raskolnikov Oluşturma zamanı: Ekim 30, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Ekim 30, 2008 Yazıların insanlara değil de, zamana yazıldığını düşünmüşümdür hep. İnsanlardan önce zaman okur yazılanları, geriye puslu yaşamlar kalır. Belki de bu yüzden – pek çok şeyi göze alarak yazacaklarımın eskimiş hayatları attığımız o sandığa yerleşmemesi için- yazarken okumanı isterdim bunları. Eskimeye dayanamadığımı bilirsin. Bir kere, yalnızca bir kere konuşmak istedim seninle. Konuşup her şeyi gerçekten anlatmak… Yapamadım. Bir insanla yüz yüze konuşurken kelimelerden ne çok korktuğumu bilirsin. ………….. O karanlık sonbahar sabahında seninle konuşmak için kendimi zorladım, belki de kendimi ikna edebilmek için saatlerce denizi seyrettim, ama cesaretimi toplayıp o salona –evleniyordun Seçkin’le- geleceğime, mümkün olduğu kadar uzağa kaçtım, kendisiyle savaşmaktan korkan insanların yaptığı gibi… Oysa bir ömür boyu ayrılmayacaktık biz. İnsanlarla oyun oynayan bir şeylerin varlığını ilişkimiz süresince anladım ben. …………. Boş! Her şey boş!... Aşkın bir yaşı, zamanı var mı? Bilmiyorum. Yirmi üç yaşındayım şu anda, yaşadığım şeyleri az-çok biliyorsun, yirmi bir yaşımdan sonrakiler hariç. ………….. Yaşam beklenenleri vermiyor bazen. Çok çocuklu ailelerin, yanlış bölüştürülmüş sevgilerinde büyütüldük biz. Her zaman bir rakip, hep önde olan birileri vardı. Kırılacak bir eşya gibi özenle korunduk (kimden, neden), yasakları yapmadık, karşı çıkmadık, karar vermek zorunda kalmadık hiç. ………… Sorunlarla büyüyen (büyütülen) çocukların hayatları ancak yüzleşmelerle düzelir, o zamanlar bunu bilmiyordum. Bocalamak normaldi bizim içi, ama ben anormaldim, buna inanıyordum. Güneş yoktu havada, geceydi, gece saklanmıyor duygular, barda tanıştık, yalnızdı, yalnızdım, hep yalnız kaldık. …………. Denizde fırtına başlamıştı çoktan. “çok renkli bir insansın”dı söylediği ilk cümle, doyalar vardı yüzümde, çiçek resimleri, güldüm. ……… Daha önceki karşılaşmaların yarattığı bir göz aşinalığı vardı. Ortak otel, aynı katta karşılıklı kapılar, göz kaçırmalar, çarşıda rastlaşmalar, barmenden aynı içkiyi istemeler, ortak bar, ortak sauna… Onunla her karşılaşmada bir şeyler yakıyordu içimi, ona karşı bir şeyler hissediyordum ama adını koyamıyordum. …………. Neydi yaşadığımın adı? Aşk? …………. Evet, alkolik olmak üzereydim. İlk defa birisinden hoşlanmıştım, o da erkekti. …………. Odama geldi iki gün sonra, gözlerine baktım, konuşmadık hiç, duvarlar ilk defa böylesine beyazdı, odaya girdi, beni kapıya yaslayıp öptü dudaklarımdan. Yüzüme dokundu. “çiçeğine can vermeye geldim” dedi. Gülümsedim. Sonra tekrar öpmeye başladı beni, yüzümün canlandığını hissettim. Tiksindim, ama beni öpmesini gerçekten bu kadar çok istediğim için… …………. Ayrılık… Ayrıldık, veda bile olmadı aramızda, öpüşüyorduk, iki gün olmuştu henüz, görüşürüz dedi, çıkıp gitti. Gözümden bir damla yaş geldi, kalbim sıkıştı, bitenin bir aşk olduğunu ancak o zaman anladım, gittiğinde. O gece batan güneş doğmadı hala, ne yazık, doğmayacağını da biliyorum. …………….. Tamda o döneme rastlıyordu, bir şarkı vardı, sözleri bize uygun. Zaten kötü dönemlerde neredeyse tüm şarkılar doğrular duyguları. Tam olarak hatırlamıyorum, ama sanırım şöyleydi aslında unutmamam gereken o sözler: “Bu akşam adres defterinde S harfinin olduğu yerde Bulup ya çiz ya yak adımı Ya da sessizliği koy yerine” Her gün yüzlerce kez geriye alıp dinliyordum şarkıyı, gitmişti, yoktu. ……………… İçime kapandığım, hayaller kurduğum o günlerin birinde – Pazar mıydı?- erkenden çıktın evden, sevgilini getireceğini söyleyerek… Kendimle öylesine meşguldüm ki, bir sevgilinin olduğundan bile haberim yoktu. Kalktım, banyo’ya girdim. Bir yıl olmuştu. Banyo’dan çıkınca mutfağa gittim, b,r fincan kahve aldım kendime, salona geçtim, sevgilinle oturuyordun, “bu Seçkin” dedin, bardak düştü elimden, ben düştüm bir kuyuya. Benim en büyük ve tek aşkım, senin sevgilindi. ……………. Hatırladım, Pazar değil, Salı’ydı günlerden. Hangi gün olduğu çokta önemli değilmiş gibi geliyor şimdi bana. Ama o gün, onu gerçekten kaybettiğimi anladığım o Salı, pek çok şey için dönüm noktası oldu hayatımda. …………… O yoktu, sen yoktun, ben