Jump to content

Bugün Sizi Hangi Şiir Anlatıyor?


schizophrana

Önerilen Mesajlar

Beşinci Mektup

 

Ayrılık diye bir şey yok.

Bu bizim yalanımız.

Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.

Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?

 

Güneş çoktan doğdu.

Uyanmış olmalısın.

Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?

Öyleyse ayrılmadık.

Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.

 

Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.

Önce beklemekten.

Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.

İkisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.

 

Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,

Sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini...

Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını,

Kanunlara saygı göstermesini,

İnsanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar.

 

Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.

Ya o? Ya o?

İnsanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat,

Çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor,

Saadet bekliyor yaşamaktan.

 

Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık.

Aradıklarının çoğunu bulamamış,

Beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak

Göçüp gidiyor bu dünyadan.

 

İşte yaşamak maceramız bu.

Yaşarken beklemek, beklerken yaşamak

Ve yaşayıp beklerken ölmek!

 

Özleme bir diyeceğim yok.

O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası.

O nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı.

O tek güzel yönü bekleyişlerimizin.

 

İnsanlığımız özleyişlerimizle alımlı,

Yaşantımız özlemlerle güzel.

Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin.

Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.

Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.

 

Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;

Seni özlediğim içindir.

Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;

Seni özlediğim içindir.

Yaşıyorsam; içimde umut varsa,

Yine seni özlediğim içindir.

 

Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!

 

Ümit Yaşar Oğuzcan

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

MONA ROZA

 

Mona Roza, siyah güller, ak güller

Geyvenin gülleri ve beyaz yatak

Kanadı kırık kuş merhamet ister

Ah, senin yüzünden kana batacak

Mona Roza siyah güller, ak güller

 

Ulur aya karşı kirli çakallar

Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa

Mona Roza, bugün bende bir hal var

Yağmur iğri iğri düşer toprağa

Ulur aya karşı kirli çakallar

 

Açma pencereni perdeleri çek

Mona Roza seni görmemeliyim

Bir bakışın ölmem için yetecek

Anla Mona Roza, ben bir deliyim

Açma pencereni perdeleri çek...

 

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi

Bende çıkar güneş aydınlığa

Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi

Seni hatırlatıyor her zaman bana

Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

 

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ve vardır her vahşi çiçekte gurur

Bir mumun ardında bekleyen rüzgar

Işıksız ruhumu sallar da durur

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

 

Ellerin ellerin ve parmakların

Bir nar çiçeğini eziyor gibi

Ellerinden belli oluyor bir kadın

Denizin dibinde geziyor gibi

Ellerin ellerin ve parmakların

 

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Saat onikidir söndü lambalar

Uyu da turnalar girsin rüyana

Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

 

Akşamları gelir incir kuşları

Konar bahçenin incirlerine

Kiminin rengi ak, kimisi sarı

Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine

Akşamları gelir incir kuşları

 

Ki ben Mona Roza bulurum seni

İncir kuşlarının bakışlarında

Hayatla doldurur bu boş yelkeni

O masum bakışlar su kenarında

Ki ben Mona Roza bulurum seni

 

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Henüz dinlemedin benden türküler

Benim aşkım sığmaz öyle her saza

En güzel şarkıyı bir kurşun söyler

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

 

Artık inan bana muhacir kızı

Dinle ve kabul et itirafımı

Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı

Alev alev sardı her tarafımı

Artık inan bana muhacir kızı

 

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Meyvalar sabırla olgunlaşırmış

Bir gün gözlerimin ta içine bak

Anlarsın ölüler niçin yaşarmış

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

 

Altın bilezikler o kokulu ten

Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne

Bir tüy ki can verir bir gülümsesen

Bir tüy ki kapalı gece ve güne

Altın bilezikler o kokulu ten

 

Mona Roza siyah güller, ak güller

Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak

Kanadı kırık kuş merhamet ister

Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!

Mona Roza siyah güller, ak güller

 

Sezai Karakoç

hz_qothica tarafından düzenlendi
Ardarda Atılan Mesajlar Birleştirildi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hangi Ayrılık?

Hangi sevgili var ki, senin kadar duyarsız ve kalpsiz?

Ve hangi sevgili var ki, benim kadar çaresiz?

 

Hangi ayrılık var ki, böyle kanasın ve böyle acısın?

Ve hangi taş yürek var ki, benim kadar ağlasın?

 

 

Hangi gün karar verdin, küt diye çekip gitmeye?

Hangi lafım dokundu sana, böyle inceden inceye?

Hangi otobüs söyle, hangi uçak, hangi tren?

Seni benden götüren, beni bir kuş gibi öttüren.

Hangi kırılası eller dolanır, kırılası beline?

