasından sallanan dokuz küçük kukla Ülgen'in dokuz kızını, küçücük cübbeler onların elbiselerini temsil eder. Kötü ruhlarla mücadelede kullandığı "mânevî" yayın ve diğer silâhların sembolleri, küçücük yay ve çıngıraklardır. Kötü ruhların fısıltılarını dinlemek için kulak, ay, güneş, yıldızlar, Erlik dünyasında yaşayan kurbağalar, yılanlar cübbede tasvir edilir. devamı gelecek -------------------- Şaman Davulu Şamanlar için cübbeden sonra en önemli parça “Şaman Davulu’”dur. Şaman cübbesini olduğu gibi davulunu da kendi isteğine uygun olarak değil, hizmetinde bulunduğu ruhun istemleri doğrultusunda yaptırır. Davul kayın veya sedir ağacının temiz ve zedelenmemiş, hiçbir insan eli değmemiş ve hiçbir hayvanın yaklaşmadığı düşünülen dallarından yapılır. Şaman öldüğünde davulu parçalanarak bir ağacın dalına asılır. Şaman da bu ağacın dibine gömülür. Bazı bölgelerde Şamanlar'ın yeraltına veya gökyüzüne yaptıkları yolculuklarda bir binek hayvanı gibi davul ve tokmağı kullandıklarına inanılmaktadır. Davulun derisinin üzerinde birtakım kozmik resimler bulunmaktadır. Bu resimlerin dinsel ve büyüsel anlamları vardır. Davul üzerindeki ağaç motifi “Dünya Ağacını”, merdiven gökyüzüne tırmanmayı, atlar uzun mesafeleri aşmada yardımcı olmayı sembolize etmektedirler. Şamanların âyin yapmak için zaman zaman kopuz kullandıkları da görülmüştür. Yenisey Kırgızları'nın da Şaman âyinlerinde saz çaldıkları bilinmektedir. Eski Oğuzlarda, İslâm’ın kabûlünden sonra Şaman geleneklerini sürdüren ozanlar kopuzu kutsal saymışlardır. Sözgelimi, Dede Korkut her öykünün sonunda kopuzuyla gelmekte, ad verirken, dua ederken kopuz çalmaktadır. Tarih öncesi topluluklar ekonominin avcılığa dayandığı dönemlerde anaerkil özellik gösterirler. Eski Türk toplumlarında da anaerkil denen bir toplumsal dönem yaşanmıştır. Bu dönem erkeğin değil kadının egemen olduğu dönemdir. Şamanlık da anaerkil yapının izlerini taşımaktadır ve bu tarihsel sürecin ürünüdür. Örneğin Yakutlar’da erkek Şamanlar özel cübbelerinin olmadığı zamanlarda âyinlerde kadın entârisi giymektedirler. Erkek Şamanların uzun saç bırakmaları da anaerkil dönemin bir özelliğidir. Eski hanlar ve hakanlar tüm saçlarını uzatmasalar da bir tutam saçlarını uzun bırakarak veya kadına değişik şekillerde benzeyerek geçmişle bağlantı kurmakta, böylece otoritelerini ifâde etmektedirler. Şamanizm ve Türkler Orta Asya’da bugüne yansıyan görüntüsü ile Şamanist inanca göre dünya “Gök”, “Yeryüzü” ve “Yeraltı” olmak üzere üç parçadan oluşmaktadır. Altay Türkleri'nde “Aydınlık Âlemi” olarak adlandırılan gökyüzünü “Tanrı Ülgen” ve ona bağlı iyi ruhlar temsil etmektedir. Yeryüzünde, yâni “Orta Dünya”’da insanlar bulunmaktadır. Yeraltı dünyasını yâni “Aşağıdaki Dünyayı” “Tanrı Erlik” ve ona bağlı kötü ruhlar temsil etmektedir. İyiliğin, gücün ve güzelliğin sembolü olan Göktanrı eski Türkler'de en önemli tanrıdır. Tanrı veya en büyük ruh göğün en üst katında ve insan biçimindedir. Gökle yeraltı arasında yâni güzellik ve kötülük arasında insanların yaşadığı yeryüzü bulunmaktadır. Yeryüzü iki zıtlık arasında yaşamın varolduğu bir yerdir. Siyahla beyazın, iyilik ile kötülüğün, güzellik ile çirkinliğin mücadelesi arasında kalan insanın kendi doğru yolunu ruhlarının yardımı ile bulmaya çalıştığına inanılırdı. Altay’larda göğün üç ve dokuz katından söz edilmektedir. Âyinler sırasında göğün bu katlarına çıkılır. Bâzı toplumlarda 33 gök dairesinden bahsedilmektedir. Altay Türkleri'nde tanrı Ülgen’in yedi veya dokuz kızı ve birtakım yardımcı ruhları bulunmaktadır. Tanrı Ülgen ve eşi göğün en üst katında oturmaktadır. Tanrı Ülgen’in çocukları ve dünyadaki elçileri de göğün değişik katlarında oturmaktadırlar. Altay Şamanları âyinler sırasında transa geçip göğe yükselirken altıncı katta “Ay Baba’yı”, yedinci katta da “Güneş Ana’yı” selâmlamaktadırlar. Türk Tatarlar, birçok başka halklar gibi gök kubbeyi bir çadır gibi tasarlarlar. Daha önce de belirtilmiş olduğu gibi yıldızları temsil eden çadır dikişleri göğün çeşitli katlarının havalandırılması için açılmış delikler olarak tasvir edilir. Göğün ortasında büyük çadırı bir orta direk gibi tutan Kutup Yıldızı parlamaktadır. Samoyetler ona “Gök'ün Çivisi”, Çukçi ve Koryaklar “Çivi Yıldızı” demektedirler. Altaylılar Kutup Yıldızını bir direk olarak tasarlarlar. Moğol Kalmuk ve Buryatlar'a göre “Altın Direk”, Sibirya Tatarları ve Başkurtlara göre de “Demir Kazık”tır. Dünyanın Direği olan Kutup Yıldızı aynı zamanda atların bağlandığı bir direktir. Kutup yıldızını temsil eden bu direk, mikrokozmosta evin direğidir ve kutsaldır. Bu direğe bez parçaları bağlanır ve dibine sunular konur. Şamanlar'ın “Totem Direği” bu direktir. Gök sırığına enlemesine çakılan 7 veya 9 ağaç, Türk düşüncesinde çok şey ifâde eden sembollerdir. Bilindiği üzere gök, Batı Türkleri'ne göre yedi ve Doğu Türkleri'ne göre ise, dokuz kattan meydana gelmişti. Sırık sembolik olarak göğün direği olmakta üzerine çift başlı bir kartal oturtulmaktadır. Bu düşünce düzeni, Çin denizinden İzlanda'ya kadar uzanan, bütün Altay kültüründe yer bulmuştur. Göçlerle geniş bölgelere yayılmış olan bu fikir yer yer değişikliklere de uğramıştır. Bazıları, bu kutsal çift başlı kartalı, göğün üçüncü katına oturtmuşlar ve bâzıları da onu göğün dokuzuncu katına kadar çıkarmışlardır. Göğün yedinci veya dokuzuncu katı, Büyük Tanrı'nın bir oturağıdır. Bâzı Altay kavimlerince, çift başlı kartalı, Tanrı ile beraber oturtmak hoş gelmemiş, onlar kartalı birkaç kat aşağıya indirmişlerdir. Eski Türkler dağların Tanrı makamı olduğuna inanırlardı. Dağların, “ana” olarak algılanan yeryüzünün, göğe uzanan ve ”baba” olarak algılanan göksel güçlere dokunmaya çalışan kolları olduğu düşünülürdü. Doğal olarak göksel güçler, önce dağlarla ilişkiye geçerlerdi, bu nedenle dağlar tanrısal mekânlardı. Öldükten sonra yükselen ruhlar, yâni iyi insanların ruhları oraya giderlerdi. Her boyun bir kutsal dağı olurdu ve o dağda oturduğu varsayılan kutsal koruyucu ruhların olduğuna inanılırdı. Eski Türkler'in en kutsal dağı Ötüken’in “ıduk-başı” idi. Bugünkü Altay Türkleri'nin hepsince de Altay en kutlu dağdır. Altaylı Şor ve Beltirler de kurbanlarını Kök Tengri’ye yüksek dağ tepelerinde sunarlardı. Dünya üzerindeki çeşitli toplumların eski geleneksel bilgilerinde yer alan “Kutsal Dağlar” inancı Orta Asya’daki bu kültten gelmektedir. Gök tanrıya yakın olmaları düşüncesiyle kutsanan bu dağlar daha sonra tanrıların mekânları olarak görülmeye başlanmıştır. İsa peygamberin havarileriyle Zeytinlik dağında gizli toplantılarını gerçekleştirmesi, Musa peygamberin Sina dağında on emri alması, Muhammed peygamberin birçok sıra dışı olayları Nûr dağının Hira mağarasında yaşaması hep bu kültün izlerini taşır. Zeus’un Olimpos dağı, Hintliler'in Meru dağı bunlar arasında en fazla duyulanlarıdır. Bunların diğerlerine nazaran daha fazla bilinmesi bu dağların bu dinlerin kutsal kitaplarında dile getirilmiş olmasındandır. Şamanizm tefekkürü çok tanrılı çok ruhlu ve totemli gözükmekle beraber, Uygur tapınakları incelendiğinde farklı bir görüntü ile karşılaşılır. Aslında var olan tek tanrı Gök Tanrısı'dır. Tanrının insanlarla veya başka cisimlerle tasvir edilmesini kabûl etmemektedirler. Putlar tanrının tasviri olarak yapılmamıştır. Birinin çok sevdiği bir yakını öldüğünde onun sûreti yapılmakta ve evde saklanmaktadır. Bu sûretin önüne yemekler konur, en sevilen şeylerin ilk lokmaları sûretle paylaşılır, önünde saygı ile yere eğilinirdi. Bu davranış biçiminin zaman içinde putperestliği ortaya çıkardığı düşünülmektedir. Türklerin İslamlaşması Göktanrı'ya inanan Şaman Türkler Müslüman Araplar'ın Orta Asya’ya ulaşması ile binlerce yıllık inançlarını değiştirmek zorunda kalırlar. Türkler’le Araplar'ın ilk karşılaşmaları Kafkasya üzerinden Hazar Türkleri, Horasan üzerinden de Göktürkler’le olmuştur. Türklerin İslâmlaşması 300-350 yıl kadar sürmüştür. Oğuzlar iki asırda, Kıpçak Türkleri de 14. yy başlarında İslâmlaşmışlardır. Türkler Müslümanlığa eski inançlarını da taşıdılar. İslâm’ı aynen benimseme yerine kendi inançlarıyla harman edip yeni bir sentez oluşturdular. Bu sentez, İslâm'ın Orta Asyalılaşması olan ve başında Hoca Ahmet Yesevî’nin bulunduğu İslâm'ın sufî yorumudur. Sufîlik, yâni Tasavvuf, İslâmiyet'in siyasal mücadelelere, hırs ve menfaate âlet edilmesine tepki olarak ortaya çıkmıştır. Türkler arasında İslâmiyeti, dinin şer’î kurallarını önemsemeyen, dini sufîce yorumlayan, halkın benimseyeceği biçimde ifâde eden ve halkın eski inançları ile yeni dini kaynaştıran “sufîler” yaymıştır. 9. ve 10. y.y. da Türkistan’ı adım adım arşınlayan dedeler, babalar, atalar; tıpkı şaman dedeler gibi menkıbeler, nasihatler anlatan, halk üzerinde sevgi ve saygıdan kaynaklanan nüfuzları olan kimselerdi. Daha sonra bu dedeler, babalar göçlerin başında, uzun süren yolculuklar sonunda Anadolu’ya ulaştılar. Bunlar Anadolu’da, dede, baba, abdal ve gâzi gibi ad ve unvanlarla Orta Asya’daki misyonlarını sürdürmek için dergahlar açtılar. Mevlânâ’lar, Hacı Bektaş Velî’ler, Ahî Evran Velî’ler, Abdal Musa’lar, Sarı Saltık’lar, Taptuk Emre’ler, Yûnus Emre’ler bu coşkun ırmağın Anadolu’daki kollarıdır. Şamanlığın Anadolu’daki İzleri Türklerin İslâmiyet'i kabûlünden bu yana on asır geçmiş olmasına rağmen, bugün günlük hayatımızdaki birçok kültürel öğe İslam’dan önceki kültürün izlerini taşımaktadır. Şimdi bunlardan bazılarını ele alalım: AY Yakut Türkleri ay tutulmasını ayın küçülmesi olarak yorumlamakta, bu küçülmenin ayın kurtlar ve ayılar tarafından yenmesinden kaynaklandığını düşünmektedirler. Altaylılar ise ay tutulmasının “Yelbegen” isimli yedi başlı bir canavarın ayı yemesi sonucu oluştuğuna inanmaktadırlar. Orta Asya’da bu yaratıkları korkutup kaçırmak ve ayı kurtarmak için de havaya taş atılmakta ve gürültü yapılmaktadır. Bu inanışın devamı olarak bugün de Anadolu’da ay tutulması sırasında havaya silâh sıkılır, teneke çalınır ve gürültü yapılır. Anadolu'da yeni ayın görünmesi sırasında yere diz çökerek niyaz edilmekte, gökyüzüne, aya ve toprağa bakarak dilekte bulunulmaktadır. Yeni ayın yeni umutlara ve yeni başlangıçlara vesile olacağını düşünülür. Bu olgu da Türkler'in eski Göktanrı inancından kaynaklanmaktadır. MUM Câmi avlularında mum yakılması, ağaçlara bez ve çaput bağlanması da Şamanizm döneminden günümüze aktarılan geleneklerdir. MÜZİK Şamanlar âyinlerinde davul ve kopuz kullanmışlardır. Müziksiz bir âyin düşünülemez. Oysa İslam dininde Kur'an dışındaki dinî eserlerin müzikle okunması günahtır. Şaman geleneğinin devamı olarak Anadolu’da Hz. Muhammed'in, Hz. Ali’nin hayatları müzikle okunmaktadır. Mevlit ve İlâhiler sâdece Anadolu’da uygulanan müzikli anlatımlardır. 