Jump to content

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

16-07-2008 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. Gnoxis Atatürkçü Düşünce Kulübü olarak dün yapılan toplantıda alınan bir kararla Türkçe'mizin daha uygun ve doğru kurallar etrafında kullanılmasını kararlaştırdık... ADK olarak amacımız; Türkçe'nin , Türk kültürünün içine düştüğü çıkmazlara; kültürümüzün yozlaş(tırıl)masına "dur" demek ve yabancı kültürlerin olumsuz etkisine karşı savunmasız bırakılan kültürümüzün (dilimizin) kendi değerlerine sahip çıkmak ve bu değerleri geliştirmektir. Ulaşmayı Hedeflediğimiz Kitle: 1. Aşamada: Dil - kültür meselesinde duyarlı (bilinçli) olanların Gnoxis Forum üyelerinin katılımını sağlamak. 2. Aşamada: Türkiye genelinde dil konusunda duyarlı ve bilinçli insan, kurum ve kuruluşlara ulaşarak kamuoyu oluşturmak. Hedeflerimiz: 1. Türk dilinin ve kültürünün özelliklerini anlatmak. 2. Forum çapında gerekli çalışmaları yapmak. 3. Kullanılan yabancı harflerin ve kelimelerin Türkçe karşılıklarını bulmak ve kullanımını artırmak. 4.Bilimsel ve sanatsal çalışmalarda Türkçe'nin kullanılmasını sağlamak. 5. Kitle iletişim araçları ile tüm insanlara ulaşabilen basın-yayın-internet kuruluşlarının ve kullanıcılarının duyarlılığını artırmak. 6. Yeni nesillerin yetiştirilmesinde etkisi göz ardı edilmeyecek olan "milli eğitim" sistemimizin eksik yanlarını sorgulamak ve kültürümüze uygun hale getrilmesi için çalışmak.. Gnoxis Atatürkçü Düşünce Kulübü
    3 puan
  2. g / k yerine q ş yeine $ v yerine w kullananların neden kullandığın anlam veremiyorum. inanın bu durumdan çok rahatsızım. kesinlikle çok doğru bence herkesin dikkat etmesi gereken bir konu.
    3 puan
  3. Ninja Kaplumbaga kardeslerimiz yillarca kanalizasyonda pislik icinde yasamislardir Birgun splinter usta bu pis hayattan sıkılıp ogrencilerine islamiyetten bahseder. temizlik imandan gelir dusuncesine ters dusmemek icin once hamama gidip bi guzel temizlenen ve abdest alan kaplumbagalar, splinter usta ile birlikte kelime-i sahadet getirerek musluman olmaya karar verirler... Donatello ile Rafael kanalizasyonda hurma yiyip sohbet ederken Rafael'in aklina bisi gelir.. Rafael : olm kafami kurcalayan bi olay var Donatello : paylas benimle muhterem. gonuller paylastikca zenginlesir Rafael : ya su Bebop varya...hani domuz olan Donatello : eeee Rafael : simdi biz bu domuzun agzini burnunu kirarsak gunah islemis olurmuyuz Donatello : sanmiyorum muhterem...yemicezk i dovcez bisi olmaz bence... Rafael : simdi bi yerden karsimiza cikarsa bunu sopayla dovelim.dokunupta abdestimizi kacirmasin kafir Donatello : evet ikindi okuncak zaten birazdan Ninja kaplumbagalar musluman olduktan sonra asik olduklari televizyon muhabiri April Oneil'in beynini yikamaya baslarlar arkadas toplantilarinda ilahi okumaya baslarlar ve April islamiyete ilgi duymaya baslar ve birgun Michelangelo evde televizyon izlerken... Michelangelo : donatello kos kos samanyolu tv'de sirlar dunyasi basladi Donatello : muhterem korkmuyomusun o programi izlerken ya benim icim bi tuhaf oluyo Michelangelo : ben sadece allahtan korkarim donatello Donatello : aa sunucusu degismis...lan. ..lannn.. . April yenge degilmi olm bu Michelangelo : dun samanyolu tv ile anlasti olm supriz yapmak istedim sana solemedim Donatello : bas ortusude yakismis hani yengeye muhtemelen ramazan ayinda pizza yemeden once su diyalog yasanirdi... - niyet ettim niyet eyledim allah rizasi ile orucumu acmaya...hamdolsun verdigin nimetlere amin - allah kabul etsin arkadaslar - amin cumlemizin splinter usta ile olan diyaloglar - selamin aleykum splinter usta - usta diil lan usta diiiillll... bundan sonra haci diceksin...o da olmadi hoca dersin munafik - splinter hoca Rafeti gordunuzmu? - Rafet kim evladim - Rafael hocam...musluman olduktan sonra rafet yapti ya adini - ulan bi alisamadim su cocugun yeni ismine...salak gibi oldu ha laf aramizda - oglum birak artik su mancikayi elinden - hocam el aliskanligi iste...illa elimde bisiler olcak...bos duramiyorum - al o zaman su 99 tasli tesbihi benimle birlikte tekrar et.ya allah... ya allah... ya allah... - hocam icim nur doldu yemin ederim - gencler toplanin bakalim etrafima - buyur splinter hoca bi isteginmi var? - bundan sonra ninjalik yapmicaksiniz cocuklar.dovusmeniz i istemiyorum - ama splinter hoca nasi olur ne yapcaz peki - bundan sonra sizin adiniz Semazen Kaplumbagalar( Koptum ßurda ya - Yihhhuuuu... peki sirt ustu yatip kabugumuzun ustunde donebilirmiyiz - tabiki Konya kanalizasyonuna yerlesiyoruz toplayin esyalarinizi
