ases Yanıtlama zamanı: Eylül 10, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 10, 2008 beni özleyince bir nehir yatağını bulsun kor düşsün dağlarına, ceylanlar suya insin sesime bakıpta ağlıyorum sanma seni özleyince böyle olsun birazda ayrılıversin yaprak dalından insan sevdiğinden ayrılıversin kan damarımdan can pazarından adam baharından ayrılıversin dağda dört mevsim erimeyen kar varya yokluğum öyle erimesin sende vefasız çıktın, sende hayırsız çıktın adın batsın. saolasın zibamm;) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Topal Kırkayak Yanıtlama zamanı: Eylül 10, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 10, 2008 seni bulmakdan önce aramak isterim seni sevmekten önce anlamak isterim seni bir yaşam boyu bitirmek değil de, sana hep hep yeniden başlamak isterim ÖZDEMİR ASAF Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Demian Yanıtlama zamanı: Eylül 10, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 10, 2008 (düzenlendi) HEY JOE ! biliyorsun sen bunu en son duyulan ayak sesi ve üzerine kapanan demir kapı çıkıyor musun bu sefer, yeniden mi giriyorsun içeri anlaşılmıyor şarkıdan anlaşılmıyor joe gençliğimizin polisiye günleri kendi romanlarımız içinde uydurduğumuz adlar sanki o romanlar sahi de yaşadıklarımız yalan unuttuğum adların gece parklarında kaç kez aldattım seni ben ihanetle öğrendim sadakati kaç kez korkunun gözleriyle bakıştım bıçağının yüzünde artık kimse öldüremez beni çok zaman geçti herşeyin, herkesin üstünden hayat ödünç tenha uzak biz birbirimizin şarkılarının mirasıyız joe şimdi kaç kişi kaldık göğe bakma durağında el ele tutuştuğumuz gençlikten ben yine de bir yola çağırıyorum seni ister inanç de buna ister çaresizlikten dudaklarımı kanatırdı ıslığın hiç unutmadım hiç unutmadım ne zaman karanlığa düşsem senin ıslığını çalarım ben seni en çok dizlerin titrerken sevdim joe çık saklandığın yerden joe nerdeysen çık, ölmek değilse bu, bak kayboluyorum yoruldum seni beklerken vakit geçirdiğim dublörlerinden sana yazdığım hikayeyi yanlış okuyorlar her seferinde ah şimdi joe burda olsaydı diyorum joe şimdi burda olacaktı ki diyorum bazen sarhoşken kalabalığın içinde yüksek sesle söylüyorum adını ya da birinin kollarındayken, bazen pencereyi açıp sokaktan geçiyormuşsun gibi ardından sesleniyorum, hep başkaları bakıyor yukarıya. ben gülümseyerek, gitti, diyorum, yakalayamadım, gitti. sahi gittin mi joe? yoksa hiç mi olmadın? çık ortaya saklandığın yerden yoruldum, azaldım beklemekten bazen düşünüyorum da var mıydın sahiden, yoksa bir şarkının anısı mı uydurdu seni hiç bir şey benzemiyor değil mi, şimdi geçmişten daha çok bizim olan gençliğimize bilmem ki, karşılaşsak bile birbirimizi hatırlayabilir miyiz yeniden ikimiz de artık bir başkasıyken gene de sen bilirsin joe, sen bilirsin öyle iyiydik, bir düşün istersen. MURATHAN MUNGAN Eylül 11, 2008 schizophrana tarafından düzenlendi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
zibailelectra Yanıtlama zamanı: Eylül 11, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 11, 2008 Aramakmış oysa sevmek Özlemekmiş oysa sevmek Bulup bulup yitirmekmiş Düşsel bir oyuncağı Yalanmış, hepsi yalan Yalanmış, hepsi yalan Sevmek diye bir şey varmış Sevmek diye bir şey yokmuş. Acı çektim günlerce Acı çektim susarak Şu kısacık konuklukta Deprem kargaşasında. Yaşadım bir kaç bin yıl Acılara tutunarak Acı çekmek özgürlükse Özgürüz ikimizde. Acılardan arta kalan İşte şu bakışlarmış Buğu diye gözlerimde Gün batımı bulutlarmış Yalanmış, hepsi yalan Yalanmış, hepsi yalan Savrulup gitmek varmış Ayrı yörüngelerde. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