40 Sayısı Şaman inanışına göre ruh fizikî bedeni 40 gün sonra terk etmektedir. Türk destanlarında kırk sayısı çok yer alır ve kırk yiğitler, kırk kızlar epeyce geçer. Manas destanında olduğu gibi, Dede Korkut hikâyelerinde kırk yiğitler görülmektedir. Kırgız türeyiş efsânesinde de, Sağan Han’ın bir kızı ve otuz dokuz hizmetçisi ile kırk kız bir gölün kenarına giderek sudan gebe kalmışlardı. Oğuz’un verdiği şölende, diktirdiği sırıkların boyu kırk kulaç uzunluğunda idi. Hikâyelerde ve masallarda kırk gün ve kırk gece düğünler, kırk haremiler, kırk satır ve kırk katır çok geçer. Bazı ejderhalar vardır ki onlar yenilmez ve ölmezler, ancak bunların tılsımları bozulursa ölürler. Bu gibi ejderhaların kırk günlük bir uyku zamanı vardır. İşte bu zamanda ejderhanın yanına gidilir, üzerinden kırk tâne kıl koparılır, ateşe atılarak yakılırsa ejderha da ölür. 40 sayısı da totemcilik döneminden kalma bir inanıştır. Semâvî dinler dâhil tüm dinlerde 40 sembolizmasının görülmesi dinlerin evrim süreci konusunda fikir vermektedir. İslâmiyet'te ölümün ardından 40 gün geçtikten sonra Kur'an ve Mevlit okutma âdetlerinin, Musa'nın Tanrı'nın buyruklarını Tur dağında 40 gün 40 gecede almasının, eski Mısır’da firavunun ölümünden kırk gün sonra cennete gidebilmek için bir boğa ile mücadele etmek zorunda kalmasının, Hıristiyanlar'ın paskalyaya 40 gün oruç tutarak hazırlanmasının, Ayasofya kilisesinin zemin katında 40 sütununun ve kubbesinde de 40 penceresi olmasının kökeninde o devirlerden kalma şaman veya totem gelenekleri yatar. MEZARTAŞI Şaman âyin sırasında yardımcı ruhlarını kullanmaktadır. Ölülerin, âilenin vefat etmiş büyüklerinin, eski Şamanlar'ın ruhlarının, ormanın, suyun ve yerin yardımcı ruhlarının da Şaman'a yardım ettiği kabûl edilir. Ölen büyüklerin ruhlarının çoğalması sonucu bu ruhların en kıdemlisinin ruhların başına geçeceğine ve bunun da diğerlerinin yardımı ile Şaman'a yol göstereceğine inanılır. Kuş biçiminde düşünülen bu ruhlar Şaman'a gökyüzüne yapacağı yolculukta yardımcı olmaktadırlar. Toplumda ulu kabûl edilen kişilerin ölümünden sonra ruhlarından medet ummak mezarları kutsamış ve bu yerler medet umulan yerler hâline gelmişlerdir. Günümüzde mezar, türbe, yatır ve benzeri yerlerin ziyareti ve bunlardan medet umulması da bu inanç sisteminin devamı olarak ortaya çıkmıştır. MEZARTAŞI Şaman âyin sırasında yardımcı ruhlarını kullanmaktadır. Ölülerin, âilenin vefat etmiş büyüklerinin, eski Şamanlar'ın ruhlarının, ormanın, suyun ve yerin yardımcı ruhlarının da Şaman'a yardım ettiği kabûl edilir. Ölen büyüklerin ruhlarının çoğalması sonucu bu ruhların en kıdemlisinin ruhların başına geçeceğine ve bunun da diğerlerinin yardımı ile Şaman'a yol göstereceğine inanılır. Kuş biçiminde düşünülen bu ruhlar Şaman'a gökyüzüne yapacağı yolculukta yardımcı olmaktadırlar. Toplumda ulu kabûl edilen kişilerin ölümünden sonra ruhlarından medet ummak mezarları kutsamış ve bu yerler medet umulan yerler hâline gelmişlerdir. Günümüzde mezar, türbe, yatır ve benzeri yerlerin ziyareti ve bunlardan medet umulması da bu inanç sisteminin devamı olarak ortaya çıkmıştır. Göktürkçe'de ve Uygurca’da “ruh” için can anlamına gelen “tın” sözcüğü kullanılıyordu. Bu aynı zamanda “soluk” demekti. Ölüm, soluğun kesilmesi, ruhun bedenden ayrılıp uçması biçiminde düşünülüyordu. Bu yüzden de bâzen “öldü” yerine “uçtu” denilmektedir. Ruhları öbür dünyaya göç eden ataların, orada rahatsız edilmemeleri, iyi yaşamaları gerektiğine inanılırdı. Bu nedenle Eski Türkler’de mezarları gizleme geleneği yoktur, aksine özellikle büyüklerin özel mezarları yapılıp, üzerlerine bir yapı (bark) yapılmış, barkın iç duvarları ölünün yaşarken katıldığı savaş sahnelerini gösteren resimlerle süslenmiştir. Ayrıca mezarın veya mezar yapısının üstüne Balballar dikilmiş, sıradan kişilerin mezarlarına da, belirli olması için tümsek biçimi verilmiştir. Arap dünyasında mezar taşı yoktur. Ölünün toprakla bütünleşmesi ve zaman içinde kaybolması istenir. Kutsanması günahtır. Mezarlara taş dikilmesi ve bu taşın san'at eseri hâline getirilecek kadar süslenmesi İslam coğrafyasında sadece Anadolu’da görülmektedir. Şaman geleneğinin devamı olarak Anadolu’da mezarlara ölenlerin sevdiği eşyalar bile konmaktadır. Gelin ve genç kızların mezarları tel ve duvaklarla süslenmektedir. KURBAN Göktanrı inancında kanlı kurbanlardan başka bir de kansız kurbanlar vardır. Saçı, yalma, yani ağaçlara veya kamın davuluna bağlanan paçavralar, ateşe yağ atma, tözlerin ağızlarını yağlama ve kımız serpme gibi törenler bu kansız kurbanlardır. Kansız kurbanların en önemlisi ruhlara bağışlanarak başı-boş salıverilen hayvanlardır. Bu tür kurbanlara eski Türkler “ıduk” demişlerdir. Bunun kelime karşılığı “salıverilmiş”, “gönderilmiş” demektir. Terim olarak “tanrıya gönderilmiş, tanrıya bağışlanmış hayvan” anlamını taşır. Anadolu’da da ağaçlara çaput bağlama kafesteki kuşların salıverilmesi hâlen sürdürülen gelenekler arasındadır. ÖLÜM Şamanizm'de köpek ruhun yaklaştığını uzaktan acı ulumayla haber verebilmektedir. Sıradan bir kişi bu ruhu görürse bu onun pek yakında öleceğine işaret sayılır. Anadolu’da günümüzde köpek uluması uğursuz sayılmaktadır. Köpeklerin bâzı olayları önceden algıladıklarına ve bunu uluyarak anlattıklarına inanılır. Köpekler duyular dışı algılamalarıyla nasıl ki depremleri önceden haber veriyorlarsa bir evden ölü çıkacağını da önceden hissedebilmekte ve uluyarak duyurabilmektedirler. Şaman dünyasında ölüme inanılmadığı için Anadolu’da çoğunlukla “öldü” kelimesi kullanılmaz. Ruhun ölmediğini vurgulamak için, “Göçtü”, “Dünya değiştirdi”, “Hakk’a yürüdü” gibi anlatımlar kullanılır. DEDE - ŞAMAN Anadolu’da dede olmanın temel koşulu dede soyundan gelmektir. Şamanlar'da da durum aynı idi. Gerek dedelik gerek Şamanlık'ın soydan gelme dinsel özelliği dışında, seçiliş şekilleriyle, kıyafetleriyle, gördükleri hizmetlerle ve kendilerine gösterilen sevgi ve saygıda, bu denli zaman aralığına rağmen aralarında şaşırtıcı benzerlikler bulunmaktadır. Dedeler de Şamanlar gibi tamamen hâfızaya dayalı zengin halk şiirini, nefesleri, duaları ve sözlü halk geleneğini nesilden nesile aktaran iletişim organları gibidirler. Şamanlar gibi dedelerin de hastalıkları iyileştiren olağanüstü güçleri olduğuna inanılır. Şaman kendi çocukları arasında Şamanlık'a en çok ilgisi olanı seçer ve geleceğe dayalı gizli bilgiyi de vererek yetiştirir. Bu durum aynen Anadolu Aleviliği’nde dede yetiştirme biçimine taşınmıştır. Şaman giysisindeki özellikler Bektaşî giysilerine de yansımıştır. İÇKİ Şamanlar (kamlar), tanrılar ve koruyucu ruhlar için arak (rakı) saçı saçarlar, bu kansız kurban sayılır. Oysa İslâm’da içki içilmesi kesinlikle yasaklanmıştır. Eski Türk kültüründe içki içilmesi yaygın bir gelenektir. Özellikle düğünlerde ve mutlu günlerde müzik eşliğinde içki içilmesi geleneği vardır. İçki Şaman âyinlerinin de vazgeçilmez bir parçasıdır. Alevî ve Bektaşi tarikatlerinde içilen içkiye “içki”, “rakı”, “şarap” denilmeyip, şaşmaz bir kural olarak “tolu” veya “dolu” denilmesi ve içilen içkinin “dem” anlamına gelmesi benzerlik nedenlerini aydınlatmaktadır. NAZAR Anadolu’da halk arasında “nazar” olgusu çok yaygın bir inançtır. Bâzı insanların olağandışı özellikleri olduğu ve bunların bakışlarının karşılarındaki kimselere rahatsızlık verdiğine, kötülük yaptığına inanılır. Bunun önüne geçmek için “nazar boncuğu”, “deve boncuğu”, “göz boncuğu” v.s. takılır. Nazar olgusu da eski Türk inançlarındandır. Yine, istenmeyen bir olay duyulduğunda tahtaya el ile tokmak gibi üç kere vurulması da, kötülükten korunmak, kötü ruhların duymasını önlemek amacına yönelik eski bir Şaman inanışıdır. KURŞUN DÖKME Kurşun Dökme de Şaman geleneklerinden kalan bir âdettir. Şamanlar bu ritüele “Kut Dökme” anlamına gelen “Kut Kuyma” adını vermişlerdi. İnsana musallat olan kötü ruhların olumsuz etkisini ortadan kaldırmaya yönelik olarak çok eski dönemlerde uygulanan sihir kökenli bir ritüeldi. Kurşun dökme, obsesyondan kurtarma yöntemlerinden biri olarak kullanılmış ve günümüzde de Anadolu’da halk gelenekleri arasında yaşamaya devam etmektedir. HALI - KİLİM DESENLERİ Şaman'ın üzerine giydiği giysiye yılan, akrep, çiyan, kunduz gibi yabanî ve zararlı hayvan şekilleri çizilerek onların kaçırılacağına inanılırdı. Bugün Anadolu’da Türkmen köylerinde dokunan halı, kilim gibi örgüler Şaman giysilerinin izleri taşımaktadır. Türkmen halı ve kilimleri üzerindeki akrep, yılan, kırkayak gibi hayvan resimleri, eski Türk inanış ve geleneklerinden kalma özelliktir. Bunun amacının resmedilen hayvanları uzaklaştırmak olduğu kabûl edilir. KÜMBETLER Anadolu’da yaygın mimarî yapılardan biri de kümbetlerdir. Bunların mimarîsine dikkat edilirse, karşıdan çadıra benzemektedirler. Yâni göçebe kültürü olan “çadır’ın mimarîye taşınmasıdır. Bu kümbetler aynı zamanda, Göktanrı inancından gelen gök kubbelerdir. Göğün mimariye “gök kubbe” olarak taşınmasıdır. Renk verilirken de, kubbelerin gökyüzünü andıran kısmı mavi olur. Bunun da, İslâm öncesi Göktanrı inancının mimarîye yansıması kabûl edilmektedir. Tarih boyunca insanlığın tefekkürü Şamanizm, Hermetizm, Kabbala ve Epifani olmak üzere dört devre geçirmiştir. Budizm, Konfiçyüs dini ile Musevîlik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık bu dört tefekkürden ilham almış fakat ayrı bir yoldan insanlığı aydınlatmışlardır. Bu dört tefekkür bütün dinlerin dışında kalmış, insanlığı akıl ve hikmet, vicdan ve güzellik duygularıyla etkilemeye çalışmışlardır. Bu tefekkürler İslam âleminde tasavvuf kisvesiyle temelleşmiştir. İnsanoğlu, var olduğu günden bu yana hep var oluşunun nedenini sorguladı. Yeryüzünde olmanın mutluluğunu yaşadı ve ölümsüzlüğü araştırdı. İlkel çağda kurtuluşu gökyüzünde sihirde ve büyüde aradı, geliştikçe kavramsallık ön plâna çıktı. Kurtuluşu olacağını varsaydığı şeylere anlamlar atadı ve kutsallaştırdı. Kimya ile ölümsüzlüğe erişeceği ilaçları aradı ve Simya ön plana çıktı. Kurtuluş reçeteleri hep zâhiri dünyadan geldi. Elçiler tarih boyunca kendinden geçti ve varsayılan öbür âlemden mesajlar ilettiler. Sihir ve büyü binlerce yıldan bu yana hep var oldu. Ölümsüzlüğe erişme ya da ölümden sonra devam etme isteği onu semavi dinlerle birlikte bu dünyada dürüst olma, kurallara uyma ve ölümden sonra mükâfatlandırılma düşüncesine itti. Semboller ilk çağdan bu yana neredeyse hiç değişmedi, onlara hep benzer anlamlar verildi. Şaman inancındaki üçler, beşler, yediler, dokuzlar ve otuz üçler sembolizmaları, yedi basamaklı merdivenler, hayat ağaçları bugünün akl-ı selîmin ve bilimselliğin ön plânda olduğu düşünce sistemlerinde de yerlerini korudular. Günümüzde simyanın yerini kimya, sihirin yerini bilim aldı, tıp öbür dünyaya geçiş olarak varsayılan trans durumunu bilimsellikle târif etti. Genetik yapının keşfi ile ilâhî programın ilk satırları deşifre edilmeye başlandı. Ancak sonsuz büyük uzayda büyük patlama ile oluşan yaşam süreci içinde varoluşun özünü hareketin ve dönüşümün oluşturduğu belki de henüz tam anlamı ile algılanamadı. İçinde yaşadığımız uzayda her şey her an hareket ediyor ve değişiyor. Evren, galaksiler, güneşler, gezegenler ve tabii ki dünyamızdaki canlılar ve insanlar. Evrenin mekanizmasını sürekli hareket ve değişim oluşturuyor. Canlılar için doğum, yaşam ve ölüm de bu büyük değişim sürecinin bir parçası. Her canlı için hareket sağlığı, durma ise çürümeyi getiriyor. O hâlde ne mutlu gerçeği aramak için çalışanlara, yerinde durmadan araştıranlara ve mücadele edenlere. Mehmet Kurtoğlu 26.07.2006 Yararlanılan Kaynaklar: * Şamanizm - Türkler’in İslamiyetten Önceki Dini; Etik Yayınları, Şubat 2000; Cemal ŞENER * Okültizm – Tarih Boyunca Gizli Bilimler; Ege Meta Yayınları, 1996; M.Reşat GÜNER * İlkel Mitoloji – Tanrının Maskeleri; İmge Kitabevi, Şubat 1992; Joseph CAMPBELL * Düşünce Tarihi; Varlık Yayınları, Ekim 1963; Orhan HANÇERLİOĞLU * Türk Mitolojisinin Anahtarları; Kabalcı Yayınevi, Haziran 2002; Yaşar ÇORUHLU * Şamanizm; Okyanus Yayıncılık, 1996; Nevill Drury * Oyun ve Bügü – Türk Kültüründe Oyun Kavramı; YKY, Ağustos 2003; Metin AND * Türklerin Kültür Kökenleri; Sınır Ötesi Yayınları, Temmuz 2002; Ergun CANDAN * Şamanizm; İmge Kitabevi, Kasım 1999; Mircea ELIADE * Türklerin Dini Tarihi; Rağbet Yayınları, Mart 2003; Ü. GÜNAY, H. GÜNGÖR * Türk Tarihinin Sosyolojisi; IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Temmuz 2003; Prof. Dr. Orhan TÜRKDOĞAN * Tanrı’nın Türkleri; Kafkas Basın Yayın A.