Jump to content

Siyah Günahkarların Rengidir Çünkü Her Lekeyi Saklar


raskolnikov

Önerilen Mesajlar

gökyüzündeki yağmur bulutları sanki denizin üzerine çökmüştü. Sabah olmuştu, ama hava kapalıydı. Yıldız tarafından esen rüzgarla ayaz seyri yapan Amat2ın gözcüleri kıble tarafında, kalyoncularla dolu iki fırkateyn görmüşlerdi. Amat'a doğru orsalayan bu teknelerin her birinin 28 tou vardı. Grandi direğindeki gözcü sevinçle bağırdı:

 

Sancak pruvada iki fırkateyn! Kırmızı üzerine ay ve yıldızlı sancakları var! Bunlar bizden!"

 

Fakat fırkateynlerden biri, Amat'a işaret vermek yerine kırmızı sancak çekti. Taarruz işaretiydi bu. Bu yüzden Abuzer Reis Efendimize, "Efendim" dedi. "Bunlar bizden, ama taarruz işareti verildi. Herhalde yanlış sancak çektiler. Üstelik toplarını salya ettiler. Ne yapalım?"

 

Kaptan Efendimiz, "Bizim sancaklarımızı taşımaları, bizim gibi giyinmeleri onları bize dost yapmaz," dedi. "Savaşta ne yapılması gerekiyorsa onu yapacağız."

.....................

Diyavol Paşa hazretleri, "Hayır, asla!" diye haykırdı, "Bizler Allah'ın emrini yerine getireceğiz. Bakara suresinin 197. ayetinde ne yazıyor, bilen var mı?"

 

Çukur güvertedekiler susuyorlardı. ama ihtiyar bir marinel çıkıp ayeti, ezberden okudu.

.........

"Kim size saldırırsa siz de tıpkı onun saldırdığı gibi ona saldırın."

 

Efendimiz mürettebata bağırdı:

" Duymayan var mı! Bu emri ben vermiyorum. Allah veriyor. Fırkateynler bize saldırdı ve biz de onlara saldıracağız. Herkes savaş yerlerine! Allah'ın emrine uyun! Acımak yok!"

.............

Derken herkes yukarı baktı. Ah! Keşke başlarının üstünde kapkara bir yağmur bulutu olsaydı! Ama tepede daha da korkunç bir şey vardı: Mizana direğinde, Kaptan efendimizin yıldızsız gökler kadar karanlık sancağı dalgalanıyordu.

Durumun ciddiyetini anlayabilen bir topçu çavuşu, ipine asılarak sancağı indirmeye çalıştı. Ama ne yazık ki sancak direğe mıhlanmıştı. Birkaç kişi direğe tırmanacak oldu ama Efendimiz, mermi yerine saçma atan o karabinasını ateşleyince bu kişiler ağır yaralar alıp inliyerek yere yığıldılar.

..................

Kaptan Efendimiz, kendisine nefretle bakan kalabalığa şunları söyledi

" Yoksa siz, gönlünüz kadar ak bir sancak mı bekliyordunuz? Lekesiz, tertemiz, bembeyaz! Sizin alnınız kadar ak! Öyle mi? Peh! Hepimiz günahkarız ve siyah da günahkarların rengidir. Aranızdan biri çıkıp da sakın söylemesin masum olduğunu! Çünkü hepinizin ne mal olduğunu biliyorum.

..............

Siyah, günahkarların rengidir. Çünkü her lekeyi saklar. Siz de günahlarınızın saklanmasını istiyorsanız, bu kara sancağın altında yaşayacak ve öleceksiniz. Ama eğer yanılıyorsam yani aranızda bir günahsız varsa, şimdi hemen çıkıp kara sancağı indirebilir! var mı böyle biri!."

 

Hiç kimse sancağı indirmeye yeltenmedi. Efendimiz, sözlerini sürdürdü:

"Bu kara sancak günahlarımızı saklayacaktır. İşlediğiniz günahların kefaretini ödeyene kadar, ruhunuz ve bedeniniz, hayatınız ve ölümünüz benim sancağım altındadır. İtirazı olan var mı?"

 

Gemiciler Diyavol Paşa Hazretlerinden değil, artık birbirlerinden nefret ediyorlardı.

...................

Amat - İhsan Oktay Anar

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Siyah, günahkarların rengidir. Çünkü her lekeyi saklar. Siz de günahlarınızın saklanmasını istiyorsanız, bu kara sancağın altında yaşayacak ve öleceksiniz. Ama eğer yanılıyorsam yani aranızda bir günahsız varsa, şimdi hemen çıkıp kara sancağı indirebilir! var mı böyle biri!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...