pr0gressive Yanıtlama zamanı: Eylül 11, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 11, 2008 "gözlerin gözlerime değince felaketim olurdu ağlardım..." atilla ilhan Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lorelei Yanıtlama zamanı: Eylül 11, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 11, 2008 bazı kendim bile kendime kalabalık geliyorum.. Metin Üstündağ Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
phobosORbia Yanıtlama zamanı: Eylül 11, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 11, 2008 ACIYA DOKUNUR GÖLGEM sisli cam ardında güneşim gölgem acıyla akar ırmakta uzun suskunluklar esaretimi çaldı kime sitem etsem ona mahkum kimden geçip gitsem onda kalan kendine aykırı ıssızlık kendi sesine aşina şölen içinden çıkamayınca dışında kalan içinde kalınca mekansız kalan benim diyeceğim tek şey hiçliğim bana ait olmayan tebessüm aksi ağlamak gerekli burada çocukça hesapsız / kuralsız / aynasız şöyle sert bir hareketle bakmak ve birazda gitmek sırtında sayıklama oysa olmaz bütün bu ışımalar orta yerinde hayatın bir oyun ortada bir oyun ortaoyun işte ilk sahnem. ... kim silerse gözyaşımı aynamı ona vereceğim oyunlarımı / acılarımı / ıssızlığımı beni kim anlarsa onunla gideceğim kimi anlarsam onunla öleceğim peki benim için ölmesini kimden isteyeceğim ... öyle çok işim var ki henüz gölgemin resmini çizemedim henüz sisli camdan güneşime değmedim ırmağını geçmedim acının unutarak yaşadım yapmam gerekenleri unutulmayı umarak geçtim başağrılarımı öyle çok işim var ki henüz başa dönemedim yetmişsekize dönemedim sıcağı göremedim kerpiç yazgımın gözlerinden öpemedim ağlamak gerek burada söz tüketen aynaya ne kalmışsa ikinci sahnem. ... kim benden bilirse acılarını uçurum çiçeğimi ona vereceğim görkemli endişelerimi felaketimi ışıklı tennuremi ona vereceğim son raksımı son yanışımı pencereden saydambakışımı ona vereceğim peki benim için yanmasını kimden isteyeceğim ... sisli cam ardında güneşim battı ırmağımı kuruttu temasım ağlayanı kovmak lazım buradan yetmez ki şiirime çöl olduğu... veda sahnem. ... kim gözyaşımı silerse ellerimi ona vereceğim son temasımı / gayretimi / ümidimi peki benim için ağlamasını kimden isteyeceğim ... ( Şiirin kime ait olduğunu bilmiyorum...) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kinyas Yanıtlama zamanı: Eylül 11, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 11, 2008 Aldanı-Aldatı Benim düşlerimin içinde O uyuyordu,duyuyordum. Ben bir uykusunda onun, Bir düş'ünde bulundum... Uyuyordu,duyuyordu, Avundum. II Benim düşlerimin içinde O uyumuyordu,biliyordum. Ben ne bir uykusunda onun, Ne de bir düş'ünde bulundum... Bulunsaydım, Vururdum.... Özdemir Asaf Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Demian Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2008 YAŞAMAK Biliyorum, kolay değil yaşamak, Gönül verip türkü söylemek yar üstüne; Yıldız ışığında dolaşıp geceleri, Gündüzleri gün ışığında ısınmak; Şöyle bir fırsat bulup yarım gün, Yan gelebilmek Çamlıca tepesine... -Bin türlü mavi akar Boğaz'dan- Her şeyi unutabilmek maviler içinde. Biliyorum, kolay değil yaşamak; Ama işte Bir ölünün hala yatağı sıcak, Birinin saati işliyor kolunda. Yaşamak kolay değil ya kardeşler, Ölmek de değil; Kolay değil bu dünyadan ayrılmak. Orhan VELİ Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