Ş. 2003; Semih Tufan GÜLALTAY * Semboller ve Yorumları; Zafer Matbaası, Nisan 2000; Necmettin ERSOY * Eski Tür İnançları ve Şamanizm; Anahtar Kitap Yayınevi, Ocak 2003; Esat KORKMAZ Göktürkçe'de ve Uygurca’da “ruh” için can anlamına gelen “tın” sözcüğü kullanılıyordu. Bu aynı zamanda “soluk” demekti. Ölüm, soluğun kesilmesi, ruhun bedenden ayrılıp uçması biçiminde düşünülüyordu. Bu yüzden de bâzen “öldü” yerine “uçtu” denilmektedir. Ruhları öbür dünyaya göç eden ataların, orada rahatsız edilmemeleri, iyi yaşamaları gerektiğine inanılırdı. Bu nedenle Eski Türkler’de mezarları gizleme geleneği yoktur, aksine özellikle büyüklerin özel mezarları yapılıp, üzerlerine bir yapı (bark) yapılmış, barkın iç duvarları ölünün yaşarken katıldığı savaş sahnelerini gösteren resimlerle süslenmiştir. Ayrıca mezarın veya mezar yapısının üstüne Balballar dikilmiş, sıradan kişilerin mezarlarına da, belirli olması için tümsek biçimi verilmiştir. Arap dünyasında mezar taşı yoktur. Ölünün toprakla bütünleşmesi ve zaman içinde kaybolması istenir. Kutsanması günahtır. Mezarlara taş dikilmesi ve bu taşın san'at eseri hâline getirilecek kadar süslenmesi İslam coğrafyasında sadece Anadolu’da görülmektedir. Şaman geleneğinin devamı olarak Anadolu’da mezarlara ölenlerin sevdiği eşyalar bile konmaktadır. Gelin ve genç kızların mezarları tel ve duvaklarla süslenmektedir. KURBAN Göktanrı inancında kanlı kurbanlardan başka bir de kansız kurbanlar vardır. Saçı, yalma, yani ağaçlara veya kamın davuluna bağlanan paçavralar, ateşe yağ atma, tözlerin ağızlarını yağlama ve kımız serpme gibi törenler bu kansız kurbanlardır. Kansız kurbanların en önemlisi ruhlara bağışlanarak başı-boş salıverilen hayvanlardır. Bu tür kurbanlara eski Türkler “ıduk” demişlerdir. Bunun kelime karşılığı “salıverilmiş”, “gönderilmiş” demektir. Terim olarak “tanrıya gönderilmiş, tanrıya bağışlanmış hayvan” anlamını taşır. Anadolu’da da ağaçlara çaput bağlama kafesteki kuşların salıverilmesi hâlen sürdürülen gelenekler arasındadır. ÖLÜM Şamanizm'de köpek ruhun yaklaştığını uzaktan acı ulumayla haber verebilmektedir. Sıradan bir kişi bu ruhu görürse bu onun pek yakında öleceğine işaret sayılır. Anadolu’da günümüzde köpek uluması uğursuz sayılmaktadır. Köpeklerin bâzı olayları önceden algıladıklarına ve bunu uluyarak anlattıklarına inanılır. Köpekler duyular dışı algılamalarıyla nasıl ki depremleri önceden haber veriyorlarsa bir evden ölü çıkacağını da önceden hissedebilmekte ve uluyarak duyurabilmektedirler. Şaman dünyasında ölüme inanılmadığı için Anadolu’da çoğunlukla “öldü” kelimesi kullanılmaz. Ruhun ölmediğini vurgulamak için, “Göçtü”, “Dünya değiştirdi”, “Hakk’a yürüdü” gibi anlatımlar kullanılır. DEDE - ŞAMAN Anadolu’da dede olmanın temel koşulu dede soyundan gelmektir. Şamanlar'da da durum aynı idi. Gerek dedelik gerek Şamanlık'ın soydan gelme dinsel özelliği dışında, seçiliş şekilleriyle, kıyafetleriyle, gördükleri hizmetlerle ve kendilerine gösterilen sevgi ve saygıda, bu denli zaman aralığına rağmen aralarında şaşırtıcı benzerlikler bulunmaktadır. Dedeler de Şamanlar gibi tamamen hâfızaya dayalı zengin halk şiirini, nefesleri, duaları ve sözlü halk geleneğini nesilden nesile aktaran iletişim organları gibidirler. Şamanlar gibi dedelerin de hastalıkları iyileştiren olağanüstü güçleri olduğuna inanılır. Şaman kendi çocukları arasında Şamanlık'a en çok ilgisi olanı seçer ve geleceğe dayalı gizli bilgiyi de vererek yetiştirir. Bu durum aynen Anadolu Aleviliği’nde dede yetiştirme biçimine taşınmıştır. Şaman giysisindeki özellikler Bektaşî giysilerine de yansımıştır. İÇKİ Şamanlar (kamlar), tanrılar ve koruyucu ruhlar için arak (rakı) saçı saçarlar, bu kansız kurban sayılır. Oysa İslâm’da içki içilmesi kesinlikle yasaklanmıştır. Eski Türk kültüründe içki içilmesi yaygın bir gelenektir. Özellikle düğünlerde ve mutlu günlerde müzik eşliğinde içki içilmesi geleneği vardır. İçki Şaman âyinlerinin de vazgeçilmez bir parçasıdır. Alevî ve Bektaşi tarikatlerinde içilen içkiye “içki”, “rakı”, “şarap” denilmeyip, şaşmaz bir kural olarak “tolu” veya “dolu” denilmesi ve içilen içkinin “dem” anlamına gelmesi benzerlik nedenlerini aydınlatmaktadır. NAZAR Anadolu’da halk arasında “nazar” olgusu çok yaygın bir inançtır. Bâzı insanların olağandışı özellikleri olduğu ve bunların bakışlarının karşılarındaki kimselere rahatsızlık verdiğine, kötülük yaptığına inanılır. Bunun önüne geçmek için “nazar boncuğu”, “deve boncuğu”, “göz boncuğu” v.s. takılır. Nazar olgusu da eski Türk inançlarındandır. Yine, istenmeyen bir olay duyulduğunda tahtaya el ile tokmak gibi üç kere vurulması da, kötülükten korunmak, kötü ruhların duymasını önlemek amacına yönelik eski bir Şaman inanışıdır. KURŞUN DÖKME Kurşun Dökme de Şaman geleneklerinden kalan bir âdettir. Şamanlar bu ritüele “Kut Dökme” anlamına gelen “Kut Kuyma” adını vermişlerdi. İnsana musallat olan kötü ruhların olumsuz etkisini ortadan kaldırmaya yönelik olarak çok eski dönemlerde uygulanan sihir kökenli bir ritüeldi. Kurşun dökme, obsesyondan kurtarma yöntemlerinden biri olarak kullanılmış ve günümüzde de Anadolu’da halk gelenekleri arasında yaşamaya devam etmektedir. HALI - KİLİM DESENLERİ Şaman'ın üzerine giydiği giysiye yılan, akrep, çiyan, kunduz gibi yabanî ve zararlı hayvan şekilleri çizilerek onların kaçırılacağına inanılırdı. Bugün Anadolu’da Türkmen köylerinde dokunan halı, kilim gibi örgüler Şaman giysilerinin izleri taşımaktadır. Türkmen halı ve kilimleri üzerindeki akrep, yılan, kırkayak gibi hayvan resimleri, eski Türk inanış ve geleneklerinden kalma özelliktir. Bunun amacının resmedilen hayvanları uzaklaştırmak olduğu kabûl edilir. KÜMBETLER Anadolu’da yaygın mimarî yapılardan biri de kümbetlerdir. Bunların mimarîsine dikkat edilirse, karşıdan çadıra benzemektedirler. Yâni göçebe kültürü olan “çadır’ın mimarîye taşınmasıdır. Bu kümbetler aynı zamanda, Göktanrı inancından gelen gök kubbelerdir. Göğün mimariye “gök kubbe” olarak taşınmasıdır. Renk verilirken de, kubbelerin gökyüzünü andıran kısmı mavi olur. Bunun da, İslâm öncesi Göktanrı inancının mimarîye yansıması kabûl edilmektedir. Tarih boyunca insanlığın tefekkürü Şamanizm, Hermetizm, Kabbala ve Epifani olmak üzere dört devre geçirmiştir. Budizm, Konfiçyüs dini ile Musevîlik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık bu dört tefekkürden ilham almış fakat ayrı bir yoldan insanlığı aydınlatmışlardır. Bu dört tefekkür bütün dinlerin dışında kalmış, insanlığı akıl ve hikmet, vicdan ve güzellik duygularıyla etkilemeye çalışmışlardır. Bu tefekkürler İslam âleminde tasavvuf kisvesiyle temelleşmiştir. İnsanoğlu, var olduğu günden bu yana hep var oluşunun nedenini sorguladı. Yeryüzünde olmanın mutluluğunu yaşadı ve ölümsüzlüğü araştırdı. İlkel çağda kurtuluşu gökyüzünde sihirde ve büyüde aradı, geliştikçe kavramsallık ön plâna çıktı. Kurtuluşu olacağını varsaydığı şeylere anlamlar atadı ve kutsallaştırdı. Kimya ile ölümsüzlüğe erişeceği ilaçları aradı ve Simya ön plana çıktı. Kurtuluş reçeteleri hep zâhiri dünyadan geldi. Elçiler tarih boyunca kendinden geçti ve varsayılan öbür âlemden mesajlar ilettiler. Sihir ve büyü binlerce yıldan bu yana hep var oldu. Ölümsüzlüğe erişme ya da ölümden sonra devam etme isteği onu semavi dinlerle birlikte bu dünyada dürüst olma, kurallara uyma ve ölümden sonra mükâfatlandırılma düşüncesine itti. Semboller ilk çağdan bu yana neredeyse hiç değişmedi, onlara hep benzer anlamlar verildi. Şaman inancındaki üçler, beşler, yediler, dokuzlar ve otuz üçler sembolizmaları, yedi basamaklı merdivenler, hayat ağaçları bugünün akl-ı selîmin ve bilimselliğin ön plânda olduğu düşünce sistemlerinde de yerlerini korudular. Günümüzde simyanın yerini kimya, sihirin yerini bilim aldı, tıp öbür dünyaya geçiş olarak varsayılan trans durumunu bilimsellikle târif etti. Genetik yapının keşfi ile ilâhî programın ilk satırları deşifre edilmeye başlandı. Ancak sonsuz büyük uzayda büyük patlama ile oluşan yaşam süreci içinde varoluşun özünü hareketin ve dönüşümün oluşturduğu belki de henüz tam anlamı ile algılanamadı. İçinde yaşadığımız uzayda her şey her an hareket ediyor ve değişiyor. Evren, galaksiler, güneşler, gezegenler ve tabii ki dünyamızdaki canlılar ve insanlar. Evrenin mekanizmasını sürekli hareket ve değişim oluşturuyor. Canlılar için doğum, yaşam ve ölüm de bu büyük değişim sürecinin bir parçası. Her canlı için hareket sağlığı, durma ise çürümeyi getiriyor. O hâlde ne mutlu gerçeği aramak için çalışanlara, yerinde durmadan araştıranlara ve mücadele edenlere. Mehmet Kurtoğlu 26.07.2006 Yararlanılan Kaynaklar: * Şamanizm - Türkler’in İslamiyetten Önceki Dini; Etik Yayınları, Şubat 2000; Cemal ŞENER * Okültizm – Tarih Boyunca Gizli Bilimler; Ege Meta Yayınları, 1996; M.Reşat GÜNER * İlkel Mitoloji – Tanrının Maskeleri; İmge Kitabevi, Şubat 1992; Joseph CAMPBELL * Düşünce Tarihi; Varlık Yayınları, Ekim 1963; Orhan HANÇERLİOĞLU * Türk Mitolojisinin Anahtarları; Kabalcı Yayınevi, Haziran 2002; Yaşar ÇORUHLU * Şamanizm; Okyanus Yayıncılık, 1996; Nevill Drury * Oyun ve Bügü – Türk Kültüründe Oyun Kavramı; YKY, Ağustos 2003; Metin AND * Türklerin Kültür Kökenleri; Sınır Ötesi Yayınları, Temmuz 2002; Ergun CANDAN * Şamanizm; İmge Kitabevi, Kasım 1999; Mircea ELIADE * Türklerin Dini Tarihi; Rağbet Yayınları, Mart 2003; Ü. GÜNAY, H. GÜNGÖR * Türk Tarihinin Sosyolojisi; IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Temmuz 2003; Prof. Dr. Orhan TÜRKDOĞAN * Tanrı’nın Türkleri; Kafkas Basın Yayın A.Ş. 2003; Semih Tufan GÜLALTAY * Semboller ve Yorumları; Zafer Matbaası, Nisan 2000; Necmettin ERSOY * Eski Tür İnançları ve Şamanizm; Anahtar Kitap Yayınevi, Ocak 2003; Esat KORKMAZ1 puan
-
KİŞİLİĞİNİZİ ÖĞRENMEK İSTER MİSİNİZ? Size uygun olan resmi seçin sonra aşağıdaki açıklamasını okuyun, Aşağıdaki resimler psikologlar tarafından ortaya çıkarılmış. Defalarca test edilmiş, şekiller ve renkler değişerek bugünkü halini almış. Hangi resim size yakın geliyorsa seçin, 9 ana karakterden hangisi size uyuyor bulun. 1. İçedönük - Hassas - Kolay etkilenen Kendinizle ve çevrenizle ilgili düşüncelere etrafınızdaki çoğu kişiden daha sık ve daha derin bir şekilde dalıyorsunuz. Üstünkörü hareketler ve konuşmalardan nefret ediyorsunuz. Geyik muhabbeti yapmaktansa yalnız kalmayı tercih edebiliyorsunuz. Ama yakın arkadaşlarınızla olan ilişkileriniz o kadar kuvvetli ki bu da size ihtiyacınız olan uyumu ve gücü getiriyor. Yine de yalnız başına kalmaktan hiç sıkılmıyorsunuz. 2. Özgür - Geleneklere karşı - Tutulamayan Kendinizi geliştirmenizi sağlayacak özgür ve kimseye bağlı olmayan bir hayat peşindesiniz. Hobilerinizde ya da işinizde sizi başarıya ulaştıracak yeteneklere sahipsiniz. Bağımsızlığa olan düşkünlüğünüz bazen sizden beklenilenin tam tersini yapmanıza neden olabiliyor. Öyle her gördüğünüz şeye üzerinde düşünmeden uyacak tiplerden değilsiniz. Aksine kendi fikirleriniz doğrultusunda gitmeyi yani akıntıya karşı kürek çekmeyi seviyorsunuz. 3. Dinamik - Aktif - Dışa dönük İlginç ve çeşitli işlere girebilmek için risk almaktan kaçınmıyorsunuz. Rutin bir hayat sizi etkisiz hale getirebiliyor. En çok sevdiğiniz şey tüm olaylarda başrol oynamak. Aslında olayları başlatan kişi de siz oluyorsunuz. 4. Ayakları yere basan - Dengeli - Uyumlu Komplike olmayan ve doğal bir yaşamı, bir aşkı ve işi amaç edinmişsiniz. İnsanlar size saygı duyuyor çünkü sizin ayaklarınız öyle bir yere basıyor ki herkes sizden destek alıyor. Siz de bu insanlara güven sağlamayı biliyorsunuz. Çok sıcak ve insancıl olarak tanınıyorsunuz. Basmakalıp ve çok abartılı olan her şeyi reddediyorsunuz. Modanın getirdiği yeniliklere de bağlı değilsiniz. Aksine, sizin için giyim pratik ve rahat olmalı. 