Jump to content

İmajinasyon Teknikleri


Kalipso

Önerilen Mesajlar

İMAJİNASYON TEKNİKLERİ:

 

İmajinasyon(Hayal gücünün değişik kombinasyonları olarak bilinir.Ruhsal güzellikler imajinasyonlarla gelişir.Sevgi,bağışlama,şefkat,merhamet ve birlik duygusu oluşturan ruh gücünü imajinasyondan alır.Ruhun imajinatik kavramı duygudur,duygu diyalektiğinde sevgi ön plandadır.Ruhun gelişim sureci olarak imajinasyon ışık-renk ve şekildir.Örneğin Mavi ışık,soluk ışığı mavi üçgen içerisinde devamlı imajinatiksel takip eder.İç mimaride imajinasyon kuralları pratikle uygulanır.Dünyaca ünlü MİMAR SİNAN imajinasyon sayesinde orjinal-spesifik eserleriyle harika eserler vermiştir.Aynı şekilde dünyanın yedi harikası olarak bilinen kalıcı yapılar imajinasyon eseridir.Taç Mahal...

İMAJİNASYON TEKNİKLERİ OLARAK;

1.Güzel bir oda

2.Güzel eşyalar

3.Güzel bitki ve hayvanlar

birleşerek bir bütün olarak hayalde görmeye başlamak imajinastik çekimi artırır.

Güzel ve çekici ortamlarda romantik bir hayal gücü kurulur.Otantik ve eğzotik bir ortamda macera ve özgürlük duyguları ruhta oluşur.İmajinasyonlar iradi kaderin işini kolaylaştırır.

Ortamlar ve ışıklar insanların iç dünyasını oluşturup,ruhun yönlendirilmesini sağlayabilir.

İmajinasyon sokrates,platon ve aristotales gibi ünlü filozoflar üzerinde etkili olarak deniz rüzgarı etkisiyle ruhlarının gelişimini eserler ve fikirlere dönüşmesini sağlamıştır.

İmajinasyon bütün insanlarda olan etkili bir güç olmasına karşın;insanlar kullanmasını bilemedikleri için veya haberdar olmadıklarından dolayı imajinastik güçleri kullanmaktan yoksundurlar.

Dünyada bir bedenle ifade olmuş olan ruh varlığının en önemli enstrümanlarından biri imajinasyon (tahayyül) melekesidir. İmajinasyonunu kullanmadan (doğacağı bedeni tahayyül etmeden) dünyaya doğamayacağı gibi, yeryüzüne gelişinin gereklerini de imajine etmeden düzenleyemez. Yani ruh varlığı için her şey imajinasyonla başlar, imajinasyonla biter.

Sözcük anlamıyla imajinasyon, beş duyumuz tarafından algılanmayan mantal imajlar, görüntüler ve kavramlar oluşturma yeteneğidir.

İmajinasyon, fanteziler, gündüz düşleri içinde kaybolmak, hayal kurmak değildir. Gerçek manasıyla imajinasyon (tahayyül), ruhun maddeler üzerindeki etkinliğini kullanmasıyla ortaya çıkan yaratıcı bir süreçtir. Ruh varlığı, etkinliği ile bir objeye şekil vermek istediği zaman, bunu imajinasyon melekesi ile yapar. Bu, bir şeyi yoktan var etmek değil, belli bir realite seviyesinde var olan enerjiyi, bir diğer realite seviyesine aktarmaktır. İmajine edilmiş bir şey, fizik alemdeki kaba görünümlerini göstermeden önce, ince kozmik maddeler aleminde gerçekleşmiş bulunur.

Biz farkında olalım veya olmayalım, imajinasyonun kullanım sahası hayatın her alanına sinmiştir. Tüm yaratıcı sanat eserlerinin ardında kuvvetli bir imajinasyon gücü vardır. Bestelenen bir senfonide, mimari bir eserde, çizilen bir resimde hep bu gücün yansımalarını görürüz. Sporcuların zaferlerinin ardında, iş hayatının başarılarının gerisinde irade ve imajinasyonun birlikte çalışması vardır.

İmajinasyon gücünün kaynağında duyularımız ya da duygularımız değil, ruhi enerjimiz vardır. Yani duyuların ötesinde, daha üstün şuur düzeylerine ait bir faaliyettir. İmajinasyon gücümüz sayesinde ve kabiliyetimiz oranında olaylara ve maddeye hakim olabiliriz. Hayatımızı yönlendirebilir, onu daha verimli bir şekle getirebiliriz.

İmajinasyonumuzu kullanırken devreye giren önemli bir unsur da düşüncelerimiz ve niyetlerimizdir. Çünkü düşüncelerimiz ve arzularımız doğrultusunda imajinasyonlarımıza yön veririz. Düşünmek ve İstemek, başlayan bir eylem; sonuçlarına katlanmamız gereken ciddi bir süreçtir. Hayattan neler istiyoruz? Ne kadarıyla karşılaşmaya hazırız? İsteklerimiz ne düzeyde gerçek kimliğimize uygun? Ne kadar mantıklı? Başkalarına zararı var mı? vs...

İmajinasyon gücünün doğru olarak kullanımında bütün mesele, isteklerin ve aktivitenin spiritüel değerlere yönelmiş olmasıdır. Bu dünya hayatımız geçicidir. Bizim için önemli olan, ruhsal gelişimimize faydası olacak tohumları ekmek ve meyvelerini toplamaktır.

