semuel Oluşturma zamanı: Aralık 5, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Aralık 5, 2008 Beşir Fuad 1852 yılında dünyaya geldi. Ailesi hakkında fazla bilgi yoktur. Bilinen en eski aile üyesi, baba tarafından akrabası olan Abdülhamid'in başmabeyncisi Gürcü asıllı Hamdi Mahmud Paşa'dır. Babası Hurşit Paşa Adana'da mutasarrıflık yapmıştır. Annesi hakkındaki tek bilgi ise 1886 Mart'ında "délire de persécution"dan (hezeyan-ı tazallümî) öldüğüdür. Maddi açıdan varlıklı bir ailesi olan Beşir Fuad öğrenimine Fatih Rüştiyesi'nde başlar. Ailesinin Suriye'ye geçmesiyle öğrenimini buradaki Cizvit okulunda sürdürür. 1867-1870 yılları arasında İstanbul'da Askeri İdadî'de okur. 1871'de girdiği Mekteb-i Harbiye'yi bitirince yaver olarak Abdülaziz'in sarayında görev yapmaya başlar. 1875-1876 Sırp savaşlarına katılır. Yaverliği 1876 yılına kadar süren Beşir Fuad gönüllü olarak 1877-1878 Rus savaşı ve Girit isyanlarında da görev yapar. Beş yıl kadar Girit'te kalır. Bu süre zarfında Almanca ve İngilizce öğrenir. İstanbul'a döner ve 1881-1884 yılları arasında kolağası olarak çeşitli görevlerle askerlik sahasında çalışmayı sürdürür. 1884 Beşir Fuad'ın yazı hayatında önemli bir tarihtir. Bilinen ilk yazısı 1883 tarihini taşımakla birlikte Beşir Fuad'ın asıl yoğun yazı hayatı 1884'te başlar; çeviri kitaplar yayımlar, çeşitli dergilerde fen konularında yazılar yazar ve iki dergi çıkarır. Bunların ilki karışık bir kadroyla kurulan ve daha dördüncü sayısında yazarlar arasındaki görüş farkları yüzünden kapanan Hâver, diğeri daha uyumlu bir kadro ile fen ağırlıklı olarak yayımlanan Güneş'tir. Ancak bu da 12. sayısında maddi sorunlar yüzünden kapatılır. Bu yoğun yazı hayatı yüzünden 1884'te askerlikten ayrılan Beşir Fuad aynı yıl Ceride-i Havadis gazetesinin başyazarı olur. Gazetenin birbuçuk ay sonra bir ihbar yüzünden kapatılması üzerine dönemin önde gelen gazetelerinden Tercüman-ı Hakikat ve Saadet'te yazmayı sürdürür. Beşir Fuad'ın 1883-1884 yılları arasındaki ilk yazıları çeviri ağırlıklıdır. Zamanla telif yazıları öne geçmeye başlar. Bu yazılar felsefe, fen, fizyoloji ve askerlik konularında yoğunlaşır. Dil, özellikle yabancı dillerin öğretimi de Beşir Fuad'ın çeviri kitap ve makalelerinde sık sık ele aldığı konulardandır. Bunun yanı sıra çok sevdiği tiyatro üzerine değerlendirme yazıları da kaleme alır. 1885'te Victor Hugo'nun yayımlanmasıyla girdiği polemiklerde dönemin çeşitli edebiyat meselelerini, iki yıl sonra çıkan Voltaire biyografisinde ise daha ziyade dinî ve felsefî konuları tartışan Beşir Fuad, intihar edeceği tarihe kadar yoğun bir yazı hayatının içindedir. 6 Şubat 1887 yılında intihar etti. Orhan Okay, Bütün Yazıları, YKY yayınları Beşir Fuad , İlk Türk Materyalistlerinden , yaşamı kadar ölümü de sıradışı olan bir yazar ve düşünür. Ben, ismini ilk defa Salah Birsel ' in Denemelerin de duymuştum ve ilgimi çekmisti . Ölürken , gözlemlerini kanıyla yazmış biri , son anına kadar ... asf 'Bilinçli' intiharindan dolayi 'unutturulmus' Beşir Fuad, Osmanlı'da denemenin, yazınsal eleştirinin, eleştirel biyografinin ilk ürünlerini veren, yine ilk materyalist unvanını taşıyan adam. 1852 yilinda dünyaya geldi. Fransizca, Ingilizce ve Almanca bilen Fuad, ömrünün son üç yılına