Demian Oluşturma zamanı: Ağustos 15, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Ağustos 15, 2008 ÖLÜM(de) Ama ölümden ürkerek kendini çoraklaşma karşısında saf haliyle koruyan yaşam değil, ölüme katlanarak kendini onun içinde elde eden yaşamdır, tinin yaşamı. Tin, kendini mutlak kopmuşlukta bulmakla kazanır ancak, kendi hakikatini. (Hegel) YAŞAM(ki) Deniz yolculuğunda, tekne demir atınca; sen de su taşımak için karaya çıkınca, yolda giderken başka birşey de yapabilir, diyelim, midye toplayabilir ya da kalamar yakalayabilirsin; ama, gözünü sürekli geminin üstünde tutmalı, hep dönüp dönüp bakmalısın, acaba dümenci seni çağırıyor mu diye. Çağırınca da, başka herşeyi hemen olduğu gibi bırakıp koşmalaısın, ki tekneye, koyunlar gibi, ayakların bağlı atılmayasın. Yaşamda da böyledir. FELSEFE(işte)Kendimi aradım. Herakleitos Felsefe yapmak, kişinin, gelmeyeceğini bildiği birisini beklemesine benzetilebilir. Yaşamın sana açıkça söyleyebileceği tek şey ölümdür. Öyleyse, yaşamın tek açık anlamı, ölümdür. Yaşamın tek anlamı ölümse, yaşamın anlamı -- yoktur... Ölüm, yaşamın anlam içeriği ise, yaşamın anlamı -- boştur... Ölüm yaşamın belirginleşmiş yanıysa,yaşam, bilinçlendirilmiştir. Yaşamın tek belirgin yanı ölümse, yaşam her yanıyla -- özgürdür... *** Yaşmın, seni ulaşman gereken düzeyin altında tutmaya çalışan eğilimlerle (bu arada kendininkilerle de) savaşmakla geçecek. --Bu yüzden de, ulaşman gereken düzeye ulaşamayacaksın; yani, başarılı olacak o eğilimler, sonunda. Zaten, belki, istedikleri de budur: Senin, onlarla savaşmak yüzünden, ulaşman gereken düzeyin altında kalman... Ama savacaksın, gene de: sonuç her iki durumda da aynı olmayacak mı zaten -- sen, zaten, ulaşman gereken düzeyin altında kalmayacak mısın ki? --- Ama, savaşırsan, en azından (nereye gelebilirsen) geldiğin düzeye savaşarak gelmiş olacaksın -- bu da boşuna olmayacak. *** Yaşamın, çatışma olacak --- kendinle ve bütün ötekilerle çatışmalar yaşaman... Yaşam, kendiyle çatışmadır -- çarpışma, savaşma: ki, sonunda da tabii, kaybetmektir -- savaşı da, kendini de... *** Yaşamın, kendi kendine ağırlık haline getirdiğin şeylerin altında ezilmenin süreci olacak. Yaşamı 'hafifçe' yaşayabilseydin, yaşamın olayları da uçup giderler, sana yük olazlardı -- ama o zaman da, uçucu, boş olurdu yaşamın. Bu yüzden, yaşadığın her olayı 'ağır'laştıracaksın; ki uçup gitmesin, omuzuna çöksün; sen de onun yükünü taşıyasın. Yaşaman, yaşamın yükünü yüklenmen olacak. Yaşam, yükleneceğin yüktür. Yaşamın, yükündür. *** Yaşamın ne denli yük olduğunu biliyorsun; bileceksin --- bu yükü omuzlarından atmadığına, atamadığına, ya da atmak istemediğine, isteyemediğine göre de, onu taşımalısın, taşımak zorundasın, taşıyacaksın -- ki, zaten, işte taşıyorsun... *** Yaşamın öyle noktalara gelecek ki, eski çerçevesinden çıkıp dört bir yana açılan yol ağızlarında duruyor olacak; ama, göreceksin ki, bu yollar hiç de yeni yerlere ulaşmıyor -- hatta hiçbir yere ulşmıyor: 'çıkmaz sokak', hepsi... Yaşamın 'çıkmaz sokak'lara çıkmakla geçecek ---hem de, bunlardan değil çıkmak, giremeyeceksin bile onlara! Yaşamın çıkılamazlıklara girememekle geçecek. *** Yaşamın, sürekli gireceğin çıkmazlardan oluşacak; hep girip, hep çıkacaksın çıkmazlara, çıkmazlardan: son gireceğin çıkmaz da, hiç çıkamayacağın çıkmaz olacak--- sen en son çıkmazına girdiğinde, yaşamın da 