Jump to content

Liderlik Tablosu

  1. schizophrana

    schizophrana

    Members


    • Puan

      2

    • Toplam İleti

      7.381


  2. dark_venus

    dark_venus

    Members


    • Puan

      1

    • Toplam İleti

      393


  3. zibailelectra

    zibailelectra

    Members


    • Puan

      1

    • Toplam İleti

      414


  4. nazirella

    nazirella

    Moderators


    • Puan

      1

    • Toplam İleti

      2.563


Popüler İçerikler

07-11-2008 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. Selam, Ben K.O.U GSF Oyunculuk Ana Sanat Dalı öğrencilerinden biriyim. Bu sınavlarla ilgili pitch gerekli bilgiyi vermiş. Ama benim size verebileceğim kendi hikayemdir,ve bunlardan sizin kendi çıkarımlarınız olacağına inanmaktayım. 1. Aşama: Şan-Kulak-Ritim Öncelikle şunu bilin ki,kulağı ve ritim duygusu olmayan adayların şansı çok düşüktür. Bu aşamada sizden birkaç şarkı,el veya ayakla vurulan bir kaç ritim,ve kulak sınavı için piyanodan çıkacak seslerin(notaların) birebir çıkarmanızı isteyecekler. Bu aşama pek çok insanın elendiği en önemli aşamadır,ve sizi ilk gördükleri yerdir. Yabancı şarkı,yada aria soyleyebilirseniz inanın artısı çok olur. Eğer böyle bir yeteneğiniz yoksa,sesinizin ve duygunuzun gideceği ve söylemeye aşina olduğunuz şarkıları,türküleri seçebilirsiniz. Ben ne yaptım? Ben içeri girerken çok güzel bir kadın sesi şarkı söylemekteydi,içeri girdiğimde 3 bayan hocamızın olduğunu gördüm,ama işi çakallığa vurdum ve sordum. Hanginiz şarkı söylüyor? Piyanonun başında ki "ben söylüyorum" dediğinde,"ooh bende bir oyuncu adayı sandım,tırstım" dedim ve gülümsedim,sahneye çıkarken,"sesiniz çok güzel" diyerek dozunda bir iltifat ettim, ama asla yalakaca değildi.Bundan kaçının... Yalakaları hiç sevmezler arkadaşlar,en azından sınavlar sırasında. 2. Aşama:Tirad - Şiir - Dans Gösterisi Bu aşama sizi sahne üzerinde gördükleri ilk aşamadır. Oyunculuk performansınızın yanı sıra,kıvrak zekanızı,cesaretinizi göstermeniz gereken bir aşamadır. Ortalama 200 adet genç yetenek sizinle aynı yerde,aynı sınavla,aynı okula girmeye çalışıyor, onlardan ne farkınız olup olmadığını bu aşamada göstermeniz lazım. Unutmayın bu sınavlara sokaktaki adamlar girmiyor,çoğu birileri yada çevreleri tarafından yetenekli bulunan ve en az sizin kadar bu işi yapmak isteyen insan giriyor ve sadece 10 kişi alınıyor. Bunun için jüri en ufacık bir açığı bile affetmiyor inanın. Çünkü sistem maalesef bunu gerektiriyor. Ben ne yaptım? İçeri girdim,kibarca selamladım. Kendimi tanıttım. "Soracağınız birşey yoksa ben işimi yapayım" dedim ve onayları üzerine başladım. Tavsiyem;tiradınızı oynarken göz temasına dikkat edin,ama asla sizin rolden koparacak ya da onlara yani seyirciye,amiyane tabirle "tribüne" oynuyor imajı verecek şekilde değil... Patlatın en parlak cümlelerinizi ve duygularınızı gözlerinin içine. ve eğer heyecan ve sinir sorunu çeken arkadaşlar varsa benim gibi şunu öneririm; İçinizden sahneye