schizophrana Oluşturma zamanı: Temmuz 24, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Temmuz 24, 2008 Şiir olabilir dörtlükde. Bugün hangisi sizi anlatıyor. Ben başlıyorum " İnsan seni sevince iş güç sahibi oluyor, şair oluyor mesela... Meyhaneden cayıyor bir akşam üzeri, caysın be güzel, caysın be iyi... " Metin Eloğlu 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mysteriouslady Yanıtlama zamanı: Temmuz 24, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 24, 2008 Şiir olabilir dörtlükde. Bugün hangisi sizi anlatıyor. Ben başlıyorum " İnsan seni sevince iş güç sahibi oluyor, şair oluyor mesela... Meyhaneden cayıyor bir akşam üzeri, caysın be güzel, caysın be iyi... " Metin Eloğlu öncelikle başlık çok güzel olmuş teşekkür etmeliyim bunun için....Öte yandan harika bir dörtlüktü paylaştığın... Hep Kahır Dur! bırak kaynasın kahvenin suyu, Bana İstanbul'u anlat nasıldı? Bana boğazı anlat nasıldı? Haziran titreyişlerle kaçak yağmurlar ardı Yıkanmış, kurunurmuydu yine o yedi tepe Ana şefkati gibi sıcak bir güneşle İnsanlar gülüyordu de Trende, vapurda, otobüste, Yalanda olsa hoşuma gidiyor, söyle. Hep kahır, hep kahır, hep kahır Bıktım be... Dur! bırak, kalsın, açma televizyonu Bana istanbulu anlat nasıldı? Şehirlerin şehrini anlat nasıldı? Beyoğlu sırtlarından yasak gözlerimle bakıp Köprüler, sarayburnu, minareler ve halice öv Diyiverdin mi bir merhaba, gizlice İnsanlar gülüyordu de Trende, vapurda, otobüste Yalanda olsa hoşuma gidiyor, söyle. Hep kahır, hep kahır, hep kahır Bıktım be... Dur! bırak, kımıldama, kal biraz öylece n'olur Kokun istanbul gibidir, gözlerin istanbul gecesi Şimdi gel sarıl, sarıl bana kınalım Gökkubbenin altında ordada beraber Çok şükür diyerek yeniden başlamanın hayali Hasretinin çölünde sanki bir pınar gibi İnsanlar gülüyordu de Trende, vapurda, otobüste Yalanda olsa hoşuma gidiyor, söyle. Hep kahır, hep kahır, hep kahır Bıktım be... Cem Karaca 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Temmuz 24, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 24, 2008 Devam ediyorum öyleyse çok şiir var içimden geçen. " Her gece yatmadan okuduğum bir kitap olmanı isterdim kırardım ışıkları söndürmeden yarım kalan sayfanın ucunu ki sen buna tenim kırışıyor yaşlanıyorum derdin... " Sunay Akın Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
blackpearly Yanıtlama zamanı: Temmuz 24, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 24, 2008 tutuştu yüzümün en serseri hücresi: Gözbebeğimin ortasındaki dev mozaik hücre yoksa katlanılabilir mi sanki bu ömre -ki batırılıp çıkarılmış batırılıp çıkarılmış zehirden zehre... gitsem, biliyorum, çocukluğum küsecek bana kırmak istemiyorum yazılmamış mektuplarımı bütün mekteplerde aşkımı yaramazlık ederler ve kuvvetli dudaklarda, biliyorum, ne çok özlemim vardır... kendi adımla çağırdım ölümü çoğu hep hayat koştu geldi o hayat ki çocuktu saftı temizdi ve ölüm kadar güzeldi... şimdi ellerimde, dehşetin cenini kımıldıyor azot dönüyor gökten toprağa, topraktan göğe nasıl sevdalanmışsam meğer sana ey kavga tıpkı sevdalandığım gibi ölmeye... patladı işte gençliğimin en lüzumlu penceresi adını adıma sapladım: İntiharlar kanadı unutabildikçe artacak korkularım korktukça da ezberleyerek susuyorum kaçını sevdim, kaçını vurdum, kaçını bıçakladım sen olsun, sevme beni korkuyorum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mysteriouslady Yanıtlama zamanı: Temmuz 24, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 24, 2008 Yorgun yüreğim neyin peşindesin hala Yaralı bir kuşsun sen, uçmak mı istersin Bir yalan gibi sarıl şu yalancı dünyaya Gerçekler vurur seni, sen bilemezsin Bir çocuk gibi ağlamak yakışmaz sana Bilirim sen umudu gözlerinde gizlersin Yeniden doğrul, bir şans daha ver hayata Yaşamak küsmeye gelmez, sen bilemezsin Tıpkı kırık aynalar gibi kırılır kalbin birgün Kederlerle dost olmayı çok mu seversin Ya bütün hayallerin olursa düğüm düğüm Gelir herşeyin sonu, sen bilemezsin Gökyüzüne as ağıtlarını, bırak güneş ısıtsın Karanlıklardan çık artık aydınlığı görmez misin? Seni üzen herşeyi ateşe at yansın Yoksa onlar seni yakar, sen bilemezsin.... Melike ÇAM HUBAR Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Temmuz 24, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 24, 2008 Kim istemez ki mutlu olmayı Ama mutsuzluğa da var mısın? Cemal Süreya. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lorelei Yanıtlama zamanı: Temmuz 24, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 24, 2008 hiçbir şey avutmuyor beni artık büyüyen çocukları izliyorum uçuşarak çiçek ölüleriyle bu sessiz acılar bizim tohumlarımız çığlıklı günlerin bağbozumunda güz dökümü yemişler tadacaklar o bildik rüzgarla yarışacaklar ışık ve ses olacak gölgeleri otlarla bulutlar arasında taşlar çağıracak onları mavi yamaçlara gizli patikalara derinleri kazacak uçurum adımları köpükten bir yankıyla buluşacaklar uçuşarak çiçek ölüleriyle yağmurun adını yeniden koyacaklar ses ve ışık olacak yürekleri karanlık, tenha yollar boyunca sessizlik diliyorum kendim için sessizlik acının ve tükenişin meyvesi olsun eski yazlardan kalan bir avuç toprak gibi koksun yağmurun köklerinde hiçbir şey avutmuyor beni artık büyüyen çocukları izliyorum yalın düşlerle acılarla büyüyen çocukları sessizce Ayten Mutlu Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DEB. Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2008 İstisnalar var daima Hayat karışık aldanma Yine de gülümsüyorsan Sakın geçmişe dönüp bakma Küçük Psişik:confused: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tirvana Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2008 ÜSTÜME VARMA İSTANBUL Sana geldim, içim ümitlerle dolu Beni sarhoş etme İstanbul, ne olur Bir gün ben de eririm caddelerinde Çürür kemiklerim adım unutulur Yine sen kalırsın dipdiri, sımsıcak Göğün, bulutların, denizlerin kalır Oynama İstanbul, benimle oynama Bir gün öldürür beni bu dert, bu kahır Ezilmiş ellerim arasında başım Bu yeryüzünde başka çarem kalmamış İşte gelip kapılarına dayanmışım Karşında yıkılmış bir duvar gibiyim Beni sarhoş etme, başım dönüyor Üstüme varma İstanbul, kederliyim ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lethe_ Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2008 Ölümün sıcak yüzü de vardır.. Ölüm bilmez ölümsüzlüğü, Her kayıp bir ölümdür de Farkına varmaz ölümsüzlük.. Her yakarışın arkasında Sığınılan duaların gizinde saklı Ölümün kendi sıcaklığı.. Ölüm ömür durağında Çaresiz yolcudur kendince Kayıplarsa herkesin derdince! Durup koklamak arzusunda İnsanoğlu yaşamak denen Gidiş gelişlerde ömrünün.. Bedenin sıcaklığı tutsaklıktır Bir anda kesilen nefeslerde Belki de kurtuluş saklıdır.. Ölümün bu yüzden Sıcak yüzü de vardır.. Diğer alemde yaşar ölüm ölümü; Çözülür birden kaderin kördüğümü.. Alemler arasında var oluşlara Tutunabilmektir ölüm! Tutunabilecek yürekler Ölümden korkmazlar.. Çünkü onlar damlaları Ateşlerinde yakmazlar.. Ölüm yanar, ölüm ağlar Ayrılıkların ardından; Yeni bir yaşamdır Gidenlerden kalanlar.. Ölümün sıcak yüzü de vardır! Bedenini arındır iksirlerinden Çünkü bir ses gel diyor sana Taa derinlerinden.. Bekletme ölümü! Ölüm de tanısın kendini.. Sende görsün ölüm ölmeyi.. buda benim şiirim Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
hexe Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2008 özlüyorum sonra ölüyorum arasıra midemde sancı oluyorsun, kusuyorum.. yoruluyorum... pek seviyorum seni tuhaf adam... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2008 Özledim seni... ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir. beynimi uyuşturuyor özlemin... çok sık birlikte olmasak bile benimle olduğunu bilmenin bunca zamandır içimi ısıttığını yeni yeni anlıyorum Yokluğun, Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp mütemadiyen bir boşluğa Sabahları seni okşayarak başlamaları aksamları her isi bir kenara koyup seninle baş başa konuşmaları özlüyorum; oynaşmalarımızı, yürüyüşlerimizi, sevimli haşarılığını, çocuksu küskünlüğünü... Nasılda serttin başkalarına karşı beni savunurken; ve ne kadar yumuşak bir çift kısık gözle kendini ellerimin okşayışına bırakırken ... Can Yücel Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