Bugün Batı biliminin de kabul ettiği, spordan sağlığa kadar çok geniş bir yelpazede kullanılan imajinasyon yeteneğini geliştirmek için pek çok teknikler mevcuttur. Renklerin tahayyülü, somut nesnelerin tahayyülü, gerçek davranış süreçlerinin tahayyülü uygulanan egzersizlerden bazılarıdır. Ayrıca gevşemek, doğru nefes almak, sessizlik ve içsel sükunet, pozitif düşünmek, sabırlı olmak da her tür imajinasyonda kullanılan tekniklerdir.

İmajinasyonu doğru biçimde kullandığımız zaman kendimizi aldatıyor olmayız. Aksine dünyaya nasıl baktığımızın sorumluluğunu üzerimize alır, deneyimlerimizin düzenli bir süreklilik içerisinde meydana gelmesine katkıda bulunuruz. Sezgisel yeteneklerimizi daha belirgin bir hale getiririz. Düşünce ve duygu faaliyetimizi disiplin altına alarak iç dünyamızı kendiliğinden, doğal ve uyumlu bir seviyeye ulaştırırız.

Yaratıcı süreçleri kullanmak sayesinde evrenin bölünmez organik bir bütün olduğunu ve bir şuur okyanusu içinde yaşayıp işlev yaptığımızı idrak ederiz.

 

 

-Alıntıdır-GÖKHAN HANİ -

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dünyadaki hemen hemen bütün majikal çalışmalarda "İmajinasyon" ve "Vizyon" önemli yer tutar. Herhangi bir ekol kendi geleneklerinin bünyesine imajinasyon çalışmaları diye birşey eklememişse ve hatta bu tür çalışmalardan haberi bile yoksa bu, o ekolün imajinasyon ve vizyon gibi şeyleri kullanmadığını göstermez. Bu sadece böyle bir ekolün bu tür uygulamaları farkında olmadan veya başka isimler altında uyguladığını gösterir. Çok iddialı gibi görünen bir söz bile olsa şunu demek mümkündür: “Maji imajinasyonla başlar, imajinasyonla biter”.

 

Yukarda da belirtildiği gibi majikal çalışmalarda İmajinasyon ve Vizyon kelimeleri, daha doğrusu bu kelimelerin ardındaki anlamlar çok önemli bir yer tutarlar. Çalışmalarda ve özellikle yeni başlayan ya da fazla bir gerçek deneyimi olmayan kimseler arasında en çok düşülen yanılgı İmajinasyon ve Vizyonu karıştırmaktır. Bu iki konuyu ve farklılıklarını tam olarak ifade edebilmek için önce imajinasyonu ele almamız gerekir. Majikal keşifler, tebliğler ve bazı durumlarda da kehanetler için en önemli şey Vizyon’dur fakat imajinasyon sahibi olmayan bir kimse Vizyon sahibi de olamaz ya da çok zor olabilir. Tabii bu doğuştan vizyon kabiliyetine sahip olan kimseler veya mesela peygamberler ve benzer kutsal kimseler için değil, İmajinasyon ve Vizyon gibi şeyleri sonradan çalışarak elde etmek isteyen kimseler için geçerli olan bir sözdür. Vizyona sahip olabilmenin en kestirme yolu İmajinasyonun geliştirilmesidir. Anlaşıldığı gibi İmajinasyon, onun bir ilerlemiş türü olan projeksiyon ve Vizyon; çalışmalarla geliştirilebilen, sonradan edinilebilen şeylerdir.

 

En yeteneksiz kimse bile zamanla ve disiplinli çalışmalarla imajinasyon kabiliyeti kazanabilir. Buna karşılık Vizyon için sadece zihni serbest bırakmayı bilmek gerekir. Vizyon kendiliğinden doğar. Mesela teorik olarak hayvanlarda vizyon olabilir. Buna karşılık imajinasyon kabiliyeti asla olamaz. Zihinsel özürlü kimseler de zaman zaman vizyon yaşayabilirler fakat imajinasyon geliştiremezler.

 

İmajinasyonun birbirinden az çok farklı olan bir çok tarifi vardır. Bunlardan biri de, “İmajinasyon bir şeyin ruhta şekillenmesidir” şeklindedir fakat burada, bu şekildeki iddialı anlatımlar yerine anlaşılabilir şekilde, basit tarifler yapmamız daha yerinde olur. İmajinasyon hayal kurmanın son derece ileri ve kontrollü şeklidir.

 

İnsanlar hayal kurarlar. Bazı kimselerde bu hayal kurma alışkanlığı o derece ileridir ki, durum “Gündüz rüyası” veya “Uyanık rüya” denilebilecek kadar ciddileşebilir. Kişi çevresinden kopar, olur olmaz zamanlarda hayallere dalıp gider.