çıkmadan "İzleyin bakalım .......... çocukları,birazdan sahneye çıkacağım,ve deli gibi oynayacağım,benim gibi bir oyuncu görmediniz" veya benzeri kendinizi rahatlatacak ve motive edecek salakça şeyler söyleyin Şiir konusuna gelince,kesinlikle acemisi olmadığınız bir şairin şirini seçmekte fayda var. ve bu şiiri okurken yaşadığınız bir olayla bunu bütünleştirerek aktarabilirsiniz, Sesinize ve sestonunuza çok dikkat edin,ve başkaları tarafından yani onların tarzıyla okunmuş şiirlerden kaçının. (Yılmaz Erdoğan,Genco Erkal,Haldun Dormen gibi pek çok usta kendi tarzıyla ün salmıştır,onları taklit etmek,jüri gözünde ucuz,çakma bir maldan farksız kılar sizi) Ben bir sene önce sevgili babamı kaybettiğim için,"Can YÜCEL - Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim"'i okumuştum. Kendisinden bir parçanın bana uğur getireceğini düşünüyordum,öyle de oldu. Dans konusunda pek birşey söyleyemeyeceğim,zira benim ki rezaletti Verilen vals müziği tarzı bir müzik vardı,önce kendi etrafımda daireler çizdim,bi süre sonra hareket aklıma gelmeyince bildiğim tek dans olan izmir zeybeğini oynadım,çok güldüler ama puanımı da kırdılar 3.Aşama : 2 Tirad ve mülakat Öncelikle şunu söyleyim,sınav zamanı çok stress dolu ama aynı zaman da çok güzel dostlukların kurulduğu bir dönem...Çokça sizin gibi uçuk,kaçık insanla karşılaşıyor ve dünya da yalnız değilim ulan diyorsunuz... Ve bunun akabinde her gece sabahlamalar,rakı alemleri,tabansız sevişmeler yer alıyor yurt odalarında... Bunlardan kaçının demeyeceğim,yaşayın ama lütfen dozunu kaçırmayın. Çünkü ben bu alemlere 1 haftalık sınav boyunca çok takıldım,ve en sonunda sınav süresinde konakladığımız yerden kovulup dışarda kaldım bir gece,bu nedenle son aşamaya sesim tamamen kısık ve uyumadan girdim. Sesinizi koruyun,çünkü stress,bolca sigara mahvediyor insanı bir haftada. Gelelim aşamaya; Bu aşamada iki adet tiradınızı ve istenilen doğaçlamaları sergilemekle yükümlüsünüz. ki tavsiyem en güçlü olan tiradınızı bu aşamaya saklamanız,çünkü artık 30 kişiye düşmüş bulunmakta oluyor sayınız,ve elemelerde herşey dikkate alınıyor. Tiradlar konusunda zaten bilgi vermiştim,doğaçlara gelince. Kesinlikle "ben bunu yapamıyorum,şunu yapamam" gibi söylemlerden kaçının ve çakal olun. Örnek verecek olursak; Size yoğurt ol,görmek istedikleri yoğurt değildir.Yoğurdun sizin imgeleminizde ki yeri ve bunu gösterme yeteneğiniz ve cesaretinizin ne kadar olduğudur. Bana "Sen okyanusta bir köpek balığısın,karnın aç,avlan" dediler mesela, bir arkadaşıma ise "Sen sevimli bir yavru kurbağasın,annen derenin kenarından seni çağırıyor,ona doğru giderken,annen dereye düştü,onu kurtarmaya çalış"'ı sormuşlardı. Daha pek çok örnek verebiliriz,doğaçlama dağarcığınızı geniş tutun,ve Stanislavski'nin "Bir Aktör Hazırlanıyor" ' da anlattığı "Sihirli Eğer" tekniğini kullanın. "Eğer ben bir köpekbalığı olsaydım..." Orada sizden biçim olarak köpekbalığı olmanız beklenmiyor dediğim gibi, köpek balığı nasıl bir