Jump to content

Bioenerji Nedir?


kaan

Önerilen Mesajlar

BİOENERJİ NEDİR?

Bioenerji herkesin içinde bulunduğu varsayılan iyileştirici bir güçtür. Bioenerjinin bitkisel tedaviyle ve psikoterapi ile birlikte kullanılması harika sonuçlar yaratıyor. Tıbbın pes ettiği yerde en çaresiz hastalıkları bile iyileştiren içsel enerjidir. Keşfedenlerin sayısı hayli sınırlı, olup çoğuda Rusyadadır. Pek çok ülkede” hurafe” diye bir yana itilen bioenerji, Rusyada yıllar önce”bilim” olarak kabul görmüştür, yetenekli kişileri eğitmek için akademi kurulmuştur.Aslında uzak doğu ve orta Asya steplerinde yüzyıllardan beri biliniyor ve uygulanıyor .İnsanlar, sağlıklı ve uzun ömürlü olmalarını bu yönteme borçludurlar. Ancak çin ve sovyet cumhuriyetleri syalistleştikten sonra bu geleneksel tedavi yöntemi yasaklandı ve bu yolla tedavi edenler hapse atıldı. Yasak onlarca yıl sürdü,Taki gürcü doktor BERJENEVİ iyileştirene kadar tabi bundan sonra yasaklar kaldırıldı.Enstitüler,bioenerji merkezleri açılmaya başladı.Bu doktorun adı DJUNA Davitaşvili dir.

 

Bioenerji, içimizde uyuyan güzeldir. Ona açık ve inanan herkese,Allah'ın veya tabiatın bir lütfudur.

 

Bioenerji çok farklı şekillerde adlandırılmaktadır. Evrensel enerji- yaşam enerjisi çi- ki- prana-kozmik enerji, ama hepside aynı şeyi anlatmaktadır. Bu bütün canlılarda olduğu kabul edilen güçtür. Kozmik enerji tepeden girer ve şakralar vasıtasıyla bedenin çeşitli bölgelerine dağılır. Fazlası el ve ayak uçlarından çıkar. Herhangi bir nedenden dolayı şakralar kapanırsa, enerji dağılamadığı için o bölge beslenemez ve hastalık ortaya çıkar.

 

Vücutta yedi ana şakra vardır ve her şakra bir salgı beziyle ilgilidir. Bunlar:

 

Kök Şakrası

Üreme organlarıyla ilgilidir. Bu çakra belkemiğimizin sonuna bağlı olup, bacaklarımızın arasından yere doğru yönelir. Rengi kırmızıdır. Bağlantılı olduğu element "toprak"tır ve yaşama içgüdüsü, bedene ve fizik plana bağlılık eğilimi ile alakalıdır. Yaşama isteğimizi ve canlılığımızı destekler. Dengeli çalışması, bedensel sağiık, güvenlik duygusu ve yaşama sevinci olarak tezahür eder. Bu çakra cinsel beze tekabül eder.

 

Haç Şakrası

Böbreküstü bezleriyle alakalıdır. Rengi turuncudur. Karın bölgesinin alt kısmında yer alır. Bağlantılı olduğu element "su"dur ve cinsellik duyumları ile alakalıdır. Dengeli çalışması, duyumsal yoğunluk, cinsel doyum ve değişimi kabul etme becerisi olarak tezahür eder.

 

Güneş Sinir Ağı

Pankreas bezini yönetir. Rengi sarıdır. Duygusal bedenimizle bağlantılı olup, arzularımızı, yaratıcılığımızı ve ilişkilerimizi yönlendirir. Kişisel güç, irade, özsaygı duygularımız bu çakra ile ilintilidir. Bağlantılı olduğu element "ateş"tir. Dengeli çalışması, enerji, verimlilik, çabuk karar verebilme ve güç faktörünü baskıcı olmadan kullanabilme yetisi olarak tezahür eder.

 

Kalp Şakrası

Timus bezi ile ilgilidir . Dokunma duyumuzu kontrol eder. Sevgi ve şefkat duygularımız ile ilintilidir. Bağlantılı olduğu element "hava"dır. Sağlıklı çalıştığında, sevgi, şefkat, barış ve güçlü bir adalet anlayışı olarak tezahür eder.

