Stribog Yanıtlama zamanı: Ağustos 9, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 9, 2016 Ben beni bir daha ele geçirsem -abıhayat içersem demiyorum- kapılar bir daha açılsa ben bu haneye bir daha girsem yaşardım yine böyle kanrevan içinde yine böyle aşk ile sersem, ben beni bir daha ele geçirsem... Nazım Hikmet Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Stribog Yanıtlama zamanı: Ağustos 9, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 9, 2016 Sende, ben kutba giden bir geminin sergüzeştini, sende, ben kumarbaz macerasını keşiflerin, sende uzaklığı sende,ben imkansızlığı seviyorum Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine ve kan ter içinde , aç ve öfkeli, ve bir avcı iştihasıyla etini dişlemek senin. Sende ben imkansızlığı seviyorum, fakat asla ümitsizliği değil... Nazım Hikmet 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Stribog Yanıtlama zamanı: Ağustos 10, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 10, 2016 Gün biter gülüşün kalır bende anılar gibi sürüklenir bulutlar Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır yarım kalan bir şiir belki de Aykırı anlamlar arayıp durma güz biter sular köpürür de kapanmaz gülüşünün açtığı yara uçurum olur cellat olur her gece Her gece yeniden bir talan başlar acı ses olur, ses deli bir yağmur eski bir eylüle gireriz böylece Sığındığım her yer adınla anılır ben girerim, sokağı devriyeler basar bir de gülüşün eklenir kimliğime Ahmet Telli Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
PiaA Yanıtlama zamanı: Ağustos 10, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 10, 2016 [TABLE=width: 100%] [TR] [TD=width: 100%]Bir Sigara Tüttürürsün [TABLE=width: 100%] [TR] [TD][TABLE=width: 100%] [TR] [TD=width: 100%, align: left]Hışımla bir sigara tüttürür ve tarafsız bir uykuya dalarsın, uyandığında pencereler ve kederin şafağı karşılar seni, borazanlar yoktur; bir yerlerde, sözgelimi, bir balık- heryeri göz ve kıpırtı- suda oynaşır durur; o balık olabilirdin, orada olabilirdin, suya mahkum, göz olabilirdin, serin ve asılı, gayrı-insan; giy ayakkabılarını, geçir pantalonunu, hiç yolu yok evlat, hiç- olmayan havanın hiddeti, ölü menekşeler misali benzeşmişlerin küçümseyişi; haykır, haykır, bir borazan misali haykır, gömleğini geçir sırtına, kravatını tak, evlat: mandolin gibi hoş bir kelimedir keder, ve enginar gibi tuhaf; keder bir kelimedir ve bir yaşam tarzı; kapıyı aç, evlat; uzaklaş oradan. [/TD] [/TR] [TR] [TD=width: 100%, align: left] [/TD] [/TR] [TR] [TD=width: 100%, align: left] [/TD] [/TR] [TR] [TD=width: 100%] [/TD] [/TR] [TR] [TD=width: 100%][/TD] [/TR] [TR] [TD=width: 100%][/TD] [/TR] [TR] [TD=width: 100%, align: left]Charles Bukowski[/TD] [/TR] [/TABLE] [/TD] [/TR] [/TABLE] [/TD] [/TR] [/TABLE] Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
compl3x Yanıtlama zamanı: Ağustos 11, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 11, 2016 https://www.youtube.com/watch?v=dP08f1phOCo Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
PiaA Yanıtlama zamanı: Ağustos 11, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 11, 2016 [TABLE=width: 100%] [TR] [TD=width: 100%]Bazıları Delirmez [TABLE=width: 100%] [TR] [TD][TABLE=width: 100%] [TR] [TD=width: 100%, align: left]Bazıları hiç delirmez ben, bazen koltuğun arkasında 3-4 gün boyunca yattığım olur orda bulurlar beni melaikeymiş derler sonra gırtlağımdan aşağı şarap döküp göğsümü ovarlar yağ serperler üzerime sonra kükreyerek kalkarım atıp tutar, köpürürüm onlara ve evrene küfreder bahçeye kadar kovalarım sonra kendimi çok iyi hisseder tost ve yumurtanın başına otururum bir şarkı mırıldanıp aniden pembe besili bir balina gibi sevimli olurum bazıları hiç delirmez ne korkunç hayat sürüyorlardır allah bilir charles bukowski [/TD] [/TR] [/TABLE] [/TD] [/TR] [/TABLE] [/TD] [/TR] [/TABLE] Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Stribog