hayvandır? "Kendinden emin,yırtıcı,Kör ormanda aslan neyse denizde köpekbalığı odur." vb. bu bende yarattığı imgelemdi.Bunların ışığında bir canlandırma yaptım. Mülakat Burada size her türlü ters köşe soru gelebilir,amaç orada artık sizin bu okulu ne kadar istediğinize,bu işi ne kadar istediğinize,ve bunları ne için istediğinize yani mesleki amacınızın sorgulanmasına gelir. Öncelikle şunu söylebilirim ki,bu aşamada esas olan yüreğinizi,tutkunuzu,inancınızı,vizyonunuzu ortaya koymaktır.Tabii bu genel kültür ile ilgili bir soru gelmeyecek anlamına gelmesin efenim ,bir oyuncu adayı olarak son derece kapsamlı olmasınız. Bu aşama da herkese farklı sorular sorulmakla beraber, ben bana sorulan soruları ve cevaplama konusunda ki çakallıklarımdan bahsedeceğim. J:Jüri Y:Yusuf yani ben lan J:Alkol kullanıyormusun? Y:Evet,severek kullanıyorum. J:Ne sıklıkla,çok içermisin? Y:Keyifime göre,ama içtiğimde iyi içerim. J:Ne kadar mesela? Y:Siz bir şişe olsanız sizi içerim mesela.(jüride gülüşmeler,arada böyle parlak cevaplar vermek lazım) J:Neden tiyatro? Y:(Omuz silkerek bir çocuk gibi) İşteeeee... J:Nasıl yani? Y:Bir çocuk nasıl kendisine sorulan soruya inatla işte diyorsa öyle yani... J:Açarmısın biraz? Y:Ben izmir'de amatör tiyatro yaparken birgün bir çocuk oyunu için bir okula gittik. Varoş bir semtin okuluydu. Rolüm sihirbazdı,ve bir sahnede şapkadan türk bayrağı çıkardım,çocuklar bayrağı yuhaladı. O gün lanet ettim bu işe,bir daha gelmeyeceğim dedim böyle yerlere. Dekorları toplarken ki bilirsiniz bir amatör tiyatroda ben oyuncuyum diyemezsiniz,her işi yapmanız gerekir. Mavi gözlü bir kız çocuğu geldi,"ağabey çok iyiydiniz,yarın yine gelsenize" dedi ve benden imza istedi. Bakın metafor olsun diye değil,ya da siz " aaa canım yaaaa" demeniz için değil o kız çocuğu gerçekten geldi.Ben 23 senedir birinin imzamı istemesini beklediğim için,"hmm canım adın neydi bakalım " dedim ve ona imza verdim. Ve sonra bir sürü güzel gözlü çocuk geldi,hepsine imza verdim. İşte o çocuklar için tiyatro... (Bu hikaye tamamen gerçek olmak üzere,bunu anlatış şeklim son derece tutkuluydu yani kendi nedeninizi anlatırken,buna önce siz inanın ki,onlara da geçsin bu duygu,tıpkı oynadığınız karaktere inanmak gibi) J:Bu kaçıncı sınavın? Y:İlk ve son J:Neden yaşın ilerlediği için mi? Y:Yoo,beni bu sınavda alacağınız için. J:Peki ya alınmazsan nolacak? Y:Memleketime döneceğim,çalışmaya başlayacağım. Ve bundan beş sene sonra siz beni avucunuz patlayana kadar bir sahnede ayakta alkışlarken, bu çocuk ayağımıza kadar geldi,ama biz almadık diye üzüleceksiniz! (Burada gerçekten böyle olacağı için değil,kendi düşüncem "nolacak lan almazlarsa zaten yaşım 23 başka sınavada giremeyeceğim yaş sınırı yüzünden sıçtın oğlum"'du,ama onlara duymak istediği cevabı verdim. Yani "bu çocuk bu tutkuyla bana bunu ilerde dedirtebilir,bunda iş var" dedirtmelisiniz... J:Seni buradaki 200 adaydan farklı kılan yanın nedir? Y:Cesaretim ve tutkum. Benden daha yeteneklisi