Jump to content

Bugün Sizi Hangi Şiir Anlatıyor?


schizophrana

Önerilen Mesajlar

Saate bakmaksizin kapisini çalabilecegi

bir dostu olmali insanin

"Nereden çiktin bu vakitte" dememeli,

bir gece yarisi telasla yataktan

firladiginda;

"Gözünün dilini" bilmeli;

dinlemeli sormadan, söylemeden anlamali

Arka bahçede varligini sezdirmeden,

mütemadiyen dikilen vefali

bir agaç gibi köklenmeli hayatinda;

sen,

her daim onun orada durdugunu hissetmelisin.

ihtiyaç duydugunda

gidip müsfik gövdesine yaslanabilmeli,

kovuklarina saklanabilmelisin.

Kucaklamali seni güvenli kollari,

dallari bitkin basina omuz,

yapraklari kanayan ruhuna merhem olmali

En mahrem sirlarini verebilmeli,

en derin yaralarini açip gösterebilmelisin;

gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz

Onca dalkavuk arasinda bir tek o,

sözünü egip bükmeden söylemeli, yanlis

anlasilmayacagini bilmeli.

Alkislandiginda degil sadece,

asil yuhalandiginda yaninda durup koluna girebilmeli.

övmeli alem çinde,

bas basayken sövmeli

ve sen öyle güvenmelisin ki ona,

övdügünde de sövdügünde de

bunun iyilikten oldugunu bilmelisin,

"hak ettim" diyebilmelisin.

Teklifsiz kefili olmali hatalarinin;

günahlarinin yegane sahidi

Seni

senden iyi bilen,

sana senden çok güvenen bir sirdas

Gözbebekleri bulutlandiginda

yaklasan firtinayi sezebilmelisin.

Ve sen

agladiginda, onun gözünden gelmeli yas

Can Dündar

 

 

kuzum gözümde daha bir kıymetlendi bu gün.

4 senemin acısını tatlısını bir an olsun kaçırmadan paylaştı sağolsun.

ama bu bir son değil tabi:)

schizophrana tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ANLATAMIYORUM

Ağlasam sesimi duyar mısınız,

Mısralarımda;

Dokunabilir misiniz

Göz yaşlarıma, ellerinizle?

 

Bilmezdim

Şarkıların bu kadar güzel,

Kelimelerin kifayetsiz olduğunu

Bu derde düşmeden önce.

 

Bir yer var, biliyorum;

Her şeyi söylemek mümkün;

Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;

Anlatamıyorum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Islık Çalmak

.

Balıklar için deniz lazım,

Sevişmek için işsiz olmak

Ve geceleri yatakta

Duymamak için tabanların sızısını

Zengin olmak lazım.

Halbuki ıslık çalmak için

Birşey lazım değil.

.

Melih Cevdet Anday

 

 

ıslık çalmak..hiuuh:)

la ra lay lay laralaralaay lay lalalalalalay lay lay lay:)

 

işte öyle:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bazen duyguları tarif edecek yeterli kelime yoktur..

Susarsınız..

Yüzünüze engel olunması imkansız bir gülüş yerleşir..

Yüreğinizi saran mutluluk gözlerinizi de ele geçirir..

Ve siz o kelimeyi bulamazsınız..

Bu muhteşem duyguyu ifade edecek kelimeyi bulamazsınız..

Teşekkür edebilmek için telefon açarsınız, bu mutluluğa sebep olan kişiye..

Ama hiçbir şey söyleyemezsiniz..

Susarsınız..

Gülümsersiniz..

İç çekersiniz..

Neyse ki O anlar sizi..

Ve der ki: “Anladım ki gerçek mutluluk, karşındakini mutlu edebilmekmiş.”

Ve siz, sizi mutlu ederek mutlu olan bu insan karşısında yine susarsınız..

Susmak yeterli bir teşekkür olabilir mi ??

Susmak yeterince anlatabilir mi yaşadığınız mutluluğu..

Bazen öyledir..

Bazen bir anda, aniden, hıphızla öyle bir mutluluk sebebi gelir ki elinize.. avuçlarınızın içine..

