Demian Oluşturma zamanı: Ekim 2, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Ekim 2, 2008 Evren Kendi Kendini Oluşturur ve Tanrısal Olan, Herşeydedir Her şey Ölüler kitabında yazılmıştır... Çok eski zamanlarda, düzgün yüzlü Keops veya Sakkara piramitleri yapılmadan çok önceleri, yaratılış sırlarına inisiye olmuş olan eski Mısırlılar, Güneşin her sabah Nout'un karnından çıkıp, her akşam batının son ışıkları yaşayanların evreninin sınırlarını belirlerken, Nout'un ağzında kaybolduğunu biliyorlardı. Ve ayaklarımızın altında ki öbür dünyada toplanmış ölüler, güneşin gece yolculuğunda, Douat'ın 12 bölgesinde ki değişimlerini seyredebiliyorlardı. Ve burun deliklerinden yeniden hayat nefesini bulan ölüler, Güneş kayığının köpek başlı maymun tapınıcılarını, büyülü kürekleri ve Skarabe (Türkçede ki karşılığı bok böceğidir), yani Khapradan oluşan tanrı biçiminde görüyorlardı. Nil vadisinin eski ahalisinin ölüler alemine girmeden ve bilgiler kitabının sayfalarını açmadan önce, onların ebediyeti olacak şaşırtıcı evrenin kapıları açılınca, ölüleri bekleyen tanrılardan bir kaçını öğrenmeliyiz. Ptaah: Ptaah varolan herşeyi yarattı. Ondan önce, ne varlık, ne de yokluk vardı.Yukarıda ne uzay ne de gökyüzü vardı. Hareket eden neydi? Nerede ve kimin yönetimindeydi? Derin, dipsiz su mu vardı? O zaman ne ölüm ne ölümsüzlük ne de geceyi gündüzden ayıracak bir belirti vardı. BİR nefes almadan soluyordu, kendiliğinden hareketli idi: ötesinde hiçbir şey mevcut değildi. Başlangıçta karanlıklar karanlıkları örtüyordu. Boşlukta hapsolmuş BİR, sıcaklığın gücü ile vücut buldu. (Rigveda, x,129-Louis Renou çevirisi) Ptaah tanrıları ve ilkel sulara batmış ülke olan Mısırı yarattı. Onun sayesinde, dünyanın başlangıcında tanrısal sözler söylendi ve tanrılar varlığı bildiler, çünkü Ptaah, Memphis tanrıbilimine göre çoğalma organları olan dil ve yürek idi. O zamandan, ilk kaostan sular ve yerler oluşur oluşmaz, gelecekteki ölülere vaad edilen milyonlarca yıllık yaşamın simgesi olan asanın sahibi idi. Anubis:Ruhları yargılayan tanrılar mahkemesinin başta gelen kişisi Anubis, dünyanın yaratıldığı gün herkesin yerini saptadı ve bunu öyle bir şekilde yaptı ki, herkes için heryer zamanların sonuna kadar burada da öbür dünyada da belirlenmiş olsun. S.Mayassis 'ölülerin ve ruhlarının bir koruyucu tanrısıdır ve bu koruma onlara yardım edip, onları arıtmaya yöneliktir' demektedir Ona kemikleri yeniden toplayan alt dünyanın kapı açıcısı da denir. Ruhun tartılması törenlerinin tamamlanması için, ölüyü karşılayıp elinden tutarak Osirisin karşısına götüren odur. Hareketlerin, mekanların, şekillerin, sayıların, gezegenlerin muhasebecisidir. O aynı zamanda büyü metinlerinin, her ay canavarların yutmak istedikleri ve yıldız takımları arasından Thoth görünür görünmez geriye kustukları ayında koruyucusudur. Başka tanrıların sevgili katibidir. Çünkü 100 kapılı Teb'de hüküm sürecek daha doğmamış firavunların isimlerini Heliopolis (İsanın inisiyatik eğitim aldığı tapınak) kutsal ağacının yapraklarına yazan odur. Karanlıkların ışığı olan Seth'in ışığının aksine (dünyanın uzaya uzayan gölge konisi ışığının)-her ruh güneş ışığını almadan oraya dalacaktır- ölülerin bedenlerini bırakır bırakmaz geçtikleri 12 burç ışığının zıttı olan o karanlık ışıktan farklı olarak, Anubisin ışığı pırıl pırıl ve Osirisin karşısına temiz çıkmış ruhlar için mutluluk vericidir. Bu bir ışık merdivenidir. güneş yaratılmadan önceki ilk yaratılış ışığıdır. Kozmik yumurta, Anubisin ışığıyla aydınlanmıştır. Yaşayanlar için şafak neyse, bu ışıkta ölüler için aynı şeydir. o, onun güne çıkışını sağlayacak ışıktır.S.Mayassis, 'Anubisin ışığı öbür dünyaya giriş veya ruhlar dünyasına çıkıştır' demektedir. Osiris:Osiris de ölülerin koruyucu tanrısıdır. Bütün doğan şeylerin simgesi olduğundan, ölüler arasında ki yeri tamdır; çünkü ölüler, galaksilerin döndüğü gök nehirlerinde ebediyen dolaşmaya başlamadan