olabilir,benden daha iyi imkanlarla çalışan olabilir, ama benden daha çok isteyeni mi? İşte bunu kabul edemem ! Bu konuda uygulayabileceğiniz her türlü yarışmaya ve teste gönüllü katılırım ve kazanacagımı garantı ederım. J:Cesaretini bize nasıl gösterebilirsin? Y:(Oturduğum masanın üstüne çıktım)Buradan balıklama betona atlayıp,çakılabilirim. J:Ama o zaman tiyatro yapamazsın,bu aptalca olur. Y:Ben bende cesaret var dedim,eğitim yok. Yani cahil cesareti,eğitin o zaman. Ben hepinizden daha cesurum,ben sınavlar zamanı çok tacize uğradım bu semtte,gsfnin oldugu bir yerde bu kadar cehalet nasıl kalır anlamış değilim. Değiştirmeye bu semtten başlarım kabul ederseniz,sokak oyunları oynarım,ücretsiz oyunlar oynarım. Önce bu semti değiştiririm,ardından bu şehri,sonra türkiye'yi ve sonra dünyayı... Bende bu cesaret var,sadece beni eğitin! (biraz abartılı olmakla beraber sanat yapma nedenlerimden biri de kendi kültürümün yenilenmesinde ve tanınmasında faydalı olmak,ve dünyayı değiştirmektir,en azından kendi dünyamı...Netice de hepimiz ölümsüzlük peşindeyiz ki bu işi seçtik... Neyse ben yazarken üşenmedim,çünkü ben bu sınava hazırlanırken kimsem ve hiçbir kaynağım yoktu. Sadece Bir aktör hazırlanıyor,ve annem ile evimin salonunda hazırlandım. Sizler umarım daha fazla imkana sahipsinizdir,ve umarım kendi tecrübem sizlere ışık tutar. Ve umarım;bu yazıyı sabredip sonuna kadar okursunuz...
    1 puan
  2. önünüzde selam duruorum sölenicek başka bir şey de yok zaten sanırım...
    1 puan
  3. Sevginin o acımtrak tadı kaldığında damağında, özlemlerini sırtına bir heybe gibi yükleyip de düştüğünde yollara...Bir daha ardına bakmamacasına... Seslenmeyi de unutuyorsun... Seni sevmek de güzeldi de... Özlemek daha bir garip be sevgili... Yüreğine sağlık Rasko... Okuyunca bunu, bir rüzgar gibi esti geçmiş içime... Benim ceplerimde yalnızca burukluk var artık...
    1 puan
  4. Beyoğlu'nda bulunan 'Tiyatro Ti ' profesyonel ve amatör, herkese açık ücretsiz bir oyunculuk atölyesi düzenliyor. Hakan Pişkin'in yöneteceği atölyeye 40 kişi alınacak. Konservatuvarın tiyatro bölümlerine hazırlananlar ya da genel olarak oyunculuk eğitimi almak isteyenler için Beyoğlu'ndaki 'Tiyatro Ti', 9 Kasım Pazar günü ücretsiz bir oyunculuk atölyesi verecek. Yerinizi ayırtın! Hakan Pişkin yönetiminde düzenlenecek tek günlük workshop'ta; yaratıcılık, doğaçlama, rol, sahne, hareket, nefes ve tiyatro tarihi üzerine dersler verilecek. Tiyatro deneyimini halkla paylaşmak ve oyuncu olmak isteyen herkesi bu konuda bilinçlendirmek istediklerini belirten Hakan Pişkin, eğitime 40 kişinin katılabileceğini söylüyor. Oyuncu Mustafa Turan, Bensu Orhunöz ve dramaturg Üveys Akıncı'nın ücretsiz atölye çalışmasını kaçırmamak için yerinizi ayırtın! Bilgi için: 0212 251 02 73 Not: Memleketin içinde olduğu durumdan haberim var. Burada sanat ve tiyatro ile ilgilenenler için bilgiler veriyoruz.Gelipde buraya -senin memleketin halinden haberin yok mu ? gibisinden şeyler yazmayın.
