Liderlik Tablosu
Popüler İçerikler
29-11-2022 tarihinde, tüm alanlarda en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor
-
Pek çok kişi, belirli durugörü güçleri geliştirilmediği sürece Görünmeyen'le ilgili herhangi bir araştırma yapmanın imkânsız olduğunu düşünür. Fakat bu doğru değildir; belirli bir eğitim seviyesine ulaştığımızda, meditasyon yoluyla Görünmeyen'in derinliklerine erişebiliriz. Okült meditasyon iki yöntemin bir birleşimidir: serbest çağrışım ve yönlendirilmiş düşünce. Serbest çağrışım Yüksek Bilincin faaliyeti yoluyla İçsel Planlara ait olduğu bilinen bir fikirle başlar ("Sessizliğin Sesi" gibi kitapların meditasyon için çok değerli olmasının nedeni de budur) ve sonra yerini yönlendirilen düşünceye bırakır veya bırakması gerekir. Başarının sırrı zihni konusu ve planında tutmak, ama konunun sınırları içinde serbest bırakmaktır. Bu çok deneyim ve beceri gerektiren bir faaliyettir. Bu yöntem, şu anda sahip olduğumuz okült bilgilerin çok büyük bir kısmını bize sağlayan şeydir, çünkü bu yöntemle sadece deneyimler değil, İçsel Planlarda edinilen öğretiler de beyinsel bilinç düzlemine getirilir. Fakat diğer tüm araştırma alanlarında olduğu gibi bu yöntem de karşılaştırma yoluyla kontrol gerektirir ve bu çok gerekli önlemin alınmaması nedeniyle çok fazla kafa karışıklığı ve güvensizlik meydana gelmiştir. Karşılaştırma yoluyla kontrol edilip kanıtlanana kadar meditasyon bulguları doğal olarak spekülasyondan başka bir şey değildir ve okült bilimde ihtiyaç duyduğumuz şey, deneyi mahvetmeden sonuçların test edilmesini sağlayacak bir kanıt yöntemidir. Psikanaliz testleri meditasyon bulgularına tatmin edici şekilde uygulanamaz çünkü söz konusu bulguların bilinçaltı zihnin ürünleri olduğu açıktır (okültistin bilinçaltı zihin kavramı psikologunkinden çok daha geniş olsa da). Meditasyon üzerinde yapılan analizin ortaya koyacağı şey, bilinçli zihnin bilinçaltı zihne erişim sağladığı ve Gizli Benliğin birikmiş materyaline eriştiğidir. Bu elbette bulguların değeri ve doğruluğu konusunda bir şey kanıtlamaz. Eğer bilinçaltı zihin gerçeğe erişmişse, meditasyonun bulguları doğru olacaktır. Bulguların kaynağının bilinçaltı hafıza olduğunu kanıtlamak hiçbir şekilde bu bulguların değerini azaltmaz, çünkü o bulgular bilinçli zihne yansımamış olan gerçek bir psişik vizyon sonucunda bilinçaltı hafızaya girmiş olabilir. Meditasyonun veya derinlemesine düşünüşün meyvelerini ele alırken kontrol etmemiz gereken şey bulguların kökeni değil, bulguların kendisidir, çünkü bu şekilde elde edilen bilginin değeri kaynağına değil, içeriksel yapısına dayalıdır. Eğer okült araştırma alanında herhangi ciddi bir çalışma yapmak istiyorsak, otoritenin egemenliğinden kendimizi kurtarmamız gerekir. İçsel Planlardan veya İç Benlikten gelen bir mesajın değeri, iletişim kuran varlığın verdiği isme değil, mesajın yapısına bağlıdır. Victor Hugo'nun "ruhu" olduğu söylenen varlık safsatalar zırvalamıştır ve Görünmeyen'den çağrılan pek çok diğer büyük ve ünlü aydın basmakalıp laflar söylemiştir. Bir ruhun kendini Victor Hugo olarak tanıtması onun Victor Hugo olduğu anlamına gelmez ve öyle bile olsa, eğer anlamsız şeyler söylüyorsa onu dinlemenin ne faydası var? Ve eğer kendi bilinçaltı zihnimizden değerli malzemeler çıkarabiliyorsak, kökeni yüzünden onu küçümsemek ruhsal bir züppelik olur. Bilinçaltı zihin bilinçli zihinden sonsuz ölçüde daha zengindir, çünkü unuttuğumuz her şeyi içerdiği gibi, bilinçli zihnimiz tarafından fark edilsin veya edilmesin, duyu organları üzerinde iz bırakan her şeyi ve okült bilime göre uyku sırasında astral bedenin yaşadığı tüm deneyimleri ve geçmiş enkarnasyonların anılarını da içerir. Dolayısıyla, şurası açıktır ki, bilinçaltı zihnimize erişim