Termevsimi Oluşturma zamanı: Aralık 3, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Aralık 3, 2008 Geçen gün bir bilgi aldım: Oregon başsavcısı Rajneeshpuram’ı yasadışı ilan etmiş.. Verdiği sebep, Rajneeshpuram’da din ile devletin karışmasıymış. Şimdi, ilk olarak, bizim dinimizin dünya üzerinde var olmuş hiçbir din ile ilgisi yok. Bir din olduğumuzu sırf yasal zorunluluktan dolayı belirtiyoruz; aksi halde dünya üzerinde bu kadar dinsiz başka topluluk bulamazsın. Hangi din var ki? Tanrı yok, Kutsal Hayalet yok, İsa Mesih yok, papa yok, dua yok; kimse ölümle ilgilenmiyor. Herkes yaşamla öylesine ilgili ki, kimin zamanı var? Aslında, ölüm halkıma gelirse beklemek zorunda kalır. Halkım yaşamakla o kadar ilgili ki, ölüm bile tekrar düşünmek zorunda kalır... Otuz, kırk, elli yıldır ölü olan insanları kolaylıkla alabilir. Ölüm için sorun değil, endişelenecek durum yok; yalnızca götürülürler. Ölümden sonra yeterince yaşamışlardır zaten. Belki ölüm çok meşguldür — öyle olmalı. Bu gezegen ve üzerinde yaşam olan diğer elli bin gezegen ve hiçbir din ölümün iş arkadaşları, yardımcıları olduğunu söylemez. Ölüm yalnızdır. Zavallı ölümün büyük bir bürokrasiye ihtiyacı var; tüm işi tek başına yapıyor. Bu yüzden, elbette otuz yaşlarına gelince pek çok kişi ölüyor ve sonra kırk, elli, altmış sene sıralarının gelmesini bekliyorlar. Ölüm ne yapabilir? Henüz eski dosyaları temizleyememiş ve sen ölmeye devam ediyorsun. Ama benim halkıma gelince ölüm şaşıracak. Bunlar yaşayan insanlar; yaşamla o kadar ilgililer ki, ölüm konusunda düşünmüyorlar bile. Ölüm seni almadan bir daha düşünmek zorunda kalacak. Belki şöyle düşünür, “İlk önce bitmek tükenmek bilmeyen, gecikmiş işleri bitirsem iyi olacak. Bu insanlar daha sonra alınabilir; bırak biraz daha yaşasınlar.” Bu nasıl bir din? Ben buna dinsiz din dedim. Ona dinsizlik dedim. Burada vaaz yok. Benim konuşmalarıma kesinlikle vaaz denemez. Onlara anti-vaaz diyebilirsin. Devlet işlerine karışanın, hangi din olduğunu düşünüyorlar acaba? Ve hangi devlet? İlk olarak, dünyadaki herhangi bir sözlüğün tanımladığı bir din değiliz. Bizim kendi sözlüğümüzü, kendi tanımlarımızı yaratmamız gerekecek. Ve hangi devlet var? Yalnızca yollarla, temizlikle, evlerle, hastaneyle ilgilenmesi gereken bir şehir konseyi. Din yollara nasıl karışabilir? Çok uğraştım ama çıkartamadım: Dini yollarla nasıl karıştıracağız? Dini evlerle nasıl karıştıracağız? Dini hastanelerle, ilaçlarla, iğnelerle nasıl karıştıracağız? Bunu nasıl yapacakları konusunda bize ipucu vermeleri gerek. Çünkü burada, hastaların canını sıkmak için hiçbir dindar rahip hastaneye gitmiyor. O insanlar doların üzerine, “Tanrı’ya güveniriz” yazıyorlar. Doların üzerine! Dini devletle karıştıran kim? Sen dini pis dolara bile karıştırıyorsun! Yargıtay’ın kapısına, “Tanrı’ya güveniriz” yazılmış. Bir gün Yargıtay’a gidecek olursam — çok olası, bunu başarabilirim — o zaman onlara soracağım, “Tanrı nerede? Ve bunu hangi yetkiye dayanarak yazdın? Eğer kapıda yalan varsa, benden gerçeği söylemek için yemin etmemi isteyemezsin. Bunun yerine benden gerçeği değil, yalnızca yalan söylemek için yemin etmemi isteyin.” — Çünkü en büyük yalan orada, Yargıtay’ın kapısında. Her dolar banknotunun üzerinde büyük bir yalan var: Tanrı’ya güveniriz. O insanlar her gün dini devlet işlerine karıştırıp duruyorlar ama onlar yasal. Benim dinimi herhangi bir şeyle karıştırmak için yolum yok, o kadar karışmaz bir şey. Burası tüm dünya üzerindeki en yasal şehir. Eğer dini karıştırmak bir şehri yasadışı yapıyorsa, o zaman dünyadaki tüm şehirler yasadışı çünkü her yerde din karıştırılmış. Burası dinin hiç karıştırılmadığı tek yer. Aslında, burada din hiç yok. Provakatör Mistik Omega Yayınları Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.