schizophrana Oluşturma zamanı: Eylül 27, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Eylül 27, 2008 Kitabı yaz başında okudum. Başlığı açmak için neden bu kadar bekledim bilmiyorum. Belki de kolay bir kitap olmadığı için. Sindirilmesi zor bir kitap Emanet Dolabı Bebekleri. Bir tren garında bitişik dolaplara terk edilen ve önce aynı yetiştirme yurdunda daha sonra da ıssız bir adada koruyucu aile yanında büyüyen Haşi ve Kiku'nun hikayesi. Karmaşa içindeki dünyalarında ve birbirinden farklı kişiliklerinde ortak tek bir amaç (- kendilerini terk eden annelerini bulup yok etmek- ) güden Haşi ve Kiku'nun. http://www.siyasalkitap.com/imgs/size/150x/emanet_dolabi_bebekleri.jpg Emanet Dolabı Bebekleri Doğan Kitap Şubat 2008 Kitaptan Nerede olduğunu bir süre anlayamadı. Odaya göz gezdirdi. Yanında beyaz bir şey duruyordu. Çarşaf, ölünün ağzından sızan kanla koyu kırmızı boyanmıştı. Kiku, Kazuyo'nun yüzüne, başına ve göğsüne iyice yapışan çarşafa baktı. Bir insanın belden üstü kırmızıya boyanmış gibiydi. Kiku korkuyla titremeye başladı. Teri durmak bilmiyor, sol elinden Kazuyo'nun pudra kokusu geliyordu. Kazuyo'nun kokusu hala yaşıyordu. Kırmızıya boyanmış çarşafla şekillendirilen Kazuyo, sert bir oyuncaktı sadece. Kiku'nun içinde gizlenen şey biraz kendini göstermişti. Demir güllenin binayı yıkma sesi durmaksızın sürüyordu. Yeni ter damlaları çıktıkça, korkusu kırgınlık haline geldi. Bu rahatsız edici sıcağa dayanamıyordu. Farkına vardı, hapsolmuştu. Camlarla ve betonla bölünen bu odada hapsolmuş haldeyim. Ne zamandan beri? Doğduğumdan beri. Yumuşak bir şeyin içinde hapsolmuşum. Ne zamana kadar? Kırmızı çarşaf örtünmüş sert bir bebek haline gelene kadar. Betonun parçalanma sesi geliyor. Dışarıdaki şehir sıcaktan yamuk yumuk olmuş. Bina sürüsü can çekişiyor. Bulanık beyaz, erimeye yüz tutmuş şehir beni çağırıyor sanki. Eski maden adasındaki ıssız şehir gözlerimin önüne geliyor. Percerenin ötesinde sabahın sıcaklığıyla can çekişen Tokyo uzanıyor. Tokyo bana sesleniyor. Sesi duyabiliyorum. Yık! Her şeyi yık! Kiku pencereden dışarı baktı. Noktacıklar haline gelmiş insanlar ve arabalar dolaşıyordu. Kendini, sırıkla atlarken koşmaya başlamadan az önceki gibi hissetti. Bir an kendini gözlerinin önüne getirdi. Tokyo'yu baştan sona yakıp yıkıyordu. Çığlıklar arasında tüm insanları öldürüp, binaları yerle bir ediyor. Şehir hoş bir külle kaplanıyor, böcekler, kuşlar ve sokak köpekleri arasında yürüyen kana bulanmış çocuklar... Bu hayaller Kiku'nun serbest kalmasını sağladı. Müthiş rahatsız edici, yaz ortasında karanlık, dar ve sıcak kutunun içinde hapsolmuşluk düşüncesinden serbest kalmıştı. Kiku'nun içinde eski deri soyulmuş, kabuğu kırılarak, gömülmüş haldeki belleği yavaş yavaş kendini göstermişti. Yaza ait belleği. On yedi yıl önce, emanet dolabı içinde sıcaklığa ve nefes alma zorluğuna direnerek, şok dalgası gibi ağlayan bebeklik hali, o an kendisini hayatta tutan şey, o an kendisine seslenen şey... Ardı ardına ortaya çıkmaya başlamıştı. Nasıl bir sesin kendisini hayatta tuttuğunu anımsamıştı. Öldür! Yık! Ses böyle diyordu. Ses, gözlerinin önünde yayılan beton şehir, noktacıklar haline gelen insanlar ve arabaların can çekişmesiyle üst üste gelerek yankılanıyordu. Yık! Öldür! Her şeyi yık! Kızıl kızıl kusacak sert bir bebek mi olmak istiyorsun? Yıkmaya devam et! Şehri harebeye çevir! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.