whitepower Oluşturma zamanı: Aralık 13, 2006 Paylaş Oluşturma zamanı: Aralık 13, 2006 İslami Gizem Kardeşliği İhvan Birliği ve Kozmos İslamiyet´in saklı ve gizemli yönlerinden birisi de, kökeninde metafizik ve kutsal gizemcilik bulunan İhvan-ı Safa örgütüdür. İhvan ve tüm dünyayı etkileyen "Risaleler" içerik olarak bin yıllar öncesinin bilgilerini, günümüzle sentezlerken okült ve metafizik gizemciliğin de eşşiz örneklerini oluşturuyorlar. Bu yazı dizimizde hem İslam Gizemciliği´ni tanıyacak, hem de dinsel ve ırksal birliği amaçlayan bir birlikteliğin içine gireceksiniz. Birçok dinde olduğu gibi İslamiyet´te de, Kozmoloji, Vahiy yani Tanrısal kelam ile bir bütün olarak düşünülür. Gizem, Tanrısal bir unsur ve hatta hak olarak inançın ana fikridir. Diğer dinlerde, mesela Musevilik´de Kabbala öğretisi (Yahudi Mistisizmi, gizemciliği), ayrıcalıklı bir bilgeler sınıfının elinde bulunur; Hristiyanlık bunu daha da karartmış, biraz da engizisyonun tesiriyle ve de Vatikan´ın hükümranlığının etkilenmemesi amacıyla gizemciliği azınlık bir rahip sınıfının eline terketmiştir ama bu arada da İsevi fakat aydınlanma sürecinde emek veren bazı önemli bilginler de yok edilmiştir. İslam, bu konuda kendi yağıyla kavrularak, her iki yoldan da geçerken yani hem İslami Gizemcilik yaşatılırken, hem de kendi engizisyonunu işletmiştir. Yaşatılan gizemcilik, hem örgütselliğe, hem de propogandaya önem verir. Çünkü işin temelinde eğitmek ve aydınlatmak vardır ama bilgi daha doğrusu "Risale" kimlere, nasıl verilmelidir? İşte burada ortaya "İhvan" çıkar. Örnek insanın tarifi... İhvan´ın amacı tam olarak eğitsel nitelik taşımasıdır. İnsanoğlu kurtuluşa, huzura ve ruhsal özgürlüğe kavuşmalıdır bunu yolu ise onun gizli yeteneklerini geliştirip, mükemmelleştirmektir. Dünya bir zindandır ve ancak bilgi yoluyla dünyadan kurtulabilinir. Astroloji, Kozmoloji, Embriyoloji ve Anjeoloji (Melekbilim) gibi konular, teorik, akli veya pratik uygulama kolaylığı yüzünden ele alınmazlar, burada evrenin görkemi, dengesi, uyumu ve maddenin ötesine geçebilmenin zorunluluğu anlatılır, böylece ruhsal bunalımlar aşılabilir, bu hedef için İhvan´ın ideal eğitiminde, bir değil, birçok milletin faziletleri, erdemleri birleştirilir. İhvan çizgisinde erdemli numune insan, İran´da doğmuş, Arap inancında, Babil eğitimi almış, İbrani sabrında, İsa tavrında, bir keşiş tadar Allah´a saygılı, bir Yunanlı kadar bilimsel, bir Hintli kadar gizemci ve bir sufi kadar da yaşamında ruhsal olan insandır. Temel amacın dünya hapishanesinden kurtulma olduğu belirtilmişti, bu amac Peygamber´in "Dünya inananların hapishanesi ve kafirlerin cennetidir" hadisiyle eşleştiği için İhvan´ın amacı ve İslam tarifi İslam dışı değildir. İhvan, kendi kendisini, en sondaki amacını üyelerini ruhsal olarak eğitip, bilgi öğreterek bir yerde Tasavvuf´la birleşir çünkü ortak fikir insanı gaflet uykusundan uyandırmaktır. Organizasyonu ve örgütlenmesi de sufilere benzetilebilir ama daha sosyal ve dışa dönük sayılırlar. İhvan kendi kendisini dört sınıfta mütaala eder; 1. Fizik temizliğe önem veren, düşünmeyi ve özümlemeyi becerebilenler, bunların yaşı en onbeş olmalıdır. Onlara "El Ebrar-El Ruhema" yani dindar ve merhametli denir. Esnafların usta sınıfındadırlar. 2. İnsanlara şefkat ve merhamet duyanlar, bir üye en az otuz yaşında olmalıdır çünkü kişi bu yaşında felsefi kaabiliyete erişir, bu üyelere "Ahyar-dindar" ve "Fudala-bilgin" denir, siyasi öncülük yaparlar. 3. Kurtuluş yolunda mücahede yapabilenler. Kırk yaşlarında ilahi kanunun gücünü temsil ederler, onlara "El Fudala-El Kiram" yani ilim ve fazilet sahibi kişiler denir; krallık ve sultanlık yaparlar. 