Jump to content

Mustafa


astralruh

Önerilen Mesajlar

http://www.milliyet.com.tr/Yasam/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1012462&Kategori=yasam&b=Can%20Dundardan%20iddialara%20yanit...

 

şu kısımdan bana yanlış olan bir şeyi gösterebilir misin?

 

ATATÜRK'ü herkesin anlattığı biçimde tek kalıp halinde yıllarca izledik dinledik bu şeylerin bi LİDERİ anlamaktaki rolü nedir ne değildir

herkesin olayları bir yorumlama tarzı vardır.Eğer Atatürk'ü bu haliyle bu belgeselde sevilmeyecek bir hale geldiyse o bu ülkede Atatürkçülüğün kemalizmin ne kadar yüzeysel olduğunu gösterir.

ayrıca bu adam 13 yıllık belgeselci laik,ilerici,Atatürkçü bir insan bu insanı tek kalemde o öyleydi bu böyleydi diye karalayıp aşağılamak sadece gerçek Atatürkçülere saplanan hançerdir

filmi eleştirenlerin çoğu filme gitmeyip o öyleydi bu böyleydi diyenler

eğer Atatürk'ü anlamak istiyorsak ondan daha ileri gitmemiz lazımdır ki Atatürk'te bunu istemiştir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

http://www.milliyet.com.tr/Yasam/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1012462&Kategori=yasam&b=Can%20Dundardan%20iddialara%20yanit...

 

şu kısımdan bana yanlış olan bir şeyi gösterebilir misin?

 

ATATÜRK'ü herkesin anlattığı biçimde tek kalıp halinde yıllarca izledik dinledik bu şeylerin bi LİDERİ anlamaktaki rolü nedir ne değildir

herkesin olayları bir yorumlama tarzı vardır.Eğer Atatürk'ü bu haliyle bu belgeselde sevilmeyecek bir hale geldiyse o bu ülkede Atatürkçülüğün kemalizmin ne kadar yüzeysel olduğunu gösterir.

ayrıca bu adam 13 yıllık belgeselci laik,ilerici,Atatürkçü bir insan bu insanı tek kalemde o öyleydi bu böyleydi diye karalayıp aşağılamak sadece gerçek Atatürkçülere saplanan hançerdir

filmi eleştirenlerin çoğu filme gitmeyip o öyleydi bu böyleydi diyenler

eğer Atatürk'ü anlamak istiyorsak ondan daha ileri gitmemiz lazımdır ki Atatürk'te bunu istemiştir.

 

izledin dinledin yani hep tam tekmil edilgendin... bari kitap mitap okuyup edinseydin aslolan bilgiyi de böyle başkalarının yorumlarını yorumlayanların yorumlarıyla yorum yapmazdın ... neye nasıl inanacağını sen seçsen daha sana göre olur ve her gördüğüne de inanma ardını gör... gerçi görmeyenlere zaman her zaman tokat gibi çarpmıştır gerçekleri... siz bilirsiniz yani her türlü... yargılanma korkusuyla yanlışı göstermemi ya da yeltenmemi istemişsin... bunu kendin bulmayı dene... milliyetin küpürü haberi röportajından değil daha kaynak olan yerlerden kendin bulabilirsin...

--------------------

birde yorumun bir yerinde daha kitap okumaya üşenip filmden medet umar bir karamter ve sanki kendisi bu ülkede yaşamıyormuş gibi yaratılan bir tipleme çizmişsin... bu da üstünde düşünülmesi gereken bir durum bence...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

izledin dinledin yani hep tam tekmil edilgendin... bari kitap mitap okuyup edinseydin aslolan bilgiyi de böyle başkalarının yorumlarını yorumlayanların yorumlarıyla yorum yapmazdın ... neye nasıl inanacağını sen seçsen daha sana göre olur ve her gördüğüne de inanma ardını gör... gerçi görmeyenlere zaman her zaman tokat gibi çarpmıştır gerçekleri... siz bilirsiniz yani her türlü... yargılanma korkusuyla yanlışı göstermemi ya da yeltenmemi istemişsin... bunu kendin bulmayı dene... milliyetin küpürü haberi röportajından değil daha kaynak olan yerlerden kendin bulabilirsin...

--------------------

birde yorumun bir yerinde daha kitap okumaya üşenip filmden medet umar bir karamter ve sanki kendisi bu ülkede yaşamıyormuş gibi yaratılan bir tipleme çizmişsin... bu da üstünde düşünülmesi gereken bir durum bence...

 

 

bak bilip bilmeden insanlar hakkında yorum yapma ne sen beni tanıyorsun ne ben seni sadece ortada olan bi yapıt hakkında konuşuyoruz,okusaydın etseydin nerden biliyorsunda böyle kesin konuşuyorsun

bir diğeride başkalarının yorumları değil bu can dündarın yorumu

film,sanat bir yorum işidir.Ayrıca oku dediğin kitaplarda yorum işidir sen olayı çok farklı yönlere çekmektesin biz burada Mustafa adılı filme bir bakış açısı kazandırmaya çalışırken sen onu oku bunu yap,milliyet gazetesini ne için kaynak gösterdim çünkü benim ilk yorumum programdaki can dündarın yorumları çürüttüğüne ilişkindi.Eğer çok kaynak arıyorsan tdk'nın Atatürk'ün laflarını sansürlediğini görebilirsin eğer kaynak dediğin bunlarsa