Öylece kalakalıverirsiniz..

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Düz değil düzen değil az değil ezen değil

Boz değil bozan değil

Bir gül biter içimde içimde içimde

Tam bildiğim biçimde biçimde biçimde

Oy gecenin tam üçünde gecenin tam üçünde

Sevda gibi kanımda can verirken elimde

Pençe gibi düşümde uy değil uyku değil

Uy değil uyku değil

Bir gül biter içimde

Gecenin tam üçünde

Can değil canan değil er değil eren değil

Geç değil erken değil

Bir gül biter içimde içimde içimde

Tam bildiğim biçimde

 

FİKRET KIZILOK

http://www.dailymotion.com/video/xc9e3k_gecenin-ucunde_webcam

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

NAR

Beni çok sev, bir nar bahçesindeki tanelerin toplamından pay biç mesela.

Çünkü ben öyle yapıyorum.

Bu yüzden Afrika’nın en kurak çöllerinde bile nar ağaçları görüyorum.

Beni çok sev, ben seni hesapsız seviyorum…

 

Tarihteki bütün aşkları kızdıracak kadar!

 

Özgür Gümüşsoy

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hasretle bekleyip iple çektim gelişlerini çoğu zaman...

Sen hep iki bahar arasında, hazlar zamanı çıkageldin; eteklerinde ilkyaz

coşkuları ve isyanlarla...

Haziranlarda aşık, haziranlarda pişman, haziranlarda ergen ol­dum.

İşte burada yıllar yılı getirip, iadesiz taahhütsüz önüme atıverdiğin eski yaşlar... kimi hakkınca yaşanmış, kimi belki hiç yaşanmamış... kimi çocuk, kim genç, kimi olgun...

Her serin baharın ardından yaz kokulu yıldız müjdeler taşıdın bana... hararetli ve çıplak Temmuz akşamları vadettin... peşisıra hazan geldiğini hissettirmeksizin bir süre...

Gün oldu tomurcuk olup çiçek çiçek boy verdin; gün oldu şiddet yüklü bir öfke bulu­tuna tutunup seller yağdırdın gecikmiş bahar dallarının üzerine... hazırlıksız... insafsız...

Öncesiz ve sonrasız aşklarda oyaladın beni...

Kimi gerçek, çoğu yalan...

Zamanla ibadet eder gibi sevmeyi öğrettin...üzerine kırağı düşmüş beyaz bir gül kadar taze... bir o kadar kusursuz...

Anladım ki, Haziran'da sevmek yaman...

Yarim Haziran..!

yarın yazamam,şimdiden hoşgeldin haziran..

hoşgeldin haziranım.

yaz ..

 

 

http://passionweiss.com/wp-content/uploads/2008/06/forever_summer.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Üzerime çöken geceden başka

Kapkaradır o çukur da boydan boya

Hangi Tanrılar bahşetmiş bilmem ama

Şükrederim yenilmez ruhum için onlara.

Feleğin pençesine düştüğüm anda

Ne irkildim, ne de sızlanıp durdum

Kaderin kılıcı tepeme bindiğinde

Kana bulandı da başım,

eğilmedi hiç boynum.

Gazap ve gözyaşı ülkesinin ötesinde

beklemiyor başka hiçbir sey,

gölgelerin dehşetinden

yine de korkmaz bir halde

buluyor ve bulacak beni

yılların yılgınlığı ve tehdidi

Dar olmuş ne fark eder kapının kendisi

Çetinse cezam, fark eder mi zindanı

kendi kaderimin efendisi benim.

kendi ruhumun kaptanı da

 

William Ernest Henley (1849 – 1903)

İNVİCTUS

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

vurulmuşum

dağların kuytuluk bir boğazında

vakitlerden bir sabah namazında

yatarım

kanlı, upuzun...

vurulmuşum

düşüm , gecelerden kara

bir hayra yoranım çıkmaz

canım alırlar ecelsiz

sığdıramam kitaplara.

