freddy Yanıtlama zamanı: Ocak 25, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 25, 2009 Çokmu gördün? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Kermm Yanıtlama zamanı: Ocak 25, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 25, 2009 Çokmu gördün? Aynı soruyu ben sana yöneltiyorum. Bilmiyorsanız bilmiyrum diyin canım ayıp değil. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
freddy Yanıtlama zamanı: Temmuz 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 1, 2009 isimler farklı derken,müslümanlıkda cin dir iskandinavyada elf olarak isimlendirilirler. evet çok gördüm çokda irtibatım oldu. başka sorun varmı ? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hush Yanıtlama zamanı: Temmuz 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 1, 2009 günahsız gibi suratları oluyor.seviyorum bu yaratıkları. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Terra Yanıtlama zamanı: Aralık 25, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 25, 2010 komiksiniz elfler doğa ile içiçe yaşayan kelt masallarından beri gelen bir ırktır , periler ve dyardlarla akrabadırlar...Tolkien elfleri Arda diye bi dünyada yaşayan ırk diye anlatırken masallardanda yararlanmıştır warcraft oyununda bahsedilen elfler abartının da abartısıdır.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Calormyrdin Yanıtlama zamanı: Aralık 25, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 25, 2010 bildiğimiz dungeons and dragons elfleri bunlar.ama her efsane de gerçek payı vardır.misal dwarf ırkını düşünün,kuzey mitolojisindeki biraz kısa boylu,geniş omuzlu kalın kemikli dayanıklı ırk.Fizik tasviri direk neandertal insanını anlatıyor.Ki neandertal insanları 30.yıl önceye kadar kuzey avrupada yaşıyordu ve bizlerle (cro mahnon insanları yani) rekabet edemedi ve yok oldu.Yani modern insanlar ve neandertaller bir kaç bin yıl bir arada yaşadılar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
HiddenWizard Yanıtlama zamanı: Aralık 25, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 25, 2010 sonundaki espri çok güzel olmuş esprinin elfler mitolojik olarak büyü yapan ve savaşta da okçuluğu tercih eden bir ırk olarak tasvir ediliyor vikipediden buluverdim hemen Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
liremka Yanıtlama zamanı: Aralık 26, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 26, 2010 elflerin birkaç santimi geçmez boyları, peri değillerdir. periler başka bir ırktır. mitolojide elflerin boyları yaklaşık 30 cm kadardır, yeşil giyerler vs. ve o kız da elf falan değil, gözünüzü açın. kulağına bakarak bu sonuca varamazsınız sonuçta. o kız da sizin benim gibi insan. ve bir doktora ihtiyacı var. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
HiddenWizard Yanıtlama zamanı: Aralık 27, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 27, 2010 o sadece espri olarak yayınlanmış liremka hemen hiddetlenme Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Terra Yanıtlama zamanı: Aralık 27, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 27, 2010 perilerle akraba bi ırk bilmiyodun öğrendin liremka ayrıca 30 cm olsalardı direk peri derdik ve elf diye bi kavram ortaya çıkmazdı hemende sinirlenip saçma şeyler yazmışsın bitkilerden yapılma kıyafetler giyerler direk yeşil değil ..yeşil giyinirler ...komiksin Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
