DenizFeneri Yanıtlama zamanı: Mayıs 3, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 3, 2016 Belli belirsiz aranır Ne aradığını bilmeden Sessizce ilerler Yolun sonunu bilmeden Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
PiaA Yanıtlama zamanı: Mayıs 4, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 4, 2016 [h=3]Fernando Pessoa -- Tütüncü[/h] Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
masal perisi Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2016 Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak. Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani o derecede, öylesine ki, mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuarda insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde. Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yani ağır bastığından. Nazım Hikmet Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
umudu umut etme Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 9, 2016 Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum... " (Orhan Veli Kanık) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Nundia Yanıtlama zamanı: Mayıs 16, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 16, 2016 Yolunu beklerken daha dün gece Kaçıyorum bugün senden gizlice Kalbime baktım da işte iyice Anladım ki sen de herkes gibisin Büsbütün unuttum seni eminim Maziye karıştı şimdi yeminim Kalbimde senin için yok bile kinim Bence sen de şimdi herkes gibisin Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
masal perisi Yanıtlama zamanı: Haziran 6, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 6, 2016 Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil, bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte yani yürekte. Meselâ bir barikatta dövüşerek meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken meselâ denerken damarlarında bir serumu ölmek ayıp olur mu? Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil. Seversin dünyayı doludizgin ama o bunun farkında değildir ayrılmak istemezsin dünyadan ama o senden ayrılacak yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı? Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık yahut hiç sevmeseydi Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden? Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ozkannoz Yanıtlama zamanı: Haziran 6, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 6, 2016 NEYZEN TEVFİK ANLADIN MI Hicran destanını kendinden oku, Mecnun'dan duyup da rivayet etme. Aşkın Leyla'sını gördünse söyle. Söz temsili bulup hikayet etme. Yüz bin Leyla doğar alemde her gün, Senin aradığın zevk, sefa düğün. Tutacağın işi önceden düşün; Daha ilk adımda nedamet etme. Sevdanın oduna pek güvenilmez, Tutuşurşan eğer kolay sönülmez. Bu yolun hükmüdür geri dönülmez, Canına kıymazsan seyahat etme. İyi bak kabına, olmasın delik, Boşuna taşırsın,gider gündelik. Anında olmalı, ettiğin iyilik, Alem duysun diye, inayet etme. Kabe'den maksadın varmaktır yara, Kör gibi tapınma, kara duvara, Hızır'ı ararsan kendinde ara, Bulamadım gibi rezalet etme. Muhabbet herkesin aklını çelmez, Gönül viranesi kolay düzelmez. Alemden çekinme bir zarar gelmez, Sen kendi kendine hıyanet etme. Şen şatır gönlüne hicran dolmasın, Gençliğin gülşeni gamla solmasın. Neyzen gibi aklın yarda olmasın, Özründen çok büyük kabahat etme Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
masal perisi Yanıtlama zamanı: Haziran 13, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 13, 2016 [TABLE=width: 100%] [TR] [TD]Bekle dedi gitti Ben beklemedim, o da gelmedi... Ölüm gibi bir şey oldu Ama kimse ölmedi...[/TD] [/TR] [/TABLE] 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Stribog Yanıtlama zamanı: Haziran 22, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 22, 2016 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
