Jump to content

Bugün Sizi Hangi Şiir Anlatıyor?


schizophrana

Önerilen Mesajlar

Ruhum Zindanda Kaldı

 

Gözlerim bağlanarak,

Elim kelepçelendi.

Karanlık perde perde,

Ruhumda şekillendi

 

Demir şakırtıları,

Ve nöbetçinin sesi.

Bir kaçak yakalandı,

Hazırlansın hücresi.

 

Beş numaralı hücre,

Zamanın buz tuttuğu.

Asırlara eş değerde,

Saniyenin artığı

 

Gün ışığına hasret,

Rengi solmuş bir deri.

Zaman, zaman ey zaman,

Bir ileri üç geri

 

Buraya mazlum düşmez,

O halde suçlusun sen.

Adalet yanılmaz ki,

Beyhude ne söylesen.

 

Konuş konuşamazsın,

Ağlamak, gülmek yasak

Bir yasak ki sormayın,

Yaşamak, ölmek yasak

 

Ekmeğim taştan katı,

Ve kırık çanakta su.

Ölümü hatırlatır,

Zindanların uykusu.

 

Ve bir gün olmaz olur,

Demir kapı açılır.

Hürriyetin kokusu,

Üzerime saçılır.

 

Derler; eğlen, gül, oyna,

Bedenin azad olsun.

Nereden bilecekler,

Ruhum zindanda kaldı.

 

Eklenme Tarihi: 25.01.2003

 

A. Kasım Baltacı

--------------------

Seni ne kadar sevdiğimi biliyor musun.

Bir serçenin gözyaşı kadar.

O kadarcık mı diyeceksin.

Biliyor musun güvercinler

Ağladıkları zaman ölürlermiş....!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR

 

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi

Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten

Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

 

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne

Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa

Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır

Kopmaz kökler salmaktır oraya

 

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını

Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin

Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara

Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

 

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine

Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın

Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

 

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar

Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın

Değişmemelisin hiçbir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu

Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

 

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle

Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı

Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına

Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

 

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına

Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır

Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.

 

ATAOL BEHRAMOĞLU

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM

 

Seni, anlatabilmek seni.

İyi çocuklara, kahramanlara.

Seni anlatabilmek seni,

Namussuza, halden bilmeze,

Kahpe yalana.

 

Ard- arda kaç zemheri,

Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.

Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...

Bir ben uyumadım,

Kaç leylim bahar,

Hasretinden prangalar eskittim.

Saçlarına kan gülleri takayım,

Bir o yana

Bir bu yana...

 

Seni bağırabilsem seni,

Dipsiz kuyulara,

Akan yıldıza,

Bir kibrit çöpüne varana,

Okyanusun en ıssız dalgasına

Düşmüş bir kibrit çöpüne.

 

Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,

Yitirmiş öpücükleri,

Payı yok, apansız inen akşamlardan,

Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,

Seni anlatabilsem seni...

Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır

Üşüyorum, kapama gözlerini...

 

Ahmed Arif

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Uçurtmamı rüzgâr yırttı dostlarım!

Gelin duvağından kopan bir rüzgâr...

Bu rüzgâr yüzünden bulutlar yarım;

Bu rüzgâr yüzünden bana olanlar...

 

O ceviz dalları, o asma, o dut,

Gül gül, mektup mektup büyüyen umut...

Yangından yangına arda kalmış tut.

Muhabbet sürermiş bir rüzgâr kadar.

 

Sezai Karakoç

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bırakıp gittin beni bütün kapılarda

bütün çöllerde tek başıma kodun

şafakta arayıp öğle vakti yitirdiğim

vardığım hiç bir yerde değildin

sensiz bir odanın sahrasını nasıl anlatsam

hiçbir şeyin seni andırmadığı bir pazar kalabalığını

denizde dalgakırandan da boşluğunu bir günün

seslenip de senden cevap alamadığım sessizliği

 

bırakıp gittin beni kalarak olduğun yerde hareketsiz

her yerde bırakıp gittin beni gözlerinle

düşlerin yüreğiyle bırakıp gittin beni

yarım kalmış bir cümle gibi bırakıp gittin

düşen hep ben oldum en küçük kımıldanışında senden

 

başını çevirdiğin için ağladığımı görmedin hiç

bana bakıp görmediğin için

ben yokken içini çektiğin için

 

ayağına düşen gölgene acıdın mı hiç sen

Aragon

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Beni bu eylül öldürecek

Bir aşk kadar zehirli,bir ****** kadar güzel.

Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.

Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren

Eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.

Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.

Akşam rüzgarları; tene dokunan bir kamçı kadar şehvetlidir.

Ben her yıl ölümü ve aşkı bu ayda beklerim.....

Keman konçertolarını,

Yalnız ağaçları,ürkek tebessümleri ve edepsiz kahkahaları severim.