5. Profesyonel - Pragmatik - Kendini tanıyan Hayatını eline alıp şansını kadere bırakmak yerine yaratmayı sevenlerdensiniz. Problemlerinizi pratik ve karışık olmayan yöntemlerle çözüyorsunuz. Günlük hayatınızda gerçekçi olmayı tercih ediyorsunuz. İşte ise herkes sizi sorumluluk sahibi olarak tanıyor. Sizin kendinize olan güveniniz sayesinde etrafınızdakiler de sizden güç alıyor. Fikirlerinizi uygulamaya koyana kadar rahat edemiyorsunuz. 6. Barışçıl - Tedbirli - Agresif olmayan Anlaşması kolay bir insansınız. Kendi özel hayatınıza ve özgürlüğünüze düşkün olduğunuz için de arkadaşlarınızı pek yormuyorsunuz. Bazen hayatın anlamını düşünmek ya da kendi kendinize eğlenmek için her şeyden uzaklaşıp yalnız kalmak istiyorsunuz. Bu yüzden de kaçabileceğiniz güzel mekânlar nerede biliyorsunuz ama siz yalnızlık düşkünü bir insan da değilsiniz. Sadece hayatın size vermiş olduklarını takdir eden, dünyayla barışık bir insansınız. 7. Dikkatsiz - Oyunsever - Neşeli Spontane ve özgür bir hayatı seviyorsunuz. Hayata bir kere gelinir ilkesinden yola çıkarak dolu dolu yaşamayı istiyorsunuz. Çok meraklı ve her yeni şeye açık bir insansınız. Tüm değişikliklerin sizi büyüttüğüne inanıyorsunuz. Bağlı kalmak kadar sizi sıkan bir şey yok. Sürpriz yapmaktan ve sürprizlerle karşılaşmaktan çok hoşlanıyorsunuz. 8. Romantik - Hayalci - Duygusal Çok duygusal bir insansınız. Olayları gerçekçi tarafından görmeyi reddediyorsunuz. Sizin için duygularınızın size söyledikleri önemli. Ayrıca yaşamda hayallere yer olması gerektiğini savunuyorsunuz. Romantizmi reddeden ve her şeyi akılcı bir yolla çözmeye çalışan insanlarla anlaşamıyorsunuz. Hayallerinizi, duygularınızı sınırlayacak her şeyi reddediyorsunuz. 9. Analitik - Güvenilir - Kendinden emin Hayatınızı insanların gözden kaçırdığı küçük değerli taşlarla doldurmayı seviyorsunuz. Bu nedenle kültür sizin hayatınızda önemli bir yer oynuyor. Yine de siz şık ve zarif duygularınızın çevreden etkilenmemesini sağlıyorsunuz. Sizin için zarif ve görgülü bir hayata sahip olmak çok önemli. Ve yine aynı tarzdaki insanlarla birlikte olmayı tercih ediyorsunuz. _________________1 puan
-
HEAVY ulaşabileceği en uç noktaya ulaşmıştır artık.....Ve bu saatten sonra yapılabilecek en iyi şey o ruha sıkı sıkı sarılıp,kaybetmemek ve tüm benliğimizle onu korumaktır... Bu saatten sonra HEAVY KRALLARI bir daha gelmeyecek.Kimse onlar gibi olamayacak. Heavy ulaşabileceği son noktaya ulaştı.Kime bu saatten sonra HEAVY KRALLARININ yerini alamayacak.Onları asla gecemeyecek...Asla onlardan daha iyi olamayacak... Çünkü ROB HALFORD insanlık tarihine bir kere geldi...Bir daha gelmiyecek.. İkinci bir Rob olmayacak...Kimsenin attığı çığlık sırasında sesi ulaşılabilecek en ince noktaya ulaşıp kendi arkadaşlarını bile hayrete düşürüp şarkıyı çalmayı bıraktırıp hayretle kendisini izlettirmicek....Birdaha bu ''cam gibi'' ses insanlık tarihinde olmayacak.....Çünkü bu bir kere gelir......Kimse Rob gibi sahnede bir tanrı gibi insanlara bir daha gülümsemeyecek.... Dünya 70lerde hippinin,bidılsın boş nameleriyle coşarken bir JUDAS PRIEST daha gelip Rocka Rolla,Victim Of Changes,The Ripper,Dreamer Deceiver,Tyrant,Dissident Aggressor,Hell Bent For Leather yapmıcak! Dikkat edin...Bu şarkılar 80 öncesi dönem....! Uyanın! Açın kendinizi! Daha NWOBHM patlamadı! Breaking The Law ,Metal Gods, Desert Plains,Electric Eye,Bloodstone,Screaming ForVengeance, You've Got Another Thing Comin', Freewheel Burning, Rock Hard Ride Free, The Sentinel, Love Bites, Eat Me Alive ,Some Heads Are Gonna Roll ,Night Comes Down......Bu şarkıları dinlemeden bilmeden kimse HEAVY METAL dinlediğini sanmasın.....80lerin ilk yarısından bahsediyoruz arkadaşlar! Bunun ne demek olduğunu anlayan var mı! Şimdi alın bu şarkıları,önünüze o dönemlere ait dergiler acın,fotograflar koyun,web sitelerine girin ve üstüne bu şarkıları dinleyin....Ne demek istediğimi anlarsınız......Yada dışarı çıkın,tv yi açın,magazin programlarına bakın ve üstüne yine bu şarkıları dinleyin.....Yine ne demek istedimi anlarsınız..... Ram It Down Heavy Metal Come And Get It Hard As Iron Blood Red Skies I'm A Rocker Johnny B. Goode...... Bu liste bir best of listesi değil.....Judasın 80lerin ikinci yarısında yaptığı RAM IT DOWN albümünden bir kesit.....O dönem insanlar şeri şeri leydiyle triplere grip maykıl ceksınla coşarken sıkı HEAVYCİLER bunları dinleyip kafa dağıtırdı.....Günümüze gelelim.....Yeni dönem gruplardan bildiğiniz en sert albümü alın,hatta direkt o grupları alıp bir blendıra atın.....Elde edeceğiniz şey ne ise,ne kadar sertse onu götürüp JP nin çaycısına bir dinletin....O çaycı bile sadece buna poposuyla güler....Çalıntı rifflerle,ritmlerle,hepsini gecin sadece 2 hödüğün solodan fakir,solodan cahil hiçbir tekniği olmayan,sırf dıstortıon gürültüsü yaparak,ordan birinin de bu kara cehalete böğürerek eşlik etmesiyle set müzik yapıldığını zanneden arkadaşlar.......Mtv yi açın,bildiğiniz en sert grupları dinleyin,konserlerini izleyin.....Ama HEAVY'ye bulaşmayın.....Çünkü HEAVY gercekten serttir....Ram it down 80lerde sertliğinden insanları bayıltırken,2004tede aynen bu bayıltıcı etkisiyle vurmaya devam ediyor....Çünkü gercek sert,herzaman serttir.....70lerdede,80lerde de,2005te de.....JUDAS PRIEST bu yüzden büyük,bu yüzden efsane......Bu yüzden metalin tanrısı..... Yatığı iş gercek ve saf heavy olduğu için....İşte bu yüzden biz hala 2005te jUDAS ın konserlerini dinlerken,2005 model şarkıları dinlerken,peşinden gelen victim of changes ile coşuyoruz...Beynimiz dumura uğramıyor.....Sanki arada 30 yıl yok da o albümden bir şarkı gibi.....Judas bu yüzden büyük... Çünkü gercek HEAVY METAL,zamanın içinde değil zamanın ötesindedir.... Ve zamanın ötesine gecebilmek ise her grubun harcı değil....JUDAS,bu yüzden JUDAS işte..... Sert müzik dinlediğini zanneden arkadaşlar......Aradığınız sert müzik ise alın elinize bir JUDAS ve kemerlerinizi bağlayıp koltuğunuza sıkı sıkı yaslanın..... Çünkü Judas sizin dinlediğiniz o kırma gruplara benzemez....Adamı öyle bir çarpar ki anlamazsınız bile.... Buraya çok kısa değinicem.....90lar....Grunge piçlerinin patladığı,HEAVY METAL'İN bir çok nedenle,bi çok iç ve dış nedenle inişe gectiği yıllar..... Evet...size sadece tek bir isim söyliyecem;PAINKILLER..... Bunun üzerine söylenecek hiçbirşey yok sanırım.....Olamazda... Evet,birdaha Judas gelmeyecek.....Medya bukadar yükleneceği bir başka grup daha bulamayacak,bir abd başkanının karısı çıkıp da bir grup için kampanyalar başlatmıcak,dernekler kurmucak...........Ve bir başka grup çıkıp da JUDAS PRIEST kadar veya JP gibi bir HEAVY METAL yapamayacak.... Ve MAIDEN.......Başka hiçbir grup HEAVY METAL'in de ötesine gecemicek.... Başka hiçbir Bruce çıldırmışçasına ordan oraya koşup,olur olmadık yerlere tırmanmıcak........Başka hiçkimsenin gitarları birbirine bu kadar iyi uymayacak, birbirini bu kadar iyi tamamlamıcak.....Başka hiçbir grup MAIDEN gibi çıkıp şovunu yapamıyacak....Başka hiçbir grup LIVE AFTER DEATH gibi tarihin en iyi konser albümünü veremicek....(1985)Şimdi alın bu albümü,yıl 2005.... Bu ana kadar yapıla gelmiş,bu yılda dahil olmak üzere, bir başka HEAVY METAL albümü varmıdır!Şimdi MAIDEN,bu albümü ve şarkıları hiç piyasaya sürmemiş olsa,ve şimdi 2005te çıkarsa,hangi insan evladı o şarkıların aslında 1980den 85e kadar yapıldığını anlayabilirdi.....YIL 2005....LIVE AFTER DEATH gibi bir heavy metal albümü.....Kim,hangi insan bu seviyeye ulaşabilmiş...Peki daha hiç LIVE AFTER DEATH dinlememiş bir insan....Nasıl olurda ben heavy dinlerim diyebilir! Gelelim 86ya....Tüm dünyada insanlar klavye sapkınlığına uğramışken,hangi bir başka grup çıkmış SOMEWHERE IN TIME gibi bir HEAVY METAL resitali yapmış......HEVY resitali,Heavy şovu görmek,dinlemek isteyen varsa gidip SOMEWHERE IN TIME alabilir..... 7TH SON OF A 7TH SON.......İnsanlığın HEAVY METAL de ulaştığı son nokta..... Söylenecek hiçbirşey olmadığı için susuyorum.....7TH SON OF A 7TH SON dendiğinde tüm zaman durmalı,ağızlar susmalı,gözler kapanmalı ve sadece dinlemeli....Gerisi mi? Siz önce bir dinleyin.......''GİTTİĞİNİZDE'' anlarsınız.... Ve yine 90lar.......HEAVY çöküş halinde,grunge patlamış,popüler kültür tepeye çıkmış......Diyeceğim tek şey;FEAR OF THE DARK...... MAIDEN,bu efsaneye tanık olun.......Uyanın,açın gözlerinizi....Birdaha kimse SCREAM FOR ME! diye bağırmıcak......Wasp gibi bir grup kimse için çıkıp birdaha şarkı yapmayacak(blind in texas).....BRAVE NEW WORLD,DANCE OF DEATH gibi heavy metal resitali albümler birdaha gelmiyecek.....Kimse bir daha 3 elektro kullanamıcak.......Şimdi bu cümleyi tekrar okuyun.....KİMSEDE 3 ELEKTRO BİR DAHA OLMAYACAK........Kimse bu 3 gitarı bölesine uyumlu,harmonik ve çıldırmışçasına çalamıcak.... Kimse MANOWAR'ın o güçlü,zafer için yaratılmış muhteşem havasını yakalayamıcak.....Kimse HELLOWEEN'İN o enerjik ve hızlı bazen de cool havasını yakalayamıcak...Kimse WASP gibi çılgın,serseri ve bazen de olunabilecek en sert duygusal havayı yakalayamıcak....Kimse SAVATAGE gibi fırtınalı havada kopan gökgürültüsünün kasvetini şarkılarında yakalayamıcak... Kimse DIO kadar iyi bir büyücü olamayacak,kimse OZZY kadar paranoyak olamayacak,kimse DEEP PURPLE'IN klavyelerindeki o garip,ilginç,tatlı,güzel havayı yakalayamıcak,kimse UDO gibi yaralı vahşi bir kaplanın bedeninden kanları akarken çıkardığı hırıltı gibi vokal yapamıcak...Kimse bir daha SATRIANI en iyi,hayır hayır MALMSTEEN daha iyi,olurmu canım S.VAI iyi diyemicek...Kimse birdaha çıkıp da durun durun,bir de Michael Angelo Batio var diyemicek....RUNNING WILD gibi kimse bir daha korsanlık yapamıcak,kimse S.BACH tan kız arkadasını kacıramıcak,şarabınızı acıp,yağmurlu bi gecede WHITESNAKE çalarken kimse bir daha kız arkadaşına artizlik yapamıcak...Kimse SAXON'u dinlemektense onların faşistliğini(!) tartışamıcak,birdaha hiçbir grup dilini KISS kadar uzunca çıkarıp pis bir tebessümle,4600 oldu,sende 4601 olucaksın edsıyla fotograf cektiremicek, kimse çıkıpta Twisted Sisters dan daha çirkin olupta ı wanna rock diyemicek....... ŞİMDİ UYANIN VE FARKINA VARIN! HEAVY METALE SIMSIKI SARILIP BİRDAHA BIRAKMAYIN.... Şimdi tüm bu anlattıklarımı bilmeyen bir adam için dinlediği osuruk metal,ona sert bi müzik gibi gelecektir.......Dinlediği kırma grupları ilah edinecektir.... Artemisia Gentileschi demiş ki: ''Eğer James Joyce, T.S. Eliot ya da Azra Pound okudunsa bilirsin, Morrison okudklarını çağrıştırır. Eğer bu adamları okumadınsa Morrison sence bir ilahtır. Ama okudunsa iyi bir yorumcudur. '' Aynı sorun metal adınada gecerli...Hemde 10000000000 kat daha gecerli.... Metalin efsanelerini dinlemeyenler,bilmeyenler,anlamayanlar dinledikleri kıytırık müziği metal zannedip ilah kabul ediyolar.....İnsan bildiğ kadar zanneder.. Aradığınız,merak ettiğiniz,öğrenmek istediğiniz,İSTEDİĞİNİZ ''HEAVY METAL'' ise alın yukarıdaki yazımı bir pusula gibi takip edin.......Yada kendi dinlediğiniz o ossuruk metale HEAVY METAL demeyin..... Beethoven,Haydn,Lıst,Bach bilmeyen anlamayan bir adam tabii ki Fazıl Say'ı ilah zanneder.....Yada ne aradığını ve ne bulduğunu bilmeyen bir adam HR.GIGER'i tabii ki sürrealizmin ilahı zanneder....Aradığın sürrealizim ise kardeşim doğru kapı DALI'dir....Yok ben illa GIGER istiyorum diyosan ona surreal demiceksin! Adam tutar Giger'i sürrealin ilahı yapar.Oysa Gigerin sürrealizmle alakası yoktur.