sağladığımızda, zengin bir hafıza deposuna eriştik demektir. Fakat tanıma göre bilinçaltı zihin bilinçli zihin seviyesinin altında olduğu için, bilinç bilinçaltı seviyesine ulaşamaz ve bilinçaltı malzemeleri bilinç düzeyine çıkarmak için bir araç bulmak zorundadır. Bu da okült meditasyonun yönlendirilmiş düşünce süreciyle yapılır. Pek çok okült bilginin gelişmesini sağlayan şey astral imgeleme tapınağı olarak isimlendirilen şey değil, bu meditasyonel düşünce süreci, daha doğrusu Öğrenme Holü diye tanımlanabilecek şeydir. Okült doktrinlerin oluşmasını sağlayan şey Manuların ve Mesihlerin fiziksel planda tezahür etmesinden ziyade bu doğal yöntemlerdir. Ruhsal olan şeyler Ruhsal Plan'da bulunur ve zihinsel yollarla zihinsel (mental) plana, fiziksel araçlarla fizik planına getirilmesi gerekir. Her plan kendi kanunlarına göre işler. Aramızda insan seviyesinden yukarıda olan ruhlar olduğu doğrudur, fakat aradaki fark türe değil, gelişmişlik derecesine dayalıdır. Hepimiz potansiyel birer üstadız. Bazıları ustalaşma sürecindedir ve çok azı ustalık seviyesine ulaşmıştır. Doğa hiçbir basamağı atlamaz. Bunları söylemekteki amacım geçmişte büyük öğretmenlerin yaşadığı fikrini küçümsemek olmadığı gibi, büyük öğretmenlerin şu anda veya gelecekte var olma olasılığını küçüksemek de değildir. Fakat mucize fikrini bilerek ve isteyerek küçümsüyorum ve onun yerine doğal ve bilinebilir yasa fikrine ve insanla ve evrenle ilgili bilinen ve kanıtlanan şeylere önem veriyorum. O halde, okült bilimin gerçek birer öğrencisi olmayı isteyelim ve vizyona geçici olarak açılabilen bilinç hali normal yeteneğimizin bir parçası oluncaya ve onun değerini bilecek ve istediğimiz anda kullanabilecek hale gelinceye kadar, vizyonlarımıza daha az, meditasyonlarımıza daha fazla önem verelim. Diğer taraftan asla unutmayalım ki, beyinsel bilinç için tezahür diye bir şey yoktur. Tezahür her zaman Yüksek Bilinç'te gerçekleşir ve daha sonra beyin bilincine tercüme edilir. O tercümede bozulmalar meydana gelebilir ve dolayısıyla en berrak olanlar dâhil tüm tezahür ve ilhamlar karşılaştırma yoluyla kontrol gerektirir. O halde, yapmamız gereken şey, bir yandan meditasyon veya ilhamın meyvelerinin gerçekliğini etkili bir şekilde test ederken, bir yandan da okült bilimin yeni keşiflerine alan bırakan bir kontrol yöntemi geliştirmektir. Okült öğretilerin insanlığa bir anda ve bütünüyle verildiği şeklindeki sınırlandırıcı fikri kabul etmeyelim. Şurası kesindir ki, tekâmül devam ettikçe beyinsel bilincin şimdiye kadar alabildiğinden fazlasını alabileceği ve böylece de ona daha fazlasının verilebileceği bir zaman gelecektir. Ama yine hatırlayalım ki, alacağı şey yalnızca o ana kadar aldığının bir devamı olacak, ona uyum sağlayacak, onunla çelişmeyecektir. Kadim zamanlardan beri süregelen deneyimler göstermektedir ki, gelecekte geçmiştekilerden farklı herhangi bir yeni faktör veya geçmişten ani kopuş olmayacaktır. Görünen planlarda da, görünmeyen planlarda da doğa asla tesadüfî değildir. "Yukarıda nasılsa aşağıda da öyledir" özdeyişi her zaman okültistlerin düsturu olmuştur ve bizi labirentten güvenle geçirecek olan bir ipucu olduğu için ona tutunmamız gerekiyor. Yine, "Yukarıda nasılsa aşağıda da öyledir" özdeyişini uyguladığımızda göreceğiz ki, evrenin herhangi bir planında doğru olan şey, evrenin tekabül (örtüşüm) sisteminin tümünde doğrudur. Örneğin güneş sistemi için geçerli olan yasalar atom için de geçerlidir. Dolayısıyla, eğer herhangi bir durugörü araştırması unsurunu test ediyorsak, o araştırmanın bulgularını güneş sistemine ve insan sistemine uygulayalım ve eğer bulguların bunların her ikisi için de doğru çıktığını buluyorsak, o zaman o bulguların o bağlamda doğru olduğu sonucuna varmamız makuldür. Örneğin, rahmetli