phobosORbia Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2008 Soyulur anlamsızlıkların ucu yırtık geçmişi mazime kalın harflerle yazılan her yaranın ardından... Ben mi çok çabuk pes ettim bunca zaman boyunca, yoksa doğru muydu kaçışlarım? Kendimi ezip geçmekten korkarcasına, ezdim geçtim etrafımda her kim varsa... Her yıkım bir felaket... Her felaket yıkım oldu içimde... Geçmişin harabelerine bakıp durmaktan, baktıkça durmaktan, durdukça kendimden kaçmaktan başka ne çarem vardı ki? Güzel günlerin geleceği umuduyla yeşillenir bahar, yanar gider acılar - ıstıraplar - kederler... Kötüye dair her ne varsa yanar gider içimde... Tek kötü ben kalırım... Çirkefinin içinde debelenen domuz misali ne paylaşırım kendimi, ne de bırakırım... İşte bu yüzden baharlar çabuk geçer bu şehirde... Yeşiller bozuşur ellerim değdiğinde... Elimin değdiği yerde ölüm biter... Kurur - solar yapraklar... En mutlu çiçekler bile büker boyunlarını değdiğim anda... Ölümler ölümüm olur... Karanlıklar mezarım... Kaç punto yapmak gerek yaraları? Daha ne kadar kalınlaştırmalı bu anlamsızlığımı... Kış misali yağar karanlık lapa lapa yalnızlığıma... Yalnızlığım yağar, karanlığım yağar, sonum yağar... Gömülürüm kendime... Gömülürüm içime... Geride sadece bir labirent kalır... Kendime kurduğum tuzak misali Ölüm Labirenti... Alıntıdır... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2008 İçkiye benzer bir şey var bu havalarda Kötü ediyor insanı, kötü Hele birde hasretlik oldu mu serde Sevdiğin başka yerde Dertli ediyor insanı, dertli İçkiye benzer bir şey var bu havalarda Sarhoş ediyor insanı, sarhoş... Orhan Veli Kanık 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Demian Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2008 Ölüm Yasam, yitim acisidir. Yasamak, yitirmenin acisini çekmektir. Ölüm yitmekse, yasamda yitirmektir. Yasamak, yasamin nasil tükendigini yasamaktir. Yasam yikimsa, yasamak yikmaktir. Ölüm bitmekse, yasam tükenmektir. Yasam yitirmekse, birlikte yasamak, yitirtmektir. Oruç Aruoba Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
zaranca Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2008 Hiçbir ciğere dolmuyorum ne zamandır. Hiçbir dumanla akıllara düşmüyorum. farkettim, ne yalnızım..... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Eylül 13, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 13, 2008 Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey, Dünyanın en güzel sesinden En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey... Fakat artık ümit yetmiyor bana, Ben artık şarkı dinlemek değil, Şarkı söylemek istiyorum. NAZIM HİKMET 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boogee Yanıtlama zamanı: Eylül 13, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 13, 2008 Kırmızı adinin yazıldıgı.. her dusuncem.. kızıl.. cennetin beyazından dusen.. arzum.. elmanın kıskırtıcılıgı kadar sen gıbı.. gunahkar dudaklarindan kalma.. nefesim gibi.. kırmızı yakan ve o ahlar cektiren guzelligin.. hala sinmis ozlemlerime.. askın o tadı… ates dudaklarından aldıgım ısırıkta gizlenmis.. solugundan gecmis.. yurek sızıma.. senin hasretini anlatan saclarının orttugu bakısların..kırmızı gecenin ustune atılan ısıksızlıgın ortusu gibi.. ac gozlerini.. ısıtan tutkunla… usuyen ozlemlerim ısınsın.. adım izlerin ah… yangın yeri cigne topragımı fetheden kumandanın gururu kadar… kızıl kor sevis …sevis benimle sur…sur dudaklarını aclıgıma tohumlansın sevinclerim yok olusa… kosalım.. kosalım yeniden cennete.. masum sehvete…kırmızıya Gassan Satar Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mysteriouslady Yanıtlama zamanı: Eylül 13, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 13, 2008 BİR AYRILIŞ HİKAYESİ Erkek kadına dedi ki: -Seni seviyorum, ama