 

Gırtlak Şakrası

Tiroid bezini yönetir. beşinci çakramız boğazımızdadır. Rengi parlak mavidir. Sanatsal yaratıcılığımız ve kendimizi ifade etmemiz için gereken enerjiyi sağlar. Bu çakra dünyaya açılan penceredir.

 

Alın Şakrası(Üçüncü Göz)

Hipofiz bezi ile bağlantılıdır. Rengi çivit mavisidir. Aynı zamanda "üçüncü göz çakrası" olarak da bilinen bu çakra, iki kaşın ortasında yer alır.Sezgilerimiz, durugörü, hayalgücümüz için gereken enerjiyi sağlar.

 

Tepe Şakrası

İpofiz bezi ile alakalıdır . yedinci çakramız başımızın tepesinde tam ortasındadır. Rengi mordur. Taç çakra olarak da bilinen bu çakra, saf farkındalık olarak bilinen bilinç seviyesine karşı gelir.Beş duyunun algılayamadığı, zaman - mekan ötesi birlik alemiyle bağlantı noktamızdır. Bilgelimizin ve ruhsallığımızın gelişmesi ve anlayışlılığımızın artması için gereken enerjiyi sağlar.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ya bio enerji asla töz deyildir gerçekte tek enerji var tabiki vardığım ruhsal felsefemde ve bu enerji yer deyiştirmesiyle hareket oluşur ve parçalanırlar kimi astral enerji kileri ruhsal sabit ennerji bakın ben bunları bire bir basit deneylerle keşfettim siz bir odada o gün bir sorununuz olmayacak şekilde oturun ve veya yatın ondan sonra bedeninizi düşünün sonra bedenin algılamanız durur işte o esnada sadece kalp atışınızve nefesiniz ve siz varsınız ruh enerjisi sizin düşünceniz nefesiniz yaşam enerjiniz kalbiniz bu üçlü gurubu sevdiğinden onları birbirine bağlayan lokomotif motor enerjisidir

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Enerji ile Tedavi;

Bulunduğunuz ortama dikkat edin;

Bio-Enerji´nin Kapısı Aralanıyor

 

İnsandaki enerji alanlarını anlamanın sınırına gelmiş bulunuyoruz. Bunun işareti, pensilinle DNA kodlarının deşifre edilen sonuçlarının karşılaştırılmasıdır, belki de artak yaşamın ve sağlığın ebedi değişimi ya da evrimi ile karşı karşıyayız. 80´li yılların ortalarında "Beden Elektriği" adlı kitabın yazarı olan Dr. Robert Becker enerji alanlarını araştırıyordu. Becker, öncelikle "yaşam bilgisi" gerekli diyor ve geleneksel acı tedavisinin eskidiğini, acının bilinçli bir doğal yaşam anlayışı ile engellenebilecek elektriksel bir olay olduğunu belirtiyordu. Şimdi yüzyılın sonuna gelirken, dünyanın her yerinde önde gelen birçok bilim adamı, hastalıkları iyi edebilecek enerji alanlarını keşfediyorlar ve gerçek başarılar elde ediyorlar.

 

Günümüzün modern bilimi birleşik enerji alanlarını yeniden keşfediyor. Antik Çin´de görünmeyen bir Meridyen sistemin dokulara nüfuz ettiği öğretilirdi, bu akıcı ve besleyici enerji kanallarına "Ch-i" denirdi. Chi-i enerjisi bedene akapünktür noktalarından girer ve organik yapılara nüfuz ederek, yaşam gücü getirir. Çinliler bu enerjinin akışı durduğunda veya dengesi bozulduğunda, organik sistemlerin bozulduğunu biliyorlardı. Benzer bir diğer kaynak Hindu Yogi literatürüdür, özel olarak enerji merkezlerine "Şakra" adı verilmiştir, sözcüğün kelime anlamı "Çarklar" dır. Fizik bedende en az yedi ana şakranın bulunduğu kabul edilir, anatomik olarak her ana şakra, ana sinir merkezleri ve ana endokrin guddeleriyle bütünleşir. Daha birçok küçük şakra vardır, bunlar ise bedendeki yapısal merkezlerle ilgilidirler; dizler, bilekler ve dirsekler gibi... Genel olarak insan vücudundaki majör ve minör tüm şakraların sayısının 360´ın üzerinde olduğu kabul edilir. Şakralar ayrıca, fiziksel özle yani hücrelerle de ilişkilidirler, "Nadis" adı verilen özel enerji kanalları aracılığı ile hücrelere ulaşırlar. Nadis, çok ince "süptil" ya da çok yüksek bir titreşimde varolan bir enerji türüdür. Çeşitli Hindu veya Tibet kaynağında, insan anatomisinde 72.000 Nadis enerji kanalı tanımlanmaktadır. Bu karmaşık ama kompleks sistem, fiziksel sinir sistemini bütünüyle kontrol eder.