Hangi rüzgar şarkı söyler, o ay tanrıçası teninde?

Hangi çirkin gerçek uğruna, tükettin güzel ütopyamızı?

Hangi boşboğazlara deşifre ettin, en mahrem sırlarımızı?

Hangi cama kafa atsam?

Hangi kapıyı omuzlayıp kırsam?

Hangi meyhanede dellenip, hangi masaları dağıtsam?

 

Bende bu sersem başımı, karakolun duvarına vursam.

Kendimi caddeye atıp, arabaların altına savursam.

Hangi tercih beni en hızlı şekilde öldürür?

Hangi şekil öldürmez de, ömür boyu süründürür?

Kayıp ilanı mı versem, şehir şehir dolanmak yerine?

Ödül mü koysam, ölü veya diri seni bulup getirene?

Hangi ayrılık var ki, böyle diş ağrısı gibi durmadan zonklasın?

Hangi cam kesiği var ki, böyle musluk gibi içime damlasın?

Hiç sanmam! ...

Hasta kalbim bunu bir süre daha kaldıramaz! .

Feriştah olsa, böyle eli kolu bağlı bekleyip duramaz.

Hangi mübarek dua,

Hangi evliya tesir eder, seni döndürmeye?

Hangi aptal mazeret ikna eder, ateşimi söndürmeye?

Olur mu be! . olur mu?

Bu da benim gibi adama yapılır mı?

Aşk dediğin mendil mi?

Buruşturup bir kenara atılır mı?

VEFA bu kadar basit mi? Alınır mı? Satılır mı?

 

Hangi hırsız çaldı, seni yırtık cebimden?

Hangi pense kopardı bizi birbirimizden?

Hangi uğursuz hamal taşıdı valizini?

Hangi çöpçü süpürdü yerden bütün izini?

Hangi yaldızlı otel çarşaf serip barındırdı?

Hangi süslü manzara seni kolayca kandırdı?

Hangi şarlatan imaj böyle çabuk ilgini çekti?

Hangi pembe vaadler o saf kalbini cezbetti?

 

Dağ gibi adamı eze eze! .....

Hangi anası tipli parlak çömeze,

Hangi alemlerde kahkahanı ettin meze?

Hangi yamyamlara yedirdin o masum rüyamızı?

Hangi mahluklar çiğnedi el değmemiş sevdamızı?

Hangi bıçak keser şimdi benim biriken hıncımı?

Hangi mermi dağıtır insanlara olan inancımı?

Hangi bekçi, hangi polis artık zapteder beni?

Ve! .. Hangi su bağışlatır?

Hangi musalla temizler seni?

 

Bu Nasıl Ayrılık? ...

Yusuf Hayaloğlu

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kuşanmış keyifle,

Yiğit bir şövalye,

Gün ışığında ve gölgede,

Bir şarkı söyleyerek,

Yol almıştı epeyce,

Arayarak Eldorado´yu.

 

Ama yaşlandı-

Bu korkusuz şövalye

Ve bir gölge düştü yüreğine

Bulamayınca hiçbir yer

Anımsatan Eldorado´yu.

 

Ve en sonunda

Gücü tükendiğinde,

Rastladı bir gezgin gölgeye-

´Gölge´ dedi,

´Nerede olabilir-

Bu Eldorado denilen ülke? ´

 

´Sür atını aydaki

Dağların üzerinden.

Aşağıya gölgeler vadisine,

Korkmadan sür´

Diye yanıtladı gölge, -

´Arıyorsan eğer Eldorado´yu´

E.A.P

O HESAP BITMEDI SU KİTAP:rofl:

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ey travma koleksiyoneri gotik feministler

fulbright burslu yönetici piliçler

leşlerinize yazdığınız şiirler ülserimi azdırır

esas sorun her konuşmanın rasyonalitesinden önce

konuşan tarafların rasyonaliteleri olmasıdır

 

ey rüyalarında erkek kırbaçlayan elezerler

Norveçli balıkçılara kadar düşenler

aşklarınız ayılınca biten Alice rüyalarıdır

farklılık ne söylenildiğini anlamak ile

varlığını kabul etmek arasındadır

 

ey egolarını yüksek lisans sıralarında bileyenler

Marylin Manson dinleyerek on altı bira içenler

yüksek not için etek giymeniz kanımı kaynatır

ve rasyonalite her konuşmada yenilendiğinde

anlaşmayı olanaksızlaştırır

 

ey desteklenmiş hediye verilmiş sevgiyle büyütülmüşler

güç kullanan insandan söz veren insana geçenler

voleyboldan tenis ve eskrime terfi edenler

 

devam edin bildiğiniz gibi sevişin

sizi uzaklara götürecek zaman kalmadı

kanser aids şizofreni parkinson ülser kalp krizi

bayraklarını etimize çakmaya niyetliler

 

yine de hayat kitsch bir Amerikalı

kasabalı bir Alman evini bize açtıkça yaşanır

 

ey x kuşağı

yolunuzdaki her hüzünlüden nefret edin

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yerin seni çektiği kadar ağırsın

Kanatların çırpındığı kadar hafif..

