Jump to content

Kızıl Tehlike!: Bir Korku Masalı


ensiferum13

Önerilen Mesajlar

http://i36.tinypic.com/675jbs.jpg

 

Kızıl Tehlike! ülkemizde yayımlanan ilk anti-komünist temalı çizgi roman. Soğuk savaşın endişe, hezeyan ve gerilim dolu sosyal ortamının ürünü olan çalışma korkutucu gelecek tasavvuruyla dikkat çekiyor(!)

 

Çizgi romanın okurlar üzerindeki etkileri konusunda birbirine taban tabana zıt iki yaygın görüş vardır. Birinci görüşe göre çizgi romanlar içerdikleri şiddet ve cinsellik nedeniyle okurlarının ruh sağlığını olumsuz etkiler. Diğer görüş, çizgi romanların hayal dünyasını geliştirdiğini, okuma alışkanlığı kazandırdığını savunur. çizgi roman söz konusu olduğunda okurun bu denli önemsenmesinin sebebi okur kitlesini, özellikle 1980’li yıllara kadar, çocukların oluşturmasıdır. Geleceğin yetişkinlerinin hayal dünyalarının gelişmesi ya da okuma alışkanlığı edinmiş olması karşılığında, şiddete ve cinsel sapıklıklara eğilimli olmaları ihtimali "elbette" göze alınamayacak bir kumardır. Bu yüzden çizgi romanın okurlar üzerindeki etkisi yetişkinler için, eğer önemseniyorsa, genellikle bir endişe konusudur. Zaman zaman alevlenen bu tartışmanın az çok ortaya çıkardığı/işaret ettiği bir gerçek varsa o da, çizgi romanın etkili ve yaygın bir anlatım aracı olduğudur, zaten tartışma da bu etkin ve yaygın anlatım aracının içeriğine yöneliktir. Bu özelliği nedeniyle çizgi roman bazan kitlelere "ulaşmak", onları eğitmek hatta açıkça propanga yapmak amacıyla da kullanılmıştır. Amerikan Ordusu’nun II. Dünya Savaşı sırasında, motor tamiri gibi konularda askerlerini eğitmek için çizgi romana başvurduğu bilinir. Türkiye'de Karacan Yayınları tarafından yayınlanan Resimli Dünya Tarihi serisi de çizgi romanın eğitim amacıyla kullanımına bir örnektir. 1961-1967 tarihleri arasında United States İnformation Agency tarafından yürütülen anti-Castro kampanyasında ise çizgi romanın propaganda amacıyla kullanımına tanık oluruz. Bolivya, Şili, Colombia, Meksika, El Salvador gibi Orta ve Güney Amerika ülkelerinin hedef alındığı bu son örnekte, Castro Kiliseye Savaş Açıyor, Castro İşçi Sendikalarını Kapatıyor gibi provakatif isimlere ve içeriğe sahip 9 farklı çizgi roman yaklaşık 16.500.000 adet basılıp süpermarketlerde ve benzin istasyonlarında ücretsiz olarak dağıtılır.

 

Kitle iletişim araçlarının günümüzdeki kadar çeşitli ve yaygın olmadığı Soğuk Savaş yıllarında örneklerine sıklıkla rastlayabileceğimiz propaganda çizgi romanlarının en ünlüsü 1947 yılında, kiliseye bağlı bir kurum olan Catechetical Guild Educational Society of St. Paul tarafından, Amerika Birleşik Devletleri’nde yayınlanır.
Is This Tomorrow isimli çizgi roman, okurlarını komünizm tehlikesine karşı uyarmak amacıyla hazırlanmıştır. Amerika'nın komünistler tarafından ele geçirilmesini anlatan çizgi roman, tamamen renkli ve 52 sayfadır. 10 sente satışa çıkarılan ama daha çok kiliseler tarafından ücretsiz olarak dağıtılan Is This Tomorrow 4.000.000 adetin üzerinde basılır. Kitap aynı yıl A Quand Notre Tour? (Sıra Bizde mi?) adıyla Kanada’da yayımlandığında bu kez komünistler tarafından ele geçirilen Kanada’dır. Çizgi romanın bir propaganda aracı olarak kullanılmasının en ünlü örneği olan Is This Tomorrow'u bizim için daha da ilginç kılan, kitabın Kanada versiyonunun 1949 yılında Türkiye’de Kızıl Tehlike! adıyla yayımlanmasıdır.