şifre buyurmuş bir paşa

vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben Sana Mecburum

ben sana mecburum bilemezsin

adini mih gibi aklimda tutuyorum

buyudukce buyuyor gozlerin

ben sana mecburum bilemezsin

icimi seninle isitiyorum

 

agaclar sonbahara hazirlaniyor

bu sehir o eski Istanbul mudur

karanlikta bulutlar parcalaniyor

sokak lambalari birden yaniyor

kaldirimlarda yagmur kokusu

ben sana mecburum sen yoksun

 

sevmek kimi zaman rezilce korkuludur

insan bir aksamustu ansizin yorulur

tutsak ustura agzinda yasamaktan

kimi zaman ellerini kirar tutkusu

birkac hayat cikarir yasamasindan

hangi kapiyi calsa kimi zaman

arkasinda yalnizligin hinzir ugultusu

 

Fatih`te yoksul bir gramofon caliyor

eski zamanlardan bir cuma caliyor

durup kose basinda deliksiz dinlesem

sana kullanilmamis bir gok getirsem

haftalar ellerimde ufalaniyor

ne yapsam ne tutsam nereye gitsem

ben sana mecburum sen yoksun

 

belki Haziran`da mavi benekli cocuksun

ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor

bir sileb siziyor issiz gozlerinden

belki Yesilkoy`de ucaga biniyorsun

butun islanmissin tuylerin urperiyor

belki korsun kirilmissin telas icindesin

kotu ruzgar saclarini goturuyor

 

ne vakit bir yasamak dusunsem

bu kurtlar sofrasinda belki zor

ayipsiz fakat ellerimizi kirletmeden

ne vakit bir yasamak dusunsem

sus deyip adinla basliyorum

icimsira kimildiyor gizli denizlerin

hayir baska turlu olmayacak

ben sana mecburum bilemezsin

 

Atilla İlhan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Geber sevgilim!

Gebermelisin;

Ruhunda bir kuğu gibi süzülen kötürüm düşler

Akarken nefesinden yüzüme doğru

Tenime değdirdiğin kaç molekülün varsa

O kadar atomlarına bölün, o kadar si**tir git!

 

Cehenneme git aşkım!

Gitmelisin;

En derininde yanarken bir hatıra ormanı gibi

Kaynayan katranların çıkardığı baloncuklara

Birkaç yalan daha sıkıştırıp gönderirsin belki

 

Ah bir tanem, özür dilerim

Benim alçak(!)gönüllü sevgilim...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dün Gece

Ne güzel geceydi dün gece, ne güzel geceydi:

Onunla sarmaşdolaş, dudak dudağa,

talih kapısı ardına kadar açık,

güneş kucağımızda.

Ne güzel geceydi dün gece, ne güzel geceydi:

Şarap tasını her sunuşunda

diyordu aklına başına al.

Hani dün gece aklın da tam sırasıydı ya!

Mevlana

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma

 

Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.

Bugün sardunyalarım da açmadı

Belki de küskün renklere

Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım

Sensiz soluyorum anlayacağın

Mavi mavi ölüyorum

 

Duyuyor musun, orada mısın,

Var mısın, yok musun?

Bir tek şeyi unutma!

 

Seni sevdim ben.

 

Yanarak, yıkılarak

Aklıma her geldiğinde ağlayarak

Alıntı ( şairi beni affetsin adını defterime yazmamışım :( )

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu kent öldürüldü diyorlar,

Kurşuna dizildi bir gece yarısı.

Hayaletler geziniyormuş şimdi,

Sokak aralarında ve caddelerde..

Baykuş tüneği olmuş alanlar,

Ve yarasalar uçuşuyormuş...

Silah ve esrar kaçakçıları

Altın çağını yaşarlarken,

Artıyormuş bir yandan da

Kumarhaneler,meyhaneler..

Borsa oyunları hileli iflaslar

Birbirini kovalayıp dururken,

Nasıl çıkmışsa pek bilinmiyor

Yaygınmış şimdilerde rus ruleti..

İntiharların sayısı bilinmiyor,

Çoğalıp duruyormuş fahişeler,

Ve artık bunların hiç biri

Olay bile sayılmıyormuş şimdi.