önce, belki de evren dediğimiz başlangıç ve oluş olan ışıklı ruhların arsında artık belleği olmayan zamanda gelişmeye başlamadan önce, 2. bir defa daha doğacaklardır. Bu dünya uzayın tanınmaz bedeninde ölü bir hücre,ölü bir dünya haline gelinceye kadar, Osiris yeryüzünde biten her buğday tanesinde, ne kadar ilkel olursa olsun her hayat parçacığında ölülerin kalbi ve yüzü olunca onlara yöneltilen her bakışta, Nil'in taşma zamanında ki ter gibi, ellerinden ve ayaklarından süzülen her su damlacığında, yeniden çoğalarak doğacaktır. Osiris, yeryüzü ve uzayda olsun, yaşamsal etkinliktir; bir tanrının görünür şekli altında ölülere yeniden canlanmayı vaadetmek için ve sonuçta Osiris'in görkemi ile yeniden canlanacaklarını vaadetmek için onların dünyasına iner. Çünkü kendini temize çıkarmış her ölü, tıpkı toprağın bağrına düşmüş bir buğday tanesi gibi, evrenin derinliklerinde bir hayat tomurcuğudur. Osirisin destansı devirlerin ilk firavununun zaferi, kutsal kent olan Abydos üzerinde yeniden parlasın, ölülerin koruyucusu tanrı, yaşayanların nefesini ebediyen beslesin... Daima, aydınlık kabirlerinde, ölüler gökyüzünün anası tanrıça Nout'un kollarında, Osirisin etkileri onların organlarını canlandırsın, kemiklerini birleştirsin, büyü merasimlerine göre çarpraz sarılmış sargıları olan ölüler Osiriste kişileşsin, yeniden doğarak. O'nu çoğaltsınlar, ka'ları-ezoterik kopyaları- İalou alanlarının güzelliklerine açılsın. Osiris'in karısı büyücü İsis ağlasın; o İsis ki insanlara bedenlerinin çürümemesi için ne ne yapmak gerektiğini, iç organlar ayrılıp vazolara konduktan sonra bedenin nasıl mumyalanacağını öğretti; o İsis ki kardeşi Seth tarafından öldürülmüş sevgilisini, bütün Mısıra dağılmış, parçalanmış -erkekelik organı hariç, çünkü onu nehirde bir balık yutmuştu- 13 organını bulduktan sonra diriltmişti. Abydos ta ki ünlü nekropolde (Ölüler kenti) Osirisin lahitinin üzerinde, bir yeniden dirilme sahnesini canlandıran nefis bir kabartma vardır. Sanatçı ölüler kitabında yazılı olanı elindeki materyale çok güzel bir biçimde yansıtmıştır. Burada firavun 1. Seth'in dirilişini görürüz. Kral, lahitin üzerine uzanmıştır. İsis sağında Horus solunda ve ikiside ayaktadır. Firavunların başlarının üzerinde, uçan tanrıların simgesi 'Gerçek' akbabası, Asur'da Asurbanipalin başı üzerindeki gibi kanatlarını kapatmış kralın yüzünü gözetlemektedir. Çünkü Abydos gecesinde kral ölümsüzleşecektir.Zamanında Osirisin olduğu gibi.. Ra'nın firavun gibi, Osiris ile doğacak ölü için de aynı şey olacaktır. Piramit metinlerinde yazıldığı, 1. Seth'in dirilişini gösteren kabartmada olduğu gibi, İsis ve Horus ölüyü kutsayacaklar ve ona kalk uyan diyeceklerdir. Ve ölüler yeryüzünü uzaklaşan ölüler gibi değil, gitmekte olan canlılar gibi terkedeceklerdir.Bu ölü firavunlar Osirise doğru gidecekler ve defalarca dinledikleri rahibin sözlerini hatırlayacaklardır: Osiris, sana doğru yükseliyorum... Temizliğim ellerimdedir. Tanrıça Tefnout'un önünden geçtim ve tanrıça beni temizledi... Ben bir rahibim ve bu mabedin rahiplerinden birinin oğluyum... Defalarca işittiğini yeniden hatırlayacaklardır: Bağ çözüldü bu kapıyı geçmek için bilekler serbest kaldı. Üstümde ki bütün kötülükleri yere attım. Hepsi Osirise doğru gideceklerdir. Yüzleri yeniden hayat ve güç bulacaktır; Burun delikleri kuzey rüzgarlarının serinliğini duyacaktır.Gökyüzünün İalou tarlalarında buğdayların büyüdüğünü göreceklerdir. Gecenin kapılarının önünde bırakmış olacakları yaşayanlar, kutsanmış ruhlara her yönden adaklar getirecekler ve bunları kutsal sularla ıslayacaklardır. Evet, hepsi birbiri ardına dirilecek, kalbi çarpmayan Osirisin önünde ebediyen duracaklardır. İsterlerse ve eğer doğru bulunurlarsa, her gece öbür dünyanın 12 bölgesinde yüzen kayıkta oturabilecekler, tanrısal kediyi Heliopolis'in kutsal ağacını yardıktan sonra iç iç organlarının ışıklı tayflar önünde, üst idarecilerin sıralanmasını görecekler ve