Locked Oluşturma zamanı: Temmuz 25, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Temmuz 25, 2008 Bir dinin ideologlarının, "sapkın", "zındık" ve "mülhid" kategorisine giren, o dinin içinde, çeperinde veya dışında duran inançlar hakkında derlediği inceleme. bir tür, teolojik "düşmanını tanı, kendini bil" yazımı. dini doxa'yı kollamak için dikenli tel ve mayın döşeme çalışması. Türkçe bir karşılık öneren yok sanırım, ahmet yaşar ocak'ta da hatırlamıyorum, bakmalı. (bkz: osmanli toplumunda zindiklar ve mulhidler) Örgütlü dinlerin hemen hepsinde olan bir uğraş bu, burada islamdakine bakalım. islamda bu terimin en yakın karşılığı "el milel ve'l nihal" olmuş, "milletler ve nihleler", yani "dinler ve mezhepler". başlığında bu tamlamayı içeren bir çok çalışma var. 1153 doğumlu, iyi bilinen islam heresiyograflarından şahrastani'nin "millet" terimini "din" teriminden farklı manada, henüz dinleşmemiş ama toplumsallaşmış/komünalleşmiş bir inançlar seti anlamında kullandığı görüyoruz. ebû bekir muhammed bin abbas el-hârizmi (matematikçi olan değil, 10. yy'da yaşayan) "millet"i ehl-i kitap islam ulemasının heresiyografi ile hukuki bir düzlemde ilgilendiği görülüyor, zira müslüman bir yönetim altındaki gayrimüslim insanların inançlarının listesini çıkarmanın şeriat çerçevesinde bu grupların haklarını ve vergi oranlarını belirlemek gibi bir işlevi de var. salt "ilmi" bir ilgi değil yani. bu teolojik olduğu kadar bürokratik de olan ilginin hayırlı bir sonucu din tarihçiliğinin ilk örneklerinin üretilmesi olmuş tabii, şu şehirde şunlar şunlar yaşar, ota ata taparlar, yoldan şöyle çıkmışlar yollu bir kayıt tutmanın bugüne faydası çok olmuş. bu kayıt altına alma ihtiyacı müslümanlar arasında 8.-9.yy civarında ortaya çıkmış ve müslüman yöneticiler giderek daha fazla gayrımüslim nüfusu idare etmek durumunda kaldıklarında "el milel ve'l nihal" teknik bir terim haline gelmiş. bu uğraşın teolojik rehberi/haklılaştırıcısı ise öncelikle rûm sûresi 32. ayet ("o müşrikler ki, kendi dinlerini fırkalara ayırmış ve kendileri de parça parça olmuşlardır; ki her grup kendi elindekiyle övünüp sevinç duymaktadır") ve muhammed'e atfedilen "yetmişüç fırka" hadisi olsa gerek: "yahudiler yetmişbir, hristiyanlar da yetmişiki fırkaya ayrıldılar. ümmetim de yetmişüç fırkaya ayrılacaktır. biri hariç bütün fırkalar ateştedir." başlangıcından günümüze dek islami heresiyografide değişmez bir retorik hattı, "hakiki islami" inancı kirletip bazı müslümanların kafasını karıştıran türden inanış biçimlerinde suçu yahudilere atmak olmuş. islam içindeki ayrılıklar, mesela şii "sapkınlığın" orta çıkışı, ismailiyye menşeli "sapkınlıklar", fatimi hanedanı, vb. durumlar ya yahudilikten dönme müslümanlara, ya da gizli yahudi etkilerine atfedilmiş. bu bir kural değil, ama yaygın bir anlatım stratejisi olmuş. Müslüman heresiyografların en ünlüsünün, derin bir filozof olmasa da usta bir polemikçi olan endülüslü ibni hazmzahiri bir yorumcusu olarak da, onu en çok kızdıran allah'ın güzelim kitabı tevrat'ı bozan, sapık sapık inanışlar ekleyen hahamlar olmuş. tabii, bu tür bir yazma faaliyetinin asıl niyetinin sapık inançları, sapıklıklarını gösterip kayda geçirerek bertaraf etmek ve "doğru" inancı haklılaştırmak olduğunu da söylemek lazım. zira gözünüzün önüne getirin: o dönemde tektanrıcı inananlar piyasasında, piyasaya yatırım yapan dini girişimciler arasındaki rekabet hayli kızışmış. kimin yoldan çıktığı, kimin doğru kaldığı üzerindeki tekel kavgasının bir sonucu olarak da ortaya çıkmış bu literatür. tabii bir de, fenomenolojik olarak aslında birbirinden pek ayrı olmayan islami ve musevi inanç sistemleri arasına olabildiğince mesafe koymak gerekmiş, iki dinin müşterileri çok sık etkileşime girmek durumunda kalınca. "müslüman'ın kafasını karıştıran yahudi" ile bu kadar uğraşılması belki de bu yüzden, tefrik için. Yüzyıllar ilerledikçe heresiyografinin islami iktidar teknolojisinin bir parçası haline geldiğini de unutmamalı. sapkını bilmek, kayda geçirmek, yerine yerleştirmek; böylece onu yönetebilmek; onu ortadan kaldırmak gerektiğinde bunu dinen meşrulaştıracak bir başvuru kaynağına sahip olmak... Olmayan inanışlar için kullanmış. bu terimi sapkın inançları sınıflandıran bir çalışmanın başlığı olarak ilk kez el bağdadi'de buluyoruz. (994-1064) olduğu söylenebilir. "el fisal fi el milel ve el ahva ve el nihal" (dinler, sapkınlıklar ve mezheplerle ilgili kanaatler kitabı) başlıklı çalışmasında islam'ın özünden değişik mesafelerde duran dini grupları uzun uzun anlatmış. anlatmakla kalmamış, bu sapkın grupların inançlarının tarih içinde ne tür değişiklikler geçirdiğini de yorumlamış. kuran'ın mevzu hakkında genel bir karşılaştırma: john b. henderson islam heresiyografisi ile ilgili: steven m. wasserstrom (1995) between muslim and jew: the problem of symbiosis under early islam, princeton: princeton university press. (1998) the construction of orthodoxy and heresy: neo-confucian, islamic, jewish, and early christian patterns, new york: suny press. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.