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bak bilip bilmeden insanlar hakkında yorum yapma ne sen beni tanıyorsun ne ben seni sadece ortada olan bi yapıt hakkında konuşuyoruz,okusaydın etseydin nerden biliyorsunda böyle kesin konuşuyorsun

bir diğeride başkalarının yorumları değil bu can dündarın yorumu

film,sanat bir yorum işidir.Ayrıca oku dediğin kitaplarda yorum işidir sen olayı çok farklı yönlere çekmektesin biz burada Mustafa adılı filme bir bakış açısı kazandırmaya çalışırken sen onu oku bunu yap,milliyet gazetesini ne için kaynak gösterdim çünkü benim ilk yorumum programdaki can dündarın yorumları çürüttüğüne ilişkindi.Eğer çok kaynak arıyorsan tdk'nın Atatürk'ün laflarını sansürlediğini görebilirsin eğer kaynak dediğin bunlarsa

 

yazdığımı olduğu gibi anladığın zaman bir daha fikrini yazarsan o zaman cevap vereceğim. bunların benim dediğime cevap olmadığını o zaman sen de görmüş olacaksın...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yazdığımı olduğu gibi anladığın zaman bir daha fikrini yazarsan o zaman cevap vereceğim. bunların benim dediğime cevap olmadığını o zaman sen de görmüş olacaksın...

 

bence benim tekrar okumama gerek yok zaten sen her şeyi kör bir yargıya bağlıyorsun arkadaşım yazdığım bir yoruma,o mükemmel müneccim tespitinle aşağıdaki şu yorumu atabiliyorsun

 

"""birde yorumun bir yerinde daha kitap okumaya üşenip filmden medet umar bir karamter ve sanki kendisi bu ülkede yaşamıyormuş gibi yaratılan bir tipleme çizmişsin... bu da üstünde düşünülmesi gereken bir durum bence...""""

 

 

benim bir yorumumdan bunları çıkarabiliyorsan 2 saatlik bir filmden neler çıkardığını neler tespit ettiğini tahmin bile edemiyorum.

neyse konunun sağlığı açısından ve diğer forum ahalisinin tepkisinden bu çıkmaz tartışmanın bitmesini diliyorum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yani yine armut piş ağzıma düş diyorsun... film çekmem onu söyleyim... anlamaya çabalamanı tercih edeceğim...dediğim gibi orada yazanı anlamayı seçtiğin zaman yazdıklarına cevap verebilirim... hatta önce kendi yazdığın cümleleri okursan çıkan anlamları tespit etmede yardımı olabilir...çünkü okumaktan bahsetmenin dışındaki öğrenimlerin 2 sini saymışsın üstüne suçu bana yıkıyorsun...okumak lazım.gerçeği görmek lazım.tıkır tıkır işletilen böl parçala yönet politikasının değişik işletilişlerini algılamak lazım... gerisi senin araştırma isteğin ve emek vermene bağlı...

iyi geceler...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Yurtseverler,

 

 

 

Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak için Cumhuriyetimizin Kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ün bizler için kutsal önemdeki değerini bilinçli biçimde kirletmek isteyenlerin yeni bir manevrasıyla daha karşı karşıyayız.

 

 

Bildiğiniz gibi önce kaynaklarımız yağmalandı; fabrikalarımız, bankalarımız, limanlarımız, rafinerilerimiz, otellerimiz, televizyonlarımız, tarımımız, hayvancılığımız bir bir el değiştirmekte…

 

 

Sıra geldi direnenlerin sindirilmesine, düşüncelerin, umutların ve geleceğin yağmalanmasına…

 

 

Bu direnç noktaları da düştükten sonra ise sıra gelecek vatan topraklarının resmen yağmalanmasına. Daha şimdiden ayrılıkçılar Meclisimizin içinde taleplerini özgürce dillendirmekteler…

 

 

Sözde bir insancıllık adına, Ata’mızın da tüm insanlar gibi duyguları, hayalleri, düşleri, korkuları, öfkesi, hırsları, tutkuları ve zaafları olduğunu göstermek adına tüm tarihi gerçekler saptırılarak hazırlanan -ki yapımcıları tarafından belgesel denmektedir, belgeye dayanmayan belgesel nasıl oluyorsa(!)- “Mustafa” adlı bu kurgusal filmde apaçık biçimde Atamız;

 

 

Ağlak bir sarhoş, katı yürekli bir duygusuz, zalim, adam asan, arkadaşlarını satan, halkını aşağılayan, zampara, Batı hayranı, intikamcı, megaloman bir psikiyatrik vaka olarak aktarılmakta, özellikle de bir diktatör olduğuna ilişkin mesajlar bilinçaltlarına işlenmektedir.

 

Tüm tarihi kaynakların içinden özellikle cımbızla seçer gibi bir takım olumsuzluklar seçilmiş ve gerçekler saptırılarak film edilmiştir.

 

 

Bu bir senaryodur. Bir Yerli “Gece Yarısı Ekspresi” dir.

 

 

 

Belgesel asla değildir.

 

 

Gayet bilinçli bir biçimde uygulanmakta olan büyük bir senaryonun parçasıdır. Dün Üniversitelerinde Ermeni Soykırımı tezlerini işleyen Sabancı Grubu’nu bu filmin maddi destekçisi (sponsoru) olarak görmek bizleri şaşırtmadı. Bu garabetin yapımcısı Can Dündar tarafından kendilerine önerilen sponsorluğu reddetme gerekçesi nedeniyle Turkcell’e teşekkür ediyoruz.

