Lotor Yanıtlama zamanı: Eylül 7, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 7, 2009 Nice Haksızlığa, kin darbesine, Feleğin Kahrına Yalnız Güldün, Tüketip Türklük İçin Varlığını, En Savaşçı Ruh ile Sessiz Öldün Nihal ATSIZ Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
devrim45 Yanıtlama zamanı: Eylül 7, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 7, 2009 Ruhum Zindanda Kaldı Gözlerim bağlanarak, Elim kelepçelendi. Karanlık perde perde, Ruhumda şekillendi Demir şakırtıları, Ve nöbetçinin sesi. Bir kaçak yakalandı, Hazırlansın hücresi. Beş numaralı hücre, Zamanın buz tuttuğu. Asırlara eş değerde, Saniyenin artığı Gün ışığına hasret, Rengi solmuş bir deri. Zaman, zaman ey zaman, Bir ileri üç geri Buraya mazlum düşmez, O halde suçlusun sen. Adalet yanılmaz ki, Beyhude ne söylesen. Konuş konuşamazsın, Ağlamak, gülmek yasak Bir yasak ki sormayın, Yaşamak, ölmek yasak Ekmeğim taştan katı, Ve kırık çanakta su. Ölümü hatırlatır, Zindanların uykusu. Ve bir gün olmaz olur, Demir kapı açılır. Hürriyetin kokusu, Üzerime saçılır. Derler; eğlen, gül, oyna, Bedenin azad olsun. Nereden bilecekler, Ruhum zindanda kaldı. Eklenme Tarihi: 25.01.2003 A. Kasım Baltacı -------------------- Seni ne kadar sevdiğimi biliyor musun. Bir serçenin gözyaşı kadar. O kadarcık mı diyeceksin. Biliyor musun güvercinler Ağladıkları zaman ölürlermiş....! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
aragon Yanıtlama zamanı: Eylül 8, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 8, 2009 YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına İnsan balıklama dalmalı içine hayatın Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın Değişmemelisin hiçbir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana. ATAOL BEHRAMOĞLU Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lotor Yanıtlama zamanı: Eylül 8, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 8, 2009 HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM Seni, anlatabilmek seni. İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, Kahpe yalana. Ard- arda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu. Dışarda gürül- gürül akan bir dünya... Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana... Seni bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara, Akan yıldıza, Bir kibrit çöpüne varana, Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir kibrit çöpüne. Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamlardan, Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni... Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini... Ahmed Arif 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
eisenheim Yanıtlama zamanı: Eylül 8, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 8, 2009 Uçurtmamı rüzgâr yırttı dostlarım! Gelin duvağından kopan bir rüzgâr... Bu rüzgâr yüzünden bulutlar yarım; Bu rüzgâr yüzünden bana olanlar... O ceviz dalları, o asma, o dut, Gül gül, mektup mektup büyüyen umut... Yangından yangına arda kalmış tut. Muhabbet sürermiş bir rüzgâr kadar. Sezai Karakoç Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dark death Yanıtlama zamanı: Eylül 8, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 8, 2009 bırakıp gittin beni bütün kapılarda bütün çöllerde tek başıma kodun şafakta arayıp öğle vakti yitirdiğim vardığım hiç bir yerde değildin sensiz bir odanın sahrasını nasıl anlatsam hiçbir şeyin seni andırmadığı bir pazar kalabalığını denizde dalgakırandan da boşluğunu bir günün seslenip de senden cevap alamadığım sessizliği bırakıp gittin beni kalarak olduğun yerde hareketsiz her yerde bırakıp gittin beni gözlerinle düşlerin yüreğiyle bırakıp gittin beni yarım kalmış bir cümle gibi bırakıp gittin düşen hep ben oldum en küçük kımıldanışında senden başını çevirdiğin için ağladığımı görmedin hiç bana bakıp görmediğin için ben yokken içini çektiğin için ayağına düşen gölgene acıdın mı hiç sen Aragon Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
