Jump to content

Yapay Mutluluk


boynuzsuzgeyikler

Önerilen Mesajlar

Kısa bir deneme hikaye yazdım ve yorumlarınızı bekilyorum.Bu yorumlar doğrultusunda hikayeyi tamamlayıp tamamlamıyacağıma karar vericem.Şimdiden teşekkürler.....

 

 

Herşey bulanık bir kızıl. Netlik çok uzak görünmesine karşın sesler oldukça net.Fazla yakın olmayan tanıdık fakat tanımak istemediği bir ses gür bir tonda ''Ne yapmaya çalışıyor'' diyor.

Sesin kızgınlığını henüz dört yaşındaki bir çocuk bile algılayabilir.

Ses biriyle konuşuyor.Konuşulan susuyor.

--Neden yalnız bıraktık ki bu çocuğu? Hemen serseriliğe başlamış. Al işte bir de utanmadan intihar etmiş. Sanki dünyanın yükü omuzlarında deyyusun.....

Görüntü netleşiyor.Yavaş ve ağır.İntihar vakası sanılıp miğdesi yıkandığından hafif bir açlıkla karışık ağrı hissediyor.Gözleri amaçsızca geri kapanıyor.

 

* * *

 

Babasının tayini çıktığından beri evini Ömer'le paylaşıyor. Henüz bilmesede Ömer bir bağımlı.

Mutfak kapısını açar gibi açıyor evin kapısını , iterek. Bir kontun önenden çekilen uşakmışçasına yol veriyor sahibine kilitsiz kapı.Ömer , Ahmet'in ardı sıra geçiyor eşikten havasız kolidora. Konuşmuyorlar. Ahmet'in gerekmedikçe konuşmamasını önemsemiyor Ömer. Zaten aldığı uyarıcılardan dolayı konuşabilecek hali de olmuyor çoğu zaman. Ama yinede merak ediyor Ahmet'in hiç konuşmadan saatlerce nasıl oluyor da gözünü bir noktaya dikip te oturabildiğini. Kendisinin asla yapamayacağı bir şey.Fakat yinede üzülüyor Ömer; evinde kaldığı ve aşık olduğu adamın bu bitmek bilmeyen suskunluk nöbetleri karşısında. Bugünse kararlı. Ahmet'in geçmişiyle başının dertte olduğunu tahmin ediyor, onca yıldır okuduğu pisikoloji bölümünü bitirememesine karşın.

Kendisini görüyor Ahmet' de

Üç yıl öncesini

Kendi suskunluğunu

Ve

Karar veriyor

Ömer'i bu gece geçmişiyle yüzlertirmeye

Karar veriyor

Aşık olduğu adama

Bu gece yeniden hayat vermeye

 

Odasına geçiyor.Her yerde kıyafetler darmadağın.Kirli ve temiz, eski ve yeniyle iç içe tıpkı yaşamı gibi akşam olduğunda uyuduğu, yüm dertlerinden arındığı odası Ömer'in.

Tüm karöaşa dört metrekarelik odayı bir sarayın avlusu gibi büyütüyor koyu kahve duvarların da yardımıyla.Eğiliyor yatağın kenarına.Karanlığa uzanıyor elleri.Bit pazarından aldığı işlemeli, eski , parlak metal bir kutuyu çekiyor ışığa doğru.Kutu açıldığında odanın dağınıklığını göz ardı ederseniz Ömer'in eczanenin özel kasasını açtığını zannedebilirsiniz. Her türlü uyarıcı, antidepresan ve asitlerle dolu bir kutu içerisinden göz damlasına benzer ufak bir şişeyi alıyor eline.

Kutuyu yerine geri koyduğunda Ahmet'in sesini duyuyor''Yemek yirmi dakika sonra hazır''diyor ses.''tamam''diye karşılık verdikten sonra şişeyi cepine koyarak çıkıyor odadan.

Mutfağa girdiğinde yüzünü buruşturmaktan alamıyor kendisini. Suyun içerisinde fokurdayan bir paket makarna.Son üç haftadır yedikleri tek yemek.Hiç birşey demeden tabaklarla çatalları koyuyor masaya ve yemeye başlıyorlar lapa makarnalarını.

 

Yemek bitiminde TV'de Simphsons'u izlerken bira içiyorlar.Ömer sabırsız.Dayanamıyor ve soruyor:

--Konuşmak istermisin?

Ne hakkında?

Suskunluğun.