 

Hayal kurma sırasında insanlar çoğunlukla üzerinde hayal kuracakları konuları kendileri seçerler fakat kafalarındaki hayaller yoğunlaştıkça ipin ucunu kaçırıp olur olmaz hayaller peşinde koşmaya başlarlar. Hayaller birbirleri ile bağlantılı ya da tamamen ilgisiz şekilde peşpeşe akmaya başlarlar. Bu akış kişinin hoşuna giden ilk konuyla ilgili de olabilir, tamamen farklı alanlara da kayabilir. İmajinasyonun hayal kurmaktan farkı belli bir şeyin seçilmesi, onun üzerine yoğunlaşılması ve o şey veya o cisim her ne ise onun sabit olarak görülmeye devam edilmesidir. Gelişi güzel hayal kurmak gibi, düşünülen şey akıp gitmez. Fiziksel gözlerle görülen sabit bir resim gibi yerinde durur veya istek üzerine haraket ettirilir. Bu anlatılanlardan da hayal kurmanın zihni eğlendirmesine karşılık, İmajinasyon çalışmalarının neden sıkıcı şeyler olduklarını anlamak mümkündür.

 

İmajinasyonun hayalden farklı olan ikinci noktası da onun çok güçlü olmasıdır. Hayallerin zihindeki belli belirsiz şeyler olmalarına karşılık İmajinasyon gene fiziksel olarak mevcut olan bir resim gibi net ve canlıdır. Son derece detaylıdır. İmajinasyon, onu gerçekleştiren kimsenin istediği sürece sabittir. Buna karşılık rastgele hayal kurarken zihin yorulunca hayaller de uçup gider veya daha değişik konulara kayar.

 

İnsan, İmajinasyon kabiliyetini nasıl kazanır? Bunu sağlayabilecek olan bir çok değişik yöntem bulunmakla beraber bunların hepsi de sonuç olarak aynıdır. Yapılacak olan uygulamada, kişinin istek ve eğilimlerine göre değişiklikler yapılması mümkün olmakla beraber, imajinasyon geliştirmek için kullanılabilecek olan ana yöntem aşağıda anlatıldığı şekildedir.

 

İMAJİNASYON GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI

 

İmajinasyon geliştirme çalışmaları için şayet mümkünse vücudun dinlenik olduğu saatler seçilmelidir. Bundan daha önemli olarak da, zihinsel olarak dinlenik ve dinamik olmak uykulu veya uykusuz olmamak gerekir. Bu ana kurala rağmen bazı kimselerde az miktarda alınan alkolün de imajinasyon için verimli bir durum oluşturduğu görülmüştür. Ancak bu çalışmaları bir miktar alkolle denemek isteyenlerin alkolü çalışmadan on dakika kadar önce almaları, sarhoş olduktan sonra çalışmaya oturmamaları gerekir. Alkolün zaman zaman denenebilecek bir şey olmasına ve bazı kimselerde fiziksel yorgunluğun engel yerine yardımcı faktör olmasına karşılık uykusuzluk her zaman için önemli bir engeldir. Herşeyden önce insan uyku ihtiyacı içindeyken yapılan bir çalışmada uyuyup kalabilir veya istenen konuya konsantre olmak yerine hayallere dalabilir. En kötüsü de kişinin bunları yaşadığı sırada olanların farkında olmamasıdır.

 

Çalışmalar için en uygun zamanlar kişinin uyanıp, zihnini ve dolayısıyla kendisini bedensel olarak toparlamasından sonraki zamandır. Mesela uyandıktan bir saat kadar sonrası imajinasyon geliştirme çalışmaları için ideal zamandır. Tabii çalışan ve sabahları bu iş için zaman ayıramayan kimseler için uygun zaman, işinden eve dönüp, bir süre dinlendikten sonra ve şayet uygun olursa onbeş yirmi dakika uyuduktan sonrasıdır.

 

Çalışmaların çok boş bir miğde ile yapılması konsantrasyonu zorlaştırır fakat çok dolu bir miğde de uygun değildir. Sadece imajinasyon değil herhangi bir majikal çalışma veya meditasyon çalışması ya da bunların da dışında herhangi bir zihinsel faaliyet planlayan kimsenin akşamları yapmak istediği herşeyi yaptıktan sonra, televizyonunu seyredip, sohbetini yapıp tam uykusu geldiği sırada, adet yerini bulsun diye, yatmadan önce son yapılan iş olarak çalışma yapması da sadece kendini aldatması ve boşuna zaman kaybetmesi olur. Bu durumdaki kimse için onbeş dakika zihinsel çalışma yapmak yerine bir an önce yatıp onbeş dakika fazla uyumak daha faydalıdır. Bu çalışmalar ciddi konulardır ve ciddiye alınmaları da gerekir. Ciddi şekilde planlanmaları ve zaman ayrılması gereken şeylerdir.

 

Ciddiyetten uzak bir çalışma sadece kişinin başarısızlığı ile sonuçlanmaz. Bu durumun başka ve çok daha büyük zararları da vardır. Kişi bir çalışma programı uygulamaya karar verip buna başladığı zaman uygun olmayan şartlar altında, aşırı yemek yedikten veya ancak uykusu geldikten sonra çalışma yaparsa ya da çalışmaları sadece kendisini aldatmak için yaparsa çok açıktır ki, başarısız olacaktır. Bu başarasızlığın yanısıra kişinin bilinçaltında kendi kendisine küçük düşmesi vardır ki, işte en zararlı olan da budur. Zamanla kişi kendisini hiç bir kararını uygulamayan, disipline gelemeyen, başarı kazanamayan ya da bu konularda başarı kazanamayan ve hatta başarısızlığa mahkum birisi olarak görmeye başlar. Bu durum gerçekleşmeye başladıktan sonra kişi durumu farkedip kendisini toparlamaya gayret etse bile artık başarılı bir sonuç alması sıfırdan başlayan birisinden çok daha zor olur. Bu kendine inançsızlık durumu da zamanla kanserli bir hücre gibi büyüyerek bütün kişiliği kaplamaya başlar ve kişi her alanda, halk arasındaki deyimle “Yalak” bir kişilik haline gelir. Bu yüzden hayattaki herşeyde olması gerektiği gibi hatta çok daha fazla olarak majikal çalışmalarda da disiplinli ve kararlı olmak gerekmektedir. Ya yapmalı, ya yapmamalıdır. “Bir deneyeyim bakalım” asla olmaması gereken yaklaşımdır.