philadelphia_f Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2009 Beni bu eylül öldürecek Bir aşk kadar zehirli,bir ****** kadar güzel. Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü. Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren Eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici. Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak. Akşam rüzgarları; tene dokunan bir kamçı kadar şehvetlidir. Ben her yıl ölümü ve aşkı bu ayda beklerim..... Keman konçertolarını, Yalnız ağaçları,ürkek tebessümleri ve edepsiz kahkahaları severim. Lacivert bir deniz benim ellerimde oynaşır. Sahiller,yaşlı bir kadın gibi kendine terkedilir Şarkılar,incecik bürümcükten acılar vaad eder her dinleyene Bitenin başlayana dokunduğu yerdir eylül... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
zagzageL Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2009 bilinmez, baharın ensesine bir kuşun ilk kurşun sıkışıdır bu bir kedinin yağmurda ilk yıkanışı bir kadını merdivene ilk benzetişim, sen gidiyorken arka sokak otellerine ilk rastlayışı bir sarayın güzelliğin aynaları tehdit ediyor sevgilim hüzünü unutuşun bu gece, belki sözü edilmez bilinmez, belki yanıbaşımdadır o kaygan sevdan bu şiir kuştüyü elini ilk özleyişimdir senin Akgün Akova - Caz Çiçeği 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
eisenheim Yanıtlama zamanı: Eylül 11, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 11, 2009 Büyümen Gerek Anlaman İçin Beni. Küsmeli Tek Ağaca Sığınacağın Amansız Bir Yağmurda Aşkla Vurulman Gerek. Kimse Görmemeli Çığlığının Sahibini. Kendi Sesinle Ölmelisin,Sessizliğinle Büyüdüğün Gibi. Düşürmeli Seni Bir Kaç Kez Acımadan Yerini Bulmamış Aşkların. İçinin Yangınına Aldırmadan Kapıyı Vurup Çıkmalı Eksik Yaşadıkların. Anlaman İçin Beni Anlaman Gerek.. Kaç Kişiyi Yaşarsan Yaşa,Kendi Yalnızlığındır Döneceğin En Sonunda. En Sonunda Görmeyi Unutup Beklemeyi Öğrenecek Gözlerin Paslı Bir Cam Kenarında. Konuşur Olacaksın Çiçek Mezarı Boş Saksılarla. Önemsizleşecek Bakmaya Korkarken Başkalarına Gösterdiğin Sırlar. İşte O Zaman Kalkacak Ellerinle Çektiğin Seninle Sen Arasındaki Sınırlar.. anlaman için beni kısacası Anlama Beni Anlama.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dark death Yanıtlama zamanı: Eylül 11, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 11, 2009 Hiç kimse bir aşkı Onarmaya kalkmasın Kaybedilmeye değer En güzel anında Bitirilmişse eğer Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
melenie Yanıtlama zamanı: Eylül 11, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 11, 2009 kurtulmuşuz o aşırı yaşama aşkından kurtulmuşuz umuttan ve korkudan kimdirler nedirler bilmiyoruz ya genede şükrediyoruz tanrıya hiçbir yaşam sonsuz olmadığı için ölüler hiçbir zaman dirilmedikleri için en yorgun ırmak bile sonunda denize vardığı için... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dark death Yanıtlama zamanı: Eylül 13, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 13, 2009 Biliyorum, konuşacak birşeyimiz yok Ama yine de gözlerini al gel Elindeki yarayı, suskunluğunu, acemiliğini Beni biri severse inanmam Seni biri severse utanırsın Bilmediğin bir hastalığa acımak gibi bile olsa gel Biliyorum konuşucak bir şeyimiz yok Ama ızdırabım sende, mutlaka al da gel... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