 

 

Sizleri, bu toprakların bereketiyle ülkenin en zenginleri arasında yer alan ancak anlaşılmaz bir nankörlükle yediği çanağa pisleyen bu grubun ürettiği tüm mal ve hizmetleri almamaya davet ediyoruz.

 

Yobazların ”Beton Mustafa” söylemlerinin bir anlamda entel boyutta tekrarı olan bu film, otobüslerle topluca seanslara taşınan öğrenciler üzerinde kalıcı hasarlar yapacağından okullarda Atatürkçü öğretmenlerimizi bu menfi propagandaya karşı tavır almaya davet ediyoruz. Gençliğimizi bu karanlık zihniyetten koruyalım.

 

 

Atatürk’ü kendisi hakkında ölüm fermanı çıkartmış olan Sultan Vahdettin’in bir subayı boyutuna indirgeyen ve sanki o ferman hiç yokmuş gibi Kurtuluş Savaşı’nı da sanki Vahdettin başlatmış gibi bir izlenim yaratmaya çalışan, sanki İngiliz Zırhlısı’na binip de kaçan Vahdettin değilmiş gibi tarihsel gerçeklerle alay edercesine bir yalan tarih yazma denemesi aynı zamanda bu film.

 

 

İster adına Osmanlıcılığı hortlatmaya çalışanlara şirin gözükme deyin, ister Atatürk Cumhuriyetini ve Türk Devrimlerini yok etmek deyin, ister art niyetli, isterse basit ticari kaygılarla yapılmış olsun, ortada bir gerçek var ki bu film her yönüyle Karşı Devrim’e hizmet etmektedir.

 

 

Bunu da Türk Toplumunun bilincine derin biçimde kazınmış olan Atatürk algı ve kavramını yok etmeye, aşındırmaya çalışmakla yapmaktadırlar.

 

 

İnsanlık tarihine altın harflerle yazılmış dehası ve eseri olan Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Devrimi ile tüm egemen ulusların takdirini kazanmış, mazlum uluslara örnek olmuş bir insanın hem de kendi ülkesinde böyle aşağılanmasını hiç bir Yurtsever Türk kabullenemez.

 

 

Bu “oyunun” içinde olan tüm oluşumları, kişi ve kuruluşları

 

 

AYAKLARINI DENK ALMAYA ÇAĞIRIYORUZ.

 

 

Sabır taşı çatlıyor, haddinizi bilin, tüm bunları tarihe not düşüyoruz!

 

 

Alıntı: http://www.akilcagi.com/?p=4689

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Can Dündar,

 

Ben Bilkent Üniversitesi bilgisayar Mühendisliği bölümünde yüksek lisans yapmakta olan bir öğrenciyim. Adım Ateş Akaydın. Atatürk ille ilgili yaptığınız belgeseli üzülerek soyluyorum hiç beğenmedim. Özetle belgeselde rahatsız olduğum konular şunlar:

 

Öncelikle, Vahdettin'in Atatürk’ü bilincli olarak vatani kurtarması için Samsun'a gönderdiği konusundaki iddia halen tartışılan, temelsiz ve acık söyleyeyim Fethullah taraftarları ve Osmanlı sevdalıları tarafından sıklıkla dile getirilen bir görüştür. Böyle bir konuya belgeselinizin son derece

taraflı yaklaşması kanımca çok üzücüdür. Bilakis Vahdettin Atatürk için tutuklama ve idam kararı çıkartılmasına on ayak olmuş biridir.

 

İkinci olarak, Mustafa Kemal'i Atatürk yapan ve en büyük savaşlardan biri Çanakkale savaşına son derece az yer verilirken, Atatürk’ün özel hayatına, özellikle Madam Corinne'e yazdığı mektuplara gereksiz derecede çok yer verilmiştir.

 

Belgeselinizde Atatürk’ün yüksek idealleri ve amaçları etrafında şekillenmek yerine, Atatürk’ün aldığı - ve kanımca alınması Cumhuriyetimiz için hayati zorunluluk teşkil eden - kimi kararları Atatürk’ün kişiliğine zarar verecek şekilde kullanmanız kabul edilemez. Özellikle Atatürk’ün ankara Meclisinin açılması sırasında takiyye yaptığını ima eder şekildeki açıklamalarınız, Atatürk’ün Lenin kozunu oynadığını dile getirirken üstüne vura vura; Müslüman ve komünist yoldaşlarım; şeklinde ifadelerin geçtiği gazete kupürlerine özellikle yer vermeniz, üslup acısından çok üzücüdür ve kullandığınız ifadeler de Atatürk’ümüzü dinsiz bir komünist gibi göstermektedir. Bu olaylar ile ilgili gerçekler,maksatlar ve yöntemler ayırt edilebilir şekilde ve düzgün bir üslup ile sunulabilirdi ama siz bundan gördüğüm kadarıyla kaçınmışsınız.

