enjiss Oluşturma zamanı: Temmuz 29, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Temmuz 29, 2008 Psikolojik Resmin Öncüsü : Edvard Munch Hayatı: Edvard Munch 12 Aralık 1863'te Löten'de (Norveç) bir doktorun oğlu olarak dünyaya geldi. Aile, içlerinde din adamları, subaylar, öğretmenler bulunan bir Norveç burjuva ailesiydi. Çocukluk ve yeni yetmelik yıllarını hastalık ve ölüm kararttı. Annesi veremden öldüğünde beş, kendisinden bir yaş büyük ablası Sophie de aynı hastalıktan öldüğünde on dört yaşındaydı. Beş çocuğunun öğrenimlerine özen gösteren babası, ailenin sıkıntılarını bozan para sıkıntıları içindeydi. Annesinin ölümünden sonra, zaten para sıkıntısı içinde olan babası günlerce odasında dua ederdi ki Munch sonradan babasının durumuna çeşitli göndermeler yapmıştır. Edvard, Oslo Teknik Koleji'nde bir yıl öğrenim gördükten sonra resim tutkusu nedeniyle Sanat ve Zanaat Okulu'na yazıldı. Yeteneğini ilk kabul edenlerden biri olan ressam Thaulow, 1885'te üç haftalık bir Paris yolculuğu için gereken olanakları sağladı. Empresyonist resimleri görmesi, araştırmalarının gelişimini değiştirdi ve resim yolunu aydınlattı. İlk sergisini Christiana'da (Oslo'nun eski adı) açtı. Bu sergide yüz on yapıtını sergiledi. Resimlerinde yer alan yüzlerin katılığında ve bu yüzleri saran atmosferde Munch'ün sert mizacı belli oluyordu. Bu sergiden sonra hükümet kendisine bir gezi bursu verdi, bu sayede Paris'te üç yıl yaşadı. Monet'yi, Gauguin'i ve Seurat'yı keşfetti. Noktacılık'ın (pointolisme) etkisinde kaldı ve "Karl Johan'da İlkbahar", "Rue Lafayette" gibi tablolarını bu yönteme göre yaptı. Ama onun için nasıl resim yapacağı değil de, neyin resmini yapacağı önemli olduğu için bu yöntemi hemen bıraktı. Munch, "Soluk alıp veren, hisseden, acı çeken ve seven canlı varlıklar olmaları gerekir. Bir dizi bu tür resim yapacağım, insanlar bunların kutsal niteliğini kavrayacaklar ve sanki kilisedelermişcesine bunların karşısında şapkalarını çıkaracaklar" der. Hastalık ve Ölüm: Suluboya çalışmalarında ilaç şişelerini obje olarak kullanan ressam "Hastalık ve ölüm ruhsal yaşantımı etkilediği gibi sanatımın da temellerini oluşturur." diyerek bu konudaki düşüncelerini dile getirir. Munch'ün resimlerinde görülen iki etken konu vardır. Birincisi "Ölüm ve Hastalık" ikincisi "Kadın", dolayısıyla "aşk". çığlık http://www.dn.no/multimedia/archive/00052/HB___Skrik__av_Edvar_52681e.jpg Çığlık, Munch’un sanatında o zaman kadar etkili olmuş farklı konu ve üslup kaynaklarının olağanüstü bir bileşimidir. Bu, renk ve deformasyonun bir ifade aracı olarak böylesine yoğun bir şekilde kullanıldığı ilk modern başyapıt olma özelliğine sahip öncü bir resimdir. Hastalık ve ölümlerle kuşatılmış bir yetişme dönemi geçirmiş olan duyarlı bir iç yapının, adeta patlama halindeki bir dışavurumudur çığlık. Resim yüzeyini diyagonal olarak bölen köprünün ardında deniz ve kızıl gökyüzü dalgalanarak bütünleşmiş, mekan boğucu bir atmosferin tüm etkilerini yansıtacak şekilde düzenlenmiştir. Köprünün üzerinde, yoğun bir şekilde deforme edilmiş ve başını iki elinin arasına almış durumdaki figürün çığlığı bu dalgalanan, dönen atmosferde yankılanmakta ve baş döndürücü bir etki yaratmaktadır. Aslında bu atılmamış bir çığlıktır. Bireyin içinde saklı kalmış, bastırılmış, çeşitli sebeplerle dışa vurulmamış bir çığlık. Aynı zamanda bireyin, kendisini kuşatan boşluğun kuvvetli baskısına, diğer bir deyişle ‘varolmanın dayanılmaz ağırlığı’na gösterdiği bir tepkidir. “Bağırmak istedim; bunun beni hafifleteceğini biliyordum, ama utandım.”der Kazancakis. Bu ifade tam da Munch’un atılmamış çığlığına denk düşmektedir. http://www.antikalar.com/v2/images/konuk/konuk0401-01x.JPG Hastalık ve ölüm konusundaki en ünlü yapıtı, ilkine yirmi üç yaşında başladığı "Hasta Çocuk" tablosudur. 