Wahsi Oluşturma zamanı: Aralık 28, 2006 Paylaş Oluşturma zamanı: Aralık 28, 2006 Barbar istilalarının sona ermesi ve Avrupa'nın nispeten sakin bir ortama kavuşmasıyla gelişme fırsatı bulan Ortaçağ uygarlığı ile Roma İmparatorluğu'nun klasik kültürü arasında bir köprü görevi gören "Comacine" (Como'lu) inşaat örgütlerinden, daha önceden Roma Kolejleri ile ilgili bölümde söz etmiştik. Haklarında pek çok söz edilen bu örgütlere özel bir dikkatle bakmak ve onları daha derinlemesine incelemek zamanı geldi. Como Ustalarından sık sık söz edildiğini duyan bir mason rahatlıkla şöyle dert yanabilir: "Şu Como Ustalarından da, Masonluğun nasıl bu örgütten kaynaklandığını ve Ortaçağ boyunca ateşi söndürmemeyi nasıl başardıklarını dinlemekten de bıktım... Üstelik bu örgüt hakkında hemen hiç bir bilgimiz yok." Aslında bu sözler tam olarak doğru sayılmaz, zira Como Ustaları hakkında oldukça yeterli bir bilgi birikimine bugün sahibiz. Ancak, gerçeklerin ortaya koyduğundan daha fazlasını Como ustalarına mal etmeye kalkışan heveslilere tahammül edilmemesini de haklı görmek gerekir. Ne var ki, bu sorunu şu ya da bu biçimde çözümlemek bizim buradaki amacımızı aşmaktadır. Bilinen olguları ortaya koyarak Masonluk tarihindeki Como Ustalarının katkılarını ifade eden ünlü kuramı açıklamak şu anki gereksinimlerimizi karşılayacaktır. Como Ustaları kuramı ilk kez, "Leader Scott" takma adıyla yazılar yazan ve gerçek adı Lucy Baxter olan bir hanım tarafından, 1899 yılında Londra'da yayınlanan "The Cathedral Builders: The Story of a Great Masonic Guild" (Katedral İnşaatçıları: Büyük bir Mason Örgütünün Öyküsü) adlı eserde ortaya atılmıştır. Bu eseri 1910 yılında yayınlanan ve W. Ravenscroft tarafından kaleme alınan, topu topu seksen sayfalık bir kitapçık izlemiştir: "The Comacines: Their Predecessors and Their Successors" (Como Ustaları: Öncülleri ve Ardılları). Bazı tarih kitaplarının ve ansiklopedilerin dışında, bu iki kitap masonların elindeki Como Ustaları ile ilgili yetersiz kaynaklardır, ancak İtalyanca'da konu ile ilgili geniş bir literatür mevcuttur. COMO USTALARININ TARİHİ Daha önceden gördüğümüz gibi, Roma İmparatorluğunda tüm sanat ve meslekler "Collegia" (Kolejler) adı verilen kuruluşlar etrafında örgütlenmişti. Collegia'nın her biri, belirli bir sanat ya da bir meslek üzerinde tekelci bir denetime sahipti. Barbar istilaları sonucunda bu örgütler içinde bulundukları kentlerle birlikte yok olmuşlar, yalnızca Roma ve Constantinopolis (İstanbul) kentlerinde bulunan bazıları bu yıkımdan kurtulabilmişlerdi. Kuzey İtalya'da bulunan Lombard Krallığı sınırları içindeki sevimli Como gölü kıyısındaki Como kentinde, mimarlar ve yapı ustalarının oluşturduğu bir Collegium'un varlığını sürdürdüğü sanılmaktadır. Bu örgütün nasıl olup da ayakta kalabildiği bir muammadır. Ancak, yörede bulunan büyük taş ocaklarının varlığı bunun nedenlerinden biri olarak kabul edilebilir. Diğer önemli neden, Lombard devletinin nispeten daha gelişmiş ve güçlü olmasıdır. Bu inşaatçılar örgütü Como gölü çevresini yüz yıllar boyunca yurt edinmiş ve böylece örgütün adı "Como