    2 puan
  4. Şu anda yapmakta olduğumuzun dışındaki herşey önemsizdir. Tolstoy. Anarşi taleplerin değil, yaşamın bir meselesidir. Landauer. İşsizliğin nedeni sermaye eksikliğinde değil, sermaye arttırımındaki bir hatada yatmaktadır. Owen. Yasalar adalet duygusunu geliştirmemiştir, onu mahvetmiştir. Kropotkin. "Ütopya" sözü bir fikri peşinen yargılamaya yetmektedir. Jack London. İnsanların, yönetimsiz kalırlarsa birbirlerini yiyip bitireceklerine inananlara diyoruz ki: Tıpkı sürgüne giderken "Zavallı kullarım bensiz ne yapacaklar?" diyen o krala benziyorsunuz. Kropotkin. Demokrasi çoğunlukların diktatörlüğüdür. Proudhon. British Museum'daki kütüphane memuru okuyucuya toplum için o güne dek neler yapmış olduğunu sormaz, ona sadece istediği kitapları verir. Kropotkin. Memur beni kanun adına tutukladı, ben onu özgürlük adına tokatladım. Clement Duval, mahkeme karşısında, 1886 Evlilik bir yasadır, üstelik yasaların en kötüsüdür. Godwin. Yalnızca itaat edenler yollarını kendi başlarına arayanlardan daha sık yanılır. Kropotkin. Yalnızca yok etmek yetmez. Kropotkin. Günümüzde artık neredeyse herkes sosyalist, zengin de sömürdüğü fakir de. Emma Goldman. Bir kez yasa çıkarmaya başlayan bunu kolay kolay durduramaz artık. Godwin. Evlilik, kamu gücünün iki insanın birbirleriyle cinsel ilişkide bulunma konusundaki karara karışmasıdır. Zenginlik varken yoksulluğu kabul etmek zihinsel bir yetersizlik işaretidir. Mühsam. Bütün hayvan topluluklarında dayanışma duygusu var olma savaşından çok daha önemli bir doğa yasasıdır. Kropotkin. Bir insan ne kadar çok şeye inanırsa o kadar az şey bilir. Ne kadar az şey bilirse o kadar aptal olur. Ne kadar aptalsa o kadar kolay yönetilebilir. Most. Her yurttaşın bir ideali vardır; gümüş bir banyo küveti bile olsa. Yalnız sıkıcı kişiler çelişkisizdir. Mühsam. "Herşeye kadir" olandan birşeyler istenmekte, eskiden bu Tanrı idi, günümüzde Devlet. Kropotkin. İşçileri işi bırakmaya değil, kendi hesaplarına devam etmeye çağırmalıyız. Malatesta. Başka insanların el veya ayaklarını sakatlayanlara cani denir. Ya beyni yok edenlere ne demeli? Most. Benim için benden daha önemli bir şey yok. Stirner. En radikal devrimciyi alın ve onu bütün rusların tahtına oturtun ve bir yıl bile geçmeden o çar'dan da beter olacaktır. Bakunin. Ancak hiçbir şey yapmayan insan hata yapmaz. Kropotkin. Devrimler tutkunun eseridir, mantığın değil. Godwin. "Gerçek" bir teori değildir, bir eylemdir, hayatın kendisidir. Bakunin. Biz ki caniyiz! Herkes için ekmek, iş ve her türlü bağımsızlık ve adaleti istiyoruz. Kropotkin. Hükümetin bir koşulu hiyerarşi olduğuna göre demokrasi deli saçmasıdır. Proudhon. Söz konusu çizme ise ayakkabı ustasının otoritesine başvururum. Bakunin. Bir hükümet tarafından yönetilen kişi kontrol edilir, idare edilir, ispiyonlanır, yönetilir, yasalarla boğulur, dosyalara konu olur, ideolojiler aşılanır, sürekli ikaz edilir, vergilendirilir, tartılır, sansürlenir, emirler yağdırılır ve bütün bunlar da buna ne hakkı ne gerekli bilgiye ve ahlaki temizliğe sahip adamlar tarafından yapılır. Gerçek, gerçekleştirmekten doğar. Mühsam. Biz anarşistler bizi çevreleyen ön yargılar ormanına baltayı vuruyoruz. Kropotkin. Biz anarşistler hiçbir zaman küçük bir kilise inşa etmek amacıyla kendimizi dünyadan soyutlamak amacında değiliz. Reclus. Koşullar ile uzlaşmak istemiyoruz. Kropotkin. Ahlakçıların hep uygulamak istedikleri o hakkı reddediyoruz, tek tek bireyleri bir ideal adına sakatlamayı. Kropotkin. Paranın iktidarını, her türlü çalışma ürününü geçer akçe haline getirerek ortadan kaldırmalıyız. Proudhon. Özgürlüğün tehlikelerinden ve karanlık yönlerinden korkmamalıyız. Kropotkin. alıntıdır....