    1 puan
  5. gerçekten çok güzel paylaşım. serena tuttuğun altın olsun.
    1 puan
  6. Ernesto Che Guevera, insanlığın ve tarihin ufkunda bir şimşek gibi çaktı, karanlığı sonsuza dek aydınlatacak bir şimşek. Devrimcilik ne bir sıfat ne de bir isimdi onun için, yaşamın ta kendisiydi. Sömürüye, adaletsizliğe, eşitsizliğe ve yoksulluğa doğuştan düşman, "gerçekçi ol imkansızı iste" diyen Che'nin imgesi, tüm insansız düzen ve ideolojilerin korkulu rüyası olmayı sürdürmektedir. Che Guevara: Devrimci Bir Hayat'ta Anderson, Küba'nın ve Cezayir'in devrimci başkentlerinden, Bolivya ve Kongo'nun vahşi ormanlarına; Moskova ve Washington'da kapalı kapılar ardında güç dengelerinin ayarlandığı odalardan, Miami, Meksika ve Guatemala'daki sürgün yuvalarına gidip gelerek, uluslararası entrikaların ve örtülü operasyonların gölgesinde süren ve zaferle sonuçlanan bir devrimin, Küba Devrimi'nin öyküsünü ve Che'nin yaşam öyküsünü ustalıkla anlatıyor. Bu kitabı yazarken, Küba'nın resmi devlet arşivlerine girme imkanından da yararlanan, Anderson; Che Guevara'nın, kocası hakkında daha önce kamuoyu önünde asla konuşmayan eşi Aleida March'la da yakın işbirliği içindeydi. Bu sayede yazar, şimdiye kadar yayımlanmayan çeşitli belgelere, Che'nin farklı dönemlerde tuttuğu günlüklere de ulaşma ve okuma imkanı buldu. Bu anıtsal eserin, yirminci yüzyılın en büyüleyici devrimcilerinden birini, bugüne kadar bilinmeyen pek çok yönüyle aydınlattığına kuşku yok. Che'nin gizemli hayatı bu kitapla biraz daha aydınlanmış oluyor. "Geçmişi aydınlatan parlak bir çalışma. Che'nin portresi bu kez her zamankinden daha belirgin." ALBERTO MANGUEL Arkadaşlar ilginiz varsa gerçekten çok güzel,önerebileceğim bir kitap (782 sayfa)
    1 puan
  7. nedir ki tesadüf.. var mıdır öyle bişey her şeyin bir sebebi var bence tesadüf diil. (: bu iki adamın enselerini kaşıyıp birbirine bakmasınında sebebi sensin ne olucağını bilemeyiz ama olucakları yönlendirebiliriz
    1 puan
  8. aşk büyüsünün kişinin özgür iradesine müdahele olduğu yanlış değil. en azından ben bir sabah uyandığımda kendimi birden normalde hiç aşık olmayacağım birine aşık olmuş bulursam ben de gider böyle başlıklar açarım:) peki normal zamanda, hiçbir büyü vb. olmadan aşık olduğumda bunu sağlayan nedir? bu da birtakım kozmik güçlerin bana yaptığı bir tür büyü değil mi? bu benim özgür irademe müdahale değil mi? ben bazen hiç aşık olmamam gereken bir zamanda hiç aşık olmamam gereken kişilere aşık oldum ve bu durum yüzünden kötü şeyler yaşadım. insanların yaptığı büyüler sonucu da değildi bu. ama ben gene bir tür büyünün eseri olarak aşık oluyordum? bu bana haksızlık değil miydi? ayrıca bazı tip insanlar var ki sadece bakarak bile karşısındaki kişileri aşık edebilirler ve o kişileri kendi çıkarları için kullanıp hayatını mahvedebilirler. böyleleri var etrafımızda ve çok tehlikeliler. çıktıkları kişilerin ölümüne bile neden olabiliyorlar. onların zavallı kurbanları da bir tür büyünün