Ustaları" biçimine dönüşmüştür. Rivoira'nın yazdığı "Lombardic Architecture" (Lombardiya Mimarisi) adlı esere göre, "Magistri Comacine" (Como Ustaları) sözlerine ilk kez Lombard Kralı Rotharis (636-652) tarafından düzenlenen yasalarda rastlanmaktadır. Bu yasaların 143. ve 145. maddelerinde Como Ustaları; kendi serf, işçi ve çalışanlarına sahip, her tür yapı işleri için kontratlar ve alt-kontratlar yapmakta tam ve sınırsız yetkili, mimar ve yapı ustalarından oluşan bir meslek ya da kardeşlik örgütü olarak anılmaktadır. Rivoira'ya göre Como yöresinde yapı etkinlikleri hiç bir zaman kesintiye uğramamış, çevrede bulunan çok sayıda taş ve mermer ocakları ile kereste atölyeleri işçi çekmeye devam etmiştir. Ricci'nin "History of Italian Architecture" (İtalyan Mimarisi Tarihi) adlı kitabında, Como Ustaları'nın Ortaçağda geçerli kısıtlamalardan uzak tutuldukları ve özgürce dolaşım hakkına sahip oldukları belirtilmektedir. Ancak, yoğun araştırmalara karşın, ne Papalık fermanlarında, ne Karolenj Krallarının yasalarında, ne de dönemin diğer belgelerinde bu açıklamayı kanıtlayacak bir ipucu bulunmuş değildir. Como Ustaları da, diğer meslek örgütleri gibi, yeni üyelerin katılımı ve yeni yapı kontratları sayesinde, diğer kentlerde localar açarak etkinliklerini ve etkilerini yaygınlaştırmışlardır. İtalyan vakanüvislerine göre, Papa II. Gregory tarafından Almanya'ya misyoner olarak gönderilen Saint Boniface yanında yapı sanatında ustalaşmış çok sayıda rahiple birlikte, onlara yardımcı olmak üzere laik mimarlar da götürmüştü. Aynı kaynaklar, 598 yılında İngiltere'ye misyoner olarak giden Saint Augustine'in de yanında yapı işçileri olduğunu; daha sonra Saint Augustine'in manastırların ve kiliselerin yapımı için daha çok adam gönderilmesini Papadan talep ettiğini kaydetmektedirler. Leader Scott, her iki örnekte de, gönderilen laik yapı usta ve işçilerinin Como Ustalarından olduklarını ileri sürmüş ve bu düşüncesini inşaat yöntem ve biçemlerine dayandırmıştır. Benzer biçimde, Como Ustalarının yöntemlerini Güney İtalya, Sicilya ve Normandiya'da bulmak olanaklıdır. İtalya'daki Como kentinden başlayarak çevreye yayılan Como Ustaları kardeşlik örgütü, Avrupa'nın hemen tüm ülkelerinde kendi özgün yapı sanatlarını uygulamışlardır. Büyük ölçüde Merzario'nun yazdığı "I Maestri Comacines" (Como Ustaları) adlı kitaba dayanan Leader Scott, Como Ustalarının tarihini bir özet olarak şöyle ifade etmektedir. · İtalya Barbarların istilasına uğrayınca, tüm Collegia örgütlenmesi sindirilmişti. · Roma'da bulunan mimarlar koleji Comum Cumhuriyeti'ne (Como'ya) taşınmıştı. · Erken Orta Çağ döneminde, Avrupa'daki en önemli yapı örgütü; yasaları, yöntemleri ve çalışmaları ile tam olarak Roma sanatının izlerini taşıyan ve bu bakımdan Roma Collegia'sının devamı niteliklerini gösteren Como Ustaları'dır. · İtalyan vakanüvisler, mimar ve yapı ustalarının Saint Augustine'i Britanya Adalarındaki misyonunda izlediklerini kaydetmişler ve diğer İtalyan tarihçiler bu görüşü yinelemişlerdir. · O dönemde, yapı işlerinden anlayan rahiplerin bulunması olağandı ve Como Ustalarına bağlı