Jump to content

Kitaplardan Beğendiğimiz Bölümler


Kinyas

Önerilen Mesajlar

Milena, adresi biraz daha okunaklı yazmanızı isteyeceğim. Bana yazılan zarfa girdiğinde sizin olmaktan çıkar, yarı yarıya benim sayılır artık. Yabancıların mallarına önem verin biraz, biraz sorumlu duyun kendinizi. "Tak! " (Çekçe 'de ha şöyle demek) .

 

Franz Kafka - Milena' ya Mektuplar

 

Seni gidi Kafka :D ne güldüm bu söze :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"Güneş adım adım geri çekiliyor,

Ve yeni yaşamları desteklemek için,

Acele ediyor.

Bir gün daha yaşandı.

Niçin, şimdi yerden kesip,

Yükseltmez beni kanatlar,

Keşke hep güneşin peşinden götürseler beni.

 

Ah! Tinin kanatları öyle kolayca,

Dönüşemez ki gövdenin kanatlarına."

 

Goethe - Faust

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

...Yağmur tekrar başlamış ve su damlaları yüzüstü çakıldıkları yerlerde çeşitli sesler çıkararak dağılıyordu.

 

Önce suyundan bir yudum aldı, peşinen soğumuş tostundan bir ısırık… Gözlerinden düşen üç beş damla yaş, yüzükoyun tosta kapaklandılar. Ve sonra hemencecik geberip tostu suya buladılar. Devamında bir lokma daha kopardı gözyaşı cesetli yiyeceğinden.

 

[Henüz basılmamış kitabımdan... :D]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"Hiç şüphe yok ki hür düşünce ile birlikte gelen sevimli sevimsiz birçok sual yüreklerimizi yoracaktır. Belki istikamet bakımından bize hiçbir faydası olmayan bilgiler yüzünden felakete bile düşebiliriz. Hasılı dostum, ben artık dünyada bir anahtar gerçek aramaktan usandım..."

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

“Berberlerin oldukça geveze bir zümre olması garip değildir, çünkü en gevezeler oraya akın ederek, oturdukları koltukta alışkanlıklarını berberlere bulaştırır. Kral Archelaus, havluyu boynuna koyarken ona, ‘Nasıl keseyim?’ diye soran geveze berberine zekice, ‘Sessizce,’ diye cevap vermiştir.”

 

[Gevezeler ve Meraklılar - Plutarkhos]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Birkaç gün önce bir Hristiyan misyonerle birlikteydim.“Tanrı dünyayı yarattı,” dedi. Bunun üzerine “Günahı kim yarattı?” diye sordum. “Şeytan.” dedi. Ardından “Şeytanı kim yarattı?” diye sordum. şaşırmıştı. “Elbette, Şeytanı Tanrı yarattı,”dedi. Şeytan günahı yarattı, Tanrı da Şeytanı. O zaman gerçek günahkâr kim – Şeytan mı, yoksa Tanrı mı? Ancak düalist anlayış, her zaman bu tür anlamsızlıklara yol açar.

Tantraya göre, Tanrı ile Şeytan iki ayrı şey değildir. Gerçekten de Tantraya göre, “Şeytan” diye adlandırılacak bir şey yoktur. Her şey ilahidir, her şey kutsaldır! Doğru ve en derin bakışaçısı budur.

 

Osho - Tantra Spiritüellik ve Cinsellik - Aşka Dair Bilgelik Kitabı

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"Biz ümitsizlik içindeyiz, kendimizi boş hissediyoruz ve yaşamın boş olduğunu söylüyoruz. Ama yaşamın boş olmasının sebebi biziz. Onu biz doldurmuyoruz ve herhangi bir şeyin doldurmasına izin vermiyoruz. Çevremizde bir zırh var, bir savunma zırhı, kırılgan olmaktan korkuyoruz, bu yüzden kendimizi her şeye karşı savunuyoruz. Ve o zaman bir mezar oluyoruz –ölüye dönüşüyoruz! "

 

Osho - Tantra Spritüellik ve Cinsellik - Aşka Dair Bilgelik Kitabı

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

...Düşünce ve sezgileriyle pürdikkat o meçhul yerde beklerken, zamanla bir sıcaklık hissetmeye başladı çevresinde. Peşi sıra daha önce tanık olmadığı bir hızla, bulunduğu yerden çekilip dışarı doğru fırlatıldı.