PiaA Yanıtlama zamanı: Haziran 22, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 22, 2016 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
PatavatsiZ Yanıtlama zamanı: Temmuz 15, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 15, 2016 Hayat bize mutlu olma şansı vermedi Biz kendimizden başka Herkesin üzüntüsünü Üzüntümüz, Acısını acımız yaptık. Çünkü dünya'nın öbür ucunda, Hiç tanımadığımız bir insanın Gözyaşı bile içimizi parçaladı.... Kedilere ağladık Kuşların yasını tuttuk. Yüreğimizin yufkalığı Kimi zaman hayat karşısında Bizi zayıf yaptı. Aslında ne güzel şeydir İnsanın insana yanması Sevgili... Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülmek ve çare aramak. Ben bütün hayatımda hep Üzüldüm, hep yandım.. Yaşamak ne güzeldir be sevgili Sevinerek, severek, sevilerek, Düşünerek... ve o vazgeçilmez sancılarını Duyarak hayatın. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2016 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2016 Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse sen osun. Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun. Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kimbilir, birazdan uzanıp dokunursun. -Birhan Keskin / Fakir Kene' den Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
yelisss Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2016 Köprüleri Yıkmak Zordur köprüleri yıkmak… SIradan sabahların mahmurluğuna alısmışlar için, bir şafak vakti aniden geçmisinden ve bugününden vazgeçmek, ve içinde her nasılsa saklamayı basarmış bir yarın heyecanının kanadına tutunarak havalanmak cesaret ister. Kurulu düzen öylesine rahat, öylesine huzur doludur ki, ruhuna gömülü çocuğu, yıllarca kınında beklemiş keskin bir kılıç gibi uyandırıp dört nala ilerlemek, yaman bir karara dönüşür. Zordur insanın onca zaman bunca emekle kurduğu ne varsa hiçe sayıp, mağlup ama mağrur bir komutan edasıyla yeni seferlere niyetlenmesi… Bugüne yenik düşenler, yarını sadece hoş bir hayal olarak düşleyip, dünde yaşarlar. Bedel ödemeyi göze alanlar ise, yelkenleri atlastan gemilerle, arkalarında külden köprüler bırakarak, meçhul bir istikbale doğru dümen kırarlar…. Yıkılan sırat köprüsüdür…. Geçer ve orada kalırsınız: cennetse cennet, cehennemse cehennem… Dönüşü yoktur…. CAN DUNDAR Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AnDMe Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2016 Barbar Conan Yol uzun ve zorluydu, Gökyüzü soğuk ve gri Beyaz ay donmuş ölü bir parça gibi Hırsız ve fahişe, kral ve asker Savaşçı, büyücü, sahtekar ve ozan Bu yolda benimle geldiler Rüzgar, bilenmiş bir bıçak gibi keskindi Islak, tozlu denizlerden eserken Kuru, siyah iskelet gibi ağaçlar Fırtınada hayalete benzerdi Yaşam köpüklü bir şarap benim için Yağma, şehvet ve savaşımdan oluşan Ve ben bu şarabı en keskin tortusuna kadar içtim Ben vahşi topraklardan Görkem ve büyü ülkesine gelen savaşçıyım Çelik, ateş ve kanla kazandım İnsanoğlunun kazanabileceği herşeyi Oynadığım kumarda Şeytan'ı kendi oyununda yendim Görkem, şeref, parıltı, ün Ve ölümün gülen kafatasıyla alay ettim Dövüşüp öldürecek düşmanları vardı Sevilip güvenilecek arkadaşlar Ele geçirilip fırlatılacak zenginlikler Şehvetle öpülecek dudaklar Karanlık geceleri şenlendirecek şarkılar Sabahlara dek içilecek şarap Sonunda geçmişe gömülüp yitirilecekse ne çıkar? Ben tüm zenginliklerden payımı aldım Kazanmak gibi yitirmeyi de tattım Yaşamda var olanların en iyilerine alıştım Mezar derin ve