bir rahipler grubu mevcuttu; manastır örgütleri içinde de nitelikli mimarlar bulunmaktaydı. · Augustine'in Britanya misyonu hakkında Bede'nin aktardıkları, misyona bağlı mimarların bulunduğunu kanıtlamaktadır. · Papanın Britanya misyonu için, eski Roma inşaat geleneklerine bağlı Como Ustaları arasından mimar seçmiş olması güçlü bir olasılıktır. Britanya'daki çalışmaların belgeleri de, bunun doğru olduğunu ortaya çıkarmaktadır. · Saxon mimarisinde de, tıpkı Como Ustalarında olduğu gibi, çeşitli kuş, canavar ve hayvan oymaları sık rastlanan süsleme tekniklerindendir. Fizyolojistler, Saxon mimarisindeki oyma konularının Latin kökenli olduklarını ileri sürmektedirler. · Britanya misyonunu anlatan Bede'nin ve Hagustald'lı Richard'ın yazılarında kullanılan bazı tümce ve terimlerin, aynen Kral Rotharis'in yasalarında yer almakta olması, bu yazarların Como Ustalarının yapı terimlerine aşina olduklarını ortaya koymaktadır. Eğer bu sıralanan varsayımlar doğruysa, karanlık çağlar boyunca yitirildiği sanılan uygarlık ve sanatların aslında Como Ustaları örgütünün işçi ve sanatçıları tarafından nasıl korunduğunu belirleyen çok önemli açıklamalara ulaştığımız söylenebilir. Como Ustaları, yalnızca inşaatçı olarak düşünülmemelidir; onlar, heykeltıraşlık, resim, mozaik, ağaç işleri ve oymacılık gibi bir çok farklı sanatı, hatta müzik ve edebiyatı da bir arada uygulamayı biliyorlardı. İçinde birçok dost geminin yok olduğu azgın bir denizi aşar gibi, Como Ustaları örgütü, Avrupa'daki fırtına kesilip de, Barbar kavimler barış ve toplu yaşam için hazır duruma gelene dek, uygarlık gemisini yüzdürmeyi başarmışlardı. Eğer mimarlık tarihinde süreklilik hiç aksamamışsa ve daha yakın zamanların yapı örgütleri kendi sanat, gelenek ve göreneklerini eski çağlara bağlayabiliyorlarsa, bu devamlılık karanlık çağlar süresince zinciri koparmamayı başaran Como Ustalarının sayesindedir. Ancak tüm bu varsayım ve açıklamalar henüz yeterince doğrulanmamıştır ve Como Ustaları kuramı hala yalnızca bir kuramdan ibarettir. Her zaman titizlik gösteren Rivoira, tüm bunları kabul etmekte çekingen davranmakta ve Como Ustaları'nın örgütlenmesini ve kullandıkları terminolojiyi yeterince bilmediğimizi vurgulamaktadır. Ancak yine de, onların rollerinin pek önemli olduğunu düşünmekte, yalnızca eski collegia ile bir bağlantı halkası oluşturmakla yetinmeyip, Gotik Mimari ile çiçeklenen Rönesans’ın yollarını da Como Ustalarının döşediğini varsaymaktadır: "Como Ustalarının ya da Lombard yapı örgütlerinin, örgütlenme biçimi ve ne tür dış etkilere açık oldukları tam olarak bilinmese de, Lombard Krallığının son bulmasına kadar varlıklarını sürdürdükleri kesin olarak kanıtlanmıştır. Özgürlüklerin ilk esintisi ve yeni zanaat örgütlerinin ortaya çıkışı ile birlikte, Como Ustaları, kendilerini zamanla geliştirerek yavaş yavaş bir Ortaçağ kurumuna dönüşmüşlerdir. Örgütün üyelerinin, kendilerini daha yetkin bir duygu ve düşünce birliği, daha yoğun bir örgütlenme içinde bulmuş olmaları gerekir. Bu durum onlara, İtalya'daki en yetkin yapı işlerini gerçekleştirmelerini sağlayan üstünlüklerini