ensiferum13 Oluşturma zamanı: Eylül 25, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Eylül 25, 2008 http://i35.tinypic.com/29kt4d4.jpg David Mack, yakın dönem Amerikan çizgi romanının yıldızlarından biri. Kabuki serisiyle ünlenen Mack’in en önemli özelliği, öykü anlatımı ve resimlemede gösterdiği yenilikçi üslup. David Mack Kimdir? David Mack 7 Ekim 1972’de Cincinnati, Ohio’da doğdu. Liseyi bitirene kadar pek çok okul tiyatrosu prodüksiyonunda yazar ve oyuncu olarak yer almış, bilim fuarlarında, öykü yarışmalarında, konuşmalarda, atletizmde ve yabancı dilde çok sayıda madalya ve ödül kazanmıştı. 1990’da çizim çalışmalarını sunduğu Kuzey Kentucky Üniversitesi’nden dört yıllık burs kazandı. Üniversitedeki beşinci yılında üstün başarısından dolayı dekanlık bursunu kazandı. Bu süreçte Oyunculuk ve Tiyatro, Anatomi ve Fizyoloji, Dünya Dinleri ve Mitoloji, Dünya Tarihi, Çocuk Edebiyatı ve Japon Dili gibi farklı disiplinlerde çalışmalar yaptı. İlk senesinde karate turnuvasında üst sınıflardaki öğrencilerle yaptığı müsabakalarda altın madalya kazandı. Beş yıl sonra Güzel Sanatlardan bir lisans ve İngiliz Dili ve Edebiyatından bir yan dal derecesiyle mezun oldu. Çizerin Japon kültürüne olan ilgisi uzak doğu sporlarıyla ilgilenirken tanıştığı Japon asıllı arkadaş grubu ve ilk Kabuki cildinin sonsözünü de yazmış olan Takashi Hattori sayesinde artmıştı. Japon öğrencilerle yaptığı konuşmalarsa Mack’in Japonya’nın toplumsal, kültürel ve siyasi tarihiyle, Japon diliyle ve uzak doğu felsefesiyle ilgili daha derin araştırmalar yapmasını sağladı. Mack ilk Kabuki cildi Circle of Blood’ı son sınıf projesi olarak sundu. Sonradan Image Comics’in yayınladığı Kabuki sadece Amerika’da bir milyondan fazla kopya sattı. Kabuki, ana karakteri olan Ukiko’nun öyküsü tamamlanana kadar beş cilt sürdü. Çeşitli çizgi roman festivallerinde Mack’in çizer arkadaşları Rick Mays ve Caesar’la birlikte kaldıkları otel odalarında yaptıkları ortak çalışmalar sonucu ortaya çıkan üçüncü cilt Masks of Noh dışında Kabuki, hikayesinden çizimlerine, sayfa tasarımından kaligrafisine kadar tamamen Mack’in imzasını taşıyordu. Kabuki, siperpunk atmosferinde, yakın bir gelecekte, Japonya’da geçmektedir. Kabuki, organize suça karşı savaşan ve devletle de bağlantısı bulunan Noh adlı bir yeraltı örgütünün sekiz kadın ajanından biridir. Gerçek adı Ukiko Kai olan Kabuki’nin annesi Tsukiko, Japonya adasının yerlileri olan Ainu halkındandır. II. Dünya savaşı sırasında Japon askerlerine “moral vermek” üzere kaçırılan kadınlar arasında o da vardır. Fakat, getirildiği birliğin generalinin sıra dışı bir kişiliğe sahip olması nedeniyle bu kadınlar askerlere sadece geleneksel Japon tiyatrosu olan Kabuki gösterileri yapmak suretiyle moral verirler. Savaştan sonra General Tsukiko’yu yanına alır. Onunla evlenmek niyetindedir. Fakat General’in oğlu Kai, küçümsediği bu Kabuki oyuncusuyla babasının evlenmesi fikrinden tiksinmektedir. Bu yüzden Tsukiko’yu, mabette dua ederken kıstırır ve ona tecavüz eder. Generalin artık onunla evlenmesi mümkün değildir. Tsukiko Ukiko’yu doğururken ölür. Ukiko henüz küçük bir yaştayken Kai onun kendi kızı olduğunu öğrenir ve Ukiko’yu annesinin mezarı başında yakalayarak yüzünün sağ tarafına boydan boya, Tsukiko’yla özdeşleştirdiği ve nefret ettiği, tiyatro oyununun adını kazır: Kabuki. İşte bu beş ciltlik çizgi roman Kabuki’nin intikam almasının ve kendini bulmasının öyküsüdür. Kabuki dizisinin yayınlanmasının ardından Marvel Knights editörü olan Joe Queseda, Kevin Smith’in yazdığı ilk sekiz sayı sonucu yeniden popülerleşen Daredevil’in devamında beraber çalışmak üzere David Mack’e teklif götürdü. Mack’in yazdığı öyküyü birlikte çizdiler. Ortak çalışmalarının ilk sayısından itibaren Daredevil Marvel’ın en çok satan başlığı haline geldi. Altı sayı süren “Parts of a Hole” öyküsü çizgi roman dünyasında alışılmadık biçimde telif hakkı yazarına ait olan Echo karakterini içeriyordu. Ardından gelen öykü olan “Wake Up”ta Mack ilk defa hikayesini kendisinin yazmadığı bir işi çizdi. Brian Michael Bendis’in yazdığı öykü tatmin edici olmasına rağmen Mack sadece çizmenin kendisine yetmediğinin farkına vararak kendi yazmadığı bir öyküyü resmetmemeye karar verdi . Kevin Smith’in yazdığı “Guardian Devil” adlı hikayenin ardından gelen altı sayılık “Parts of a Hole”, Daredevil’in hayatına, bir önceki hikayede ölmüş olan sevgilisi Karen’ın ardından, yeni bir kadın girmesine neden olur. Daredevil’i takip eden herkesin bildiği üzere, Daredevil aslında küçüklüğünde geçirdiği bir kaza yüzünden görme duyusunu kaybetmiş, fakat diğer duyularını zamanla geliştirmiş olan Matt Murdock adlı bir avukattır. “Parts of a Hole”da Matt’in hayatına giren Maya Lopez adlı karakter ise işitme duyusunu kaybetmiş, fakat görebildiği her şeyi - resim yapmak, bir müzik aletini çalmak ve ölümcül bir savaş makinesi olmak vb - mükemmel bir şekilde taklit etme özelliğine sahip olan bir kadındır. Maya’nın babası, uzun yıllar önce Daredevil’in baş düşmanı Kingpin hesabına çalışmakta olan bir adamdır ve Maya henüz küçük bir çocukken Kingpin tarafından öldürülmüştür. Kingpin bu gerçeği Maya’dan saklamış ve onu himayesi altına almıştır. Bir gün Maya’ya babasını öldüren kişinin Daredevil olduğunu söyler ve onu Daredevil’dan intikam almaya teşvik eder. Maya bir yandan Echo adını alarak Daredevil’dan intikam almaya çalışırken diğer yandan Matt Murdock’la bir ilişki yaşamaya başlar. Daredevil’la Matt’in aynı kişi olduğunu ve babasını öldürenin aslında Kingpin olduğunu öğrendiğinde işler tersine döner. Mack sonradan Daredevil’in 51-55. sayıları arasında yayınlanan “Vision Quest” adlı hikayesinde Echo karakterini yeniden ele alır. Mack’in hikayelerinde, belki de kendi hayatında da olduğu gibi, karakterlerin çocukluklarını çevreleyen dramatik olaylar vardır. Bunların sonuçları psikolojik yapılarını şekillendirdiği kadar yaşamlarına verdiklerini yönü de belirler. Kabuki’de Ukiko annesinin her anlamda yansıması olan bir suikastçı iken başkaları tarafından belirlenmiş yaşantısından kurtulup sürekli tekrarlanan bir trajedyanın baş kahramanı olarak giydiği maskesini düşürmeye çalışır. Daredevil’da ise Echo zihinsel olarak babasının ölüm anına hapsolmuşken geçmişini öğrendikçe hayatını adadığı intikam arzusunu sonlandırıp birey olma yolunda ilerlemeye başlar. Benzeri durumlar varolma çabası içinde güçlü olanın sağ kaldığı evrimsel piramide –suç dünyasına - sürüklenen Kingpin ve kanunlardan ziyade insanların uyguladığı bir adalete inanan Matt Murdock/Daredevil için de geçerlidir. David Mack’in Çizgi Roman Anlayışı Bize göre Mack’in Japon kültürüne olan bu ilgisi yalnızca yazdığı hikayeye yansımakla