barlow Yanıtlama zamanı: Aralık 30, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 30, 2010 Ve çok iyi ok kullanırlar yüzüklerin efendisi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
disturbed Yanıtlama zamanı: Aralık 30, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 30, 2010 http://img113.imageshack.us/img113/2858/arwenkx8ot1.jpg Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
saiek Yanıtlama zamanı: Şubat 11, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 11, 2011 tam bu konuyu açmak üzereydim ki forumda buldum elf lerin gerçek olduğuna dair bir kanıt bulundumu acaba bilgisi olan varmı? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Archnight Yanıtlama zamanı: Şubat 11, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 11, 2011 blood elf lerde var mı ? bulursanız söleyin çok tatlı oluyorlar sa arkdaşlar abartmayın böyle bişey yok neden var olmayan şeyleri varmış gibi gösterip insanları inandırmaya çalışmaktasınız ? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boynuzsuzgeyikler Yanıtlama zamanı: Şubat 12, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 12, 2011 .....................sa arkdaşlar abartmayın böyle bişey yok neden var olmayan şeyleri varmış gibi gösterip insanları inandırmaya çalışmaktasınız ? Mesajların tamamını okumadan yorum yapmayın... Bir de konunun nereye açıldığına bakın lütfen Mitoloji........... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
CashMon3y Yanıtlama zamanı: Şubat 12, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 12, 2011 biraz fazla metalik takılıyolar ama olsun iyi şeylerdir güzel paylaşım eline sağlık Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Qetesh Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2011 Göklerin Efendisi Varda Orta Dünya üzerindeki parlak Yıldızlara yeniden ışık verdiği anda Eru'nun çocukları, Cuiviénen Denizi yani "uyanış suyunun" yanında gözlerini açtılar. Efler olarak adlandırılan bu halk, Quendi idi ve yaratıldıkları anda ilk gördükleri yeni Yıldızların ışığı oldu. Bu nedenle Elfler, yıldız ışığını her şeyden çok sever ve tüm Valar arasında Elentári yani Yıldızların Kraliçesi olarak adlandırdıkları Varda'ya taparlar. Ve dahası, uyandıkları anda Elflerin gözüne giren yeni ışık orada kalmış ve bu andan sonra gözlerinde parlamaya devam etmiştir. Böylece Dünyada-doğanların Ilúvatar olarak tanıdığı Tek Varlık Eru, tüm zamanların en güzel ve en bilge ırkını yaratmış oldu. Ilúvatar, Elflerin tüm diğer yeryüzü yaratıklarından daha fazla güzelliğe sahip olacaklarını ve daha fazla güzellik yaratacaklarını ve bu yüzden de hem en büyük mutluluklara hem de en derin acılara sahip olacaklarını söylemişti. Ölümsüz ve yaşsız olacaklar ve Yeryüzü kadar uzun yaşayacaklardı. Hiç bir zaman hastalık ve zayıflığın ne olduğunu bilmeyecekler fakat vücutları fiziksel olarak Yeryüzüne benzer ve yokedilebilir olacaktı. Savaşta ateş veya çelik ile öldürülebilecekler, cinayete kurban gidebilecekler ve hatta umutsuzluktan ölebileceklerdi. Büyüklükleri henüz yaratılmamış olan İnsanlarınki (Men) gibi olacak fakat Elfler ruh ve bedence daha güçlü olacaklar ve yaşlandıkça zayıf düşmeyecek fakat bilgelik ve güzellik kazanacaklardı. Tanrısal Valar'a göre büyüklük ve güç açısından çok daha zayıf olmakla birlikte Elfler, bu güçlerin doğasına İkinci-doğan İnsanlara göre çok daha