ensiferum13 Oluşturma zamanı: Ekim 1, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Ekim 1, 2008 (düzenlendi) Amerikan çizgi romanının tarihi ile ilgili yazının üçüncü ve son bölümü.. YENİ YÖNELİMLER Reagan döneminin şafağında, "sert ve gerçekçi" denen tarzın ilk izleri görüldü. 158. sayıdan itibaren Gözüpek ("Daredevil") üzerinde çalışmaya başlayan Frank Miller'ın öykü anlatma üslubundaki gerçekçilik ilgi görünce, bu tarz yükselişe geçti. 80'lerin başında Atlantiğin öte yanında, özellikle Alan Moore'un şahsında önemli gelişmeler oluyordu. Çizgi roman tarihi konusunda son derece bilgili ve mecranın sınırlarını genişletmek konusunda kararlı olan İngiliz yazar, gerçekçi ve sarsıcı süper kahraman çizgi romanı "Miracleman" ve baskıcı bir sisteme karşı bir anarşistin tek başına mücadelesini anlatan bilimkurgu çizgi romanı “V for Vendeta” ile Amerikan yayınevlerinin dikkatini çekmişti. Ama önce süper kahraman aleminde görebileceğiniz en büyük temizlik işi için bir mola... KRİZ VE TEMİZLİK Diğer yayınevlerini satın alarak bünyesine geçirdiği süper kahramanların yaşadığı dünyaları da bir mantığa oturtmak amacıyla paralel evren üzerine paralel evren yaratan DC, "Crisis on Infinite Earths" (Sonsuz Dünyalarda Kriz) serisiyle - bazı kahramanlarının ölümü pahasına -her şeyi tekrar tek bir dünyaya sığdırmaya, karışan kafalar için yeniden basit, anlaşılması kolay bir evren yaratmaya soyundu. Her şey dinip toz bulutu kalktığında DC okumak artık eskisine kıyasla epey kolaylaşmıştı. Ancak eski bir DC okuruysanız, bildiğiniz her şeyi unutmanız gerekiyordu şimdi de. Çünkü bu temizlikle bütün DC evreni "silbaştan" yapılmıştı ve eski sayılardaki her şey artık geçersizdi - hiç "olmamıştı" o olaylar. SERT VE GERÇEKÇİ 1986'da Frank Miller "Daredevil' başladığı işi Batman öyküsü "Dark Knight Returns" (Kara Şövalye Dönüyor) ile yeni bir düzeye taşıdı. Kendi 30. yaşında artık çocukluk kahramanı Batman'den daha yaşlı olma fikrini kaldıramayan Miller, bunun sonucunda Batman'i yaşlı ve süper kahramanlıktan emekli bir Bruce Wayne olarak resmediyor, çizgi romanda gerçeğe ve karanlık yeni bir dönemin dörtnala gelişini haber veriyordu. 70'lerle birlik Clint Eastwood'un Dirty Harry'si gibi yasaları iplemeyen sert ve intikamcı anti kahramanlar popülerleşmeye başlamış (Nitekim Marvel'ın tam da böyle bir tip olan Punisher karakteri de 70'lerde ortaya çıkmıştı). Miller'ın "Batman Returns"ü başta olmak üzere kimi çizgi romanlar, ABD ile Sovyetler Birliği arasında gerginliğin tırmandığı, Hollywood'd; "hayatta kalma" üzerine kurulu bol silahlı bilimkurguların ve Charles Bronson'ın "Death Wish" filmlerinin hiç sonu gelmeyecekmiş gibi göründüğü muhafazakar Reagan yönetimi döneminin karanlık ve bir o kadar da karamsar ruh halini yansıtıyordu. Ama hiçbiri soğuk savaş geriliminin nabzını Alan Moore'un "Watchmen"i gibi tutamıyordu. Daha önce "Swamp Thing" serisiyle Amerikan süper kahraman çizgi romancılığına görülmemiş bir tematik olgunluk getiren Moore'un yazdığı ve Dave Gibbons'ın eski çizgi roman geleneğini yadedercesine çizdiği Watchmen, son derece sofistike bir yapıttı. İlk bakışta "süper kahramanları gerçekçileştirme" şeklindeki yeni yönelimin düz bir örneği gibi görünen Watchmen, bir taraftan çizgi romanın tarihi ve doğası üzerine bir soruşturma yürütürken, bir taraftan Nixon'ın hâlâ ABD Başkanı olduğu alternatif bir 80'lerdeki korku ve güvensizlik hissini mercek altına yatırıyor, bir taraftan da kemikleşmiş takıntıları, değiştirilemeyen kusurları, kurtulunamayan kuşkuları ve bunlara eşlik eden kapkara beyhudelik duygusunu inceliyordu. Kazıdıkça altından yeni zenginlikler çıkan, defalarca okunup her seferinde yeni bir yönü keşfedilebilecek olan "Watchmen, Hugo bilimkurgu ödülünü