kalmamış, ayrıca onun resimleme anlayışında da etkisini göstermiştir. Aslında Mack de kendisinden önce Japon kültüründen ve sanat anlayışından etkilenmiş olan Amerikalı şair Ezra Pound ve Rus sinemacı Sergey Eisenstein gibi, eserini oluşturan öğelerden birini ön plana çıkarıp, diğer öğeleri, ön plandaki öğelere eklemlemek yerine, bütün öğelerin eşit önem taşıdığı, birbirlerini tamamladıkları, birbirleriyle çarpışarak tek bir bütün oluşturdukları bir sanat anlayışı gütmeyi tercih etmiştir. Özellikle Eisenstein, böyle bir vizyonda David Mack’in bir öncülü olarak düşünülebilir. Eisenstein, sinemayı oluşturan temel öğenin montaj (kurgu) olduğunu düşünüyordu. Ona göre bütün montaj birimleri – çerçeveler, planlar, ses, renk vs. – tıpkı diyalektik materyalizmde olduğu gibi birbirleriyle çarpışmalı, ortaya çıkan şey tüm birimlerin toplamından daha fazla bir şey - onların çarpımı! - olmalıdır. Japon sanatı da Eisenstein’ın bu anlayışını pekiştirmiştir. Film Biçimi adlı eserindeki bazı makalelerinde Japon şiirleri olan haikular ve Japon resim sanatı dışında 1928’de Moskova ve Leningrad’da gösteriler düzenlemiş olan Kabuki tiyatrosuna da değinmiştir. Kabuki’nin her bir hecesi tiyatrodaki bir öğeyi simgeler: Ka, şarkı; Bu, dans; Ki ise harekettir. Kabuki tiyatrosunda vurgulanan şey bu üç öğenin mükemmel uyumudur. Eisenstein Film Biçimi’ndeki “Beklenmedik” adlı makalesinde bu özelliği şu şekilde vurgulamıştır: “Japonlarsa bize bambaşka, son derece ilginç bir topluluk biçimi sunarlar: Tekçi bütün. Burada ses – devinim – uzam (space) – insan sesi birbirine eşlik etmez (hatta birbirine koşut bile değildir), eşit önem taşıyan öğeler olarak işlev görür.” David Mack’in çalışmalarını alıştığımız çizgi romanlardan farklı kılan tam da bu özelliktir. Hikaye ve görsel öğeler birbirlerine eklemlenmiş olmaktan ziyade bütünleşmişlerdir . Yazılar kimi zaman, geleneksel çizgi romanlarda metinle resmi kesin hatlarla ayırmaya yarayan anlatı panelleri, konuşma ve düşünce balonlarının dışına taşarlar, görselliğin ve sayfa tasarımının bir parçası haline gelirler. Örneğin, Mack bazen görsel bir öğeyi çizmek yerine, sadece onun adını yazar: Kabuki’nin yüzündeki yaranın olması gerektiği yerde sadece “yara” yazması gibi. Mack’in gelişimini, yazarlığı ve çizerliği bir arada tutarak sürdürmüş olmasıysa, bir “auteur” çizgi romancı olmasına olanak vermiştir. Öyküleri senaryolaştırılıp işlevsel çizimlerle aktarılabilecek bir yapıya sahip değildir. Az sayıda karakterle ve o karakterleri var eden imgelerle yola çıkar ve olayların boyutundan bağımsız olarak okuyucunun perspektifini karakter düzeyinde tutar. Bu da anlatımı olabildiğince öznel, algıya ve bakış açısına dayalı hale getirmektedir. Mack’in görsellik tercihleri sayfayı bütün olarak bir tabloya dönüştürmek, panel yapısını kırmak, yazıları da görsel olanı açıklayan bir unsur yerine şiirsel yorumlar halinde sayfaya dağıtmak üzerine kuruludur. Teknik olarak suluboya, pastel, kara kalem, fotoğraflanmış çeşitli görsel dokuları kullanır ve bunların bir araya getirildiği her türlü kolaj sayfaları oluşturur. Karakterleri, çoğunluğu arkadaşlarından oluşan modellerin fotoğraflarını baz alarak çizer. Fotoğraflarda tercih edilen açılar ve çizime dönüştürülürken yapılan deformasyonlar, karakterlerin görünüşünü ve duruşlarını çizgi romanlarda alışık