    2 puan
  5. buraya karma almak için geldim:Dhani bana karma:D şaka bi yana böyle avrupa özentileri q w x kullandıkları veya emo özentileri için inadına düzgün yazmaya çalışıyorum (manyax olmu$h,yaws neherde kaldun,süfeee olmu$h)böyle konuşan çok arkadaşım var modernleştiklerini sanıyorlar hele o emoları hiç mi hiç anlayamıyorum(yada emo gibi konuşanları)emoda avrupa akımı bi insan süper yerine süf€ der mi ya:wallbash:bide farklı olduklarını sanıyorlar yanarım ona yanarım bide yeni arkadaşımdan duydum "yaptım" yerine "yabdım" diyo kız dışarıya çık bütün dükkanlar yabancı adlarda niye onlar bizi değilde biz onları taklit ediyoruz anlamıyorum herkesi almış bi özentilik bu özentilik olduğu sürece kalkınmamız söz konusu değil kendi benliğimizi korumamız gerekiyor en azından türkçemize sahip çıkalım!!! şuan çoğu avrupa ülkelerine Türk okulları açılıyor onlar bizim dilimizi öğrenirken biz abuk sabuk konuşarak dilimizi bozuyoruz ama böyle bir yeni nesil olduktan sonra nerde??? kendimi yaşlanmış hissettim:p
    2 puan
  6. Napoleon Bonaparte'tan Josephin'e Paris (28 Ekim 1795) Bir tek günüm bile geçmedi yüreğimde senin sevgin olmadan, bir tek gecem bile geçmedi seni kollarımla sarıp sarmalamadığım, beni yaşamımın ruhundan uzaklaştıran zafer ve tutkuya lanet etmeksizin bir tek fincan çay bile yudumladım. İş güçle meşgulken, orduları komuta ederken, savaş meydanlarını aşarken, benim tapılası Josephinem, hep kalbimin tahtında oturuyor, zihnimi meşgul ediyor, düşüncelerimi alıp uzaklara götürüyorsun. Senden, Rhöne'un suları kadar hızlı ayrılmamın nedeni seni en kısa zamanda yeniden görmek isteyişimdir. Eğer gece yarıları çalışmak için kalkıyorsam bunu benim tatlı sevgilim belki birkaç gün önce gelir diye yapıyorum, ama sen 23-26 Ventöse tarihli mektubunda bana "siz" diye hitap ediyorsun.Sensin "siz"! Ah, kötü kız! Nasıl yazabildin böyle bir mektubu? Ne kadar da soğuktu! Siz! Siz! Ah! Bu onbeş gün nelere gebe?... Ruhum üzgün, yüreğim köle, hayalgücüm beni korkutmakta. Beni fazla sevmiyorsun.. Ve belki de bir gün gelecek beni hiç sevmeyeceksin, bunu şöyle bana, hiç değilse acıları hak etmiş olurum. Sevdiğim, çekindiğim, içimde beni doğa'ya çağıran tatlı duygular, yıldırım gibi beni ateşleyen hayatımın kadını, acısı, tatlısı, umudu ve ruhu, hoşça kal! Senden ne bitimsiz bir aşk istiyorum, ne bağlılık, yalnızca gerçeği, uçsuz bir açıkyüreklilik istiyorum senden. "Seni eskisi gibi sevmiyorum" diyeceğin gün akşamın ya da yaşamımın son günü olacak. Hoşça kal! Nazım Hikmet'ten teyzesine Sevgili Nimet teyzeciğim, Göndermiş olduğunuz elli lirayı aldım. Çok çok teşekkür ederim. Tam zamanında yine hızır gibi imdadıma yetişti. Size fotoğrafımı yollamıştım. Bilmem, elinize ulaştı mı? Rahmi Bey eniştemin sıhhati nasıl? Bilhassa sevgi ve saygılarımı söyleyin. Bana karşı gösterdiği alákayı ömrümüm sonuna kadar unutmayacağım. Burda günlerim hep birbirinin aynı geçiyor: Yatmak, kalkmak, okumak, yazmak, resim yapmak ve düşünmek. Romatizmalarla uykusuzluktan başka şikáyetim yok. Neş’emi, ümit ve inancımı kaybetmiş değilim. Her şeye rağmen memleketime, halkıma, dünyaya ve insanlara sevgim ve ümidim beni bedbinliğe düşmekten koruyor. Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim. Sizi hasretle kucaklar, güzel ellerinizi öperim teyzeciğim. Enişteme bir kerre daha sevgi ve saygı. Şöyle bir kendimi toparlayayım da, size burada yazdığım şiirlerden bazılarını göndereceğim. Málum ya, hapishanede yazılan şiirler yanık olur. Názım. (Mektubumu alınca cevap verirseniz çok sevinirim. Hapis adam için her mektupta gelen bir hürriyet parçası vardır. N.H.)’ Nazım'ın annesine yazdığı mektup ‘Anacığım, Bundan önceki mektubunu da almış hemen cevap vermiştim. Her halde eline ulaşmıştır. Sáre teyzeme, dediğin gibi mektup yazdım, içine Nimet teyzeme yazdığım mektubu da koydum. Her halde kendisine gönderir. Ayşe’nin beni görmeğe gelmek istemesi pek hoşuma gitti. Kızcağızın aklında fikrinde böyle bir şey yoktu her halde, sen yalvarıp yakarmışsındır. Her ne hal ise, kızcağızı durup dururken rahatsız ettiğimi düşünmekle beraber onu görmekten memnun da olacağım. Ah, anacığım ‘gelecek bayramını evinde yaparsın inşallah’ diyorsun. Hiç sanmıyorum. Çünkü, bir kere, daha bayramlarca bayram buralarda kalacağımı biliyorum. Sonra, evim barkım mı var ki, çalacak kapım mı var ki. Günün birinde, belki beş on yıl sonra, sakat ve göçmüş burdan çıksam bile meskenim bekár odaları olacak. Ne diye bunları sana yazıyorum? Alışasın diye, hayale kapılmıyasın diye. Beni, bir kere ölmüş farzetsen, bunu kabul etsen, acısına bir kere katlanmış olursun ve her acı gibi bu da geçer, sonra alışırsın. Acılara ancak hapiste alışılmıyor, hapiste insan hiçbir şeyi unutamıyor, halbuki dışardaki insanlar için unutulmıyacak, alışılmayacak acı yoktur. Bütün bunları sana, hakikati olduğu gibi görmen, hayallere kapılıp boşu boşuna üzülmemen için yazıyorum. Farzet ki, ben öldüm. Beni bir ölüyü düşünür gibi düşün, daha rahat edersin, daha az üzülürsün. Senin daha az üzüldüğünü bilmek de benim için bir bahtiyarlık olur. İşte böyle anacığım. Ellerinden öperim, Nimet teyzemin gönderdiği parayı aldım. Dedim ya, kendisine Sáre teyze eliyle mektup da yolladım. Bir kere daha ellerinden öperim. Oğlun Názım’ Hürrem Sultan'dan Kanuniye (Tarih Bilinmiyor) Hazret-i Sultanım, Yüzümü yere koyup kutsal ayağınızın bastığı toprağı öptükten sonra benim devletimin güneşi ve sermayesi sultanım, eğer bu ayrılığın ateşine yanmış ciğeri kebap, göğsü harap, gözü yaş dolu, gecesi gündüzünden ayırt edemeyen,özlem denizine düşmüş çaresiz, aşkınız ile divane, Ferhat ile Mecnun'dan beter tutkun kölenizi sorarsanız ne ki sultanımdan ayrıyım. Bülbül gibi ah ve feryadım dinmeyip ayrılığından (öyle) bir halim var ki Hak kafir olankullarına dahi vermesin. Benim devletim, benim sultanım, ayrıca bir buçuk ay oldu ki sultanım tarafından bir haber belirmedi. Hak en çok bilenlerin bilenidir ki bu gidişle, rahat yüzü görmeyip gece sabaha dek, sabahtan geceye dek bidüziye ağlayıp kendi hayatımdan el yuyup, dünya gözüme dar olup, bilmem ne edip neyleyeceğim. Zar eyleyip ağlayıp inleyerek gözüm kapıları gözlerken o eşi ve benzeri olmayan alemlerin Rabbi, aleme acıyan Allah, bütün aleme yardım edip, fetih haberini yetişti ve işitince Hak biliyor ki benim padişahım, benim sultanım, ölmüş idim taze can bağışladı. Yüce Allah'a bin şükürler, o yüce kapısına varılıp şenlikler mutluluklar oldu. Bütün alem karanlıklar içinden çıkıp Hakkın esirgeyiciliğine daldılar Allah'a şükürler olsun, minnet o Hüda'ya. Daima benim sultanım, benim padişahım, dünya ve ahiret sultanı dayanağım, dünyaya baktığım iki gözümün ışığı, sermayesi, şahım sultanım, gazalar edip düşmanları toprak olup memleketler alıp yedi iklim zapptedesin. İnsan ve cin emrinize boyun eğip her bela ve kazadan Hak saklayıp kutsal kalbinden geçen her muradını kolay ede. Yardımcın olan Hızır İlyas arkanda olsun. Bütün emriler peygamberler üzerinizde hazır ve nazır ola. Bütün dünya mutlu gölgenizde hoşça yaşayıp mutlu ve gülen olalar. -------------------- Cemal Süreya'dan eşi Zuhal'e Zuhal'im, hayat! Hayatımsın. Bunu bilmeni isterim. En önce bunu bilmeni. Bir de şeyi bilmeni isterim: benden yanlış yere, yok yere kuşkulanıyorsun. Sana hiçbir zaman hayınlık etmedim ben. Edemem. Kaç yıldır evliyiz, yanyanayız. Hala başım dönüyor senlen, esrikim senlen, seviyorum seni. Her geçen gün daha büyük bir aşkla. N'olur akkavakkızı, anla beni. Bu sevgimi hor görme. Kendininkine uydur, yakıştır. Bu satırları ilk evimizin altındaki kahvede yazıyorum. Ve ben seni o ilk günlerdekinden daha büyük bir tutkuyla seviyorum. Biz iki ayrı ormak gibi ayrı yerlerden kopup geldik, kavuştuk bir noktada, yanıbaşımızdan küçük bir kol da alarak büyük bir nehir meydana getirdik; birlikte akıyoruz şimdi. Nicedir bu böyle. Hep de böyle olacak. Denize dökülene, ölene dek. Bizim için tek koşul mutluluk olabilir. Hiçbir şey bozamaz birliğimizi. "Üçüz, gözüz biz." Sen de öyle düşünmüyor musun? .................................. Bir