Jump to content

Liderlik Tablosu

Popüler İçerikler

12-05-2021 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor

  1. Önceki insan türlerinin bize ne kadar benzediklerini, ne kadar farklı olduklarını hep merak ettik. Hayal gücümüzün sınırlarını zorlayan, kilden ve silikondan arkeolojik buluntulara uygun olarak şekillendirilmiş rekonstrüksiyonlar. 1- Australopithecus Afarensis (3.9 milyon – 2.9 milyon yılları arası) http://i.hizliresim.com/LDEJza.jpg 2- Paranthropus Boisei (2.3 milyon – 1.2 milyon yılları arası) http://i.hizliresim.com/oV9LW7.jpg 3- Australopithecus Africanus (3.03 milyon – 2.04 milyon yılları arası) http://i.hizliresim.com/g6yN0b.jpg 4- Homo Erectus (2 milyon yıl önce) http://i.hizliresim.com/b6YOX0.jpg 5- Homo Rhodesiensis (300 bin – 125 bin yılları arası) http://i.hizliresim.com/ODBW6P.jpg 6- Neandertal (200 bin – 40 bin yılları arası) http://i.hizliresim.com/8zQGRk.jpg http://i.hizliresim.com/qvRgOQ.jpg 7- Homo Sapiens http://i.hizliresim.com/3zPXGr.jpg http://i.hizliresim.com/2a5MVN.jpg Erman Ertuğrul
    2 puan
  2. Zaman kavramının derinliğini algılama; Neden olayların sondan başa gerçekleştiğini görmüyoruz? Fizik kurallarına göre böyle bir şey mümkün. Zamanın hikayesi nedir? Zaman hakkında ne biliyoruz? Zamanın akışı tek yöndeymiş gibi görünür. Sadece geleceğe doğrudur. İşte bu doğru olmayabilir. Saatler bize saatin kaç olduğunu gösterebilir, ama zamanın ne olduğunu söyleyemez. Einstein'ın zamanla ilgili radikal fikirleri... Einstein'e göre, zaman farklı hızlarda akabilir. Benim zamanımla sizin zamanınız farklı olabilir. Herkesin kendine ait bir zamanı vardır. Zaman kişiye özel bir hızla akabilir. Evrensel bir tik tak anlamına gelen bir zaman yoktur. Zamanlar vardır. Einstein'e göre, uzayda hareket etmediğiniz sürece tüm hareketiniz zamandadır. Hareket halinde ise, hem zamanda hem uzayda hareket halindesinizdir. Uzayda yapılan hareket zamanın akışını etkiler. Zaman, hareket eden insan için daha yavaş akar. Uzay ve zaman bir araya gelerek, uzay zamanı meydana getirdi. Geçmiş ve gelecek arasında ki ayrımlarımız bir illüzyondan ibaret olabilir. Geçmiş ve gelecek şu an kadar gerçektir. Geçmiş geride kalmamıştır, gelecekse meydana gelmiştir. Geçmiş, gelecek ve şu an (şimdiki zaman) hepsi aynı şekilde vardır ve bir bütündür. Geçmiş ve gelecek arasında ki fark, sadece bir illüzyondan ibarettir, ama bu illüzyon çok güçlüdür. Zamanda yolculuk mümkün olabilir. Einstein'e göre yer çekimi zamanı çekebilir, zamanı yavaşlatabilir. Çekim kuvveti ne kadar güçlüyse zamanda o kadar yavaşlar. Bir Kara Deliğin yörüngesinde geçirilen 2 saat, Dünyada 50 yıl geçmesi anlamına gelebilir. Böylece dünyanın geleceğine gitmiş oluruz. Zamanın hareket yönü; Zaman neden tek yönlü hareket eder? Her şey, düzenden düzensizliğe doğru meyillidir. Evrenin tarihi bir filme benzeseydi ve filmi geriye doğru oynatsaydık; zamanda geriye doğru