sıkıştırdığı yazı hayatında, çevirileriyle birlikte 200'e yakın yazı ve 16 kitap yayınlamıştı. İntiharını iki yıl önceden kendisi duyurmuştu. Ahmed Mithad Efendi'ye yazdığı mektupta, intihar edecegini ve bedenini derslerde kullanmalari için Mekteb-i Tibbiye’ye bırakacağını yazdı. "Mekatib-i Tibbiyye'nin teşhir etmek için senevi beş alti cenazeye ancak nail olabildikleri ve bu miktarin mükemmel tesrih ögrenmeye adem-i kifayesi malumdur. Hayatimda fenne hizmet eyledigim gibi, cenazemin de öyle hadim olmasini arzu eyledigimden, cenazemi tesrih olunmak üzere teberruan Mekteb-i Tibbiyye'ye terk eyledim. ümid ederimki, veresem şu arzuma mani olmazlar. İntiharımı fenne tatbik edecegim; siryanlardan birinin geçtigi mahalde cildin altina klorit kokain siringa edip buranin hissini ibtal ettikten sonra orasini yarip siryani keserek seyelan-i dem tevlidiyle terk-i hayat edeceğim. Kan akmakta iken her zaman siryani sıkıca tutarak vesair tedbire müracaat ederek muhafaza-i hayat mümkün oldugu halde azmimden nükul etmeyecegim! Şairler söz ile pek çok kahramanlık satarlar; fakat fiiliyata gelince, böyle bir metanet göstereceklerinden pek emin değilim. Çünkü şu intihar, beyne bir tabanca sıkmak, kendini asmak veya suya atılmak gibi değildir. Onlara bir kere teşebbüs edilince, onu menetmek ihtiyari elden gider." 24 Kanun-i Sani sene 302, Beşir Fuad. Beşir Fuad, 6 Subat 1887' de, Cağaloğlu Yokuşu' nda Kitapçı Arakel' in dükkanı karsisindaki 12 numarali evinde gece geç vakit bileklerini kestiginde 35 yaşındaydı. Bileklerindeki kesik atardamarina klorit kokain şırınga ederek intihar etti. Ölürken izlenimlerini kanıyla bir kağıda yaziyordu: "Ameliyatimi icra ettim. Hiçbir ağrı duymadım. Kan aktıkça biraz sızlıyor. Kanım akarken baldızım asağıya indi. Yazi yaziyorum, kapiyi kapadim diyerek geri savdim. Bereket versin içeri girmedi. Bundan daha tatli bir ölüm tasavvur edemiyorum. Kan aksin diye hiddetle kolumu kaldirdim. Bayginlik gelmeye basladi. Canib-i zabitadan gelecek tahkik memuruna size anlatmağa mecbur olmadigim bazi esbabdan dolayi terk-i hayata mecburiyet gördüm. Kendi kendimi öldürdüm. Benim yazim ve imzam alem-i matbuatta bulunan muharrirlerce malumdur. Binaenaleyh beyhude isgüzarlik edecegim diye zaten matem içinde bulunacak familyam azasi hakkinda bi-lüzum tahkikata girisip de onlari iz'ac etmeyiniz. Su itirafnamem intiharin vukusunu müsbittir. Sizin vazifeniz kağidi alip bir jurnal ile makama takdim etmekten ibarettir. Vücudumu teshir olunmak üzere Mekteb-i Tibbiyye'ye teberrüan bahsettim. Cenaze oraya naklolunmalidir. Beşir Fuad" 5 Subat 1887 gelen doktora söyledigi söz, ''zahmet etmeyin, beş dakikalik ömrüm kaldi'' oldu. alıntı; Nurettin Çaliskan Yanlış Mesel / Enis Batur "Mezardan bir seda" * Bir zaman da böyle geçsin, pusula durmadan dönüp dursun: Şimdi neredeyim? Yüksek Düş'ün içinde, sarsıntı, soğuk ter, gırtlağımda bir güz mührü, neredeyim ki azalıyorum gecede, yükseliyor simsiyah kanım. Bir zaman da böyle geçti, pusula durmadan döndü ve durmadan durdu: Şimdi buradayım: Kâğıtla kalem arasında titrek, kararsız, bir sınır varsa beni benden ayıracak, tam da kanın mürekkebe dönüp kuruduğu yerdeyim. -Beşir Fuad, yanlış kardeşim benim. * 5 Şubat 1987: "Ameliyatımı icra