Çünkü daha ne aradığını bilmiyordur.Bulduğunu da sürreal zanneder,ama bulduğunun da sürrealle alakası yoktur.....Ve daha Dali'yi bilmediği için de kendi bulduğunu ilah yapar,ilah zanneder....Ve bu cahillikte de gider.. Adamın ne sürrealizmden haberi vardır,ne bunun ne olduğunu bilir,ne ne aradğını bilir,ne ne bulduğunu bilir,ne Dali'yi bilir,n Giger'i bilir..... Kendi küçük ufkunda bazı doğruları vardır onun ve o kendi zavallı dünyasında gider durur..... Bu ilk 4 link Dali'nin ''sürreal'' eserleri.... http://www.mcs.csuhayward.edu/~malek/Dali8.html http://www.mcs.csuhayward.edu/~malek/Dali6.html 404 Not Found 404 File Not Found Bunlarda Gigerin... fred-katrin.de http://www.fred-katrin.de/giger/other1/hr_giger_kreislauf.jpg http://www.fred-katrin.de/giger/other1/hr_giger_alpha.jpg http://www.fred-katrin.de/giger/other1/hr_giger_019.jpg İş resim sanatında bu kadar basit.....Hiç birşey bilmeyen bir insan bile bu iki grubun aslında birbirinden ne kadar farklı olduğunu anlar....Ama iş HEAVY METAL e gelince durum farklı.....HEAVY RUHUNU ALGILAMAK,FARKETMEK,YAŞAMAK,HİSSETMEK,GÖRMEK.......Bazı şeyler vardır,anlatılamaz,yaşanır.....Bu da öyle bişey....Hissedebilen zaten yaşar....hissedemeyen de zaten anlamaz......Ha eğer ne olduğunu anlamak isteyen varsa yukarıda saydığım o tüm grupları yalasın yutsun....Eğer anlarlarsa,metalin ne olduğunu ve ne olmadığını zaten kendiliğinden algılayacaklardır.....Tüm burada uzun uzun anlattıklarımı Lemmy çok güzel bir şekilde tek cümleyle özetlemiş...... Ne demiş LEMMY ;''thereis no x metal,no y metal,no pussy metal,heavy metal is rock n roll vs vs...'' alıntıdır bir kac ta benim eklemem var tabi nese iste arkadaslar bu yazıdaki isimlerin albümlerini almak zorunda deilsiniz ama en azından youtuneden falan izlerseniz gercekten ne kadar dogru bir yazı oldugunu anlarsanız eger okuduysanız gercekten hepinize tesekkürler1 puan
-
Türler Genel AOR Bu tür genelde bir Amerikan fenomenidir. Başharflerin açılımı Adult Oriented Rock anlamına gelir. Bu türün en belirgin özellikleri arasında yüksek perdeli ve notasyona sahip vokaller, gitar soundu orta derecede ama heyecanlıdır ve mükemmeli yakalamaya çalışır. AOR'da klavye son derece önemlidir. Liriklerde aşklar, kişisel problemleri konu alan dramatik sözler dikkat çeker. En önemli temsilcileri Survivor, Foreigner, Styx, Kansas, Journey, Loverboy,... olarak gösterilebilir. ALTERNATİF Bu biraz belirsiz bir türdür... Smashing Pumpkins ya da Pearl Jam gibi çok sayıda müzik topluluğu dahil edilir. Bu tür grupların çok büyük satışlara ulaşmasının yanı sıra müzikle işlenilen lirikler garip denilecek tarzdadır. Post-Grunge, 1990'ların Punk-Metal'ine benzer, Rap ya da HardCore'u andırır bir karışım olabilir. Türler arasında ki ayrımı körelten ya da sınırları geçen bir tarzdır. Değişik sound ve liriklerle aslen ticari kaygıdan uzak bir noktadadır. BAY AREA Speed benzeri, ancak teknik açıdan daha fazla hüner ve ustalık isteyen bir türdür. Öncüleri; Exodus, Testament, Death Angel, Vicious Rumours, Overkill, Megadeath ve Metallica'dır. Günümüzde hafif punk ya da thrash etkilenimi de kabul edebilen hızlı, güçlü ve iyi yapılmış metal için kullanılır. BLACK METAL Tartışmaya açık olarak gösterilsede Venom tarafından ortaya çıkarılmış bir türdür. En extreme formu olan ise liriklerde ökültizm'i konu alanlardır. Bu exterme formda Hırıstiyanlığın kusurları ortaya çıkarılır ve geleneklere saygısızlık vardır. Daha ılımlı formların da ise ökültizm karşıtı ya da yanlısı bir tutum olmadan, makyajlar, imaj ve liriklerde ele geçen her şeyden istifade söz konusudur. Her iki formda da bolca, haç, kafa tası, siyah deri ve duman kullanılır. Eski örnekleri Mercyful Fate, Venom, Morbid Angel, Deicide, Slayer ve Bathory'nin ilk dönemleri sayılabilir. Daha yakınlarda ise işi kiliseye götürebilen Norveç'li gruplar vardır. Bu dönemin örnekleri ise Witchfinder General, Witchfynde, Quartz, Mayhem, Marduk, Dark Throne, gibi gruplar sayılabilir. Her iki dönemin de pekçok grubun, daha çok korku yaratan imajla etki yaratma çabası dikkat çekmektedir. Olayın diğer tarafında da Hırıstiyan Rock vardır ki en ünlü örneği Stryper, dinlemeye en çok değeni ise Mass, en parlak örneği ise Trouble olarak gösterilebilir. BLASTBEATS Thrash'te ki davulların oldukça hızlı kullanılması ile ortaya çıkan bir türdür. Bu tür artık GrindCore, Death Metal ve Black Metal'de de kendine yer bulmuştur. Herhangi bir derinliğe ya da güce sahip olmayan hızlı bir sound'dur. DEATH METAL Konularının tamamı neredeyse hayali olan bir türdür. Kan ve vücut parçaları önemli objelerdir. Önde gösterilen örneklerden Cannibal Corpse en önemlilerindendir. Ayrıca, death metal'de blastbeats'e, grindcore vokallere, doom korolara sıkça yer verilir. Thrash'in peşinden doğan daha kült ve tutucu bir underground yapıdır. DOWN-TUNING Gitar tonları daha düşük tutulan bir türdür. Tekniği hakkında söyleyebilecek fazla bir bilgimiz yok fakat tüm bu düşüklüğün sonunda daha heavy riff'ler, daha yoğun bir sound ve tellerin titreşimi elde edilmektedir. Bu günlerde grunge, doom ya da death metal'de de sıkça kullanıldığı görülmektedir. Bu türe verilebilecek en ünlü örnek Sabbath'tır. gothicman_gothic_girl.jpg metaroth03.jpg group1.jpg EURO-METAL Bu daha çok Danimarka, İsveç ya da Alman metali ile ilgili bir türdür. Derin, duygulu, gizemli, melodik tonlar heavy ise gothic metal ile sonlanır. Bu tonlar hafifledikçe Euro-Hard Rock'a dönüşülür. Bu sebeple Euro-Metal olarak anılabilecek gruplar geniş bir yelpazede yer alır; Scorpions, Accept, HeavyLoad, GraveStone, Helloween, Mercyful Fate, Overdrive, Picture ve Rage... EXTREME METAL Pek çok açıdan kalıplara zorlayan bir tarzdır. Kısaca, enuçta ki, o an için son noktada ki tür diyebiliriz. Norveç Thrash gruplarının uç noktası, "Distortion" gibi ındustrial sound'lar ve biraz gürültünün karışımıdır. Eyehategod, ya da Brutal Truth da olduğu gibi doom, death, grunge'ın bir arada kullanılması olduğunu da söyleyebiliriz. GOTH METAL Ortaçağa ait zindanlar, ejderhalar, kla***, doom korolar ve düşsel lirikleri vardır. Rainbow'da belirgin olan bu tür, bazı Sabbath, Prıest, Dıo, Maiden parçalarında da yer almıştır. Daha sonraları Yngwie Malmsteen, Savatage ve Mercyful Fate gelmiştir. Bu günlerde ise bu türe örnek olan gruplar ise; Cemetary, My Dying Brıdeve Paradıse Lost olarak sayılabilir. Liriklere bakacak olursak; Kaleler, ejderler, vampirler, şovalyeler, büyücüler ile Avrupa'ya aittir. Sound ise karanlık ve özellikle gitar sololarında, kla*** müzikten etkilenmiş bir "Euro" sound'dadır. Teknik açıdan etkileyici olmakla birlikte, kasvetli ve ciddi tonlar bir kaç albüm sonra sıkıcı olabilir. Gotik Metal, uçlara yaklaştıkça doom ya da death'e dönüşür. GROOVE İnsonı harekete geçiren, headbang'e ve çılgınca eğlenmeye iten, oldukça enerjik bir türdür. Groove'un babası AC/DC'dir. Maıden ve Dıo'da sıkça bu türe yer verir. Aerosmith'in "Draw the line" belki de bu güne kadar yapılmış en iyi groove parçadır. "Sick as adog" , "Adam!s apple"da da groove yapılmıştır. Fakat bu işin patronu Accept'tir. "Restless and wild","Aiming high","Man enough to cros" ve "Bound to fall"u dinlemelisiniz. 1990'ların başında Mustaine ve Trouble bayrağı kapmışlardır. Şimdi ise Entombed, Dismember ve Dearly Beheaded gibi death'e yakın gruplar daha çok grınd kokan bir groove yapmaktadır. Kısacası groove, metal müziği, diğer müziklerin ötesine götürmektedir. Bu büyülü kıvılcım en iyi bir metal aksamla çalışmaktadır. Bu iyi metal'in insanı yerinden hoplatmasının sebebidir. GRUNGE Bu tür, punk ve metal'in zekice evliliği sonucu 1980'lerin sonunda Seattle'da ortaya çıkan bir türdür. Temsilcileri; Nirvana, Green River, Screaming Trees, Tad, Soundgarden, Mudhoney, Mother Love Bone, Swallow, Fluıd, Melvins And Wipers, olarak sayılabilir. Tür diğer şehirlere ve sound'lara yayıldıkça Pearl Jam ve Stone Temple Pilots türün önemli elemanları haline geldiler. Bu günlerde ise grunge, metali diğer alternatiftürlere bağlayan bir köprü vazifesi görüyor. Aslında grunge, alternatif etiketi yapıştırılan ilk tür olmuştur.. HARDCORE Bu tür dazlaklarla, ırkçılarla, slam dansla ve skaleboard'la birlikte anılan thrash-punk ya da speed-punk'tır. 1980'lerin sonunda hardcore ile thrash metal arasında ki sınırı silen gruplar oldu. Bunları punk'tan thrash'e doğru saymak gerekirse; The Descendants, Corrosion Of Conformity, DRI, Suicidal Tendencies ve Anthrax diyebiliriz. Crossover gibi tamamlayıcı öğeleride barındırır. Lirikleri bir tarfa bırakılırsa hardcore her zaman thrash'tir, thrash'te hardcore'dur. 1990'lar da ise hardcore'un öfke ve ahlak çöküntüsü Biohazard, Pro-Pain ve Pantera gibi gruplara sızmıştır. Lirikler politik ve iğneleyicidir ve yogun bir biçimde sokak dili ve argo sözler kullanılır. HEAVY METAL Sanırız bu konu üzerine sayfalarca yazı yazılabilir. Fakat pekçok albüm kıritiğine bakarak şöylece anlatılabilir; 1. Agresif gitarın kullanıldığı rock türleri için verilen genel bir isimdir. Örneğin;Aerosmith ve Accept, heavy metal'dir ama REM değildir.... 2. Fakat farklı bir şekilde bakarsak Machine Head heavy metal'dir, ama Aerosmith değil diyebileceğimizden dolayı, neden bahsettiğimizi anlamanız gerekir. Metal'de daha çok doom, şiddet ve hız vardır. Hardrock ise; daha Amerikan varidir, içinde, optimizm, civcive benzeyen elemanlar, diğer civcivleri anlatan elemanlar ve herkesin sevebileceği parçalar yazan elemanlar barındırır. Bazı örnekler vermek gerekirse HeavyMetal; Black Sabbath, Metallica, Anthrax, Pantera, Slayer, Judas Prıest, Ozzy Osbourne...... HardRock; Dokken, Angel City, White Lion, Slaughter, Poison, Aerosmith, Van Halen, Kiss..... İkisinin Arasındakiler; WASP, UFO, Deep Purple, AC/DC, Whitesnake,....... INDUSTRIAL İtici güç olarak bilgisayar teknolojisi kullanılan bir türdür. 1970'lerde elektronik, "psychedelic" olarak başlamıştır. 1980'lerde "synth-pop" olmuştur. Günümüzde ise birkaç yerde kullanılmaktadır; Psychodelic, dans müziği ve industrial metal. Bu türde ki gruplara örnekler; Ministry, Nine Inch Nails, White Zombie, Skrew, Bile, Filter, Prick'tir. Not: Psychedelic; Her hangi bir uyuşturucu madde almadan kendinden geçebilme olarak tanımlanır. NWOBHM (New Wave Of British Heavy Metal) İngiltere'de 1979-1980'de Iron Maıden, Saxon, Motorhead, Angel Witch, Samson, Tygers Of Pan Tang, Quartz ile başlamıştır. İsminden de anlaşıldığı gibi İngiltere orjinli bir türdür. Evet az önce saydığımız gruplar, daha sonra bu topluluga katılanlar ise; Chateaux, Savage, Wicthfinger General, Fist ve birkaç diğer gruplar.Punk'ın ortaya çıkışından sonra NWOBHM metal sahnesinin itibarını ve kuvvetini tazelemiştir. Tür Avrupa'da da büyük yankı uyandırmıştır ve bu yankı halen devam etmektedir. Müzikal açıdan büyüseldir ve ilk örneklerinde ki saflık, oşkunluk ve ilhama başka yerde rastlamak zordur. NWOBHM gruplarının tamamı bir bütünlüğün bir parçasıdır ve bu tür, EDDIE ile büyüyenler de nostaljik duygular yaşatır. O.T.T. (Over The Top) Motorhead kökenli bir tür olabilir. Manik, hoşgörülü ve limitleri aşan bir türdür. 1970'lerde ki Rainbow'un "Kill the king" paeçası iyi bir OTT örneğidir. 