Bu kent öldürüldü diyorlar,

Bahar gelmez artık buraya..

Bir kent nasıl öldürülür göz göre göre?

Ben inanmıyorum kim ne derse desin .

Sodon ve Gomore efsanelerde kaldı,

Yaşanan bir başka tarih şimdi.

Şöyle bir dokunsak toprağa yalın ayak,

Duyacağiz belki tarihin akışını.

Baharda gecikebilir unutmayalım,

Böyle okuduk tarihin kitaplarından.

Hele vakit gelsin,sevda dal versin

Uzanacağiz bir sabah çiçekli bir ağaca.

Unutmayalım aşkın sımsıcaklığını..

Suskun bekleyişlerini varoşların..

Kitapları,fabrikaları unutmayalım,

Unutmayalım dağların öyküsünü.

Zincirlerini kırmasını bilir bir kent..

Aovrayı unutmayalım.

Kışlık saray ne kadar dayanabilir

Hayatı kollamasını bilenlere?

Ölüm suretini gezdiren serseriler

Sızıp kalacaklar birazdan.

Ve bir tül gibi yırtılırken çevre,

Bu kent yeniden yaşanacaktır.

Bir kent nasıl öldürülür göz göre göre?

Ben inanmıyorum kim ne derse desin..

 

AHMET TELLİ

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sana gitme demeyeceğim.

Üşüyorsun ceketimi al.

Günün en güzel saatleri bunlar....

Yanımda kal.

 

Sana gitme demeyeceğim.

Gene de sen bilirsin.

Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,

İncinirsin.

 

Sana gitme demeyeceğim.

Ama gitme Lavinia.

Adını gizleyeceğim,

Sen de bilme Lavinia

 

Özdemir ASAF

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

aynalardan uzakta

...

Varlığın dudaklarımda bir bal tadı

Yokluğun en korkuncu ölümlerin

Senden başka dindiren olmadı

Acısını içimde kanayan yerin

 

Benimle kal zaman bitinceye kadar

Benim ol yüzyıllar ve çağlar boyunca

Bir ömürdür seninle geçen dakikalar

Ölümden güçlüyüm sen yanımda olunca

 

Şimdi öyle büyük ki beraberliğimiz

Nabzın benim bileklerimde vurmakta

Artık bütün kaygıların ötesindeyiz

Benimle en güzelsin aynalardan uzakta

ümit yaşar oğuzcan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

düşer gecenin karmaşasına sağanak duygular

ağlasam, döker yapraklarını görkemli ağaçlar

ölsem, umutlar küser

olağandışı dediğin nedir ki! artık her şey ilenmektir

alı, mavisi dökülmüş sapsarı bir yel

 

güneş gibi yalnızım, evren denli yalnızlık

yosunlar bağladığında sessizliğimi

bir yağmursuz bulut muşum

oysa ne kadar da yok muşum

içine kanayan umutmuşum

kendimiz yaptık, kendimiz taptık

yeryüzüne sıvanan balçıktan öte neyiz ki!

 

ey insan! ..

sen duygularının ve tutkularının sürüngeni değil misin?

de ki ona...

kafatasında taşıdığın kerhanedir, zevklerinden açılır kapısı

kaç suçsuz can, kaç gelecek gömdün tarihin apışarasına

tarih seni kanıyor ışığın ayın arka yüzünde kaldı, anlasana

kim çizdi beni bu resmin en kuytu köşesine

gözyaşlarım senin olsun, ağlasana

 

müzik de sustu, son ihanetiydi yaşamın

kırıldı içimdeki resmin kısrağı, beynimdeki deli senfonisi

 

hey! yüreğime saplanan hırçın yabancı, içime yıldırım gibi düşen siyah saçlı sanrı