 

Gri bir duvara öylesine hızlı ve şiddetli bir şekilde çarpmış olmasına karşın, en ufak bir acı duymamıştı.

 

Duvar boyunca yayılıyordu bilinci. Yayıldıkça da azar azar kazanıyordu görme yetisini. Etrafında ıssız binalar bulunuyordu. Bir adam görüntüsü seçebildi gözleri, adam yürüyordu elinde bir aşağı bir yukarı sallanan feneriyle.

 

Fener yeri aydınlatıyor, duvarları aydınlatıyor, bir parça da göğü... Gölgeler büyüyor, küçülüyor...

 

'Uzaklaşırken adam,

Kavramıştı pütürlü duvarda asılı kalan çoktan,

Bir süre önce el fenerinden

Işık olup duvara saçılanın kim olduğunu...'

 

[Henüz bitmek üzere olan öykümden. :p]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Uzun süredir çekmecelerimi düzenlemeyi düşünüyordum; çünkü otuz yıldır aynı çekmecelere mektuplarımı ve faturalarımı gelişigüzel atıveriyordum ve bu karmaşık düzensizlik genellikle canımı sıkıyordu. Ancak bir şeyleri düzenleme fikri bile öylesine ruhsal ve bedensel bir yorgunluk hissettiriyordu ki, bu berbat işi yapmaya asla cesaret edememiştim.

 

Horla ve Karanlık Öyküler - İntiharlar [Guy de Maupassant]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ve bu son günlerde beş yüz kalıtsal İngiliz asilzadesi İngiltere'nin beşte birinin sahibi; Onlar, kralın emrindeki subaylar ve hizmetçiler ve işte o yasa koyucular yılda gereksiz lüksler için 1,850,000,000 dolar harcıyorlar ki, bu rakam İngiltere'nin bütün işçileri tarafından üretilen milli gelirin yüzde otuz ikisini oluşturmaktadır.

Uçurum İnsanları - Jack London

(bu sırada İngiltere'nin doğu yakası yerlerden topladıkları ekmek kırıntıları ile hayatta kalıyorlar)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

-Bilinmez Bir Uzaklıktan-

 

Bir zamanlar ben de bulunmuştum adına Dünya denilen o gezegende. Öyle bakmayın siz 'bir zamanlar' dediğime, en az vardır yine de birkaç ışık yılı...

 

Çıkmıştı bir rahimden bedenim çığlık çığlığa, kanlar içinde. Ağlıyordum var gücümle nefes alabileyim diye...

 

Sonra duruldum, açtım gözlerimi merak içinde. Bir bilinç sarıyordu şimdi içimi. Görüyordum, hissediyordum tüm Dünyada olan biteni... Az üretip çok tüketeni, çok üretip az tüketeni, yeşil dalı, kesilen başı, eşelenen toprağı, yinelenen sesleri, düşen yağmuru...

 

İşte o vakit dedim ki kendime; "Tatmayacağım hiçbir zaman bir başka bedenin lezzetini, yemeyeceğim bir ağacın meyvesini, dokunmayacağım asla buradan filizlenenlere..."

 

Küçük bedenim sıkıyordu ruhumu. O da buranın harcından yoğrulmuştu, istemiyordum onu. "Yeter!" dedim kendime, "bu gezegenin nefesinden soluduğun yeter artık!"

 

Çok zor olmamıştı doğrusu. Giysimden kıvançla sıyrılıp da cesedim, devinimsiz kalıvermişti beni tutanın yorgun kollarında...

 

Dünya'ya temas etmeyen bir geçitten ilerleyerek terk ettim doğduğum yeri...