 

Atatürk’ün not defterindeki, kendisinin iktidara gelmesi halinde bir darbe ile ve zorla sistemi baştan aşağıya değiştireceği konusundaki ifadelerin pek çok kere vurgulanmış olması, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının liderleri ve silah arkadaşlarını idama göndermiş olması ya da onları bastırmış olması, Mussolini'nin ressamına bir portresini yaptırmış olmasına ve ressamın yorumlarına özellikle yer verilmesi ve Avrupa’da kimi gazeteler tarafından bir diktatör olarak nitelendirilmesine özellikle yer verilmiş olması bence Atatürk’ün kişiliğine hakarettir. Yine ayni

donemdeki gazeteler Atatürk’ün dünya tarihinde bin yılda bir görülen bir dahi olduğunu beyan etmektedir. Ve sizin çalışmanız, Atatürk’ün bütün dünyanın kabul ettiği bir dahi ve gerçek bir lider olduğunu adeta saklamak ister bicimde seçilmiş gazete kupürleriyle doludur. Bunlar Atatürkümüzü

sanki bir diktatör gibi göstermektedir!

 

Size soruyorum sayın Dündar siz Şeriatla ve Faşizmle yönetilen bir ülkede Cumhuriyeti getirmeyi başaran, kadınları sosyal hayata katan, nerdeyse hiç okuma yazma bilmeyen bir halkı 10 sene gibi kısa bir surede okuma yazma bilir hale getiren kaç tane diktatör gördünüz? Medeniyet için gerekli yol ve yordamları lütfen diktatörlükle karıştırmayınız. Siz Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının irticai faaliyetlerinden bahsettiniz mi? Kubilay olayından ve Atatürk’e gönlünü vermiş diğer Kemalistlerden bahsettiniz mi? Gerçekten bir diktatörlük ve faşizm örneği görmek istiyorsanız lütfen bir İran'a bakin bir Mısır’a bakin, Afganistan'a, Pakistan'a bakin. Ve hatta hatta özellikle akp iktidarıyla birlikte son donem Türkiye’sine bakin.

 

Hele hele Türkiyemizde ergenekon gibi eşi kara çarşaflı ve kendisi imam hatipli olan ve adı yolsuzluklara bulaşmış bir savcının yönettiği bir dava varken, Atatürkçü düşünce derneğinin üyeleri, profesörler, emekli komutanlar, Cumhuriyet gazetesi yazarları, Cumhuriyet mitinglerini organize edenler, Cumhuriyetle yaşıt olan insanlar ve halkın bilinçlenmesine gerçekten yardım eden insanlar haklarındaki suçlama bile netlik kazanmadan ve onlara bildirilmeden tutuklanırken, ceza evlerinde ölüme terk edilirken ve DARBECILIKLE suçlanırken, sizin çıkıp da Atatürk’e DARBECI demeniz iğrenç ve acıklı bir benzetme olsa gerek!

 

Türkiye’nin her gün pkk terörü yüzünden şehit verdiği günümüzde, ülke iç savaşın ve bölünmenin eşiğine gelmişken, o kadar saçmalıkla doldurduğunuz belgeselinizin arasında sanki çok gerek varmış gibi 'Atatürk de Kürtlere Özerklik verilmesi ile ilgili konuşmuştu' gibi ifadeler kullanıyor olmanız yangına benzinle gitmek demek değil de nedir sayın Dündar? Sizin belgeseliniz vizyona girdiği sırada farkın damısınız ki mecliste DTPliler güzelim ülkemi 25 parçaya bölebilmek için uğraşmaktaydı?

 

Atatürk’ün günde bir şişe rakı bitiren, sarhoş ve yalnız bir adam olarak nitelenmiş olması ve devletin önemli meselelerinin tartışıldığı ve Cumhuriyetin coşkusunun yaşandığı Atatürk’ün sofrasının bayağı ve sıkıcı olarak gösterilmesi de ayrı bir konu...

 

Sayın Süreyya Ciliv'in ve Türkcell’in sponsorluğunuzu yapmaktan vazgeçmiş

olmasına şaşmamak gerek. Zaten bu karar bile nasıl bir manzara ile karşılaşacağımızı işin en başından haber vermişti. Zaten size olsa olsa 'Bizim Üniversitemizde Atatürkü bile eleştirebilirsiniz' diyen vakıf üniversiteleri sponsor olabilirdi ve oldu.

 

Sonuç olarak ben bu belgeseli izledikten sonra sizi gerçekten çok ayıpladım. Siz benim eskiden tanıdığım Can Dündar olmaktan cıkmışsınız. Bu yapım kanımca sadece iki maksatla yapılmış olabilir diye düşünüyorum. Ya siz Cumhuriyet'in ve Kemalizm'in ilkelerine ters düşüp fethullahcıların, yobazların ve bölücülerin ekmeğine yağ sürer bir hale geldiniz ya da entellektuel anlamda Türkiye’de vatan sevdasını, Atatürk sevdasını yitirmiş kimi sanatçılar ve yazarlar gibi doğru bilinen ve kabul edilen değerlere radikal ve uygunsuz bir şekilde ters düşüyor olmanın sanat olduğunu düşünmeye başladınız. Şahsen ben Turkiye’nin ikinci bir Orhan Pamuk'a ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum.

 

Şayet size Atatürk’ümüze diktatör diyen O Avrupa’dan ya da O Amerika’dan

birkaç ay içinde 'Mustafa' dan ötürü ödüller yağmaya başlarsa lütfen bu dediklerimi hatırlayınız ve özellikle Şevket Süreyya Aydemir'in 'Tek Adam''ını, Atatürk'ün 'Nutuk''unu tekrar ve bu sefer anlayarak okuyunuz ve Mustafa;ya Atatürk demeyi öğreniniz! Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.