içinden kaç yılkı geçti üşüdüğümüz ve unuttuğumuz sevdaların

seni ne zaman düşünsem karnımın ortasında yanardağ,

sevmesem çeker miydim bunca acıyı, sabır kangren oldu

yoksulum, yorgunum, ufkum sonsuza açık, çığlıklarla geçti üstümden karanlıklar

yıllar ve yıldızlarla tükendim, damarlarımda kan yerine karıncalar

üşüyen ağaç bedenim, çürüyen tomruk sızısı

dudağında ürkek bir öpücük gibi duran ben’deyim

içimdeki kırmızı imgeyi nereye koysam utanır

gözyaşlarım yağmur kokusudur topraklarında

kararıyor son ışıklar, son bekleyiş, son sesleniş, son tükeniş

bu şiire artık ne eylül girebilir ne haziran

günleri öyle dövdük ki aşk olsun, acımadan

eylül mora döndü haziran ebruli

 

sırı dökülmüş aynalardaki son mavi

içimin en yangın yerinde çılgın krizantem

sen yoktun, kanlı gözyaşlarımı sensiz dokudum

yeryüzünü sensiz okudum

sensizdim ya okuduğumdanda bir şey anlamadım

sen yanımda yoktun

utkusuzdun, erilimle beslendin

benim açlığımsa düşümde

seni geçmişten ve gelecekten söküp aldım

üstüme yıkıldı tarihin duvarı

ellerin artık hırçın keklik sürüsü, külleri ateşe veren

tersine akan nehirler gibisin içimde

ilkelini özledim, cennetten kovulmadanki yabanıllığını

ne yazıkki öğrendim

cennet mekanımız aşkmış

bizi kovan şeytan

gönle haset düşüren

şaraba zehir katan

helale haram sunan kibirmiş meğer...

 

aslında düşsün, sancılı bir düşüşsün

boş bardak damlayı tanımaz; ama dolusu taşıyamaz

 

şiirler yazdım, şiirler yazdın, şiirler yazdık tapınır gibi tanrıya(sevgi)

kutsal gömlekler giydirdik 'aşk' gibi, bütün sabahlara

kızıl gülücüklü gül gözlüm, şiirler ki kirvesidir aşkın

beni soğurmanın telaşı mı şiirlerdeki

son tutsaklığın

aşk senin, son kutsallığın

inatçı ilahlara bu son boyun eğişki

duygu denizimde pembe bir telaşsın

yağmursuz mor gök gürültüsü

aşk usumun neresine sığındı

 

kaç dizede üşüdüm, kaç dizede boğuldum bir bilsen

sen kal, ben sessizce gideyim bu şiirden

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Beni uykudan uyandırır uyandırmaz dünyanın bütün huyları yüzünde ben bunlardan birini seviyorum en çok

sana bir nar kesip uzatıyor ya doğa tutsam tanelerini

sevincin gözyaşları derdim buna. bir süre bakışıyoruz karşılıklı ben uykudan uyanır uyanmaz benimle şiir gibidir bu tam karşımda ama yazılmamış durmadan bileniyor aklımda. seni unutarak baktığımda bile dünyanın her yerlerinden geçiyorsun yayılıyorsun kalabalıklara

yalnız yayılmak mı

aşkın en büyüğü, en dayanılmazı demeli buna. özlenirsin, alabildiğine varsın da daha da var oluyorsun gün günden

olgun bir meyva gibi güleceksin

zamanla

bir kadın da değilsin, bir kişi de değilsin bir kuş olsa mavilik derdi buna.

 

Edip Cansever

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Son Türkü

 

Kaybolmak üzre suya düşen bilezik;

Bak, bütün kırışıklar silindi sudan.

Son saatimde mi uyandım uykudan,

Neden boş geçen yıllardan içim ezik?

 

Durdu beni ölüme götüren kervan.

Eski bir şarkı söyleniyor rüzgarda.

Duydum ki sevmeyi bilen dudaklarda

Benim ilahilerim hala okunan.

 

Sevgilim...... ellerime dokunaraktan..

Beni çağıran bir eda var sesinde.

Bu muydu insanlara son nefesinde

Görüneceğinden bahsedilen şeytan?

 

Sular çekilmiye başladı köklerde

Isınmaz mı acaba ellerimde kan?