etkisi altında sonuçta. özellikle bizim anladığımız manada malzemeli formüllü bir büyünün yapılmış olmamasına rağmen. ama siz bir şekilde değişik bir yolla yapılmış bu tür büyüye evet diyorsunuz. ama insanın kendi çabası ve iradesiyle doğru kişiyi bizzat kendisinin seçmesine hayır diyorsunuz... sınıfınızda ya da işyerinizde karakteri kötü, sizi daha yakışıklı/güzel biri için hemen terkedecek, çapkın ya da başka kötü huyları olan birine durup duruken aşık olmaya evet diyorsunuz, bunu kabul ediyorsunuz, ama doğru erkek/kadını bulmak için, aşkta mutluluğu yakalamak için yapılan majikal uygulamalara hayır diyorsunuz öyle mi? yani insan kendi gücünden ve doğasından uzaklaşsın, hayatının kontolünü eline alan güçlü bir varlık değil de rüzgarda savrulan bir varlık gibi aciz ve zavallı olsun başına ne gelirse sineye çeksin diyorsunuz, öyle mi? aşk yaşayacağı kişiyi kendisi seçmesin diyorsunuz öyle mi? -------------------- ama gene daha önce söylediğim gibi karşıdaki kişiyi aşktan deli divane etmek, süründürmek vb. amaçlı yapılan kötü niyetli büyülere ben de taraftar değilim. ama onun dikkatini çekmek için ve onun gözünde şansını arttırmak için bir uygulama yapılabilir ki makyaj yapmak ya da estetik ameliyat olmak da bu kapıya çıkar. kişinin aşktaki mutluluğunu arttırmak ve yanlış kişilere aşık olmasını önlemek için de yapılan uygulamalara karşı değilim. sanırım kimse de karşı değildir. bu arada birisi bu forumda aşk büyüsü arıyorum diye binbir panikle ve ağlayarak başlık açıyorsa yapılması gereken ona kızmak ne işin var filan demek değil ona durumu düzeltecek yöntemler önermektir. bunlar gene sevilen kişiyi aşktan süründürme formülleri değil o kişinin aşktaki şansını arttırmak için meditasyon ve uygulama çalışmaları olursa daha iyi olur. o kişiler burada birçok formül olduğunu gördüğü için buraya gelip başlık açıyorlar. birileri gelip ne büyüsü kızım/oğlum, büyüyle müyüyle olmaz bu işler akıllı ol filan diye cevap atarsa bir gün bu kişi de bunlara kendi işlerine bakmalarını hatırlatabilir. bunu yazmamın sebebi ben bir sene önce bir başlık görmüştüm bu forumda, deminden beri o başlığı arıyorum, bir kız sevgilisinden ayrılmış feryat figan durumu düzeltecek bir çare arıyordu, karşılığında çok terbiyesizce cevaplar aldı, tanımadığı kişiler bu kıza güzelim diye hitap ederek azarlayıcı bir üslupla bu işler büyüyle olmaz vb. derken kıza hakaretler ediyorlardı ve aşk acısı çeken bu zavallı insanın hakettiği şüphesiz ki bu değildi. bir daha bu forumda böyle bir durum görürsem moderatörlere bildireceğim.
    1 puan
  9. Dışarısı bembeyaz, İstanbul kışın en güzel günlerini yaşıyor, şehir yaşanılan bu aşka selam gönderiyor… çok güzel.....
    1 puan
  10. Seni sevmek, dünyanın en güzel işi sevgili!... evet sevmek dünyadaki hem en ağır hem de en güzel iş yüreğine sağlık rasko
    1 puan
  11. http://scud.theturkhost.net/atatckimlik.jpg evet. hepsi çift galiba.
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...