 

Alıntıdır...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir hafta icinde, birbirine tamamen zit iki duygu:

 

28 Nisan gunu sabahi, Uskudar Amerikan Lisesi'nde ogrenci – ogretmen –yoneticilerle birlikte doyumsuz bir gun yasadim. Konferans salonunu tamamen dolduran ogrencilere Ataturk'un sadece birkac yonunu anlatmistim, o kadar… O genclerin gosterdikleri heyecanla, salon adeta yikildi.

 

Biraz aradan sonra, ayni salona bu kez okulun diger siniflari alindilar. Tablo, bir oncekinin ayniydi. Ogrenciler dinlediklerine doyamamislar, devamini istiyorlardi.

 

Gosterilen yakin ilgi o kadar uzadi ki, kendi universitemdeki Rektorumuzun verdigi resepsiyona yetisemedim.

 

Ayni gun aksam esimle birlikte Ankara'ya gittim. 29 Ekim gunu Ankara'da Ziraat Muhendisleri Odasi'nda, Sahin Filiz Hocayla birlikte bir panele katilacaktim. Once sabahin erken saatlerinde Bassehir Hastanesi'nde diyalize girdim. Biraz dinlendikten sonra da, Ankarali Ziraat Muhendislerinin huzurundaydim. Salon tamamen doluydu. Ayakta da yer bulamayanlar konusmalari arka salonlara yerlestirilen plazmalardan izlemislerdi. Sahin Hoca ile sundugumuz konularin keyfini, daha sonra verilen kokteylde de surdurduk.

 

Gece yatagima uzandigimda yorgun, ama son derecede mutlu ve umutluydum.

 

Ertesi sabah e-postaya bakar bakmaz ekranin karsisinda donup kaldim: Gelen mesajlarin onemli bir kisminda "Mustafa"yi izleyenler Can Dundar'i protesto ediyorlar ve benim bu konudaki gorusumu soruyorlardi. Iyi ama, ben henuz filmi izleyememistim ki!... Tam da o sirada bu kez universitemden bir meslektasim, Cumhur Mumcu Hoca aradi. Ayni tepkiyi gosteriyordu. Telefonda bir sure dertlestik. Bir onceki gun yasadigim keyif ve umut, simdi bir cesit huzun ve umutsuzluga donusmustu.

 

Ayni gun Adana'ya hareket ettim. Adana Rotary Kuluplerinin duzenledigi Cumhuriyet Balosu'na buyuk bir coskuyla katildim. Tuluyhan Ugurlu Konseri'ni buyuk bir gururla izledim. Cumhuriyetin kazanimlari konusunda yeniden umitlenmistim.

 

Ertesi sabah Cukurova Universitesi'nde, Egitim Fakultesi 3. sinif ogrencileriyle, yani ogretmen adaylariyla bas basa idim. Ataturk ve devrimlerine arada gecen saatlere ragmen gene doyamamistik. Ne yazik ki, gene diyaliz saatim gelmisti, zorunlu olarak ayrildik. 5 saatlik diyalizden sonra biraz dinlenip, bu programa ev sahipligi yapan Rotariyen dostlarla aksam yemeginden sonra gece gec vakit Istanbul'a donmustum. Yatagima uzandigimda neredeyse sabah oluyordu.

 

Uyanir uyanmaz ilk isim "Mustafa"yi izlemek olmustu: yeniden yikildim. Bir sure once de annesi Zubeyde Hanim'a iliskin gelen deli sacmasi igrencliklere iliskin iddialara yanit hazirlarken, yikilmistim. Bir suredir bu ulkede neler oluyordu? Nasil bir sinsi plan uygulaniyordu? Bu Ataturk dusmanligi nerelerden pompalaniyordu? Cozemiyordum.

 

Once, "Ikinci Cumhuriyetciler" diye bir tayfa turedi. 1980'den bu yana olan yonetimin adini

"2. Cumhuriyet" koymak istediler. Boylece en fazla 50 yil sonra bu ulkede kimse Ataturk'u hatirlamasin istiyorlardi. O, "Beni Hatirlayiniz" dese bile. Bu ayni zamanda Laik Cumhuriyetin sonu demekti. O yuzden yobaz/dinci kesimden maddi-manevi buyuk destek gordukleri calistiklari gazetelerden de, tv kanallarindan da belliydi. Bu cabalari suruyor… Hepsi okur-yazar ve de guya hepsi aydin. Ve hepsi Anti Kemalist. Onlara gore Kemalizm modasi gecmis bir tutku. Gunumuz sorunlarina yanit verebilmesi olanaksiz, demode bir fikir sistemi. O halde derhal terk edilmeli.

 

Bir kismi daha da ileri gittiler: Anayasa'dan ismini kazimaya calistilar. Ne var ki, unuttuklari bir sey vardi: Burasi "Hukuk ustunlugune dayanan laik bir cumhuriyetti". Anayasa sadece "kelle hesabina " bakarak degistirilemezdi. Laikligin yeniden tanimlanmasina da gerek yoktu. Olay hukuktan dondu. Ve…universiteler simdilik yeniden huzur icinde.