Yanıtlama zamanı: Ağustos 11, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 11, 2016 Unutulmuş gibiyim ben. Ve insan bir bakıma unutulmuş gibidir. Bilmem ki nasıl anlatmalı? Yalnız bile değilim. Edip Cansever 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Stribog Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2016 Bu gemi ne zamandır burada Çoktan boşaltmış yükünü Gece de olmuş, rıhtım da bomboş Mavi bir suyun düşünü uyutur bir tayfa Arkada, güvertede Ah, neresinden baksam sessizlik gene. Yürürüm usuldan, girerim bir meyhaneye İçerde üç beş kişi Yalnızlık üç beş kişi Bir kadeh rakı söylerim kendime Bir kadeh rakı daha söylerim kendime -Söyle be! ne zamandır burda bu gemi -Denizin değil hüznün üstünde. Belki yarın gidecek Bir anı gelecek bir başka anının yerine. İnsan bazen ağlamaz mı bakıp bakıp kendine. Edip Cansever Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Laikha Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 12, 2016 SEN En güzel günlerimin üç mel'un adamı var: Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını yer yer tırnaklarımla kazıdım hatıralarımın camını.. En güzel günlerimin üç mel'un adamı var: Biri sensin,biri o,biri ötekisi.. Düşmanımdır ikisi.. Sana gelince... Yazıyorsun.. Okuyorum.. Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,insanın bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum.. Ne yazık!.. Ne kadar beraber geçmiş günlerimiz var; senin ve benim en güzel günlerimiz.. Kalbimin kanıyla götüreceğim ebediyete ben o günleri.. Sana gelince, sen o günleri- kendi oğluyla yatan, kızlarının körpe etini satan bir ana gibi satıyorsun!. Satıyorsun: günde on kaat, bir çift rugan pabuç, sıcak bir döşek ve üç yüz papellik rahat için... En güzel günlerimin üç mel'un adamı var: Biri sensin,Biri o,biri ötekisi... Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi... Sana gelince... Ne ben Sezarım, Ne de sen Brütüssün... ne ben sana kızarım ne de zatın zahmet edip bana küssün.. Artık seninle biz, düşman bile değiliz.. N. Hikmet. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Stribog Yanıtlama zamanı: Ağustos 13, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 13, 2016 yanılmış bir kapıyım simsiyah kendi üstüme kapanıyorum seni paris’te kaybettim yanlış bir yerde arıyorum bozduğum her saat içimi büsbütün daraltıyor hiçbir mutluluğum kalmadı ne bıraktıysan harcadım inge bruckhart resimlerine bakamıyorum yanlış bir bulut çoğalıyor akşamları yanılmış içlerime ağzımda bozuk bir pil tadı o korku değil artık bu yaşadığım telefon zillerine dolaşarak bak ne ben leipzig’deyim ne de sen istanbul’da ne depart kahvesinde çay içiyoruz ne tiryaki köpekte şarap seni görmeden öleceğim bir daha görmeden inge bruckhart zaten kaç yıldır yaşamıyorum hep yanıldık mı kimbilir inanmak gelmiyor içimden o yanlış tren bindiğimiz midir azala azala unutulduğumuz hani leipzig garında biten yine yanlış mı yaşıyoruz karanlığımızı avuçlarımıza öksürerek sen bir kadın ıssızlığına koşulmuş yarıdan fazla mavi gözler eylülden eylüle gülümseyen ben görünmez raylara düğümlü garlarda yankılanan bir erkek değerinden eksiğine bozulmuş ölüversek mi ne en büyük yanlışlığı benimseyerek gizli bir nem sinmemiş mi ellerine ya saçların, fena halde sonbahar yanlışlar prensesi inge bruckhart yine marne üzerine kar yağıyor geceleyin bembeyaz ıhlamur ağaçları yanıldıkça luzumsuzluğunu anlayıp insan yaşadığından utanıyor uykularımızda yalnızlık korkular dışımızda en küstah yanlışlıklar içimizde en başka türkü ayıp Atilla İlhan Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Stribog Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 14, 2016 Bu aşkın nüshası rüzgarlarda, aslı bende kalacak. Bizi hasret saracak, bulutlar çıldıracak... Ayrılık başımı döndürüyor kavuşmayı özlettin... İntiharlar kuşandım bu aşkı sen