eisenheim Yanıtlama zamanı: Eylül 14, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 14, 2009 aydınlık neyin oluyor senin gökyüzü akraban filan mı beni bulur bulmaz gözlerin şimşek çakıyorum yalan mı yüzünde yalazını gezdirdiğin saçlarından tutuşmuş orman mı akla ziyan bir şey elektriğin ayışığı mavisi dudaklarından mı o ışık zenginliği mi giyindiğin uzay tozları mı yıldızlardan mı elime dokunduğu an elin güneşler açıyorum sahi ondan mı aydınlık neyin oluyor senin Attila İlhan Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hush Yanıtlama zamanı: Eylül 15, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 15, 2009 Öyle sarhoş olsam ki Bir daha ayılmasam Herşey bir rüya olsa Unutarak uyansam Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
philadelphia_f Yanıtlama zamanı: Eylül 15, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 15, 2009 Gecelerce yorgun düştüm düşünden Ömür kısa, yürek yorgun, yol uzun Küstürdüler, gelemedim peşinden Ömür kısa, yürek yorgun, yol uzun İsmini yazdım her buğulu cama Özlemim kalbine dikilmiş yama Birçok kez gelmeyi istedim ama Ömür kısa, yürek yorgun, yol uzun Akamaz kururum, dolup taşsam da Gidemez dururum, dağdan aşsam da Ardından ne kadar hızlı koşsam da Ömür kısa, yürek yorgun, yol uzun Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
asdjklm Yanıtlama zamanı: Eylül 16, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 16, 2009 Secdeye gel şimdi anın önünde hastayım de yanlışım de benden ne ilaç ne de mutlak bir doğru iste! Sana karanlığımı bağışlıyorum aptal aşık! O karanlığı artık,kendi siyahınla besle kolay değil elbette karşı koymak yüzün küçülürken aynalarda yaşama karşı, bir avuç gelen yüreğinle.. kolay değil elbette gece büyürken ayın çevresinde katlanarak acı da çekeceksin, korku da duyacaksın ezilecek sesin herşeye göğüs germesini ögrenip sevgilim insanları seveceksin! .. Sen, öğrendiğin gibi terket beni, ezbere terket! Bir kazağı yırtarak çıkartır gibi terket! Farkındayım, takılmaz deli gömleklerine kravat Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
eisenheim Yanıtlama zamanı: Eylül 16, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 16, 2009 Benim kaderim bu, öylece karşına oturup seyrediyorum yüzünden geçen zamanları... Küçük bir çocuk olan yüzün annesinin kalbinin kapılarında kalmış... Kırgın düşlerinde sakladığın... İlk gençlik oluyor sonra yüzün öyle eksik, öyle yarım kalmış büyümelerden durgun... Sevdayla ışıyan, çaresiz aşkların şiirlerinde mısra mısra yaşlanan yüzün... Benim kaderim bu öylece karşına oturup seyrediyorum zamanın içinden geçen yüzlerini... Bana sevdalı bir yüzün vardı eskiden o şimdi yalnız içimde saklı... Cezmi Ersöz Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
worthless Yanıtlama zamanı: Eylül 16, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 16, 2009 ... biR gündü hava ılık ve cadde kalabalık ... N.Fazıl Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
goce Yanıtlama zamanı: Eylül 16, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 16, 2009 Aşk Masalı Nerde ne zaman bu hava çalınsa Hoş geldi geçmişteki güzel günler Nereye gidersen git günlük tasa Bırak biraz da şad olsun gönüller Beşiktaş'ta gün görmüş bir bahçede Nisan akşamlarının en tatlısı Sevdiceğim on dördünü sürmede Bende gönüllerin en kanatlısı Ben delikanlıyım o kız ve dilber Bahar kokan o yanıp tutuşan ben Şakadan derken dalmışız beraber Aşk bahçesine çıkılmaz içinden Ölüyorum senin için güzelim Nasıl gülüp sokuluyor sahi mi Saçlarını okşayan hangi elim Kollarımda o yarin kendisi mi Çöl olsa aşar dağ olsa yıkarım Bizi ayıran kalın duvarları Bu acı gerçeğe sonradan vardım Gök çoktan yeşildir,dal çoktan sarı Bir define var gitsem bulur muyum Öpüştüğümüz ağaçlar altında Sevmek devam eden en güzel huyum İnsan bir kere sever hayatında Ben değilim söz açan gelecekten Var mı yok mu alemde bir o akşam Hiçbir şey istemiyorum felekten Bir daha seninle beraber olsam