 

Diger yandan, guya ozel yasamina iliskin yanlarinin da islenmesi gerektigi maskesi altinda, bir suredir kisiligine yonelik saldirilara hiz verildi. Birer kamu gorevlisi olan Belediye Baskanlarinin bile "fikra" maskesi altinda igrenc saldirilarina ugradi. Bu kampanya da devam ediyor.

 

Okul kitaplarindan ise bilincli bir sekilde ismi kazinmaya calisiliyor, veliler fark edip protesto edince de "teknik hata" diyerek gecistiriliyor.

 

Vahdettin-Mustafa Kemal kiyaslamalari artan bir hizla korukleniyor, "…Cumhuriyeti kuranlarin Osmanli'yi yiktigi…" yalani surekli pompalaniyor, Can Dundar bile yazilarinda Ataturk'u "Osmanli Imparatorlugu'nu yikan adam "olarak gostermekten cekinmiyor. Sanki cumhuriyeti ve Ataturk'u destekleyenlerin Osmanli'ya dusman olmasi gerekirmis gibi bir sakat dusunceyi birileri surekli canli tutuyor.

 

"Mustafa" filmi de bu saldirilarin son bir ornegi. Bir milyon evro harcanarak ortaya konan bu calismada Ataturk, "…en yakin arkadaslarini bile olume gondermekten cekinmeyen, eli kanli bir diktator" olarak gosterilmeye calisiliyor boylece yillardir ayni iddiayi surduren yobaz kesime canak tutuluyor. Izmir Suikasti bahanesiyle tum muhalefeti tasfiye edip, iktidari demir bir yumruk halinde elinde tuttugu, utanmadan iddia ediliyor. Bu kadar guclu bir diktatordu de, neden en cok arzuladigi "toprak reformunu" bir turlu gerceklestiremedigine hic deginilmiyor.

1 Kasim 1937'de TBMM'nin acilis toreninde, "…Efendiler! Topraksiz ciftciyi topraklandirma kanununu cikartiniz, size yakariyorum…"dediginden hic bahsedilmiyor. Bu kadar guclu bir diktatordu de , boyle yalvarir hallere nasil dustu? Bundan hic bahis yok.

 

Bugulu sesiyle ne kadar asil hedefini ortmeye calisirsa calissin, Can Dundar, satir aralarina yerlestirdigi cumlelerle Mustafa Kemal'i devletin olanaklarini ve Soroscularin destegini alarak, sirtindan vurmaya devam ediyor. Ataturk'un bugun bile sadece Turkiye'de degil, tum dunyada, cagdasligin en buyuk dusmani olan yobazliga karsi verdigi mucadeleyi, Can Dundar "…cocukken okulda Kaymak Hafiz Hoca'dan yedigi dayaga…" bagliyor ve tarikatlarla cemaatlari bu yuzden, "Kaymak Hafiz"dan rovansi almak icin kapattigi iddiasina kadar olayi kucultuyor.

 

Belli ki Can Dundar Ataturk'un devrimci yanini hic anlamamis, ya da anlamamis gorunmek simdi daha cok para ediyor…

 

"Her gun bir buyuk raki icip, giderek dostlarindan uzaklasan, yalnizliga gomulen ve cevresinde kimse kalmadigi icin mutsuz olan bir adam" profilini bir yafta gibi onun boynuna asma gayreti icinde olan Dundar, adeta "yaptigini buldu, yapyalniz oldu" der gibidir. Bu yaklasim tumuyle yanlis, haksiz ve igrenctir.

 

Sanki bu ulkeyi yeniden kurmak icin yaptiklari son derecede siradan devrimlermis gibi, bunlardan birkac kelimeyle soz edip, kameralari sadece ozel yasamina tutmak ve Ataturk'u sadece o kalip icinde anlatmaya calismak buyuk aymazliktir. Buyuk Nutuk'ta genclige hitap ederken "…dahili ve harici bedhahlarin olabilir …"demisti Ataturk. Meger bu gunleri ne guzel gormus, ne guzel soylemis.

 

Filmde Cumhuriyet Tarihi acisindan pek cok maddî hata da var. Bunlari yazmaya kalkarsam, bu yazi bitmez. Onlari toplu olarak bir makale halinde Cumhuriyet'te yayinlayacagim ve toplu goruslerimi de mutlaka bir TV kanalinda seslendirecegim.

 

Film, kargalari nasil kovaladigiyla basliyor. Bu kadar ayrintiya iniyor da, TBMM'ne basvurup, "kendisine ait tum mal varligini milletine hediye etmek istedigini bildirmesi ve bunda israr etmesi uzerine", bu Meclis'in 12 Haziran 1933 tarih ve 2307 sayili yasayi cikartarak, Ataturk'un butun mal varligini hazineye devrettigine iliskin bir tek kelime bu filmde niye yok, niye? Can Dundar mi bundan haberdar degil, o zaman "Ataturk" filmi yapmak gibi bir sorumlulugun altina neden giriyor? Yok, haberdar da, son yillarin "…devlet mali deniz, (evet…Deniz Feneri !...) yemeyen domuz "(gene Deniz Feneri) ozdeyisinde oldugu gibi, bir takim domuz oglu domuzlar mi milletin bu gercegi ogrenmelerini istemediler? Bu soru Can Dundar'a mutlaka sorulmalidir.