 

1949 yılında Türkiye'de, Amerika ya da Kanada'dan daha ciddi ve yakın bir Sovyet tehdidi vardır hiç şüphesiz. II. Dünya Savaşı'nın sonuna kadar tarafsız kalmayı başaran Türkiye, Soğuk Savaş'ta tarafsız kalamayacağının farkındadır. Dünya, Amerika ve Sovyetler Birliği arasında iki kutba ayrılırken Türkiye’nin tercihi Amerika'nın yanında, Batı demokrasilerinin arasında yer almaktır. Amerika açısından da Sovyet etki alanının genişlemesi istenmemekte, özellikle Yunanistan ve Türkiye, ekonomilerinin ve ordularının zayıf olması nedeniyle yakın Sovyet tehdidi altında görülmektedir. 1945 yılında Sovyetler Birliği’nin "Boğazlar’ın müdafaasının Sovyetler Birliği ve Türkiye tarafından müşterek imkânlarla sağlanacağına" ilişkin bir nota vermesiyle tehdit Türkiye açısından somut hale gelir. Kızıl Ordu'nun Türkiye'ye yerleşmesi anlamına gelen bu notaya Türkiye’nin cevabı "hayır"dır. 1947 yılında Truman Doktrini'nde dile getirilen ve 1948 yılında Türkiye’nin Marshall Planı'na dahil edilmesiyle başlayan Amerikan yardımları bu olaydan sonra artarak devam edecektir. Kızıl Tehlike! işte böyle bir dönemde, Ali Toygar, Cumhuriyet Kitabevi tarafından yayımlanır. Kitabın giriş bölümünde yayımlanmasındaki amaç okura şu satırlarla açıklanır: "Kızıl Tehlike!, yalnız aydınlar için hazırlanmış bir ilim eseri değildir. Bu, komünizmin vahim neticelerini hemen hemen hiç bilmeyen halk ve orta okuyucu için tertiplenmiş ve her türlü anlatma vasıtalarının en kuvvetli açıklayıcısı olan resime müracaat edilerek meydana getirilmiştir." 6 sayfalık bir metinden (kitabın başında "Takdim" ve sonunda "Netice" başlıkları altında üçer sayfa) ve 48 sayfalık çizgi romandan oluşan kitabın, kızıl alevler içinde birbirini boğmaya çalışan insanların resmedildiği ve "Bu Tehlike İle Mücadele Edelim!" spotunun yer aldığı provakatif bir kapağı vardır. Komünizmin yayılabilmek için her fırsatı değerlendirdiği ve eğer gaflete düşülürse bunun acı bir şekilde tecrübe edileceğini anlatan üç sayfalık bir metnin ardından çizgi roman sayfaları başlar.

 