Kalbinin attığı kadar canlısın

Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...

Sevdiklerin kadar iyisin

Nefret ettiklerin kadar kötü..

Ne renk olursa olsun kaşın gözün

Karşındakinin gördüğüdür rengin..

Yaşadıklarını kar sayma:

Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

 

Ne kadar yaşarsan yaşa,

Sevdiğin kadardır ömrün..

Gülebildiğin kadar mutlusun

Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin

Sakın bitti sanma her şeyi,

 

Sevdiğin kadar sevileceksin.

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer

Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın

Bir gün yalan söyleyeceksen eğer

Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.

Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret

Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın

Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın

Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.

Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın

Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.

Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

 

İşte budur hayat!

İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın

Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün

Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun

Çiçek sulandığı kadar güzeldir

Kuşlar ötebildiği kadar sevimli

Bebek ağladığı kadar bebektir

Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,

Sevdiğin kadar sevilirsin...

can yücel

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Mahvolmus Hayatlar

'ayni kadinla iki kez

evlenerek hayatimi mahvettim'demis

William Saroyan.

 

hayatlarimizi mahvedecek bir seyler

her zaman vardir,

William,

neyin veya kimin

bizi önce

bulduguna

bakar,

mahvolmaya hep

hazirizdir.

 

mahvolmus hayatlar

olagandir

bilgeler için de

ahmaklar için de.

 

ancak

o mahvolmus hayat

bizimki oldugunda,

iste o zaman

farkina variriz

intiharlarin,ayyaslarin,hapisane

kuslarinin,uyusturucu müptelalari

ve benzerlerinin.

varolusun

menekseler kadar,

gökkusagi

kasirga

ve

tamtakir

mutfak

dolabi

kadar

olagan

bir

parçasi

olduklarinin.

Charles Bukowski

 

Enes için...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

GÖZLERİN

Düşlerin parlayıp söndüğü yerde

Buluşmak seninle bir akşam üstü

Umarsız şarkılar,dudağımda bir yarım ezgi

Sığınmak gözlerine,sığınmak bir akşamüstü

Gözlerin bir çığlık,bir yaralı haykırış

Gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi

 

Bir orman bir gece kar altındayken

Çocuksu,uçarı koşmak seninle

Elini avcumda bulup yitirmek

Sığınmak ellerine bir gece vakti

Ellerin bir martı,telaşlı ve ürkek

Ellerin fırtınada çırpınan bir beyaz yelken

 

Bir kenti böylece bırakıp gitmek

İçinde bin kaygı,binbir soruyla

Bitmeyen bir şarkı,dudağında bir yarım ezgi

Sığınmak şarkılara sığınmak bir ömür boyu

 

Gözlerin bir çığlık,bir yaralı haykırış

Gözlerin bu gece çok uzaktan geçen bir gemi

Ellerin bir martı,telaşlı ve ürkek

Ellerin fırtınada çırpınan bir beyaz yelken

zülfü LİVANELİ

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kim gerçekten bakabilmiş ki, içine...

 

Silah Sesinde Yunuslar

 

Kendimi senin gibi yalnızlara verdiğim günden beri hüznüm bin kat arttı.

 

Yanlış anlama, yüceliğinden bir şey kaybetmedin, ben eridim potanda ve bir sualtı düşü gördüm.

cenk taner...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kaldırma böyle ağır yükü

Sisyphe,inadın gerek!

Gönül işe yatkındır ya pek,

Sanat uzun,zaman kısadır...

 

Ünlü gömütlüklerden uzak,

Gider boş bir sinliğe elbet

Yüreğim,o boşluk trampet

Cenaze marşları çalarak.

 

-Gömülü çok mücevher uyur

Karanlıkta unutulmuştur,

Kazma ve burgulardan ayrı.

 

Boşa yayan çiçek var nice

Tatlı kokusunu bir gizce

Derin ıssızlıklardan ağrı...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yavaş yavaş ölürler... seyahat etmeyenler,

yavaş yavaş ölürler...okumayanlar, müzik dinlemeyenler,

vicdanlarında hoşgörmeyi barındırmayanlar.

yavaş yavaş ölürler...alışkanlıklara esir olanlar,

her gün aynı yolları yürüyenler,

ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,

elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyen,

veya bir yabancı ile konuşmayanlar.

yavaş yavaş ölürler...

aşkta veya işte bedbaht olup istikamet değiştirmeyenler,

rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,

hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin

dışına çıkmamış olanlar.