 

Yapılacak olan çalışmaların süresi kişiden kişiye ve hatta aynı kişinin değişik ruh hallerine göre değişebilen bir durumdur. En az on dakikadan başlayarak motivasyon ve sıkılma durumlarına bağlı olarak saatlerce çalışılması mümkündür.

 

Çalışmalara başlarken kişiden kişiye değişebilecek olan rahat bir konumda oturulur ya da uzanılır. Mesela odanın ortasındaki bir minderin üzerine bağdaş kurularak ya da iki diz üzerinde oturulur. Ya da odanın ortasına yayılmış olan ince bir örtü üzerine, yastık gibi bir cisim kullanmadan sırtüstü uzanılır. Bu pozların yerine rahat bir koltukta arkaya yaslanıp oturmak veya rahat bir divanda uzanmak da mümkündür. Bununla beraber sonuncu tercihte uyuyakalmamaya dikkat etmek gerekir. Baştan beri çalışmalarda uyuyakalmanın olumsuz bir durum olduğundan bahsediyoruz fakat bunun tam tersi olarak, normal gece uykusuna girerken yatakta on, onbeş dakika kadar sırtüstü yatıp imajinasyon çalışması yapmak sonra farkında olarak veya olmayarak normal uykuya geçmek veya istenilen poza dönerek uyumak ya da uyuyana kadar imajinasyon çalışmasını devam ettirmek de mümkündür. Bu durumda insanların uyumadan önce hayal kurmalarının ve mesela cinsel fanteziler üretmelerinin yerini imajinasyon çalışmaları alır. Gene de unutmamak gerekir ki, uyumadan önce kurulan boş hayaller veya cinsel fantaziler de insan için gereklidir. Bunlar bir noktada uyurken rüya görmenin uyanık şeklidir ve beyni, zihni düzenleyip, dinlendirir. Bunların eksikliğinin herhangi bir zihinsel sıkıntıya sebep olup olmayacağı ruh doktorlarının cevaplaması veya araştırması gereken bir durumdur. Bu yüzden burada sadece uyku öncesinde imajinasyon çalışmaları yapmayı alışkanlık haline getirmemek gerektiğini, bu uygulamanın mesela üç, dört gün veya bir hafta boyunca yapılmasını, sonra normale dönülmesini ve daha sonra istenirse tekrar aynı şekilde yapılmasını tavsiye edebiliriz.

 

Gene konumuza dönersek, uyuyana kadar imajinasyon çalışması yapmak da verimli olabilir ve çalışmalarla ilgili olan kişisel tercihlerden biridir. İmajinasyon çalışmaları bir tür fiziksel egzersiz gibidir. Yani öyle Astral planlarda tehlikeli de olabilecek çalışmalar değillerdir. Hele ruh çağırmak, Cin çağırmak, korkutucu kontaklar kurmakla hiç ilgileri yoktur. Çalışmalar sırasında kişi korkutucu bir şey görürse bu tamamen onun kendi bilinçaltından ortaya çıkan bir durumdur. Çalışmaları yapan kimse çalışmada uyuyakalırsa, yani son anlatılan uyku öncesi çalışma yöntemini seçmemiş ve uyumaması gereken durumda uyumuşsa bile hiç bir zihinsel ya da ruhsal tehlikeye açık olmaz. Çalışmaların bu şekilde bitmesi veya çok az konsantre olup sonra uyunması ya da herhangi bir şey yüzünden dikkatin toplanamaması sadece çalışmanın verimsiz olmasıyla sonuçlanır. Başka en ufak bir ters etkisi söz konusu değildir.

 

İmajinasyon çalışmaları için, zihinsel disiplin açısından belli bir saatin seçilmesi iyidir fakat şart değildir. İnsan isterse imajinasyon çalışmalarını iş yerinde öğle tatilinde veya işine gidip gelirken otobüste veya herhangi bir nakil aracında bile yapabilir. Tabii bunun için bir tek önemli şart vardır. O da aracı kullananın kendisi olmamasıdır.