gidildikçe düzenin arttığını görürdük. En düzenli hal ise Big Bang'in hemen öncesi olurdu. Zamanın geleceğe doğru ilerlemesinin sebebi Big Bang'dir. Evren Big Bang'den beri enerjisini boşaltmaktadır. Tıpkı kurulmuş bir saatin tek yönlü yönlü hareket ederek, durma noktasına ulaşması gibi. Genel bilinenin aksine; Evrenin genişlemesi yavaşlamıyor, aksine her an daha da hızlanarak genişliyor. Teorilerin birine göre, eninde sonunda Evrene Kara Delikler hakim olacak. Daha sonra Kara Delikler de buharlaşacak. Geriye sadece uzayda başıboş hareket eden parçacıklar kalacak. Hiçbir şeyin olmadığı bir evrende, zamanın varlığı gibi bir şeyi hayal etmek bile güç olacaktır. Zamanın hangi yönde ilerlediğini; geriye mi yoksa ileriye mi gittiğini bile söyleyemeyeceksiniz. Sonuç; Zamanın evrensel olduğunu geçmişin arkamızda geleceğin de önümüzde uzandığını hayal etmeye devam edeceğiz, ama bilimsel keşifler sayesinde bu etkinin ötesine bakabilir ve çok daha zengin, çok daha garip bir gerçekliğin parçası olduğunu kavrayabiliriz. Evrenin Ötesine - Zaman [video=youtube;4oBAX_-INg0]
    1 puan
  3. Çeşitli mantarların içinde bulunan ve halüsinojenik etkiler içeren psilosibin, doğada bulunan ilk fosforlu indol bileşiğidir. Psilosibin içeren mantar kullanımında kişi mistik deneyimler yaşayabilir. Ayrıca bazı insanlar; depresyon, anksiyete, obsesif kompulsif bozukluk, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu gibi psikiyatrik rahatsızlıklarında güçlü bir hafifleme yaşadıklarını bildirdiler. İfadeler, psilosibinin psikiyatri alanında gerçek bir iyileştirici değere sahip olduğunu gösteriyor. Zürih Üniversitesi Psikiyatri Hastanesi araştırmacıları, psilosibinin duyguların işlenmesi için beynin yeteneğinin anahtar bileşeninden biri amigdala üzerindeki etkilerini inceliyorlar. Amigdala, beynin medial temporal lobunun derinlerinde yerleşen nöronların oluşturduğu badem şeklindeki beyin bölümüne deniyor. Başta korku olmak üzere duyguların denetimden sorumludur. Ayrıca, duygusal olaylarla ilgili hafızanın oluşumunda ve depolanmasında önemli rol oynar. Zürih Üniversitesi’nin araştırmasına göre, “Uyarıcılara cevap veren amigdalanın artan aktivitesi, olumsuz sinyallerin güçlenmesine ve pozitif sinyallerin işlenmesinin zayıflamasına yol açıyor. Bu mekanizma, depresyon ve kaygı bozukluğu gelişiminde önemli bir rol oynar.” Farmasötik anti depresan ve anti anksiyete ilaçlarının amacı, korku ve negatif aktiviteleri sağlayan beyin aktivitilerini engellemektir. Ne yazık ki bu ilaçlar, sadece geçici bir çözüm sunuyor ve eğer birisi bağımlı hale gelirse ve sonra kaçınmak isterse bu ilaçlar sorunu büyütebilir bile. Bunlar, mutluluk ve refah sağlayan doğal sinir taşıyıcısı serotonini negatif etkileyebilir. Ayrıca araştırmacılar, psilosibinin amigdalanın aşırı aktif durumunu geçici olarak düşürerek yoğun bir evreden çıkmasını ve serotonin vericilerinin daha sağlıklı işlev