Jump to content

Enis Batur ; İmgeleri Kim Dinler ?


schizophrana

Önerilen Mesajlar

Mehmed Siyah Kalem’den günümüze kalan ‘parça’lar, belli ki, bir vakitler, parçası oldukları ‘bütün’ün, bütünlüğün farklı, şimdilik (belki de hepten) yitirdiğimiz bir anlamsal akının, akışın, eklemlenme ya da ekleniş mantığının, kuralları elimizden sıvışan, kayan, tutmaya kalkıştığımız an uzaklaşan bir sürekliliğin, sürgitin, sıralanışın ögeleriymiş.

 

Rulolara yapılmış, öngörülmüş (tasarlanmış), işlevsel bir yanyana getirilişe göre düzenlenmiş bu resimler, görüntüler, görüntü dörtgenleri, çağımızın çizgi-romanlarından kalıbına alışık olduğumuz bir zincir oluşturuyorlarmış. İmdi, bu anlatı özellikleri, ne Doğu’da (başta Binbir Gece Masalları’nın içiçe geçen halkalı öykülerinde olduğu gibi), ne Batı’da (ünlü Bayeux halısında, vitraylarda, Rönesans kapılarında) yadırganan özelliklerdir — dibi, kökü, kökeni belirgin bir yol yordamdır bu.

 

Sonra, ne olmuşsa olmuş: Bir el, bir akıllı ya da bir aklıevvel öyle karar verdiği için, ruloları kesmiş yapıştırmış. Fatih Albümü, bu biçimiyle, temel bir bozuşturmanın ürünü. Ola ki, iyi niyetli bir yaklaşıma dayanıyordu o karar ve kararı izleyen uygulama: Korumakta güçlük çektikleri, kimbilir bir bölüğünü koruyamadıkları ruloları yokolmaktan kurtarmak amacıyla kesip biçtikleri, parçalara ayırdıktan sonra kurtulabilenleri, kalıcı çözüm yolu olarak bir albümün sayfalarına yapıştırmış oldukları bilmem aşırı iyi niyetli bir açıklama mıdır?

 

Sonucu, küçük dörtgenlere ayırıp bir defterin sayfalarına yapıştıracağımız “Guernica”dan –sözgelimi– hareketle sınayabiliriz. Gelgelelim, bir kolaj ustasının, iyi-kötü benzeri bir yöntemle oluşturduğu yapıtında de-kolaj çalışması yapmakla bir tutulamaz Siyah Kalem’in ruloları üzerinde gerçekleştirilmiş işlemler.

Geriye, kaybolmuş parçaları da gözönünde tutarak, bütünü zihin kutumuzda yeniden tasarlamak, düşlemek, imgelemek kalıyor.

Orada, herkesin elini kolunu anlaşılan birikimi, optiği, tutsağı olduğu estetik parametreler bağlıyor. Sanat Tarihi de, Estetik de, belli bir uygarlığın ölçülerinin, bakış açısının ötesine geçmekte zorlanmıştır. Bağlamından kopmuş, kendisiyle ilgili ışık düşürücü kaynaklardan yoksun kaldığımız, öncesini sonrasını, komşularını hısımlarını kestiremediğimiz Yapıt, bizi yaralamadığı an bocalatır. Onu ölçüp biçemez, tartamaz, yerleştirebileceğimiz yeri, kısacası yerini bulamaz, onu toptan safdışı bırakmasak bile, kenarlara doğru iteriz.

Mehmed Siyah Kalem, yarım yüzyıla yakın bir süredir, Ettinghausen ve Mazhar İpşiroğlu’nun girişimleri ile devreye girmiş, Sanat Tarihi dünyasında kısa devre yaratmış bir usta. Kuralı, geleneği, zincirin doğal bir halkasını değil ilineği, sapmayı temsil ediyor hâlâ.

El yordamıyla Asya göçebeliğine, Budist ya da Animist ritüellerine, Bozkır yaşantısına, Şaman cinlerine ve ecinnilerine, İpek Yolu kervanlarının gündelik yaşantısını süsleyen gösteri sanatlarına, Japon estamplarına ve Çin-Moğol taş işçiliğinin üslûp alanına yönelebiliriz şüphesiz; Bosch’un dünyasıyla, Dürer’in tekniğiyle, dolaylı dolaysız herhangi bir bağ kurmaksızın, kıyaslamalar yapmaya da girişebiliriz: Bütün bunlar, anlama ve konumlama susuzluğumuzun olsa olsa anlaşılır çabaları sayılabilir.

 

Enis Batur

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...