 

Tercih edilen rahat konuma girilir ve gözler kapatılır. Bu durumda ilk önce Kblan Tragna ekolünün derin nefes teknikleri on veya yirmi defa tekrarlanarak zihin boşaltılır, günlük düşüncelerden soyutlanır. Yeterli gevşeme ve sakinlik durumuna ulaşılınca imajinasyon çalışmalarına başlanır. İlk olarak renklerin imajine edilmesi ile başlamak gerekir. En kolay imajine edilen renk de kırmızıdır. Önce gözün önüne kırmızı renk getirilir. Sadece kırmızı renk düşünülür. Bir süre sonra zihnin tamamı kırmızı renkle kaplanınca kırmızı renkli basit cisimler veya geometrik şekiller düşünülmeye çalışılır. Mesela küçük küpler, üçgenler, beş köşeli yıldızlar vs. Bu renkler ve şekiller sadece zihinde tutulan şekiller ve renkler olarak kalmamalı, gözler kapalı olduğu halde sanki gerçekten gözönündeki renk ve şekillermiş gibi görülmelidirler. Kırmızı üzerinde yeteri kadar çalışıldıktan sonra renk değiştirmeli ve turuncuya geçmelidir. Çalışmalar aynen turuncu renkle tekrarlanmalı, sonra sarı, yeşil ve siyah dahil bütün renklerle çalışılmalıdır. Bütün renkler rahatlıkla imajine edilmeye başlandıktan sonra ki, bu günler veya haftalar da sürebilir, karışık renkler ve daha karışık şekiller imajine edilmeye başlanabilir. Mesela parlak lacivert zemin üzerinde kırmızı veya sarı geometrik cisimler ya da herhangi bir renkteki zemin üzerinde herhangi bir renkten oluşan şekiller görülebilir.

 

Daha sonra görülen geometrik şekiller şekil olmaktan çıkıp cisim olmalıdır, yani üçgen yerine piramit ya da koni, dörtgen yerine küp gibi. Daha sonra da bu cisimler çok renkli olmalı mesela her yüzü başka renk olan küp veya piramit üzerinde çalışılmalıdır.

 

Bu aşamadan sonra çalışmalarda daha karmaşık şeyler imajine edilebilir. Mesela tanıdık bir kimse. Böyle bir kimse imajine edildiği zaman o kimse gerçekten karşıda oturuyormuş gibi aşırı detaylı olarak görülebilmelidir. Bazı kimseler çalışma sırasında, tanıdıkları bir insanı imajine ettikleri zaman o kimsenin yüzünde, elinde ya da farkedilir bir bölgesinde, o zamana kadar bilinçli olarak farkedemedikleri bazı ayrıntıları da farkederler ve sonra o kimse ile gerçekten karşılaştıkları zaman, farkettikleri ayrıntının gerçekten de mevcut oldugunu görürler.

 

Görsel imajinasyon tam olarak sağlandıktan sonra ses, tat, koku ve dokunma duyusu imajinasyonlarına geçilir. Ses imajinasyonu için değişik çınlamalar, notalar piyano, gitar gibi aletlerin tınlamaları imajine edilebilir. Koku için de kişi bildiği en aşina olduğu kokularla işe başlamalıdır. En zor imajinasyon ses ve dokunma imajinasyonlarıdır.

 

Bütün resim imajinasyonları başarıldıktan sonra sıra hayallere haraket vermeye gelir. Mesela bir kuş yerine uçan kuş görülür. Kişiler haraket ederler. Bu durumda imajinasyon çalışan kişi sanki bir kukla oynatıcısı, imajlar da ipleri çekilerek haraket ettirilen kuklalar gibilerdir. Yani imajlara istenilen herşey yaptırılabilir.

 

Bu çalışmaların sonunda mesela bir deniz kıyısı imajine edilirse, manzara tam olarak görülmeli, kıyıya çarpan dalgaların sesleri duyulmalı, suratta rüzgar ve dudaklarda da tuzlu su serpintisinin tadı duyulmalıdır. Anlamlı majikal operasyonlar ve çalışmalar ancak imajinasyon tam olarak geliştirildikten sonra mümkün olabilir.

 

İmajinasyonun bir sonraki aşamasıysa projeksiyon ya da bir şeyi projekte edebilme yeteneği kazanmaktır. Bu da ancak imajinasyon yetisi son derece geliştikten sonra yapılabilecek birşeydir ve her kimsede de gerçekleşmeyebilir. Bir imajın projekte edilmesi, imajinasyonun açık gözlerle yapılması ve imajine edilen objenin fizik plandaki eşya ve değişik cisimler içinde sanki maddi olarak mevcutmuş gibi görülebilmesidir.

 

Projeksiyon çalışmaları için mesela bir masaya oturulur ve gene mesela oturulan masanın üzerinde duran, su dolu bir bardak imajine edilir. Bardak tam olarak görüldükten sonra gözler açılır ve bardak masanın üzerinde gerçekten mevcut olan bir cisimmiş gibi açık gözlerle görülür. Bu işlem sanki bir projeksiyon makinasının bir resmi perdeye projekte etmesi gibi, düşünülen şeyin gözleri, makinanın merceği gibi kabul ederek projekte etmektir. Bu tür bir çalışmaya Zihinsel Projeksiyon demek de mümkündür.