kirlettin... Geçtim borandan, kardan; yitirdim bahçeleri... Ellerini tutmazsam gülüm yakarım geceleri... Bu aşkın nüshası rüzgârlarda, kahrı bende kalacak. Sende ihanet gülüm bende matem olacak... Bu aşkın efkarı şarkılarda, yüzün bende solacak... Bizi zaman yenecek ve anılar kalacak... Geçtim borandan, kardan; yitirdim bahçeleri... Ellerini tutmazsam gülüm yakarım geceleri... Yılmaz Odabaşı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Stribog Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2016 Benim dünyayı sevmem için Dünya beni sevmeli. Çocuk düşlerimi ezen evler değil Sevgiler olmalı oda oda Mutluluğu gülüşlerle köpüren. Baba utanmamalı benden Annem ezik durmamalı Ufacık bir isteğimle buruk. Bir işim olmalı, bir güvencem El ellerinde hoyrat/ Ev içlerinde Kanayıp gitmemeli çocuk ömrüm. Benim dünyayı sevmem için Dünya beni sevmeli Dünya beni sevmeli. Şükrü Erbaş Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ilithyia Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2016 Görenler kendini beğenmiş sansın, Sen böyle havalı pozla güzelsin. Varsın âşıkların bıksın usansın, Sen böyle cilveyle, nazla güzelsin... Göz göre gelince aklım şaşıyor, Yüreğim koşmaktan yorgun düşüyor, Sığmıyor gönlüme aşkın taşıyor, Sen benim haddimden fazla güzelsin... Vadesi yakına eğleme meyil, Sen sen ol zamanı zengine eğil, Ben gibi hüzünlü hazanla değil, Sen, taze baharla yazla güzelsin... Aşk hevesle başlar, hasret, gurbetle. Solmasın gençliğin gamla, kasvetle. Çünkü sen her zaman sen muhabbetle, Şiirle, şarkıyla, sazla güzelsin... Cemal Safi 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ilithyia Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2016 Gurur Var git bahçesinde açıl ellerin Diken dillerine deymez güllerin Mangal yüreğimde aşkın ateşi Söndüyse sebebi gurur küllerin Cemal Safi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Stribog Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 17, 2016 Anne girmem bu oyuncak dükkanına Orda toplar, tayyareler, tanklar var. Seviyorum söğüt dalı atımı Tekme atmaz, ısırmaz Ben yaşamak istiyorum Ağaç gibi sessiz sessiz ve rahat Karınca kararınca değil, serile serpile boylu boyumca. Anne girmem bu oyuncak dükkanına orda toplar, tayyareler, tanklar var. Cahit Irgat https://www.youtube.com/watch?v=4nVFDhL2kn0 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ilithyia Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2016 AYRILIŞ Baka kalırım giden geminin ardından; Atamam kendimi denize, dünya güzel; Serde erkeklik var, ağlayamam. Orhan Veli Kanık Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Stribog Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2016 PİA ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın ellerini bir tutsam ölsem böyle uzak uzak seslenmese ben bir şehre geldiğim vakit o başka bir şehre gitmese otelleri bomboş bulmasam içlenip buzlu bir kadeh gibi buğulanıp buğulanıp durmasam ne olur sabaha karşı rıhtımda çocuklar pia'yı görseler bana haber salsalar bilsem içimi büsbütün yıldız basar bir hançer gibi çıkıp giderdim ben bir şehre geldiğim vakit o başka bir şehre gitmese singapur yolunda demeseler bana bunu yapmasalar yorgunum üstelik parasızım pasaportsuzum ne olur sabaha karşı rıhtımda seslendiğini duysam pia'nın sırtında yoksul bir yağmurluk çocuk gözleri büyük büyük üşümüş ürpermiş soluk ellerini tutabilsem pia'nın ölsem eksiksiz ölürdüm Atilla İlhan [video=youtube;yV2ep-0Ayq4]https://www.youtube.com/watch?v=yV2ep-0Ayq4 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
