Rimmon Oluşturma zamanı: Ekim 7, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Ekim 7, 2008 Sen vaktinden çok önce başgösteren bir geçkalmışlıktın,üstelik beni de hiç sevmemiştin,belki senin oluşuma vurgundun.Ama şimdi,ben bir şehri daha yolcu ederken ıslanmış hayatımdan,ağır ağır sen geçiyorsun hala gözbebeklerimden.Bir kurşuna düğün marşları yazıyorum ve bütün lanetleriyle Diyar-ı Rum'u 7 kat kara göğüne sarmalayıp,alelade bir allahaısmarladıktan bile mahrum bırakarak gidiyorum. Oysa ki biraz anlasaydın beni,kadehlerde boğulmayacaktım, hırpalanmayacaktın sen de bu kadar.Sen beni anlayamadın, ben seni anlatamıyorum,firari yüreğimin yıkım çalışmalarında tek bir damla gözyaşı akmıyor uykusuzluğundan gözlerimin. Bakışın ve ellerin birer provakasyondu ve şüphesiz şizofrenik bir ihtilaldi bu aşk.Artık başkaları olacak elbette,üzerinden tek bir kuşun uçmadığı ilişkiler, yeni yüzler,tek başınalığımın şakağına dayadığım silahın kurşunları... bileytaşıyla rakseden bir kılıcın sesi var şimdi suskunluklarında.Hayırlı değil bu meydan okuma,susarak kaderi kabullenmişliğine başkaldırman hayırlı değil.Sesini duymak için daha ne kadar bekleyeceğim? Parmak uçlarımda bir intiharın ayak sesleri var şimdi,yıldızlar,evren ve adınla eş tutmaya cüret ettiğim daha niceleri,uzaktan,boğuk boğuk gözkırpıyorlar.Tebessümlerim,adını sokaklarını arşınlayarak eskittiğim bir şehrin faili meçhul dehlizlerinin esrarengiz eskizlerinde buz kesiyor. Eksik birşeyler var yaşanamamışlıklarımızın arka bahçesinde.Her satırda bir "Z" harfi eksik kalıyor sanki,eflatunlarımız azalıyor,ellerimiz,uzaklaşıyor. Bizi istediğimiz yerlere götürmeyen ayaklarımız var şimdi.Hayatımız isyan provalarıyla geçiyor,bilinmez diyarlara götüren bir geminin pruvasında yosun kokusuna karışıp yitmek isterken. Derken:uzak sahillerden portakal çiçeği kokusu bir piyano resitali gibi çınlıyor burun deliklerimde,hüznün kokusu fani etin kıvrımlarından kolay silinmiyor. Masumiyetimi elektrik prizleriyle paylaşıyorum nicedir.Bilinmeyen ve asla da öğrenilemeyecek olan bu devinimlerim,sonsuz sürgünlükler yasasının gereği,seziyorsun,biliyorum,özlüyorum,çok özlüyorum gün batımında saçlarının kısalığını,göründüğün gibi olamayışını lanetlemeyi özlüyorum.Dilenecek bir özür yok,bende sana dair ne varsa özlüyorum işte. Kertenkelemsi bir paramparçalanmışlığın yarattığı panikle acılarını dindirmeden yaralarının üstünü kapattığım kendimi özlüyorum.Bir kelebek olup soluğuna ilişmek o kadar cazip ki... Birkez daha akşam oluyor ve akşamların arsız ardılı gece,siren sesleri içinde bekliyor.Adından ilham alan bütün o cinayetler ve yangınlar arasında yürürken yüzünü seçmeye çalışıyorum.Tökezliyorum yağmura saplanmış bir gömleğin renginde,görmüyorsun,umursamıyorsun,acıtıyor,acı çekiyorum,acı çekiyorsun ve de acı çekmeye devam edeceksin.Ödenebilecek bir diyeti yok cürmünün,bir çocuğun uykusunu böldün sen,birsenfoniye cızırtı oldu varlığın.Safsızlaştırdın ve yapıştırılamayacak hale gelene kadar kırdın birşeyleri.Elveda sevgili!Kendi hayatının farkında olman dileğiyle... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.