de seviyorum seni: Tek dalımsın. Memo'yla(*) birlikte, ama ondan da öncesin. Bunu böylece bilesin. Bilinmelidir bu. Kahvenin önünden otomobiller geçiyor. Bir tane de at arabası. Seni düşününce o atı da seviyorum. Çay içiyorum. Artık ıhlamur içeceğim. Ne yumuşak, çağrışımlı, bağışçı, düşcül şeydir ıhlamur. Evimizin önünde bir ıhlamur ağacı olsun. Sen saksıda yetiştirebilirsin ıhlamuru. Gece yatakta Memo'yla hep seni konuştuk. Susunca seni sustuk. Uyuyunca seni uyuduk. Akşamları eve döneyim, kapıyı sen aç: gözlerin... Memo okuldan dönmüş olsun. Kaçıncı sınıfta olsun? Duygulu bir adamım ben. Bir film görmüştüm eskilerde; bir Fransız filmi; adı: Je suis un sentimental." O filmdeki adam gibi miyim nedir? Öfkem belli olur, coşkum ortaya çıkar da sevincim, üzüncüm dibe akar, orda büyür. Yalnız seninle güçlüyüm. Sen olmasan bir anlamım olmaz. Sev beni. Yaşayacağız. Herşeyimi sana borçluyum. Sana rastladığım sıralar sıkıntılıydım. Sen onardın beni. Tuttun elimden kaldırdın. Ben de ekmek gibi öptüm alnıma koydum seni, kutsadım. Aşk büyüdü, aşk! Sen hastanedeyken her gün yazacağım sana. Seni nice sevdiğimi anlatacağım. Yüzüğünden öperim. Bundan sonra her şey daha güzel, daha iyi olacak, inan buna. Güçlü olacağız her zamankinden. Efendice, dürüst, vakur, yaşayacağız bu dünyada. Şimdiye kadar ki gibi. Kimin malında gözümüş olmuş, kimin karısına kızına göz değdirmişiz. Kime kıl kadar kötülüğümüz olmuş. .............Seviyorum seni. Hava güneşli. Sen hastanedesin şimdi. Biliyorum, benim gelmemi bekliyorsun. Memo okula gitmek istemiyor artık. Senin yokluğun nasıl dokunuyor ona. Okula gidişi senin yokluğunla birleştiriyor olmalı. Bense eski kahvemde oturmaktayım, cebimde iki paket sigara. Karşıda Haydarpaşa garı, gri bir ev ödevi gibi. Adamlar geçiyor, yüzsüz, gözsüz, gülüşsüz adamlar. ...................... "Dolanırım Paris'in sokaklarını orda ölmeye cesaretim yok" (Apollinaire) Dinle ak bakışlı bir çeşme söylüyor Kaç yıldır akarım bilmem pazar yerini O çeşme gibiyim ben de. Sen de o çeşme gibisin. Seviyorum seni Güvercinler rıhtımı eleştiriyor. Zuhal'im, Elif'im kolum kanadım. Yiyeceksin, değil mi, verilen bütün yemekleri? Ay hiç kin tutmuyor Bana her yönden güveniyorsun, değil mi? Anam benim.Yavrum. Bilmediğimiz kır kahvelerine gidelim. Ayran içelim. Eve dönüp azıcık rakı içelim, beyaz peynir ve domatesle. .................. Bir günler Kars'taydım. Kudura kudura akıyordu Delice çayı. Aklımda hiçbir şey yoktu. Çünkü o sıralar sana rastlamamıştım daha. Sonra sen çıktın geldin. Ortalığı güzelledin. Beni ben ettin. Memo'yu var kıldın. Sen de bizimle var oldun. Unutma bunu. Sözcükler değişiyor Anılar sözcüklerini değiştirmiyor. Gelecek, anılardan da güzel olacak. Gün daha iyi kotarılacak. Deneylerden ders alınacak. Çiçekler büyüyecek. Piliçler palazlanacak. Yarın gene yazarım. Seviyorum seni:biline. Cemal Süreya Zuhal'e sevgilim ben şimdi sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara hayatımız geçiyor gözlerimin önünden çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz ''ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz''. çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere o gülün yüzü gülmüyor sensiz o köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı hepten hüzünlü bu günlerde gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye masada tabaklar neşesiz koridor ıssız banyoda havlular yalnız mutfak dersen - derbeder ve pis çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş vantilatör soluksuz halılar tozlu giysilerim gardropda ve şurda burda memo'nun oyuncak sepeti uykularda mavi gece lambası hevessiz kapı diyor ki açın beni kapayın beni perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi radyo desen sessiz tabure sandalyalardan çekiniyor küçük oda karanlık ve ıssız her şey seni bekliyor her şey gelmeni içeri girmeni senin elinin değmesini gözünün dokunmasını ve her şey tekrarlıyor seni nice sevdiğimi Cemal Süreya *Tarafımca internetten derlenmiştir.