 

VİZYON

 

Görüldüğü gibi İmajinasyon kişinin bilinçli olarak elde ettiği bir yetenektir. Görülen şeylerin tamamı kişinin kendi isteği ile yarattığı, görmek istediği şeylerdir. Tamamen kontrollüdür. Vizyon ya da “Görüş” ise bunun tam tersidir. Vizyon ya bir dalgınlık ya meditasyon veya herhangi bir çalışma sırasında kendiliğinden gelen bir görüntüdür. Resimler, manzaralar, olaylar, kişiler veya mekanlar olabilir. Görsel bir durum yerine tamamen sesten ibaret de olabilir. Karışık ya da anlamlı şeyler olabilir. Karşılıklı konuşulan ya da kişiye birşeyler anlatan kimselerin görüntüleri de olabilir. Burada, “Duru Görü, Duru İşiti” gibi isimlerle tarif edilen her şeyi Vizyon ismi altında topluyoruz. Değişik kutsal kitapların bir çok bölümünde anlatılan bir çok şey vizyonlar sonucunda edinilmiş bilgilerdir. Mesela Nostradamus’un ünlü kehanetlerinde anlatılan herşey vizyonlar vasıtasıyla edinilmiş bilgilerdir. Bir insanın vizyon sahibi olabilmesi için imajinasyonunu mükemmel kullanabilir durumda olması şart değildir. Fakat vizyon sahibi olmayan kimseler imajinasyon gücünü geliştirdikten sonra vizyon görmeye daha yatkın olurlar. Vizyon görebilmek için yapılacak ayrı bir çalışma geliştirici bir teknik yoktur. İnsanın zihnini serbest bırakarak beklemesi ya da meditasyon veya benzeri durumlarda olması yeterlidir. Vizyon için yapılabilecek olan çalışmalar imajinasyon çalışmalarından ibarettir.

 

İmajinasyon ve Vizyon konularını bitirmeden önce söylenilmesi gereken son şey de şudur: Vizyon asla hayal görmekle karıştırılmamalıdır. Kişi anlamasa bile Vizyonlar daima bir anlam taşırlar. Vizyon’un zihinsel rahatsızlıklardan kaynaklanan hayal görmeyle de karıştırılmaması gerekir.

 

Alıntıdır...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

imajinasyon düşük frekanslı bir enerji yayar. Ayrıca olaylar sizin imgelediğiniz gibi gitmeye başladıkça bu büyüye girer.

Sevdiğim bir laf: Düşüncelerinize dikkat edin. Her an gerçekleşebilirler.

 

 

Çok güzel bir yazıymış bu konuda verilen. Ayrıca sayın Secret Shadow'un bu kısa yorumuna da ayrıca önem verdim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gerçekten majikal çalışmaların ilk düzeyinde imajinasyon alıştırmalarının önemi büyüktür.

 

sadece ilk düzeyde değilki ilerki seviyelerde.

kişi ritüeller ve araçlar yerine düşüncesini ve imajeyi kullanır.

özellikle wicca da amaç budur.doğayla tma olarka bütünleşerek konuşmadan bile büyü yapabilmek.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

rituel ve araclari imajine ederek dogadaki enerjiyi kullanabilmek wiccan ile buyucu arasindaki farklardan biri olarak sayilabilir. . ( mi ) ?

dusunmusumdur bunu hep . .

 

şimdi büyücü derkende neyi kastediğiniz önemli değil mi?

bir majisyen ile bir büyücü arasındaki fark ortadadır.sanırım bildiğimiz büyücüyü kastediyorsunuz.birde wicca ile cadı var aslında ikisi aynı ama artık cadı wicca büyüsü yapan kişi oluyor wicca ise adnamış kişi.neyse kavramlar sözcüklere yüklenen anlamlar çok fazla ve farklı.

söylediğinzi biraz açarsanız iyi olur çünkü tam anlayamadım.

bir araç kullanmadan araç kullanıdığın imaje etmektenmi bahsediyorsunuz?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

evet basit buyuleri belli kaliplara rituel ve araclara bagli kalarak yapabilen kisiden bahsettim . ama soyle sorsam belki daha net cevabi alabilirim

bir wicca maji egitimi almak en azindan bilgi sahibi olmak durumundamidir ?

 

wicca dersej zaten adanmış ysni tam olarak inancı kabul etmiş kişidir.insiye olmaktan bahsediyorsanız hayır kişinin bir eğitim yani yüksek rship yada rahipbeden insiye olması gerekmez ama şöyle kişi münzevi cadı yada wicca olabilir.adanma rtüelini bir yerdne bulup tam anlamıyla wicca olabilir.ve yanlz çalışabilir çünkü wicca sonderece dogmadan uzak(gerçi dogmstik bulduğum yerleri var ama gene olarak diyorum)

ama elbette yalnız çalışna bir kişi ile cowenlere katılmış 3.derece ve daha yüksek wiccalardan bilgi almış kişinin farkı belli olur.

kendimdne örnek verirsem ben wicca büyüleri yapıyorum ama bir eğitim almadım wicca olan arkadaşlarımdan kitaplardna öğrendiklerimi uyuglamaya çalışıyorum.

ama ben dogmatik olarak wiccaya takılmam bence büyü çok geniş bir alandır ve birçok şekilde yapılabilir büyü bir sanattır.sanatçıda özgürdür ama ne kadar başarılı olunur orası tartışılır tabiki.ama kendi geliştirdiğim yöntemlerden memnunum.

ben wicca değilim cadı olarak belki tanımlanabilirim.

konudab özet bir sonuç çıkarırsak bir wicca eğitim almış olmak zorunda değildir.belli sınırlar içinde kendi nüyülerinide yapabilir ama eğitim almak tabiki daha farklıdır kişiye çok şey katar.herşeyde olduğu gibi

benim bildiklerim bu kadar:)

 

saygılar.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Varlıkların ancak insanlık aşamasında başlayan kurucu melekesini Üstad şöyle tanımlıyor. “İmajinasyon, bir şeyi ruhta şekillendirmektedir.”