Ah! Ne olur bütün güneşler batmadan

Bir türkü daha söyliyeyim bu yerde!

 

Orhan Veli Kanık

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ilık ilerleyişin farkında mısın yıldızların altında ki?

 

Varolduğumuzu biliyor musun?

 

Anahtarlarını unuttun mu krallığın?

 

Gerçekten doğdun mu acaba ve sağ mısın acaba?

 

Hadi icadedelim yeniden tanrıları tüm çağların tüm mitlerini...

 

Sembollerini kutlayalım derin mürver ormanlarının...

 

(Unuttun mu yoksa derslerni eski savaşların)

 

Büyük altın spermlere muhtacız

 

Babalarımız gülüşüyor ormanda ki ağaçların bağrında

 

Anamız ise ölü yatıyor deniz de

 

Katliama sürüklendiğimizin farkında mısın;

 

serinkanlı amiraller tarafından

 

ve şişko ağır aksak generallerin gençlerin kanıyla tahrik olduğunun?

 

Farkında mısın televizyondan yönetildiğimizin?

 

Ay kanı çekilmiş bir canavar

 

gerilla grupları esrar sarar yeşil bağların yanıbaşında

 

savaş açmak için çullanırken masum çobanların üzerine ölmekte olan.

 

Ey varlığın yüce yaratıcısı bize bir saat daha ihsan eyle

 

sanatımızı ifşa etmek ve hayatımızı kusursuzlaştırmak için

 

Güveler ve ateistler çifte kutsaldır ve şimdi ölüp gidiyorlar

 

Yaşarız, ölürüz ve ölüm sona erdirmez hiçbirşeyi

 

Daha da derinlerine ineriz kabusun

 

Hayata sarılırız; o tutkulu çiçeğimiz

 

Sarılırız umutsuzluğun vjn larına ve pns lerine

 

Nihai hayalimizi gördük

 

Columbusun kasıkları şişiyor yeşil ölümle

 

(Kalçalarına dokundum kadının ve gülümsedi ölüm)

 

Dizilmiş duruyoruz bu eski ve çılgın tiyatroda

 

Çoğaltıp yaymak üzere hayat şehvetimizi

 

ve kaçıp gitmek için kaynaşan bilgeliğine sokakların

 

Fırtına kasıp kavurdu ambarları

 

Pencereleri koruduk ve geriye kalanların sadece birini

 

Dansetsin ve kurtarsın diye bizi

 

kutsal alaycılığıyla kelimelerin

 

(Gerçek kralın katilleri dolandığında ortalıkta serbestçe

 

1000 Büyücü belirir topraklarda)

 

Hani şölenler vardı bize vaadedilen?

 

Hani nerede şarap? (Bağlarda çürümekte)

 

İnanırdık eski güzel günlere

 

hala daha duyumsuyoruz arada sırada

 

Farkında mısın özgürlüğün bir okul kitabında varolduğunun?

 

Farkında mısın delilerin zindanımıza doğru koştuğunun?

 

Tünedik ve durduk cansıkıntısının ucunda...

 

Ölüme doğru uzanıyoruz bir mumun dibinde...

 

Birşey arıyoruz bizi çoktan bulmuş olan

 

Kendimize krallıklar icadedebiliriz

 

Büyük mor tahtlar, şehvet iskemleleri

 

ve aşk zorunluluk bizim için, pas kaplı döşeklerde.

 

Ah bıktım artık kuşkulardan

 

Kesinliğin ışığında yaşa

 

Güney de...

 

Jim Morrison

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Birkaç gün önce,

belki birkaç ay

Bir yağmur yağdı asla ıslatmayan

hiç üşütmeyen ama beni ısıtan,

Sonra bir müzik duydum

kulağımda olmayan

içimde hissettiğim, vücudumda dolaşan

 

Birkaç gün önce,

belki birkaç ay

Dünya döndü ters ama kimse duymadı

duyan biri vardı o da tabiki ben

sonra bir şimşek çaktı hiç ses çıkarmayan

gördüm ışığını gözümle

ışık değildir parlayan.

 

ONUR ÜNLÜ

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...