juniper Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2012 “O özgürdü, her şeyi yapmakta özgürdü, bir hayvan ya da ruhsuz bir makine olup çıkmakta, boyun eğmekte özgürdü, isyan etmekte özgürdü, kararsız olmakta özgürdü; evlenmek, silkinip çıkıvermek ya da yıllarca bu yükü ayaklarıyla gittiği yere sürüklemek; nasıl isterse öyle hareket edebilirdi, ona kimse öğüt veremezdi, kendi hükümleriyle yaratacağı “iyi” ve “kötü”den öte iyi ve kötü yoktu onun için. Çevresinde her şey toplanmış ona bakıyor, tek bir hareket yapmadan onu bekliyordu. Korkunç bir sessizliğin ortasında yapayalnızdı, özgür ve yapayalnız, yardımdan ve aftan yoksun, hiçbir yardım umudu olmadan karar vermeye mahkûmdu, ölünceye dek özgür olmaya mahkûmdu.” Akıl Çağı / Jean-Paul Sartre Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
masal perisi Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2012 Tuhaftır eğer bir şeyden korkuyorsanız ve zamanı yavaşlatmak için her şeyi vermeye hazırsanız,zaman hızlanmak gibi tadsız bir alışkanlık edinir. Ateş kadehi-J.k.rowling Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lee Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2012 Hiçbir yerde insanlar eşit değil.hala demokrosiyi savunuyorum ama bunu insanlara anlatmak için güçlü olmalısınız..insanlar kardeş olmak istemiyor..ama bir gün nasıl olsa olacaklar bunu bilmiyorlar..Geçen hafta Londra'ya geldiğim gün insanların kardeşliği konusundaki düşüncelerim kaybodu.Trende insanların binenlere yer vermek için kımıldamadıklarını görünce değişti bu düşüncem.İnsanlara iyiyi göstererek bir anda değiştiremezsiniz onları..Ama öngörülü bir güç onları istediğiniz yönde davranmaya zorlayabilir.Hala tüm insanların kardeşliğine inanıyorum ama henüz çok erken..bir on bin yıl daha geçmesi gerek bunun için..sabırsızlığın yararı yok..değişim uzun bir süreçtir... Köşkteki Esrar-Agatha Christie Meşhur kitap mı bu ? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
masal perisi Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 25, 2012 Meşhur kitap mı bu ? evet :rolleyes: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
juniper Yanıtlama zamanı: Mayıs 28, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 28, 2012 Belli yaşa gelmiş, tutkulardan arınmış, durulmuş, oturmuş kadınlara hayranlık duyar, imrenirdim. Gözyaşlarını arkalarında bıraktıklarını, sevilmeye fazla gereksinme duymadıkları için artık acı çekmediklerini düşünürdüm. Şimdi gençliğimde özlediğim yaşlardayım, ama hala olmayı umduğum kadın değilim. İnci Aral / İçimden Kuşlar Göçüyor Bana bunca acı çektirdiği için bir an bile kafamdan atamıyordum onu. Kimsesizlikten başka dayanağı olmayan bu tutkuyu tek başıma yaşıyor, aralıksız bir yıkımı diri tutma çabasıyla ondan kendisini dileniyordum bıkmadan… İnci Aral / Ölü Erkek Kuşlar Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
masal perisi Yanıtlama zamanı: Haziran 2, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 2, 2012 En azından kötü yürekli olsaydım..En azından bixio gibi.yok işte.Hala çocuk ruhluyum,sadece günü yaşıyorum,kımıldamak için hareket etmeyi,soluk almak için havayı seviyorum.ölmek için öleceğim..Ve her şey bitecek.. Umberto eco/Prag mezarlığı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
juniper Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 20, 2012 “Anlamak affetmektir. Siz anlayıp affedersiniz, onlar anlamadıkları için hep kinlenir. Affınız bile kinlendirir birilerini. Düşmanı çok bir derviş olursunuz. Dervişliğiniz diken olur düşmanı kanatır durur. Kanı gördükçe üzülürsünüz. Siz üzüldükçe dikeniniz sivrileşir. Yapayalnız kalırsınız. Anlayışlı ve üzgün ve yalnız, yapayalnız. Simsiyah bir yalnızlıkta boğulur gider hüznünüz.” —Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey, Mine Söğüt Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