yakındır. Söylendiğine göre Elfler, her zaman Yeryüzünün hemen çevresindeki Ayın parıltısına benzeyen bir ışık içinde yürürler. Saçları altın gibi eğrilmiş ya da gümüş veya parlatılmış obsidyen gibi dokunmuştur ve yıldızların ışığı sürekli olarak etraflarına, saçlarında, gözlerinde, ipeksi giysilerinde ve mücevherlerle süslenmiş ellerinde parıldar durur. Her Elf yüzünde sürekli olarak bir ışık vardır ve sesleri farklı, güzel ve su kadar berraktır. Tüm sanatlar içerisinde en mükemmel düzeye ulaştıkları konuşma, şarkı ve şiirdir. Elfler, Dünyadaki halklar arasında sesler ile konuşabilen ilk ırk idi ve onlardan önce hiç bir yeryüzü yaratığı şarkı söylemedi. Ve bu nedenle de haklı olarak kendilerine Quendi yani "konuşanlar" adını verdiler çünkü Yeryüzünün tüm ırklarına konuşma sanatını onlar öğretti. Yıldız Işığının İlk Çağında, Utumno'nun düşüşünden ve Karanlık Düşman Melkor'un yenilgiye uğratılmasının ardından Valar, Elfleri Batıdaki Ölümsüz Topraklara (Undying Lands) çağırdılar. Bu Güneşin ve Ayın doğmasından önce, Orta Dünyayı yalnızca Yıldızların aydınlattığı ve Valar'ın Elfleri karanlıktan ve Melkor'un ardında bıraktığı ve hala etrafta gezinen kötülükten korumak istediği dönemde idi. Ve böylece, Batıdaki denizlerin ardında bulunan Ölümsüz Topraklarda Valar, Eldamar yani "Elf yurdu" adını taşıyan bir yer hazırladılar; zaman içinde Elflerin burada gümüşten kubbeleri, altından sokakları ve kristalden merdivenleri olan şehirler inşa edileceği öngörülmüştü. Bu yüzden Elfler ilk defa bölünmüş oldular çünkü Elf halkının tamamı Orta Dünyayı bırakarak Ölümsüz Toprakların Sonsuz Işığının bir parçası olmak istemedi. Valar'ın çağrısı üzerine pek çoğu Batıya gitti ve bunlara Eldar yani "Yıldızların halkı" adı verildi fakat bir kısmı da yıldız ışığının aşkına geride kaldı ve bunlara da Avari yani "isteksizler" adı verildi. Doğa ile ilgili konularda yetenekli ve hemcinsleri gibi ölümsüz olmalarına rağmen, bu ikinci grup daha zayıf bir halk olarak kabul edilir. Bunlar Melkor'un güçlü olduğu doğu ülkelerinde kaldılar ve bu yüzden sayıları yavaş yavaş azaldı. Eldar ayrıca Büyük Yolculuğun Halkı olarak da bilinirler çünkü batıdaki Büyük Denize doğru Orta Dünyanın patikasız topraklarında yıllarca yolculuk etmişlerdir. Bu Elf insanları üç ayrı kral tarafından yönetilen Üç Halktan oluşmuştu. Bunlardan ilki olan Vanyar'ın kralı Ingwë, ikincisi Noldor'un kralı Finwë ve üçüncüsü Teleri'nin kralı Elwë Singollo idi. Vanyar ile Noldor Batı Denizi Belegaer'e Teleri'den çok önce vardılar ve Suların Efendisi Ulmo onlara gelerek onları büyük bir gemiye benzeyen bir adanın üzerine yerleştirdi. Sonra da bu iki halkı denizin üzerinde çekerek Ölümsüz Topraklarda Valar'ın onlar için hazırladığı yer olan Eldemar'a götürdü. Teleri'nin kaderi diğer ırkdaşlarından farklı idi ve bunlar çeşitli gruplara bölündüler. Teleri, tüm halklar içinde en kalabalığı olduğundan, denizi geçişleri de yavaş oldu. Pek çoğu yolculuktan vazgeçti ki, bunların arasında Nandor, Laiquendi, Sindar ve Falathrim sayılabilir. Yüksek Kral Elwë'nin kendisi de ortadan kaybolarak Orta Dünyada kalmıştır. Fakat Teleri'nin büyük kısmı Batıya yönelmiş ve kral olarak Elwë'nin erkek kardeşi Olwë'yi alarak Büyük Denize ulaşmışlardır. Orada Ulmo'yu beklemişler ve Ulmo onları sonunda Eldemar'a götürmüştür. Eldemar'da Vanyar ile Noldor, Túna Tepesi üzerinde Tirion adı