Cahit Sıtkı TARANCI Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Eylül 21, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 21, 2009 Ben Sana Mecburum ben sana mecburum bilemezsin adini mih gibi aklimda tutuyorum buyudukce buyuyor gozlerin ben sana mecburum bilemezsin icimi seninle isitiyorum agaclar sonbahara hazirlaniyor bu sehir o eski Istanbul mudur karanlikta bulutlar parcalaniyor sokak lambalari birden yaniyor kaldirimlarda yagmur kokusu ben sana mecburum sen yoksun sevmek kimi zaman rezilce korkuludur insan bir aksamustu ansizin yorulur tutsak ustura agzinda yasamaktan kimi zaman ellerini kirar tutkusu birkac hayat cikarir yasamasindan hangi kapiyi calsa kimi zaman arkasinda yalnizligin hinzir ugultusu Fatih`te yoksul bir gramofon caliyor eski zamanlardan bir cuma caliyor durup kose basinda deliksiz dinlesem sana kullanilmamis bir gok getirsem haftalar ellerimde ufalaniyor ne yapsam ne tutsam nereye gitsem ben sana mecburum sen yoksun belki Haziran`da mavi benekli cocuksun ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor bir sileb siziyor issiz gozlerinden belki Yesilkoy`de ucaga biniyorsun butun islanmissin tuylerin urperiyor belki korsun kirilmissin telas icindesin kotu ruzgar saclarini goturuyor ne vakit bir yasamak dusunsem bu kurtlar sofrasinda belki zor ayipsiz fakat ellerimizi kirletmeden ne vakit bir yasamak dusunsem sus deyip adinla basliyorum icimsira kimildiyor gizli denizlerin hayir baska turlu olmayacak ben sana mecburum bilemezsin Atilla İLHAN Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pareda Yanıtlama zamanı: Eylül 21, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 21, 2009 Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak, Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak... Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta, Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta... Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller; Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller, Sular mI yandı? Neden tunca benziyor mermer? Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta, Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta... Ahmet HAŞİM 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hush Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 6, 2009 .. en fazla bir yıl sürer yirminci asırlarda ölüm acısı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
asdjklm Yanıtlama zamanı: Kasım 18, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 18, 2009 ben seni ayakta alkışlıyorum hep ayakta alkışlıyorum seni ben yollarda yürürken alkışlıyorum sinemalarda, üçüncü sınıf oyuncularda alkışlıyorum afrika'nın içlerine doğru alkışlıyorum vuruşurken alkışlıyorum seni ben evet, hüzün hastası bir hayva...nsın acınası tesadüflerle ayrılıyorsun kainata gösterdiğin sahte hüviyetinden Sen intihar ederken orda, Ben intihar ederken burda Aynı acıyla... Aynı yerlerde.. Yanyana... Sezdirmeden öldüm, farkettirmeden öleceğim.. Birini bırakıp başka birini severken Hep seni özledim çünkü ben ! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
piskopat Yanıtlama zamanı: Kasım 18, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 18, 2009 şimdi yoksun seni düşünebilirim artık tutar ellerini öperim uzun uzun kimseler ayıplayamaz beni yokluğunda seni nasıl sevdiğimi anlayamazlar işte gözlerin işte dudakların senin olan ne varsa karşımda duruyor ayaklarını dilediğim yere götürebiliyorum artık sevdiğim şarkıları söyletiyorum dudaklarına ve hoyrat ellerimle seni her gün biraz daha güzelleştiriyorum bütün resimler sana benziyor hayret bütün aynalarda sen varsın nereye gitsem peşimden geliyorsun ... kimse yokluğunda bunca sevilmedi kimse yokluğunda ilahlaşmadı bu kadar saçların böyle