juniper Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 25, 2012 Yaşamım boyunca, istisnasız hepsi de budalaca işler yapan dar omuzlu insanlar gördüm ve çoğu türdeşlerini şaşkına çevirip ruhları türlü şekilde baştan çıkarırlardı. Eylemlerine gerekçe olarak "ün"ü gösterirler. Onları görünce herkes gibi gülmek istedim ben de; ama böylesine tuhaf bir öykünme olanaksızdı benim için. Keskin ağızlı bir bıçak aldım, dudaklarımın birleştiği yerlerde etimde yaralar açtım. Amacıma ulaştığımı sandım bir an. Kendi elimle yara açtığım bu ağıza baktım aynada! Bir yanılgıydı! İki yaradan akan kan, gerçekten başkalarının gülüşü olup olmadığını anlamama engel oluyordu aslında. Ama, bir süre karşılaştırma yaptıktan sonra, gülüşümün insanların gülüşüne benzemediğini gördüm, yani gülmüyordum ben, gülüşüm yoktu benim. Çirkin suratlı, gözleri karanlık gözevlerine gömülmüş insanlar gördüm; kayanın sertliğini, dökme çeliğin katılığını, köpekbalığının kan dökücülüğünü, gençliğin küstahlığını, canilerin mantıksız öfkesini, iki yüzlülerin ihanetlerini, en olağanüstü oyuncuları, rahiplerin kişilik gücünü ve dışardan bakınca en içe kapalı, dünyaların ve göklerin en soğuk yaratıklarını aşıp geride bırakmışlardı; ahlâkçılar bitkin düşmüştü, yüreklerindekini görmeye, Tanrı'nın amansız öfkesini başlarına yağdırmaya çalışırken. Hepsini bir arada gördüm; kimi zaman, belki de bir cehennem cini tarafından kışkırtılmış, dondurucu bir sessizlikte gözlerine hem yakıcı hem kinli bir pişmanlık acısı sıvanmış durumda, annesine daha şimdiden başkaldıran bir çocuk benzeri en sıkı yumruklarını havaya kaldırdıklarını, bağırlarının gizlediği o alabildiğine adaletsiz ve dehşet yüklü, tutkulu ve düşman düşüncelerini ortaya çıkarma yürekliliğini gösteremediklerini ve bağışlayıcı Tanrı'yı merhametten kederlendirdiklerini gördüm; kimi zaman, günün her anında, yediden yetmişe insanlara, soluk alan her şeye, kendilerine ve Tanrı'ya karşı mantıksız ve akıl almaz lânetler yağdırırlarken, kadınları ve çocukları kötü yola düşürürlerken, vücudun edep yerlerini kirletirlerken gördüm onları. O zaman, sularını yükseltir deniz, tekneleri dipsiz derinliklerinde yutar; kasırgalar ve depremler yerle bir ederdi evleri; veba, türlü türlü hastalıklar kırıp geçirirdi yakaran ailelerini. Ama insanlar anlamaz bunları. Yeryüzündeki davranışları yüzünden utançtan kızarırken, sararırken de gördüm onları; ama pek ender. Kasırgaların kız kardeşi fırtınalar; güzelliğini kabul etmediğim mavi gökkubbe; yüreğimin imgesi iki yüzlü deniz; bağrı gizemli dünya; öteki gezegenlerin halkları; bütün evren; onu cömertçe yaratan Tanrı, sana yakarıyorum: İyi bir insan göster bana! Lûtfun on katına çıkarsın doğal güçlerimi; çünkü, bu canavarı görünce şaşkınlıktan ölebilirim: Daha azı için bile ölünebilir. Maldoror'un Şarkıları / Comte de Lautreamont Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Mistero Yanıtlama zamanı: Ağustos 19, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 19, 2012 " Bize, matematik dünyasının kurgusal ve sonsuz olduğu öğretildi. Bunu kabul ederim. 1’den sonra 2 gelir dendi. Bunu da kabul ederim. Ama sonra, 1 ile 2 arasındaki sonsuzluğu düşündüm. Peki o nereye gitti ? İrrasyonel sayılar varken bir sayıdan sonra diğer bir tam sayı nasıl gelebilir ? Eğer 1’ den sonra virgül konursa ve bunun da kıçına sonsuz sayı konabiliyorsa 2 nasıl gelir ? İşte ! Soru bu ! Yanıtsız bir soru. Ve işte matematiğin hatası ! Dolayısıyla matematik yok. Onun üzerine kurulmuş dünya düzeni de yok.. Ama ben anlayabilirim. Anlayabilirm bu sorunu. Ve o zaman ortaya yaklaşık sayılar çıkar. Yani hiçbir sayı tam değildir. Hepsi tama yaklaşır. Ama varamaz. Demektir