Lacivert bir deniz benim ellerimde oynaşır.

Sahiller,yaşlı bir kadın gibi kendine terkedilir

Şarkılar,incecik bürümcükten acılar vaad eder her dinleyene

Bitenin başlayana dokunduğu yerdir eylül...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bilinmez, baharın ensesine bir kuşun

ilk kurşun sıkışıdır bu

bir kedinin yağmurda ilk yıkanışı

bir kadını merdivene ilk benzetişim, sen gidiyorken

arka sokak otellerine ilk rastlayışı bir sarayın

güzelliğin aynaları tehdit ediyor sevgilim

hüzünü unutuşun bu gece, belki sözü edilmez

bilinmez, belki yanıbaşımdadır o kaygan sevdan

bu şiir kuştüyü elini ilk özleyişimdir senin

 

 

Akgün Akova - Caz Çiçeği

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Büyümen Gerek Anlaman İçin Beni.

Küsmeli Tek Ağaca Sığınacağın Amansız Bir Yağmurda Aşkla Vurulman Gerek.

Kimse Görmemeli Çığlığının Sahibini.

Kendi Sesinle Ölmelisin,Sessizliğinle Büyüdüğün Gibi.

Düşürmeli Seni Bir Kaç Kez Acımadan Yerini Bulmamış Aşkların.

İçinin Yangınına Aldırmadan Kapıyı Vurup Çıkmalı Eksik Yaşadıkların.

Anlaman İçin Beni Anlaman Gerek..

Kaç Kişiyi Yaşarsan Yaşa,Kendi Yalnızlığındır Döneceğin En Sonunda.

En Sonunda Görmeyi Unutup Beklemeyi Öğrenecek Gözlerin Paslı Bir Cam Kenarında.

Konuşur Olacaksın Çiçek Mezarı Boş Saksılarla.

Önemsizleşecek Bakmaya Korkarken Başkalarına Gösterdiğin Sırlar.

İşte O Zaman Kalkacak Ellerinle Çektiğin Seninle Sen Arasındaki Sınırlar.. anlaman için beni kısacası

Anlama Beni Anlama..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

kurtulmuşuz o aşırı yaşama aşkından

kurtulmuşuz umuttan ve korkudan

kimdirler nedirler bilmiyoruz ya

genede şükrediyoruz tanrıya

hiçbir yaşam sonsuz olmadığı için

ölüler hiçbir zaman dirilmedikleri için

en yorgun ırmak bile sonunda

denize vardığı için...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Biliyorum, konuşacak birşeyimiz yok

Ama yine de gözlerini al gel

Elindeki yarayı, suskunluğunu, acemiliğini

Beni biri severse inanmam

Seni biri severse utanırsın

Bilmediğin bir hastalığa acımak gibi bile olsa gel

Biliyorum konuşucak bir şeyimiz yok

Ama ızdırabım sende, mutlaka al da gel...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

aydınlık neyin oluyor senin

gökyüzü akraban filan mı

beni bulur bulmaz gözlerin

şimşek çakıyorum yalan mı

yüzünde yalazını gezdirdiğin

saçlarından tutuşmuş orman mı

akla ziyan bir şey elektriğin

 

ayışığı mavisi dudaklarından mı

o ışık zenginliği mi giyindiğin

uzay tozları mı yıldızlardan mı

elime dokunduğu an elin

güneşler açıyorum sahi ondan mı

aydınlık neyin oluyor senin

 

Attila İlhan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gecelerce yorgun düştüm düşünden

Ömür kısa, yürek yorgun, yol uzun

Küstürdüler, gelemedim peşinden

Ömür kısa, yürek yorgun, yol uzun

 

İsmini yazdım her buğulu cama

Özlemim kalbine dikilmiş yama

Birçok kez gelmeyi istedim ama

Ömür kısa, yürek yorgun, yol uzun

 

Akamaz kururum, dolup taşsam da

Gidemez dururum, dağdan aşsam da

Ardından ne kadar hızlı koşsam da

Ömür kısa, yürek yorgun, yol uzun

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Secdeye gel şimdi anın önünde

hastayım de yanlışım de

benden ne ilaç ne de mutlak bir doğru iste!

Sana karanlığımı bağışlıyorum aptal aşık!

O karanlığı artık,kendi siyahınla besle

 

kolay değil elbette karşı koymak

yüzün küçülürken aynalarda yaşama karşı, bir avuç gelen yüreğinle..

kolay değil elbette gece büyürken

ayın çevresinde katlanarak acı da çekeceksin, korku da duyacaksın

ezilecek sesin

herşeye göğüs germesini ögrenip sevgilim

insanları seveceksin! ..

 

 

Sen, öğrendiğin gibi terket beni, ezbere terket!