Bir şeyi ruhta şekillendirmek ile gelişi güzel zihinde bir şeyi şekillendirmek anlamına gelen düşünceyi birbirine karıştırmamak gerekir. Şu halde ruha ait olan imajinasyonla zihne bağlı bulunan tasarlamayı birbirinden ayırmalıyız. Tasarlama, alelade bir düşüncedir. Bir şeyi ruhta şekillendirmek, ruhun maddeler üzerindeki etkinliğini kullanması ile baş başa gider.

İmajine edilen bir obje önce süptil kozmik maddeler halinde tezahür etmiş ve gerçekleşmiş sayılmalıdır. İmajlar, kendine özgü olan mekânında, bir oje formu halinde, ruhsal bir etkinliğin etki halindeki enerjisi ile adeta yaratılır. Şu halde fizik mekânda kaba tezahürlerin arkasında süptil mekânda beliren imajinatif formların neden niteliğindeki mevcudiyetleri söz konusudur.

Serbest iradenin imajinatif faaliyeti, bağlı şuurumuzun içe dönük durumlarında, beden ve bağlı irademizi de geçerek adaleler üzerinde bir takım kinetik faliyetlere sebebiyet verebilir.

Ayrıca metapsişik olaylardan telestezik ve telekinetik olayların ortaya çıkışları ruhun faaliyeti ile yakından ilgilidir. Bunlar, insanın imajinasyon ve hür iradesi ile kozmik maddeler üzerinde bir amaca uygun etkinlik durumunun neticesi olarak düşünülebilirler.

Kâinatta boşluk yoktur. Her yer maddeler ile doludur. Boşluk olarak kabul edilen saha kozmik maddeler ile doludur. Bu ince maddeler imajları taşırlar. Bu imajların bizim tarafımızdan duyulup duyulmaması, onları taşımakta olan maddelerle duyu organlarımızın ilgi derecesine bağlı bir sorundur. İşte bir medyom bu kozmik titreşimleri alabilecek bir ortam oluşturmaktadır.

İmajinasyon mahsullerinin objektif birer varlık halinde kıymet kazanmaları, birçok tecrübelerle sabit olmuş bir hakikattir.

D. Ochorowiez’in fotoğraf plağı üzerinde (fotoğraf aleti kullanmadan) imajları göstermek için yaptığı denemeleri buna bir örnek olarak verilebilir. Dolunay halindeki bir ay’ı düşünen süjenin bir düşüncesi 30 cm uzakta duran bir fotoğraf plağına etki etmiştir.

Yine ideoplasti deneyleri de göstermektedir ki, düşünce ürünü etkiler, maddelere üzerinde izler bırakmaktadır.

Özetle bütün imajinasyon ürünleri objektif kıymeti taşırlar. Bunların tespiti ise imajları yüklenmiş maddesel vibrasyonlar ile sempatize olarak duygu organlarına ihtiyaç gösterir.

Kendi sinir seyyalelerini bir insan ne derece, bu imajinatif objelere ait titreşimlerle ilgilenecek kadar duyarlı bir hale koyabilirse o insan için kâinatın sınırı o kadar genişler.

İradenin İmajinasyondaki Rolü

Üstad’ın irade tanımı: “İrade, herhangi bir canlı varlığın bir şeyi istemesidir.”

Burada “canlı” terimiyle ne kastedilmektedir? Üstad, iradenin başladığı ruh evresinden yani hayvan aşamasından insanlığın üstündeki diğer bir tekâmül aşamasına kadar geçen ruh evresine can aşaması demektedir.

Bitkilerde irade bulunmadığından can aşamasının altında bulunurlar. Yine anlaşılıyor ki irade, ruhun belirli bir tekâmül düzeyinde tezahür eden bir melekesidir.

İradeyi bir canlının isteği olarak tarif ediyoruz. Ancak bunu sıradan bir arzudan ayırmak gerekir.

Üstad; “Arzu bir şeye eğilimdir. Arzu ile irade arasında çok fark vardır. Çünkü eğilim duyulan bir şeyi doğrudan doğruya istemek ayrı bir şeydir. İmajinasyon irade ile başlar, irade ile biter,” demektedir.

Maddeye bağlılığın şiddeti ve geriliği oranında iradesel faaliyetin farkına varılması da o oranda zayıflar.

Üstad; “İradesiz dediğimiz kendiliğinden imajinasyonlar dahi yine gerçekte ruhun iradesiyle olur. Bedende şuursuz olarak meydana gelen bütün bitkisel çeşitli fonksiyonlar imajinasyonla olur. Bedende şuursuz olarak meydana gelen bütün bitkisel çeşitli fonksiyonlar imajinasyonla olur.”

Bir insanın telkin altında kalması da hiçbir zaman şuurdışı ve irade dışı bir olay olarak nitelendirilemez. Bir ruhun, diğer bir ruhun etkililiği altında bulunan maddelere imajinasyonu ile etki edebilmesi için o ruhun iradesini kullanmak zorundadır. Yani iradesinin “evet” demediği bir “şeyi” ona empoze edemez.