ki, 1,999...9’u bize 2 diye yutturmaya çalışan bir dünyanın çocuklarıyız. Ve dünya da aslında tam gibi görünürken, aslında bir irrasyonellik harikası. İşte bunun için hayat yoktur. Olsa dahi o da irrasyoneldir ! Yani anlamsızdır. Ne bir başlama nedeni, ne de bir oluş nedeni vardır. " Hakan Günday__ Kinyas ve Kayra Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Cyllwen Yanıtlama zamanı: Ağustos 19, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 19, 2012 Kendi suretinden başka suretlerde görünen her ne ise, rüya onun aslına işareti. Kendi suretinin dışında vücut bulan her ne ise, rüya onun aslı suretinde tabiri. Gölgenin sahibine nisbeti. Nazan Bekiroğlu - Yusuf ile Züleyha Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boynuzsuzgeyikler Yanıtlama zamanı: Ağustos 31, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 31, 2012 Öyleyse , bir acemi için ruh çağırma alıştırmaları yapmak için Lesser Key of Salamon gibi , törensel majiye dair bir çalışmayı öğrenmek delilikri®. Aynı zamanda Crowley'in Magic in Theory ve Pratice çalışmasını da aynı niyetle pratik anlamda öğrenmek akılsızlık olacaktır. Her iki kitap da kesinlikle yeni başlayanlar için olmadığı gibi söylediklerinin doğruluğu sık sık kanıtlanabilecek şeyler de değildir. Ne yazık ki , dehşet verici NECRONOMICON da belki bu kategori içinde yer alır....... NECROMANICON - Kara Dünyanın Kitabı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
masal perisi Yanıtlama zamanı: Ağustos 31, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 31, 2012 moda.insanlar ne düşünüyor olabilirler?modanın mevsime göre değişen bir şey olduğunu mu sanıyorlar?dünyanın dört bir yanından gerçekten de giysileri,mücevherleri ve ayakkabı koleksiyonlarıyla gösteriş yapmak için mi geldiler ?anlamıyorlar..''moda''aslında ben sizin dünyanızdanım.sizin ordunuzla aynı üniformayı giyiyorum,onun için beni vurmayın''demenin bir biçimidir.erkekler ve kadınlardan oluşan toplulukların mağaralarda ilk kez birlikte yaşamaya başladıklarından bu yana,moda herkesin ,hatta tümden yabancıların bile anlayabildiği tek dil olmuştur.'aynı biçimde giyiniyoruz,ben sizin kabilenizdenim.haydi varlığımızı sürdürebilmek için güçsüzlerin üstüne çullanalım..... kazanan yalnızdır-paulo coelho Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dawnofrelic Yanıtlama zamanı: Ağustos 31, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 31, 2012 Mustafa Kemal; Duydum ki Fikriye boynunda ki kolyede benim resmimi taşırmış. Halide Edip; Aman Paşam, oda birşey mi, bugünlerde bütün Türk kadınları göğsünde sizin sevginizi taşıyor. Efsunlu Kemal Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
aliipek Yanıtlama zamanı: Ağustos 31, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 31, 2012 Yalnızlığına iyi bak, sahip çık. Kaç kişinin emeği var onda kimbilir. Oğuz Atay Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
blessed trinity Yanıtlama zamanı: Ağustos 31, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 31, 2012 Emir: Okuldaki din hocamız Molla Fethullah Han içki içmenin günah olduğunu söylüyor! Baba: Mollalar ne derse desin, yalnızca bir günah vardır. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki tüm günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir. Bir insanı öldür...düğünde bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden kocasını, çocuklarının elinden ise bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın ya da birini aldattığın zaman, doğruluğu ve haklılığı çalmış olursun. Çalmaktan daha kötü bir suç yoktur. İster bir can olsun, ister bir dilim ekmek… Çalmak aşağılıktır. Eğer yukarıda bir yerde bir Tanrı varsa, umarım benim viski içmem ya da domuz yememden daha önemli meselelerle uğraşıyordur.. Khaled Hosseini / Uçurtma Avcısı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