Ahmet susmaya devam ediyor.Ömer yerinden kalkıp mutfağa gidiyor.Geri döndüğündeyse elindeki iki kesme şekeri, biraların yanına sehpanın üzerine bırakıp, cebinden çıkardığı ufak şişeyi de kesmeşekerlerin yanına koyup Ahmet'e:

--Bu gece senin hayata yeniden başladığın gece olucak.

--Ne gibi?

Ömer şişeden birer damla damlatıyor şekerlerin üzerine.

--Ye bunu!

Ahmet hiç itiraz etmeksizin yiyiyor şekeri.

--Peki ya şimdi?

--Sadece gevişe ve bekle.....

 

* * *

 

Titriyor Ahmet. Daha önce hiç titremediği kadar. Fakat deprem olmadığının da farkında. Ellerine ve bacaklarına hükmedemiyor.Ömer'in dediği gibi gevişiyor. Gevişedikçe titreme azalıyor. Azalan titreme yerini renk panayırına bırakıyor.Olup bitenlere anlam vermek olanaksız. Herşeyin rengi değişmekte. Değişen renklerse anlamadığı bir dilde konuşuyor.Ahmet terliyor. Yeni bir terleme ve üşüme nöbeti. Herkez ve her şey konuşuyor, suskunluğuna inat. Eski sevgilisini görüyor karşısında. Kıllı , göbekli bir adamın altında inliyor. Yüzünde acı ve zevk iç içe. Ahmet kasılıyor, yüzü gergin ve bir o kadar da ifadesiz bakıyor. Konuşuyor Ahmet:

--Neden?

Ömer, Ahmet'in konuştuğunu farkediyor ve soruyor:

--Ney neden ?

Ahmet, Ömer'i duymaksızın devam ediyor konuşmasına;

--Sna dokunmaya kıyamazken , kendi evimizde bunu bana nasıl yapabilirsin? Aldatılmayı hak edebilecek ne yaptım ben ?

--Sorun da bu ya hiçbirşey yapmadın. Beceriksiz ***! Sen hiçbirşeyi beceremezsin.

diyor, önüne eydiği kafasını kaldırıp zevkine ara veren ve bir an önce geri dönmek istercesine hızlıca hareket eden dudaklarıyla kusuyor sözcükleri.

Belli belirsiz tektat ediyor Ahmet kulağında yankılanan sözcükleri.

Ömer, Ahmet'in yanında. Eliyle çenesini tutarak kendisine çeviriyor ve iri kahverengi gözlerin en derinlerine bakarak ''haketmedin'' diyor.''Sen aldatılmayı hiçbir zaman hak etmedin''. Ahmet'in eli Ömer'in bacağında, Ömer'in eli Ahmet'in vücudunu okşuyor. İki dudak yakınlaşıyor.Ykınlaşan dudaklar birbirine önce kur yapıyor.Okşuyor ıslak dudaklar birbirini. Dokunmak, incitmeden büyük bir şevkat ve şevk iç içe. Arzunun ve şehvetin doruklarıysa iniltilerle süslüyor, kahverenginin yerini mora bıraktığı duvarlarda yankılanıyor, uzun fakat kesik kesik nefes alışları, hızlı ve ritmik.Ritim aşk.Aşk zevke bırakıyor benliğini.

Terli iki vücut yığılıyor yan yana.Konuşmuyorlar.Sadece tavanı seyrederken içtikleri capitan black 'in çıkardığı bir çıtırtı her ciğere çekilen nefeste, belli belirsiz bir yankı yapıyor.Duvarlar hala mor.Terler karşılıklı tenlerde süzülüyor.Dokunuyor iki el birbirine, parmaklar iç içe geçiyor sıkıca, bırakma diyor beni her bir parmak umutsuzca.

Üşüyor Ahmet terlerken

Titriyor

Ritim hızlı

Noktalar görüyor

Mor tabanlı beyaz noktalar

Yakınlaşıyor

Yakınlaşan her nokta siyahlaşıyor

Siyahlaşan her noktada ritim gözlerini karartıyor

Yerinden isteyen bir kalp

Ahmet titriyor

Sevgilisine sarılıyor

Gözler kapalı

Kendini salıyor

 

* * *

 

Sirenler durduğunda , kapılar çoktan açılmıştı. Ömer sedyenin hemen yanında.Doktor soruyor koşar adım yürürken:

--Ne oldu?

--İlaç içti galiba...

derken sesinde kullandığı LSD'nin titremesi vardı.Korkuyordu.

boynuzsuzgeyikler tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...