zibailelectra Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2008 terketmedi sevdan beni aç kaldim,susuz kaldim, hayin,karanlikta gece can garip,can suskun, can paramparça… ve ellerim kelepçede tütünsüz,uykusuz kaldim, terketmedi sevdan beni… ahmed arif 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Majordepresyon Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2008 Bir put demiş ki kendine tapana: Bilir misin niçin taparsın bana? Sen kendi güzelliğine vurgunsun: Ben ayna tutar gibiyim sana. Ömer Hayyam 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2008 Karanlığın Gözleri şimdi yoksun seni düşünebilirim artık tutar ellerini öperim uzun uzun kimseler ayıplayamaz beni yokluğunda seni nasıl sevdiğimi anlayamazlar işte gözlerin işte dudakların senin olan ne varsa karşımda duruyor ayaklarını dilediğim yere götürebiliyorum artık sevdiğim şarkıları söyletiyorum dudaklarına ve hoyrat ellerimle seni her gün biraz daha güzelleştiriyorum bütün resimler sana benziyor hayret bütün aynalarda sen varsın nereye gitsem peşimden geliyorsun şimdi sigarasın dudaklarımda biraz sonra beyaz bir kağıt ve akşam içtiğim bir kadeh içki olacaksın kimse yokluğunda bunca sevilmedi kimse yokluğunda ilahlaşmadı bu kadar saçların böyle daha güzel sen daha güzelsin gelecek mutlu günlerin ışığında her şey daha güzel ne var ki ayrılığın adı kötüye çıkmış yoksa bin yıl daha yaşamak isterdim ve seni bin yıl daha ayrılıklar içinde sevmek isterdim ama biliyorsun nihayet ben de bir insanım umutsuzluğa düştüğüm anlar oluyor hiç gelmeyeceksin sanıyorum o zaman kurşun gibi bir korku saplanıyor kalbime katran gibi bir yalnızlık sarıyor içimi yalnızlığımdan utanıyorum beni sevmesen ölürdüm beni sevmesen bir çakıl taşıydım şimdi beni sevmesen bir duvar gibi sağırdım kördüm bir at kadar ölümden acıydım ölümden beterdim beni sevmesen dünyayı bütün insanlara zindan ederdim beni bu kadar saracak ne vardı kanıma girecek göz bebeklerime oturacak bir sen fani gibi dudaklarımdan eksilmeyecek ne vardı hiç karşıma çıkmasaydın bu kör olası gözler görmeseydi seni ne vardı güzelliğini bilmeseydim bir dua gibi bellemeseydim adını ne vardı bütün gece gözlerimi tavana dikerek seni düşünmeseydim belki karşımda değilsin yanılıyorum bu gözler senin gözlerin değil aldatıyorlar beni karanlığın gözleri olmalı bunlar bana böylesine keder veren gülmeyi,yaşamayı haram eden bir karanlığın gözleri olmalı öyleyse sen hiçbir yerde yoksun sana hiçbir zaman yaklaşamayacağım yalan bu geçici sevinç,bu nur,bu ışık bu karanlığın ortasında yanan alev gözler bu kadeh içki gibi aydınlık ne dedimse inanma seni değil kendimi anlatıyorum sen istediğin kadar varlığın ta kendisi ol ölümsüzlüğün ta kendisi ben günden güne yok olmaktaydım bütün ışıkları kaldırıp attım bir yana anlıyor musun gökyüzü güneş olsa sensiz karanlıktayım. Ümit Yaşar Oğuzcan Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rimmon Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2008 ay soluk soluğa yıldızlar akla ziyan bir irilikte uzaydan yanmış kibrit kokuları koklasam korkarım koklamasam gizli yılan ıslıklarıyla özsuyu zaptediyor henüz birer iskelet gibi çıplak aşağıdan yukarıya ağaçları çiçekleri uyandı uyanacak koparsam korkarım koparmasam öyle yoğun bir elektrikle çıtırdar ki saçları kim değse tutuşacak dokunsam korkarım dokunmasam gözleri bir yangın başlangıcıdır dudakları kırmızı alarm uğultusu şehre yayılır sokak sokak tutulsam korkarım tutulmasam attila ilhan Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