'düze' çıkacak. *** Yaşamının büyük bir bölümü, yaşamına yön verme çabalarınla geçecek --öyle ki, gün gelecek, bakacaksın, yaşamın,, yön bulma çabasıyla döne döne, yola hiç çıkamamış... Yaşamın yönünü bulmaya çalışırken, yaşamın yolunu bulamayacaksın. Yaşamın, yön bulmaya çalışırken, yolsuz kalacak ---yaşamın yönünü bulmaya çalışırken, yaşamın yolunu bulamayacaksın. Yaşamın, yön bulmaya çalışırken, yolsuz kalacak --yaşamın yönünü bulacağım derken, yolunu yitireceksin. --Sonunda, yaşamın yönünü bulsan --bulduğunu sansan-- bile, bakacaksın ki, yolunu yürüyecek durumda değilsin artık... Yaşamın, yönsüz -- yönü olsa bile, yolsuz -- kalacak: Yönsüz, hem de, yolsuz yaşayacaksın. Yaşamının yolu hiç olmayacak; belki, yönü olsa bile... Yaşamının yolu yok. *** Yaşamında hep 'sahici olmaya, yaşadıklarını 'sahiden' yaşamaya -- yaşamı 'sahi' yaşamaya -- çalışacaksın; ama yaşadıklarında hep bir sahtelik arkaplanı, bir yapmacıklık çizgisi, bir uydurulmuşluk havası boy gösterecek. *** yaşamın, beklediğinin gelmemesi -- ki, işte : senin de, gelmeyeceğini bildiğini beklemen olacak. *** Yaşamın yalnızca anlaşılamaz, bilenemez olmakla kalmayacak, yer yer, yaşanamaz hale de gelecek:-- Garip, çelişkili yönelmelerinle, kendini öyle durumlara sokacaksın ki içinden çıkılamaz bile değil, daha, içine girilemez bile olacaklar. yaşamdan ne istediğini bilememekle de kalmayacaksın -- bakacaksın ki, ne olduğunu bilmediğin şeyler istemişsin; istediğinin ne olduğunu bilmeden de, ne olduğunu bilmediğin şeyler yapmışsın. Çelişkili eylemlerinle hem kendini hem de ilişkide olduğun kişileri öyle durumlara sokmuş olacaksın ki, sen de onlar da, ne yapılabileceğini bilemediğiniz durumlarda kalacaksınız. Anlaşılamaz, bilinemez, giderek, yaşanamaz bir yaşam yaşayacaksın -- bunu, üstelik, ötekilere de yaşatacaksın. Yaşam yaşanamaz olacak-- senin için de, ötekiler için de... Yaşamı yaşayamayacaksın--ız. *** Yaşamında en zor işin, kendi yolunu yürümek olacak --ve, ilişkin olan, önem ve değer verdiğin kişilere, bunu anlatmak: Yaşamının, yaşadığın kadarıyla, yalnızca senin yaşamın olduğunu; aynı şeyin onlar için de geçerli olduğunu; ilişkide olmanın da, bu temel gerekliliği engellemediğini, engellememesi gerektiğini... Ama, anlatamayacaksın ki... ---Çünkü, daha kendin bile gereğince anlamamış olacaksın bunu... *** Yaşamında, yürüyüp yürüyüp, bir an durunca, çevrene bakıp göreceksin ki, yürüyüşüne şu ya da bu noktada katılmış, bir süre seninle birlikte yürümüş kişilerden hiçbiri yok yanında:-- Sen, bir an, 'Buradayım' demek için durunca, onlar, artık, 'orada' olacaklar-- 'buradayım artık' bile demeyeceler sana, 'orada'larından seslenerek... 'burada'nda kimse bulunmayacak ---'orada'ndan kimse seslenmeyecek sana... 4 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MEPHISTOPHELES Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2008 saol bordi çok güsel paylaşım ilk konun hayırlı uğurlu olsun:D Edit: Noktalama işaretleri , Türkçe'nin doğru kullanımı , cümleye büyük harf ile başlama gibi konularda biraz daha dikkat rica ediyoruz. serenadaschizophrana Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
naughty Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2008 Teşekkürler Güzeldi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
