killercook Oluşturma zamanı: Aralık 14, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Aralık 14, 2008 Yüksek enerjili fotonlardan oluşan büyük bir kuşak. 2012 yılında güneş sistemimiz tüm gezegenleri ile birlikte bu kuşağa girdiğinde dünyamızın ozon deliği onarılacak ve tüm yaşam 3. boyuttan 5. boyuta geçecek. İnsanların 2 sarmallı DNA'ları ikişerli olarak biraraya gelip 12 sarmallı bir DNA'ya sahip olacaklar. Bu olay sırasında tüm insanların chakra'ları açılacak ve duyuları ve algılamaları artacak. Herkes birbirinin düşüncesini okuyabilecek. Bu ilk önce kısa süren bir kaosa neden olacak fakat daha sonra herkes bir düşünce birliği halinde bir araya gelerek, önyargının, yalanın ve kötü düşüncelerin olmadığı bir ortama geçilecek. İnsanlar birbirinin auralarını görebilecekler. 12 sarmallı DNA'ya geçiş sonrası insanlarda hiçbir hastalık kalmayacak, hasta olanlar kendilerini ve birbirlerini iyileştirebilecekler. İnsanlar ölümsüz olacaklar. Ölüm olayı ise fiziksel dünya'da kalmaktan vazgeçip başka bir boyuta geçmeye karar verme şeklinde olacak. Yani, dünya'da geri kalanlar (kalmayı seçenler) ölmeye (başka boyut gitmeye) karar verenlerin ortadan bir anda kaybolduğunu görecekler. Fiziksel dünyamızda kalmayı seçen insanların ışık bedenleri olacak ve bu cennete benzeyen ışıklı dünyada çok güzel vakit geçirecekler. Fiziksel olarak 2000 yıl sürecek olan bu olay sonrasında foton kuşağı güneş sistemimizi terkedecek. Foton kuşağı ilk kez ingiliz astronom Edmund Halley (1656-1742) yılında Pleiades takımyıldızlarını kuşatan gazımsı bir kuşak olarak gözlendi (Halley kuyruklu yıldızını da keşfeden astronom). Fredrick Wilhelm Bessel ise foton kuşağının dönüş hızını keşfetti (herbir yüzyılda 5.5 derece saniye). Jose Comas Sol Pleiades takımyıldızındaki güneş sistemlerini keşfetti. Paul Otto Hesse foton kuşağının kalınlığını saptadı (2000 ışık yılı). Güneş sistemimiz her 25.860 yılda bir Pleiades çevresinde bir tur dönmektedir. Yani, yaklaşık olarak her 12.500 yılda bir güneş sistemimiz bu foton kuşağının içine girer. Güneş sistemimizin foton kuşağının içindeki yolculuğu 2000 sene kadar sürer. Yani, foton kuşağından çıktıktan sonra tekrar foton kuşağına girmek için 10.500 yıl geçmektedir. Bu devrelerin alt devreleri de vardır ama üst devre 206 milyon yıl sürer. Foton kuşağının kendisinin de aurası var ve ilk aura katmanına (enerji seviyesine) 1962 yılında dünyamız (ve tüm güneş sistemimiz) girmiş durumda. Yani şu anda foton kuşağının düşük enerjili ilk kısmının içinde bulunuyoruz. Dünya'mız ikinci enerji seviyesine ise 1987 yılında girdi. 2012 yılında üçüncü enerji seviyesine girmesi sırasında 110-144 saat (5-6 gün) boyunca karanlıkta kalacağız. Üçüncü enerji seviyesine (foton kuşağının kendisinin bulunduğu esas enerjili kısım) girildiğinde ise karanlık sona erecek ve artık hiç gece olmayacak yeryüzünde. Sırasıyla yazarsak: 1. gün: 21 Aralık 2012'de kör bölgeye giriş, tüm canlıların beden tipinin değişmesi, hiçbir elektrik aygıtının çalışmaması, tam karanlık 2. gün: Atmosfer basıncının düşmesi, herkesin kendisini şişmiş hissetmesi, Güneş'in yeterli ısıtamaması, dünya ikliminin soğuması (buzul çağı soğuğu) 3.-4. gün: Atmosferin şafak vakti gibi sönük bir ışıkla aydınlanması, foton etkisinin başlaması, foton enerjili aygıtların çalışabilir hale geçmesi, yıldızların yeniden gökyüzünde belirmeleri. 5.