 

Enerji alanlarına bilimsel bakış

 

Batı kültürü, tarih boyunca teknoloji aracılığı ile bilimsel testler yaparak, ölçerek, biçerek, deneyerek anlasa da, anlamasa da çeşitli sıradışı ya da sıradışı zannettiği olayı değerlendirmiştir. Zaman içersinde, bio-enerji alanları çok tartışılmış, yeterli ve sürekli yaşanan veriler olmasına rağmen bir ölçüm veya tanımlama yapılamamıştır. Çünkü Şakralar ve Meridyenler, batı bilimcileri ve bilimi tarafından ilkel Doğu kültürünün mistik yapısı olarak görülmüş ve reddedilmişlerdir. Ama son yıllarda, Şakralar, Akapünktür Meridyenleri ile beraber yeniden gündemdedirler; süptil enerji teknolojisi oluşmakta, ölçümler yapılmakta, varlıkları ve özellikleriyle önceki evren anlayışımıza yeni bir vizyon getirmektedirler. Aynı zamanda da, doğanın tanımlanması için yeni bir matematiğe ihtiyaç olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır; fraktallar ve algoritmik formüller farklı ve yeni bir dinamiği gösterirlerken, bio-enerji alanlarından gelen düzensiz ama sürekli titreşimler kaydedilmektedir. Kuantum Fiziği bize, maddenin özünün yani "cevher" in kendi halinde olmadığını ve gözlemlenemediğini söyler fakat daha ince yani süptil enerji parçacıkları organize edilmekte, sınırlandırılmakta ve tanımlanabilmektedirler. Fiziksel özün içine doğru yapılan daha derin bir araştırmada, bir veya birden fazla elektrik enerjisi ile veya enerji alanıyla karşılaşırız. Tüm madde örneklerinde, ağaç, kaya veya hayvan, hangisi olursa olsun bu alanlar vardır çünkü tümü parçacık, atom ve hücrelerden oluşurlar. Alanların her birisi sabit ve dinamik bir denge içindedirler; cevherin yoğunluğunun azlığı yani daha az katı maddelerdeki enerji alanı daha enerjik ve özel bir güç yaratmaya daha yöneliktir. Uyumlu titreşimler (rezonanslar) doğanın ilkel fizik bağlarıdırlar, her frekans veya frekans bandı, doğal ya da yaratılmış uyumlu bir titreştiricidir. Öte yandan, bir enerjinin titreşim türüne göre yankı yapısı yani titreşimleri özümleme veya etkileme yapısı veya karakteri anlaşılır. Kuramsal olarak, evrende varolan tüm frekans titreşimleri bedende mevcuttur ama bunların içinde saniyede milyar veya trilyon sayıda titreşen dönemsel titreşimler vardır ve ölçümlenmeleri şu an için mümkün değildir. Yaşayan veya durağan, atıl olan her madde özü, ister mineral, ister kimyasal yapıda olsun kendi enerji alanında özgün bir titreşime sahiptir, bu onun imzası gibidir yani etkin veya sabit her titreşim, kendi alanında özgün bir karaktere sahiptir, böylece alanların ve titreşimlerin güçleri anlaşılır ve örneklenebilir. Alanın ana kaynağı çevresiyle beraber bir insandır, size ne olursa olsun, bunu önce enerjiniz algılar yani etki geldiğinde önce enerji alanınız delinir veya etkilenir ancak ondan sonra sinir sisteminiz bilgilenerek, beyne haber yollar. Enerji alanımızda yer alan bilgilerin ya da bilgi yüklü titreşimlerin miktarı, nörölojik bilgilerimizden binlerce, onbinlerce kez daha fazladır ve bu bilginin kullanım hızı saniye ile dahi ölçülemez. Aynı enerji alanımız, bedenimizin sağlığı ile ilgili sayısız bilgiyi de içerir, bedenimizdeki sorunlarla ilgili dokusal ya da kimyasal bilgi veya nörölojik ya da patalojik bilgi bu alanda bulunur.