Dr. Steiner'in Atlantis ve Lemurya hakkındaki araştırmalarına bakalım; modern keşif ve derin deniz sondajları bir Kayıp Kıta'nın varlığını doğrulamaktadır ve Yeni Psikoloji'de zihnin seviyelerine dair yapılan tanımlarda, Dr. Steiner'in farklı Kök Irklara atfettiği entelektüel gelişim hallerine birebir uyan bilinç halleri tanımlanmaktadır. Tıpkı embriyolojide insan türünün evrimine temel oluşturan gelişim aşamalarının bireylerde kanıtlanmak suretiyle evrim teorisinin doğrulanması gibi, Yeni Psikoloji de Dr. Steiner'ın tanımlarını doğrulamaktadır. Dolayısıyla, Dr. Steiner'in Kök Irklar hakkında anlattıklarını güvenle doğru kabul edebiliriz. Ve bu coğrafi ve psikolojik doğrulamalara ek olarak, Madam Blavatsky'nin Doğu'nun Kadim Bilgeliği'ne dayalı olarak geliştirdiği doktrinde de önemli benzerlikte verilere rastlıyoruz. Blavatsky söz konusu doktrinin kadim Doğu bilgeliğine dayalı oluşunu Kutsal Kitaplar'dan bölümler ve ayetler göstererek ortaya koymaktadır. Böylece kadim bir ezoterik sistemin ve modern araştırmaların ikili bir onayını elde etmiş oluyoruz. Dolayısıyla, Kök Irklar öğretisini kanıt yasalarına göre kesinleşmiş bir gerçek olarak kabul edebiliriz. Subjektif planları ele alırken kanıt yasaları bir rehber görevi görür. Fakat günümüzde geliştirilen bazı okült teoriler bu şekilde test edilememektedir. Bunların herhangi bir okült sistemle herhangi bir tekabülleri yoktur. Kanıtlanmış gerçeklere uymazlar. Destekçilerinden bazılarına göre bunların özgünlüğü, bu teorilerin savunucularının olağanüstü psişik güçlerini kanıtlıyor, fakat deneyimli okültistler de o teorilerin özgünlüğünün temelsizliklerine işaret ettiğini, çünkü daima içiçe geçen döngüler halinde hareket eden evrensel planın hiçbir parçasına uymadıklarını kanıtladığını söylemektedir. Deneyimli okültistlere göre, geçmişte meydana gelen şey, daha yüksek bir düzlemde kendini tekrar gösterir ve evrimin geçmişinde tohumları bulunmayan hiçbir yeni şey ortaya çıkmaz. Şimdi geri dönüp Görünmeyen adına ileri sürülen beyanları destekleyen kanıtları sorgulama vaktidir ve eğer kanıt ortaya çıkmıyorsa, Gerçeğin ilahi nedenselliği gereği "kanıtlanmadı" deme cesaretini gösterelim. Gerçek'ten daha büyük bir din yoktur ve sevilen bir lidere olan şahsi sadakat bile Gerçek'ten daha büyük değildir. Bununla birlikte, okült bilimde kabul edilmesi gereken ama geleneksel bilimde kabul edilmeyecek olan ve geleneksel bilimin yaşam ve akıl konularındaki çalışmalarında sergilediği kısırlığın da nedenlerinden biri olan bir kanıt türünü kabul etmemiz gerekiyor. Objektif kanıtlar kadar subjektif kanıtların da varlığının kabul edilmesi gerekir, çünkü okültizmin çok büyük bir kısmı subjektif âlemde, yani içsel deneyim âleminde yer alır. Örneğin bir insan belirli bir içsel deneyim yaşadığını söyleyebilir ve o deneyim sadece ona özgü olduğu için, beyanlarını doğrulayacak hiçbir bağımsız tanık gösterilemez. O kişinin sözü tek kanıttır ve dolayısıyla onun sözünü ya kabul etmemiz, ya da reddetmemiz gerektiği söylenir. Geleneksel bilim dünyası "Doğrulanamayan beyanı, tekrarlanamayan deneyi reddet" der. Okült bilim dünyası ise şöyle demeye çok eğilimidir: "Doğrulamaya çalışmadan beyanı kabul et, çünkü bizim düşünce yapımız bu tür beyanlara dayalıdır ve eğer bu beyanlardan birini atarsak, tüm inanç binamız çöker." Bu duruma nasıl cevap verebiliriz? Bunun bir orta yolu yok mu? Bence son derece kesin ve bağımsız iki eleştiri ölçütümüz var. Bu ölçütlerden birincisi inisiyasyon ekolleri tarafından muhafaza edilen kadim okült sistemlerde, diğeri ise psikolojide bulunur. Elbette psikoloji derken popüler anlamdaki psikoloji değil, psikolojinin ezoterik bağlamda geliştirilmekte olan daha derin bir uygulamasını kastediyorum. Kadim