zebun Oluşturma zamanı: Kasım 11, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Kasım 11, 2008 ''sonsuzluk buluşması'' Turuncu bir akşam üzeri uyandı genç kadın. Bu gün hayatının son akşam üzeriydi... birazdan son akşam, biraz daha sonra son gecesi olacaktı... Beyaz elbisesini giydi. Altında kahverengi spor ayakkabıları vardı. Siyah beyaz çantasını taktı koluna ve annesini öpüp çıktı dışarıya... Yürüdü, yürüdü... Yoruldu ve bir otobüse bindi. Bir semtten geçiyordu burada inmeliydi. Orada indi. Sokakların arasında yürüyordu umursamadan hiç bir şeyi. Umursamasına gerek yoktu çünkü bugün Dünya onun emrinde dönüyordu. Ama durmalıydı dünya, durmasa ölecekti kadın... bilerek, isteyerek, istediği ertesi sabahta. Planlamıştı herşeyi... Bir ahşap, terkedilmiş ev gördü kadın. İşte hayalini kurduğu ev buydu. Kapısında durdu, öylece baktı... Işıl ışıl, masmavi bir gökyüzüyle uyandı genç adam. Bu gün hayatının son öğleni, son akşamüstü, son akşamı, son gecesi olacaktı... Siyah pantolonunu, siyah geniş gömleğini giydi. Altında kahverengi spor ayakkabıları vardı. Siyah beyaz sırt çantasını taktı sırtına. Boş olan evinden çıktı. Yürümeye başladı... Yürüdü, yürüdü... Yorulunca bir otobüse bindi... Bir semtten geçiyordu burada inmeliydi. Orada indi. Sokakların arasında yürüyordu umursamadan hiç bir şeyi. Umursamasına gerek yoktu çünkü bugün Dünya onun emrinde dönüyordu. Ama durmalıydı dünya, durmasa ölecekti genç adam...bilerek, isteyerek, istediği ertesi sabahta. Planlamıştı herşeyi... Bir ahşap, terkedilmiş ev gördü genç adam. İşte hayalini kurduğu ev buydu. Kapısında durdu, öylece baktı... Girdi içeri ve güneşin en az ışık bıraktığı odalardan birine yerleşti. Yerde oturuyordu. Öylece saatlerce oturdu... Kadın evin kapısından içeri girdi... En az ışık giren odalardan birini buldu ve oturdu yere. Öylece oturdu... Akşam üzeri güneş çekilmeye başlarken genç adam ayak sesleri duydu ve duyduğu sesler tam yan tarafındaki odada son buldu, duvara yaslanarak yere çökmüştü biri, odaya bitişik duvarın tam dibine çökmüştü. Adam sessizdi, kimsenin onu bulmasını, duymasını istemiyordu. Kadın sessizdi, kimsenin olmadığı o viranede, kimsenin onu duymamasını, bulmamasını istiyordu. Karanlık çökmüştü artık kadın da adam da sessizdi... Derken adam konuştu: -Bir viranede ölmekti düşüm, şimdi gerçek olması için çok az vaktim kaldı... (Kadın irkilmemişti, nefes alış verişinden sırtına dayalı bir sırt olduğunu anlamıştı duvara rağmen.) -Bir viranede ölmekti düşüm, şimdi gerçek olmasına saatler var... Birbirlerini görmek istiyorlardı... çünkü aynı düşün iki kahramanıydılar. Kadın ayağa kalktı,adam ayağa kalktı... Odaların çıkışına doğru yürüyüp başka bir odaya geçtiler. Gariptir ki el ele tutuşuyorlardı. Oda bu viranenin yemek odasıymış, anladılar... Birlikte dolapları karıştırdılar. Adam, dolapların birinde kırmızı şarap buldu, kadın, iki kadeh. Başka bir odaya doğru yürüdüler yine el ele... Burası yatak odasıydı. Adam bağdaş kurmuş, kadın erkeği iki bacağının arasına almış oturdular gözlerinin içine bakarak, sanki bir umut isteyerek... -Şarabımızı içme vakti geldi... - Evet, vakit geldi. (Tırbişon olmadığından adam şarabın ağzını sağındaki duvara vurup kırdı, kadehleri doldurdu.) - İkimize -İkimize Kadehleri tokuşturup gözlerini birbirlerine kilitlemiş, içtiler şaraplarını. O an için ikisinin de sevdiği o güzel müzik çalmaya başladı düş dünyalarında... Adam kadını dansa kaldırdı... Beyazlar içinde kadın bir gelin edasında, erkek bir damat edasında ilk danslarını ettiler.bu gece onların son gecesiydi... Adam kadını soydu, kadın adamı... Sabah beşe kadar delice seviştiler, ağlayarak. Adam, kadına; -Zamanı geldi sevgilim - Haydi o zaman... -Kes bileğimi -Kes bileğimi Önce kadın ,adamın sağ bileğini kesti sonra adam ,kadının sol bileğini kesti... ardından kadın sağ bileğini, adam sol bileğini kesti... boşalmış kadehlerine kanları akarken yavaş yavaş kayan gözleri birbirine kenetlenmişti. Sarıldılar. -Seni seviyorum... şimdi ebedi nikahımızı kıyacağız. -Biliyorum... ben de seni seviyorum ama bileklerim acıyor... - Kanını doldurduğun kadehi ver bana... benimkini de sen al. - Sırtını dön ve daya benim sırtıma -Son sabahımız, güneşe göz kırp son kez... - Seni seviyorum -Seni seviyorum... Kadehler önlerinde, sırtları birbirlerine dayanmış halde... İki saat öylece kaldılar. Kadın sağa, adam sola devrildi, aynı anda... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rimmon Yanıtlama zamanı: Kasım 11, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 11, 2008 Allah rahmet eylesin Şaka bir yana hoş yazı... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
medievalvampire Yanıtlama zamanı: Kasım 11, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 11, 2008 Gerçekten güzel bir yazı betimlemeler ve akıcılığı harika. Ama ya ben çok hödüğüm ya da o duyguyu anlamadım, ölmeleri çok gereksizdi. Ölmeseler iyiydi. Eğer sen yazdıysan bir de ölmedikleri versiyonunu yapmalısın alternatif son hesabı.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
zebun Yanıtlama zamanı: Kasım 12, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 12, 2008 ölmeleri gerekiyor onların Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.