ettim, hiçbir ağrı duymadım. Kan aktıkça biraz sızlıyor. Kanım akarken baldızım aşağıya indi. Yazı yazıyorum kapıyı kapadım, diyerek geri savdım. Bereket versin içeri girmedi. Bundan daha tatlı bir ölüm tasavvur edemiyorum. Kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım. Baygınlık gelmeye başladı BEŞİR FUAD - Enis Batur'a - Gün doldu: Kendime bir aksisedayım Ürktüm hep hayalâttan. Aklım bana açıkla: Yırtılan zaman mı gülün yaprağı mı? Elinde buruşturuyordu validem. Kapatılmış ve leyli bakışlı mecnune. Ömrüm şimdiden "bir devr-i hüzün" ve kapkara matem: Dizdizeyim dalgın hayaletinle. Ufku sen misin seyreyleyen Darüşşifa'nın o tozlu penceresinden, ben mi? Vehimler ve cinnet korkusu bana mirasın. Ölü oğul da küçük, çıplak ayaklarıyla geziniyor sofada, çatının içindeki rüzgâr gibi. Ey hafıza! Kanıyor Ne varsa süzdüğün. Siyah zambak: Koridorlarında usulca açan o Cizvit mektebinin "Gecede yazmayı mutad edindim" daha o zamandan. Sırdır çünkü yazı: Candan doğar ve ayan ettikten sonra sır olur Nemsin benim öteki zamanlardaki çocuk? Bir hasım gibi mi büyüttüm seni kalbimde? Sözüm sana yine de: Kimi gerçek daha derin düşten. Düşler de geleceğe gönderir ve Yitik Söz dirilir okurun dilinde. Yaşamım! Doğrusun yanlış olduğun kadar. Bir diken gibisin içimde. Ah! Gülün yok. Doğ karanlığın devâsa rahminden de okurum hisset beni: "İntiharımı da fenne tatbik edeceğim: Şiryanlardan birinin geçtiği mahalde cildin altına klorit kokain şırınga edip buranın hissini iptal ettikten sonra orasını yarıp şiryanı keserek seyelân-ı dem tevlidiyle terk-i hayat edeceğim" Zevcem! Kim kimin uçurumu? Her ağuş, ne yapsak bir serzeniş aslında. Metresim! Kucaklaştık ama daha bir kez buluşmadık. Tecilin dolmasını bekledim ben. Suret-İ Varaka "Ameliyatımı icra ettim. Hiç bir ağrı duymadım. Kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım" Ki "kâğıt dahi kanla mülemma" TEBLİĞ "Mutbuat idare-i behiyyesinden Ceri- det ül Hakayık nam gazetenin bir nüs- hasında intihara dair münderiç olan varakanın diyanet-i islamiyeye mübayin fıkaratı mutazammın olmasına ve merkez-i hilafet-i islamiyede tab ve neşrolunur evrak ve havadisten bazılarının akaid-i islamiyeyi mazallah-ı teala inkar ve is- t ihfat yolundaki neşriyatı, diyaneten ve siyaseten rehin-i cevaz ve müsamaha olama- yacağına..."(*) Beşir Fuad! Kardeşim benim. Ahmet Oktay (*) İntihar hareketini böylesine etkin bir toplumsal silah haline getiren şey, intihar hareketlerinin düşünsel (refleksiv) boyutudur. Sanırım şudur kastedilen şey: 'Hiç kimse yaşamında bir yanlışlık olmadığı sürece intihar etmez.' Bu gerçek o kadar açıktır ki, çoğu zaman göz ardı edilmiştir. Böylece hareketin önemli bir öğesi gözden kaçırılmıştır: İntihar, geride kalanlara işlerin ne kadar kötü gittiğini göstermeyi amaçlar. (Al Alvarez: The Savage God. A. Study of Suicide, p. 116, Penguins Books 1983). 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Aralık 5, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 5, 2008 Teşekkürler Semuel Sefa Kaplan'dan... Kırık cam paslı bıçak denendi bileğimde Alkole batmış kanım süzüldü usul usul Dönüp baktım aynaya gözlerimde bir şenlik Benden cazip olamaz şimdi hiçbir istanbul Beşir Fuad haklıymış hem sergey yesenin de İntihar bir şairi benimseyen tek kundak Damarımı terkeden tutsaklığım belki de O ki rüyalarımı süsleyen kanlı dudak Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