okült sistemlerde tümü birbirine ebeveynlik veya kardeşlik bağlarıyla kesin bir şekilde bağlı olan bir tanrılar ve tanrıçalar panteonu vardır. Büyük aileler halindeki bu tanrıların ve tanrıçaların maceraları hakkında olağanüstü hikâyeler anlatılır. Çocukluğumuza keyif katmış olan peri masalları kadar olağanüstü hikâyelerdir bunlar. Tüm bu fantastik ve bazen müstehcen absürtlükleri dinledikten sonra "Yukarıda nasılsa aşağıda da öyledir" denir ve eğer sembolizmi takip edersek, bizi sadece evrenin değil, kendi doğamızın labirentinden de geçirecek olan bir Ariadne ipimiz olacağını görürüz. Ayrıca, bu farklı kadim panteonların birbirine çok benzediğini ve dayandıkları kozmolojilerin neredeyse tıpatıp aynı olduğunu görürüz. Birbirlerini birebir doğruladıkları durumlarda bu kozmolojilerin önemli oranda doğru olduğunu varsayabiliriz. Modern psişiklerin bulgularını bu kadim kozmolojilerle karşılaştıralım ve eğer uyum gösterdiklerini ve doğrulandıklarını görürsek, okült bilgilerimize gerçek bir katkı daha kazandığımız sonucuna varabiliriz, ama eğer uyumluluk adına bu kadim sistemler ihlal edilirse, çarpıtılırsa, çelişkiyi eskilerin kadim inancında değil modern psişiğin bulgularında aramamız daha doğru olur. Bu testler yoluyla ezoterik kozmolojiye yapılan tüm katkıları kontrol etmemiz mümkündür. Bu katkılar eski sistemlere ve kanıtlanabilir modern bilime uyum göstermelidir. Diğer taraftan psişizmden doğası gereği veremeyeceği kanıtlar istememeliyiz. Modern düşüncenin unutma eğiliminde olduğu bir gerçeği aklımızda tutalım. İki tür mantık vardır; tümevarım ve tümdengelim. Modern tümevarımsal bilim, eskilerin tümdengelimsel yöntemlerine bir tepki olarak gelişmiştir, fakat genel bir kavram oluşturmak için gerekli bir ayrıntılar kümesi oluşturuncaya kadar bilimin herhangi bir alanında tümevarım yönteminin uygulanması mümkün değildir. Genel hatlarıyla zaten bilinen şeyleri ele alırken, başlamada gereksiz bir gecikme olmaksızın bir gözlemler dizisi biriktirebilir. Tümevarım üzerinde çalışmaya koyulabiliriz, ama okült araştırmalarda olduğu gibi tamamen bilinmeyen bir şeyi ele alırken başlangıçta kullanabileceğimiz tek yöntem tümdengelimdir, çünkü aksi takdirde gözlemlerimizi nereye yönlendirmemiz gerektiğini veya hangi verilerin önemli olduğunu bilemeyiz. Okült bilim sezgiden ve tümdengelimden çok yararlanır, fakat bu yolla bir kavramlar sistemi oluşturduktan sonra, eğer bu kavramlar geçerliyse, geleneksel bilimin deneysel tümevarımsal yöntemiyle de doğrulanabilmelidir. Önceki sezgisel, tümdengelimsel araştırmalarımız, verilerimizi hangi yönde aramamız gerektiğini ve araştırmalarımızın izleyeceği muhtemel çizgiyi gösterir fakat bu göstergelerin çok değerli olmasına ve çok önemli oranda zaman kazandırmasına rağmen, tamamen subjektif, sezgisel yöntemlerle yetinmemeli, psişik araştırmalarımızı deneysel doğrulamadan da geçirmeliyiz ve bu yapılana kadar herhangi bir psişik vizyonu veya öğretiyi kanıtlanmış olarak kabul etmemeliyiz. İnanç ve otorite doğal bilimde ne kadar öneme sahipse, okült bilimde de o kadar öneme sahiptir. Okült bilimin anında kanıtlanamayan öğretileri hipotez olarak sınıflandırılmalıdır ve kimya öğrencisinden ne kadar gözü kapalı inanç talep ediliyorsa, okült öğrenciden de o kadarı talep edilmelidir. Her iki bilimin yüksek dallarına da sadece yüksek kavrayış için kendilerini eğitenler tarafından erişilebildiği doğrudur, fakat en başından beri modern kimya eğitiminde teori ile pratik bir araya getirilir ve okültizmde de öyle olması gerekir. Peki bu okültizmin bir hayal ürünü olduğu anlamına mı geliyor? Sanırım durumun bu olmadığını gösteren bol miktarda kanıt var elimizde. Körü körüne inanış ve boşa harcanan çabalar denizinin içinde yükselen bazı tepeler