doomedloverxxx Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2008 (düzenlendi) İncitir tenini, kim olursa olsun sevişmek… İncitir yüzleri olmayan bedenlerin, kimsesiz hazları Çarmıha gerilmiş ruhlar, döner boşluğun çarkında. Bir elin burada, bu aşksız zamanlarda; Bir elin yorgun kalbinde, bir gün döner diye beklersin… Tenini incitmeden kalbinin kapısını açacak el, Elindeki incelenmiş büyü, sabır, yangın… Beklersin, beklersin… Beklerken, kalbini bir ıssızlığa, umut dolu bir yokluğa emzirirsin… ERSÖZ, Cezmi Ağustos 23, 2008 doomedloverxxx tarafından düzenlendi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
blueboy Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2008 Ne hasta bekler sabahı Ne taze ölüyü mezar Ne de şeytan bir günahı Seni bekledigim kadar Geçti istemem gelmeni Yokluğunda buldum seni Bırak vehmimde gölgeni Gelme artık neye yarar... Necip Fazil Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kinyas Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2008 Beni Öp Sonra Doğur Beni Şimdi utançtır tanelenen sarışın çocukların başaklarında. Ovadan gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan çeviriyor o küçücük güneşimizi. Taşarak evlerden taraçalardan gelip sesime yerleşiyor. Sesimin esnek baldıranı sesimin alaca baldıranı. Ve kuşlara doğru fildişi: rüzgarın tavrı. Dağ: güneş iskeleti. Tahta heykeller arasında denizin yavrusu kocaman. Kan görüyorum taş görüyorum bütün heykeller arasında karabasan ılık acemi - uykusuzluğun sütlü inciri - kovanlara sızmıyor. Annem çok küçükken öldü beni öp, sonra doğur beni. Cemal Süreya Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
doomedloverxxx Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2008 yerin seni çektiği kadar ağırsın kanatların çırpındığı kadar hafif.. kalbinin attığı kadar canlısın gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç... sevdiklerin kadar iyisin nefret ettiklerin kadar kötü.. ne renk olursa olsun kaşın gözün karşındakinin gördüğüdür rengin.. yaşadıklarını kar sayma: yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa, sevdiğin kadardır ömrün.. gülebildiğin kadar mutlusun üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin sakın bitti sanma her şeyi, sevdiğin kadar sevileceksin. güneşin doguşundadır doğanın sana verdiği değer ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın bir gün yalan söyleyeceksen eğer bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın güneşin seni işittiği kadar sıcak. kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın ve güçlü hissettiğin kadar güçlü. kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.. işte budur hayat! bunu hatırladığın kadar yaşarsın bunu unuttugunda aldığın her nefes kadar üşürsün ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun çiçek sulandığı kadar güzeldir kuşlar ötebildiği kadar sevimli bebek ağladığı kadar bebektir ve herşeyi ögrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren, sevdiğin kadar sevilirsin... YÜCEL, Can Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MaSkE Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2008 eller günahkar diller günahkar bir çağ yangını bu bütün dünya günahkar.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dark death Yanıtlama zamanı: Ağustos 30, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 30, 2008 Dün sabaha karşı kendimle konuştum Ben hep kendime çıkan bir yokuştum Yokuşun başında bir düşman vardı Onu vurmaya gittim kendimle vuruştum Özdemir Asaf Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2008 De Gülüm de gülüm! De ki: ela bir günde geleceğim istanbul darmadağın olacak, saçlarım darmadağın. Hepsi, darmadağın! üzülme gülüm! Toparlanacağız, birlikte, ayağa da kalkacağız, yürüyeceğiz de gülüm hem de çelikten toprağını dele dele hayatın! de gülüm! De ki: bitmiştir umut, bitmiştir sevgi, bitmiştir güven! güven bana gülüm! sana bitmemişliği öğretecek, tattıracaktır hasretten-hakikaten-ten değiştiren yüzüm! göreceksin gülüm! Bekle! hırslarımız, acılarımız gitgide ihanetlere hainlere, ezilmelere alışacak.. göreceksin-sevinçten ağlayacaksın gülüm-ki işte o vakit bana-doğrudur!