PiaA Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2016 ELİMDEN GELEN BU BU Ben iki kişiyim Çoğalmak neyse ne azalmak zor Birisi seni her an bırakıp gittiğim Öbürü kan gibi tutulmuş seviyor Ağzındaki acı alnındaki çizgiyim Gözlerine kirli bir bulut getirdim Hiçbir sevinç aydınlığı onu silemiyor Elimden gelen bu ben iki kişiyim Birisi kapadığın kapılardan gitmiyor Yağmur yağmaksa o güneş açmaksa o Bir yerin üşüse onun sıcaklığı Öbürü en içten çağrını işitmiyor Alıp tutmaksa o basıp gitmekse o Bakışları kıyısız deniz uzaklığı Elimden gelen bu ben iki kişiyim İkisi birden çıkmaya uğraşıyor Bilmem ki hangisinden nasıl vazgeçeyim Birisi yeni baştan serüvene başlamış Öbürü silahında son mermiyi sıkıyor Çoğalmak neyse ne azalmak zor Atilla İlhan 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
BayParadoks Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2016 Akşam erken iner mahpushaneye. Ejderha olsan kar etmez. Ne kavgada ustalığın, Ne de çatal yürek civan oluşun. Kar etmez, inceden içine dolan, Alıp götüren hasrete. Akşam erken iner mahpushaneye. İner, yedi kol demiri, Yedi kapıya. Birden, ağlamaklı olur bahçe. Karşıda, duvar dibinde, Üç dal gece sefası, Üç kök hercai menekşe... Aynı korkunç sevdadadır Gökte bulut, dalda kaysı. Başlar koymağa hapislik. Karanlık can sıkıntısı... "Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri, Bense volta'dayım ranza dibinde Ve hep olmayacak şeyler kurarım, Gülünç, acemi, çocuksu... Vurulsam kaybolsam derim, Çırılçıplak, bir kavgada, Erkekçe olsun isterim, Dostluk da, düşmanlık da. Hiçbiri olmaz halbuki, Geçer süngüler namluya. Başlar gece devriyesi jandarmaların... Hırsla çakarım kibriti, İlk nefeste yarılanır cıgaram, Bir duman alırım, dolu, Bir duman, kendimi öldüresiye, Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin, Ama akşam erken iniyor mahpushaneye. Ve dışarda delikanlı bir bahar, Seviyorum seni, Çıldırasıya... Ahmet Arif Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
PiaA Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2016 Akşam erken iner mahpushaneye. Ejderha olsan kar etmez. Ne kavgada ustalığın, Ne de çatal yürek civan oluşun. Kar etmez, inceden içine dolan, Alıp götüren hasrete. Akşam erken iner mahpushaneye. İner, yedi kol demiri, Yedi kapıya. Birden, ağlamaklı olur bahçe. Karşıda, duvar dibinde, Üç dal gece sefası, Üç kök hercai menekşe... Aynı korkunç sevdadadır Gökte bulut, dalda kaysı. Başlar koymağa hapislik. Karanlık can sıkıntısı... "Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri, Bense volta'dayım ranza dibinde Ve hep olmayacak şeyler kurarım, Gülünç, acemi, çocuksu... Vurulsam kaybolsam derim, Çırılçıplak, bir kavgada, Erkekçe olsun isterim, Dostluk da, düşmanlık da. Hiçbiri olmaz halbuki, Geçer süngüler namluya. Başlar gece devriyesi jandarmaların... Hırsla çakarım kibriti, İlk nefeste yarılanır cıgaram, Bir duman alırım, dolu, Bir duman, kendimi öldüresiye, Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin, Ama akşam erken iniyor mahpushaneye. Ve dışarda delikanlı bir bahar, Seviyorum seni, Çıldırasıya... Ahmet Arif Kardeşim benim be ! Oktay Kaynarcadan dinle tek bir kere . Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Stribog Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2016 Akşam erken iner mahpushaneye. Ejderha olsan kar etmez. Ne kavgada ustalığın, Ne de çatal yürek civan oluşun. Kar etmez, inceden içine dolan, Alıp götüren hasrete. Akşam erken iner mahpushaneye. İner, yedi kol demiri, Yedi kapıya. Birden, ağlamaklı olur bahçe. Karşıda, duvar dibinde, Üç dal gece sefası, Üç kök hercai menekşe... Aynı korkunç sevdadadır Gökte bulut, dalda kaysı. Başlar koymağa hapislik. Karanlık can sıkıntısı... "Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri, Bense volta'dayım ranza dibinde Ve hep olmayacak şeyler kurarım, Gülünç, acemi, çocuksu... Vurulsam kaybolsam derim, Çırılçıplak, bir kavgada, Erkekçe olsun isterim, Dostluk da, düşmanlık da. Hiçbiri olmaz halbuki, Geçer süngüler namluya. Başlar gece devriyesi jandarmaların... Hırsla çakarım kibriti, İlk nefeste yarılanır cıgaram, Bir duman alırım, dolu, Bir duman, kendimi öldüresiye, Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin, Ama