vardır. Yerde ve gökte, geleneksel felsefelerde hayal edilenden çok daha fazlası vardır ve okültizm de bunu konu edinir ve en kadim okültizm öğretilerinin modern bilimsel araştırmalarda doğrulanması, gösterilen çabaların tamamen boşa gitmediğini gösteriyor. Fakat okültizme ilgi gösteren bazı kişilerin konuşmalarını dinlediğimde, kendimi Karanlık Çağlara dönmüş gibi hissediyorum. Anlatılanların çok büyük bir bölümü körü körüne inanış ve batıl inançlardan oluşuyor. Romantik geçmiş enkarnasyonlar, harika auralar, üstatlardan alınan kesin öğretiler... Her şey herhangi bir karşılaştırmalı bir kontrol veya doğrulama çabası gösterilmeden kabul ediliyor. Bu tür şeylerin ihtimal dâhilinde olduğuna şüphe yok. Hatta bunu kendi deneyimlerimden biliyorum. Tüm bu şeyleri destekleyen yeterli kanıtın mevcut olduğunu düşünüyorum ve bunları şahsi inancımın bir parçası olarak kabul edebiliyorum ve ediyorum da. Ama anlatıldığını duyduğum anekdotların çok büyük bir bölümünün son derece abartılı olduğunu düşündüğümü söylemem gerek. Eski zamanlarda, San Paul Katedrali'nin kubbesi kadar somut olmayan her şeyi reddetmek bir alışkanlıktı. Günümüzde ise gizemli olan her şeyi kabul etmek moda gibi görünüyor. İnsanlar bir medyumun onların geçmiş enkarnasyonlarıyla veya auralarının durumuyla ilgili söylediği şeyleri mutlak birer kanıt olarak görüyor. Okült çevrelerde çok güçlü bir insancıllık duygusu olmasaydı, hiç şüphem yok ki kuşları kesip vücutlarını açıp kehanet arayan insanlar görebilirdik. Okült çevrelerde, gizemli okült okullar, o okulların olağanüstü müzeleri, kütüphaneleri, üstatları ve meskenleriyle ilgili söylentiler dolaşıyor. Bu söylentiler, yaygın bir şekilde kabul edilmeleri ve haklarında somut kanıt bulunmaması bakımından, tıpkı savaşın ilk günlerinde Rus birliklerinin İngiltere'den geçtiğiyle ilgili yayılan söylentileri andırıyor. O söylentileri herkes duymuştu ve hemen herkes inanıyordu çünkü aksi halde Alman taraftarlığıyla suçlanırdınız. Şüphesiz o söylentiler geri çekiliş sürecinin o karanlık günleri boyunca ümidimizi korumak açısından faydalı bir amaca da hizmet etmiştir, fakat yurtseverliğini hayale değil, gerçeğe dayandırmayı tercih edenlerin düşman gibi görülüp eziyete maruz kalması açısından, sürü psikolojisi konusunda ilginç bir örnek teşkil etmektedir. Sinirli bir kalabalık tehlikeli bir şeydir ve korkuları yatıştıran popüler putlara elini uzatabilen kişi cesur bir insandır. İster görünen ister görünmeyen üzerinde iddia edilen bir otorite olsun, okültizmde otoriteden kendimizi kurtarmadıkça bu düşünce ekolünde yapabileceğimiz ciddi çalışmalar, Karanlık Çağlardaki bilim insanlarının doğal bilimlerde yaptıkları çalışmaların seviyesini aşamayacaktır. Doğa biliminde kesinlik ihtiyacı çok güçlüdür. Ancak yeterince eğitilmiş bir akıl kanıt yetersizliği durumunda yargıda bulunmayı erteleyebilir. Belirsizliğin işkencesine katlanmak yalana inanmaktan iyidir ve şundan eminim ki eğer popüler okültizm tıpkı büyük bir endüstri şirketinin yakın bir zamanda yaptığı gibi sermayesini ikiye bölseydi, bakiyesinden kar payı dağıtabildiğini görür ve bir kez daha borçlarını ödeyebilen bir kurum haline gelirdi. Gerçek büyüktür ve galip gelecektir ve samimi olan hiç kimsenin ondan korkmasına gerek yoktur. dion fortune1 puan
-