hava soğuk Dünya kokuşmuş küflü beyinle dolu Ve ben tüm değerlerinize baş kaldırırken Boş inançlarınıza gülüyorum Dünyanın karanlık kavrulmuş yüzeyinde Eğri yolumuz zorlu topraklardan geçiyor Ama biz mutlu ve neşeli savaşçılarız Daha kolay yolları istemeyiz Düzenbaz ve nefret verici yaşamın kaderi Sağ elimdeki kılıcımda çizilir Ve ölüm benim arkamdan gelir Ben bu tozlu, sert yollarda kurudum Ben artık yaşlı ve güçsüzüm Oysa ölüm tüm zamanlar boyunca güçlü Fakat bedenler ölümü tatmak üzere doğdu Selam tanrılar! Boş bir gökyüzünün altında Yanınızda neşeyle yürüyeceğim Günahkar ruhların nasıl kıvranıp inlediğini Şişko kurnaz papazlardan dinledim Yalnızca altın için alıp sattıkları o cennette Benim gibi acımasız bir barbarın yeri var mı? Rahipler ve kutsal kitaplarıyla birlikte Alevlere dalacağım Cehennemin kızıl boğazından aşağıya yürüyecek Ve şeytanın tahtına oynayacağım Yaşamı, korkmadan ve cesaretle karşıladım, Ölüm yaklaşırken kaçmalı mıyım? Yaşam, ölümle benim yorucu, yıllar boyunca Oynadığımız bir oyundu Selam savaşçım, yiğit dostlarım Köleler, silahşörler ve oynak genç kızlar Ayrıldığım yolda gözüm kalmadı Burada son bulur yol Azrailin kucağında... Lin Carter - Barbar Conan'ın Ölüm Şarkısı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
electronicalev Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2016 "adın üç kere geçti saçma sapan bir filmde yalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyordu otoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime anne dedim, hadi çay koy da içelim.." -Ali Lidar Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ilithyia Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2016 Bütün dünya ölüme düşer kapattığımda gözlerimi; Açarım gözkapaklarımı ve doğar herşey yeniden. (Sanıyorum kafamdan uydurdum seni.) Yıldızlar vals yaparlar, kırmızı ve mavi, Ve keyfi bir siyahlık dörtnal peşinden: Bütün dünya ölüme düşer kapattığımda gözlerimi. Düşledim büyüyle beni yatağa çektiğini Ve çılgınca öptüğünü, delice şarkı söylediğini. (Sanıyorum kafamdan uydurdum seni.) Devrilir gökten Tanrı, solar cehennem ateşleri: Melek ve Şeytan'ın adamları çeker giderken: Bütün dünya ölüme düşer kapattığımda gözlerimi. Hayal ettim söylediğin yoldan döneceğini, Fakat yaşlandım, artık unuttum ismini. (Sanıyorum kafamdan uydurdum seni.) Bir fırtına kuşunu sevmeliydim seveceğime seni; Hiç değilse baharda göğü şenlendirir gelirdi. Bütün dünya ölüme düşer kapattığımda gözlerimi. (Sanıyorum kafamdan uydurdum seni.) SYLVIA PLATH 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
BayParadoks Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2016 Kalktı göç eyledi Avşar elleri Ağır ağır giden eller bizimdir Arap atlar yakın eyler ırağı Yüce dağdan aşan yollar bizimdir Belimizde kılıcımız kirmani Taşı deler mızrağımızın temreni Hakkımızda devlet etmiş fermanı Ferman padişahın dağlar bizimdir Dadaloğlu’m yarın kavga kurulur Öter tüfek davlumbazlar vurulur Nice koç yiğitler yere serilir Ölen ölür kalan sağlar bizimdir Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
BayParadoks Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2016 Kalktı göç eyledi Avşar elleri Ağır ağır giden eller bizimdir Arap atlar yakın eyler ırağı Yüce dağdan aşan yollar bizimdir Belimizde kılıcımız kirmani Taşı deler mızrağımızın temreni Hakkımızda devlet etmiş fermanı Ferman padişahın dağlar bizimdir Dadaloğlu’m yarın kavga kurulur Öter tüfek davlumbazlar vurulur Nice koç yiğitler yere serilir Ölen ölür kalan sağlar bizimdir Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ilithyia Yanıtlama zamanı: Temmuz 29, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 