Jump to content

Seri Katillerden Alıntılar


sidarta

Önerilen Mesajlar

SERI KATILLERDEN ALINTILAR

Fahişeleri öldürmek bende saplantı olmuştu. Kendimi durduramıyordum.

Uyuşturucu gibiydi.

Peter Sutcliffe

 

Ben sadece sokakları temizliyordum.

Peter Sutcliffe

 

İnsanlar kurtçuklara benzer. Küçük, kör ve değersiz.

David Smith

 

Bana göre bir ceset, canlı bir bedenin taşıyamayacağı bir güzellik ve saygınlık taşır.

John Christie

 

Ölümlere sebep olan rüyalar üretiyordum, benim suçum buydu.

Dennis Nilsen

 

İnsanların dikkatini çekecek ve dünyayı ayağa kaldıracak bir suç işlemek istiyordum.

Susan Atkins

 

Ben kimseyi öldürmedim, kimseyi öldürtmedim, bıçaklarıyla üzerinize gelen çocuklar, onlar sizin çocuklarınız, onlara ben öğretmedim. Siz öğrettiniz.

Charles Manson

 

Bana yukarıdan bakarsanız aptalın tekini görürsünüz.

Bana aşağıdan bakarsanız tanrıyı görürsünüz.

Bana tam karşıdan bakarsanız, kendinizi görürsünüz.

Charles MANSON

 

Bana kadın düşmanı olarak hitap etmeniz beni derinden yaralıyor.

Değilim, ben bir canavarım. Ben Sam’ın oğluyum. Ben küçük yaramaz bir çocuğum.

David Berkowitz

 

Onları incitmek istemedim. Onları sadece öldürmek istedim.

David Berkowitz

 

Ben hasta bir insanım bunu biliyorum. Normal biri benim yaptıklarımı

nasıl yapabilir? Sanki içimde başka biri var gibiydi.

Albert de Salvo

 

Fahişeleri öldürmek istemedim, fahişeleri severim.

Albert de Salvo

 

Belki bir parça tuhafım.

George Joseph Smith

 

Bir palyaço bile katil olabilir.

John Wayne Gacy

 

Disneyland’da görüşürüz.

John Wayne Gacy

 

Her insanın kendi zevkleri vardır. Benimkide cesetler.

Henry Blot

 

20 kişiyi öldürdüm. Kanı severim.

Richard Ramirez

 

Zamanımı gerçekten boşa harcadım.

Jeffrey Dahmer

 

Son sözleri (cellâdına)

Acele et. Sen etrafta ahmakça dolaşırken, ben bir düzine adamı asardım.

Carl Panzram

 

Yaşayan bedenindeki soluğu hissediyorsun. Onların gözlerine bakıyorsun. Bu pozisyondaki insan tanrıdır.

Ted Bundy

 

Yaşama ve ölüme hükmetmek istiyorum.

Ted Bundy

 

Bir insanın ölüm ve yaşamına karar verebilme gücünden daha büyük ne olabilir ki?

Ted Bundy

 

Ben şimdiye kadar karşılaştığınız en soğukkanlı piçim.

Ted Bundy

 

Bazen kendimi vampir gibi hissediyorum.

Ted Bundy

 

Biz seri katiller sizin oğlunuzuz ve sizin kocanızız biz her yerdeyiz. Ve gelecekte daha çok çocuğunuz ölmüş olacak.

Ted Bundy

 

Sokakta yürüyen güzel bir kız gördüğünde ne düşünürsün?

Bir tarafım onunla flört etmeyi, onunla iyi vakit geçirmeyi,

diğer tarafım ise kazığa geçirilmiş kafasının nasıl duracağını düşünür.

Edmund Kemper

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Katillerden Mektuplar

(Kaynak : A’dan Z’ye Seri Katiller Ansiklopedisi Mektuplar: S/196-200)

 

1978’den beri bir dizi bombalı mektup saldırısından sorumlu olan teknoloji karşıtı terörist “Unabomber”ın bir seri katil sayılıp sayılamayacağı konusunda bir anlaşmazlık vardır. Bazıları kesinlikle öyle kabul edilmesi gerektiğine inanırlar. Zira üç kişiyi öldürmüş ve yaklaşık iki düzinesini de ciddi şekilde yaralamıştır. Diğerleri ise onu inançlarını kabul ettirmek için şiddete başvuran devrimci bir savaşçı olarak görürler. Bu soru, hala bir tartışma konusudur, ancak kesin olan bir şey vardır ki adam hakikaten güzel yazı yazıyordu. 1995 Ağustosunda New York Times’a bir mektup göndererek, gazete görüşlerini yayınlamayı kabul ederse, şiddete başvurmaktan vazgeçmeyi teklif etmişti. “Sanayi Toplumu ve Onun Akıbeti” başlığını taşıyan yazısı 35.000 kelimelik bir manifestoydu ve (bazı görüşleri kaçıkça olsa da) edebi açıdan, berraklığından ve tutarlılığından ötürü tam bir modeldi.