nasıl, avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya çıldırasıya... Erkek kadına dedi ki: -Seni seviyorum, ama nasıl, kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz, yüzde yüz, yüzde bin beş yüz, yüzde hudutsuz kere yüz... Kadın erkeğe dedi ki: -Baktım dudağımla, yüreğimle, kafamla; severek, korkarak, eğilerek, dudağına, yüreğine, kafana. Şimdi ne söylüyorsam karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana.. Ve ben artık biliyorum: Toprağın - yüzü güneşli bir ana gibi - en son en güzel çocuğunu emzirdiğini.. Fakat neyleyim saçlarım dolanmış ölmekte olan parmaklarına başımı kurtarmam kabil değil! Sen yürümelisin, yeni doğan çocuğun gözlerine bakarak.. Sen yürümelisin, beni bırakarak... Kadın sustu. SARILDILAR Bir kitap düştü yere... Kapandı bir pencere... AYRILDILAR... NAZIM HİKMET 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Eylül 20, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 20, 2008 Biz yeni bir hayatın acemileriyiz Bütün bildiklerimiz yeniden biçimleniyor Şiirimiz, aşkımız yeniden, Son kötü günleri yaşıyoruz belki İlk güzel günleri de yaşarız belki ... Cemal Süreya Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Eylül 20, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 20, 2008 Eskil Denizci ne hoş ne de kırmızı,Tanrının başı gibi, Görkemli güneş yükseldi; Herkes peki deyince,öldürdüm kuşu sisi dumanı getiren. Hepsi hak verdi öldürülmesine sisle dumanı getiren kuşların. Tatlı yel esti,uçtu ak köpükler, başıboş izledi dümen suyumuz; herkesten önce dalan bizdik dingin sessiz denize. yelin hızı kesildi,yelkenler indi, hüzün doluydu ortalık; yalnız kırmak için konuştuk arada bir denizin sessizliğini! herşey sımsıcak bakırsı gökte, ögle güneşi kan rengi, tünemiş gemi direğinin tam üzerine, ancak ay kadar büyük. günler geçti birbiri ardından, ne bir soluk,ne kımıldama,öylece kaldık; bir resimdekı gemı gibi aylak, resimden bir denizin ortasında. su,su,her yanımız su, bütün güverteler kupkuru; su,su,her yanımız su bir damla bile yok içmeye... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kinyas Yanıtlama zamanı: Eylül 21, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 21, 2008 Umutsuzlar Parkı [...] III Binlerce, ama binlerce yıldır yaşıyorum Bunu göklerden anlıyorum, kendimden anlıyorum biraz İnsan, insan, insandan; ne iyi ne de kötü Kolumu sallıyorum yürürken, kötüysem yüzümü buruşturuyorum Çok eski bir yerimdeyim, çürüyen bir yerimden geliyorum Öldüklerimi sayıyorum, yeniden doğduklarımı Anlıyorum, ama yepyeni anlıyorum bıktığımı Evlerde, köşebaşlarında değişmek diyorlar buna Değişmek Biri mi öldü, biri mi sevindi, değişmek koyuyorlar adını Bana kızıyorlar sonra, anısızın bana Kimi ellerini sürüyor, kimi gözlerini kapıyor yaşadıklarıma Oysa ben düz insan, bazı insan, karanlık insan Ve geçilmiyor ki benim Duvarlar, evler, sokaklar gibi yapılmışlığımdan. Bilmezler, kızmıyorum, bunu onlardan anlıyorum biraz Erimek, bir olmak ve unutulmak içindeki onlardan Ya da bir başkaca şey: ben kendimi ayırıyorum O yapayalnız olmaktaki kendimi Böyleyken akıp gidiyorum bir nehir gerçeği gibi Sanki ben upuzun bir hikâye En okunmadık yerlerimle Yok artık sıkılıyorum. [...] Edip Cansever Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