verilen büyük bir şehir inşa ederken, Teleri de kıyıda Kuğular Limanı ya da kendi dillerinde Alqualondë adı verilen liman kentini inşa etmişlerdir. Eflerin bu şehirleri, dünya yüzündekiler içinde en güzelleridir. Orta Dünyada (Gri Elfler olarak adlandırılan) Sindar, Maia Melian'ın öğretileri ve ışığı sayesinde Ölümlü Topraklardaki tüm diğer Elflerden daha güçlü hale gelmişlerdir. Doriath Ormanında büyük güce sahip büyülü bir krallık kurulmuştur. Mavi Dağların Cücelerinin yardımı ile Sindar, dağın altında olduğu için Bin Mağara adıyla da bilinen Menegroth şehrini inşa etmişlerdir. Yerin altında olmasına rağmen bu şehir, altın lambalarla aydınlatılmış bir ormana benziyordu. Galerilerinde kuşların şarkıları ve gümüş çeşmelerinden akan suların sesi duyulabiliyordu. Bunlar hem Ölümlü Topraklardaki hem de Ölümsüz Topraklardaki Eldar'ın büyük Çağları idi. Noldor prensi Fëanor'un elmasa benzeyen ve bir yaşam türü olan bir alevle ve aynı zamanda Valar Ağaçlarının yaşayan Işığı ile kendiliklerinden parlayan üç mücevher olan Silmarilleri yarattığı dönem de budur. Yine bu dönemde Melkor'un yaydığı yalanlar meyvalarını vermiş ve husursuzluk ve savaşlara neden olmuştur. Büyük Örümcek Ungoliant ile gelen Melkor, Ağaçları yoketmiş ve Ölümsüz Topraklar sonsuza dek bunların Işığından mahrum kalmıştır. Bunu izleyen Uzun Gecede Melkor Silmarilleri çalmış ve Ungoliant ile birlikte Helcaraxë ya da "unufak olan buzlar" yolu ile kaçarak Orta Dünyadaki büyük sığınağı Angband'ın Kuyularına geri dönmüştür. Fëanor öç almaya yemin etmiş ve Noldor, Melkor'u Orta Dünyaya kadar takip etmişlerdir. Bunları yaparken de lanetlenmiş bir halk haline gelmişlerdir çünkü Alqualondë'de Teleri'nin kuğu gemilerini çalmış ve Elf kardeşlerini öldürmüşlerdir. Bu Elfler arasındaki ilk Irkdaş Katlidir. Finwë'nin Noldor'u Teleri gemileri ile Büyük Deniz Belegaer'i geçerken, Fingolfin önderliğindeki Noldor ise, büyük bir cesaret göstererek yürüyerek Helcaraxë'yi geçmişlerdir. "Quenta Silmarillion"da anlatıldığı üzere böylece Mücevherler Savaşı başlamıştır. Noldor, Melkor'u izlemişler ve onu Morgoth yani "Dünyanın karanlık düşmanı" olarak adlandırmışlardır. Savaş acı dolu ve korkunç olmuş ve Orta Dünyadaki Eldar'dan çok azı bu mücadeleden sağ çıkabilmiştir. Sonunda Valar ile Ölümsüz Topraklardaki pek çok Eldar gelerek Öfke Savaşında Düşman Morgoth'u sonsuza dek yenmişlerdir. Fakat bu savaşta Beleriand yokolmuş ve büyük denizin dalgalarının altında kalmıştır. Bu topraklardaki krallıklar da, Elf şehirleri Menegroth, Nargothrond ve Gondolin ile birlikte sonsuza dek kaybolmuştur. Bu yıkımdan sadece Ossiriand'ın küçük bir parçası olan Lindon kurtulmuştur. Burada Güneşin İkinci Çağının ilk yıllarında Orta Dünyadaki son Eldar krallığı varlığını sürdürmüştür. Öfke Savaşından kurtulan Eldar'ın büyük bölümü Batıya dönmüş ve Teleri'nin beyaz gemileri ile Eldemar koyundaki Tol Eressëa'ya ulaşmışlardır. Burada Avallónë Limanını inşa etmişlerdir. Bu arada Morgoth'a karşı Eldar'a yardım eden İnsanlar da Númenor adı verilen bir adaya yerleşmişlerdir. Fakat yine de bir süre için Ölümlü Topraklarda kalan Eldar da olmuştur. Bunlardan biri olan Gil-galad, Orta Dünyadaki Eldar'ın son Yüksek Kralı idi. Hükümdarlığı Güneşin İkinci Çağının sonuna kadar sürmüş ve Lindon'daki krallığı da Dördüncü Çağa kadar varlığını devam ettirmiştir. İkinci Çağın geri kalanı boyunca