 

Enerji alanlarının Aura ile ilgisi

 

Konunun en önemli ismi İnsan Enerji Alanları Bilimi araştırmacısı ve "The Science of Human Vibrations/İnsani Vibrasyonlar Bilimi/Malibu Publishing/1995" kitabının yazarı Dr. Valerie Hunt´dur. Hunt geçen 20 yıl içinde UCLA Elektromiografik Laboratuarları´nın Psikolojik Bilimler Bölümü´nü yönetirken, sinir-kas sistemiyle "neuromuscular" ilgili düşük düzeydeki enerji örneklerini belirledi ve kaydetti. Bu düşük güçteki aktivite bir içgüdü gibiydi, bilinmeyen bir kaynaktan geliyordu. Özel Elektromiografi aygıtlarıyla çalışan "Bu aygıtlarla uzayda bulunan astronotların beyin, kalp ve kas sinyalleri ölçülmektedir." Dr. Hunt, söz konusu enerjinin kasların çok çalıştığı zamanlarla, dinlenme zamanları arasında yoğunlaştığını belirledi, yeni örnekler kaydetti. Beden ile ruh arasındaki enerji ilişkilerini de araştıran Dr. Hunt, deriye yerleştirdiği özel gümüş/gümüş klorid elektrotlar aracılığı ile miliwolt düzeyindeki enerjileri saptadı, bu enerji birikimi de yine ara dönemler sırasında oluşuyordu yani normal anlarda artıyor, çalışma veya dinlenme anlarında azalıyordu. Benzer bir deneyi Glendale, California´daki Şifa Işığı Merkezi´nden Rosalyn Bruyere tarafından yapıldı ve auraların tam o anlarda oluştuğu onaylandı. Elde edilen veriler, bilgisayarlara yüklendiğinde ortaya çıkan raporlarda, enerji renk ve miktar olarak görünüyor, şakralara doğru hareketleniyor ve kişinin çevresinde değişen auralar "renkli enerji bulutları" oluşuyordu. Sonogram frekans analizleri ve Fourier Testleri yapılarak, veriler derinlemesine incelendi, sonuçlar inanılmazdı. Enerji dalgalarının formları ve frekansları değiştikçe renkler de değişiyor veya etkileniyorlardı. Bruyere, auradaki mavi rengin özelliğinden söz ediyor ve elektronik ölçümlerde bu rengin daima aynı kaldığını ve aynı bölgelerde bulunduğunu raporunda yazıyordu. Aynı deneyi yapan Dr. Hunt, yedi aura görücüsünü yani algı düzeyi yüksek yedi "pşisik" kişiyi deneylerinde kullandı. Denekler aura renklerini doğru olarak gördüler ve benzer sonuçlara ulaştılar. Bunun üzerine Dr. Hunt, yüzyıllardır anlatılan aura görücülüğünün bir gerçek olduğunun, ilk kez tarafsız bir bilimsel ortamda kanıtlandığını açıkladı.

 

Odanın elektriği azalınca, aura bozuluyor;

 