NizaL Yanıtlama zamanı: Temmuz 12, 2018 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 12, 2018 Emeklerinize sağlık,güzel bir tanıtım. Ürkütücü Ölümüyle İstanbul’da İntihar Salgını Başlatan Bir Osmanlı Aydını: Beşir Fuad Dönemi için pek alışık olmadığımız tarzda bir hayata ve her dönem için son derece sıradışı sayılacak bir ölüme sahip gazeteci, düşünür ve daha bir çok sıfatın sahibi, halk üzerinde oldukça değişik tarzda bir etki bırakmış olan Beşir Fuad'ın ilginç öyküsüne bir göz atalım. 1. Beşir Fuad kimdir sorusunun cevabı oldukça kapsamlı http://i.hizliresim.com/aYd3qg.jpg Beşir Fuad pek çok savaşa katılmış bir asker, pek çok yayında çalışmış, gazeteler, dergiler çıkarmış bir gazeteci, Osmanlı'yı bir çok Batılı yazar ile tanıştırmış bir çevirmen, makaleler yayınlamış bir düşünür, bilim ve felsefeye düşkün, Fransızca, Almanca ve İngilizce'yi çok iyi bilen, ilk denemeci, ilk materyalist, ilk eleştirmen gibi pek çok sıfata sahip bir Osmanlı entelektüeli. 2. 1852 yılında İstanbul'da dünyaya gelen Beşir Fuad, bir süre Osmanlı padişahı Sultan Abdülaziz'in yaverliğini de yapmış. 3. Mutsuz bir evliliği olan, bir çocuğunu ufak yaşta kaybeden ve annesi bir akıl hastalığı yüzünden öldüğü için bir gün delirmekten korkarak yaşayan Beşir Fuad'ın ölümü oldukça ilginç bir vaka. http://i.hizliresim.com/BzvPXQ.jpg 4. Beşir Fuad dostu Ahmet Mithad Efendi'ye yazdığı bir mektupta iki yıl sonra gerçekleştireceği intiharını haber verir. İntiharı dillendiren çoktur ama Fuad gibi bunu çok önceden detaylı bir şekilde planlayıp hayata geçiren nadir bulunur. Hele ki böyle ilginç bir sebeple ve ilginç bir şekilde. 5. Yazdığı mektupta nasıl intihar edeceğini, ölürken neler hissettiğini kaleme alacağını ve kadavra sıkıntısı çeken Tıbbiye'ye cesedini bağışlayarak ölümüyle de bilime hizmet edeceğini belirtir. "Hayatım boyunca fenne hizmet ettiğim gibi cenazemin de öyle olmasını isterim" der. http://i.hizliresim.com/lZ3jYg.jpg 6. Dostuna yazdığı mektupta şunları söyler: "İntiharımı fenne tatbik edeceğim; şiryanlardan birinin geçtiği mahalde cildin altına klorit kokain şırınga edip buranın hissini ibtal ettikten sonra orasını yarıp şiryanı keserek seyelan-ı dem tevlidiyle terk-i hayat edeceğim. Kan akmakta iken her zaman şiryanı sıkıca tutarak vesair tedbire müracaat ederek muhafaza-i hayat mümkün olduğu halde azmimden nükul etmeyeceğim!" *şiryan atardamar *seyelan-ı dem: kan akma 7. Beşir Fuad seçtiği metodun özel olduğunu çünkü isterse ölümüne engel olma şansı olduğu halde eylemine devam ederek bunu gerçekten istediğini gösterebileceğini de şu şekilde anlatır mektubunda: "Şairler söz ile pek çok kahramanlık satarlar; fakat fiiliyata gelince, böyle bir metanet göstereceklerinden pek emin değilim. Çünkü şu intihar, beyne bir tabanca sıkmak, kendini asmak veya suya atılmak gibi değildir. Onlara bir kere teşebbüs edilince, onu menetmek ihtiyari elden gider." 8. Fuad dediğini yapar. 1887 yılının Şubat ayında, henüz 35 yaşındayken intihar eder. Hem de tam olarak iki yıl önceki mektubunda anlattığı şekilde. 