koruma koşullarını getirmiştir. Bundan fazlasını söylemek olanaklı değil. Ancak, tüm gelenekleri bir yana bıraksak da, yapılar ve anıtlar söylediklerimizi doğrulamaya yeterlidir." Rivoira kadar titiz davranmayan Merzario, benzer bir tanıklık sunmaktadır: "Tüm İtalya'yı kaplayan bu karanlıkta, yalnızca bir tek küçük lamba ışık saçmayı sürdürdü ve geniş İtalya mezarlığında parlak bir kıvılcım olarak kaldı. Bu, Como Ustalarının ışığıydı. Onların tek tek adlarını bilemiyoruz ama, ruhlarının esintisini yüz yıllar ötesinden duyumsayabiliriz. Rahatlıkla söyleyebiliriz ki, 800 - 1000 yılları arasında gerçekleştirilen tüm sanat eserlerinin büyük bir kısmı Como Ustaları kardeşlerinin eseridir. Bilgili kişilerin yetki ve yargısı bu iddiayı doğrulamaktadır." Agostino Segredio da aynı kanıyı taşımaktadır: "İnşaat örgütlerinden ve onların kıskançlıkla sakladıkları gizlerinden söz ederken, Como Ustalarından kaynak bulan ve Ortaçağın en güçlü, en büyük örgütü olan Masonluğu unutmamak gerekir. Como Ustaları, Alpleri aşarak Avrupa'ya yayıldı. Papalar bu örgütü kutsadı, krallar korudu; güçlüler bu örgütün saflarına katılarak onurlandılar. Yapı işleri ile ilgili sanatları büyük bir kıskançlık ile korudular, katı yasalar ve şiddetli cezalar ile başkalarının yapı sanatını öğrenmelerini engellediler. İstekliler, uzun ve zorlu sınavlardan sonra örgüte katılabildiler. Öğretileri ve toplantıları gizemlerle doluydu. Kendi köklerini Süleyman’ın Tapınağında buldular." Leader Scott ise konuyu şöyle özetler: "Günümüz Masonluğunun içinden çıktığı gerçek kaynağın Como Ustaları olduğu hakkında kesin bir kanıt bulunmamasına karşın, Como Ustaları örgütünün Roma Collegia'sı ile Ortaçağın meslek ve sanat örgütleri arasında bir bağlantı halkası olduğunu kabul etmemiz gerekir." Joseph Fort Newtonda bu yorumu desteklemektedir: "Roma'yı terk etmelerinden sonra, Mimarlar Collegium'unu izlemenin pek güç olduğu bir dönem başlamaktadır. Ne mutlu ki, yakın zamanda gerçekleştirilen bazı araştırmalar bu çabayı oldukça kolaylaştırmış ve her şeyi tümüyle öğrenmek olanaklı olmasa da, serüvenlerinin büyük bir bölümü aydınlığa kavuşmuştur. Bugüne dek mimarlık tarihinde, Roma'nın klasik sanatı ile Gotik mimarinin başlangıcı arasında bir boşluk olduğu düşünülmekteydi. Aynı biçimde mimarların öyküsünde de, Roma Collegia'sı ile katedral yapıcıları arasında benzer bir kesinti olduğu sanılıyordu. Bu boşluk tam anlamıyla doldurulmamış olsa bile, Leader Scott'un yazdığı, hem bir sanat yapıtı ve hem de yetkin bir araştırma kitabı olan "The Catherdral Builders" sayesinde önemli aşamalar kat edilmiştir. Scott'un kuramı, yitirilmiş bağlantıyı Como Ustalarında bulmaktadır. Bu mimarlar örgütü, Roma İmparatorluğu'nun yıkılmasıyla, Como gölü üzerinde bulunan bir adaya taşınmış ve karanlık çağlar süresince klasik sanatın geleneklerini yaşatmayı başarmıştır. İtalyan mimarisinin farklı biçemleri doğrudan bu örgütten türemiş ve nihayet Como Ustaları, kendi mimarlık uygulamalarını Fransa, İspanya, Almanya ve İngiltere'ye götürmüşlerdir. Böyle bir kuram oldukça zor kavranır ve kesin kanıtlardan