4. İlahi yardımı almak ve Hakk´ı doğrudan görmek mertebesine teslimiyetle ulaşanlar. Bu elli yaşından sonra varılan meleki bir dönemdir, cennete yükselişin hazırlığıdır, İbrahim, Yusuf, İsa gibi peygamberlerle, Sokrat ve Pisagor gibi bilginler bu mertebelerdedirler. Burada İhvan´ın suçlandığı görülür; suç seçmecilik yani eklektik düzendir fakat görünen ayrıma rağmen her mertebede sonuç amaç aynı olduğu gibi, peygamberlerle birlikte eski bilgeler de anılır. Eklektizm yani ayrımcılık İhvan-ı Safa´ya göre, Hakk´ın kimsenin tekelinde olmadığını ve tek olduğunu kabul ederken, Allah´ın ruhunu her dinden, her renkten bütün insanlara gönderdiğini kesinlikle belirtir. O zaman da İhvan´ın eski bilgeleri zikretmesi nihai amacı saptırmaz, ancak tarihsel bir anlam taşır ve eklektik olmalarına da neden olmaz. İnsanlarda hep varolan ama gizli kalan yön... İhvan anlayışında, Son Peygamger´den sonra gelişen Hanefi geleneği hakimdir, burada "Philosophia Perennis" yani şu anlayış görülür; " Kardeşlerim, bilin ki biz İhvan-ı Safa topluluğuyuz cömert, temiz ve samimiyiz. Biz, bize zamanın olaylarını ve onların feleketlerini geri getiren zaman boyunca babamız Adem´in mağarasında uyuduk. Çeşitli milletlere yayıldıktan sonra, Evrensel Din´in Sahibi´nin diyarıyla karşılaşıp, Kutsal Şehr´imizin semada yükseldiğini gördüğümüz ana kadar bu uyku sürdü..." Yani İhvan, Suhreverdi´nin "Hikmet-i Ledüniyye" adını verdiği, insanların her zaman sahip olduğu fakat tarihin çok eski yıllarında hep gizli kalan ve kendileri tarafından tam olarak açıklanan ezeli ve ebedi marifeti izah ettiğini söylemektedir. Doktrinler her ne kadar eski çağ kaynaklarından çıkartılmış deniyorsa da bir müze kurmak yerine birleşik bir kale kurmak ile öğrencilerin temayül ve materyallerinin kaynaklandığına inandıkları tek Gerçek´e (Hakk´a) yöneltmek amaçtır. Ama sonuçta İhvan için nihai lütuf, İnsanlık´a gönderilen Hakk´ın son vahyi olan İslam´dır. İhvan´ın aslında yeni bir felsefi görüş yoluyla siyasi düzeni etkilemek ve değiştirmek amacıyla kurulduğu karşıt görüşlerin ve ithamların başında gelir ama iyi incelendiğinde sadece din ve felsefenin birleştirilmeye çalışıldığı görülür, İhvancılar, felsefeyle de Hakk´ı bulmanın faziletli bir yol olduğunu ve de felsefeyi peygamberlerin getirdiği ilahi kanunlar ve ahlak ile bütünleştirmek istediklerini söylerler. İbni Rüşd´ün veya Thomas Aquinas´ın amacı gibi amaçları yoktur, daha ötede felsefeye Aristocu rasyonalist ve kıyasi anlamdan farklı bir anlam yüklerler. İhvan´a göre, felsefe İnsanın elinden geldiğince Allah´a benzemesidir veya yeryüzündeki seçkin insanları veya melekleri Yüce Allah´a yaklaştıran yoldur, böylece insan kendi ırkının faziletinin farkına vararak insan şekline bürünür ve Sırat´ı geçip doğru yolu bularak bir melek oluncaya kadar, yaratıklar hiyerarşisinde yükselir. Burada İhvan´ın Pisagoryen-Sokratik bir amaç olan ruhun temizlenmesi kuralıyla yakın bir ilişki içersinde bulunduğu peripatetik bir mantıkla anlaşılır. İhvan´ın belirgin inanç sistemi ve ayinler; İhvanın islam açısından felsefeye karşı takındığı tavrın en belirgin yanı, onların İslam´ın içsel yönü olan "İman" ile filozofların ilahi hizmetleri arasındaki benzerliktir. Bu farkı, sufilerin İslam-İman-ihsan olarak dini üç mertebeye ayırmalarına da benzetebiliriz ama İman ve İhsan aynı zamanda da fazilet ve marfeti de içerirler. Ama ciddi bir fark vardır; Sufilerin iman ve ihsan pratiği Peygamber´in Vahiy´inden kaynaklanır ama İhvan´da