görmesini sağladığını fark ettiler. Zürih Üniversitesi’nin araştırmasına göre, “Psilosibin, sağlıklı bireylerde ruh halini pozitif etkiler. Beyinde, bu madde mesajcı serotonin için belli yerleştirme alanlarını uyarır. Bilim insanları bu nedenle psilosibinin, limbik beyin bölgelerindeki serotonin sistemi içinde oluşan değişiklik ile ruh haline olumlu etki yapmaya çalıştığını varsayıyorlar.” Bilim insanları şu sıralar, psilosibin ve zihinsel hastalıklar arasındaki bağı daha iyi anlayabilmek için yeni araştırmalar üzerinde çalışıyorlar. Beyindeki amigdala bölgesinin aşırı çalışmasının kişiyi depresif düşüncelere sürüklediğinin ve psilosibinin de bu işlev bozukluğuna tedavi olabileceğinin bilincindeki araştırmacılar, geliştirecekleri bileşimin tıbbi faydaları sayesinde günün birinde önem kazanacağında hemfikirler. Ağır travmaları veya psikolojik yükleri olan bireylerin gün be gün süren ilaç tedavileri yerine sadece tek seanslık bir psilosibin tedavisiyle sıkıntılarından kurtulabildikleri de ayrı bir gerçek. Tarih boyunca kullanılmış diğer kadim ilaçlarla birlikte psilosibin de geçmişten günümüze dejenere olmadan gelebilmiş birçok yerel kültürde halen kullanılmakta. Şimdilerde ise batılı tıp ekolü de az da olsa bu kadim ilaçların faydalarını ve kullanım alanlarını anlamaya başlıyor. Günümüzde insanlar bu ihmal edilen tıbbi bitkilerin potansiyellerini iyice araştırarak ve kavrayarak, asırlar önce unutulmuş tıp yöntemlerinin günümüze uyarlanmasını sağlayabilir ve böylelikle birçok psikolojik sorunun ve hastalığın çözümüne ulaşabilirler. Yeşim Özbirinci – gaiadergi.com Kaynak: Time Wheel
    1 puan
  4. Adı "Güçlü olan" veya "Ma'at'ı seven" anlamına gelen Sekhmet, sıcak çöl güneşinin, vebanın, kaosun, savaşın ve şifanın tanrıçasıydı ve güneş tanrısı Ra'nın düşmanlarının yok edicisiydi. Sekhmet hem hastalıkla hem de şifa ve ilaçla ilişkilendirildi. Tanrı Ptah'ın arkadaşıydı ve esas olarak Memphis'te ibadet edildi. Genellikle bir dişi aslan olarak veya bir dişi aslan başı olan bir kadın olarak tasvir edildi. Sekhmet bazen Hathor, Bastet ve Mut gibi diğer Mısır tanrıçalarıyla özdeşleştirildi. Firavunların koruyucusu olarak görüldü ve onları savaşa götürdü. Daha sakin bir durumda olduğu zaman evdeki kedi tanrıçası Bastet şeklini alırdı. Sekhmet korkunç bir tanrıçaydı, ancak arkadaşları için vebayı önleyebilir ve hastalıkları tedavi edebilirdi. Doktorların ve şifacıların koruyucusuydu. Eski Mısırlılar, Sekhmet'in her soruna bir çare olduğuna inanıyorlardı. İyi tarafında kalabilmek için ona yiyecek ve içecek ikram ettiler, müzik çaldılar ve tütsü yaktılar. Dualarını kedi mumyalarının kulaklarına fısıldar ve onları Sekhmet'e sunarlar. Bunun tanrılarla doğrudan bir bağlantısı olduğuna ve dualarının cevaplanacağına inanıyorlardı.
    1 puan
  5. Çok berbat bir şey pdf okumak. Okurken yoruyor ve sıkıyor, hiçbir şey basılı materyalin yerini tutmuyor.