I like myself Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2012 gözbebeği: insanlarda yuvarlak, hayvanların çoğunda ise dikine elips biçiminde olan gözbebeğinin çapı, irise gelen ışığın miktarına göre değişir. karanlık ve uzaklık büyütür gözbebeğini; aydınlık ve yakınlık küçültür. yani bu kararsız çember, ışık varsa küçülür, ışık yoksa büyür. yakına bakarken de küçüldüğüne göre, yakın olan aydınlıktır, aydınlıktadır. uzağın payına karanlık düşer. zaten karanlığı kimse yakınında görmek istemez. aşık olunca da büyür gözbebeği; demek ki âşık olunan hep uzaktadır. aradaki mesafenin verdiği acıyı azaltmak için, maşuka gözbebeğim diye hitap edilir. Elif Şafak-mahrem Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boynuzsuzgeyikler Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2012 Bu kitap bir muskadır , bir Koruma Mührüdür ! Mürekkebim Tanrıların mürekkebidir , İnsanın değil ! Ama acele yazmalıyım ve eğer bu yazıyı okuyamazsan ya da anlayamazsan , belki bu senin için , bu zamanlardaki ve bu yerlerdeki demonların erkine ve gücüne dair bir işeret olsun ve özensiz yakarılar yapmamanın , tedbirli davranmanın ve her ne şart altında olursa olsun Dışarıya açılan Kapıyı dikkatsizce açmaman için , çünkü onların Mevsimlerini ve Zamanlarını burada hesaba katman için sana söylediğim kuralları anlatsan bile , Kadimlerin Mevsimlerini ve Zamanlarını asla bilemezsin , çünkü onların Zamanları ve Mevsimleri düzensizdir ve bizim akıllarımıza yabancıdır , çünkü onlar değil mi Tüm Zamanın Hesaplayıcısı ? Zamanı şimdi olduğu Yere onlar koymadı mı ? (Hizmetkarınıza merhamet edin ! ) onların sürelerini belirlemek için Gezegenleri tayin etmesi yeterli değildi , çünkü varolan böylesi süreler Kadimlerin işiydi. Yoksa Güneş olmaz mıydı , SHAMMASH hiç doğmaz mıydı , yıllar , bu kadar çabuk , geçmezmiydi ? Her zaman için dışarıdaki kapıyı kapalı ve mühürlü tutmaya çalış , sana verdiğim talimatlarla , buradaki Mühürler ve İsimlerle. Her zaman için kadim Tapınım Kültlerinin Güçlerini zaptetmeye çalış ki akıtılan kanlar ve kurbanlar kuvvetlerini arttırmasınlar. Onları yaralarından ve kokularından tanı , çünkü onlar insan gibi değil , başka usülde , onlara bizim bilmediğimiz başka özellikler verecek şekilde , tohumn veya ruhun bozulmasıyla doğmuşlardır. Ve en çok karanlık yerleri severler , çünkü onların Tanrısı bir Solucandır. IA! SHADDUYA IA! BARRA! BARRA! IA KANPA! IA KANPA! ISHNIGARRAB! IA! NNGI IA! IA! Yıldızlar yerlerinde loşlaşıyor ve Ay , sanki alevi üzerine bir örtü gibi sönüyor önümde. Köpek-yüzlü demonlar sığınağımın çevresine yaklaşıyorlar. Kapımda ve duvarlarımda oyulmuş garip çizgiler beliriyor ve Pencerelerden gelen ışık gittikçe loşlaşıyor. Rüzgar çıktı. Karanlık sular hareketleniyor. Bu , Tanrıların Hizmetkarı'nın kitabıdır. Deli Arab'ın kitabından ( NECRONOMICON) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
aliipek Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 1, 2012 İnsan en çok kendiyle ilgilenir; ama bu ilgi bir yönteme dayanmaz ve kendini tanıma sorunu bilimsel bir yolla çözülemezse sonsuz bunalımlar karanlığına düşer birey. Değerini tam bilmeyen kişi, gereksiz yakınmalarla gün geçtikçe daha da bozulur ve çürüyüp gider. Kişisel değeri büyütmek de küçültmek de aynı derecede zararlıdır. Yola çıkmadan önce altından kalkamayacakları bir yükün altına girenler daha işin başında ezilip kaybolurlar; gerçek değerinin çok azını ortaya koyanlar da kısa zamanda tembelleşip bir işe yaramazlar. Oğuz Atay, Tutunamayanlar Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2012 "Tatminsizlik ıstırabı arzunun cezasıdır." Hermes-Görü Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