1980'lerin başında metal daha heavy hale geldikçe OTT, daha çok kulakları sağır eden bir speed, makineli tüfeği andıran çift cross davuldan oluşan bir ses duvarı yapan gruplar için kullanıldı. İlk OTT örneklerinden birisi Accept'in "Fast as a shark" parçasıdır. Modern OTT içinde sayılabilecekler ise Slayer'ın yaptığı hemen herşey, grindcore ve thrash'in yarıya yakını ve Judas Prıest, OTT grubu olmamasına rağmen onların "Leather Rebel" parçalarıdır. Terim daha yaygın kullanımda ise ultra- heavy ödün vermeyen hızlı metali anlatır. POP METAL Hafif AOR benzeri, melodik hardrock türevi bir tarzdır ve genç nesil insanını hedefler. Daha az metaliktir. Kibar yapılan türden Amerikan hardrock'una çaktırmadan yapılan bir kayıştır. Bon Jovi'nin son dönemleri olabilir. POWER METAL Bu tür tamamen speed, thrash olmayan ama OTT sınıfına da girmeyen gerçekten heavy sounda sahip grupları anlatır. Örnekleri Running Wild, Helloween, sayılabilir. Pek çok power grubu elemanı yetenekleri ile övünür ve bazen progressive doğru kayabilirler. Yani power metal yoğundur, oldukça heavy'dir ve elemanlar virtüözik yapıya sahiptir. PROGRESIVE METAL Progresive rock ve heavy metal'in evliliğinden doğan türün öncüsü Rush ve daha sonra 1980'lerin gruplarından Queensryche ve Fates Warning olmuştur. Dream Theatre'in başarısıdan sonra Morgona Lefay, Tad Morose, Cynic, biraz biraz Iced Earth, yine biraz biraz Blind Guardian progresive metal'in değişik dallarında yer almışlardır. Uzun parçalar, fantastik lirikler ve operavari bir söyleyiş içerir. PUNK 1970'lerin sonunda Sex Pistols, Damned, Adverts, Ramones, Dead Boys, Saints, Clash, Eater ile başladı. Daha sonra US Hardcore grupları ortaya çıktı, örnekleri; Dead Kenedys, Black Flag, Descendants,... Şimdi ise daha yumuşak olan 1990'lara ait pop-rock grupları olan Green Day, Offspring, Rancid, Bad Religion, var ve her gün daha fazla taraftar topluyorlar. Müzik ise tekdüze, hızlı, hünere gerek duymayan basit bir heavy metal'dir. Lirikler ise genellikle politiktir ya da gençlik bunalımlarıdır. RETRO METAL Bu isim genelde Black Sabbath etkilenimli gruplara verilir. (Cathedral, Paul Chain, Serpent,..) Ancak, daha çok eski, blues tabanlı ve iyi kayıt kalitesine sahip grupları anlatır. Ayrıca bazı eski gruplara eğilimi olan gruplar için de kullanılır. Örneğin; AC/DC, Aerosmith, ya da Led Zeppelin'e benzeyen gruplar için... Retro grupların yarısı aynı zamanda Roots Metal sayılır. ROOTS METAL Bu tür için roots rock'ın metalik ya da hard rock formu diyebiliriz. Southern (Güney) Rock, biraz blues, country ve boogıe boogıe tonları da içerir. Roots Rock adı ise; bu tür 1950'lerin rock'undan kaynaklandığı için verilmiştir. Roots Rock grubunda ki isimler arasında; The Del Lords, John Cougar Mellencamp, Springsteen, Bad Company sayılabilir. Daha Southern olanlar ise Lynyrd Skynyrd ve Molly Hatchet'dir. Daha heavy olan roots metal'de ise, Junkyard, Dangerous Toys, Salty Dog, Cats IN Boots, Company Of Wolves, Havana Black, Four Horsemen, Brother Cane, Cry Of Love, Jackyl ve daha geç dönemde ise Cinderella ve Poison yer alır. The Tragically Hip, Blue Rodeo, Tom Cochrane ve Britanya'dan Thunder'ın yasal anlamda ki zayıf çabalarına karşın, Roots Rock sayılabilmek için, bir grup Amerikalı olmak zorundadır. Roots Rocker'lar Amerikayı severler ve onun için yas tutarlar. Çok fazla içmelerinin nedeni de bu yas'tır. SPEED METAL Bu türün tanımı adından anlaşılır zaten. Genelde OTT'ye benzer. Speed Metal, thrash ya da çok aşırı düzenli ritmik olarak yapılabilir. Fakat daha çok thrash'tir. Çünkü; bir çok grup sürekli 78 RPM'de çalmanın estetik sınırlarını farketmiş ve metal'in ultra-heavy, groove formlarına kaymıştır. Metallica, Megadeth Slayer bu yolu seçenlerdendir. Anthrax ise bir kaç kayıtta bu yolu seçmemiştir. Fakat "Sound Of White Noise"da ışığı görmüştür. THRASH METAL Bu terim yanlış olarak ultra-heavy ya da speed olan herşey için kullanılır.Şöyle tanımlayabiliriz; 1: Aktif black metal'den daha az extreme koyu metal sayılabilecek her şeydir. Asla kadın-erkek ilişkileri ile uğraşmaz, ya da hiç kimsenin "dişi" tarafıyla ilgilenmez. 2: Her zaman hızlıdır. 3: Thrash genelde kötü gibi çalınır amaç yokmuşcasına. 4: Vokallerde, cehennemden gelen kusarcasına hırıltılar vardır ve yüzünüzde bir tokat gibi patlar. 5: Thrash genelde çok itina gösterilmeden kaydedilir (Venom, Possessed, Bathory, Brutallity) ve bu itinasız kaydın nedeni birşeyleri ispatlama çabasıdır. Thrash gruplarının ispatlamaya çalıştıkları şey ise kafanıza bir kurşun sıkıp size bakacak insanlarla dolu bu çirkin dünyada, çirkinlerin en karasının kendilerinin olduğudur. Sound açısından ise thrash, 1990'ların rap'i ya da 1970'lerin sonunun punk'ı gibi hasta bir gezegenin, hasta yansıması olacak şekilde vahşi bir dürüstlük içindedir. TRADITIONAL METAL Zaman geçtikçe bu terim 1970'leri anlatmaktan çok 1980'lerle ilgili olmaya başlıyor. Türde yer alan gruplar ise içinde heavy, gotik, progresive öğeler barındırır. Judas Prıest, Dıo, Iron Maıden, Slayer, Accept ve belki Helloween örnektir. URBANCORE Bu sokak kökenl savaşır gibi bir hardcore'dur ve hardcore punk, power metal ve rap'in karışımıdır. (Hem vokal, hem de teknik açıdan) Örneklerise; Downset, Prong, Pro-Pain, Biohazard, L..U.N.G.S., Manhole ve Stuck Mojo'dur. VIKING METAL Bu terim Hıristiyan elemanlardan uzaklaşarak daha milliyetçi ve kendi tarihiyle ilgili konulara yönelen İskandinav death gruplarını tanımlamak için ortaya çıkmıştır. Manowar ise işin Amerikalı örneğidir. 1980'lerde Bathory ortaya çıkmıştır. Mayhem, Darkthrone, Amorphis ve Unleashed ise Kuzeyli türün bayrağını 1990'lara taşımıştır. popçu Olup KIÇIMI Sallıcama METALCİ Olup Kafamı Sallarım Daha İyi.......!!!!!!! Gothic Gothic Music :$ Goth Metal (Gothic Metal de denir) doom metal, heavy metal ve orjinal gothic tarzının arasındaki geçiş gibidir. 1990 ların sonunda Avrupa ve A.B.D. topraklarında ortaya çıkan bu tarzı aslında kategorize etmek çok zordur. Bazı dinleyiciler ve müzisyenler, metalin konsepti hakkında çok katıdırlar; onlar için belli bir tür ve o türlerin alt kolları vardır. Fakat bazı dinleyiciler ve müzisyenler de böyle ayrımlara sonuna kadar karşı çıkarlar. Metal ezgileri barındırmayan türlerden etkilenip, onları metal ile harmanlayan bir türdür gothic metal.Aslında Gothic metal; Celtic Frost, bir kaç yıl sonra Paradise Lost ve Theatre of Tragedy gibi, bayan vokal, melodik klavye ve ağır doom riffleri kullanan gruplardan evrimleşmiştir. Type O Negative, My Dying Bride ve Anathema gibi gruplar da temel olarak insanı ürperten klavye ezgileri ve ağır hüzünlü havasıyla dikkat çeker. Bayan vokalleri ve death metal gırtlağıyla metal tarihinin ilk gothic şarkısı olarak Paradise Lost un Gothic albümündeki aynı isimli "Gothic" gösterilir. Albüm, The Gathering gibi gruplara hatta Paradise Lost un kendisine bile ilham kaynağı olmuştur.Theatre of Tragedy, Tristania ve Sins of Thy Beloved gibi Norveçli gruplar, zaten müziğin var olan karanlık ve iç acıtan havasına eşsiz vokaller ekleyerek goth metali bambaşka boyutlara taşıdılar. Ortaçağa ait kla*** öğelerin de - Gregorian İlahi koroları, kilise orgları, yan flütler, viyolonlar ve operatik bayan vokaller- eklenmesiyle doom metal riffleriyle bezenmiş olan müzik, kendi sağlam yapısının üzerine bir kat daha çıkarak büyüleyici bir tarza dönüştü. İskandinav Goth Metal olarak bilinen tarz sık sık black metale kaymasıyla birkaç tür dinleyicilerinin dikkatini çekti.1990 ların sonlarına doğru gelirken ortaya daha yumuşak bir goth metal tarzı çıktı. Bu tarzı benimseyen gruplar da temel olarak kendilerine bayan vokali belirlediler ama doom metal öğelerinden ve erkek death vokallerden uzak durdular. The Gathering, Within Temptation, Lacuna Coil ve Lacrimosa gibi gruplar bu tanıma uyan soft gothic gruplarıdır. Bu gruplardan bazıları aynı zamanda müziğe elektronik sesler veya kla*** rock müziğini ekleyerek daha geniş kitlelere yayılma amacı güttüler.Genel olarak Gothic metal in sözleri de belirli konular üzerine sabitlenmişti; din ve Tanrı, cennet-cehennem, romantizm, korku, depresyon, matem, boşluk ve ölüm.Dünyayı baz alacak olursak, Gothic Metal genel olarak Kuzey Avrupa da özellikle de Norveç te metal türleri arasınada en yaygın olanıdır.1 puan
-
ARKADAŞLAR BU YAZIYI LÜTFEN ÇOK DİKKATLİ BİR ŞEKİLDE YAVAŞ YAVAŞ OKUYUN.... HEAVY METAL ASLA SADECE BIR MUZIK DEGILDIR Bircok kisi Heavy Metal dinliyor, hatta bunlarin onemli bir kismi bu muzigi icra etmeye de calisiyor. Peki acaba bunlarin kaci Heavy Metal’in ne oldugu hakkinda bir dusunceye sahip? Bu insanlar icin Heavy Metal’in ne gibi bir anlami var? Bu sorulari cevaplayabilmek icin once sanirim Heavy Metal’in nasil ve hangi sartlar altinda ortaya ciktigini incelemek gerek. Heavy Metal’in tarihini inceleyenlerin bircoguna gore ilk ates Black Sabbath ile yanmistir. Sabbath in ilk albumunun 1970’te ciktigini hesaba katarsak atesi yakan kivilcimlarin 60’li yillarin sonunda parlamaya basladigini soylemek sanirim dogru olur. 60’li yillarin sonunda dunya buyuk degisimlere gebeydi. Ozellikle ABD’nin Vietnam Savasi’na karsi genclerin olusturdugu buyuk kitlesel tepkiler, 68 hareketinin ortaya cikmasi, ABD ve SSCB arasindaki rekabetin sahasinin dunyayi da asarak uzaya tasmasi ve daha onlarca neden. Ortalikta dolasan nukleer savas soylentileri... Dunyadaki, ozellikle de ucuncu dunyadaki, gelir adaletsizliginin, suc oraninin, insan haklari ihlallerinin dayanilamaz hale gelmesi... Hepsi cesitli patlamalarin habercisiydi sanki. Ve mevzubahis patlamalar da oldu. Bircok degisik alanda cereyan eden bu patlamalar muzik alaninda da kendini gostermisti. Muzigin de yardimiyla varolan duzendeki bozukluklardan tutun da yasamimizi olusturan ogelerden hemen hepsi sorgulanmaya calisilmis ve sorgulama sonucu bulunan yanlisliklar da tum ciplakligiyla gozler onune serilmeye baslanmisti. Heavy Metal kavrami bu sekilde ortaya cikti. Ve ortaya cikis sekline bir daha bakacak olursak HM’in sadece bir muzik turu olmaktan cok daha ote vasiflar tasidigini da gorebiliriz. Diger muzik turlerinde olmayan turden bir protest ruh, diger turlerdeki kokusmus romantizmin yerine yalin ve sert bir realizm ve tum bu tepkileri de ayni yalinlik ve sertlik cercevesinde ifade edebilecek turden bir RAW ve HEAVY sound... HM’in ozu bariz bu sekilde olustu. Black Sabbath War Pigs’i neden yapti? Gercek anlamda ilk HM parcalarindan biri olarak War Pigs’i gostermek sanirim yanlis olmaz. Su ana kadar bahsetmis oldugumuz butun nitelikleri icinde barindiran essiz bir eserdir cunku o. Black Sabbath’i takiben bircok onemli grup daha cikti 70’lerde. Ama HM adina asil patlama 79 yilinin sonlarinda ve 1980 yilinda yasanacakti ki ortaya cikan bu dalga bugun New Wave Of British Heavy Metal olarak adlandirilmakta. Yine soguk savasin yarattigi gerilimin en ust duzeye vurdugu bir zaman. Ayrica Ingiltere de o zamana kadar gelmis en muhafazakar hukumetlerden biri olan Thatcher hukumeti gorev basinda. Demokrasinin ve insan haklarinin besiklerinden sayilan bir ulkede kelle vergisi alacak kadar dengeleri bozmus bir hukumet... Dolayisiyla cogu cesitli yerden tepkiler alacakti. Yine dunya geneline bakilacak olursa iki super guc arasinda surekli artan bir ivmeyle buyuyen gerilim, dinmek bilmeyen savas cigliklari... Insanlar buna da tepki verecekti. 