olduğumuz tasarımların dışına taşar. Gerçekçi olan karakter çizimleri, öykünün ilerleyişinde algının yarattığı bozulmalarla kimi zaman karikatürize bir hale gelir. Özellikle Kabuki’de Japon kültürünün de etkisiyle mangalarda sıkça kullanılan süper deformasyonlara uğrarlar. Karikatürizasyon ve gerçeküstü anlatıma örnek vermek gerekirse, bir noktada Kabuki’nin peşine takılan gardiyanlar resimlerle bütünleşmiş olan merdiven biçimine sokulmuş yazıların üzerinden zıplayarak saldırırlar. Kabuki’nin tepkisi dans adımlarıyla özdeşleştirilmiş bir saldırı planıyla önceden belirlenmiş bir rotada karşı saldırıya geçmek olur. Sayfaya dağılmış panellerde Bruce Lee’nin dövüş tekniklerini anlattığı kitaplarda bulunan figürlerinkine benzer bir teknik mücadele başlar. Otomatik hareketler Kabuki’nin deyimiyle “hareket halindeki şiire” dönüşür. Karakter çizimleri basitleşir, deyim yerindeyse çöpten adamlara, sonra da giderek Kanji alfabesine dönüşür. Yazılar nota anahtarının üstüne kayar ve notalarla yer değiştirirler, notalar akarak Ukiko’yu büyüten General’in piyanosunda son bulur. Sahne üst üste gelen saldırılar arasında bilincini kaybeden Kabuki’nin üzerine karikatürize edilmiş bir şekilde kapanan onlarca gardiyanla kapanır. Bu değişken görsel biçem denemeleri karakterlerin çocuk bakış açısıyla da örtüşür. Sayfalar süslemelerle, üçgen motifleriyle ve çizimlerden çıkan oklarla yapılan “Ben, Babam, Arkadaş” gibi açıklamalarla doludur. Kaligrafi zaman zaman çocuksu bir hal alır. Az sayıda olan konuşma balonunun dışında metinler bu şekilde görsel öğelerle beraber sunulur. Biçim, içeriğe göre değişir. Kabuki’nin körü körüne bir milliyetçilik anlayışıyla hükümete hizmet ettiği sayılar siyah beyaz ve daha kesin hatlarla çizilmiştir. Karakterin iç dünyasına girmemizle birlikte görsel tasarımlar renklenir, şizoidleşir ve yukarıda da bahsettiğimiz deneysel üsluba geçiş yaşanır . Mack işleri deneyselliklerinin yanında bilindik referanslardan da beslenirler. Görsellik modernist ressamların tarzlarına öykünür (“Vision Quest”te Echo karakteri Daredevil’i değişik sanat akımlarıyla tuvale aktarır. Picasso’nun çizdiği bir Daredevil düşünün!). Öte yanda, yazının uçları Nietzche’ye, George Orwell’in 1984’üne, Lewis Carrol’ın Alice’ine, William S. Burroughs’a vs’ye gider; “küçük kız kardeş bizi izlemektedir.” Fakat bu postmodern referanslar ağı, sözgelimi, Tarantino’nun yaptığından çok farklıdır. Göndermeler, öyküyle gönderme yapılan arasında paralellik kurmak için kullanılmaz. Okuyucunun çoğunluğuna tanıdık gelecek göndermeler, üzerinden ilerlenebilecek bir anlatım birimi, birer kısa yol olarak kullanılırlar. David Mack’in Kabuki ve Daredevil dışında da çalışmaları olmuştur. Orjinal sayfaları Los Angeles Sanat Müzesinde sergilenmiştir. Japon ve Amerikan şirketleri için albüm kapak tasarımı ve illüstrasyonları yapmış, ve Marvel’ın pek çok dizisinin kapaklarını çizmiştir. Kısa bir süre önce, artık diğer Noh ajanları üzerinden ilerleyecek olan Kabuki’nin altıncı cildi Scarab piyasaya sürülmüştür. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
negral Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 28, 2008 muhteşem çalışmaları vardı daredevil ve kabuki çizgi romanlarının kapakları şaheserdir ama favorim herzaman esad ribic Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.