Jump to content

Tanrılar da Sever...


boogee

Önerilen Mesajlar

"Tanrılar da sever," dedi Tanrı.

Melek gülümsedi. "Haklısınız efendim."

"Öyleyse, neden benim elim Zeliha'nın eline değemiyor Melek?"

 

Melek'in yüzü soldu. Çok sevdiği Tanrı'sının, insanoğullarından Zeliha adlı bir kadını sevmesi ama ona ulaşamaması onu üzüyordu. "Bilmiyorum yüce efendim! Siz her şeyi bilensiniz. Bunu bilmiyor musunuz?" Tanrı'dan korktuğu için bunu sorarken çekinmişti.

 

Tanrı güldü. "Biliyorum tabii. Ama kendi yazdığım kuralı bozamam.Bu yüzden sana sordum ya zaten, belki senden bir fikir çıkar."

Melek merakla sordu, " Nedir okural?"

Tanrı büyük bri sır veriyormuşçasına fısıldadı. " Aşkın ulaşılmazlığı..."

Melek anlamamıştı. "Öyleyse insanlar nasıl ulaşıyorlar?"

Tanrı bir kahkaha attı. "Ulaştıklarını kim söyledi ki?"

Melek iyiden iyiye afallamıştı. "Yani..." dedi. "Evlilikler falan hep yalan mı?"

"Tabii ya!"

"Ama efendim, siz yine de Zeliha'ya dokunabilirsiniz."

 

Tanrı'nın neşeli havası yerini tekrar hüzün dolu bir yüreğe bırakmıştı. Başını iki yana salladı ve "Hayır" dedi. "Ona dokunursam eğer, tüm insanlar aşka ulaşır...Kural bozulur"

"İyi ya, ulaşşsınlar!"

"O zaman aşkın ne değeri kalır ki?"

 

Melek Tanrı'nın bu sözlerini garipsemişti. "İyi ama ulaşılamayan bir aşkın değeri olsa ne olacak, olmasa ne olacak?"

"Aşka ulaşmak için 'sevebildiğin kadar sevmenin' bir manası kalmayacak.Ve düşünsene, insanlar ne zaman oksijenin değerini bildiler ki? Hiç birinin haberi yoktu. O bir hazineydi ve işte, harcadılar onu, " İç geçirdi Tanrı ve devam etti. "Ya aşkın sonu da oksijen gibi olursa?" Son cümlesini söylerken bir küreye uzanmıştı Tanrı. Bu küreyi Melek'in önüne koydu. Biraz sonra kürede bir görüntü belirdi.

 

Görüntüde kızıl saçlı, genç ve çok güzel bir kız ile yakışıklı bri oğlan vardı. El ele tutuşmuş deniz kenarında yürüyorlardı. Yürüdüler, yürüdüler ve yürüdüler...Bir yandan da sohbet ediyorlardı. Fısır fısır bir şeyler konuşuyorlardı. Konuştular, konuştular ve konuştular...

Neden sonra, kız durdu. Tartışmaya başladılar. On beş dakika sonra iki senelik ilişkileri sona ermişti. Tek sorun, çocuk ile kızın siyasi görüşlerinin ters oluşuydu. Tanrı'nın suratı asıldı.

 

"Bak." dedi. " Oksijeni de böyle umursamamış, pis dumanlarla kirletmişlerdi. Bu ikisinin aşkları çok büyüktü Melek...Ama onlar, siyasi düşünceleri yüzünden heba ettiler bu aşklarını, sevgilerini. Tıpkı, diğer ademoğullarının alışveriş merkezi için ormanları heba ettiği gibi..."

 

Melek, Tanrı'yı haklı buldu. "Ne yazık ki haklısınız..."

 

Tanrı, suratında acı bir gülümsemeyle Melek'in başını okşadı. "Öyleyse," dedi. "Bu hazineyi yok edeceğimize yüreğimize gömelim. Ona ulaşamamış olmanın acısıyla beraber gömelim..."

"Gömelim efendim. Sonsuza dek gömelim..."

 

Onur Bayrakçeken, Karakalem Sayı:6

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

gerçektende çok güzel ... paylaşım için teşekkürler...:thumbsup:

kolay elde edilen şeylerin kıymetini bilemedi gerçektende insanoğlu.. aslında herşey gözlerinin önünde.. yanı başındaydı... en büyük hazinelerin... sevginin.. yaşadığı cennetin.. hepsini yitirdiği zaman farkına varabildi... işte o zaman herşey için çok geçti...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...