60’larin sonundaki sartlar 70’lerin sonuna gelindiginde sanki daha bunalimli bir hal almis ve daha buyuk bir cikmaza girmisti. Dolayisiyla verilecek tepki de on yil oncesindekine gore daha sert ve siddetli olmaliydi. NWOBHM da boylesine sartlar sonucu patlayiverdi zaten. Tum NWOBHM gruplari saf bir protest ruha sahipti. Hepsi hemen her sarkisinda dunyada olup bitmekte olan ne kadar yanlis varsa, ne kadar carpiklik varsa, bunlarin hepsini ellerinden geldigince anlatmaya calisiyordu. Kimisi bunu hicbi sekle sokmadan, gayet acik ve net bi sekilde soyleyerek yaparken kimisi ise sarkilarinda dogaustu imgelere yer vererek dolayli bir anlatim yolunu seciyordu. Tabii ki HM’in sahip oldugu protest nitelikler cogu kisiyi ve grubu rahatsiz etmekte gecikmedi. Zaaflarindan yararlandiklari sistemlerin elestirilmesi, yaptiklari duzenbazliklari goremeyen insanlarin uyanmaya cagirilmasi bu tip kisileri nasil rahatsiz etmesin ki!? Dolayisiyla HM’in, kurmus olduklari cikar iliskileri icin bir tehdit olusturmaya basladigini goren bu kesimler, HM aleyhinde yaralayici girisimlerde bulunmakta tereddut etmediler. Oncelikle ise karalama kampanyalariyla basladilar. HM gruplarinin adeta ruh hastasi denebilecek kisiler tarafindan olusturuldugu, bunlarin kan ve vahset sevdalisi birer zavalli olmaktan oteye gidemedigi ve genclige cok kotu birer ornek teskil ettikleri turunden asagilik ithamlarla HM’in uzerine gittiler. Oysa ki HM’in amaci kana ve vahsete karsi bir sevda beslemek degil tam tersine dunyada zaten var olan kani ve vahseti insanlarin gozu onune tum ciplakligiyla serebilmekti. Cunku insanlarin yanlislari duzeltebilmesi icin oncelikle hepsini net bi sekilde gormesi gerektigine inaniyordu HM. Karalama kampanyalariyla da en fazla bi yere kadar gidilebilecegini ama bunun HM olusumunu temelden sarsamayacagini anlayanlar bu sefer distan saldirmaktansa kaleyi icten fethedecek bir yontem gelistirmeyi tercih ettiler. HM pop kulturunun icine cekilecek ve o kulturun bir parcasi haline getirilecekti ve bunun yapilmasinda da HM grubu olarak lanse edilen ama gercekte HM ile pek de bi alakasi olmayan bircok grup basrol oynayacakti. HM icindeymis gibi gorunen bircok trend de bilincli olarak bu gruplarin ureyebilmesi icin yaratildi zaten. Yillar gectikce bu dogrultuda bircok alt tur cikti. Degisim maskesi altinda sayisiz grup turetildi. Hepsi protest ruhtan arindirilmis, imaj duskunu genclerin ilgisini cekebilmek icin tonla zirva ve ozenti seklin icine sokulmus, HM’in ozunden uzaklastirilmis ama duzenin usagi plakcilik firmalari istedi diye sirtlarina HM etiketi yapistirilmis, tonla mantar grup... Amac belliydi. HM’i insanlara farkli bir sekilde gostermek ve bu illuzyon sayesinde insanlarin HM’in aslini unutmalarini saglamak. Dolayisiyla HM’in o sivri dilinden kurtulmak. Gozleri boyanmaya calisilan kisilerin HM’in yardimiyla gozlerini acmasinin onune gecmek. Koyunlarin koyunlugunu baki kilip, onlari eskiden oldugu gibi yalan ve dolanlarla gutmeye devam etmek... HM’in insanlara sunulus sekli degistirilse de HM’in ozu asla ve asla degismez. Cunku HM baslikta da dedigim gibi asla sadece bir muzik degildir. Eline elektro gitari alan metalci olmaz. Plak firmalarinin yapistirdigi sahte etiketlerle de olunmaz bu. HM’in ozunde gercekleri gormek vardir. Pesisira da bu gorulenleri sorgulamak. Sorgulama sonrasinda da birtakim sonuclara varmak ve varilan bu sonuclari da toplumun gozleri onune sermek... Iste HM’in ozu ve bir HM grubunun yegane gorevi. Sound bundan sonra gelir. Olayin sadece sound da bittigini zannedenler maalesef HM ile dogru durust bi iliski icinde olmayan kisilerdir. Is oncelikle sekilde degil dusuncede... En basta dusunceyi olusturacaksin, daha sonra da bu dusunceyi en iyi sekilde ifade edebilecek soundu yaratacaksin. Zaten is boyle olursa “sound nasil olmali” sorusu da kendiliginden cevaplanmis olur. Savundugum dusunceyi orneklemek icin simdi cesitli gruplardan ornek sarkilar yazmak istiyorum. Gercek HM gruplari tarafindan uretilen gercek HM sarkilarina cesitli ornekler... ACCEPT – Balls To The Wall BLACK SABBATH – Sabbath Bloody Sabbath DEMON – The Plague DIO – We Rock GRAVE DIGGER – Inquisition HELLOWEEN – I Want Out HOLOCAUST – Death Or Glory JUDAS PRIEST – Breaking The Law MOTORHEAD – Live To Win OZZY – Crazy Train QUEENSRYCHE – Revolution Calling RAVEN – Don’t Need Your Money RUNNING WILD – Raise Your Fist SAVAGE – Dirty Money SAVATAGE – Agony And Ecstacy SAXON – Never Surrender TWISTED SISTER – We’re Not Gonna Take It TYGERS OF PAN TANG – Gangland WARLOCK – East Meets West WASP – Headless Children Tum bunlarin ustune HM’i en guzel sekilde tanimlayan objelerden biri olduguna inandigim “Iron Maiden’in Sanctuary singleinin kapak resmini” de ornek verecek olursam sanirim soylemek istediklerimin kafalarda daha iyi sekillenmesini saglamis olurum. Hatirlayacak olursaniz mevzubahis resimde Eddie, duvardaki bir Maiden posterini yirtmis olan donemin basbakani Margaret Thatcher’i bicaklayarak oldurmustur. HM’in ne denli protest bir yapiya sahip oldugunu gostermek icin sadece bu ornegi vermek bile yeterli olur sanirim. HM degismez, degistirilemez. Dunyada insanlarin hayatlarini karartma pahasina genellikle maddi cikarlar ugruna oynanan kirli oyunlar yok olmadikca ve daha da kotusu insanlar bunlarin farkina varmakta zorlandikca da HM varolmaya devam eder. Ancak insanlar gozleri onune surulen bircok sahte ornek arasindan dogruyu ne sekilde secer bu da tartisilir. Gunumuzde gelinen nokta maalesef cogunlugun oyuna geldigini ve sahte orneklerin pesinden giderek HM’in ozunden uzaklastigini gostermekte. Butun bunlari goz onune alinca, bugun ortada iki cesit metal turu oldugunu goruyoruz: Birincisi, koklerine sadik ve bu sadakat sayesinde hala o asil HM tavrina ve durusuna sahip olan gruplarin ortaya koydugu tur: adiyla, saniyla, sadece ve sadece HEAVY METAL! Ikincisi ise, somuru duzeninin, kendisinin hic de isine gelmeyen seyler ureten Heavy Metal’i sulandirmak ve bulandirmak amaciyla ortaya cikardigi trendlerin urunu olan veya zamanla bir sekilde bu trendlerin icine cekilen gruplarin ortaya koydugu tur. Bunun da ismini tahmin etmek, su sozu hatirlayinca zor olmasa gerek: There are two kinds of metal – Heavy Metal and Bullshit! Benzer ayrimi yapmak icin “It rocks or not” sozunu kullanmak da fayda saglar. Neyin “it rocks”, neyin de “it doesn’t rock” basligi altina konabilecegi, yukarda oz bir bicimde anlatilmaktadir... Sevgili kardeşim SAXON'un bu yazısı için gözlerinden öperim.... alıntıdır süpeeer bir yazı arkadaslar -------------------- YAVAŞ YAVAŞ VE NE DEMEK İSTEDİĞİMİ ANLAYARAK DİKKATLİCE OKUYUN... 1-HEAVY METAL NE DEMEK? 2-HEAVY METALİN KURALLARI NEDİR? 3-HANGİ KRİTERLERE GÖRE BİR MÜZİK METALDİR VEYA DEĞİLDİR? PENTAGRAM VE METAL YAVAŞ YAVAŞ VE NE DEMEK İSTEDİĞİMİ ANLAYARAK DİKKATLİCE OKUYUN... 1-HEAVY METAL NE DEMEK? 2-HEAVY METALİN KURALLARI NEDİR? 3-HANGİ KRİTERLERE GÖRE BİR MÜZİK METALDİR VEYA DEĞİLDİR? DEWAM EDİYORUM, 1-PENTAGRAM NEYE GÖRE HEAVY? HANGİ KRİTERLERE GÖRE HEAVY? 2-YADA PENTAGRAM NEDEN METAL? ALLAH RIZASI İÇİN BANA BU SORULARIN CEWABINI VERİN??????? OLAY ŞU ARKADAŞLAR....TÜRKİYEDE HER ALANDA OLDUĞU GİBİ METALDE DE MALESEF HİÇBİ HALT OLAMIYORUZ.....NEDEN? ZİHNİYET! TAKIM TUTAR GİBİ METAL DİNLENMEZ.....OLAYLARA GENİŞ YAKLAŞMAK GEREKİR.... TÜRKİYEDE METAL DENEN GRUBADA Bİ BAKIN...PENTAGRAM!!!!! BÖYLE BİR KOMEDİ OLABİLİRMİ.....İŞTE BU YÜZDE TÜRKİYEDE METAL BU HALLERDE...PENTAGRAM GİBİ NE İDÜĞÜ BELİRSİZ,ÇİZGİLERİ,ŞAHSİYETİ,FELSEFESİ OLMAYAN,KIRMA SAONDLU BİR GRUBA METAL DENDİĞİ İÇİN BU HALLERDEYİZ..... VE BİZİM MEMLEKETİMİZDE METAL ÖZÜMSENMİŞ YA....PENTAGRAM GİBİ GRUPLARA METAL GÖZÜYLE BAKILIYOR YA.....O YÜZDEN BİZİM ÜLKEMİZDE DE BÜYÜK FESTİVALLER YAPILIYOR....BÜTÜN BABA GRUPLAR ÜLKEMİZE GELİYOR....KONSER LİVE KAYITLARI BİZİM MEMLEKETİMİZDE YAPILIYOR.....YÜZBİNLERCE KİŞİ COŞUYOR..... NEDEN? BİZ METALİ ÖZÜMSEMİŞ VE BİLEN Bİ MEMLEKETİZ.....İSPATI NE? ÇÜNKÜ BİZDE PENTAGRAMA METAL GÖZÜYLE BAKILIYO..BİZ BU YÜZDEN AŞMIŞ Bİ MİLLETİZ.....! BİZ PENTAGRAMA METAL DEDİMİZ İÇİN METALİ ANLAMIŞ VE ÖZÜMSEMİŞ Bİ MİLLETİZ....! TÜRKİYEDEKİ HEAVY KİTLESİNE ANCA BU YAKIŞIR............BÖYLE Bİ KİTLEYE BÖYLE Bİ GRUP.........! TÜRKİYEDE AŞMIŞ BİR HEAVY KİTLESİ VAR YA..! TÜRKİYEDEKİ HEAVY KİTLESİ Bİ HALTTAN ANLAMIYO......! PENTAGRAMA HEAVY DİYEN İNSAN 1 GRAM HEAVYDEN NASİPLENMEMİŞ DEMEKTİR..... BUNU NEYE DAYANARAK SÖYLÜYORUM? BUNU METALİN DEVLERİNE DAYANARAK,EFSANELERİNE,''BABALARINA'' DAYANARAK SÖYLÜYORUM........METALİ ONLAR KURDU,ONLAR GELİŞTİRDİ,ONLAR BELİRLEDİ.....BU SİSTEMİ ONLAR YAPTI VE NASIL OLMASI GEREKTİĞİNİ BELİRLEDİLER........BEN ONLARA DAYANARAK BUNU SÖYLÜYORUM.....METAL SİSTEMİ İÇİNDE PENTAGRAMIN YERİ YOK...! BURADA ÖNEMLİ OLAN NOTKTA ŞU; NE HEAVY METALDİR,HEAVY METAL NE DEĞİLDİR? BUNU ALGILAYACAK KIVAMA GELMEKTİR ÖNEMLİ OLAN...BU AYRIMI YAPABİLMEKTİR... OYSA BUNUN CEWABI ÇOK BASİT...BİR MÜZİK HEAVY OLDUĞU İÇİN HEAVYDİR....YADA HEAVY OLMADIĞI İÇİN HEAVY DEĞİLDİR.....BU İŞ BU KADAR BASİT....PEKİ HEAVY NEDİR???? İŞTE BURADA DA 3 KRİTER BELİRİYOR 1-RUH 2-EMEK 3-ZAMAN...... EĞER HEAVY RUHU TAŞIYORSANIZ,BU ANLAMDA EMEK HARCAYIP ÇABA SARFEDİYORSANIZ BELLİ BİR ZAMAN SONRA O KIVAMA ÇIKIYORSUNUZ.....O KIVAMA GELMEDEN BU AYRIMI YAPAMAZSINIZ......VE O KIVAMA GELDİĞİNİZDE DE NE HEAVYDİR,NE HEAVY DEĞİLDİR ANLIYORSUNUZ...... PENTAGRAMA METAL DEMEYİN.....PENTAGRAMA METAL DİYEREK METALE YAZIK ETMEYİN.....METAL GRUPLARINADA YAZIK ETMEYİN.... VE EN BAŞTA SORDUĞUM 3 SORU... 1-HEAVY METAL NE DEMEK? 2-HEAVY METALİN KURALLARI NEDİR? 3-HANGİ KRİTERLERE GÖRE BİR MÜZİK METALDİR VEYA DEĞİLDİR? İŞTE, BU SORULARADA ANCA OZAMAN CEVAP VEREBİLİRSİNİZ.....VE DEDİKLERİMİ O ZAMAN ANLAYABİLİRSİNİZ........BİLİYORUM..ŞU AN BENİ ANLAMIYORSUNUZ VE ANLAMICAKSINIZ....AMA BİR GÜN O GÜN GELECEK VE BENİ ANLAYACAKSINIZ..O GÜNÜN GELECEĞİNE YÜREKTEN İNANIYORUM.... LONG LIVE HEAVY METAL!!!!!! kesinlikle arkadaslar pentagrama metal grubu demeyelim lütfen cok büyük haksızlık olur onlar gitsin arabesk rock yapsın ondan daha ileriye gedemezler simdi ıron maidene black sabbatha slayera panteraya metallicaya metalci diyipte pentagramada dersen gercekten haksızlık olur bir tane adam gibi parcalarının olmayısı ve bu kadar sevenin olması beni cok üzüyo uzun ince bir yoldayımı bile solemisler metallede ne tarzlarının nede soleyis bicimleri tutmuyo dinlenecek tonla harika grup varken bunlarla zaman kaybetmeyelim biz önce iste olsun türk grubudur diye yaklasıp gozumuz kanıyo kimse bilmiyoki blacktooth da türk grubu taa meksikaya amerikaya turneye gitti nese lafı fazla uzatmayım kendinize iyi bakın1 puan
-
