Safira Oluşturma zamanı: Ekim 9, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Ekim 9, 2008 İstanbul'da Evliya Çelebi' nin anlatılarına göre "Garip ve Acayip Tılsımlar" ın olduğu belirtilmektedir. İstanbul' un Constantinepol diye adlandırıldığı zamanlarda çeşitli yerlerden, her birinin uzmanlık alanları değişik olan ustalar getirtilip, şehir halkına bela olacak musibetlere karşı, muhtelif yerlere şu tılsımlar yaptırılmıştır : İlki ; şimdiki adı Avrat Pazarı ya da Kadınlar Pazarı olan, o zamanki adı Yağfur olan yere ham mermerden, minare gibi içi boş, merdivenli bir kule ve bu kulenin dört bir tarafı sefere giden askerlerin tasvirleriyle bezenmiş, tepesinde tek parça beyaz bir mermer ve üzerinde de bir peri figürü varmış. Yılda bir kere bu perinin feryadı üzerine tüm kuşlar oraya toplanarak , yerdeki Rumları yerlermiş! İkincisi ; Tavukpazarı' ndaki tek parça sütundur. Bu, kırmızı renkli som bir mermerden yapılmış olup, dış güçlere karşı koruma yaptığına inanılırmış. Üçüncüsü : Altımermer' de altı adet yüksek sütun bulunur ve bu sütunlardan biri Kavala Kalesi Hakimi Filkos olarak adlandırılır, bunun üzerine bir sinek figürü yapılmış ve bu sütunun İstanbul' u sivrisineklerden koruyacağı belirtilmiştir. Dördüncüsü; Saraçhane başında gökyüzüne doğru uzanan tek parça bir sütun üzerinde beyaz bir mermer sanduka içinde büyük Pazonti' nin kızı gömülüdür. Karınca ve yılanlardan koruyan tılsımlı bir sütundur. Beşincisi ; Altı mermerin birinde ilahi Eflatun yine bir sivrisinek sureti meydana getirip, şehri sineklerden korurmuş. Bunun hala tesiri olduğu iddia edilir. Altıncısı ; Yine altı mermerin birinde Bokrat'a ait bir leylek resmedilmiş. Bu tılsımda amaç İstanbul'a giren leyleklerin geri çevrilmesiymiş. Yedincisi ; bu tılsımda yine altı mermerin birinde Sokrat'a mensup bir horoz resmidir. Bunda amaç ise sabah öten horozları bir düzene sokup, halkın vaktinde namaza durmasını sağlamakmış. Sekizincisi ; Altımermer'de bir kurt resmi imiş. İstanbul koyunlarının çayırlarda gezerken yalnız kaldıklarında kurt saldırılarına karşı korunma amacıyla dikilmiş. Dokuzuncusu ; Yine Altımermer' de birbirine sarılmış iki sevgili figürü imiş. Şehrin neresinde olursa olsun kavga eden çiftlerden biri bu sütuna gelip kucaklarsa, onlar, barışırlarmış. Onuncusu ; Yine bir sütun üzerinde hakim Calinus tarafından yapılan iki surettir. Beli bükülmüş duran biri ve onun karşısında bir bunak kadın, koca dudaklı, asık suratlı. Kim ki, eşiyle geçinemiyorsa, bunları kucakladığı zaman derhal birbirlerinden boşanırlarmış. On birincisi ; Sultan Beyazıt Hamamının altında, dört köşe, bin parça bir sütundan ibaretmiş. Vebaya karşı tılsımlı bir sütun olarak bilinir. Bu sütun durduğu sürece İstanbul'a veba girmemiş. Rivayete göre, Sultan Beyazıt hamam yaptırmak için bu sütunu yıktığında bir oğlu vebadan ölür ve bundan sonra da İstanbul'da veba salgını başlar. On ikincisi ; Mahalaki denilen bir hakim tarafından yapılan Eğri kapı yakınındaki bir tılsımdır. Siyah maden üzerine tunçtan yapılan bir ifrit tasviri olan bu tılsım, yılda bir kere kıvılcımlar saçarmış. Onun bu kıvılcımlarından alan her kimsenin ateşi, yaşamı boyunca sönmezmiş. On üçüncüsü ; Bu tılsımda Zeyrek' de Yahya Kilisesi bitişiğindeki mağara idi. Kışın fırtınalı gecelerde nice koncoloz denilen cadılar çıkar arabalarla dolaşırlarmış. Sabah da aynı mağara içinde kaybolurlarmış. Onların kötü hava cadıları oldukları söylenir. On dördüncüsü ; Ayasofya' nın güneyinde dört adet beyaz mermer üzerine Azrail, İsrafil, Mikail, Cebrail figürleriydi. Bunlar dört yöne dönük konulmuşlardı. Yılda bir kere Cebrail' in kanat çırpıp bağırması, doğuda bolluğa, İsrafil' in bağırması, batıda kıtlığa, Mikail' in bağırması, kuzeyde bir kahraman çıkacağına, Azrail' in bağırması ise, tüm alemde veba salgınına işaretti. On beşincisi ; Sultan Ahmet'te ki At Meydanı' ndaki Milyonbar denilen yüksek bir sütundur. Bu sütuna Mıknatıslı Taş da denirdi. Bunun inşa nedeni, demiri çekme hassasiyeti olup, kıyamet gününe kadar yıkılmaması içinmiş. Bu sütunu yapan kişi, aynı zamanda Ayasofya' yı da inşa eden mimarın oğlu Odyarin' di ve mezarı bu sütunun dibindedir. On altıcısı ; yine At Meydanında tek parça, dört köşe, kırmızı, bukelamun renkli bir taştı. Madyan oğlu Yanko zamanında büyük bir üstat tarafından yapıldığı bilinir. On yedincisi ; bu tılsım, burma bir direktir. Üç başlı bir ejderhayı resmeder. İstanbul'u akrep, yılan ve çıyanlardan koruduğu rivayet olunur. Bir yeniçerinin bu başlardan birini bir kılıç darbesiyle kesmesi üzerine İstanbul bu gibi hayvanların istilasına uğramış. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
naughty Yanıtlama zamanı: Ekim 10, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 10, 2008 İlginçmiş .. Teşekkürler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sedusa Yanıtlama zamanı: Ekim 10, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 10, 2008 bncede ilginç tşkler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Secret_Sun Yanıtlama zamanı: Ekim 11, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 11, 2008 bak bunları hiç duymamıştım.. emeğine sağlık.. ilginç bir paylaşım... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nazirella Yanıtlama zamanı: Ekim 11, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 11, 2008 çok ilginç.....paylaşım için tşk....... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
roanfin Yanıtlama zamanı: Ekim 14, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 14, 2008 evet bende ilk defa okudum sağol paylaşımın için. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mezzaluna Yanıtlama zamanı: Ekim 14, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 14, 2008 evet İstanbulu koruyan birşeyler bencede var gerçekten bir gizemi var ve insanı çekiyor Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
naughty Yanıtlama zamanı: Ekim 14, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 14, 2008 evet İstanbulu koruyan birşeyler bencede var gerçekten bir gizemi var ve insanı çekiyor Çekmez mi ya İstanbul müthiş bir şehir Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nextime Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2008 17. olanını duydum hatta İstanbul arkeoloji müzesinde o yılan başları sergilenmektedir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.