 

Dünya'nın el sürdüğü, gözünün değdiği, Dünya'ya göz kırpan ne kadar gezegen, yıldız, galaksi, zerre varsa hepsinden kat kat daha uzaklara gittim. Hiçbir iz, kalıntı istemiyordum o yerden.

 

Şimdi aklınızın çok zor kavrayabileceği bir uzaklıkta neşe içinde geziniyorum...

 

İşte burada bir gök taşını durdurdum ve bir yıldızın ışığı altında bu satırları yazıverdim meteorun zeminine. Ardından onu rastgele bırakıverdim, 'bir ihtimal' günün birinde evinizin yakınlarından geçer de bu cümleleri okuyabilirsiniz diye...

paranormalfikir tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"Ellerini Allah'a açmıştı Sultan. Onu hiç terk etmediği için. Kendi tebaası bile dudak bükerken ona. Herkes başıyla değil, yaşıyla ölçerken onu ... Kendi vezirleri bile güvenmezken... An gelmiş kendi babası bile kararsız kalmışken... Herkes bu deniz geçirmez, bu surlar aşılmaz, bu kent alınmaz, bu hayal gerçek kılınmaz derken... Allah, hep yanında olmuştu onun. Hep inanmıştı bu genç hükümdara. Bu genç hükümdarın cesur fikirlerine. Çünkü Allah cesurları severdi. Hunların, Avarların, Arapların, Acemlerin, Latinlerin gösteremediği cesareti gösterdiği için, geçilmez denen denizleri geçtiği, aşılmaz denen surları aştığı, alınmaz denen kenti aldığı için..."

 

Ahmet Ümit-İstanbul Hatırası

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

•Bir Gece Ay Konuştu Kalbimle•

 

Ay

-Ben Ay'ım. Kimi zaman pencere camında esrarlı bir fener kimi zaman zirvelerin üzerinde vefalı bir dost...

 

Ay

-Işığımla birlikte parıltılar saçar yeryüzündeki karlar. Ormanlarda kurtlar başlarını kaldırır ve seslenirler bana... [Kurtlar ulur.]

 

Ve bazı insanlar hayranlık içinde kalpleriyle şöyle derler...

 

İnsan

-Sen çok gizemlisin ey Ay! Ne olursun bizlere gizinden bir parça sun!

 

Ay

 

Ey benim gizimden isteyen kişi,

O hâlde kulak ver bakalım şimdi!

 

Ay

-Soğuk bir gecede işte şu dağın tepesinde olacağım. Kalın giysiler giy üzerine ve bir bardak sıcak çay al yanına. Ve sevinçle gel karşıma... Ve bekle, bekle... Gizime giz katan, yüzümü örten bulutların, sislerin geçip gitmesini bekle... Nihayet aydınlık olunca çehrem sevginle gözlerini dik üzerime...

 

Ay

 

Sabır gösterebilirsen şayet tüm gece,

Bir başka gece de sen olacaksın benim yerime gökyüzünde...

Ve işte o vakit filizleniverecek gizimden bir demet ışık yüreğinde...

 

[bir başka gece de Ay oldu biri gökyüzünde.]

 

İnsan

 

Bazı geceler Ay olurum, sızarım pencerenizden.

Ve narin ışığım güzellik katar teninize.

Ve şefkatli ışığım huzur verir ruhunuza.

Ve bilirsiniz beni, uyanınca içinizde filizlenen o dinginginlikten...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"sokaklarda maryam'ın adını sayıklarken ölüp gideceğini sanıyordu. ama bilmiyordu ki vücudun ruha ihanet etmediği anlar pek azdır. ne çok ister insan büyük kederlerin ardından ölüp gitmeyi de, başaramaz. ruh, başına kara bir hale takarak göğe yükselmek için çırpınır ama vücut dünyalıdır; yer, içer, yaşar."

 

ayfer tunç- aziz bey hadisesi

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

''Adın nedir, ecinni?'' dedi Tiffany.

''Orta-Boy-Jock-Kadar-İri-Diil-Ama-Mini-Jock'tan-İri-Jock, hamfendi. Çok fazla Feegle ismi yok, biliyon mu, bu yüzden isimleri paylaşıyoruz.''

