Jump to content

Mahir,Deniz,İbo


theangelofdeath

Önerilen Mesajlar

http://img147.imageshack.us/img147/3235/kitap200807161501382905wj0.jpg

http://img147.imageshack.us/img147/kitap200807161501382905wj0.jpg/1/w250.png

 

Hatırla Sevgili adlı televizyon dizisiyle birlikte Türkiye yakın tarihiyle yüzleşme fırsatı buldu. Özellikle gençler, evlerindeki kara kutunun başında otururken hiç bilmedikleri tarihsel kimlikler ile yüz yüze geldiler.

 

Evet bu karakutu çok etkili. Bir medya toplumu olduk uzun zamandır. Başka yöntemlerle anlatmakta çok zorlanılan şeyleri televizyondan herkese ulaştırabilmek mümkün artık. Bu durum siyaset için bile böyle. Parası olanlar için elbette. Parası olan partiler artık seçim dönemlerinde propagandalarını boşuna TV'den yapmıyorlar.

 

Ancak kuşkusuz ki bu 'yeni' tanışma sadece böyle açıklanamaz. Belleksizleştirilen bir toplum var artık. Okumayan, konuşmayan örgütlenemeyen; teslim alınmış bir Türkiye... Tüm mücadelemize karşın durum bugün böyle.

 

Böyle bir ülkede gerek günün koşulları, gerekse de dizinin yapımcıları, yönetmeni ve danışmanlarının namuslu tavrı, gerçeklere mümkün mertebe yakın durma sorumlulukları, izleyiciyi doğal olarak televizyon karşısına bağladı. Gözleri yaşlı, yumrukları sıkılı, kendi tarihimizi seyrettik sanki kendimiz oynarmışcasına.

 

Bizi bu kadar hüzünlendiren dizi, birçok insanı, bilmedikleri bir ülkede düşsel kahramanlar izledikleri hissiyle koltuğa oturttu. Başlangıçta bir nevi 'Lost kıvamında' izlenen dizi giderek Türkiye siyasal hayatına etki yapacak kadar ses getirdi. Gençler pıtrak gibi meydanlarda boy göstermeye başladı. Önümüzdeki yıllar, ağabeylerinin, ablalarının izinden gidecekleri mesajını yaydılar meydanlarda.

 

Bu kadar belleksiz nasıl oldu bu toplum, diye sormamak gerekiyor. Bu, anlaşılır bir şey. Toplumun üzerinden silindir gibi geçen askerî darbeler ve baskı dönemlerinden sonra aileler, çocuklarının bilmesini istemedikleri hiçbir konuda onları yönlendirmedi. Hatta hayatı mücadele içinde, hapishanelerde geçen devrimciler bile çocuk sahibi olduklarında çocuklarını bir ebeveyn içgüdüsüyle korudular. Kendi başlarından geçen 'kötü' şeyleri onların da yaşamasını istemiyorlardı açıktan ya da gizli düşüncelerinde. Böylesi bir duruma karşı bir şeyler yapmak gerekiyordu tüm yaptıklarımıza ek olarak.

 

Biz de BirGün gazetesi olarak 68'in 40'ıncı yılında arkadaşlarımızı anmak, mücadelelerine olan bağlılığımızı göstermek için bir yazı dizisi hazırladık. Geride kalanlarla konuştuk önce. Onlar bize geride kalmanın kolay olmadığını anlattılar. Sonra gençlerle konuştuk. Onlara sorduk Kızıldere'yi, Mahir'i, Deniz'i, İbo'yu ve ON'ları.

 

Hatırla Sevgili dizisinin oyuncularıyla, yönetmeni, senaristleriyle ve danışmanlarıyla da konuştuk.

 

Kızıldere'nin 36'ncı yıldönümünde,30 Mart 2008'de yayımlamaya başladığımız yazı dizisini, günlük bir gazetenin sayfalarında yitip gitmemesi için kitaplaştırmaya karar verdik. Sonuçta,22 gün süren bir yazı dizisi BirGün emekçilerinin çabalarıyla elinizde tuttuğunuz kitaba dönüştü.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bir dönemden prim yapma çabası ile aceleyle hazırlanmış, çokta aman aman alınması gerekmeyen, hatta alınmaması gereken bir kitap çünkü anlatılan herşey daha önceden defalarca ve çok daha iyi bir şekilde anlatılmış.

 

gereksiz ve anlamsız bir dizinin estirdiği popüler ve boş havadan yararlanmak için, tek kelime ile yaranmacı bir şekilde hazırlanmış bir yazı dizisiydi zaten...