alan ilk ve tek çizgi roman olarak (Watchmen'den sonra çizgi romanlar bu ödülün kapsamı dışında tutuldu), çizgi romana bakışın değişmeye başlamasında çok önemli bir rol oynadı. (Tıpkı eski "yeraltı çizgi romancısı" Art Spiegelman'ın karakter olarak fareleri kullanarak Yahudi Soykırımı'nı anlattığı Pulitzer ödüllü çok etkileyici "Maus"u gibi.) KARANLIK ŞEMALAR Frank Miller ve Alan Moore'un açtığı yoldan birçok yazar devam etti. ilk başta ana akım upuzun bir söylev işlevi gören bu hareketten sadece "karanlık ve sert" sözcüklerini çekip alarak, bu üsluba gayet yüzeysel bir şekilde yaklaştı. Böylece 90'larda şiddete başvurmaktan çekinmeyen sert anti-kahramanlar ve karanlık mekanlar giderek yaygınlaştı. Ama pek çoğunun anlamlı bir tematik bağlamı yoktu; yeni yönelimi estetik bir mesele olarak görüyorlardı besbelli. Böylece, 80'lerin 50'leri andıran tuhaf paranoya atmosferini takiben, Berlin Duvarı'nın yıkıldığı ve Sovyetler Birliği'nin çöküp ABD'yi dünyanın tek süper gücü olarak bıraktığı 90'larda ana akım süper kahraman çizgi romanı "yeni trend" olan karanlık yönelime rağmen daha çok estetikle ilgili ticari bir eğlencelik haline geldi. Ama artık çok önemli bir değişiklik vuku bulmuştu. Artık hem DC'nin yetişkinlere yönelik, Neil Gaiman'ın başyapıtı "Sandman" öncülüğünde süper kahraman janrının dışında yığınla seçenek sunan prestijli Vertigo serisi vardı... Hem de sayıları giderek artan yeni bağımsız yayınevleri ve bağımsız çizgi roman yaratıcıları. 89'da Tim Burton'ın "Batman" filmi, çizgi romana olan ilgiyi yeniden canlandırmıştı. Yetişkinlere yönelik çizgi romanların sayısı artmaya başladığından, böyle bir canlanmanın tam da zamanıydı. 91'de, daha sonra 90'lara damgasını vuran Spawn karakterini yaratacak olan Todd McFarlane, kendi yazacağı ve çizeceği ayrı bir Örümcek Adam serisine sahip oldu. Adı sadece "Spiderman" (klasik serinin adının başında "The Amazing" sözcükleri vardı) olan bu yeni dizinin ilk kitabı, çok sayıda farklı kapakla yayınlanmasının da etkisiyle, satış rekorları kırdı. Farklı kapaklar ve Rob Liefeld'in yazıp çizdiği "X-Force" adlı X-Men serisinin ilk sayısındaki farklı karakter kartları gibi satış numaralarına 90'larda sıkça başvuruldu. 90'ların diğer bir önemli olayıysa, 1992'de gerçekleşti. Todd McFarlane, Rob Liefeld, Jim Lee, Marc Süvestri, Jim Valentino ve Erik Larsen Marvel'dan ayrılarak Image Comics'i kurdular. Bağımsız çizgi roman yayıncılarından biri olarak kabul edilen Image, müthiş bir hitle başladı işe: McFarlane'in "Spawn" serisi. Bağımsız çizgi romanların tarihinde görülmemiş ölçüde çok satan Spawn, diğer küçük firmaların önünü açtı. Ve 1993'te Dark Horse ile Malibu adlı çizgi roman yayınevleri kuruldu. FİLM FURYASI Bugün Amerikan çizgi romanı ana akımda yine geleneksel süper kahraman dizileriyle ayakta dursa da, sadece çocuklara yönelik olmayan, dünyayla alışverişte bulunabilen (özellikle manga'nın etkileri hayli aşikâr), sürekli bağımsız ürün çıkarabilen, olgunlaşmış bir mecra. Marvel'ın iki "Örümcek Adam", "Hulk", "Daredevil" gibi karakterlerle yaptığı sinema çıkarmasının başarısı eğer süper kahraman janrı dışında kalan çizgi romanlar, örneğin Vertigo serisine dahil çizgi romanlar tarafından tekrar edilebilirse, Amerikan çizgi romanı gerçekten de "çocuk işi" yaftasından iyice kurtulup, herkese hitap eden, büyük ve fırsatlarla dolu bir mecra olarak kabul görebilir. Hatta belki, Avrupa'da olduğu gibi, bir "sanat" olarak da. Kutlukhan Kutlu alıntıdır. Ekim 1, 2010 Rauhassa tarafından düzenlendi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
astralruh Yanıtlama zamanı: Ekim 1, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 1, 2008 spider forever:D Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.