 

pablo neruda

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sayfa sayfa yırttılar umutlarımı...

İşte bu yüzden hala ıpıslak bakışlarım

İşte bu yüzden hala yumruk yumruk ellerim

İşte bu yüzden hep böyle çatıktır kaşlarım

Adam olamadımsa

Kendini adam sananlar utansın be Ahmet Abi!

Kendini adam sananlar utansın...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Saat dört yoksun

Saat beş, yok

Altı, yedi, ertesi gün

Daha ertesi

Ve belki kimbilir...

(...)

Kitap okurum

İçinde sen varsın

Şarkı dinlerim

İçinde sen

Oturdum ekmeğimi yerim

Karşımda sen oturursun

Çalışırım,

Karşımda sen

(...)

En güzel deniz,

Henüz gidilmemiş olandır

En güzel çocuk

Henüz büyümedi

En güzel günlerimiz

Henüz yaşamadıklarımız

Ve sana söylemek istediğim

En güzel söz

Henüz söylememiş olduğum sözdür

O şimdi ne yapıyor?

Şu anda şimdi, şimdi, şimdi

Evde mi, sokakta mı?

Çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı?

Kolunu kaldırmış olabilir mi, hey gülüm

Beyaz kalın bileğini nasıl da çırçıplak eder bu hareketi

O şimdi ne yapıyor

Şu anda şimdi, şimdi, şimdi

Belki dizinde bir kedi yavrusu var, okşuyor

(...)

Belki de yürüyordur, adımını atmak üzeredir

Her kara günümde onu bana

Tıpış tıpış getiren sevgili

Canımın içi ayaklar

Ve ne düşünüyor, beni mi?

Yoksa ne bileyim

Fasulyenin neden

Bir türlü pişmediğini mi?

Yahut insanların çoğunun neden böyle

Bedbaht olduğunu mu?

O şimdi ne düşünüyor

Şu anda şimdi, şimdi

(...)

Saat dört yoksun

Saat beş, yok

Altı, yedi, ertesi gün

Daha ertesi

Ve belki kimbilir...

Nazım HİKMET

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,

Degmez bu yangin yeri, avuç açmaya degmez.

Degil mi ki çignenmis inancin en seçkini,

Degil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,

Degil mi ki ayaklar altinda insan onuru,

O kizoglan kiz erdem daglara kaldirilmis,

Ezilmis, horgörülmüs el emegi, göz nuru,

Ödlekler geçmis basa, derken mertlik bozulmus,

Degil mi ki korkudan dili bagli sanatin,

Degil mi ki çilginlik sahip çikmis düzene,

Dogruya dogru derken egriye çikmis adin,

Degil mi ki kötüler kadi olmus Yemen' e

Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,

Seni yalniz komak var, o koyuyor adama.

 

W.S

66. Sone

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hayatına Teğet Geçtiğimbir'i Var

 

uzaklarda, çok uzaklardabir'i var;

hayatına teğet geçtiğim

söylemek mümkün,

susmak ikimiz için de en iyisi

pantolonumun ceplerinde ünsüz harfler var

bana bir şey olursa aralarına sesli harfler koyun

haritalar değişiyor coğrafyalarımda

şimdi faylar dikiyorum,

aralarından sen damlıyorsun

gözlerin değiyor,

cennete seni pay ediyor tanrı

-zuhal'e oturtuyor-

hayatına teğet geçtiğimbir'i var;

söylemek mümkün,

affet tanrım!

gün, uzanırken gecenin kollarına

açılsın dilinin pervazları,

umudu kaşıkla

cümlelerin bağı çözülsün,

sürgün versin dünya eline

masum muyuz yeni hayatlar kuracak kadar?

başkalarının eskiyen hayatları, belki de hayat dediğimiz.

hayatına teğet geçtiğimbir'i var;

söylesem günahkâr olacağım,

yoksun

kolay değil biliyorum baştan başlamak

uzun vadeli senetler yapmadım hayata

kısır döngü bu;

adına dünya dedikleri yüreğimin sesi olsaydı

kömürleşirdi her şey.

hayatına teğet geçtiğimbir'i var;

söylesem cehenneme gideceğim,

hüzün, sana giden en kestirme yol

harfler ağlaşıyor çaresizliğine

hayatına saplandığım

biri var.

 

Alper Akdeniz

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...