Bir kazağı yırtarak çıkartır gibi terket!

Farkındayım, takılmaz deli gömleklerine kravat

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Benim kaderim bu,

öylece karşına oturup seyrediyorum

yüzünden geçen zamanları...

 

Küçük bir çocuk olan yüzün

annesinin kalbinin kapılarında kalmış...

Kırgın düşlerinde sakladığın...

İlk gençlik oluyor sonra yüzün

öyle eksik, öyle yarım kalmış büyümelerden durgun...

 

Sevdayla ışıyan,

çaresiz aşkların şiirlerinde mısra mısra yaşlanan yüzün...

 

Benim kaderim bu

öylece karşına oturup

seyrediyorum zamanın içinden geçen yüzlerini...

 

Bana sevdalı bir yüzün vardı eskiden

o şimdi yalnız içimde saklı...

 

Cezmi Ersöz

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Aşk Masalı

 

Nerde ne zaman bu hava çalınsa

Hoş geldi geçmişteki güzel günler

Nereye gidersen git günlük tasa

Bırak biraz da şad olsun gönüller

 

Beşiktaş'ta gün görmüş bir bahçede

Nisan akşamlarının en tatlısı

Sevdiceğim on dördünü sürmede

Bende gönüllerin en kanatlısı

 

Ben delikanlıyım o kız ve dilber

Bahar kokan o yanıp tutuşan ben

Şakadan derken dalmışız beraber

Aşk bahçesine çıkılmaz içinden

 

Ölüyorum senin için güzelim

Nasıl gülüp sokuluyor sahi mi

Saçlarını okşayan hangi elim

Kollarımda o yarin kendisi mi

 

Çöl olsa aşar dağ olsa yıkarım

Bizi ayıran kalın duvarları

Bu acı gerçeğe sonradan vardım

Gök çoktan yeşildir,dal çoktan sarı

 

Bir define var gitsem bulur muyum

Öpüştüğümüz ağaçlar altında

Sevmek devam eden en güzel huyum

İnsan bir kere sever hayatında

 

Ben değilim söz açan gelecekten

Var mı yok mu alemde bir o akşam

Hiçbir şey istemiyorum felekten

Bir daha seninle beraber olsam

 

Cahit Sıtkı TARANCI

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben Sana Mecburum

ben sana mecburum bilemezsin

adini mih gibi aklimda tutuyorum

buyudukce buyuyor gozlerin

ben sana mecburum bilemezsin

icimi seninle isitiyorum

 

agaclar sonbahara hazirlaniyor

bu sehir o eski Istanbul mudur

karanlikta bulutlar parcalaniyor

sokak lambalari birden yaniyor

kaldirimlarda yagmur kokusu

ben sana mecburum sen yoksun

 

sevmek kimi zaman rezilce korkuludur

insan bir aksamustu ansizin yorulur

tutsak ustura agzinda yasamaktan

kimi zaman ellerini kirar tutkusu

birkac hayat cikarir yasamasindan

hangi kapiyi calsa kimi zaman

arkasinda yalnizligin hinzir ugultusu

 

Fatih`te yoksul bir gramofon caliyor

eski zamanlardan bir cuma caliyor

durup kose basinda deliksiz dinlesem

sana kullanilmamis bir gok getirsem

haftalar ellerimde ufalaniyor

ne yapsam ne tutsam nereye gitsem

ben sana mecburum sen yoksun

 

belki Haziran`da mavi benekli cocuksun

ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor

bir sileb siziyor issiz gozlerinden

belki Yesilkoy`de ucaga biniyorsun

butun islanmissin tuylerin urperiyor

belki korsun kirilmissin telas icindesin

kotu ruzgar saclarini goturuyor

 

ne vakit bir yasamak dusunsem

bu kurtlar sofrasinda belki zor

ayipsiz fakat ellerimizi kirletmeden

ne vakit bir yasamak dusunsem

sus deyip adinla basliyorum

icimsira kimildiyor gizli denizlerin

hayir baska turlu olmayacak

ben sana mecburum bilemezsin

 

 

Atilla İLHAN

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,

Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,

Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak...

Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,

Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...

 

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;

Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,

Sular mI yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta,

Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...

 

 

Ahmet HAŞİM

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ben seni ayakta alkışlıyorum

hep ayakta alkışlıyorum seni ben

yollarda yürürken alkışlıyorum

sinemalarda, üçüncü sınıf oyuncularda alkışlıyorum

afrika'nın içlerine doğru alkışlıyorum

vuruşurken alkışlıyorum seni ben

evet, hüzün hastası bir hayva...nsın

acınası tesadüflerle ayrılıyorsun

kainata gösterdiğin sahte hüviyetinden

 

 

Sen intihar ederken orda,

Ben intihar ederken burda

Aynı acıyla...