aliipek Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2012 Üniversitede en sevdiğim öğrenciler, yıllardır okulu bitiremeyenlerdi. Yanlarından ayrılamazdım. Onların başarısızlık masallarını büyük bir hayranlıkla dinlerdim. Oğuz Atay, Tutunamayanlar(Sf.664) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Who Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 9, 2012 Friedrich Nietzche => İnsanca, Pek İnsanca ~~ Dokuzuncu Bölüm ~~ Kendisiyle Baş Başa Olan İnsan 568 : İtiraf.Başkasına itiraf edince suçumuzu unuturuz , ama genellikle diğer kişi unutmaz Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ArpiA Yanıtlama zamanı: Eylül 10, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 10, 2012 "En çok düşündüğümüz kelimeyi en az kullanmaya bizi mecbur eden gururumuzu aldatmak için, sevmek fiiline sözden başka ifade şekilleri ararız." (syf: 45) Kitap Adı: Yalnızız Yazar: Peyami Safa Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
aliipek Yanıtlama zamanı: Eylül 10, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 10, 2012 (düzenlendi) Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna. Tedirgin etme beni. Bu sefer geride bir şey bırakmadım. Tasımı tarağımı topladım geldim. Neyim var neyim yoksa ortaya döktüm. Beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim. Bir kere çavuş olduktan sonra bir daha amelelik yapamayan zavallı köylüye dönerim. Beni uyandır. Oğuz atay / tutunamayanlar Eylül 10, 2012 aliipek tarafından düzenlendi renk Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
I like myself Yanıtlama zamanı: Eylül 11, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 11, 2012 dudaklarımı kulağına doğru yaklaştırdım. 'belki de herşey için çok geç kalmamış olabiliriz.' diye fısıldadım ve kollarımı boynuna doladım *nermin bezmen-aurora'nın incileri syf. 187 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ArpiA Yanıtlama zamanı: Eylül 11, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 11, 2012 "Birçok şeyi yarım yamalak bilmektense, hiç bilmemek daha iyidir! Başkalarının düşünceleriyle bilgelik etmektense, kendi hesabına delilik etmek daha iyidir! Ben büyük horgörenleri severim. İnsan altedilmesi gereken bir şeydir. Boyun eğmektense umutsuzluğa düşün daha iyi." Kitap Adı: Böyle Buyurdu Zerdüşt Yazar: Nietzsche "Bu dünyadaki görevinin bitip bitmediği için işte sana bir ölçü; yaşıyorsan, bitmemiştir." -Richard Bach- "İnsanlar gelmeleriyle yalnızlıklarını dağıtanları severler, gitmeleriyle kendilerini yalnız bırakanlara aşık olurlar." -Özdemir Asaf- "Okuyabilirseniz, her insan bir kitaptır." -W.Ellis Channing- "Neşe bedenin senfonisi anlamına gelir, başka bir şey değil. Bedenin musiki bir ritim tutturması demektir, hepsi bu. Neşe zevk değildir; zevki başka şeylerden alırsın. Neşe sadece kendin olmaktır. Capcanlı, hayat dolu, zinde. Bedeninin içinde ve çevresinde çalan belli belirsiz bir müzik, bir senfoni, neşe budur işte." -Osho- --- Nietzsche’nin sevgilisi Lou Salome’ye gönderdiği mektuptan bir bölüm; "Öyle bir hayat yaşıyorum ki, Cenneti de gördüm , cehennemi de. Öyle bir aşk yaşadım ki, Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de. Bazıları seyrederken hayati en önden, Kendime bir sahne buldum oynadım. Öyle bir rol vermişler ki Okudum, okudum, anlamadım. Kendi kendime konuştum bazen evimde. Hem kızdım hem güldüm halime. Sonra dedim ki "Söz ver kendine." Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin. Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin. Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin Öyle bir hayat yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım. Öyle çok değerliymiş ki zaman, Hep acele etmem bundan, anladım..." Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.