9. Kendine klorit kokain enjekte edip bileklerini usturayla keserek ölümü beklerken hissettiklerini kaleme alır. İnsan ölürken neler hisseder bunları bildirerek insanlığa bir faydam olsun istedim der. İçtiği karışımın etkisiyle vücudu uyuşmuş olduğundan çok fazla acı hissetmediği ve kendini yavaş yavaş keserek bazı organlarını dışarı çıkardığı da rivayet edilir. 10. Ölmeden hemen evvel bir kan gölünün ortasında ölümü beklerken şunları yazmıştır: "Ameliyatımı icra ettim. Hiçbir ağrı duymadım. Kan aktıkça biraz sızlıyor. Kanım akarken baldızım aşağıya indi. Yazı yazıyorum, kapıyı kapadım diyerek geri savdım. Bereket versin içeri girmedi. Bundan daha tatlı bir ölüm tasavvur edemiyorum. Kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım. Baygınlık gelmeye başladı" 11. İntiharını bir tecrübeye dönüştürmüştür Fuad. Kendini parça parça keserek akan kanın dalga dalga yayılışını seyretmiş, o an hissettiklerini yazıya dökerek belki de bir ilki gerçekleştirmiştir. 12. Son anlarını istediği şekilde uzun uzadıya yazıya dökememesinin sebebi muhtemelen yaşadığı kan kaybı sonucu bilincinin bulanıklaşmasıdır. Bağırışları üzerine kendisini bulup doktor çağırmışlar, gelen doktora “Beyhude uğraşmayınız, beş dakikalık ömrüm kaldı” demiştir ölmeden hemen önce. 13. Fuad’ın intiharı herkesi çok şaşırtır. Bu fikrinden iki sene önce haberdar ettiği Ahmet Mithad Efendi bile olanlara inanamaz. Fuad henüz bir kaç gün evvel bile geleceğe dair planlar yapan, oldukça heyecanlı, yeniliklere dair hevesli, son derece coşkulu ve son anına kadar çalışan bir adamdır. Son zamanlarda maddi sıkıntılarla boğuşuyor olsa da kimse ondan böyle bir şey beklememektedir. 14. Başta Ahmet Mithad Efendi olmak üzere arkadaşları cenazesinin kadavra olmasına dini gerekçelerle izin vermez. Mektubunda Tıbbiye’de senede ancak 5-6 kadavra ile çalışıldığı ve bunun bilimsel araştırmalar için çok yetersiz olduğunu yazmış, son anlarında kaleme aldığı notlarda da son arzu olarak vücudunun bilimsel amaçlarla kullanılmak maksadıyla Tıbbiye'ye teslim olunmasını vasiyet etmiştir ama bu mümkün olmaz. 15. İntihar kavramına oldukça yabancı olan halk bu haberden çok etkilenir. Fuad’ın ölümü hem işlediği bu büyük günah yüzünden hem de bunu uygulayışı bakımından tepki çeker ama o dönem için bir efsane haline gelir. 16. Gazetelerde olayın detayları yayınlandıktan sonra İstanbul’da bir intihar salgını başlar adeta. Arka arkaya pek çok intihar vakası yaşanır. Beşir Fuad bu eylemi ile sadece zihinlerde bir kavram olan ve pek zikredilmeyen intiharı görünür ve mümkün kılmıştır halkın gözünde. 17. Arka arkaya gelen intihar haberleri üzerine dönemin padişahı 2. Abdulhamid intihar haberlerine yayın yasağı getirir ve bu yasak intihar vakaları durulana kadar yaklaşık 6 ay devam eder. 18. Beşir Fuad ülkenin entelektüel gelişimine katkıları, ürettikleri ve çok yönlü kişiliğiyle hem de bir pozitivist olarak son anında bile kendini bilime adayan ölüm şekliyle tarihimizin en sıradışı karakterlerinden birisi olarak hatırlanmayı hak ediyor. Onedio Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
semuel Yanıtlama zamanı: Kasım 4, 2018 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 4, 2018 teşekkürler katkı için... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.