Çizgi roman, kendi ifadesiyle, İkinci Dünya Harbi'nden sonra Kanadalı komünistlerin vaziyete hâkim olmasını anlatmaktadır. Bu oldukça acıklı bir maceradır: Her şey büyük bir kuraklıkla başlar. Ardından çekirgeler ve en sonunda da kum fırtınası kıtlık tehlikesini gündeme getirir. Bu tam da Kanadalı komünistlerin beklediği fırsattır, nitekim Kremlin de harekete geçme zamanının geldiğini bildirir. Komünist şefler Montreal'de toplanır ve bu toplantıda memleketin bir numaralı komünisti Jones, hükümeti ele geçirme planını açıklar. Evvela bir buhran yaratılacak sonra da kuraklıktan (kıtlıktan) istifade etmek için bakiye erzaka el konulacaktır. Planın ilk aşaması için sola meyyal belli başlı hatipler elde edilir ve maksatları (Kanada'yı ele geçirmek) için senelerden beri hazırlanan edip ve muharrirler radyo ve matbuatla umumi efkârı kazanmak için harekete geçerek cemiyetin muhtelif elemanları arasında anlaşmazlık ve kargaşa tohumları ekmeye başlar. Bu sırada sinemalarda da sınıf ayrılıklarını körüklemek ve burjuva ahlakını yıkmak için her türlü hile ve desiseye başvurulur (gösterimdeki filmin adı Onun Öteki Karısı'dır). Sınai faaliyetin stratejik noktalarında başlatılan grevlerle üretim felce uğratılır. Başvekilin komünistlerin tertiplediği bir suikast sonucu öldürülmesinin ardından, komünistlerin bir oyuncağı olan Meclis Reisi Stone devlet başkanı olur. Stone'un ilk icraatı yiyecek maddelerinin dağıtımını devlet tekeline almak olur ancak hâlâ yeterli yiyecek vardır. Kremlin'den gelen emir üzerine yiyeceklerin bulunduğu depolardan bazıları yakılır ve suç anti-komünistlerin üzerine atılır. Durumun kötüye gittiğini fark eden Devlet Başkanı Stone komünistlere karşı çıkmaya kalkışır ama çok geç kalmıştır. Memleketin bir numaralı komünisti Jones başmüşavir unvanını alır ve yiyecek maddelerinin yanlızca (komünizme) sadakatleri her türlü şüpheden uzak olanlara dağıtılacağını açıklar. Durumdan ve sürüp giden grevlerden rahatsızlık duyan generallerin bir toplantı bahanesiyle çağrılıp kurşuna dizilmeleriyle komünistlerin önündeki son engel de ortadan kaldırılır ve Jones diktatörlüğünü ilan eder. Komünist Diktatörlük haline gelen Kanada'da eski rejimin kurumlarına karşı hızlı ve acımasız bir tasfiye süreci baş-latılır. Kiliseler bom-balanır, basın san-sür edilir, yabancı memleket radyolarının dinlenmesi ve telefon konuşmaları yasaklanır. Okullarda gençliği tarihe ve milliyete bağlayan güzel ve kutsi her türlü hissi yok eden,dinden ve aileden uzaklaştıran, devleti her şeyin üstünde tutan bir "beyin yıkamaya" girişilir. Komünistleri iktidara taşıyan ama artık bir sorun haline gelen grevler bastırılır, işçiler daha az ücretle ve daha ağır şartlarda çalışmaya zorlanır. Sıra seçimlere gelir, sadece komünist parti adaylarının katılmasına izin verilen seçimler % 100 komünistlerin zaferiyle sonuçlanır. Seçimlerin ardından bankalardaki tasarruf hesaplarına el konulmasıyla özel mülkiyete son verilir. Komünistler amaçlarına ulaşmıştır artık, yeni rejimin zaferi için tertiplenen bir ziyafet sırasında memleketin bir numaralı komünisti Başmüşavir Jones kalp sektesinden ölür. Ama kâbus sona ermez, yerini bir yenisi alır, çünkü komünizm bir şahsın vücuduyla kaim ve ona münhasır değildir
.

 

Tam bir korku masalı olan kitap, ilk 21 sayfasında komünistlerin iktidarı ele geçirmek için başvurdukları/başvuracakları hilelerin, sonraki 27 sayfasında ise komünist bir ülkede yaşamın nasıl olacağının anlatıldığı iki bölüm halinde kurgulanmıştır. Birinci bölümde dikkat çekici olan, komünist tehlikenin uzaktaki düşman bir ülke (Sovyetler Birliği) ile sınırlı tutulmamasıdır. Kremlin'den gelen emirlerle hareket etseler de, ülkeyi ele geçiren Amerikalı/Kanadalı komünistlerdir. Okur için asıl ürkütücü bölüm, komünistlerin iktidara gelmesinin ardından nelerin yaşanacağının anlatıldığı sayfalardır. Yiyecek maddeleri karneye bağlanacak ve her zaman kıtlık olacak, her türlü eleştiri ve farklı görüş ölümle cezalandırılacak, kiliseler kapatılacak, telefon konuşmaları yasaklanacak, işçiler daha fazla çalışıp karşılığında daha az kazanacak, çalışma kampları kurulacak, okulların tek amacı rejime körü körüne bağlı insanlar yetiştirmek olacak, seçimlere muhalefet katılamayacak, bankalardaki paralara ve çiftçinin ürününe el konacaktır, basın sansürlenecek ve en kötüsü de çocuklar ailelerini ihbar edecek duruma gelecektir. Bu zalimane tabloda çocuklar da unutulmamıştır: Şekerci de tamamen kapanacaktır! Kitap sıradan insanın, ölüm, açlık, ailesinin ve parasının elinden alınması gibi en temel korkularına seslenmekte ve onu sinsi ve acımasız düşmana karşımücadeleye çağırmaktadır.