daha güzel sen daha güzelsin gelecek mutlu günlerin ışığında her şey daha güzel ne var ki ayrılığın adı kötüye çıkmış yoksa bin yıl daha yaşamak isterdim ve seni bin yıl daha ayrılıklar içinde sevmek isterdim ama biliyorsun nihayet ben de bir insanım umutsuzluğa düştüğüm anlar oluyor hiç gelmeyeceksin sanıyorum o zaman kurşun gibi bir korku saplanıyor kalbime katran gibi bir yalnızlık sarıyor içimi yalnızlığımdan utanıyorum beni sevmesen ölürdüm beni sevmesen bir çakıl taşıydım şimdi beni sevmesen bir duvar gibi sağırdım kördüm bir at kadar ölümden acıydım ölümden beterdim beni sevmesen dünyayı bütün insanlara zindan ederdim beni bu kadar saracak ne vardı kanıma girecek göz bebeklerime oturacak bir sen fani gibi dudaklarımdan eksilmeyecek ne vardı hiç karşıma çıkmasaydın bu kör olası gözler görmeseydi seni ne vardı güzelliğini bilmeseydim bir dua gibi bellemeseydim adını ne vardı bütün gece gözlerimi tavana dikerek seni düşünmeseydim belki karşımda değilsin yanılıyorum bu gözler senin gözlerin değil aldatıyorlar beni karanlığın gözleri olmalı bunlar bana böylesine keder veren gülmeyi,yaşamayı haram eden bir karanlığın gözleri olmalı öyleyse sen hiçbir yerde yoksun sana hiçbir zaman yaklaşamayacağım yalan bu geçici sevinç,bu nur,bu ışık bu karanlığın ortasında yanan alev gözler bu kadeh içki gibi aydınlık ne dedimse inanma seni değil kendimi anlatıyorum sen istediğin kadar varlığın ta kendisi ol ölümsüzlüğün ta kendisi ben günden güne yok olmaktaydım bütün ışıkları kaldırıp attım bir yana anlıyor musun gökyüzü güneş olsa sensiz karanlıktayım Ümit Yaşar Oğuzcan işte bu tam bugünkü ve önümüzdeki bir kaç on yılki ruh halim olabilir Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hush Yanıtlama zamanı: Kasım 18, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 18, 2009 Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit, Günahıma girmeden, katilim olmadan git! Git de şen şakrak geçen günlerime gün ekle, Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle. Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar, Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar Madem ki benli hayat sana kafes kadar dar, Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar. Hadi git, benden sana dilediğince izin, Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin. Kahrımın nedenini söylesem irkilirler; Çünkü herkes beni Kays, seni Leyla bilirler. Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın; Oysa ki hep yedekte, hep elde var saymıştın. Hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak, Zannetme ki pişmanlık, mutluluk kadar ırak! Sanma ki fasl-ı bahar geldiği gibi gitmez, Sanma ki hüsranını görmeye ömrün yetmez. Her darbene tehammül edecektir bedenim, Gururum mani olur perişanıma benim. Yari Ferhat olanın ellerle ülfeti ne? Şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine. Henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka, Sana gül bahçesini kim açar benden başka! Hercai arılara meyhanedir çiçekler, Kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler! Madem aşk tablosunun takdirinden acizsin, Git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin. Ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet, Git de Allah aşkına bir selama muhtaç et! Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan! Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan! Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm, Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm. Korkulu düşlerimi yorumdan kaçıyorum; Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum. Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit, Günahıma girmeden, katilim olmadan git! Cemal Süreya 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.