İdris Peygamber´den gelen "Orient Pisagoryanizm" in mirasçısı olan Hermetik Harranlılar´ın dinsel ayin izleri ağır basar. Felsefi İhvan ayinleri, her ayın başında, ortasında ve 25´ ile sonu arasında olmak üzere üç gecede yapılır. İlk gecede belağat kişisel olarak yapılır, ikinci gecede Kutup Yıldızı´na doğru kozmik metin okunur, üçüncü gecede ise, metafizik ve metakozmik bir konunun işlendiği bir ilahi söylenir; bu ilahi "Plato´nun bir duası", "İdris´in bir yakarışı" veya "Aristo´nun gizemli bir ilahisi" olabilir. Ayrıca yıl boyunca üç büyük felsefi ayin veya bayram günü vardır; bunlar güneşin Koç, Yengeç ve Terazi burçlarına girmesiyle kutlanır. Felsefe, ayin ve hikmet ilişkileri İhvan´ın ister istemez, "Neo-Pisagoryen" Harranlı ve Nuseyriler tarafından Şii İslam´a sokulan Hermetizm´in takipçileri olarak görülmesine yol açar. Bu ilişki açıkça görülmese de, kuramlardan önce doktrine bakarsak, İhvan´ın felsefeyi sadece teorik ve akademik olarak şeriata eklediğini ama ikisine de sadık kalmadığını teşhis edebiliriz. İhvan rasyonalist değil, kozmolojik ve sembolik temayüllere sahiptir ve İslam dünyasında Cabir İbn Hayyan´ın külliyatı olarak tanınan Pisagoryen-Hermetik ilkelere bağlıdır ama öncelikle kozmolojik doktrinler göz önüne alındığında, gelecek yüzyıllarda kozmolojik bilimlerdeki ürünleriyle tüm İslam´ı etkileyecek Sufi Şiiler olarak İhvan´ı tanımlayabiliriz. İbn Arabi, Gazali ve İbn-i Sina´da bu etki çok net görülür. Bir bütün olarak görüldüğünde, İhvan metinleri hem Şii, hem de Sünni dünyanın hemen hemen tümünün bin yıldır etkisinde yaşadığı bir evren anlayışını sunarlar, her ne kadar bir Muhyiddin ibn el-Arabi veya bir Muhyiddin el-Buni´nin batini bilimine açıkça sahip olmasalar da, yüzyıllar boyunca daha sonraki Müslümanların çalışmalarında ortaya çıkan evren anlayışının genel hatlarını, çok basit bir dil ve estetikle açıklamışlardır. Öyleyse artık şu soruyu sorabiliriz; İhvan bilgilerinin kaynağı nedir? "Risaleler" in anahtarı... Öncelikle Pisagoryen ve Cabiri olduğunu hemen söylemek gerekir çünkü İhvan sayısız defa sayıların tabiatı anlamada bir anahtar olduğunu söylerken, aritmetik ve geometrinin ssembolik ve metafizik yorumları için Pisagor´u ve Nicomacus´u izlediklerini belirtir. Pisagoryen sayıcılık ve Cabir´in Hindu, Çin ve İrani bilim çizgisi kendini kuvvetle hissettirir zaten coğrafya, ekoloji, müzik ve dil bilim konularında İran ve Hint etkisi açıktır; Cabir´in kaynaklarına İhvan kaynakları diyebiliriz zaten kaynağı belirsiz Risaleler ile aynı paraleldedir ve en sonda da tartışmasız olarak İhvan´ın tüm perspektifi olan Kuran´ın etkisi vardır. İhvan, kozmolojiyi, Kurani terimlerle yani "Kürs", "Arş" gibi tanımlarla anlatırken, sık sık da İslami melek bilimine müraacat eder. İhvan´ın kozmolojik ve evrensel bilgi kaynaklarını kendisinden de dinleyebiliriz; " Bilgimiz dört kitaptan gelir; birincisi bilgelerin ve filozofların ortaya koydukları matematik ve doğa bilimleridir, ikincisi Tevrat, İncil, Kuran ve peygamberlere melek aracılığıyla indirilen diğer sayfalardır. Üçüncüsü, yıldızların hareketi, burçlar kuşağının bölümleri, gökkürelerin oluşumundan elementlerin değişmesi, minerallerin, bitki ve hayvan alemlerinin ve de insan endüstrilerinin üretilmesine kadar gerçekte var olan yaratıkların şekilleri ile ilgili kitaplardır, dördüncüsü ise, sadece çok saf ve temiz insanlara gelen ilahi bilgilerdir, böyle seçkin, soylu ve temiz ruhlara ancak melekler yakındır." Bunlardan anlaşılır ki, dört kaynak vardır; İhvan´dan önceki matematiksel ve bilimsel eserler, kutsal