 

Maalesef Unabomber, bu yazma becerisini daha az etkileyici biçimlerde de kullanmıştır. Times’a mektubunu gönderdiği zaman, kurbanlarından biri olan Yale Üniversitesi’nden Dr. David Gelernter’e de bir mektup göndermiş ve Profesör’e “Teknik İnek” diyerek hakaret etmiştir. Bu bakımdan Unabomber, seri katillerin tipik davranışlarını sergilemiştir, çünkü onların bazıları da bu türlü hakaret dolu mektuplarla iletişim kurmaktan hoşlanırdı.

 

“Whitechapel Dehşetleri”nin doruk noktasında, Londra polisinin başı bu meçhul katilden geldiği iddia edilen mektuplarla beladaydı. Bunların neredeyse tamamı sahteydi, ancak bir tanesi kısa süre içinde suç tarihinin en tanınmış ismi olacak meşum bir takma adla imzalanmıştı:

 

Sayın Yetkili,

 

Kulağıma sürekli polisin beni yakaladığına dair haberler çalınıyor, ama beni uzun bir süre daha yakalayamayacaklar. Çok zeki görünüp doğru iz üzerinde olduklarını söylediklerinde çok gülüyorum… Ben ******ların peşindeyim ve yakalanıncaya kadar onları deşmeye devam edeceğim. Son işim çok muhteşemdi. Bayana bağırması için fırsat bile vermedim. Beni şimdi nasıl yakalayabilirler. İşimi seviyorum ve yeniden başlamak istiyorum, yakında benim komik oyunlarımı yeniden duyacaksınız… Bıçağım sağlam ve kesin ve eğer bir şansım olursa yeniden işe başlamak istiyorum. İyi şanslar…

 

Tüm samimiyetimle,

Karındeşen Jack

 

Doksan yıl sonra, o güne dek “44 Kalibrelik Katil” olarak anılan New Yorklu bir psikopat, suç mahallinde saçma sapan bir mektup bırakınca yeni ve daimi bir laka edinmiştir. Queens’teki bir polis yüzbaşısına hitaben yazılmış olan mektup şöyle başlıyordu:

 

Beni kadın düşmanı diye adlandırmanıza çok üzüldüm. Değilim, ama ben bir canavarım. Ben “Sam’in oğluyum.” Küçük bir veledim.

 

Sam baba sarhoş olduğu zaman, acımasız oluyor. Ailesini dövüyor. Beni bazen evin arkasına bağlıyor. Diğer zamanlar da garaja kilitliyor. Sam, kan içmeyi çok seviyor.

 

“Git ve öldür” diye emir veriyor Sam Baba.

Bazıları evin arkasında dinleniyor. Birçoğu genç, tecavüz edilip öldürülmüş, kanları tamamen çekilmiş, şimdi yalnızca kemikten ibaretler…

 

Kendimi yabancı hissediyorum. Ben herkesten başka bir frekanstayım, öldürmek için programlandım.

 

1969 Ağustosunda tüfek kullanarak cinayet işleyen bir seri suikastçı Zodyak diye tanınan Californialı bir katil, üç gazeteye mektup gönderdi. Her mektubun bir bölümü şifreli yazılmıştı. Bu bölümler birleştirildiği zaman, ortaya insanın tüylerini ürperten bir mesaj çıkıyordu.

 

“İnsanları öldürmeyi seviyorum, çünkü çok eğlenceli. Ormanda hayvan avlamaktan bile daha eğlenceli, çünkü insan en tehlikeli hayvandır. İşin en güzel kısmı ben ölünce ortaya çıkacak. Cennette yeniden doğacağım ve tüm öldürdüklerim benim kölelerim olacak. Size ismimi vermeyeceğim, çünkü sonraki hayatım için köle toplamamı yavaşlatmaya veya durdurmaya çalışacaksınız.”

 

Ertesi ay Zodyak, San Francisco Chronicle’a bir mektup daha göndererek “Bir okul otobüsü dolusu çocuğu ortadan kaldıracağı” tehdidini savurdu, bu tehdidi neyse ki gerçeğe dönüştürmedi.

 

Yazılmış En Hasta Mektup

Şüphesiz, bir seri katil tarafından yazılan en hasta mektup, yamyam çocuk katili Albert Fish’in on iki yaşındaki kurbanı Grace Budd’ın annesine yazdığı mektuptur. Büyük şanstır ki Mrs. Budd okuma yazma bilmiyordu ve böylelikle bu rezil mektubu dehşetinden kurtulabilmişti. Bu mektubun aslı, bugün sanatçı Joe Coleman’ın koleksiyonundadır.