 

Boylece, Istanbul'dan ayrilirken ve hafta boyunca son derecede umut dolu, Ataturk dolu, gurur dolu bir hafta yasadim…Ne guzeldi…

 

Istanbul'a dondum…"Mustafa"yi izledim. Yikildim… Ne kotu…

 

Yanitimi, 6 Kasim Persembe gunu, saat 15.30'da, Tuyap Kitap Fuari'nda, Heybeliada Salonunda yapacagim "Son Yil: 1938" gorsel sunumumda verecegim.

 

Ilgilenen tum Ataturk dostlarina, sevgiyle duyururum.

Alıntı: Orhan Çekiç

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Can Dündar'ın Mustafa belgeseline en sert eleştiri Cumhuriyet Gazetesi'nden geldi. Cumhuriyet'te yer alan ve Murat Sayın'ın çizdiği karikatür;

 

http://img359.imageshack.us/img359/5968/11111vk0.jpg

 

Devrim Tarihçisi Yrd. Doç. Dr. Görgülü'nün 'Mustafa' hakkındaki görüşleri

 

“Olay, Mustafa Kemal’i ‘Atatürk’ olmaktan düşürmek, Mustafa Kemal’i Türk insanının gönlünden çıkarmak, dimağından silmek amaçlı idi. Duruma bu gözle bakınca, işin ciddiyeti, önemi büyüdü.”

 

 

Atatürk’ün uydurmalarla, iftiralarla neden kötülendiğini, asıl hedefin Atatürk mü olduğunu sorgulayan İsmet Görgülü, yanıtın Amerikalı gazeteci Nick Ludington’un sözlerinde bulunabileceği kanısında:

 

“Türkiye’yi birleştiren, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ve Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bunlarsız Türkiye dağılabilir…“

 

Görgülü’nün vardığı sonuç şu:

 

“Asıl hedef Türkiye’dir, Türkiye’nin dağıtılması, bölünmesidir. Bunun için, Türkiye’nin kuruluş felsefesi olan Kemalizmi tasfiye etmek, Kemalizmin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü Türkiye’den silmek politikası izlenmektedir.

 

Bu politikayı kimlerin izlediğini anlamak için Kemalizme yaklaşımlarına bakmak yeterli olur. Hangi ülke veya ülkeler Kemalizme karşıt ise bu politikanın peşindedir ve Türkiye üzerine bir niyeti vardır. İçerideki dinciler, bölücüler ve işbirlikçiler ise bunların vasıtasıdır.”

 

“Mustafa” filminin tarih danışmanı Faruk Alpkaya imiş.

 

SBF öğretim üyesi olan Faruk Alpkaya, “Kemalizm, ilerlemeden çok gerilemeye tekabül eder” diyen liberal düşünceci Prof. Dr. Atila Yayla’ya destek bildirisi ile “türbana özgürlük” bildirisine imza atan akademisyenler arasındadır.

 

Faruk Alpkaya, Türkiye’deki tarih ders kitaplarının “ulusçuluk ideolojisini aşılayan” metinler olduğunu, hatta “düşmanlık” ve “potansiyel şiddet” kaynağı olduğunu “okullarda anlatılan tarihin hayattan tamamen koptuğunu, tarih eğitiminin bugünü yönlendiremez hale geldiğini” dile getiren raporlara imza atan akademisyen olarak da tanınır.

 

Piyasaya yeni sürülen “Mustafa” filmi ekibinin tarih anlayışı işte bu kadar yalındır...

 

İnce sanat

 

Can Dündar, “Mustafa filminde Atatürk korkak biri olarak mı gösterildi” sorusuna şu karşılığı veriyor:

 

“Atatürk ‘Ben karanlıkta yatamam çocuk’ diyor. Karanlıktan korktuğunu söylemiyor filmde. Benim o sahneyi koymamın amacı, o dönem mum alacak paralarının bile olmadığını anlatmaktı. Eğer buradan Atatürk’e korkak denildiği imajı çıkıyorsa bunda kötü niyet var demektir.”

 

Arkadaş çok iyi niyetli aslında da, izleyici hödük... Öyle ince sanat yapıyor ki, anlayamıyorlar.

 

Alıntı....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Mustafa'ya gittim...

 

Sarhoş.

 

Kafayı bulunca ağlayan...

 

Hoyrat.

 

Soğuk.

 

Kalpsiz.

 

Çevresine eziyet eden...

 

İtiraz edeni asan...

 

Arkadaşlarını satan...

 

Goygoycuların dolduruşuna gelen...

 

Milletten bihaber.

 

Hatta milleti küçümseyen...

 

Alay eden.

 

Hesabını kitabını bilmeyen...

 

Batı hayranı.

 

Sefa düşkünü.

 

O balo senin...

 

Bu balo benim, gezen.

 

Zampara.

 

Cephede bile karı-kız düşünen...

 

Savaşmadığı için sıkılan...

 

Ordu varken, çete kurmaya kalkan...

 

Devrimleri intikam için yapan...

 

Dinsiz.

 

Kendi heykellerini diktiren...

 

Megaloman.

 

Bencil.

 

Günde 3 paket sigara içen.

 

Usul usul intihar eden...

 

Psikolojik bunalımda...

 

Yalnız.

 

Çaresiz.

 

Basiretsiz.

 

Zavallı bir adam.

 

*

 

Mustafa'daki Mustafa bu.

 

*

 

Anafartalar 1 saniye.

 

İşgal 2 saniye.