Koluna yakı yapıştırılacağı telkin edilen bir süjeye bir kağıt parçası yapıştırılır fakat netice değişmez. Kolunda cerahatlenmeler meydana gelir. Bu deneme bize açıkça göstermektedir ki, süjenin serbest iradesi, imajinasyonu hangi yönde faaliyete geçmişse onun neticeleri tezahür eder. Bu arada aracının rolü yoktur. “Kolum yanıyor” denmiş olsaydı, yanmanın fizyolojik belirtisi tezahür ederdi.

Kaba bir ifadeyle telkin ve kendi kendine telkin diye söylenen olayın mekanizması bize göre budur. Hayvanlara telkin yapamamamızın nedeni onların imajinasyon melekesinden yoksun bulunmalarıdır.

Ruhun iradesi aracılığıyla bir nesneyi şekilendirmesi işi ile, bu işten doğan sonucu yani imajları, birbirinden ayırmak gerekir. Bütün imajlarda ancak imajinasyon sahibinin iradesi bulunur. Ancak bir imajinatif faaiyet sonucu meydana getirilmiş olan bir sanat eseri (Goethe’nin Faust’u ve Beethoven’in 5. senfonisi gibi) başkaları tarafından okunduğu veya dinlendiğinde onlarda da benzer şekillendirmelere yol açabilir. Fakat bunlar doğal olarak bu eserlerin asıl yaratıcısı değillerdir.

Tekâmülle İmajinasyon Arasındaki İlişki

Üstad, “İmajinasyonsuz irade var olabilir,” diyor. Nitekim hayvanlarda da irade bulunduğu halde imajinasyon yoktur. Onların hareketi iradeleri ile mümkündür. Bu melekelerden yoksun olan bitkilerde hareket gücü yoktur. İnsanlarla hayvanlar arasındaki en önemli fark, hayvanda sadece iradenin, diğerinde ise iradesine imajinasyonun da eklenmiş bulunmasıdır. Üstad; “İmajinasyon, ruhsal yetenek ve olgunlaşma ile orantılı olarak gelişir.”

Ancak, ruhun tekâmül düzeyi hakkında tek başına imajinasyonun ölçü olarak alınması doğru olmaz. Çünkü tekâmül tek yönlü olmayıp, diğer ruh melekelerinin gelişmesine de bağlı bir özellik gösterir.

İmajinasyonun insan tekâmülünde çok büyük rolü vardır. Tekâmülde imajinasyonun rolü, tasarı halinde bulunan ruhun düşüncelerini ya manen ya da maddeten uygulamaya çıkarması ile görünür.

Ruhsal Faaliyetin Gerçekleşmesinde İmajinasyonun Rolü

Bir işin gerçekleşmesi ancak imajinasyonla mümkün olur. Daha yukarılarda daha yüksek melekeleri gelişmiş ruhlar hakkında sözümüz yoktur.

Üstad, “İmajinasyonsuz irade vardır, fakat tek başına irade, bir eserin gerçekleşmesinde kesinlikle etkili olamaz. Bu işin gerçekleşmesi için imajinasyon şarttır. Bilimin gelişmesinde imajinatif faaliyetimizin sonuçlarına bağlıdır. Tüm keşifler ancak imajinatif faaliyetle mümkün olmuştur. Moral alanda imajinasyonun iyi veya kötü yönlerde rolü olabilir", diyor.

O halde bu melekenin iyiliğe ve güzelliğe yönelmiş olarak kullanılması bize ruhsal yönünde atılımlar yapmamıza yardımcı olacaktır. İmajinasyonla yükselmek istiyorsak onu kullanırken başımızı yere değil gökyüzüne çevirmeliyiz çünkü o, almış olduğu yöne doğru bizi zorunlu olarak sürükler.

İmajinasyonun Önemi Hakkında

İnsanların çoğu, özellikle geri realiteler içinde yaşayanlar, yenileşmekten ve değişmekten hoşlanmazlar. Bunların imajinasyon melekelerini işletmek istemeyişlerinin nedeni budur.

Büyük bir filozofun, bir büyük müzisyenin, büyük bir romancının, nihayet imajinasyon melekesi iyice gelişmiş büyük bir bilim adamının toplum hayatında oynadığı rolleri, gizli etkilerini görmek gerekir.

“İyice imajine edilmiş bir roman, doğada diğer varlıklar için reel bir sahne olabilir. İyi imajine edilmiş bir obje mesela bir bina, bir alet, bir heykel... imajine edenin yeteneği derecesine göre az süptil veya az çok devamlı bir halde doğada mevcuttur. Bize göre fakir yansımalarının telepatilerinin, ilhamlarının ve hatta sonradan meydana gelen bazı sempati ve antipatilerin... teknik açıklamasına bu noktadan girmek gerekir.”

İmajinasyonun, bir şeyin ruhta şekillenmesi demek olduğu hatırlanacak olursa, burada bir imajın bir obje halinde süptil bir mekânda görünmüş olması gerçeği, bizim sorumluluklarımız açısından da düşündürmeye yetecek bir önem taşıdığı ortaya çıkar.

“Düşüncelerinizden de sorumlusunuz” sözünün ifade ettiği gerçeğin büyük önemi, böyle daha iyi anlaşılmış olur.

 

 

 

Dr. Bedri Ruhselman

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...