 

neyse;

kısa laf gerek, daha önceden çıkmış ve daha iyi anlatan kitpalar mevcut....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sosyalizm, öldürülen gencecik insanlar ve kapitalizmin bundan 40 yıl sonra bile faydalanması... Yüz ifademi anlatan bir ifade bulamadım.

 

Ama hiç bilmemektense apolitik yeni beyinlerin yine de ne kadar popüler de olsa da, ne kadar yüzeysel ve yumuşatılmış olsa da öğrenmesi hiç yoktan iyidir bence.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

efenim kitap aham aham bir şey değil ama o günkü gazete yazıları ve röportajlar kısa kısa notlar resimler ve diziye yönelik olumlu olumsuz eleştiriler açısından hoş bir kitaptır bir kaynak olarak gösterilemez ama düşünce harmanlanması açısından güzel bir çalışmadır...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

işte burada yanlış düşünüyosun çünkü, bu kitaptan çok daha iyi ve çok satan kitaplar mevcut..

 

bknz:

darağacında üç fidan...

deniz; bir isyancının izleri..

mahir; onların türküsü...

sinan; nurhak dağlarından sonsuzluğa...

 

ya da;

mahir çayan toplu yazılar..

hüseyin cevahir toplu yazılar...

türkiye devrimci gençlik hareketi tarihi...

 

gibi...

 

bu saydığım kitaplar ve aklıma gelmeyen daha bazı kitaplar ok ciddi satış rakamlarına ulaşmıştır ve bu kitap hem bunların satışını engelliyor hem yanlış yönlendiriyor..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

dediğim gibi kaynak olarak gösterilemez olaylar tek bölümde önemli kısımları ile savuşturulmuş zaten yazılış ve toparlanma amacı hatırla sevgili ve bu dizinin bu kişiler üzerine yarattığı etki

yanlış yönlendiriyor derken?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

hem bu adı geçen kitap, hem de dizi tam anlamıyla sadece denizleri değil, bir dönemi de mahvedip durdu. iyi çocuklardı, güzel çocuklardı ama yazık ettiler kendileri muhebbetine getirilen bir yaklaşım, sırf o dönemi ve bu ülkenin en güzel çocuklarını anlatan bir filmin olmamasını fırsat bilip, bir dönemin büyük(!) devrimcilerini de kendilerine konsept danışmanı seçip, özlerini boşaltıkları bir deniz yarattılar..

 

evet dizi çok ses getirdi, insanlar izledi, yeni nesil'in deniz'den, mahir'den haberi oldu ama ilginçtir aynı dönem yaşamasına rağmen ibo'dan, harun karadeniz'den kimsenin haberi olmadı...

 

ama yeni nesil deniz'i bir dizi karakteri olarak tanıdı ve hala çoğu insan deniz gezmiş denilince - ki diziyi izleyenleri diyorum- dizideki hayali bir kahramanı aklına getiriyor...

 

kapitalizm, kendine muhalif olan ve çok ciddi bir güce ulaşan insanları ölümünden sonra, muhalif yanını boşaltıp popülerleştirir. çünkü onun halk nezdinde etkisini azaltmak ister.. en büyük örnek che gueveradır. onun fotoğrafı basılı olan tişörtleri giyenlerin çoğu onu ya rock yıldızı ya ünlü biri ya da yakışıklı biri olarak görüyor...

 

neyse, uzun oldu...

kısacası, içi boşaltıldıktan sonra bütün türkiye sevse Deniz Gezmiş'i, Mahir Çayan'ı ne olur ki...onlar yakışıklı, romantik, maceraperest adamlar değildi. bildiğin devrimciydi...

devrmin sözlük anlamı da, eski sistemi devirip, yerine yenisini getirmektir..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ben şahsen öyle düşünmüyorum çünkü bu adamları tanımayan onca insan var ve bu dizi bir nevi ön ayak olmuştur haa dizi doğrudur yanlıştır bilemicem diziyi tam olarak izleme fırsatım olmadı

 

ama dediğin popüler kültürse ona karşıyım işin cılkını çıkarmamak lazım ama bu ülke gençliği eğer azda olsa diziyle kalmayıp bu insanları araştırıp okuduysa ne mutlu o diziyi yapanlara ayrıca ülkemizde ve diğer dünya gençliğinde bir beleşcilik söz konusudur bu işide en iyi yapan mecra bildiğimiz gibi televizyondur