29, 2016 ÇİLE Gaiblerden bir ses geldi: Bu adam, Gezdirsin boşluğu ense kökünde! Ve uçtu tepemden birdenbire dam; Gök devrildi, künde üstüne künde... Pencereye koştum: Kızıl kıyâmet! Dediklerin çıktı ihtiyar bacı! Sonsuzluk, elinde bir mâvi tülbent, Ok çekti yukardan, üstüme avcı. Ateşten zehrini tattım bu okun, Bir anda kül etti can elmasımı. Sanki burnum, değdi burnuna "yok"un, Kustum öz ağzımdan kafatasımı. Bir bardak su gibi çalkandı dünyâ; Söndü istikamet, yıkıldı boşluk. Al sana hakikât, al sana rûyâ! İşte akıllılık, işte sarhoşluk! Ensemin örsünde bir demir balyoz, Kapandım yatağa son çâre diye. Bir kanlı şafakta, bana çil horoz, Yepyeni bir dünyâ etti hediye. Bu nasıl bir dünyâ, hikâyesi zor; Mekânı bir satıh, zamânı vehim. Bütün bir kâinat muşamba dekor, Bütün bir insanlık yalana teslim. Nesin sen, hakîkat olsan da çekil! Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam! Otursun yerine bende her şekil; Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam! . . . . Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın, Benliğim bir kazan ve aklım kepçe. Deliler köyünden bir menzil aşkın, Her fikir içimde bir çift kelepçe. Niçin küçülüyor eşyâ uzakta? Gözsüz görüyorum rûyâda, nasıl? Zamânın raksı ne, bir yuvarlakta? Sonum varmış, onu öğrensem asıl? Bir fikir ki, sıcak yarada kezzab, Bir fikir ki, beyin zarında sülük. Selâm, selâm sana haşmetli azâb; Yandıkça gelişen tılsımlı kütük. Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol! Ey yedinci kat gök, esrârını aç! Annemin duâsı, düş de perde ol! Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç! Uyku kaatillerin bile çeşmesi; Yorgan, Allahsıza kadar sığınak. Tesellî pınarı, sabır memesi; Size şerbet, bana kum dolu çanak. Bu mu, rûyâlarda içtiğim cinnet, Sırrını ararken patlayan gülle? Yeşil asmalarda depreniş, şehvet; Karınca sarayı, kupkuru kelle... Akrep, nokta nokta rûhumu sokmuş, Mevsimden mevsime girdim böylece. Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş, Fikir çilesinden büyük işkence. . . . . Evet, her şey bende bir gizli düğüm; Ne ölüm terleri döktüm, nelerden! Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm, Yetişir çektiğim mesâfelerden! Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz; Yollar bir yumaktır, uzun, dolaşık. Her gece rûyâmı yazan sihirbaz, Tutuyor önümde bir mavi ışık. Büyücü, büyücü, ne bana hıncın? Bu kükürtlü duman, nedir inimde? Camdan keskin, kıldan ince kılıcın, Bir zehirli kıymık gibi, beynimde. Lûgat, bir isim ver bana halimden; Herkesin bildiği dilden bir isim! Eski esvablarım, tutun elimden; Aynalar, söyleyin bana, ben kimim? Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa, Arzı boynuzunda taşıyan öküz? Belâ mîmârının seçtiği arsa; Hayattan muhâcir; eşyâdan öksüz? Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim, Minicik gövdeme yüklü Kafdağı, Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim, Dev sancılarımın budur kaynağı! Ne yalanlarda var, ne hakîkatta, Gözümü yumdukça gördüğüm nakış. Boşuna gezmişim, yok tabîatta, İçimdeki kadar iniş ve çıkış. . . . . Gece bir hendeğe düşercesine, Birden kucağına düştüm gerçeğin. Sanki erdim çetin bilmecesine, Hem geçmiş zamânın, hem geleceğin. Açıl susam, açıl! Açıldı kapı; Atlas sedirinde Mâverâ Dede. Yandı sırça saray, İlâhî Yapı, Binbir âvizeyle uçsuz maddede. Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik; Ve çevre çevre nûr, çevre çevre nûr. İçiçe mîmârî, içiçe benlik; Bildim seni ey Râb, bilinmez meşhûr! Nizâm köpürüyor, med vakti deniz; Nizâm köpürüyor, tâ çenemde su. Suda bir gizli yol, pırıltılı iz; Suda ezel fikri, ebed duygusu. Kaçır beni âheng, al beni birlik! Artık barınamam gölge varlıkta. Ver cüceye, onun olsun şâirlik, Şimdi gözüm, büyük sanatkârlıkta! Öteler, öteler, gayemin malı; Mesâfe ekinim, zaman mâdenim. Gökte saman-yolu benim olmalı! Dipsizlik gölünde, inciler benim. Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök! Heybem hayat dolu, deste ve yumak. Sen, bütün dalların birleştiği kök; Biricik meselem, Sonsuz'a varmak... Necip Fazıl KISAKÜREK Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