 

Tası tarağı toplayıp kaçmak için, sığır sürüsünün çıkardığı toz bulutundan bile tırsan... Sığır sürüsüyle düşman ordusunu ayırt etmekten aciz biri... Başkomutanlık meydan muharebesi desen... Taktiğini falan başkasından araklamış zaten.

 

*

 

Hak edilmiş bence Oscar...

 

En azından Nobel.

 

yılmaz özdil

 

her zamanki gibi harika....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir alıntı da benden:

 

Çocuk,


 

Beni anlatan bir film yapmışsın çocuk. Kızgınım, utanç içindeyim. Sana değildir kızgınlığım. Filmdeki Mustafa'dan da utanmış değilim.

 

Başaramamışım. Bundandır utancım. Komutam altında bu vatan için
 kanını akıtan mehmetlerden utandım. Özgürlük demiştim çocuk, benim 
karakterimdir.
 İlim demiştim çocuk, tek yol göstericidir. Karanlıktan korkardı demişsin
 benim için. Korkardım evet. Bu ulusu boğmak üzere olan karanlıktan
 korktum. Ama insaf be çocuk, korkup da kaçmadım ya. Söküp atmadım mı 
o karanlığı bu ülkenin üzerinden? Diktatör demişsin bir de. Hiç okumadın mı
 çocuk? Nerede benim nesilleri emanet ettiğim öğretmenler? Anlatmadılar mı
 sana? Başkomutan olarak cepheden cepheye koşarken, ülkede hala padişahlık
 rejimi varken ve bütün kararları tek başıma verebilecekken neden bir
 meclis kurdum ben çocuk? Böyle diktatör olur mu? Ah be çocuğum. Neden, mnasıl düşman ettiler seni bana? Baktım aşktan, sevgiden, aileden bahseden
 güzel şeyler yazmışsın
 bugüne kadar. Belli iyi bir insansın. Çalışkansın, zekisin. Hacıları,
 hocaları anlarım da çocuk, seni anlayamıyorum. Onlar hiç sevmedi beni.
 Yüzyıllardır süren iktidarlarını aldım ellerinden. Kara cüppeleri ile
 çöktükleri milletin ümüğünden çekip aldım hepsini. Sevmeyecekler beni
 elbette çocuk. Peki sen çocuk, sen neden kol kola girdin bu kara
 kalplilerle?


 

Dedim ya çocuk sana değil kızgınlığım. Başaramamışım. Anlatamamışım 
demek ki özgürlüğün kıymetini, bağımsız bir ulusun onurlu bir bireyi
 olmanın ne büyük bir nimet olduğunu bunca konuşmamda. Yazık olmuş be çocuk.
 Onca vatan evladının kanına, onca ananın göz yaşına. Veremem ki şimdi
 hesabı çocuk, ne o gencecik bedenlere, ne gözü yaşlı annelere. Bu muydu
 uğruna bizi ölüme gönderdiğin vatan derlerse, bu nesiller miydi
 ölü evlatlarımızın kanıyla kurduğun ülkeyi emanet ettiğin diye sorarlarsa
 ne derim ben onlara be çocuk?


 

Olmadı be çocuk olmadı.


 

- Taner Yenidoğan


 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Filmi yaklaşık 2 hafta önce izledim. Bekledim yazmadım filmi izleyen arkadaşlarla tartışalım istedim. Ama baktım ki zaten söyleyeceklerimi herkes söylemiş.

 

Filmi izlemeden evel Lighthouse'un ve gazetelerdeki köşe yazarlarının yazdıklarını okumuştum. Ama yine de önyargılarımdan uzak bir şekilde orudum koltuğa. Ve iyimserlikle.

 

Hatta filmden çıktıktan sonra da uzun süre kendimle mücadele ettim. Ama yok neresinden tutarsanız tutun ne kadar iyimser olursanız olun Mustafa art niyetli bir film. Ben art niyetliyim diye bas bas bağıran bir film izliyorsunuz ekranda.

 

Kemal değil Atatürk değil insan yönüyle Mustafa' yı yansıtmak amacıyla ( !) yola çıkan Dündar çok farklı yönlere sapmış.

 

Zevk sefa ve kadınlara düşkün , zayıf karakterli , en yakın dostlarını , silah arkadaşlarını gözü kapalı idama gönderen bir Mustafa...

 

Ama en güzeli şu ki ; Mustafa bize ölümünden 80 yıl sonra bile güneşin balçıkla sıvanamayacağını gösterdi. Biz bu ucuz gösteriyi yemedik Can Dündar.

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Cok merak ediyordum gittim izledim (izlemez olsaydım) Canakkale savasına 2 dakika yer verilirken nasıl olurda sevgilisiyle mektuplasması bir bölümü alıyor cözmüs değilim Pkkydı suydu buydu bu kadar sorun varken gündemde üstüne basa basa kürtlere özerklik verilmesi vurgulayan "Can"a ne demeli bilmiyorum Atatürk gibi önemli birinin bos durmayı sevmeyen birinin nasıl olurda masa basında icki komasına girip yalnızlığına lanet ettiği olur merak ettim Aynı zamanda son bölümünde hastalığından ötürü yatak istirahati mecburi olduğundan eğlenceye düskün ickiyi seven birinin bu hallere gelmesi gibi cümleler kurulması ne sekilde karsılanılabilirdiki (Müslüman ve Kominist arkadaslarım) öyle değil mi ? Önce Mustafaya Atatürk demeyi öğren Can Dündar.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...