 

Is This Tomorrow'un yayımlanmasından önce de, özellikle II. Dünya Savaşı yıllarında, çizgi romanın günün politik gelişmelerine ilgisiz kalmadığı görülür. Mart 1941 tarihinde Timely Comics (ileride Marvel Comics olacaktır) okurlarını yeni bir kahramanla tanıştırır. Joe Simon ve Jack Kirby tarafından yaratılan kahramanın adı Kaptan Amerika'dır ve görünüş olarak yürüyen bir Amerika Birleşik Devletleri bayrağı gibidir. Amerika Birleşik Devletleri için sabotaj planı yazılı bir belgenin göze çarptığı ilk sayı kapağında Kaptan Amerika, Adolf Hitler'e sıkı bir yumruk atmaktadır. Yumruğun etkisiyle Hitler'in ayakları yerden kesilmiş ve yüzü acıyla kasılmıştır. Kaptan Amerika'yı durdurmaya çalışan Alman askerleri ve Nazi Almanya’sının sembolü “svastika”nın da resmedildiği kapakta "smashing thru, Captain America came face to face with Hitler" (Kaptan Amerika Hitler'e Karşı) yazmaktadır. Bir kez daha tekrarlamakta yarar var, tarih Mart 1941'dir, yani Amerika Birleşik Devletleri'nin II. Dünya Savaşı’na girmesine sebep olacak Pearl Harbor Baskını'na (7 Kasım 1941) daha yedi ay vardır. İki yıldır Avrupa'da devam eden savaşa Birleşik Devletler tarafsız kalmak eğilimindedir ama Timely Comics'in sahibi Martin Goodman hiç de o niyette değildir. 1947 yılında hazırlanan bir spota göre, Goodman ofisinde nazizm ve faşizm tehlikesine Amerikan gençlerinin dikkatini nasıl çekebileceğini düşünürken aklına birden Nazi tehdidini anlatan gerçek hikâyelerden oluşan çizgi romanlar yayınlamak gelmiştir. Bu düşünce 1940 yılında hayata geçirilmiş ve Timely Comics'in ilk süper kahramanı Sub-Mariner, Şubat 1940 tarihli 4. sayısında Naziler’e karşı ilk yumruğu atmıştır. Kaptan Amerika ve Sub-Mariner'in savaşa Amerika'dan önce girmelerinin bir sebebi de Timley Comics'in sahibi Martin Goodman'ın ve yanında çalışan yazar-çizerlerin çoğunun Yahudi olmasıdır şüphesiz. Sebebi ne olursa olsun çizgi roman için yeni bir dönem başlamıştır artık: Çizgi roman bir propanga aracı olarak sahneye çıkmıştır.

 

7 kasım 1941'de Japonya'nın Pearl Harbor'a saldırmasının ardından 8 Kasım'da Amerika Japonya'ya, 11 Kasım'da da Almanya ve İtalya Amerika'ya savaş ilan eder. Bu tarihten itibaren Süperman'den Dick Tracy'e, Mickey Mouse'dan Flash Gordon'a kadar neredeyse bütün Amerikan çizgi roman kahramanları dünyanın dört bir yanında Amerikan askerlerinin ve müttefiklerinin yanında savaşa dahil olur. Zaman vatanseverlik ve fedakârlık zamanıdır, bu sıkıntılı dönemde çizgi roman kahramanları bir yandan demir yumruklarıyla düşmanı perişan ederken bir yandan da cephe gerisindekilere savaşa mali destek vermeleri için borçlanma senetleri almayı, fabrikalarda daha fazla çalışmayı öğütler. Hatta Little Orphan Annie adlı çizgi roman kahramanı, “küçük komandolar” diye bir hareket başlatmayı bile başarır. Sayıları on binleri bulan küçük komandolar savaşan ülkelerine yardım etmek için hurda toplama seferberliğine girişir. Okurlarına macera ve eğlence vaat eden çizgi romanlar için altın bir çağdır bu. Okur kendini kahramanla özdeşleştirmekte zorlanmaz, aynı tarafta çarpışmaktadırlar. Kahramanlar okurla aynı zamanı yaşamaya başlamışlardır, gündelik hayatın içine girmişlerdir. Tüm çizgi roman kahramanları okura, yani Amerikan vatandaşlarına, II. Dünya Savaşı sırasında duvarları süsleyen propaganda posterlerinin bir sloganını tekrarlamaktadır: “We can do it!” Biz yapabiliriz: Onları dövebiliriz. Savaşan bir halkın görmek istediği de budur aslında, düşmanın suratına inen sıkı bir yumruk. Savaşı kendileriyle beraber yaşayan çizgi roman kahramanlarına Amerikan halkının ilgisi büyük olur: 1945 yılına gelindiğinde 70 milyon Amerikalı çizgi roman okurudur, yani nüfusun yaklaşık yarısı.