Bilindiği gibi, elleriyle şifa veren şifacılarle, şifa verilenler arasında bir tür bütünleşme veya birleşme olduğu varsayılır. Örneğin, şifacı acıya veya ağrıya yönelmişse. tansiyonu düşmekte ve ortaya güçlü mavi-beyaz-mor enerji alanları çıkmaktadırve bu alanların verici ile alıcı arasında bütünleştirici bir rol oynadığı görülmektedir. Deneyimli şifacılar, şifa seansını bitirdiklerinde, şifa verilenle aynı enerji alanlarını artı paylaşmaktadırlar; bunun gözlemlenebilmesi ve kontrolu şifanın başarılı veya başarısız olduğunun göstergesidir. Kullanılacak araç ise basit bir Aurametre veya sayfalarımızda gördüğünüz araçtır. NASA Uzay Programı sırasında elektromanyetik alanların etkileri araştırılırken, "Mu" adı verilen özel bir adada deneyler ve ölçümler yapılmaktadır. Korunmalı olan bu özel oda UCLA Fizik Bölümü´ndedir, odada havadaki doğal elektromanyetik enerji ölçülmekte ve çekim alanları veya oksijen miktarı değiştiğinde ortaya çıkan farklılıklar gözlemlenmekte ve özel aygıtlarla, elektromanyetik enerjilerin frekansları belirlenmektedir. Buraya kadar herşey bilimsel ve normaldir ama işin içine bir aura-görücüsü girinceye kadar... Deneylerde bulundurulan bu aura görücüsünün aldığı sonuçlar ise inanılmazdır. Atmosferdeki elektrik yükü azaldığında, aura alanları düzensizleşmekte, dağılmakta ve anlamlarını yitirmektedirler yani duyusal feedback azalmaktadır. Bu durumda, insanın bedenini algılama oranı düşeceğinden özellikle uzaydayken bedenindeki değişiklikleri de fark edemeyecektir. Aura-Görücü, enerjinin akıcı olmadığını, şakralar ve insanlar arasında sıçradığını ve enerjinin görüntüsünün balık ağına benzediğini söylemektedir ve bu görüntü Meridyan yollarıyla ilgili değildir. Odadaki elektromanyetik enerji tamamen tükendiğinde, geriye sadece içerde bulunanların enerji alanları kalmaktadır. Bu durumda, birisinin enerji alanı, diğerininkini zayıflatmaktadır. Atmosferik elektromanyetik enerjinin yokluğu, bireysel alışverişi arttırırken, aralarında bir karmaşa oluşmaktadır yani genelde bir bozukluk ortaya çıkmaktadır. Bu sonuca çok benzer bir olay, yoğun üzüntü, acı ve ağlama anlarında ortaya çıkmaktadır; aşırı üzülen bir insanın çevresindeki elektromanyetik enerji hızla azalmakta ve besleyici özelliğini yitirmektedir. Oda deneyinde elektromanyetik enerji düzeyi arttırıldığında, aura alanları düzelmekte ve normale dönmektedirler. Denekler kendilerini temizlenmiş hissetmekte ve bilinçlerinin açıldığını söylemektedirler. Auralar parlak renklere dönüşmekte ve beyaz vibrasyonlar çoğalmaktadır. Kısacası, bulunduğumuz çevrenin yani atmosferin elektrik yükü veya oranı bizi etkilemekte ve değiştirmektedir.

 

Bio-enerji alanı gerçekten şifa veriyor mu?

 

Dr. Hunt, biyolojik tıbbın ve psikoloji yöntemlerinin gelecekte tedavi ve kontrol için bioelektriğe öncelik vereceklerine inanıyor. Şu anda rahatsızlığın ve sağlığın bu alanda başladığını biliyoruz; Dr. Hunt´a göre bu alan teşhis ve tanı alanıdır, öyleyse neden bu alandan yararlanmayalım? Araştırmalar dünyadaki temel ve ilkel tüm reaksiyonların elektromanyetik enerji alanları arasında olduğunu gösteriyorlar; bu reaksiyon ilişkisi çok dinamik ve hızlıdır. Deneylerde bu bağlamda patlamalar görülmüştür ve yaşadığımız olayların çoğu bu patlamaların ardından oluşmaktadır. Dr. Valerie Hunt, 1992 yılında Bioenerji Alan Vakfı´nı kurarak, yirmi yıllık birikimini aktardı. Bugün bu vakıf, koruyucu sağlık konusunda, tümüyle yeni bir bilimsel bakış açısı ve tıbbi yöntemler kullanarak, teşhislar ve tanılar yapıyor ve Yeni Çağ´ın müjdesini veriyor ama herşey bilimsel olması kaydıyla...

 

Şakra´ların kimliği

 

Taç Şakra

 

Yeri: Başın üstü.

Minerali: Elmas, kuartz kristali.

Rengi: Mor

Simgesellik: Bilgelik, kozmik bilinç, ruhsallık, birlikte bütünlük, İlham.

Dengesizlik halinde: Depresyon, ait olma eksikliği, ilham yetersizliği.

Uyandırma Yöntemi: Meditasyon, rehber yönlendirmesiyle imajinasyon ve enerji eksersizi.

 

Üçüncü Göz Şakrası

 

 

Yeri: Gözlerin arası.

Minerali: Ametist.

Rengi: İndigo Mavi.

Simgesellik: İmajinasyon, konsantrasyon, sezgi.

Dengesizlik halinde: Baş ağrıları, iyi görememek, konsantrasyon yetersizliği.