akşam erken iniyor mahpushaneye. Ve dışarda delikanlı bir bahar, Seviyorum seni, Çıldırasıya... Ahmet Arif Ahmet Arif deyince akan sular durur bir tanede ben paylaşayım. AY KARANLIK Maviye/Maviye çalar gözlerin, Yangın mavisine/Rüzgarda asi, Körsem/Senden gayrısına yoksam Bozuksam/Can benim, düş benim, Ellere nesi? Hadi gel, Ay karanlık... İtten aç/Yılandan çıplak, Vurgun ve bela Gelip durmuşsam kapına Var mı ki doymazlığım? İlle de ille/Sevmelerim, Sevmelerim gibisi? Oturmuş yazıcılar Fermanım yazar N'olur gel, Ay karanlık... Dört yanım puşt zulası, Dost yüzlü, Dost gülücüklü Cıgaramdan yanar. Alnım öperler, Suskun, hayın, çıyansı. Dört yanım puşt zulası, Dönerim dönerim çıkmaz. En leylim gecede ölesim tutmuş Etme gel, Ay karanlık... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
yelisss Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 18, 2016 Ahmet Arif deyince akan sular durur bir tanede ben paylaşayım. AY KARANLIK Maviye/Maviye çalar gözlerin, Yangın mavisine/Rüzgarda asi, Körsem/Senden gayrısına yoksam Bozuksam/Can benim, düş benim, Ellere nesi? Hadi gel, Ay karanlık... İtten aç/Yılandan çıplak, Vurgun ve bela Gelip durmuşsam kapına Var mı ki doymazlığım? İlle de ille/Sevmelerim, Sevmelerim gibisi? Oturmuş yazıcılar Fermanım yazar N'olur gel, Ay karanlık... Dört yanım puşt zulası, Dost yüzlü, Dost gülücüklü Cıgaramdan yanar. Alnım öperler, Suskun, hayın, çıyansı. Dört yanım puşt zulası, Dönerim dönerim çıkmaz. En leylim gecede ölesim tutmuş Etme gel, Ay karanlık... Bu saatte bu şiir çok iyi geldi Stribog teşekkürler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ilithyia Yanıtlama zamanı: Ağustos 19, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 19, 2016 bir deli feyz aldı diyordu bütün diktatörleri yeryüzünün bir başkası gökten zembille inmişti ve bir peygamberdi anlaşılmamış biri durmadan koşuyordu üstünde bir don bir gömlek ve bir başkası ölmek diyordu kurtuluş ölmek o genç bir adamdı sakalları uzamış saçları kirli gözleri cam gibi parlıyordu bir noktaya bakıyor sessizce ağlıyordu beni görünce belli belirsiz bir gülümseme geçti yüzünden dedi ki sivaslıyım 27 yaşındayım adım bekir sonra durdu ve bağırdı uzun uzun hüsamettin incir ağacımı getir Ümit Yaşar Oğuzcan Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
PiaA Yanıtlama zamanı: Ağustos 19, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 19, 2016 İç Savaş İkiye ayrılırım ama ele geçireceğim kendimi. Gururu kazıp çıkaracağım. Makası alacağım ve dilenciyi kesip çıkaracağım. Bir kaldıraç alacağım ve dışarı çıkaracağım içimdeki Tanrı’nın kırılmış parçalarını, O’nu tekrar bir araya koyacağım bir satranç oyuncusunun sabrıyla. Kaç parça? Binlerce gibi hissediliyor, bir fahişe gibi giyinip süslendi Tanrı yeşil su yosununun sümüğüyle. Yaşlı bir adam gibi giyinip süslendi Tanrı, ayakkabılarının üstünde sendeleyerek. Bir çocuk gibi giyinip süslendi Tanrı, tümüyle soyunuk, derisinden bile, soyduğunuzda bir avokado kadar yumuşak olan. Ve diğerleri, diğerleri, diğerleri. Ama onların hepsini ele geçireceğim ve içimdeki Tanrı’nın tam bir ülkesini kuracağım – ama birleşik, yeni bir ruh yaratacağım deriyle süsleyeceğim onu ve sonra gömleğimi giyeceğim ve bir ilahi söyleyeceğim, kendimin şarkısını. Anne Sexton Çeviren; Dilek Değerli Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Stribog Yanıtlama zamanı: Ağustos 19, 2016 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 19, 2016 Dal goncayı bir sabah açılmış buldu, Gül melteme bir masal deyip savruldu Dünyada vefasızlığa bak; on günde Bir gül yetişip, açıp, solup kayboldu. Sen acırken bana, hiç bir günahımdan korkmam Benle oldukça; yokuş, engebe, yoldan korkmam Beni ak yüzle diriltirsin a Tanrım, bilirim; Defterim dolsa da suçlarla, siyahtan korkmam. Ömer Hayyam Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.