 

Kızıl Tehlike!’yi II. Dünya Savaşı yıllarında yayımlanan çizgi romanlarla karşılaştırdığımızda ilk göze çarpan, ortada Amerikalılar’ı (ya da Kanadalılar’ı) komünistlerden kurtaracak bir kahramanın bulunmamasıdır. Savaş sırasında yayımlanan ve okura moral veren çizgi romanların aksine Kızıl Tehlike! okura mutlu bir son sunmaz. Savaş zamanında doruğa çıkan kaçış edebiyatının bir ürünü değildir çünkü Kızıl Tehlike!, okurunu birkaç saatliğine gerçek dünyadan uzaklaştırmak amacını taşımaz, aksine gerçek dünyaya döndüğünde çizgi romanın yarattığı paranoyanın devam etmesini amaçlar. Kitabın "Netice" bölümünde yer alan "Siz, ey vatanseverler! Emin olunuz ki her biriniz, bir komünistin dikkatli gözü altında bulunuyorsunuz.", "Ve unutmayınız ki, o sizin zaif ve kuvvetli taraflarınız hakkında, her türlü tahmin ve tasavvurunuzun üstünde, tam bir bilgi sahibidir", "Onun bugünkü biricik amacı, sizin gözlerinizi kamaştırmak ve mümkün olursa, bütün yakınlarınızı sizden nefret ve istikrah ettirmektir" sözleriyle bu paranoya pekiştirilmeye çalışılır. Kitapta dikkat çeken bir başka nokta, "son pişmanlık" durumudur.İyi niyetli Meclis Reisi Stone, askerler, işçiler, akademisyenler, komünistlerin gerçek emellerini anlamakta ve yeterince güçlenmeden onlara karşı koymada geç kalmıştır. Kitabın sonunda, geç kalmanın nelere mal olacağı ve son pişmanlığın bir işe yaramayacağı okura bir kez daha hatırlatılır: Küçük bir çocuk, yabancı memleket radyolarını dinleyen babasını ve dini eşyalar bulunduran, gizli gizli dua eden annesini "devlete" ihbar eder. Öfkelenen baba oğlunu, "Ruhunu elde etmişsiniz, vücudu da sizin olsun" diyerek askerlere doğru savurur ama iş işten geçmiştir artık. Zaten gereken cevabı da askerler ona hemen verecektir: "Biz, ona ve onun gibilere mekteplerde komünizmi aşılarken aklın ve gözün nerede idi, koca aptal!" Bu cevap biraz da okuradır ve ona bu kâbustan kurtulmasının yegane yolunu gösterir: Aklını başına topla, gözünü dört aç, bu tehlike ile mücadeleye hemen başla.

İşlediği konu ve konunun işleniş şekli dikkate alındığında Kızıl Tehlike!'nin, çizgi romanın o yıllardaki asıl hedef kitlesi olan çocuklara hitap ettiğini söylemek mümkün değil. Hatta kitap baştan sona yetişkinlerin korkularını hedef almıştır ve aslında "bu tehlike ile" mücadeleye katılması beklenen "vatanseverler" de yetişkinlerdir. Kitabın son mesajı da (aklın ve gözün nerede idi, koca aptal!) yetişkinleredir zaten. Söylemek istediklerini basit klişelere dönüştüren, bunları sıkça tekrarlayan veokurun korkularına hitap eden yapısıyla, bir propaganda metni olarak başarılı sayılabilecek kitap, çizgi romanda bulunması gereken güçlü dramatik yapıdan yoksundur. Olayların birbiriyle zamansal bir bağlantısı olmaması bir yana, Jones dışında (ki O da arada bir görünmektedir) okurun takip edeceği bir karakter de bulunmamaktadır. Zaten yüzlerce dramın, eziyetin bir biri ardına anlatıldığı kitapta sadece birkaç isim zikredilir, bütün dehşeti isimsiz, sıradan insanlar yaşayıp durur. Kitap bu haliyle, bir çizgi romandan çok, "Geç Kalma!" uyarısını tekrarlayıp duran bir dizi propaganda afişinin bir araya getirilmiş hali gibidir.