Bir insanın hayatta kendisi için seçtiği, ya da seçmeye zorlandığı yol ne olursa olsun, geleceğe baktığında ve devam etmenin doğru olup olmadığını kendisine sorduğunda, ya da adımlarının izinden geri dönüp "benim hatam" demenin daha iyi olduğuna karar verdiğinde, geriye dönüp kendisine buna değip değmediğini sorduğu bir an gelir. Daha samimidir o kişi, bildiği en yüce varlığa karşı daha sadıktır, Gerçeğe, inanç ve adanmışlıktan daha makbul, sonsuz ve en yüksek övgü olan vicdan muhasebesini daha sık yapar. Bunun dayanma gücü eksikliğinden kaynaklanan bocalama ile hiçbir ortak noktası yoktur, ne de gerçek inançların yokluğunda ortaya çıkan prensiplerin terk edilişiyle; o zayıflığın değil, gücün bir tezahürüdür, bir güç ki "Bütün kazançları bir araya getirip, bunların hepsini Bir yazı turayla riske atmayı göze alabilir" ve "Hakikatten daha büyük bir din olmadığına" gerçekten inanan bir bütüncüllük içindedir ve bunun için insanın dostlarından gördüğü ihanetle bile yüzleşmeye hazırdır. Böylesine zorlu bir entelektüel dürüstlük testinden sonra, geriye kalan şey gerçekten de saf altın olarak değerlendirilebilir. Bu öylesine bir bedelle satın alınan öylesine bir altındır ki, bu dünyadaki insan yaşamının değerinin standardıdır: sınırlı ve göreceli dünyamızda her başarı ve her tezahür onunla test edilmelidir. O, Kelam'ın aramızdaki bedenlenmiş halidir. Okültizm yolunu seçmiş olanlarımız özeleştiriye çoğu insandan daha fazla ihtiyaç duyar, çünkü çalışmayı seçtiğimiz konuda hiçbir eleştiri standardı mevcut değildir. Bu alanda herkes kendi kurallarını koyar ve o kadar ki, bazıları insan aklının yargısının ötesindeki kaynaklardan bağımsız vahiyler aldığını iddia eder, fakat bu iddianın makullüğü, kendi özel matbaasında para basmak kadardır. Paranın yasal bir değişim aracı olduğunu bildiğimiz gibi, insan bilincinde tezahürlerin veya daha doğrusu kavrayışların gerçekleştiğini de biliriz ama asla unutmamalıyız ki, tezahürlerin ve paraların bir diğer ortak özelliği, gerçeklikleri temsil etmedikleri sürece hiçbir değerleri olmadığıdır. Bir paranın değere sahip olması için herhangi bir anda altına çevrilebilir olması gerekir. Bir tezahürün değere sahip olabilmesi için ise, ruhsal bir kriz sırasında geçerliliğinin olması gerekir. Kendi kendini sorgulama, bankerin ödeme gücünü tahmin edebilmesini sağlayan mizana benzer. O, altın rezervinin paraya denk olup olmadığından emin olmak için müşterilerin bankaya hücumunu beklemez. Tezahürlerin, hiçbir zaman tarafsız eleştiri ile test edilemeyen gizli geleneksel bilgeliğin, okült bilimi oluşturan gizli güçlerin, tüm gizem ve imgelerin herhangi bir geçerliliğe sahip olmaları için böyle periyodik bir mizana çok ihtiyacı vardır. Dönüp okült bilimin tarihine baktığımızda, manzara iç açıcı değildir. Okültizm neden bir çok şarlatan üretirken birinci sınıf zekâları çok az üretmiş veya hiç üretmemiştir? Okültizmin görkemli teorileri insan yaşamını yüceltmekte ve kaderimizi görmemizi sağlamaktadır ve evrenle de bağlantılı bir perspektif içinde hareket etmektedir; fakat onun görkemli arka planı yıldızlarla dolu uzay mı, yoksa boyanmış bir tuval mi? Bunu test etmenin tek bir yolu vardır ve o da doğrudan oraya gitmek ve ayağınızın altında gerçekten Yolun taşları mı var, yoksa bir tuvali yırtıp gösteri salonunun kirli arka kısmına mı girdiniz diye bakmaktır. Kendi adıma konuşacak olursam, ben bu deneyi okült bilime ilk girişimde yaptım. Okült kitaplarda, seminerlerde ve kişisel konuşmalarda okült sanatların, astral fenomenlerin ve bir kaplumbağa üzerinde duran file benzeyen bir kozmogoninin renkli bir tasviri yapılıyordu ve daha ilk görüşte boyalı bir tuvalle karşı karşıya olduğumu gördüm ve onunla ilgili fikrimi göstermek için o tuvalin içine bir adım attım. Sonra sahne arkasına geçebilmek ve tanıklık etmeye davet edildiğim kukla gösterisini düzenleyenlerin zihinlerine ve motivasyonlarına nüfuz edebilmek için psikoloji bilgimden yararlandım. Perileri tutan ipleri, kritik anda tanrının görünmesini sağlayan makineyi, gişedeki tek gözlü müdürü, yazarı ve çokça revize edilmiş oyun taslağını, sahne marangozu ve sahne ışıkçısıyla birlikte hareket eden prodüktörü ve egolarıyla rollerini