felidae Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2008 Yaşamın sana açıkça söyleyebileceği tek şey ölümdür, ölümdür. Öyleyse, yaşamın tek açık anlamı, ölümdür. Yaşamın tek anlamı ölümse, yaşamın anlamı -- yoktur... Ölüm, yaşamın anlam içeriği ise, yaşamın anlamı -- boştur... Ölüm yaşamın belirginleşmiş yanıysa,yaşam, bilinçlendirilmiştir. Yaşamın tek belirgin yanı ölümse, yaşam her yanıyla -- özgürdür... okuduğum bir kitapta geçen bir cümleyi anımsattı bana yazının bu kısmı... bütün ailesini kaybetmiş bir adamın dilinden şu sözler dökülüyor... -hayatta tüm sevdiklerimi kaybettiğim zaman gerçekten özgür olduğumu hissettim ve özgürlük sanıldığının aksine o kadar da güzel değilmiş... Bu arada başlık güzel olmuş border* eline sağlık:cool: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
phobosORbia Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 15, 2008 FELSEFE(işte)Kendimi aradım. Herakleitos Felsefe yapmak, kişinin, gelmeyeceğini bildiği birisini beklemesine benzetilebilir. Yaşamın sana açıkça söyleyebileceği tek şey ölümdür. Öyleyse, yaşamın tek açık anlamı, ölümdür. Yaşamın tek anlamı ölümse, yaşamın anlamı -- yoktur... Ölüm, yaşamın anlam içeriği ise, yaşamın anlamı -- boştur... Ölüm yaşamın belirginleşmiş yanıysa,yaşam, bilinçlendirilmiştir. Yaşamın tek belirgin yanı ölümse, yaşam her yanıyla -- özgürdür.. *** Yaşamın, çatışma olacak --- kendinle ve bütün ötekilerle çatışmalar yaşaman... Yaşam, kendiyle çatışmadır -- çarpışma, savaşma: ki, sonunda da tabii, kaybetmektir -- savaşı da, kendini de... *** Yaşamın, kendi kendine ağırlık haline getirdiğin şeylerin altında ezilmenin süreci olacak. Yaşamı 'hafifçe' yaşayabilseydin, yaşamın olayları da uçup giderler, sana yük olazlardı -- ama o zaman da, uçucu, boş olurdu yaşamın. Bu yüzden, yaşadığın her olayı 'ağır'laştıracaksın; ki uçup gitmesin, omuzuna çöksün; sen de onun yükünü taşıyasın. Yaşaman, yaşamın yükünü yüklenmen olacak. Yaşam, yükleneceğin yüktür. Yaşamın, yükündür. Yazı olduğu gibi süper, bu kısımlarsa en hoşuma gidenler.. Çok teşekkürler Borderliner, kesinlikle paylaşımlarının devamını bekliyorum.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DEB. Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2008 :whistling:okumadım valla tuttum sözümü .. ama süperdir kesinn abicim emeğine sağlık .. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
psiozzy Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 16, 2008 çok güzel gerçekten harika ve mantıklı ... emeğine sağlık sana karma geliyooo Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Demian Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 12, 2008 Biliyormusun Nereden Geliyorum Oradan: senin gidecegin yerden- en dibinden acilarin en içinden sevinçlerin: ikimizin gidecegi yerden. Oradan: ikimizin oldugu yerden- çevremizden gelen etkilerden siyrilip, kendiligimizden olustugumuz yerden. Oradan: bizim yerimizden- ikimizin de geldigi yerden: yenilgiden üzüntüden yesillikten mavilikten. Biliyor musun nereden? Yasamin en dibinden. Içtenligin en içinden. Sen ve ben neden gelmissek ve gideceksek o yere, o yerden kendiligimizden, gidecegiz ve gelecegiz o yere yeniden- Sen ve ben yeniden ve yeniden. senin elin serin elin benim elim derin elim senin elin benim elim benim elim senin elin senin elim benim elin dingin elin suskun elim Gidiyorsun: Bütün isiklarimi göndersem seninle aydinlanir misin? Gidiyorsun: Bütün sevinçlerimi