yoksun olabilir, ama Scott olabildiğince doğru bir yaklaşım içindedir." Diğer yandan, Como Ustaları kardeşlik örgütünün varlığını bile kabul etmeyen ya da Ortaçağ mimarisindeki etkilerini pek önemsiz bulan yazarlar da vardır. R. F. Gould aşağıdaki satırlarda bunu açıkça ifade etmektedir: "XIII. Yüzyılın başlarında tüm ülkelerde birer inşaatçı Collegia'sı bulunduğu ve bunların Papalığın kutsaması ve koruması altında tüm yeteneklerini dinsel yapıların inşa edilmesine yönelttikleri biçiminde günümüzde genellikle kabul edilmiş bulunan düşünce tümüyle sınırsız bir düş ürünüdür. Pek ünlü, ancak oldukça hayalci bir yapıt olan "Historical Essay on Architecture" (Mimarlık Üzerine Tarihsel bir Deneme) adlı kitabında Hope, "Magistri Comacini" diye adlandırılan bir grup gezgin mimarın Ortaçağ boyunca Avrupa'da etkinlik gösterdiğini belirtmektedir. Bu düşünce geçenlerde Leader Scott tarafından yeniden canlandırılmış ve Como Ustalarının aslında Roma kolejlerinin bir devamı olduğu, Como'da yerleştikleri, Lombard kralları tarafından görevlendirildikleri, güçlü ve iyi örgütlenmiş bir meslek kuruluşu biçimine geldikleri ve tüm Ortaçağ mimarisine egemen oldukları ileri sürülmüştür. Ancak böyle bir kuram, olası olsa bile, Ortaçağ mimarisi üzerindeki karanlığı gidermeye yeterli değildir. O dönemde mimarlıkta karşılıklı etkilenmeler sıkça görülen bir özelliktir; yine de yerel ekollerin çalışmaları öylesine kendine özgü çizgiler taşımaktadır ki, varlığı kuşkulu olan merkezi bir meslek örgütünün etkisi görülmemektedir." Diğer yandan George Edmund Street, Como Ustaları kuramını tümüyle hatalı olarak değerlendirirken; Wyatt Papworth, böyle bir örgütün hiç bir zaman var olmadığını belirtmektedir. Büyük olasılıkla, bu karşı çıkışlar Como Ustaları kuramının abartılmasına gösterilen bir tepkidir. Oysa Leader Scott, Como Ustalarının Avrupa uygarlığını kurduklarını ya da Gotik mimariyi yarattıklarını iddia edecek kadar ileri gitmemiştir. İleri sürülen yalnızca, Como bölgesinde bir mimarlar örgütünün uzun yıllar boyunca varlığını sürdürdüğü ve yaygın bir etki yarattığından ibarettir. Scott, Como Ustalarının diğer ülkelere olan etkisi konusunda titiz davranmış, bir çok konunun henüz aydınlatılmadığı hakkında okuyucularını uyarmıştır. Como Ustaları örgütünün Roma Collegia'sı ile olan bağlantısını kesin bir kanıt biçiminde değil, bir olasılık olarak sunmuştur. -------------------- COMO USTALARI VE MASONLUK Masonlar, kendi örgütlerinin cennet bahçesinde Adem tarafından kurulmuş olduğu ya da Tanrı evreni yaratmadan önce bile varolduğu biçimindeki olanaksız bir eskiliği öne süren, sıradan ve yersiz savlarını çoktandır bir yana bırakmışlardır. Masonluk bu durumuyla da oldukça eski sayılır ve üstelik düşsel bir bağlantı ile süslenmeye gerek duymayacak denli onurlu bir geçmişe sahiptir. Masonluğun bir evrim sonucu zaman içinde gelişip ortaya çıktığı biliniyor. Bu bakımdan masonlar, Masonluğa benzeyen ya da Masonluğun öncülü olabilecek kurumların, nerede ve ne zaman olursa olsun doğuş ve gelişimlerinin incelenmesine özel bir ilgi gösterirler. İşbirliği ve