bütünleştirmeye çalışan aktörleri gördüm. Sonra tiyatronun sahne arkasına daha derin bir şekilde nüfuz ettim; farklı ezoterik okulları aktörlerin rolleri için makyaj yaptıkları soyunma odalarına benzettim. Tiyatro salonuna giriş yaptıkları kirli ve esintili taş merdiveni bulup indim. Tiyatrodan çıkınca etraftaki iğrenç mekânları fark ettim; erkekler ve kadınlar meyhanelerin dışında kavga ediyor, çocuklar yol kenarındaki pis su oluğu etrafında toplaşıyordu. Tüm o pisliği bir süre olsun görmemek için başımı yukarı kaldırdığımda, salonun boyalı sahnesinde tasvir edilen uzak ve parlak bir realitedeki yıldızları gördüm. O zaman ve ancak o zaman gösterinin önemini anladım ve fark ettim ki bu bir aldatma değil, bir yansıtma çabasıydı ve tevazu, şükran ve sevinç içinde ön girişe gidip bir koltuk parası ödedim ki, orada sunulan hayat yorumunu izleyebileyim. Dersimi almış, inisiyasyon okulunun işlevini ve sınırını anlamıştım. Soyut fikirlerin sembolik ifadesini somut nesnelerin gerçek tariflerinden ayırt etmemiz gerekiyor. Gizemlerle ilgili olarak denir ki, aday derece derece ilerletildi, Tanrı'nın giderek muğlâklaşan sembollerini gördü ve sonunda, içerdeki son perde çekildiğinde boş bir tapınak buldu ve bir ses kulaklarına "Tanrı yok" diye fısıldadı. Aynı zamanda Tapınağın Perdesi olan o sahne perdesinin arkasına geçen herkes bunun doğru olduğunu bilir. İsrail için mücadele eden ve yakılmış kurbanların kokusunu burnuna çeken İsrail Tanrısı mevcut değildir, Logos vardır ve Logos'un yapısı ancak boş bir tapınakta meditasyon yapabilenler, yani sembolsüz bir şekilde düşünebilenler tarafından kavranabilir. Bu kademeli eğitimin tasarlanma amacı zihne soyut ve aşkın düşünce seviyesine çıkmayı öğretmektir çünkü ancak düşünce durduğu zaman kavrayış başlar. Perdeyi çekip boş tapınağı bulamayan ve okült doktrinlerin zihni düşünce ötesine geçirme imkânı sağlayan bir cebir sistemi olduğunu bilmeyen kimse okült bilim öğretemez. Planların ve Işınların ve Hiyerarşinin zaman ve mekânda mevcut olduğunu sanan kimse inisiye değildir ve dolayısıyla inisiyatör de olamaz. Sözde okültist ile gerçek okültist arasındaki fark, birincisinin en iç tapınakta tanrının bulunduğunu sanması, ikincisinin ise Tanrı'nın kendi içinde mevcut olduğunu bilmesidir. Birincisi tezahüre inanır, ikincisi ise kavrayışa. Birincisi Üstadının ona vereceği özel bir mesaja, Cennet'ten inecek bir tebliğe inanırken, ikincisi Tanrı'nın içinde yaşamakta, hareket etmekte ve var olmakta olduğumuzu bilir. Birincisi astral planın objektif gerçeklik olduğunu sanır, ikincisi ise onun objektif hayal gücü olduğunu bilir. Ama bunun anlamı astral planın mevcut olmadığı değil, pratik okültistin gerçek çalışma konusunun objektif imgeleme olduğudur. Bu da bizi başladığımız noktaya geri getiriyor. Okültizm faydalı mıdır? Okültizm, ona birebir benzeyen matematik kadar çok veya az değere sahiptir. Matematikçi ne ekmek pişirir ne de çukur eşer ama onun bilimi, kesin ve doğru ifade için her şeyin indirgenmesi gereken birimlerin bilgisinin temelidir. Madde ve güç için matematik neyse, hayat ve bilinç için de okült bilim odur ve onun kendine özgü yöntemleri kullanılmadan kesin ifade veya sentez mümkün değildir. Dolayısıyla ben okültizmin faydalı olduğunu düşünüyorum ve okült arayış için harcadığım vaktin boşa gitmediğinden eminim. Ama diğer taraftan, karşılaştığım bazı okült sistemlerin faydalı olmadıklarını düşünüyorum. Bir inisiyasyon sistemi bir gösteri salonuna benzetilebilecek olmakla birlikte, aktardığı öğreti sadece Hamlet gibi bir oyuna değil, Sweeny Todd, Fleet Sokağın Şeytan Berberi gibi bir oyuna da benzetilebilir. Bu oyunlardan birini büyülenerek izleyen kişiler, diğerinde ilk perdede salonu terk eder. Okültizm hakkındaki kitapların