şöyle haykıracaklardır: Ey güçlü Osiris! biraz önce doğdum. Bana bak, az önce doğdum! Seth: Seth, hayvan başlı kötülük prensi, karanlıkların akıl almaz karmaşasını bizi taşıyan dünyanın altında düşünülen bu harabiyet bölgesinde ki bozucu herşeyi kişileştirir. Kendisine pislik attığı için Horus onun testislerini koparmış, böylece ondan gücünü ve erilliğini almıştır. Mısırlılar Coptosta Seth'in erkeklik organını ellerinde tutan Horusun bir heykelini dikmişlerdir. Silueti titremeden gözönüne getirilemeyen Seth, ünlü lanetlemelerle davet edilir. Bununla birlikte, bir çok düşman ülkeyi yenen II. Ramses bir tapınağın kapısına, kendisinin Seth'in dostu olduğunu yazdırmıştır. Siyah domuz Seth, her ay dönümünde, ayı yutar; çünkü Osiris'in ruhu oraya sığınmıştır. Bu Horus-Seth çatışması, bu evrensel mitos, iyi ve kötü arasındaki sonsuz savaştır. Dünyanın başlangıcından beri şu veya bu şekilde ortaya çıkar. Bazen şurada yatışır bazen burada alevlenir.Ölmüş eski zamanların gecesinden ve gelecek zamanlarda, insanları yapan tanrıların ortaya çıkardıkları bazen saf olmayan bu alev, sonu gelmez ikiliktir. Horus: 20 değişik şekil altında Horus, Mısır panteonunun en büyük tanrılarındandır. O Louvre müzesinde görebileceğimiz firavunun önünde zarif kutsama jestini tekrarlayan şahin başlı (Hieracocephale) Horustur. Edfou'da kutsalların kutsalının tapınak kapısının kulelerinin 14 katıyla korunduğu, şahin başlı acımasız Horusta görülebilir. Bedenlerin açıcısı da denilen Hor Behoudit, tanrıların zifaf odasının veya çiftleşen canavarların koruyucusudur. Simgesi şahin kanatlı güneş yuvarlağı, binlerce yıl süresince Mısırın birçok tapınağında onurlu bir yer almıştır. Fakat ruhunuzun derinliklerini araştıracağından hiç kuşkusu olmayan Edfou'da ki Horusun bakışı, son derece zalimce bir iz bırakır. Tapınağın avlusunun yaldızlı ışığında son derece tedirgin edici, sadece ölülerin tanıdığı bir dünyanın kapıları önünde o dünyaya son derece yakışan bir bakıştır bu... Piramit metinlerinde, Seth'i Horus'la karşı karşıya getiren korkunç savaş ilişkisi anlatılır. Bu metinlerden Seth'in nasıl testislerini ve Horusun bir gözünü nasıl kaybettiğini öğreniriz. Bu kötülüğü kovalayan, yakalayan, ve peşini bırakmayan Horus, özellikle ölüler tarafından saygı görmektedir. Çünkü bu ışık yapılı Horus onların gözünü açmıştır. Böylece ölüler onun aracılığıyla görebilecekler, Nil kıyılarında canlıyken yürüdükleri zamanki gibi, adımlarını sonsuzluğa aynı kolaylıkla yöneltebileceklerdir.İsis Osirisi Horus biçiminde dirilttikten sonra, onu gökyüzüne, tanrıların karşısına, yeni şekillere doğru çıkardı. Eski mısırlılar içinden çıktığı eski şekilden evrim sonucu oluşan her şekle, çocuk diyorlardı. Genç bir adam, kendi kendinin çocuğu, çocukluğunun oğulu (yetişkin, genç adamın babası; ihtiyarda yetişkinin babasıdır) O, önce ki şekli üzerinde ki yengisi ile yeni nitelikler kazanmıştır. Horus, Osirisin yeni bir yaşam biçimidir. Evrim, ruhunyükselişi ve saflaşma yoluyla değişimi, önceki tabiatından, şekliden çıkarak, bir çocuk olunmasına bağlı birşeydir. Ölmüş Osiristen çıkıp İsisi dölleyen tohum bir Horus-Sothis, aydınlık Horustur! Kardeşin İsis, aşkınla mutlu sana geliyor; onu Phallusun üstüne koyarsın ve tohumun ona dahil olur. Şu halde ölü Osirisin kadavrasından çıkan tohum herşeyi tamam bir Horus'tur. Sothis gibi delici, yani kadavradan çıkan Sothis ışığı gibi,aynı zamanda ışık merdiveninin 1. basamağı, samanyolunun ışığı, ölüye milyonlarca yıllık gelecek yaşamına olduğu kadar en son ve en ebedi, kozmik yumurtanın bağrında yanan güneş ışığına erişme olanağını sağlayacaktır... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sevgisu Yanıtlama zamanı: Ekim 2, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 2, 2008 çok etkileyici bir kitap..özellikle o yol boyunca geçirdikleri imtihan kişiyi öz benliğiyle imtihan ediyor... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.