    1 puan
  7. Tarihimiz sayısız savaşlarla doludur. Biz bu savaşlardan başkaldırıp ne memleketi imar edebilmişiz, ne de kendimiz refaha kavuşmuşuzdur. Bu,bizim suçumuz olduğu kadar düşmanlarımızındır da. Çünkü düşmanlarımız hep şöyle düşünürlerdi : "Türklere rahat vermemeli ki, başka sahalarda ilerleyemesinler... " Bunun için de sık sık başımıza belalar çıkarırlar, savaşlar açarlar, balkan milletlerini istiklal diye kışkırtırlardı. Biz böyle durmadan savaşırken de,o zamanlar askere alınmayan gayri müslimler durmadan zenginleşirlerdi. Onların neden zengin, bizim neden fakir kaldığımızı bir köylü, Atatürk'e verdiği kısa bir cevap ile gayet veciz olarak izah etmiştir. Atatürk, Mersin'e yaptığı seyahatlerden birinde, şehirde gördüğü büyük binaları işaret ederek sormuş : - bu köşk kimin ? - kirkor'un... - ya şu koca bina ? - yargo'nun - ya şu ? - salomon'un... Atatürk biraz sinirlenerek sormuş : - Onlar bu binaları yaparken ya siz nerede idiniz ? Toplananların arkalarından bir köylünün sesi duyulur : - Biz mi nerede idik ? Biz Yemen'de, Tuna Boylarında, Balkanlarda,Arnavutluk Dağlarında, Kafkaslar'da, Çanakkale'de, Sakarya'da savaşıyorduk paşam! Atatürk bu hatırasını naklederken : "Hayatımda cevap veremediğim yegane insan bu ak sakallı ihtiyar olmuştur" der dururdu.
    1 puan
  8. http://www.resimupload.org/files/huik00ggn1gk6hbu86zm.jpg asıl adı victor von doom olan marvel çizgi romanı fantastic four'un baş kötüsü. latveria'da yaşar ve hüküm sürer. ilk görünümü 5. sayıda olmuştur. reed richards'ın bilim sınıfından arkadaşıdır fakat magneto ve professor xavier gibi onların da yolları ayrılır. dr. doom avengers başta olmak üzere birçok takımın ve super hero'nun karşılaştığı ve kolay kolay alt edemediği marvel evreninin süper düşmanlarından biridir. gerçek adı victor von doom'dur. benn grimm ve reed richards'la aynı okulda okumuştur. dostluk ve düşmanlıkları o zamana dayanır. okulun laboratuvarında yaptığı deney neticesinde yüzü mahvolmuş ve maske takması gerekmiştir. deney öncesi hesaplarındaki yanlışlığa dikkat çeken reed richards'ı kazadan sorumlu tutmaktadır. http://www.resimupload.org/files/dnyv1g102fprcd77uy59.jpg
    1 puan
  9. Teenage Mutant Ninja Turtles Comic Book http://bp0.blogger.com/_sGoakU6Pzuw/Ro8tsvrR63I/AAAAAAAAAAM/NS1MBGWO8sE/s320/%231+(0).jpg http://rapidshare.com/files/41419879/TMNT-1.zip http://rapidshare.com/files/41420298/TMNT-2.zip http://rapidshare.com/files/41420694/TMNT-3.zip http://rapidshare.com/files/41421103/TMNT-4.zip http://rapidshare.com/files/41421550/TMNT-5.zip http://rapidshare.com/files/41406647/TMNT-6.zip http://rapidshare.com/files/41400104/TMNT-7.zip
    1 puan
  10. ben de mektupta yazanı merak ettim ... bir de belfalas dediği resimleri ... atatürk bu tip şeylerden hoşlanmazdı bence ...gerçekçi olmak lazım derdi... birşeyler yapmak... ölüp gittikten sonra hala ki bu başlara merhamet ettikten sonra atatürkü öldüren masonlardan bir farkımız kalmadı halk olarak...
    1 puan
  11. Ben de elimden geldiğince düzgün kullanmaya çalışıyorum Türkçe'yi. Ama daha fazla özen gösteririm bundan sonra:)
    1 puan
  12. acele ettim yazarken kusura bakmayın düzelttim ama:p uyardığın için sağol böyle konuşanları eleştirirken kaptırıyorum kendimi:D
    1 puan
  13. unuttuğum güzel bir hatırayı hatırlattın sağolasın bu güzel paylaşımın için Bu anlamsız bu yağmur işlemez karanlıkta Garipliğine yan, yan yürek yan Gitti giden gitti giden
    1 puan
  14. kesinlikle merhamet ve sadelik... ve ne alaka bilmiyorum ama buram buram hümanizm...
