KATA Oluşturma zamanı: Aralık 29, 2006 Paylaş Oluşturma zamanı: Aralık 29, 2006 Kendisinde olmayanı... Bektaşi,camide namazdan sonra dua etmiş: - "Ey ulu Tanrım, bana bir rakı parasi ver!" Yanında namazını bitiren softa da, ellerini kaldırmış: - "Rabbim, bana iman ver!" İki duayı da işiten hoca, Bektaşiye: - "Bak, herkes ne istiyor Tanrı'dan, sen rakı parası. Utanmıyor musun?" demiş. Bektaşi usulca: - "Ne yapalım hoca efendi, herkes kendisinde olmayanı ister", demiş. Bırakıyorum kuyruğu .... Bir gün Bektaşi'nin eşeği kaçar. Peşine düşer. Eşek bir uçurumun ucuna geldiğinde, Bektaşi onun kuyruğundan yakalar. Eşeği yukarı çekmek için gücü yetmemektedir. Bıraksa eşek uçuruma düşecek. Aklına ne kadar evliya adı geldiyse hepsini saymaya başlar. Eşek gitgide elinden kaymaktadır. Bektaşi dayanamayacağı anlar ve sonunda haykırır: – "Ey ulu evliyalar! Eğer geldiyseniz savulun, bırakıyorum kuyruğu." Vaaz.... İmam camide vaaz veriyor: - Allah ne sağdadır, ne soldadır, ne göktedir, ne yerdedir... Bektaşi: - Ulan, diyor, şuna yok diyeceksin, ama, dilin varmıyor... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Wahsi Yanıtlama zamanı: Aralık 29, 2006 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 29, 2006 naspin evliyalar eşegi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Weysel44 Yanıtlama zamanı: Aralık 29, 2006 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 29, 2006 çok ii yaa .... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sirius Yanıtlama zamanı: Aralık 29, 2006 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 29, 2006 Bektaşi ve halk toplanmış sohbet etmektedir. Aralarından biri "Ne olacak bu dünyanın hali. Herşey alt üst oldu yahu" diye yermektedir. Bektaşi usulca döner "altının üstünden daha hayırlı olup olmadığını nerden biliyorsun." diye yanıt verir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
karaleke Yanıtlama zamanı: Şubat 9, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 9, 2007 super fıkra valla saol Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
raskolnikov Yanıtlama zamanı: Aralık 29, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 29, 2008 Avci Sultan Mehmet bir gün adamlariyla beraber aksama kadar bir keklik bile vuramaz. Bunun sebebinni de, sabahleyin gördügü bir dervisin ugursuzluguna baglar. Solaklara seslenir. Saraydan cikarken, su su tipte, sivri külahli, sirti kambur birinin önünden gectigini ve hemen bu adami bulmalari emrini verir. Tarife göre Bektasi babalarindan ayyas Hamza Babayi yaka paca huzura getirirler. Sultan: " Bre ugursuz, nabekar!.. Bugün sabahleyinkarsima ciktin. Bu yüzden aksama kadar bir ava rastlayamadim. Bu ne ugursuzluktur. Vurun kellesini... " Bektasi bakar ki kelle elden gidiyor. Son bir dilegini aciklamak icin söz alir: " A devletlum siz beni gördünüz bir keklik vuramadiniz. Ama insaf ediniz, benim de bugün ilk gördügüm sizdiniz ve kellemi kaybediyorum. Söyleyin, ugursuzluk hangimizde!... " -------------------- Sofulardan bir zevzek, Bektaşi ile güya alay etmek için ona her rastlayışında rüyalar uydurur söyler ve bu rüyaların konularını da , mutlaka Bektaşi babalarını küçültecek uydurma vakalara ayırırmış. Bir sabah Bektaşi işine giderken bu zevzek herif yine kendisini karşılamış: - Aman dostum, bu gece öyle bir rüya gördüm ki bayılacaksın. Diye söze başlamış ve rüyasında, bir Bektaşi babasının kendisinin ağzına tükürdüğünü anlatmış. Bektaşi, rüyayı büyük bir dikkatle dinlemiş. - Hakikaten, rüya çok mühim... Her halde bizim baba senin suratına tükürecekmiş. Fakat bu tükürük, yanlışlıkla ağzına girmiş. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
cgds33 Yanıtlama zamanı: Aralık 30, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 30, 2008 Her zaman olduğu gibi yine harika bir paylaşım Raskolnikov. Paylaşımlarını bizden esirgeme... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.