 

Kızıl Tehlike!'nin Türkiye macerasına ilişkin bilgiler çok sınırlı: "Takdim" ve "Netice" gibi çizgi romanlarda alışık olmadığımız bölümlere yer veren, kitap formatında yayınlanan belki de ilk Türkçe çizgi roman olan Kızıl Tehlike!'nin, Türkiye'de kaç adet basıldığını, ne kadar ilgi çektiğini ya da televizyonun henüz yaygınlaşmadığı yıllarda yayımlanan bu propaganda çizgi romanının okur üzerindeki etkilerini bugün tespit etmemiz mümkün değil. Ancak fiyatının 65 kuruş olmasından yola çıkarak (zamanın popüler dergilerinin fiyatı 50 kuruştur) kitabın bir propaganda ürününden beklenin aksine ucuz olmadığını söyleyebiliriz. Kitabın yayıncısı Ali Toygar, Cumhuriyet Kitabevi tarafından yayımlanan diğer kitapları incelediğimizde politik içerikli başka bir kitaba rastlayamayışımız, kitabın yayıncısının da bu işi sırf propaganda amacıyla yapmadığı izlenimini veriyor. Gene de, Çocuk Bakımı, Süt Çocukları Jimnastiği, Radyoda Evin Saati gibi kitaplar yayınlayan yayınevinin Kızıl Tehlike! gibi bir propaganda kitabı yayınlaması fazlasıyla merak uyandırıcı. Kızıl Tehlike!'nin yolunun Türkiye'ye düşmesinin sebepleri üzerine yapılacak fikir yürütmeler bizi,1949 yılında hazırlanan Thornburg Raporu'na kadar götürebilir. Amerika tarafından, müstakbel müttefiki Türkiye hakkında hazırlatılan raporun "Tavsiyeler" bölümünde yer alan 138. sayfasında "iyi seçilmiş Amerikan kitap ve mecmualarının daha büyük sayılarda bulundurulması esaslı bir ihtiyacı karşılayacaktır. Amerikan romanları, milli bir vasıf olan yeni bilgi ve fikirleri aksettirmek veya bazı hallerde yaratmak bakımından faydalıdır" denilmektedir. 1949 yılına ait kitap ve raporun hangisinin önce hazırlandığını/yayımlandığını tespit edemememiz nedeniyle aralarında doğrudan bir bağlantı kurmamız güçleşse de Kızıl Tehlike! hiç şüphesiz Thornburg Raporu'nda bahsedildiği üzere "fikirler yaratmak" amacında olan bir çizgi romandır. Kapağı dışında orijinal metne ulaşmamız mümkün olamadığından çeviri aşamasında metinde bir değişiklik yapılıp yapılmadığı sorusuna da cevap veremiyoruz. Ancak, Türkçe'de yayınlanan haliyle, Kanada'da geçen bir hikâyeyi anlatan çizgi romanın yerel hiçbir öğe içermediğini söyleyebiliriz. Bu durum nedeniyle kitabın orjinalinin ve Kanada versiyonun okur üzerinde yaratmak istediği etkiyi, Türk okur üzerinde yaratması çok zor görünüyor.

 

Elimizdeki sınırlı bilgiye rağmen, Dünya ve Türkiye için paranoya yılları olan Soğuk Savaş döneminin tipik bir ürünü olan Kızıl Tehlike!, sırf içeriği ve yayınlanış tarihi nedeniyle, çizgi romanın Türkiye macerasındaki en ilginç örneklerden biri olarak anılmayı hak ediyor.

 

 

Tanyel Ali Mutlu

alıntıdır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...