kitaplar, doğa şekillerinin arşetipleri veya platonik idealar ve meleki yani akli sezgiler. Çok ayrı ve farklı görünen bu bilgilerin birbiri üzerine bindirilmesi, İhvan bilgilerinin ya da Risaleler´in anahtarıdır. Eğer kutsal kitap ve meleki sezgiler bize kozmos hakkında bilgi için kaynaksalar, bunun nedeni doğa ve doğaüstü arasında bir ayrımın bulunmamasıdır. Çok önemli bir sonuca burada varılır; İhvan´a göre, doğa doğaüstü bir yöne sahip olduğu gibi, doğaüstü de doğal bir yöne sahiptir, doğanın gözlenmesi ve doğa hakkında bilgi edinilmesinin yanısıra Vahy´in ve akli sezginin kullanılması İhvan´ın hedefi olan doğanın birliğini görme ve fark etme ilkesinden kaynaklanır. Bu birliği ortaya koyma için insan sentez ve birlik özelliklerine sahip güç ve yeteneklere başvurmak zorundadır, böylece gözlemle ilgili yeteneklerin çevreselliği ve çok yönlülüğü aklın merkezi ve birleştirici görüşü altında bir araya gelebilir. Gelecek ayki yazımızda, İhvan´ın çalışmalarının başlıklarını ve kozmolojik örnekleri vereceğiz... İhvan´ın kimliği İhvan-ı Safa ile ilgili ilk bilgileri yabancı kaynaklarda buluyoruz. Goldziher, Masignon ve Dietricie gibi önemli araştırmacılar İhvan´dan takdirle söz ederlerken, önemli bilgileri günümüze aktardılar. Sözcüğün Ashab- Soffe´den alındığı sanılıyor. İhvan, kelime anlamında "kardeşler" demektir, "Soffe" ise Allah´a bağlananlar ve mutlak gerçeği arayanlar anlamına gelir. İbrahim Peygamber öncesinden gelen ve Musa Peygamber´in seçkin adamlarına ilettiği gizemli bilgiler kitabı Kabbala kozmogenesisin, insan ve evren ilişkilerinin sır kitabıdır. Hristiyan ve İslam tasavvufunun temeli kabul edilir. Kabalistler, Musevi gizemcilerini, rahipler Hristiyanlığın ruhban sınıfını oluştururken, İslam´da İhvan-ı Safa kapalı gizemciliğin ta kendisidir. İhvan, kuruluşundan hemen sonra Emevi Halifelerini reddetti; Halife Yezid döneminde kendilerinden birinin Halife olması gerektiğini öne sürdüler, bunun üzerine Yezid zalimliği ile ünlü komutanı Haccac´ı 20.000 kişilik ordusuyla Mekke ve Medine´yi yakıp, yıkmaya yolladı. Haccac, gerekeni yaptı ama kendisine İhvan üyelerinin tüm İslam Alemi tarafından sevilip, sayıldığı telkin edilince onları Horasan´a sürmekle yetindi. Yazar Dr. Avni Karabece´ye göre, ünlü Horasan Erenleri´nin temelini Horasan´a sürülen İhvan üyeleri oluşturdu, yine aynı yazar Anadolu´ya göçen İhvan-ı Safa´nın Ahiliği oluşturduğunu ve sonraki tüm tarikatların Ahilik´ten türediğini de ileri sürer. Asıl kaynağı hala bilinmemesine rağmen ünlü "Risaleler"in bir kısmının Abbasi döneminde, diğer bir kısmının da 5. Yüzyıl´da Fatimiler döneminde kaleme alındığı bilinmektedir. İhvan, yüzyıllar içinde, uygun zamanlarda yetiştirdikleri devlet adamlarını öne sürerek fikirlerini yaydı; taasup ve cehalet arttığında içe dönerek doktrinini bilim adamları yetiştirerek yaşattı. Ana hedef, insanları taassuptan kurtarmak, dinleri saf aslına döndürmek, mezhep çatışmalarını ortadan kaldırmak ve İnsanlık idealini güçlendirmekti. İhvan´a göre dinler, skolastik ve şeriatçı ulemanın dar görüşlü hatalı tefsirlerle, hurafelerle ve kısıtlı itikatlarla bozulmuştur, din aslına dönmelidir. Hiçbir mezhep ve dine dayanmadan ve dogmatik olarak bağlanıp, taassuba kapılmadan, ilim ve gerçeğe yönelip tüm doktrinlerden yani Hint, Eski Yunan ve Uzak Doğu felsefesinden faydalanarak "Tek Dünya Devleti" kurmak İhvan´ın nihai hedefidir. Bu hedefe varmak için, her din ve doktrinin iyi ve makul taraflarını alıp, tüm iyilikleri bağdaştırarak eklektik bir fikir ve metodla "Tek İnsanlık Dünyası" nın kurulması elbette