barış hüküm sürmüştür. Noldor ve Sindar efendilerinin bir kısmı Silvan Elflerine katılmışlar ve kendilerine yeni krallıklar kurmuşlardır: Thranduil Büyük Yeşil Ormanı Ormanlık Ülkesi haline getirmiş ve Celeborn ile Galadriel Altın Orman Lothlórien'i yönetmişlerdir. Bu Çağda Eldarin kolonilerinin en büyüğü, Noldor'un büyük soylularının büyük bölümünün de gitmiş olduğu ve İnsanların Hollin adını verdiği Eregion'da bulunuyordu. Bunlara Gwaith-i-Mírdain adı verilmişti fakat daha sonraki yıllarda Elf Kuyumcuları olarak anıldılar. Morgoth'un hizmetkarı Maia Sauron'un kılık değiştirerek aralarına karıştığı grup da budur. Orta Dünyadaki Elf Kuyumcularının en büyüğü ve Silmarilleri yapan Fëanor'un torunu Celebrimbor da Hollin'de yaşıyordu. Güç Yüzükleri onun emri ve yeteneği sayesinde yapılmışlar ve bu Yüzükler ile Sauron'un yaptığı Tek Yüzük nedeniyle Sauron ile Elfler arasındaki Savaş ile bunu izleyen pek çok savaş meydana gelmiştir. Sauron'un savaşının kötü mücadeleleri korkunçtu. Celebrimbor öldü ve ülkesi yokedildi; Gil-galad Lindon'dan Elrond ile pek çok savaşçıyı Eregion halkına yardım etmek üzere yolladı. Eregion'un yok edilşinden kurtulan Elfler (Üçüncü Çağda Rivendell olarak adlandırılan) Imlardis'e kaçarak, bu korkunç olaylardan saklandılar ve Yarı-Elf Elrond'u efendileri olarak kabul ettiler. Fakat, Elfler tek başlarına, Tek Yüzüğe sahip olduğu sürece Karanlık Efendinin gücünü kıracak kadar güçlü değilleridi; fakat bu arada müttefikleri Númenóreanlar Batıdaki ülkelerinde güçlenmişlerdi. Númenóreanlar gemileri ile Lindon'a gelerek Sauron'u Batı topraklarından kovdular. Daha sonra bir kez daha gelerek, Karanlıkların Efendisini yakaladılar ve zincire vurarak kendi ülkelerine götürdüler. Sauron, Númenor toprakları Belegaer Denizine batana ve Ölümsüz Topraklar Dünya Kürelerinden ayrılarak Dünya Değişene dek burada kaldı. Ölümlü Topraklar kendi içlerine kapandılar ve Ölümsüz Topraklar onlardan tamamen ayrılarak yalnızca beyaz Elf gemileri ile ulaşılabilir hale getirilidiler. Fakat Güneşin İkinci Çağında, hala mücadele edilmesi gereken Yüzüklerin Efendisi Sauron vardı. Çünkü Númenor'un Batışından kurtularak Mordor'daki krallığına geri dönmüştü. Bu nedenle Elfler ile İnsanların Son Birliği kuruldu. Mordor ile Yüzüklerin Efendisinin kulesi Barad-dûr'a girdiler ve Yüzüğü elinden aldılar. O ve hizmetkarları yokolarak gölgelere karıştı fakat Orta Dünyadaki Elflerin son Yüksek Kralı Gil-galad ve yüce Númenórean efendilerinin hemen hemen hepsi de öldü. Yine de geriye İnsan ırkının yavaş yavaş ele geçirdiği toprakları gözetecek bir kaç Eldar kaldı. Üçüncü Çağda Orta Dünyada kalmış olan Eldar, eski varlıklarının yalnızca bir gölgesiydi. Lindon varlığını sürdürdüyse de, Orta Dünyanın mücadelelerinden uzak durmayı tercih etti; Gri Limanın Efendisi Círdan, bunların arasında en yücesiydi. Elflerin dertleri bir konu dışında yalnızca kendilerini ilgilendiriyor gibi görünmekteydi: bu önemli konu, yeniden Mordor'a dönerek hizmetkarları Nazgûl'u çevre ülkeleri gözlemekle görevlendiren Yüzüklerin Efendisi idi. Bunun ardından Elfler ile Númenóreanların soyundan gelen İnsanlar Yüzük Savaşı olarak bilinen mücadelenin bir parçası haline geldiler. Bu da bir ansiklopedik bilgidir.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
