Uzun zaman olmuştu bir yudum alkol almayalı... Uzun zaman olmuştu kendimle başbaşa kalmayalı.
Hayatım, sürekli bir elek gibi sallanıp duran, fazlalıkları bırakan, içimde uhde kalanları salmayan bir yapıya sahip oldu hep. Her sallantı sonrasında yoklama alışım bundan. Gidenler gitsin, kalan sağlar bizimdir melodisi eşliğinde bir aceleyle yaşarken hayatı; kopmak istemediğim anlara ağ atarak, kah bir örümcek adam performansında, kah bir örümcek ağlı nostaljik bakış açısı eşliğinde yaşayıp gidiyorum hayatı. Hangi taraftan algılayacağıma her defasında -üzerinde çok fazla zaman harcamadan- kararlar vererek çeşitli renklere boğuyorum kendimi. Olasılıklar ve olmayabilirlikler arasında derin bir muhasebe çizgisi üzerinde yaşıyorum hayatı. Hayatımı... Ve bu renkler, bu tonlar... Tek amaç bu aslında. Her renge ayrı bir yelken açarak, her rengi farklı bir kucaklamayla karşılayarak.... Rengarenk bir ömür yarattım kendime. Rengarenk bir dünya. Yapılması gereken her şeyi yapmış olmanın ferahlığında, vicdanı hür rahatlığında; diyorum ki; huzurluyum şu an elde ettiklerime ve elde edemediklerime baktığımda. Oh be!