zibailelectra Yanıtlama zamanı: Eylül 22, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 22, 2008 ARKADAŞIM BADEM AĞACI Sen ağaçların aptalı Ben insanların Seni kandırır havalar Beni sevdalar Bir ılıman hava esmeye görsün Düşünmeden gelecek karakış.. Acarsın çiçeklerini .. Bense hayra yorarım gördüğüm düşü... Bir güler yüz bir tatlı söz.. Açarım yüreğimi hemen Yemişe durmadan çarpar seni karayel Beni karasevda Hem de bilerek kandırıldığımızı Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza Koş desinler bize şaşkın Sonu gelmese de hiç bir aşkın Açalım yine de çiçeklerimizi Senden yanayım arkadaşım Havanı bulunca aç çiçeklerini Nasıl açıyorsam yüreğimi Belki bu kez kış olmaz Bakarsın sevdan düş olmaz Nasıl vermişsem kendimi son sevdama Vur kendini sen de bu güzel havaya Aziz Nesin Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Ekim 5, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 5, 2008 Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri.. Payı yok, apansız inen akşamdan. Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene, Seni, anlatabilsem seni... Yokluğun, cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini... Ahmed Arif Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
alev Yanıtlama zamanı: Ekim 5, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 5, 2008 Içimde bir yerlerde ve şimdi kelimeler kadar yalnizim bir odam bir ben hayata kapanmişim başlamak ,istiyorum ya tekrardan ya da çekip gitmek varmak istiyorum hayallere… aldiğim nefes kadar üşüyorum verdiğim soluk kadar aciyor bedenim şimdi yalnizim bir odam bir ben ve içimdeki acemi şaiirin buruşuk kağitlarda gizli sakli şiirleri karanliğin buz gibi gecelerinde rüzgarin sesini dinliyorum penceremde sessizlik çiğ gibi üzerimde biliyorum çikmaz olan sonu olmaya n bir yere variyorum gidiyorum bir hayallerim bir kağidim ve bir ben bir hayat işte onuda götürüyorum sonsuz kere ve sonsuz kere anliyorum ben yaşamiyorum aslinda ölüm ardimda sessiz adimlarda belki hissettiğim duygularimda ya ona gidiyorum ya da çözemediğim varamadiğim yollara Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Ekim 6, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 6, 2008 Mutsuzluktan söz etmek istiyorum Dikey ve yatay mutsuzluktan Mükemmel mutsuzlugundan insansoyunun sevgim aciyor Biz giz dolu bir sey yasadik onlar da orada yasadilar Bir dagin çarpikligini bir sevinç sanarak En basta mutsuzluk elbet Kasaba meyhanesi gibi Kahkahasi gün isigina vurup ta ötede beride yansimayan Yani birinin solgun bir gülden kaptigi frengi Öbürünün bir kadindan aldigi verem Bütün ishanlarinin tarihçesi Bütün söz vermelerin tarihçesi sevgim aciyor Yazik sevgime diyor birisi Güzel gözlü bir çocugun bile O kadar korunmus bir yazi yoktu Ne denmelidir bilemiyorum sevgim aciyor Gemiler gene gelip gidiyor Daglar kararip aydinlanacaklar Ve o kadar Tavrim bir seyi bulup cosmaktir Sonbahar geldi hüzün Kis geldi kara hüzün Ey en akıllı kişisi dünyanın bazen yaz ortasında gündüzün sevgim aciyor Kimi sevsem Kim beni sevse Eylül toparlandi gitti iste Ekim falan da gider bu gidisle Tarihe gömülen koca koca atlar Tarihe gömülür o kadar Turgut Uyar Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rimmon Yanıtlama zamanı: Ekim 6, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 6, 2008 Agathe, uçtuğu var mı ruhunun arasıra, Büyülü, mavi, derin ve ışıl ışıl yanan Bambaşka denizlere, bambaşka semalara, Şu kahrolası şehrin simsiyah havasından? Agathe, uçtuğu var mı ruhunun arasıra?... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lorelei Yanıtlama zamanı: Ekim 6, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 6, 2008 Kırılmak için bükül Düz olmak için eğril. Dolmak için boşal, Parçalan ki yenilen Az şeye sahip olanlar Çağa kavuşabilirler Çok şeyi olanların zihni karışır.. Elif Şafak/Pinhan Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.