TheSonsOFOdin Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2011 zamanında okumustum bu makale yi guzel paylasım tesekkürler dostum... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tahref156 Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 29, 2011 Bu elfler hayal ürünümüdür yoksa var olduklarına inanılan şeylermidir. Yada bunlar gerçekten de varmıdır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sirius Yanıtlama zamanı: Ağustos 30, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 30, 2011 Bu elfler hayal ürünümüdür yoksa var olduklarına inanılan şeylermidir. Yada bunlar gerçekten de varmıdır. avrupanın folkloründa var olduğuna inanılan varlıklardr, aynı bizdeki cinler, karabasan veya dedeler gibi... Onlarda da elflere yani peri halklarına inanılır. Hayal ürünü mü yani sadece bir mit mi gerçek mi diye sorarsan, bu konuda eski zamanlardan kalma formüllere denk gelebiliyoruz onları çağırmak konusunda. Elemantel varlık denen bu varlıklar çok zor irtibata geçebiliyorlar. Forumda bu konuyu periler üzerinden araştırabilrisin. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tahref156 Yanıtlama zamanı: Ağustos 30, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 30, 2011 avrupanın folkloründa var olduğuna inanılan varlıklardr, aynı bizdeki cinler, karabasan veya dedeler gibi... Onlarda da elflere yani peri halklarına inanılır. Hayal ürünü mü yani sadece bir mit mi gerçek mi diye sorarsan, bu konuda eski zamanlardan kalma formüllere denk gelebiliyoruz onları çağırmak konusunda. Elemantel varlık denen bu varlıklar çok zor irtibata geçebiliyorlar. Forumda bu konuyu periler üzerinden araştırabilrisin. tamam hocam anladım yorumun için tşk ederim. Sağolasınız Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Votan Yanıtlama zamanı: Ağustos 5, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 5, 2013 Kötü niyetli Elflerden korunmak için pentagram kullanılır diye biliyorum, ingilizce vikipedia'da öyle yazıyordu ayrıca kaynak da belirtilmişti. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
matem Yanıtlama zamanı: Ağustos 5, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 5, 2013 Resimdeki kız ameliyat yaptırmış da olabilir.Gerçekten yaptıranlar var çünkü Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hektor Yanıtlama zamanı: Ağustos 5, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 5, 2013 Kötü niyetli Elflerden korunmak için pentagram kullanılır diye biliyorum, ingilizce vikipedia'da öyle yazıyordu ayrıca kaynak da belirtilmişti. Elfleri veya diğer elemental varlıkları iyi veya kötü diye sınıflandırma yapmak yanlış olur. Onlar sadece doğaları neyse o şekilde davranış sergilerler. Size zarar verecek bir varlığa karşı da pentagram koruyucu bir sembol ve tılsımdır. Tabi kutsanmışsa :-) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fiend96 Yanıtlama zamanı: Ağustos 5, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 5, 2013 Aprilynne Pike'nin Kanatlar kitabını okudum yeni çıktı sanırsam peri serisinin ilk kitabı ikinci kitabınıda bulamadım daha çıkmadı sanırım. Herneyse o kitapta elf olayı biyolojik olarak detaylıydı hata perilere çoğu insanın düşündüğünden daha farklı bir gözle bakmış alacakaranlık gibi 13-14 yaş ergen kitapları seviyorsanız okumaktan keyif alırsınız ama sırf canınız sıkılıyor ve orta güzellikte bir mitolojik kurgu arıyorsanızda tavsiye ederim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.