compl3x Yanıtlama zamanı: Temmuz 29, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 29, 2016 Akşamla bak yine yandı gül rengi buhurdan Bin bir hülyaya açık penceremin camında. Sükût örüp bu sıcak sonbahar akşamında Bir âlem doğdu yine giden günün ardından. Sardı o her akşamki sessizlik yokuşları, Bir âlem doğdu yine giden günle beraber; Geldi medar ellerinden beklediğim haber, “Başladı cıvıltıya canevimin kuşları.” Gördüm giden günün ardından sulara dalan Gözlerin yeni bir dünyaya açıldığını; Bir üstüva âlemine yaklaşıldığını, Bu akşam kuşlarının ufuktan koptuğu an. Kuruldu bir âlem her günkü dünyamdan uzak, Kaybolduğum düşünceye ve kendime yakın. Kuşlar, dizi dizi kuşlar.. kuşlar akın akın Rüyam benden bu akşam ve ben rüyamdan uzak. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ilithyia Yanıtlama zamanı: Ağustos 2, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 2, 2016 Ben seni severim sevmesine de toplum buna hazır değil Nükleer denemeler kyoto sözleşmesi küresel ısınma falan. Belki sen çok küçüksün belki benim ruhum ölü Biraz Nietzsche biraz Kant kafan karışmış belki Parlıamanet'i de bozdular tutunacak dalımız mı kaldı? Pavyonda tanıdığım bilge bir pezevenk vardı! Kötü kitaplar okumak kötü yaşamak gibidir derdi. İyi kitaplar okudum bir boka yaramadı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Stribog Yanıtlama zamanı: Ağustos 2, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 2, 2016 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ilithyia Yanıtlama zamanı: Ağustos 9, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 9, 2016 ÖLÜM Ölüm; ben onu çiçeklerle giderken gördüm. Ölüm; ben onu yaşamları bilerken gördüm. Obur doymazlıkların obur açlıklarında, Ölüm; ben onu, varlıkları silerken gördüm. Ama bir de yokluğun ve yüreğin önünde; Ölüm; ben seni utanç ile titrerken gördüm. ÖZDEMİR ASAF Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
compl3x Yanıtlama zamanı: Ağustos 9, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 9, 2016 Sevgileri yarınlara bıraktınız Çekingen, tutuk, saygılı. Bütün yakınlarınız Sizi yanlış tanıdı. Bitmeyen işler yüzünden (Siz böyle olsun istemezdiniz) Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi Kalbinizi dolduran duygular Kalbinizde kaldı. Siz geniş zamanlar umuyordunuz Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek. Yılların telâşlarda bu kadar çabuk Geçeceği aklınıza gelmezdi. Gizli bahçenizde Açan çiçekler vardı, Gecelerde ve yalnız. Vermeye az buldunuz Yahut vakit olmadı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Stribog Yanıtlama zamanı: Ağustos 9, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 9, 2016 Ben bu sıcaklarda seni düşünüyorum çıplaklığını boynunu bileklerini minderde ak bir kuş gibi yatan ayağını senin söylediklerini Bu sıcaklarda seni düşünüyorum bilmiyorum aklımda en çok kalan ne gözümün önüne gelen boynun mu bileklerin mi çıplak ayağın mı bana benim olurken söylediklerin mi ? Bu sıcaklarda seni düşünüyorum bu sarı sıcaklarda bir otel odasında seni düşünüp yalnızlığımı soyunuyorum biraz da ölüme benzeyen yalnızlığımı. Nazım Hikmet 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.