lan siz hepiniz satanist siniz dinsizsiniz sizin o dinlediklerinizde ya satanis yada ataist deilmi taslayın bu satanistleri bukadar sert olmasada buna benzer yüzlerce tepki alıyorum Arkadaşım bu nasıl bi cehalettir ! Bu nasıl bir düşüncedir ! Böyle birşeyi ilk defa okuyorum ve şuan dumur halindeyim. Ya Heavy metal bu kadar basit mi ! Heavy metal bu kadar adi mi ! Neden din unsurundan uzak olsun ? Neden dinsizlerin müziği olsun? Sen hiç mi maiden dinlemedin ? Sen hiç mi bi hallowed be thy name dinlemedin ? Hallowed da ne anlatır biliyor musun peki? Böyle bir yoruma vardın ? Peki şunu sorayım. Sen hiçmi Iron Maiden konseri izlemedin be kardeşim? Adamlar her konserine haç arması ile çıkıyorlar. Adamların ceketlerine bakmadın mı ? Adamlar ne kadar muhafazakar hiç mi haberin yok ? Onlar dinlerine senden kat kat daha fazla bağlılar bundan da emin ol.. Pekii bunları geçtik diyeliiim. Sen hiç mi judas dinlemedin be kardeşim. Judas neredeyse her şarkısında "Günahkarlar cehennemde yanacaklar" , "Günahkarlar cezalarını bulacaklar" demiyor mu ? Yani sen bu adamların yaptığı heavy müziğin din ile alakası olmadığını mı sanıyorsun şimdi ? Pekii. Maiden hallowed'da ne diyor ? I have gone beyond , beyond , to see the truth .. Bu ne demek ? Şuanki hayatımız bir ilüzyondan ibaret [ Life down , its just a strange illusion ] demiyormu ? Bu sana islam felsefesini anlatmıyor mu ? Hiç mi çağrıştırmıyor ? [ Maiden sapına kadar hristiyandır o başka ] Şuanki hayatımızın sadece bir ilüzyon olduğunu , gerçeğin ahirette olduğunu , uyandığımız zaman "hassiktir" olacağımızı anlatmıyormu bu sözler ? Bi kaç örnek: Maiden'ın Judas Be My Guide Şarkısından Kod: Lights out - We live in a world of darkness No doubt - Everything's up for sale We sleep - All of the world is burning We pray - To god for better deal Maiden'ın Hallowed'u : Kod: Mark my words please believe my soul lives on Please don't worry now that I have gone I've gone beyond to see the truth Ve afraid to shoot strangers'dan bir örnek: Kod: When it comes to the time Are we partners in crime ? When it comes to the time We'll be ready to die God let us go now and finish what's to be done Thy Kingdom come Thy shall be done... on earth Ya zaten Hallowed şarkısının ismi İncil'deki bir ayet değilmi ? Şimdi sen hala dinsiz müziği mi diyorsun Heavy'ye ? Bu büyük yanlış düşüncenden dönüp , daha fazla Heavy Metal dinlemek yerine , "Anlayarak" dinlemeni tavsiye ediyorum. Heavy sadece kafa sallamak değildir , heavy ruhtur , heavy hayatın ta kendisidir ! Heavy metal'e yaptığın bu ithamlardan dolayı da senden özür dilemeni ve yanlış biliyormuşum demeni bekliyorum.. Yazımı şu şekilde bitiriyorum: When you know that your time is close at hand maybe then you'll begin to understand Life down there is just a strange illusion. -------------------- tamamiyle kara cehalet örneği bi yazıydı deilmi...bu arkadaşlara bu topikleri okumasını öneririm,ama okumaz...zaten okumadığı için böyle sacmalamıştır....millet olarak okumuyoruz ve okumadığımız için sacmalıyoruz... cehalet hatta kara cehelat örneği.... maiden a katolik demek bile bazen hafif kalabilir...maiden çoğu şarkısında resmen katolisizmi vurgulamıştır....maiden ın neredeyse tüm lirikleri incilden ve Hz.İsa nın hayatından alıntılarla ve örneklemelerle doludur..örneğin ssoss albümü...yada hellowed be thy name şarkısı....hallowed be thy name zaten başlı başına incilden bir ayettir...ki maiden ın newredeyse tamamı dediğim gibi incil ve Hz.İsa dfan alıntılar ve uyarlamalarla doludur....şu an hangi konsr hatırlamadım ama bruce un hallowed şarkısında nasıl kendinden gecerek ellerini havaya acarak hallowed be thy name dediğini (solo sırasında zikir edercesine) tüm maiden fanları bilir... mesela mad in örnekleri çok iyi bi kaç da ben ekleyim, holy smoke şarkısı....mesela daha girişten başlar maiden ''inanç gösterin bana,para göndermeyin'' der.... Alıntı: After all I am not afraid of dying Don't believe that there is never an end Alıntı: Mark my words please believe my soul lives on Please don't worry now that I have gone I've gone beyond to see the truth Alıntı: When you know that your time is close at hand maybe then you'll begin to understand Life down there is just a strange illusion. şimdi bunları iyi okumak ve iyi anliz etmek gerek..tabii herzaman diyorum,iyi bi analiz için bilgi ve kültür alt yapısı gerekli....yoksa yüzeysel bir değerlendirme olur.felsefe,teoloji,tarih,edebiyat bilmeden maiden anlaşılamaz....şimdi yukardaki örnekler maien ın nasıl koyu bir Allah inancına ve din inancına sahip olduğunu çok iyi gösteriyor... flight of icarus şarkısında Alıntı: In the name of God my father I fly. şu cümleyi bir çavir bakalım,bizim(senin değil yani) besmeleden çok farkı var mı...adamlar senin gibi sığ değil...bütün dinleri ve felsefeleri yalayıp yutmuşlar a benim cahil arkadaşım... Alıntı: Circle of fire my baptism of joy at an end it seems The seventh lamb slain, the book of life opens before me. the evil that man do şarkısının bu dizeleri tüm dinlerin ve gercek felsefenin özü olan sistemi okumanın ,okuyabilmenin nasıl gercekleştiğini anlatan mükemmel bir örnek... Alıntı: Seventh Son Of A Seventh Son Here they stand brothers them all All the sons divided they'd fall Here await the birth of the son The seventh, the heavenly, the chosen one. Here the birth from the unbroken line Born the healer the seventh, his time Unknowingly blessed and as his life unfolds Slowly unveiling the power he holds Seventh son of a seventh son Then they watch the progress he makes The Good and the evil which path will he take Both of them trying to manipulate The use of his powers before it's too late Today is born the seventh one Born of woman the seventh son And he in turn of a seventh son He has the power to heal He has the gift of the sechond sight He is the chosen one So it shall be written So it shall be done The Clairvoyant Feel the sweat break on my brow Is it me or is it shadows that are Dancing on the walls. Is this dream or is it now Is this a vision or normality I see Before my eyes. I wonder why I wonder how That it seems the powers getting stronger Every day I feel a strenght an inner fire But I'm scared I won't be able to control it anymore There's a time and time to die When it's time to meet the maker There's time to live but isn't it strange That as soon as you're born you're dying. Just by looking through your eyes He could see the future penetrating right In through your mind See the truth and see your lies But for all his power couldn't foresee his own demise There's time to live and time to die When it's time to meet the maker There's time to live but isn't it strange That as soon as you're born you're dying... ...and reborn again ?? yine bu iki şarkı İsa nın hayatı ve yaşadıklarıyla ilgili konuları içarir..tamamiyle İsa yı anlatmaktadır yada İsa dan esinlenilmiştir diyebiliriz... Alıntı: God give me the answer to my life God give me the answer to my dreams God give me the answer to my prayers God give me the answer to my being no prayer for the dying şarkısında sanırım bruce bunları buda heykeline söylemiyor.... Alıntı: Lost in a dream of mirrors, lost in a paradox Lost and time is spinning, lost a nightmare I retrace Lost a hell that I revisit, lost another time and place Lost a parallel existence, lost a nightmare I retrace burada yine bruce Allah ın yarattığı sistemi okumaya çalışan,işleyişi anlamaya çalışan,hissetmeye çalışan birinin haykırışlarını dile getirmektedir ki bunu yorumlamak için felsefe ve teoloji bilmek gerekir...bilmiyorsan trene bakar gibi bakarsın.... ve judas priest.... Alıntı: Between The Hammer & The Anvil Storm warning But there's no fear Lies forming The sacrament lays bare The sinner Will testify They'll suffer When sacrificed on high The burning sermons purge their evil words Between the Hammer and the Anvil Force rises False rituals Baptises The body and the soul Our union Their fall from grace Confession (confess your sins) Will seal them to their fate The burning sermons will survive their curse Between the Hammer and the Anvil Transgression They prey on grief Our mission To purify belief This altar Gives power and light They'll falter While we are shining bright The burning sermons consecrate their sin Between the Hammer and the Anvil bak bakalım bu şarkıda neler diyor...burada dindarlık var diyemeyiz,daha öte bişey...jp burada nasıl koyu katolik olduğunu sen ve senin gibilerin yüzüne çarpmış.... ve belkide heavy metal tarihinin en etkili iki mısrası....dreamer deceiver şarkısından... Alıntı: He said in the cosmos is a single sonic sound That is vibrating constantly And if we could grip and hold on to the note We would see our minds were free...oh they're free bak bakalım burda neler diyor..jp burada resmen aşmış olduğunu göstermiş....Allah ın yarattığı sistemi ve onu algılamanın ne demek olduğunu resmen insanların yüzüne yüzüne çarpmış... teolojide bu temel üzerine kuruludur...bir lik,tek lik....zaman yoktur,an vardır....herşey tek tir aslında,tek in parcasıdır...zaman akmaz,uzxamaz,gecmez...zaman da tektir...ve an vardır...her şey o an içinde olup bitmiştir...var dır sadece.....tabii nerde bunları yorumlayacak kapasite.....benim EVRENİN GİZLİ SIRLARI VE GERCEĞE YOLCULUK topiği acmamdaki temel neden buydu aslında..topiği bitirdikten sonra,arkadaşlar size jp nin dreramer deceiver şarkısının He said in the cosmos is a single sonic sound That is vibrating constantly And if we could grip and hold on to the note We would see our minds were free...oh they're free ve maiden dan (the evil that man do) ''beyond is where i learn'' (hallowed be thy name) ''life down there is just a strange iluesion'' dizelerini açıkladım diyerek süpriz yapacaktım...bu nısralar öyle mısralar ki yaşamın gerceğini,nedenini,sistami o kadar iyi özetlemiş ki.....tabi aklını işletenlere....senin gibilere değil...şimdi felsefe ve teoloji bilmeyen adam bu mısralardan ne anlar!!!!!! anlamak için lütfen evrenin gizli sırları ve gerceğe yolculuk topiğini okuyunuz... özellikle maiden ve judas tan örnek verdim ki bu iki grup heavy metal olgusunun en büyük iki devidir....başka bir çok grup vardır,koyu katolik olan....hatta sırf bilekçilere inat olsun diye kurulmuş white metal grupları vardır,Allah ı ve dinleri anlatan... kimse gelip de HMTR catısı altında boş ,sacma ve yanlış konuşamaz..buna izin vermeyiz...kimsenin kimseyi yanlış yönlendirme özgürlüğü ve hakkı olamaz...zaten senin gibi sığ lar yüzünden toplum metale önyargılı....hm nin içinde dindarları hatta dincileri olabileceği gibi dinsizlerde olabilir...hm asla bir dini müzik yada dinsiz müziği değildir....heavy metal,heavy metaldir... HERKES KENDİ BİLGİ VE KÜLTÜR ALTYAPISI,DONANIMI ÖLÇÜSÜNDE,YORUM ANALİZ VE DEĞERLENDİRME YAPAR,OLAYLARI GÖRÜR VE ANLAR...1 puan
-
http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/image/0504/WaterOnMars2_gcc.jpg :rofl:iğrencim ben yaa1 puan
-
tatilde olayi abartip Turkiyede gezmedik memleket birakmayan insan lan bi sabit dur...1 puan
-
güzel bi yazı olmuş imzandaki satanik pentagram da çok hoş =p1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
1 puan
-
Folk Metal Genellikle yöresel folk müzikleri kullanan metal gruplarıdır. Yöresel enstrüman ve müzikleri şarkılarında kullanırlar. Genelikle Kelt folk metali ön plandadır en önemli grupları Waylander, Cruachan, Vintersorg, Finntroll',ensiferum,korpiklaani. Melodic Death Metal Death Metal'in bir alt dalıdır. Melodik gitar riffleri kullanılır. Zaman zaman akustik gitarlarla desteklenir. Genellikle normal bir vokal kullanılır. Death ve Morbid Angel zaman içinde bu türü yaratmışlardır (Death'in "Voice Of Soul" şarkısı). Genellikle İskandinav grupları ön plana çıkmıştır. En önemli örnekleri Opeth, In Flames, Katatonia ve Insomnium'dur. Neo-Classical Metal Heavy Metal'in klasik müzikten etkilenmiş bir alt dalıdır. Oldukça teknik gitar soloları kullanılır. Klasik müzikte Johann Sebastian Bach, Antonio Vivaldi, Niccolo Paganini, Wolfgang Amadeus Mozart ve Ludwig van Beethoven en çok ilham veren müzisyenlerdir. Genelde virtiöz olarak tanımladığımız gitar tekniği en üst seviyede olan kişilerin katkıda bulunduğu bir türdür. En bilineni İsveçli üstad Yngwie J. Malmsteen'dur. Ritchie Blackmore'un vokalistliğini yaptığı zamanda Deep Purple ve Eddie Van Halen's 1970'lerin sonunda bu müziğe katkıda bulunmuşlardır.. Hair Metal Heavy Metal ile 1970'li yılların Rock müziğinin bir karmasıdır. Amerika doğumlu bu müzikte genelde "içelim, eğlenelim, kızları eve atalım" havasına hakim tamamıyla piyasa tarzı müzik yapan bir alt daldır. Müziklerinde zaman zaman pop müzik ögelerine rastlanır. Genelde motorsiklet tayfasının dinlediği "günümüzü gün edelim abi" müziğidir. Önde gelen grupları; Bon Jovi (80's ler), Pat Benatar, Lita Ford, Doro Pesch, Warlock, Skid Row, Van Halen, Warrant, Twisted Sister, Motley Crue, Pretty Maids'dir tesekkurler..1 puan
-
eline koluna sağlık:) ortalık yaptıkları işaretin adını bilmeden elini kaldırıp metalciyiz diyenlerle dolu.. gerci ben metalci değilim ama:) emeğe saygı duyulmalı1 puan
-
1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00