    1 puan
  6. Abi bu ne ya? Tamam ön yargı kötüdür de bu ne ya?
    1 puan
  7. http://www.ufonet.be/UFOLAR/uzayliizleri/baslikresim/val%20carminoca1.jpg Gezegenimizde çözülemeyen sırlar bizleri hep insanlığın henüz aydınlatılamamış o karanlık geçmişine götürüyor.Biz insanlık olarak aya gittik( ???) ,atom bombasını (ne faydası varsa) yaptık, genetik olarak canlıları değiştirebiliyoruz,DNA’ nın şifresini çözüyoruz, yakında Mars’a gitmeyi planlıyoruz ancak tarihimizin büyük bir bölümünü açıklayamıyoruz.Açıklayabildiğimizin ne kadarı gerçek tarihimiz orasınıda ancak Allah bilir.20 yüzyıldan itibaren materyalist akımın etkisinde iyice kalan klasik bilim başka başka insanlık tarihi yazıyor olabilir mi?Karşımıza çıkan heykeller,resimler,yapılar,yazılı eserler bu doğrultuda bizlerdeki kafa karışıklığını iyice arttırıyor.Duyguları ,düşünceleri,gördüklerini anlatmanın en güzel ve kalıcı şekli sanattır.Eğer uzak geçmişimizde yazılan mitler gerçek olayları yansıtıyorsa (mahabbarata destanı gibi atom savaşlarından ve uçan araçlardan detaylarıyla bahsedenler mesela ) at gözlüklerimizden sıyrılıp gördüklerimiz hakkında cesaretle ve açık görüşlülükle düşünmeliyiz.Dünya dışı bir zekanın etkileri yalnızca geçmişimizde gömülü kalmamıştır.Geleceğimizdede onlara rastlamayacağımız ne malum? Eğer bu gerçekleşirse dünya insanı olarak buna hazırlıklı olmamız gerekmez mi?http://www.ufonet.be/UFOLAR/uzayliizleri/baslikresim/stonenge1.jpg
    1 puan
  8. Sessizlik Bölgesi; Meksika’da yer alan Chihuahuan Çölü. Buraya SESSİZLİK BÖLGESİ denilmesinin sebebi ise, bölgede hiçbir radyo sinyalinin çekmiyor oluşu. Yani telefon, televizyon veya radyo çalışmıyor. Hatta bu bölgeden geçen uçakların Pusulaları ve Rotaları şaşıyor. Bölgede tuhaf manyetik anormallikler de gözleniyor. Bu bölgeye yakın fırlatılan Füzeler rotalarından sapıyor ve doğruca Sessizlik Bölgesine düşüyor. Bölgeye sık sık Meteorların da düşmesi rapor edilmekte. Tüm bu gerçekleşen tuhaflıklarla ilgili Çölde mevcut uyarı levhaları bulunmakta. Sessizlik bölgesine ilk araştırma amaçlı giriş 1970 yılında gerçekleştirilmiş ve Amerika’nın Apollo projesinde kullandığı bazı ekipmanlar ile bir araştırma ekibini bölgeye gönderdiği ancak sonrasında geri çektiği biliniyor. Bu geri çekmenin sebebi konusunda ise herhangi bir bilgi yok ve bölgenin sırrı konusunda net bir açıklama veya rapor da mevcut değil. Bölgenin bir diğer ilginç yanı ise Meşhur Bermuda Şeytan Üçgeni Bölgesi ve Giza Piramitleri ile aynı enlem üzerinde yer alması. Bölgede Uranyum yatakları ve yoğun Demir Cevheri bulunduğu da söylentiler arasında. En dikkat çekici bilgilerden biri de, bazı anlatılanlara göre çölün bazı bölgelerinde yer altına inen gizemli derin çukurların olduğu ve bu çukurların bulunduğu bölgelerde UFO gözlemlerinin rapor edildiği. Günümüzde de Sessizlik Bölgesi gizemini korumakta ve sınırları dahilinde tüm Dünya İletişim Teknolojisini saf dışı bırakmaktadır... -- Sıradışı Olaylar ve Gizlenen Gerçekler: Sessizlik Bölgesi (Zona Del Silencio)