kardeşliğin kullanımı, gizlilik ilkesinin bulunması, amaçlara sadakatle bağlılık içinde çabaların sürdürülmesi gönüllerin derinliklerinde saklı ülkülerin parlaması için daima esin vermiştir. Como Ustalarının öyküsüne işte bu değerler ışığında bakmak gerekir. Masonluğun yalnızca genel anlamda tarihi bağlarla bağlı olabileceği bu eski örgütün, bir mason örgütü olduğunu ileri sürmek olanaksızdır. Masonluk tarihi ile mimarlık tarihi iç içe geçmiştir. Bu yüzden, mimarlık hakkında yeni bir bilgi, Masonluğun gelişiminin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Como Ustalarının tarihi, Masonluğun gerçek tarihinin bir bölümü olabilmesi açısından değil, mimarlık tarihine ışık tutabilmesi açısından çok değerlidir. Como Ustaları örgütü bir çok bakımdan, sonradan spekülatif Masonluğu doğuracak olan, inşaatçı meslek örgütlerine benzerlikler göstermektedir. Ancak, çok hayalperest olmadıkça ya da Masonluk sözcüğüne gereğinden daha geniş anlamlar yüklemedikçe, Como Ustalarını, Masonluğun öz atası olarak görmek olanaklı değildir. İzleyen satırlarda adım adım geliştirmeye çalışacağım kendi kuramım, güya İngiltere'den kaynaklandığı iddia edilen Masonluğun, aslında Gotik mimari ile doğan meslek örgütlerinin arasından zamanla gelişip evrimleştiği biçimindedir. Bu meslek örgütlerinde bulunan ahlak, din ve törensellik tohumları, uygun bir ortam bulma şansına kavuşarak gelişmiş ve XVII. yüzyılda operatif özelliklerin giderek azalması ile tümüyle düşünsel bir yapıya dönüşmüştür. Bu dönüşüm döneminde kimi gizlici (okült) kaynaklardan yeni özellikler de katılmış ve bu gelişim, tüm Masonluğu türetecek olan Londra Büyük Locasının 1717 yılında kurulması ile zirveye varmıştır. Masonluk hakkındaki bilgileri oldukça sınırlı olan Leader Scott, haklı olarak günümüz Masonluğu ile Como Ustalarının Masonluğunu (!) birbirine karıştırmamak konusunda pek dikkatlidir. Bu konu hakkındaki düşüncelerini dile getirdiği bölüm hemen her zaman diğer araştırmacılar tarafından eksik olarak yinelenmiştir. Bir yandan Scott'un iki örgütün tarihsel bağlantısı üzerine geliştirdiği kuramı sunmak, diğer taraftan günümüzde varolan biçimi ile Masonluk hakkında ne denli az bilgisi olduğunu göstermek amacıyla, aşağıda bu bölümün tümüne yer verilmiştir. Alıntı yapılan bölüm Scott'un kitabının 16. sayfasından başlamaktadır: "Bu bölümü yazmaya koyulduğum sırada garip bir rastlantı sonucu, mason örgütlerinin törenleri ve uygulamaları hakkında eski bir İtalyanca kitap elime geçti. Elbette, kitabın adı belli olmayan yazarı işe Süleyman Tapınağının mimarı Adoniram'dan başlıyordu. Çok sayıda işçiyi yöneten Adoniram, tümünü isimleriyle ayırt etmekte zorluk çektiği için, işçileri üç kısma bölmüş: "novices" (çıraklar), "operatori" (kalfalar) ve "magistri" (ustalar). Her sınıf farklı bir işaret ve parolaya sahip olduğu için, ücretleri kolaylıkla ödenebiliyormuş ve böylelikle hile yapmaya yeltenenlere karşı önlem alınabiliyormuş. Çalışanlar arasında aynı gruplaşmanın Roma Collegia'sında da bulunması oldukça ilginçtir. Süleyman zamanında örgütün en başta gelen simgeleri "Süleyman Düğümü" ya