    1 puan
  15. YENi BiN YILA MEKTUP YILMAZ ERDOGAN Sevgili torunum Yilmaz, (Bizim yasadigimiz donemde cocuklara dedelerinin adini koymak gibi adet vardi, bu aliskanlik hala suruyorsa, bu isimde bir torunum olabilir ama ben bu gelenegin bitmis olmasini umarim, zira sirf dedesinin adi Suayip diye hayati kayan yavrucaklar var.) Sana bu mektubu iki bin yilindan yaziyorum. Gazeteden istediler. Sen simdi gazete nedir, diye sorarsin! Biz bu yillarda haberi kagitlara yazip dagitiyoruz. Kabul ediyorum, cok zor ve cok ilkel bir yontem ama o kadarda kotu durumda degiliz canim, gecen gun deden buyuk bir fiyakayla internette chat yapti. Henuz geyik muhebbetinde kullaniyoruz bilgisayari ama olsun. Ayrica ben senin yasindayken buyuk buyuk dedemin bana yazdigi mektup iki ton agirligindaydi! Magaranin duvarina kazimis, getiren arkadas az kalsin gocuk altinda kaliyordu. Yani beterin beteri var Yilmaz'cigim. Aslinda bu mektubu sana biraz da ozur dilemek icin yaziyorum. Benden once yasamis cok akilli ve huzunlu bir Kizilderili'nin soyledigi "bu dunya bize atalarimizdan kalmadi, cocuklarimizdan odunc aldik" sozunu anlamasina anladik, hatta bir suru kartpostal da yaptik, cok guzel grafik tasarimlarla yazdik bu akilli adamin lafini ama yine de herseyi berbat ettik. Enerji lazimdi ve tepemizde gunes bazen on saat cayircayir donerdi ama biz kendimizi bir golgeye atip nukleer salakliklarla ugrasirdik. Yani su anda okul arkadaslarinin bazilarinin uc tane kulagi varsa bunda hepimizin sucu var. Ama sen benim torunum olduguna gore mutlaka yapmiyorsundur ama sakin o cocuga "kulagini ac da beni iyi dinle" turdunden kulak memesi kivaminda sakalar yapma. (Mektubun bu acikli bolumunun aynisi buyuk buyuk dedemin bana yazdigi mektupta da vardi maalesef. Umarim senin yazacagin mektup da boyle bir bolum olmaz.) Evet iklimi de degistirdik. Kitaplarda ya da bilgi kaynagi olarak ne kullaniyorsaniz iste onda yazanlar dogrudur. Bir ara dort mevsim vardi. Mesela bunlardan bir tanesinin adi bahardi ki inanamazsin butun insanlarda hatta hayvanlarda bile asik olma ihtiyaci uyandirirdi. Tabi bu durum kimi kazalara da yol acmiyor degildi ama yine de omrun en guzel mevsimiydi. Sonra yaz... O muhtesem kamasma... Ama hala anlamiyorum ayni yerde hem iseyip hem nasil yuzdugumuzu. Sevgili Yilmaz , iki bin yilina gelene kadar cok aptalca seylerle mucizevi isleri birarada yapmis insanogullarindan sadece birisi olarak ve buyuk deden olma sifatiyla sana soylemek istedigim sudur: Ben bilimkurgu sevmem. Bizde gelecegi duslerken abartma adeti vardir. Inanmazsin benim cocuklugumda Uzay 1999 diye bir televizyon dizisi vardi ve orada anlatilanlar gercek olsaydi benim gecen sene Jupiter'deki yazligima tasinmam gerekiyordu ama su anda en buyuk numaramiz yukariya binlerce uydu gondermis olmamizdir. Antenin hallicesi iste... Ben yuz yil sonra isinlanmayi bile becerse insan, insan kalacaktir diye dusunurum. (Isinlanma bizim bilimkurgucularin buldugu bir laf, alay edeceksin onlanla, et") Sevgili Yilmaz, ucan arabalara bile binsen, onur her insana lazimdir. Onurunu ve asik olma yetenegini asla kaybetme. Buyuk deden bunlara dikkat ederdi.Gozlerinden operim. Haa bu arada 2071 yilinda saniyorum buyuk bir tantanayla Turkler'in Anadolu'ya girisinin bininci yili kutlanmistir. Merak ettim Malazgirt'in yolu da yapildi mi? Deden Yilmaz Erdogan ......................... yazı eski ama, çok güldüğüm bir yazı, ekleyeyi dedim:)
    1 puan
  16. bilmiyorum adını görünce sanırım biraz cinselliğe yöneltti kime sokar acaba
    1 puan
  17. When the leaves fall to the field I'll know the wrong from yesterday to the fıeld-steve von till asabı degıl caresızım...kızacak sınırlenecek kadar ne önemı var kendımın zaten...bırıne sıkıca saırılıp ıcımdekı zehrı bosaltmak ıstıyorm artık...ama kıme...ama dayanabılır mı vucudum zehır akarken kollarımdan...belkı aglarken aq...atmak arınmak unutmak unutulmak ıstıyorum...sıkıldım...gene ıcı kof seylere bos bos bakmalar...bırı omzuma dokunsa bu kabus artık bıtse...gözlerımı acsam bı karanlık karsılasa derınden...sonra o karanlıkta adımı dahı unutsam... ve fakat I hurt myself today to see if I still feel. I focus on the pain, the only thing that´s real. The needle tears a hole, the old familiar sting. Try to kill it all away, but I remember everything j.cash-hurt fınalıyse gecenın song of the sıbyl...cunku yavasca coraklasıyor heryer ülkemde...