yüzde doksanı "ucuz gösteri" ruhuyla planlanmış ve o tarzda yazılmıştır; herhangi bir eğitimli insanın zevkine ters gelirler. Okült doktrinler bu tür bir biçimsellik içinde sunulduğu sürece, saygısı kazanılmaya değer olanların saygısını asla kazanamaz. Evet, her zaman bebekler için süt ve güçlü erkekler için et olmalıdır ama basitlik için aptallığı veya derin bilgelik için entelektüel kafa karışıklığını kabul etmeye gerek yoktur. Ezoterik kitapların çoğu doğrulanmamış ve doğrulanamaz nitelikte çok miktarda beyan ve ağır ve ağdalı bir duygusal hümanizm içerir ve bir insanın kendine okültist demesinden utanmasına neden olur. The Ancient Wisdom ("Kadim Bilgelik"), onun çıkarımlarını kabul etmeyenlerin bile saygısını kazanmış bir edebi üründür fakat dünyaya Okült Bilim adı altında sunulan şeylerden bazılarının tadı o kadar berbattır ki, sahte ilaçlardan bile daha utanç vericidir. Hatırlamamız gerekir ki, Kutsal Bilim bu fizik planda yalnızca öğrencilerinin bilincinde mevcuttur; bizim bildiğimiz şekliyle kozmik yasa ve okült doktrin, bedenlenmiş egonun sahip olduğu tüm doğrudan kavrayışları aşan bazı şeylerle ilgili insan algılarından ibarettir. Bir tahminden ve olduğu gibi düşünülemeyen bir şeyi bir sembol yardımıyla düşünmeye yönelik bir girişimden fazlası olamaz. İnisiyasyona giden kestirme bir yol yoktur, sadece çok sayıda ayak tarafından yürünerek kat edilen yol vardır. Bu nedenle elimizden gelen en iyi çabayı göstermemiz gerekir çünkü en yüksek kavrayışımızdan başka rehberimiz yoktur ve eğer içimizdeki ışık karanlıksa, o karanlık ne korkunçtur! Yaratmakta olduğumuz şey fizik planda bir düzen veya kardeşliktir; astral planlardaki Üstatlar biz onları nasıl algılıyorsak öyledirler. Ruh ancak insan bilinci aracılığıyla maddi planı üzerinde çalışabilir. Astral plan ancak dünyanın kütlesel hayalleri tarafından düşünülmek suretiyle var ve yok edilir ve onun subjektif doğasını fark ettiğimizde onun egemenliğinden kurtuluruz. Doğru anlaşıldığında, okült bilim her şeyi bilincin halleri olarak kabul etmeyi öğretir, sonra bize subjektif olarak bilincin kontrolünü nasıl elde edeceğimizi gösterir ve bu kontrol bir kez sağlandığında objektif bir şekilde yansıtılır. Bu bilinçli kontrol aracılığıyla insan zihni planı manipüle edebiliriz. Bu kendi içinde ne iyi ne de kötü olan, ancak kullanıldığı sırada iyi veya kötü olan bir güçtür. Tanrı'ya hizmete adanmış olan Sağ Yol inisiyesi bu gücün sadece insan bilincinin, Tanrı'nın her şeydeki varlığının farkına varmasını sağlamak amacıyla kullanılması gerektiğini düşünür. Onun zihin ile ilgili bilgisini kullanma amacı, zihnini Ruh'un aracı haline getirmektir ama bunun aksine Sol Yol inisiyesi, zihin ile ilgili bilgisini, zihnini tutkularına hizmet ettirmek için kullanır. Okültizm asla kendi içinde bir amaç veya sadece entelektüel merakın tatmin edilmesi olamaz; o zekânın ellerindeki en güçlü silahtır. İyi niyetli insanların bu iki ucu da keskin olan korkunç kılıcı tutmayı öğrenmesi faydalı mıdır? Sadece faydalı değil, ırkın güvenliği için gereklidir de, çünkü kötü niyetli pek çok kişi onu tutmayı öğrenmiştir. İnsan, bir takım şeylerin gizli yönleriyle ilgili bilgileri kötüye kullanmak suretiyle neler yapılabildiğini gördüğünde, Karanlığın Güçleri ile onların masum kurbanları arasındaki boşlukta durabilmek için hiçbir fedakârlığın çok fazla ve hiçbir riskin çok tehlikeli olmadığını hisseder. Bu nedenle, Büyük Fedakârlığı, yani İnisiyasyonu gerçekleştirmeyi ve kendini Aydınlığın Güçlerinin hizmetine adamayı değerli bulan ruhlar her zaman olacaktır ki Aydınlığın Güçleri insanın onlara açacağı kanal yoluyla form planına tezahür edebilsinler. Dion Fortune1 puan
-
1 puan
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00