''Eh, Küçük-Jock-Kadar-İri-Değil...'' diye başladı Tifanny.

''Orta-Boy Jock, hamfendi,'' dedi Orta-Boy-Jock-Kadar-İri-Diil-Ama-Mini-Jok'tan-İri Jock.

''Eh, Orta-Boy-Jock-Kadar-İri-Değil-Ama-Mini-Jock, ben...''

''İsmim Orta-Boy-Jock-Kadar-İri-Diil-Ama-Mini-Jock'tan-İri-Jock, hamfendi'' dedi Orta-Boy-Jock-Kadar-İri-Diil-Ama-Mini-Jock'tan-İri Jock. ''Bir Jock kısa kaldıydı,'' diye ekledi yardımseverlilikle.

 

''Örneğin, Henry ismiyle daha mutlu olmaz mıydın?'' dedi Tifany çaresizlik içinde.

''Agh, yok, hamfendi.'' Orta-Boy-Jock-Kadar-İri-Diil-Ama-Mini-Jock'tan-İri Jock yüzünü buruşturdu. ''O ismin ardında bi öykü yok, biliyon mu. Ama ismi Orta-Boy-Jock-Kadar-İri-Diil-Ama-Mini-Jock'tan-İri Jock olan bissürü cesur savaşçı yaşamış. Niye, Mini Jock neredeyse isminin kendisi kadar ünlüdür! Elbette, Mini Jock'un kendisi Son Dünya'ya geri götürüldüü zaman Mini Jock ismini ben alıcaam, ama Orta-Boy-Jock-Kadar-İri-Diil-Ama-Mini-Jock'tan-İri Jock ismini sevmediimden diil, biliyon mu. Orta-Boy-Jock-Kadar-İri-Diil-Ama-Mini-Jock'tan-İri Jock'un başarılarını anlatan bissürü güzel öykü vardır,'' diye ekledi ecinni. O kadar içten görünüyordu ki oldukça uzun öyküler olmaları gerektiğini söylemeye Tifanny'nin içi elvermedi.

 

Bunun yerine, ''Şey lütfen, havacı Hamish ile konuşmak istiyorum,'' dedi.

''Sorun diiil,'' dedi Orta-Boy-Jock-Kadar-İri-Diil-Ama-Mini-Jock'tan-İri Jock. ''Şu anda şurada, yukarıda.''

 

Terry Pratchett

Küçük Özgür Adamlar

(Diskdünya Serisi)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim; hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kagıt aldım.

Oturdum. Ada'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük degnekler yontmak için cebimde taşıdıgım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum.

Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli

olacaktım.

 

Sait Faik'in "Haritada Bir Nokta" hikayesinden.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"hangi ümide sarılsam elimde kalıyor, neyi seversem ölüyor."

 

'sahici bir kuşa dönüşüp bu dalların üstünden gökyüzüne kanatlanmayı, yukarıdaki ay ellerinde kaybolup giderek bu dünyadaki insanların yüzlerini artık görmemeyi ne kadar istiyordum.''

 

sevecek bir hakiki insan bulanlara şaşmak lazım... çünkü onun bir hayalini bile bulmak o kadar güç, o kadar güç ki...

 

''elemlerde bir gizli şefkat var gibidir. şikayet etmeyenlere, kendilerini güler yüzle karşılayanlara karşı daha az zalim olurlar''

 

çok güzel bulduğumuz için, hiçbir zaman elimize geçmeyecek sandığımız şeylere karşı duyulan o ümitsiz ümit...'

 

Çalıkuşu-Reşat Nuri Güntekin

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kitabın son sayfasındaki kelime de okunduktan sonra zirvesiz zirveye ulaşan o duygu... Çaresizlik, kime olduğu kestirilemeyen özlem... Kitabı kapatıp bir süre göğüste tutmak... Ve o hislerin sisleşmesi ve oyalanmaya, savrulmaya ve mahvolmaya devam... Ve benim bir acayip ...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...