göndersem seninle mutlanir misin? Gidiyorsun: Bütün hüzünlerimi göndersem seninle üzülür müsün? Gidiyorsun: Bütün acilarimi göndersem seninle yikilir misin? Ben üzüntülü ve yikik kalirken sen aydinlik ve mutlu git isiklarimla ve sevinçlerimle: üzülme yikilma aydinlan mutlu ol. isik ol aydinlik ol sevinç ol mutluluk ol. Birak bana hüzünleri, üzüntüleri acilari, yikimi- al götür isiklari, aydinligi sevinçleri, mutlulugu. Gidiyorsun: Bütün kendimi göndersem seninle götürür müsün? Bak, denizdeyim diyecektim: bir serin ürperti yaladi geçti dalgalari- diyemedim. Zaten yoktun ki. Kim bilir nasil kuru, nasil tozlu nasil gürültülü- ama, belki nasil da renkli, nasil canli nasil dingin bir yerdeydin günboyu. Simdi son piriltilar çekilirken sularin üstünden sen, belki nasil kuru, nasil cansiz nasil bogucu bir yerdesin- ama, belki de nasilsa renkli, canli, dingin- yerliyerindesin. Ama yoksun ki. Bak, denizdeyim diyeektim- diyemedim. Oraya senin oldugun yere baktim. Bir serin ürperti gibi yaladi geçti dalgalari o eski deyis: How do I love thee? Let me count the ways- Gördüm seni. Geldin gözümün önüne: nasil da duru, nasil ari nasil canli- kuru, cansiz, bogucu yerinde, bütün bezginliginin içinde denizde gibiydin. Ama yoktun ki. Bak, denizdeyim diyecektim: bir islak esinti düstü dalgalarin üstüne- diyemedim. Zaten yoktun ki. Yokum ben sensiz yoksun sen bensiz benimle sen seninle ben Var misin? Yok musun? Yok musun? Var miyim? Orada beni düsünüyorsun Hissettim bunu: Bir siddetli rüzgar gibi asarak tepeleri geçerek bogazlari ulasti buraya geldi dokundu bana düsünmen beni. Orada beni düsünüyorsan hissetmelisin bunu: Bir rengarenk isin gibi asarak tepeleri geçerek bogazlari ulasmak oraya gelip dokunmak istiyor sana düsünmem seni. -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- "Yerini yitiren kişi, Yola çıkmak zorundadır. Yola çıkan kişi, yeni bir yer arıyordur -ama yola hep bir (eski) yerden çıkıldığını da unutmaz: her varılan yerin de (yeniden) bir yola çıkış yeri olabiliceğini... Yabancılığını kalıcı kılmak isteyen kişinin, Yerleşikliğinden rahatsız olması gerekir; ve tersi:yerleşikliğinden rahatsızlık duyan kişinin kalıcı bir yabancılık bulması... ........ Yola çıkan kişinin, hep, ayağına takılır yerleşikler -her ne kadar "yardım etmek", "yol göstermek", gibi bir "iyi niyetleri" olsa da-: Yerleşikler nereden bilsinler ki yolu?! .............. Yol, iki yer arası değildir- yer, iki yol arasıdır. ........ Yolda yürüyenin yüzü yönüne çevrilidir -yöneldiği yer yüzünden okunur. ....... Bir yaşam, bir yönün yol olup olmayacağının deneme sürecidir. ....... Ama bir yerden bir kez kalkıp yönü tutturup, yükü sırtlayıp, yola çıkan kişi, artık, dursa, hatta yerleşse bile bir yerde, hep hazırdır artık, yola da, yöne de, yüke de, ...... Yolda olan kişi için, her yerleşik yer, yüktür -bulunduğu yer artık, hep, yöndür... Yönelen yerleşemez." 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
istarber Yanıtlama zamanı: Nisan 11, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 11, 2009 güzel paylaşım sağol:D Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
viva la vida Yanıtlama zamanı: Ocak 12, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 12, 2014 Hiç bitmeyecek başucu kitaplarımdan biri... Bitmesin, hep dursun yanımda. : ) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.