Aynı yerlerde..

Yanyana...

Sezdirmeden öldüm, farkettirmeden öleceğim..

Birini bırakıp başka birini severken

Hep seni özledim çünkü ben !

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

şimdi yoksun

seni düşünebilirim artık

tutar ellerini öperim uzun uzun

kimseler ayıplayamaz beni

yokluğunda seni nasıl sevdiğimi anlayamazlar

işte gözlerin işte dudakların

senin olan ne varsa karşımda duruyor

ayaklarını dilediğim yere götürebiliyorum artık

sevdiğim şarkıları söyletiyorum dudaklarına

ve hoyrat ellerimle seni

her gün biraz daha güzelleştiriyorum

bütün resimler sana benziyor

hayret

bütün aynalarda sen varsın

nereye gitsem peşimden geliyorsun

...

kimse yokluğunda bunca sevilmedi

kimse yokluğunda ilahlaşmadı bu kadar

saçların böyle daha güzel

sen daha güzelsin

gelecek mutlu günlerin ışığında

her şey daha güzel

ne var ki ayrılığın adı kötüye çıkmış

yoksa bin yıl daha yaşamak isterdim

ve seni bin yıl daha

ayrılıklar içinde sevmek isterdim

ama biliyorsun nihayet ben de bir insanım

umutsuzluğa düştüğüm anlar oluyor

hiç gelmeyeceksin sanıyorum

o zaman kurşun gibi bir korku saplanıyor kalbime

katran gibi bir yalnızlık sarıyor içimi

yalnızlığımdan utanıyorum

beni sevmesen ölürdüm

beni sevmesen bir çakıl taşıydım şimdi

beni sevmesen bir duvar gibi sağırdım

kördüm bir at kadar

ölümden acıydım ölümden beterdim

beni sevmesen

dünyayı bütün insanlara zindan ederdim

beni bu kadar saracak ne vardı

kanıma girecek

göz bebeklerime oturacak

bir sen fani gibi dudaklarımdan eksilmeyecek

ne vardı

hiç karşıma çıkmasaydın

bu kör olası gözler görmeseydi seni

ne vardı güzelliğini bilmeseydim

bir dua gibi bellemeseydim adını

ne vardı bütün gece

gözlerimi tavana dikerek

seni düşünmeseydim

belki karşımda değilsin yanılıyorum

bu gözler senin gözlerin değil

aldatıyorlar beni

karanlığın gözleri olmalı bunlar

bana böylesine keder veren

gülmeyi,yaşamayı haram eden

bir karanlığın gözleri olmalı

öyleyse sen hiçbir yerde yoksun

sana hiçbir zaman yaklaşamayacağım

yalan bu geçici sevinç,bu nur,bu ışık

bu karanlığın ortasında yanan alev gözler

bu kadeh içki gibi aydınlık

ne dedimse inanma

seni değil kendimi anlatıyorum

sen istediğin kadar

varlığın ta kendisi ol

ölümsüzlüğün ta kendisi

ben günden güne yok olmaktaydım

bütün ışıkları kaldırıp attım bir yana

anlıyor musun

gökyüzü güneş olsa

sensiz karanlıktayım

Ümit Yaşar Oğuzcan

 

 

işte bu tam bugünkü ve önümüzdeki bir kaç on yılki ruh halim olabilir

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,

Günahıma girmeden, katilim olmadan git!

 

Git de şen şakrak geçen günlerime gün ekle,

Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.

 

Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar,

Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar

 

Madem ki benli hayat sana kafes kadar dar,

Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.

 

Hadi git, benden sana dilediğince izin,

Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.

 

Kahrımın nedenini söylesem irkilirler;

Çünkü herkes beni Kays, seni Leyla bilirler.

 

Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın;

Oysa ki hep yedekte, hep elde var saymıştın.

 

Hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak,

Zannetme ki pişmanlık, mutluluk kadar ırak!

 

Sanma ki fasl-ı bahar geldiği gibi gitmez,

Sanma ki hüsranını görmeye ömrün yetmez.

 

Her darbene tehammül edecektir bedenim,

Gururum mani olur perişanıma benim.

 

Yari Ferhat olanın ellerle ülfeti ne?

Şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine.

 

Henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka,

Sana gül bahçesini kim açar benden başka!

 

Hercai arılara meyhanedir çiçekler,

Kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler!

 

Madem aşk tablosunun takdirinden acizsin,

Git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin.

 

Ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet,

Git de Allah aşkına bir selama muhtaç et!

 

Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan!

Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan!

 

Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm,

Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm.

 

Korkulu düşlerimi yorumdan kaçıyorum;

Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum.

 

Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,

Günahıma girmeden, katilim olmadan git!

 

 

 

Cemal Süreya

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...