s o n o r g a z m
oturmuş taş gibi soğuk bir havanın dal ortasına,
hiçliğin sesini dinliyorum yalnız.
bir misafirim var ki; patavatsız
sorgusuz sualsiz
gelip yerleşiyor baş köşesine ciğerimin.
dökülen bütün yapraklar
ve bu terkedilmiş parmaklar
hatta tüm organlarım şahidim olsun ki;
üşüyorum...
ömrümün bu çürümüş iskelesinde
oturmuş dal ortasına soğuğun
duvarsız, penceresiz ve kapısız,
düzinelerce insansız
ve yine şahidim ki organlarım;
bu nedensiz, bu ruhatsız
tanrının bile siktir ettiği
bir yerden savrulmuş,
düşüyorum...
kafamın içi sanki idam mangası
sürekli aynı laf beynimin içinde
ve arka planda çalarken melodisi
kadının tam da sarfettiği biçimde:
"kendimi bir yer edinemiyorum, kendime bir yer..."
yani benim hayatımın çiçeği;
ne bu taş gibi soğuklar alacak canımızı
ne de bu azrailin var geleceği
işte şu yapraklar sonbahardaki
ve bu terkedilmiş parmaklar olacak
o tetikle bedenin son sevişeceği...
12122018