    1 puan
  18. hepsi çok güzel paylaşım için teşekkürler...
    1 puan
  19. buyumek sac saklla olmuo beyfendı
    1 puan
  20. geldim... yoktun... bütün odalara, bütün aralıklara baktım... yoktu....hiçbirşey yoktu. hayır kardeşim, nereye koyduğumu da unutmuş değilim ama.. neredeydi şimdi... seni aradım... belki sendedir diye, belki sen görüp almışsındır diye... telefonun kapalıydı. iş yerini aradım.. yok dediler.... sen yoktun, o yoktu.... hayatım birden anlamsız, basit bir paçavra parçasını andırmıştı.... bekledim... sabırla, usulca bekledim.... aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum, çünkü saatim yoktu ve aklıma telefonuma bakmak gelmemişti...seni aradım.. telefonun çaldı.. uzun uzun çaldı... açtın... selam bile vermeden direk sordum.. - abi, dün yediğim pizzanın kalanı nerde.... sustun... sadece sustun ve anlamsız anlamsız sesler çıkardın... anlamıştım.. sen almıştın ve bana anlamamazlık numarası yapıyodun...tamam kardeşim, alda, ulan bende de para yok, ne yapıcam şimdi sen gelene kadar.... insan bırakır, hadi bırakmadın yedin, bari para bırak be eve...
    1 puan
  21. hangi uçurumdan düştüyse ölmedi yüreğim. dünyanın bütün acılarını yaşadım galiba. bütün sevdiklerimi kaybettim.kendimi bile. bütün ölüleri görmüş.bütün tecavüzleri yaşamış ruhum. ama ölemiyormuş gibi hala. canını dişine takıp direniyor sanırım. yüzüme yapıştı tüm aptal hüzünler. milim milim kesip atıyor dünyaya ait her şeyi. aşk bitti.varlığımla değiştirmek isterken dünyayı. arlığım değişti ne garip. ve bir sabah uyandım.değişmişti tüm kimliğim. tükenip gitti bir ağıdın içinde yaşlarım ve hiç acımadı. ellerim nefes almaya çalışırken
    1 puan
  22. Öpücük balığı... Bana hayallere aşık olunabilineceğini öğreten hikaye yani; Yani bana dış görünüşünün umrumda olmayacağı kızlara aşık olmanın anahtarını veren öykü... Çok teşekkürler....
    1 puan
  23. saçma bir konu bence hiç bir şey ifade etmiyor:wacko:
    1 puan
  24. Merhaba; Sizinle bunu paylaşacağım.... Fakat yaparken lütfen çok inanarak yapın. Rüyanızda bir şeyleri(n cevabını) öğrenmek için: Bir defne yaprağı bulun, onu yatarken yastığınızın altına koyun ve uyumadan önce sorunuzu sorun, cevabı - cevapları rüyanızda göreceksiniz. Rüyanızı hatırlamak için sorunuzu sorduktan sonra 'lütfen uyandığımda bu rüyayı hatırlamamı sağla' diyin. Bir gecede yeterli cevapları alamazsanız bir kaç gece bunu yapmaya devam edin. ------------------------------------------------------------------------------------------------- Bunun dışında da ne istediğinizi bilmek ve anlamak için kendinizi sorgulamanız faydalı olacaktır. Ne istediğimizi bilmek zorundayız çünkü ne istediğini bilmeden yaşamak hayatı başkalarının eline bırakarak yaşamaya benzer ya da rastgele yaşamaya benzer. Şu yöntemle olası bazı anahtar cevaplara ulaşabilirsiniz: Örneğin bir ilişkiyi sorgularken: -İlk önce ilişkinizde bulunan pozitif özellikleri bir kağıda liste şeklinde sıralayın (arkadaşlık, dostluk, o kişinin size verdiği değer, her zaman sizi desteklemesi vs.) -Sonra negatif şeyleri başka bir kağıda liste şeklinde sıralayın.(Hoşunuza gitmeyen her özelliği olabilir.) -Hayatıınızdaki bu insana 'İyi' zamanlarda duyduğunuz hislere OdAklanın. Örneğin güzel günlerinizde çektirdiğiniz bir fotoğrafa bakın...ve orda gördüklerinizi, hissettiklerinizi kendinize sorun. Hayatınızdaki her şeyi böyle sorgulayabilirsiniz bu sadece bir örnek. - Kendinize zaman ayırın ve iyi olduğunuzdan emin olun.Önce size tam olarak 'siz' gerekiyorsunuz. Unutmayın ki burada siz, sizin hayatınızda en çok etken olan ve hayatına yön verecek olan kişisiniz. Kendinize bazı telkinler vermek de çok faydalı olacaktır. Şu olumlamalar bu etkili teklinlere örnektir: 'Her zaman doğru ve isabetli kararlar veriyorum' 'İçimdeki ses bana yol gösteriyor ve onu duyuyorum' 'Hayata ve kararlarıma sonuna kadar güveniyorum' 'Hayata ve kendime çok güveniyorum' Bunun gibi olumlamaları tekrar ettikçe etkisini hemen görmeye başlarsınız.
    1 puan
  25. içimden bi parça koptu sanki... Atama duyduğum sevgi okadar büyük ki... emeğine sağlık kardeşim NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE...
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...