1885-6 kışında oluşturulan bu tablo, bugün Oslo Ulusal Galeri'de bulunmaktadır. Munch, tablodaki anne figürü için kendisini resim konusunda destekleyen teyzesi Karen Bjölstad'ı model olarak kullanmıştır. Hasta kız figürünü ise babasının muayenehanesine gelen on bir yaşındaki Betzy Nielsen'den esinlenerek çizmiştir. Resmin anahtar noktasını, resmin merkezinde, diyagonallerin kesiştiği yerde, yaşlı ve genç vücudun temasında görürüz. Anne ve kızın, teselli ve acının, ümit ve ümitsizliğin birleştiği noktadır bu. Bu tabloda, ölüm ve yaşam perspektifleri belli bir yumuşaklıkla birbirinden ayrılmıştır ve resmin can damarı ellerin hareketidir. Munch bu resmi sergilendiğinde kıyamet kopar ve sanatçının dediğine göre "Sergi salonuna girdiğimde büyük bir gürültü, homurdanmalar ve kahkahalar duydum. Dışarı çıktığımda çevremi genç natüralist ressamlar çevirdi ve bunlar arasında o sıralar ressamlık hayatının en parlak dönemini yaşayan Gustav Wentzel de yüzüme şöyle bağırdı: 'Üç kağıtçı Munch, domuz gibi resim yapıyorsun. İnsan elleri hiç böyle çizebilir mi? Aynen tokmağa benziyorlar'." Bu konuda Otto Mondersohnes da şöyle yazar: "Munch'ün resimleri tam bir felaket. Kaşık gibi eller, mısır koçanı gibi burunlar..." Yalnız basın değil, halk da Munch'ün resimlerine büyük tepki göstermiştir. "Hasta Çocuk" resmine yeşil-gri tonlar hakimdir ve resmin tümü bu renk armonisi altında, sanki üzerinde ince bir gri tül varmış izlenimini uyandırmaktadır. Tablonun en ilginç yanı, iki figür arasında kalan kısmıdır. Munch tuvali adeta bir heykeltıraş gibi kullanmış, nemli, bazen de kurumuş boyayı tekrar tekrar kazıyıp boyamış, bu da resme plastik bir görünüm kazandırmıştır. Özelikle bu plastik form hasta kızın çenesinin altında oldukça belirgindir. http://www.antikalar.com/v2/images/konuk/konuk0401-03x.JPGhttp://www.antikalar.com/v2/images/konuk/konuk0401-05x.JPG Temek içeriği aşk ve ölüm olan ünlü Hayatın Efrizinin en önemli tablosu "Yaşam Dansı"dır. Resimde görünen üç kadın figürü aslında tek bir modeli, Tula Lansen'i canlandırır. Sanatçı portre çalışmaları da yapmıştır. 1902'den itibaren Lübeck'li göz doktoru Dr. Linde'nin çocuklarının resimlerini ve Lübeck kentinin çeşitli gravürlerini gerçekleştirmiştir. Munch'un kadınların saflığını ve günahkarlığını bir sentez olarak ele aldığı tablosu:Madonna http://www.antikalar.com/v2/images/konuk/konuk0401-04x.JPG Munch, ekspresyonist (dışavurumcu-ifadeci) bir ressamdır, ama onu aynı zamanda bir sembolist olarak da kabul etmek gerekir. Resimlerinde bir takım simgesel ifadeler de mevcuttur. Özellikle aşk temasını işlediği resimlerinde bu sembol dilini konuşturmuştur. 1896'da yaptığı yaptığı Paris yolculuğu Paul Gauguin, Emile Bernard, Maurice Denis ve Mallarme gibi sembolist sanatçılarla tanışması bakımından çok önemlidir. Aynı yıllarda ağaç üzerine gravür ve taşbaskı çalışmalarında da başlar. Munch, Van Gogh'tan etkilenir. Hollandalı ressam Van Gogh mektuplarından birinde, çok sevdiği bir dostunun portresini yapmaya nasıl başladığını yazar: "Saçların sarı rengini abartıyorum, onlara portakal rengini veriyorum ve başın arkasına odanın sıradan duvarını değil, sonsuzluğu, uzayın maviliğini boyuyorum. Turuncu baş mavi yüzey üzerinde gizemlice belirginleşiveriyor. Ah sevgili dostum, seyirci bu abartmada karikatürden başka bir şey göremiyor. Ama biz ressamların umurunda mı bu?... "Van Gogh seçtiği yöntemin karikatürcünün yöntemiyle karşılaştırılabileceğini söylemekle haklıydı, çünkü her zaman ifadecidir karikatür. Bunu Van Gogh'un ötesinde fark eden ifadeci (ekspresyonist) sanatçılar arasında Munch de vardır. Ekspresyonistler, insanın acısını, sefaletini, zorbalığını, tutkusunu öylesine derinden duyuyorlardı ki, sanatta uyum ve güzellik üzerine birleşmenin anlamsız olduğuna karar vermişlerdi ve varolmanın acımasız olguları tuvallerine yansıyordu. Çığlık da tüm sahne o çığlığın bunaltısına katılır. Çığlık atan kimsenin yüzü karikatür gibi bozulmuştur. Kocaman açılmış gözler ve içe çökük yanaklar kafatasını anımsatır. Mutlak korkunç birşeyler olmuştur ve baskı o denli etkilidir ki, o çığlığın nedenini hiçbir zaman bilmesek bile, bu içten gelen