yoktum, belki de kayboluyorduk adını hiç bilmediğimiz bir metaforda. ……………. Çıkış bulamadığı anlarda saldıracak birini arar insan. Benim aramama bile gerek yoktu, çünkü sen vardın. Seçkin’i yanında gördüğüm o gün nefret ettim senden, birlikte yaşadıklarımızın anlamı bile yoktu. ………….. Hemen kaçtım şehirden o gün, çözüm olarak kaçmayı gördüm her zaman, geri dönmek zorunda kalacağımı biliyordum, ama yine de kaçtım. …………… Döndüğümde, salonda otururken buldum Seçkin’i, bekliyor gibiydi ve beni beklediğini biliyordum. Gözle3rime baktı, güldü. “hiç değişmemişsin” dedi, “hala kaçarak mı yaşıyorsun.” ……………… Ertesi hafta evimize taşındı Seçkin. Yine Salı’ydı günlerden. ……………. Aynı evde yaşayıp, daimi sevgilin ve en yakın arkadaşını sarmaş dolaş görmek kolay değil elbet. Kolay değil kurduğun onca hayali yıkıp yeni bir ben yaratmaya çalışmak. Her an, sizi bir arada gördüğüm her an kaçabilirdim uğruna onca yıl savaştığım şeylerden. Bunu defalarca yapmaya çalıştım, ama her seferinde yeniden dönüyordum, çünkü kaybetmek istemediğim iki şey oldu hayatımda – sen ve Seçkin- oysa kaçma isteğimin tek sebebi sizdiniz. ……………… İkinci yılın sonunda – Salı- evlenmeye karar verdiniz, dilim tutuldu, hayallerinizi anlatıyordunuz, iki kişilik dünyanızda kurmayı planladıklarınızı, duymuyordum. Beynimin algıladığı tek şey, evlenir evlenmez Mersin’e yerleşmeye karar verdiğinizdi, yani benim Seçkin’le yaşamayı hayal ettiğim şehre…Köpeklerin öldüğü yere… ……………… Sonuçta yaşam, yaşanması gerekenlerden ibaret bir zaman dizimi benim için. Her şey olması gerektiği gibi devam edecek. Son sözüm olacak mı, bilmiyorum. Gidiyorum. Şimdi ne düşüneceğini ne hissedeceğini merak bile etmiyorum. Üşüyorum, tenimde bir ürperme, Akdeniz kokuyor gökyüzü, ellerindeki yıldızları serpme geceye, tenim üşüyor, tenim eski savaşlardan çıkmış ovalar gibi, harap şimdi Uzak iki şehir, hep yangın, hep yıkım, iki uzak şehirde iki beden vardı, deniz kıyısında, tüm denizlerin kıyılarında ölmüş denizatları misali, O ve BEN, ölüyoruz belki de… Ölüyor muyuz? Şimdi, eksenini kaybetmiş, başıboş dolaşan gezegenler gibiyim. İnsan hayatında bazı önemli günler vardır sevgili Yeliz. Benim için sadece Salı var, biliyorsun, bugün Salı. Seçkin’i öp benim için. Düş(le)mek adlı kitap'tan Ali Bolat... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
zebun Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2008 çok güzel bir paylaşım... ali bolat'ı hiç okumamıştım ama dili gerçekten çok iyiymiş. teşekkür ederim paylaştığın için tekrar. eşcinsellerin duygu durumlarını anlamanın hetoraseksuellerin duygu durumlarından daha zor anlaşılır ya da belki daha acı olduğu kesinlikle bir gerçek. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
raskolnikov Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 30, 2008 bence de...kendinden farklı olanı anlamak her zaman zordur zaten.. yorumun için ben teşekkür ederim... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
raskolnikov Yanıtlama zamanı: Nisan 3, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 3, 2009 Sonuçta yaşam, yaşanması gerekenlerden ibaret bir zaman dizimi benim için. Her şey olması gerektiği gibi devam edecek. Son sözüm olacak mı, bilmiyorum. Gidiyorum. Şimdi ne düşüneceğini ne hissedeceğini merak bile etmiyorum. Üşüyorum, tenimde bir ürperme, Akdeniz kokuyor gökyüzü, ellerindeki yıldızları serpme geceye, tenim üşüyor, tenim eski savaşlardan çıkmış ovalar gibi, harap şimdi Uzak iki şehir, hep yangın, hep yıkım, iki uzak şehirde iki beden vardı, deniz kıyısında, tüm denizlerin kıyılarında ölmüş denizatları misali, O ve BEN, ölüyoruz belki de… Ölüyor muyuz? Şimdi, eksenini kaybetmiş, başıboş dolaşan gezegenler gibiyim. İnsan hayatında bazı önemli günler vardır sevgili Yeliz. Benim için sadece Salı var, biliyorsun, bugün Salı. Seçkin’i öp benim için. en sevdiğim yeri... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
alibolat Yanıtlama zamanı: Nisan 18, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 18, 2010 neyse ki hala fanzinler var ve hala birileri okumak konusunda istekli... teşekkür ederim paylaştığın için Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.