Uyandırma Yöntemi: Meditasyon, rehber yönlendirmesiyle imajinasyon eksersizi.

 

Boğaz Şakrası

 

 

Yeri: Boğaz.

Minerali: Lapiz lazuli, mavi kuartz, sodalit.

Rengi: Gök Mavisi.

Simgesellik: İlişki, ifade etme yetisi, etkili konuşma.

Dengesizlik halinde: İlişki kuramamak, gırtlakta aşırı duyarlılık.

Uyandırma Yöntemi: Şarkı söylemek ve nefes alma eksersizleri.

 

Kalp Şakrası

 

 

Yeri: Kalp bölgesi.

Minerali: Zümrüt, malakit, yeşim taşı.

Rengi: Yeşil.

Simgesellik: Koşulsuz sevgi, bağışlayıcılık, grup bilinci, barış, tolerans.

Dengesizlik halinde: Öfke, kalp sorunları, katılık, sevgi yoksunluğu.

Uyandırma Yöntemi: Başkalarına yardım, sevmek, bilinçli solunum, duygusal sanat.

 

Solar Pleksus Şakrası

 

 

Yeri: Göğüs ile göbek arası.

Minerali: Altın, kaplan gözü.

Rengi: Güneş sarısı.

Simgesellik: Olacaklar, determinizm, ideoloji, kişisel ekti, içten gülmek.

Dengesizlik halinde: İlişki kuramamak, gırtlakta aşırı duyarlılık.

Uyandırma Yöntemi: Bele masaj yapmak, diaframdan nefes almak.

 

Sakral Şakra

 

 

Yeri: Belin altı.

Minerali: Amber, sitrin

Rengi: Portakal.

Simgesellik: Yaratıcılık, kadınlar için seksüel enerji, arzu, zevk.

Dengesizlik halinde: Seksüel sorunlar, kıskançlık, etkisizlik, mesane sorunları ve bel ağrıları.

Uyandırma Yöntemi: Seksüel sağlık, kendini yenileme yöntemleri, dans etmek, yoga.

 

Kök Şakra

 

 

Yeri: Omurganın kökü.

Minerali: Yakut, kızıl jasper ve lal.

Rengi: Kırmızı.

Simgesellik: Aidiyet, iyi sağlık, canlı güdüler, erkekler için seksüel enerji.

Dengesizlik halinde: Şiddet, öfke, kabızlık, sabit korkular.

Uyandırma Yöntemi: Toprakla yakın ilişki ve dans etmek.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bu yogo yapan insanların enerji ışıklarını yaydığını duymuştum.

ama bu ışıklar çok hassas olduğu için, çıplak gözle görülemezmiş.

 

Shri Mataji yi duydunmu bilmiyorum.

bazı fotoğraflar Shri Mataji'den gelen veya Sahaja Yogilerin (Sahaja Yoga yapan kişiler) bıngıldak kemiği bölgesinden çıkan değişik renklerdeki ışıklar olarak görünen vibrasyonları yakalayabilirlermiş. Dünyanın çeşitli, yerlerinde meydana gelen bir çok olayları görüntüleyen bu tür yüzlerce fotoğraftan bazıları aşağıdadır.

 

Böyle bir şey benim mantığım için söz konusu değil.yani o enerjinin foto karelerine yansıması :no:

 

Shri Mataji, bir halk programında büyük bir gruba toplu aydınlanma verirken.

163.jpg

 

Shri Mataji'nin başının üstünden ve vücudundan yayılan vibrasyonlar.

 

164.jpg

 

Shri Mataji ve kocası, Sir C.P. Shrivastava, İtalya'da yapılan uluslararası bir seminerde Sahaja Yogilerin arasında. 1993.