varoluş seslenişini Munch, renk ve çizgileriyle her eserinde bize hissettirir. Karşıdan görünen hasta bakışlı solgun yüzlerde aşırı yalınlığa ulaşmış, anlatım biçimlerini içeren bir dışavurumcu sembolizm olarak tanımlanabilecek üslubuna tam egemen durumda, bir renk fırtınasına tutulmuş gökyüzü ile yılankavi çizgili bir görünümden ortaya çıkan yüzün, "Çığlık"ın ilkin yağlıboya resmini, sonrada taşbaskısını yapmıştır. Tabloyla ilgili olarak kendiside şöyle der: "Bir akşam yolda yürüyordum. Bir tarafta şehir, aşağıda fiyordlar vardı. Yorgun ve hasta idim. http://www.antikalar.com/v2/images/konuk/konuk0401-08x.JPGhttp://www.lightmillennium.org/2006_17th/image/munch_ashes.jpg[/img] http://www.antikalar.com/v2/images/konuk/konuk0401-07x.JPGhttp://www.globalgallery.com/prod_images/bm-lf12.jpg http://www.listedartistsgallery.com/images/the_dead_mother_edvard_munch.jpg Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
cheriour Yanıtlama zamanı: Temmuz 29, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 29, 2008 çıglık - cok hosuma gitmişti :S halada var bilgisayarımda. super resimler. elinize saglık enjiss Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
masal perisi Yanıtlama zamanı: Şubat 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 23, 2012 Edvard Munch'un başyapıtı "Çığlık"ın dört versiyonundan biri, bahar aylarında New York'ta açık artırmaya ile satışa çıkarılacak. http://www.hurriyet.com.tr/p/spacer.gif Sotheby's müzayede evi, tablonun en az 80 milyon dolara alıcı bulmasının beklendiğini söyledi. Ünlü ressam'ın 1895'te yaptığı, kan kırmızı bir gök altında başını tutarak çığlık atan bir adamı tasvir eden tablosu, babası Munch'un babasının arkadaşı ve patronu olan Norveçli işadamı Petter Olsen tarafından satılıyor. Tablo, "Çığlık"ın özel koleksiyonda bulunan tek versiyonu. Tüm hayatı boyuncu tablo ile birlikte yaşadığını ifade eden Olsen, gücü ve enerjisinin zaman içinde arttığını hissettiği tabloyu artık satmak istediğini belirtti. Olsen, 2 Mayıs'ta yapılacak açık artırmadan elde edilecek gelirle Norveç'in Hvitsten kentinde yeni bir müze, sanat merkezi ve otel kuracağını söyledi. 80 milyon dolar, şimdiye kadar bir sanat eserine biçilen en yüksek fiyatlardan biri. 2010 yılında New York'taki Christie's müzayede evi tarafından 106,5 milyon dolara satılan Picasso'nun "Nude, Green Leaves and bust" adlı tablosu,dünyanın en pahalı sanat eseri rekorunun da sahibi. Oslo'daki Ulusal Müze, "Çığlık"ın satışına birkaç ay önce onay vermiş. Dört "Çığlık" tablosundan biri, Ulusal Müzede, diğer ikisi ise yine Oslo'da yer alan Munch Müzesi'nde bulunuyor. Sotheby's, açık artırmada satılacak "Çığlık" tablosunun, dört tablo arasında en renkli ve en canlı olanı olduğunu kaydetti. Tablo aynı zamanda "Çığlık"ın çerçevesi Munch tarafından boyanan ve eseri betimleyen bir şiirin yazılı olduğu tek versiyonu. Munch, şiirde "büyük bir endişe ile tir tir titrediğini" ve "doğadaki büyük çığlığı içinde hissettiğini" anlatıyor. Tablo, Sotheby's müzayede evinin Londra'daki merkezinde 13 Nisan'da, New York'taki merkezinde ise 27 Nisan'da sergilenecek. http://www.hurriyet.com.tr/_np/4479/15884479.jpg Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AmorFati Yanıtlama zamanı: Şubat 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 23, 2012 Edvard munch; sağda solda bol bol çığlık taplosunu görebileçegimiz adam... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
serpentine Yanıtlama zamanı: Şubat 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 23, 2012 http://c1202.hizliresim.com/u/r/2yrzg.jpg Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fairytale Yanıtlama zamanı: Şubat 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 23, 2012 çığlık tablosunda ki adamın aslında çığlık atmadığını, etrafındaki boğucu manzaraya karşı kulaklarını acıyla tıkadığını duymuştum. herneyse. munch un tabloları güzeldir paylaşım için teşekkürler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.