 

anlatmak istediğim bu diziyle tanıyıp mahiri,denizi,iboyu açan okuyan insanlar olmuştur bu da hiç yoktan iyidir ben kitabı okudum ve hiç bir yanlış taraf göremedim

eğer işe popülerlik kapitalizm ürünü diye bakarsak bütün kitapların bir satış kaygısı vardır

ama eğer verdiğin paranın karşılığını almak olarak bakarsak bu kitap sadece işin süsüdür.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

http://img147.imageshack.us/img147/3235/kitap200807161501382905wj0.jpg

http://img147.imageshack.us/img147/kitap200807161501382905wj0.jpg/1/w250.png

 

Hatırla Sevgili adlı televizyon dizisiyle birlikte Türkiye yakın tarihiyle yüzleşme fırsatı buldu. Özellikle gençler, evlerindeki kara kutunun başında otururken hiç bilmedikleri tarihsel kimlikler ile yüz yüze geldiler.

 

Evet bu karakutu çok etkili. Bir medya toplumu olduk uzun zamandır. Başka yöntemlerle anlatmakta çok zorlanılan şeyleri televizyondan herkese ulaştırabilmek mümkün artık. Bu durum siyaset için bile böyle. Parası olanlar için elbette. Parası olan partiler artık seçim dönemlerinde propagandalarını boşuna TV'den yapmıyorlar.

 

Ancak kuşkusuz ki bu 'yeni' tanışma sadece böyle açıklanamaz. Belleksizleştirilen bir toplum var artık. Okumayan, konuşmayan örgütlenemeyen; teslim alınmış bir Türkiye... Tüm mücadelemize karşın durum bugün böyle.

 

Böyle bir ülkede gerek günün koşulları, gerekse de dizinin yapımcıları, yönetmeni ve danışmanlarının namuslu tavrı, gerçeklere mümkün mertebe yakın durma sorumlulukları, izleyiciyi doğal olarak televizyon karşısına bağladı. Gözleri yaşlı, yumrukları sıkılı, kendi tarihimizi seyrettik sanki kendimiz oynarmışcasına.

 

Bizi bu kadar hüzünlendiren dizi, birçok insanı, bilmedikleri bir ülkede düşsel kahramanlar izledikleri hissiyle koltuğa oturttu. Başlangıçta bir nevi 'Lost kıvamında' izlenen dizi giderek Türkiye siyasal hayatına etki yapacak kadar ses getirdi. Gençler pıtrak gibi meydanlarda boy göstermeye başladı. Önümüzdeki yıllar, ağabeylerinin, ablalarının izinden gidecekleri mesajını yaydılar meydanlarda.

 

Bu kadar belleksiz nasıl oldu bu toplum, diye sormamak gerekiyor. Bu, anlaşılır bir şey. Toplumun üzerinden silindir gibi geçen askerî darbeler ve baskı dönemlerinden sonra aileler, çocuklarının bilmesini istemedikleri hiçbir konuda onları yönlendirmedi. Hatta hayatı mücadele içinde, hapishanelerde geçen devrimciler bile çocuk sahibi olduklarında çocuklarını bir ebeveyn içgüdüsüyle korudular. Kendi başlarından geçen 'kötü' şeyleri onların da yaşamasını istemiyorlardı açıktan ya da gizli düşüncelerinde. Böylesi bir duruma karşı bir şeyler yapmak gerekiyordu tüm yaptıklarımıza ek olarak.

 

Biz de BirGün gazetesi olarak 68'in 40'ıncı yılında arkadaşlarımızı anmak, mücadelelerine olan bağlılığımızı göstermek için bir yazı dizisi hazırladık. Geride kalanlarla konuştuk önce. Onlar bize geride kalmanın kolay olmadığını anlattılar. Sonra gençlerle konuştuk. Onlara sorduk Kızıldere'yi, Mahir'i, Deniz'i, İbo'yu ve ON'ları.

 

Hatırla Sevgili dizisinin oyuncularıyla, yönetmeni, senaristleriyle ve danışmanlarıyla da konuştuk.

 

Kızıldere'nin 36'ncı yıldönümünde,30 Mart 2008'de yayımlamaya başladığımız yazı dizisini, günlük bir gazetenin sayfalarında yitip gitmemesi için kitaplaştırmaya karar verdik. Sonuçta,22 gün süren bir yazı dizisi BirGün emekçilerinin çabalarıyla elinizde tuttuğunuz kitaba dönüştü.

"Alıntıdır" değil mi?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...