da "Sonsuz Düğüm" ile "Judah Aslanı"ymış." "Anonim yazarımız, Masonluğun günümüzdeki tinsel anlamıyla ikinci kez canlanmasının, herkesten çok, Oliver Cromwell sayesinde gerçekleştiğini söylüyor. Tanımladığı mason tören ve uygulamaları Ortaçağ batıl inançlarını, çocuk oyunlarını, kanlı yeminleri ve gizemli bir gizliliği yansıtıyor. Tüm mason işaretleri ve tüm ahlak değerlerinin, mimari bir görünüm altında, mason locası tarafından simgelenen "el dokunmaksınız inşa edilen tapınak" düşünü maskelediğini söylüyor. Asıl önemli olan husus, tüm törensel uygulamalar ve mason amblemlerinin, örgütlenme ve terminoloji açısından, çok uzun zaman önce varolmuş bir gerçeği, Como Ustalarının çalışma düzenini işaretlemeleridir. Tüm mason gizlerini açıklayan bizim isimsiz İtalyan yazarımız, her locanın biri çıraklar, diğeri kalfalar ve sonuncusu üstatlar olmak üzere üç gruba ayrıldığını belirtiyor. Nerede ve ne zaman olursa olsun Como Ustalarında da bu üçlü düzenlemeyi bulmak olanaklı: çıraklar için "Schola", kalfalar için "Laborerium" ve üstatlar için "Opera" ya da "Fabbrica". "Tüm örgütün başında bir "Gran Maestro" ve her locanın başında da bir "Capo Maestro" bulunduğunu söylüyor anonim yazarımız. Ayrıca yine her mason locasında iki "Soprastanti", bir hazineci ve bir katip bulunduğunu da belirtiyor. Bunlar tam olarak Como Ustalarının örgütlenmesinde de yer almaktadır." "Günümüz Masonluğunun içinden çıktığı gerçek kaynağın Como Ustaları olduğu hakkında kesin bir kanıt bulunmamasına karşın, Como Ustaları örgütünün Roma Collegia'sı ile Ortaçağın meslek ve sanat örgütleri arasında bir bağlantı halkası olduğunu kabul etmemiz gerekir." İki örgüt arasında yukarıdaki bölümde dile getirilen benzerlikleri geliştirmek olanaklıdır. Como Ustalarının locaları, Büyük Üstatları, gizleri, "L'Arcano Magistero" adlı gizli bir kitapları vardı; önlük giyerler, kendi aralarında para toplarlar, düşkünlere para yardımı yaparlar, tanıtma işaretleri kullanırlardı. Üstelik günümüz Masonluğuna çok yakın gelen simgeleri de vardı: "J" ve "B" sütunları, pergel, gönye, mozaik döşeme gibi...Ne yazık ki, Como Ustalarının inisiyasyon törenleri hakkında her hangi bir veriye sahip değiliz. Bu alanda araştırmalarını sürdüren Ravenscroft, bazı eski mason geleneklerinin ve özellikle Süleyman Tapınağı ile ilgili olanların, Como Ustaları tarafından korunarak bizlere kadar ulaştığını söylerken belki de haklıdır. Gelecekteki buluşlar bu büyüleyici kuramı doğrulayabilir. Ancak, kişisel kanıma göre, önemli bir olgu bu kuramı tümüyle yanlışlayabilmektedir. Bu olgu, Gotik mimarinin filizlendiği meslek örgütleri ile Gotik mimarinin hiç bir zaman yerleşmediği İtalya'da çalışan Como Ustaları arasında hiç bir bağıntının bulunmamasıdır. Masonlukla bağıntılı olduğu kadarıyla Como Ustaları kuramı, henüz havada kalmış ya da yalnızca emeklemekte olarak nitelendirilebilir. Tüm dikkatlerini Ortaçağ tarihine ve mimarisine yönelten günümüz araştırmacılarının bu ilgi çekici konu ile bağlantılı olarak göstermeleri gereken çok çaba var. -Alıntı- Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.