semuel Oluşturma zamanı: Ağustos 22, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Ağustos 22, 2008 Erdoğan Alkan Günümüz şairlerinden. 1935 Sivas Şarkışla doğumlu. Önce Samsun Lisesini sonra SBF'yi bitirdi. Kaymakamlık yaptı daha sonra TRT'ye geçti.İstanbul'a yerleşti, değişik gazetelerde yazılar yazdı. Şiirleri, Fransızcadan yaptığı şiir ve roman çevirileriyle tanındı. Paul Verlaine'in hayatı, sanatı ve 40 şiirinin çevirisinden oluşan 1961'de yazdığı kitap, çeviri alanındaki olumlu çabalardan biridir. Rimbaud'tan seçme şiirler adlı çeviri kitabıyla 1982 Yazko Çeviri büyük ödülünü kazandı. Şiir kitapları arasında Güneş Tozları (1958), Equanil Çiçekleri (1964), Kerem Gibi (1971), Kuş Ormanı (1981) sayılabilir. Halk Edebiyatı'nın izleri görülen bir sanatçımızdır Miras Karşılıksız sevdalardan usandım Artık unutacağım bankadaki kızı Beni seven birisini bulacağım, Varsın cüce boylu olsun; Çipil gözlü, yumuk gözlü, Varsın saz benizli olsun. Paşa gönlüm dileyince Kolları boynuma dolansın yeter. Alacağım ellerini ellerime Parmak uçlarını sevdiğim çitlenbiğim Çipil yüzlü, çirkin yarim. Cüce boylum, iki gözüm gel diyeceğim. Ona sevdalardan yana, mutluluktan yana Oynak türküler söyleyeceğim Sonra gerdeğe gireceğim çirkin yarimle. Eğer yine unutamazsam bankadaki kızı Kafayı çekip de bir akşam Kapısına gideceğim, Gel işte gör diye, gözünün önünde Üç kurşun sıkıp bu kara sevdayı öldüreceğim. Biliyorum bankadaki kız Beni sevmediğine pişman olacak. Kalbinde ince bir sızı dudaklarında mısralarım Ulu bir sevdadan miras kalacak. Sfenks Sessizliğin görkemli saltanatı, Genç vurulmuş, yüzü yaralı bir kaya Açmış kuyu ağzım sonsuzluğa Uzaklardan tek bir yolcu bekliyor. Yatmış kumun üstüne hörgüçlü dağlar Şişman bir kadının mor memeleri gibi, Ses yok, havada kuş, yerde bitki yok, Yalnız kum, deniz... ve uçuşan kağıtlar Belki boş, belki de elyazıları Kızgın güneş altında hangi ellerin, Sfenks gibi ağzı yaralı bir devin Çölün boşluğuna bakarak yazdığı. Döğüyor bacaklarımı kum fırtınası, Kulağımda Kızıl Deniz'in uğultusu, Yürüyüp Sfenksle buluşuyorum: "Yeni soylar üreten ece arı gibi içinde balla billurlaştığım şiir Sert bir elmasa dönüştürdü beni, Senin gibi yaralı ölümsüzlüğü Seçtim ve taşlaştım, rüzgârlar artık Yıpratamaz bu düz, saydam yüzümü." BÜYÜ Şeytan dağındaki mağarada Duydum, büyücü bir kadın yaşarmış Aşka inanmayan taş kalplileri Büyüler, kara sevdalı yaparmış. Yüreğimde yenilginin acısı Yollandım şeytan dağına Az gittim uz gittim bir akşam üstü derken Vardım büyücünün mağarasına Dedim ki, bir halden bilmeze düştüm, Al bütün varımı yoğumu Bir büyü yapta anlasın Sevdanın ne yaman şey olduğunu İki yürek oydu iki taştan, Koydu bulanık bir suya Üç vakit sonra gel diye Seslendi kör kuyuya Üç gün, üç ay, üç yıl bekledim Derken bir akşam üstü çalındı kapım O kendini beğenmiş deli dolu kız Ne hale gelmişti Allah'ım! Kara gözlerinde şimdi Kara gecelerin acısı vardı Ağladı kapandı ayaklarıma Sev beni, sev diye yalvardı Git dedim istemiyorum artık Biraz da sen öğren ağlamasını Geceler boyu duy bir yol Yalnızlığın kahreden acısını. İnanmayın dostlar, inanmayın... Ne büyü var ortada ne de büyücü. Yıllardır kendimi avutmak için Uydurdum bu yaşanmamış öyküyü... -------------------- Bir Avuç Sevda Bir avuç sevda ver bana Büyüteyim deniz olsun Bir avuç su iste benden Dağlar taşlar dümdüz olsun Bir avuç sevda ver bana Bir tohum ver yeşereyim Bozkırda bağ bostan olsun Bir gül yaprağı ver bana Dünya gül gülistan olsun Bir gül yaprağı ver bana Yeter inanayım sana Deli boran ayaz olsun İster ateşe yanayım Bedenim harlı köz olsun Bir avuç sevda ver bana Yağıyor üstüme ateş Bu alev senin dilindir Yağıyor üstüme ateş Bir gül yaprağı ver bana Kaç kez savaşa girdiysem Bu senin ağzın içindir Yüreğim yangın yeridir Bir avuç sevda ver bana Bir avuç sevda EYLÜL ÇALGICISI Denizden esen mavi yel Yorgun yaprakları uğurluyor İyi geceler diyor ağustos böcekleri. Ablak yüzlü ayçiçeği Başı önüne eğik Dinliyor geceyi. Ben ayrılıklar ozanı Mevsimlerin eylül çalgıcısıyım Otların yağmurlu kirpiklerine İniyor yıldızlardan sesim Körfez Mutluluk ince bir çizgi geçiyor gün ışığından Umutların ve düşlerin bittiği vakte erişince zaman artık ne ay ne çiçek ne de yıldızlar altında dolaştığın geceler karda üşür yağmurda ıslanırsın Tenha bir ağacım gölgesiz kuşlar konmayan dalına eteğine yolcular uzanmayan Kanatları kar yüklü yağmur yüklü ağır bir kuşum çarpıyorum pencere camlarına Yüreğim ılık karanlık bir körfez Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.