 

165.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Avuçlardan akan evrensel enerji

Bioenerji kelimesinin Türkçe karsiligi "Hayat akimi ya da Yasam Enerjisidir".Bioenerji herkesin içinde bulundugu varsayilan iyilestirici bir güçtür,kainatin yaraticisindan bütün yarattiklarinin üzerine hiç aralik vermeden devamli olarak gönderilen evrensel (kozmik) bir hayat akimidir.Yaklasik 18.000 yillik, muhtesem bir tedavi metodudur. Bu kadar eski olusu, günümüzün modern tip yöntemlerinden biri konumunda bulundugu gerçegini degistirmemektedir.Bioenerji çok farkli sekillerde adlandirilmaktadir. Evrensel enerji- yasam enerjisi chi- ki- prana-kozmik enerji, ama hepside ayni seyi anlatmaktadir. Bu bütün canlilarda hatta cansizlarda varoldugu kabul edilen güçtür. Kozmik enerji tepeden girer ve sakralar vasitasiyla bedenin çesitli bölgelerine dagilir. Fazlasi el ve ayak uçlarindan çikar. Herhangi bir nedenden dolayi sakralar kapanirsa, enerji dagilamadigi için o bölge beslenemez ve hastalik ortaya çikar.

Bioenerji ilmi açisindan; hastalik, sadece sistem bozuklugudur. Vücudun yaratilista mükemmel olarak kurulmus bulunan ahenginde görülen bir aksakliktir. Kisaca bir ahenk bozuklugudur. Cevresel negatifler veya kisisel negatiflerin ya da bunlarin her ikisinin birlikte toplam etkilerinin, insan vücudunda yol açtiklari sistem bozukluklarina hastalik denir. Adi her ne olursa olsun hastalik sadece bir sistem bozuklugudur.

Vücudumuzda bulunan elektrik akimi beden etrafindan bir alan olusturur. Buna aura denir. Aura arti ve eksi elektriklerden olusur. Bu iki akimin dengede olmasi vücut sagligi için sarttir. Denge bozuldugunda ise saglik sorunlari ortaya çikar.Enerji dengesini saglamanin yolu da güçlü enerjisi olan insanin daha zayif enerjili bir insana enerjisini aktarmasidir. Bu enerji aktarimi dogru bir sekilde ancak Bioenerji Uzmani tarafindan uygulanabilir.

Bioenerjiye göre her insanin vücudunda yedi tane sakra bulunur. Ve bu sakralar enerji merkezleri olarak kabul edilir. Genelde enerji transferi bu sakralar üzerinden yapilir. 1 nolu sakra ile 7 nolu sakra arasi enerji kanallarimiz olarak kabul edilir.sakralarin vücuttaki yerleri ve tedavi ettigi hastaliklar su sekilde siralanabilir.

1. sakra: Kuyruk kemigi ile anüs arasindadir ve enerji sisteminin merkezidir.

2. sakra: Kuyruk kemigi üzerindedir. Ureme sistemini kontrol eder.

3. sakra: Bel omurgasinin ortasi ve göbektir. Sindirim sistemini kontrol eder. ÿlser, hazimsizlik, böbrek iltihabini tedavii eder.

4. sakra: Gögüs kafesinin ortasidir. Yüksek tansiyon, kolesterol ve kalp problemlerine iyi gelir.

5. sakra: Gögüs kafesi ile boyun ortasindadir. Solunum yollari ve deriyi kontrol eder. Oksürük, astim ve alerjilere iyi gelir.

6. sakra: Alnin ortasi, iki kas arasindadir. Vücuttaki tüm sistemleri kontrol eder. Eklem agrilari, bas agrilari, uykusuzluk.

7. sakra: Basin üst kisminin tam ortasindadir.

Bioenerji uzmanlarina göre kendi ellerimiz ile de vücudumuzdaki enerji akisina hakim olup bazi rahatsizliklarimizi giderebiliriz. Ozellikle en çok enerjinin bulundugu yer olan parmak uçlarini kullanarak dogru sonuçlara ulasmak mümkündür.Bir yerimiz agridigi zaman elimizi istem disi olarak agriyan yerimize götürürüz,bunun sonucunda bir rahatlama hissederiz hatta kimi zaman agri geçer. Bu sakralarin bulundugu noktalarla temas etmekten kaynaklanir.Bioenerjist, kozmik bioenerji akimini bir çesit mercek veya kristal görevi yaparak toplayip, çok yüksek degerlerde yogunlastirarak tedavi edecegi kisinin bedenine aktarmaktadir. Yoksa, bioenerjist kendi bedeninden dogan bir enerjiyi tedavide kullaniyor degildir. Bioenerjinin beden kaynakli oldugu seklindeki ifadeler tamamen asilsiz ve bilim disidir.

 

 

ben araştırdım ama bulamadım.yinede verildiyse özür dilemek istiyorum.

 

alıntıdır...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...