 

" Çok Sevgili Mrs. Budd,

 

1894’te bir arkadaşım Steamer Tacoma gemisinde denizci olarak denize açılmıştı. San Francisco’dan Hong Kong’a gitmek üzere yola çıkmışlardı. Limana varınca iki arkadaşı ile karaya çıkmışlar ve çok içip sarhoş olmuşlar. Döndükleri zaman geminin limandan ayrıldığını görmüşler. Bu sırada orada kıtlık hüküm sürmekteymiş. Etin kilosu 2-6 dolar arasındaymış. Çok fakir olanlar arasında açlık sıkıntısı o kadar büyükmüş ki diğerlerinin açlıktan ölmemeleri amacıyla 12 yaşından küçük tüm çocuklar, et olarak pazarlanmaları için kasaplara satılıyorlarmış. Herhangi bir kasaba gidip pirzola, biftek, kuşbaşı isteyebilirmişsiniz. Çıplak bir çocuk vücudunun bir kısmı önünüze getirilir ve istediğiniz parçasını kestirebilirmişsiniz. Bir kızın veya oğlanın kalça kısmı, en lezzetli bölümmüş ve daha kotlet olarak satılan en pahalı etmiş. John orada çok uzun kalmış ve insan etine karşı bir düşkünlüğü oluşmuş. New York’a dönünce biri 7 diğeri 11 yaşında iki oğlan çocuğu çalmış. Onları evine götürüp soymuş ve bir dolaba kapamış. Sonra tüm giysilerini yakmış. Önce 11 yaşındaki oğlanı öldürmüş, çünkü onun poposu daha tombul ve tabi ki daha etliymiş. Kafası, kemikleri ve bağırsaklarından başka vücudunun her bir parçasını pişirip yemiş. Fırında pişirmiş (tüm poposunu), haşlamış, kızartmış ve kuşbaşı yapmış. Küçük oğlana da aynı şeyleri yapmış.

 

Ben o zamanlar 409 Doğu 100. Sokak’ta oturuyordum. Bana insan etinin çok lezzetli olduğunu o kadar sık söylemişti ki ben de tatmayı aklıma koydum. 3 Haziran 1928 Pazar günü sizin 406 Batı 15. Sokak’taki evinize geldim, peynir ve çilek getirdim. Öğlen yemeğini birlikte yedik. Grace, kucağıma oturdu ve beni öptü. Onu yemeyi aklıma koydum. Onu bir partiye götüreceğimi söyledim. Siz de evet gidebilir dediniz. Onu Westchester’da daha önce gözüme kestirdiğim boş bir eve götürdüm. Oraya vardığımızda ona dışarıda beklemesini söyledim. Kır çiçekleri toplamaya başladı. Yukarı çıktım ve tüm giysilerimi çıkardım. Çıkarmasaydım üzerlerine kanının bulaşacağını biliyordum. Her şey hazır olunca, pencereden onu çağırdım. O odaya girinceye kadar bir dolapta saklandım. Beni çıplak görünce ağlamaya başladı ve merdivenlerden inmeye çalıştı. Onu yakaladım ve o da beni annesine şikayet edeceğini söyledi. Önce onu tamamen soydum. Nasıl da tekmeledi, ısırdı ve tırnakladı. Boğazını sıkarak onu öldürdüm ve sonra da etlerini odama götürebilmek için ufak parçalara böldüm. Pişirdim ve yedim. Fırında pişen küçük poposu öylesine yumuşak ve tatlıydı ki. Tüm vücudunu yemem dokuz gün sürdü. Ona tecavüz etmedim, ama istesem bunu yapabilirdim. Bir bakire olarak öldü…"

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bence en güzeli:

Sokakta yürüyen güzel bir kız gördüğünde ne düşünürsün?

Bir tarafım onunla flört etmeyi, onunla iyi vakit geçirmeyi,

diğer tarafım ise kazığa geçirilmiş kafasının nasıl duracağını düşünür.

Edmund Kemper

 

çok güldüm buna :D :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"Katil Doğanlar" filminden konuya ilişkin replik: (tutuklu seri katil mickey ve medya programını hazırlayıp sunan wayne konuşuyor)

* Wayne: Öyleyse söyle bana. nasıl sıradan, çocukları olan masum bir adama bakabiliyor ve onu vurup öldürüyorsun, yani bunu nasıl yapabiliyorsun?

* Mickey: Masum? Kim, kim masum Wayne? Sen masum musun?

* Wayne: Masumum? Evet masumum. Cinayet işlemedim.

* Mickey: Bu sadece cinayet. Tanrının bütün yarattıkları bunu yapıyor. Ormana bakarsın ve türlerin diğer türleri öldürdüğünü görürsün, bizim türümüz ormanlar da dahil tüm türleri öldürüyor ve buna sadece endüstri diyoruz, cinayet değil. Ama ben ölmeyi hakeden bir çok insan tanıyorum.

* Wayne: Neden ölmeyi hakediyorlar?

* Mickey: geçmişlerinde bir şey olduğuna, bir günah, bir büyük sır sakladıklarına inanıyorum. Bir çok insan dışarıda zaten ölü dolaşıyor. Birilerinin acılarına son vermesi gerekiyor. Bu sırada devreye ben giriyorum. Kader Habercisi.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...