- şair olmak, seni sevmek pek çok yakışacak! bak! şiirler var, mektuplar var, çocuklar var, sokaklar var, kediler! inan bana gülüm, ölüm yok bir tek! ölüm yok bize! ölüm inananlar için sessizce kara kapli kitaplardan çıkartılacak.. göreceksin gülüm! Bekle! Göreceksin! artık hiçbir insan, hiçbir kavga ve hiçbirimiz bu dünyada, yapayalnız, umarsız kalmayacak! K.İskender 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kinyas Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2008 Anneler Oğullarını Affetmez Annemin elini öper gibi öptüm seni dudaklarından Annemin cenazesinde kılmadığım namaz kadar masum Annemin mezartaşındaki imla hataları kadar sarhoş Annemin vasiyetindeki, 'Oğlumu benim yanıma gömmeyin sakın' maddesi kadar sevecendin. Bazı eski romanlar 'Yıl bin dokuz yüz bilmem kaç' diye başlardı, ben çocukluğuma, çocukluğumun çocuk romanına, senin oyuncaklarını kırarak başladım. Ben her sonbahara hep yaz'ı kırarak başladım. Yazları kırarak sonbaharlara başlamak... Bunlar benim sevişirken kaybettiğim savaşlardı! Firari bir aşka saklanacak kalp bulmak Anneme talip olan yalnızlığın sorumluluğundaydı. Belki o kadının ölüm nedeniyle ısınan gözlerinin, uzak şehirleri hatırlatan soğukluğunda bir kalp bulmak bir kalbe çevrilmeyeek bir teklif sunmak okyanusları birleştiren hayali aradenizlerin sonundaydı! Ah, nasıl unuturum, Ah ben nasıl unuturum ki annem lohusayken karnına bir gül koymuştu! Gül bu durur mu hiç yerinde annemin karnına yepyeni bir rahim oymuştu! Benim çıktığım rahim, cehennem gülün oyduğu rahim, cennet! Bütün bu mağaraların demir zemberek kapılarında babamın spermlerinin yazdığı metinler kutsal ihanet metinleri, kutsal cehalet yeminleri, ölü kardeşlerim doğmamış kardeşlerim doğmamış melek kardeşlerim, peygamber kardeşlerim, cin kardeşlerim hepsi, ama hepsi, karanlığın serseriliğinde pervasızca donmuştu! Annemin öldüğü gece kazıdım kafamı! Kazıdım kafamı kafatasıma kadar! , Siyah bir tişört giydim, siyah bir pantolon siyah çoraplar ve siyah botlar simsiyah bir palto giydim! Simsiyah bir gece giydim yüzüme! Sana geldim yas tutar gibi Sana geldim yağmur altında, bütün atları yaralı bir posta arabası gibi Annemin elini öper gibi öptüm seni dudaklarından 'Beni annemin yanına gömme sakın' dedim sana 'Beni hiç gömme, ben hep burda kalayım' 'Bu evde çürüyeyim seni ıhlamur kokan yatağında' 'bu evde dökülsün etlerim yaz'ı kırarak sonbahara başlayan bir ağacın döktüğü yapraklar misali' Annemin elini öper gibi öptüm yine seni dudaklarından sonra alnıma götürdüm dudaklarını ince ince, kibarca 'Affet beni anne' dedim 'Affet, tüm bunlar bir ölünün hayatta kalma heyecanından! ' Küçük İskender Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
zibailelectra Yanıtlama zamanı: Eylül 10, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 10, 2008 Nedense k.iskender furyası aldı başını gidiyo ama bugün beni de O'nun bir şiiri anlatıyor.. Bir Martıyı Ağlattın Sen bir martıyı ağlattın işte bir çocuk garanti intihar eder artık kütür kütür küfrediyor gece imanıma bir yaprak kırılıp suya düşüyor su yaralanıyor su kanıyor şelale! ah nasıl titredim tensiz bir piyanist büküldü sanki kesişen ayrışık doğrular gibi çarpışıverdim yüzünle. Yüzün öyle düzgün suna bir elyazısı yüzün yüzüme aksedince yüzün ayna alnımda yüzün uzun hüzünlü bir alınyazısı! bitmemiş bir ömrün yalanısın sen: kâbuslarımın tabiri çocukluğumun arta kalanısın! öldüreceğim kendimi dudaklarınla dudakların etle, şehvetle seferber sen! bana inen son kutsal kitap son fakir yatır son aciz peygamber! bir martıyı ağlattın işte bir çocuk garanti intihar eder artık. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.