ki olumlu ve İnsanlığın kurtuluşu için belki de tek ve en doğru yoldur; İhvan tüm geçmişinde bu amaç için çalıştı, bugün İhvan´ın varlığı neredeyse belirsizdir, benzeri örgütler aynı tarzda görünüyorlarsa da, çok daha kısıtlı, dünyevi ve dar görüşlüdürler. İhvan´ın başka amacı var mıdır? Vardır ama daha öte hedefler ve İhvan´ın gerçek tarihi ancak kendisi tarafından bilinmektedir. (Çalıntıııı hihih) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest fors Yanıtlama zamanı: Aralık 13, 2006 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 13, 2006 güzel paylaşım.bir fikir demetinden güzel bir örnek.elinize sağlık. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MALCOLMX Yanıtlama zamanı: Aralık 13, 2006 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 13, 2006 bu konuyu bende yollamışytım pek ilgi çekmemişti.belki bu defa belki ilgi çeker;) http://www.gnosis.gen.tr/forum/showthread.php?t=4137&highlight=islami+gizem+karde%FEli%F0i Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
whitepower Yanıtlama zamanı: Aralık 13, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 13, 2006 Kusura bakma Malcomx wallaa gözümden kaçmış Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MALCOLMX Yanıtlama zamanı: Aralık 13, 2006 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 13, 2006 yok ya ne demek önemli bir konu tekrar gündeme gelmesi güzel saol white.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest BEYAZKURT Yanıtlama zamanı: Aralık 13, 2006 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 13, 2006 Güzel bir çalışma ama İSLAMİ masonizm yakıştırması hiç doğru değil çünkü masonlar şeytani siyonizm için çalışırlar...Bilenler bilir zaten... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
whitepower Yanıtlama zamanı: Aralık 13, 2006 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 13, 2006 Bak orada yazının altında çalıntıdır yazıo:)Benim lafım diil yani herkes saolsun bu arada beğenen de beğenmeyen de... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Siber_Keşiş Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2007 whitepower çok güzel bi çalışma. Kitaplarda hep okurdum İhvan-ı Safa ve risaleleri diye ama tam olarak kim olduklarını bilmiyordum. Babam arapça bildiği için bi keresinde ona sormuştum ne anlama geliyor diye oda Sefa Ehli anlamına geliyor demişti. Şimdide kim olduklarını öğrendim. Ellerine sağlık Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
whitepower Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 19, 2007 Sen de saol siber... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Dolunay Yanıtlama zamanı: Şubat 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 20, 2007 SAnki bu başlığı daha önce okumuştum ya.White paylaşımın için teşekkürler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Siber_Keşiş Yanıtlama zamanı: Nisan 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 17, 2007 Bu arada o risalelerin izini buldum gibi sanırım. Bir kaç yere mail attım. Umarım cevap yazarlar. Ayrıca nerde bulabileceğimi bilen varsa yardımcı olursa çok sevinirim. Geçen bu yazıyı okumuştum şimdi tekrar okudum. Ah, ah... O dönemde yaşamak için veremeyeceğim bir şey yok. O kalede İhvan-ı Safa(bu arada isimlerinin anlamını buldum 'Arınmış Kardeşler'miş) üyeleriyle vakit geçirmeyi, onların sohbetlerine katılmayı, onların ayinlerini yapmayı öylesine isterdimki... Kader. Bizi bu zamana denk getirdi. Neyse, tekrar paylaşım için çok teşekkürler Whitepower. Kal sağlıcakla Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.