    1 puan
  9. Bir doğa bilimcinin araştırması gerekir orayı . Bana kalırsa o bölge demir ile desteklenmiş bir uranyum zehirlenmesi yaşıyor olabilir . Platinyum mesela astro-simya biliminde pluto ile ilişkili ve radyasyona karşı oldukça dayanıklı ve absorbe etme yeteneği var .Pluto radyasyon ile bağlantılı. Ne tesadüf ki uranyum ile gezegen uranüsün keşfi aynı yıllara denk gelir (1781-1789). Uranüs manyetik eksen alanı çok aykırı ve güçlü bir gezegen . Elektro\manyetizm , teknoloji ve ulaşım araçları ile de bağlantılı gezegen . Ve uranyum da bu şekilde yüksek radyoaktif madde . Yani demek istediğim astro-simya bilimine göre o bölgenin uranüse meydan okuması normal . Onun dışındaki etkenleri bilemeyeceğim .. Ben kendi alanımdan yorum attım .Simya iliminde hem bir etki meydana getirirsin hem de bir etkiyi absorbe ederek yeni bir etki meydana getirirsin koşullarda elverişli ise . Sanırım o bölgede elverişli imiş . Doğa bir tür simya yapmış orada .. )
    1 puan
  10. Diyarbakır’daki tarihi Zerzevan Kalesi’nde gerçekleştirilen kazılarda bulunan Mithras Tapınağı’nda iki koridor ortaya çıkarıldı. Kazı Başkanı ve Dicle Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Aytaç Coşkun, “Bu tapınağın ayinleri gizli ve sadece belli kriterleri yerine getirenler bu dine kabul ediliyor. Yaptığımız kazılarda Mithras’a açılan iki geçit, iki tane koridor tespit ettik.” dedi. Çınar ilçesine 13 kilometre uzaklıkta bulunan ve 60 dönümlük alanı kaplayan tarihi Zerzevan Kalesi’nde 2014 yılından beri devam eden kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan yapılar kalenin adını dünyaya duyurdu. Roma İmparatorluğu’nun sınır garnizonu olan ve kayalık bir tepe üzerine kurulu olması nedeniyle geniş bir alanı kontrol eden, stratejik bir öneme sahip kalede yapılan çalışmalarda elde edilen buluntuların milattan sonra 3. yüzyıla kadar uzandığı tespit edildi. Gizemli tapınakta yeni koridorlar Kazı Başkanı Dr. Aytaç Coşkun, 4 yıl önce başlayan kazılarla birlikte hem Pagan Roma’ya ait hem de Hıristiyan Roma’ya ait yapıları ortaya çıkardıklarını söyledi. Geçtiğimiz yıl ortaya çıkarılan ve Zerzevan Kalesi’nin adını dünyaya duyuran Mithras Tapınağı’nda yeni koridorlar tespit ettiklerini aktaran Coşkun, şunları söyledi: “Son yıllarda çıkardığımız en önemli yapılardan birisi de Mithras Tapınağı. Mithras, Pagan Roma’da bir gizem dinidir. Çünkü bütün törenleri gizli. Tapınaklar zaten yerin altında, ayinler gizli ve sadece belli kriterleri yerine getirenler bu dine kabul ediliyor. Geçen yıl Mithras’a açılan iki geçit, iki tane koridor tespit ettik. Bu yıl da koridorun açılmasına yönelik çalışacağız. Çünkü Mithras’ta belli mertebeler var. Tahmin ettiğimize göre belli bir sınıftaki insanlar bir koridoru, Mithras’a yeni girecek kişiler de diğer koridoru kullanıyor. Kazılar ilerledikçe bunlarla ilgili en azından soru işaretlerine cevap bulabileceğiz. Zerzevan Kalesi’nde bir yer altı şehri var bir de yer üstü şehri var. Bunu söyleyebiliriz ama yer altı şehrinde 400 kişinin barınabileceği bir yer ortaya çıkardık ve çalışmalar devam ediyor. Bununla birlikte 4 yer daha tespit ettik yer altında. Bir yer altı şehri tespit ettik. Burada da çalışmaları yürüteceğiz.” Gizemli din Milattan sonra 2. ve 3. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nda oldukça yaygın olan ve güneş tanrısı olarak kabul edilen Mithras 4. yüzyılda Hıristiyanlığın yayılması ile birlikte önemini kaybetti. Roma İmparatorluğu’nun egemen olduğu bütün topraklarda özellikle askerler arasında yaygın olan dinin törenleri gizli ve dışarıya kapalıydı. Bu dine katılacak kişi 12 eziyeti çekmek ve 7 aşamadan geçmek zorundaydı. Sadece erkeklerin kabul edildiği bu dinde törenler yer altındaki mağaralarda ve tapınaklarda gerçekleştirilirdi. İHA
    1 puan
  11. http://www.mistikalem.com/thumbnail.php?file=resimler/incirlik_UFO___ddiasi2_912786663.jpg&size=article_medium Sirius Ufo Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Haktan Akdoğan, yeni bir UFO iddiası gündeme getirdi. . Adana’daki İncirlik Üssü’nün üzerinde ufo görüntülendiği iddia edildi. Sirius UFO Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi, geçen 23 Ekim’de çekilen 5 kare fotoğrafı incelediklerini açıklayıp, “İncirlik Üssü üzerinde fotoğrafları çekilen cismin kesinlikle ufo olduğu tespit edilmiştir” iddiasında bulundu. İddiaya göre Adana'da, İncirlik Hava Üssü yakınlarında bir şirkette iş güvenliği uzmanı olarak çalışan kişi "Ufo" görüntüledi. Sirius UFO Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Haktan Akdoğan, özel bir şirkette iş güvenliği sorumlusu olarak çalışan K.Rıza Taktakoğlu'nun 23 Ekim 2013 tarihinde Adana İncirlik Hava Üssünün hemen yanındaki E-5 otoyolunun kesiştiği bölgede görevli olduğunu, inşaatı sürmekte olan binanın üzerinde çalışan işçileri gözlemlerken, binanın hemen üzerinde disk şeklinde, havada sessiz bir şekilde asılı duran garip bir cismi fark ederek art arda 5 kare fotoğrafını çektiğini bildirdi. "MONTAJ OLMADIĞI İSPAT EDİLDİ" İDDİASI Bu seri fotoğraflar üzerinde özel filtre analizi ve programlarla yapılan her türlü piksel, gölge, ışık, kontrast, negatif gibi incelemede, değerlerin detaylı olarak incelenmesi ve analizleri sonucu, fotoğraflanan cismin kesinlikle montaj olmadığının tespit edildiğini belirten Akdoğan, cismin kesinlikle Venüs, Çin feneri, kuş, leke, balon, fotomontaj, ışık yansıması, atmosferik fenomen veya yanılsama gibi açıklanabilir doğal fenomenler olmadığının belirlendiğin kaydetti. http://www.mistikalem.com/files.php?file=resimler/incirlik_ufo_iddiasi_860440378.jpg İHBAR VE GÖZLEMDE YÜZDE 50 ARTIŞ VAR Türkiye'de son 10 yıldır yapılan ihbar ve gözlemlerdeki artışın her yıl yüzde 15-20 civarındayken, 2013 yılında yapılan gözlem ve ihbar sayısının, diğer yıllara göre yüzde 50 artış gösterdiğini vurgulayan Akdoğan, birkaç hafta içinde Türkiye hava sahasında son 4-5 ay içinde gözlemlenen ve belgelenen UFO'larla ilgili basın açıklaması yapılacağını sözlerine ekledi. DHA
    1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...