-6. gün: 24 saatlik gündüz devresine giriş, kör bölgeden çıkıp ana foton kuşağına giriş, tüm canlıların güçlenip zindeleşmeleri, dünya ikliminin ısınması, foton ışınıyla çalışan gemilerin uzayda yolculuk yapmaya başlaması, telepati, telekinezi gibi psişik yeteneklerin ortaya çıkışı (uyanış, süperbilinç). Kısaca, foton kuşağı dünya'daki tüm yaşam için çok büyük bir faydası olan, yüksek enerjili fotonlardan oluşan devasa bir kemer. Güneş sistemimiz bu kuşağa girdiği zaman tekrar çıkması 2000 sene sürecek. Foton Kuşağı (Manaşik Halka) kendi etrafındaki dönüşünü 25.860 yılda bir tamamlamakta ve güneş sistemimiz her bir 10.500 yılda bir foton kuşağına girmekte. Foton kuşağı torus şeklinde (araba lastiği biçiminde) bir kemer ve bunun kalınlığı (çapı değil, kemerin kalınlığı) 2000 ışık yılı. Önemli bir husus elektrikli hiçbir aygıtın ise foton kuşağına girildikten sonra hiçbir şekilde çalışmaması. 2000 yıl boyunca sürecek olan safhada elektrik enerjisi ile çalışacak araca ihtiyaçta olmayacak zaten. Çünkü süperbilinç halinde olma hali ve foton enerjisi kullanabilecek teknoloji ile elektrik enerjisini kullanmaya ihtiyacımız olmayacak. SCHUMANN REZONANSI : Gregg Braden, Dünya'nın Foton Kuşağı'ndan geçtiğine, Dünya'nın rotasyonunun yavaşladığına, Dünya'nın rezonans frekansında bir artış olduğuna (Schumann Rezonansı) dair bilimsel kanıtlar sunuyor. Dünya, dönüşünü durdurduğunda ve rezonans frekansı 13'e ulaştığında sıfır noktası manyetik alanında olacağız. Dünya durduktan sonra 2 ya da 3 gün içinde ters yöne doğru tekrar dönmeye başlayacak. Bu durum, Dünya'nın etrafındaki manyetik alan içinde ters yönde ani bir değişikliğe sebep olacak. Jeofiziksel Durum 1: Dünya'nın Yükselen Temel Frekansı Dünya'nın zemin temel frekansı ya da "kalp atışı" (Schumann Rezonansı, SR, olarak adlandırılır) hızla artmaktadır. Coğrafi bölgelere göre değişkenlik göstermesine rağmen, onlarca yıldır toplam ölçüm 7.8 devir / saniye'yi göstermekteydi. Bu değerin sabit olduğu düşünülüyordu ve global askeri haberleşme sistemi bu frekans üzerine geliştirilmişti. Son raporlar oranın 11 devire ulaştığını ve yükselmeye devam ettiğini söylüyor. Bilim bu oranın neden yükseldiğini ya da yükselişe neden olanın ne olduğunu bilemiyor. Gregg Braden verileri bu konu üzerinde çalışan Norveçli ve Rus araştırmacılardan aldı; Amerika'da çok geniş çapta raporlama yapılmıyor. (SR üzerine tek referans hava ile ilgili ve sadece Seattle Kütüphanesinde referans bölümünde bulunmaktadır. Bilim SR'yi sıcaklık değişkenlerinin ve dünya çapında hava durumlarının hassas göstergesi olarak kabul etmektedir. Braden değişen SR'nin son zamanlardaki şiddetli fırtınaların, sellerin ve havanın bir faktörü olduğuna inanıyor.) Jeofiziksel Durum 2: Dünya'nın Azalan Manyetik Alanı Bir yandan dünyanın "pulse" oranı yükselirken diğer yandan manyetik alan kuvveti azalmaktadır. New Mexico üniversitesi Profesörü Bannerjee'ye göre, son 4000 yıl içinde manyetik alan yoğunluğunun yarısı kaybetti. Manyetik alan kuvveti, manyetik kutupların tersine dönmesinin bir habercisi olduğu için, Prof. Bannerjee, başka bir değişimin gelmekte olduğuna inanıyor. Braden, devirsel "Yer değiştirmeler" ters dönmeyle birleşik olduğu için manyetik dönüşümün belirtisi olan dünyanın jeolojik kayıtları ayrıca tarihte daha önceki "Yer değiştirmeler"i de işaret etmektedir. Zaman ölçüsünün büyüklüğü düşünüldüğünde, bunlardan sadece bir kaç tane mevcuttur. Schumann Rezonansı Nedir? Dünya dev bir elektrik devresi gibi davranmaktadır. Aslında atmosfer zayıf bir iletkendir ve eğer hiçbir şarj kaynağı olmasaydı varolan elektrik yükü yaklaşık 10 dakika içinde dağılırdı. Dünya'nın yüzeyi ve iyonosferin iç kısmı arasında 55km'lik bir boşluk bulunmaktadır. Herhangi bir anda bu boşluk içindeki toplam yük 500,000 Clombtur. Yeryüzü ile iyonosfer arasında 1-3x10-12 Amper / m2'lik bir dikey akım akışı vardır. Atmosferin rezistansı (direnci) 200 Ohm'dur. Potansiyel voltaj 200,000 Volt'tur. Dünya çapında herhangi bir anda yaklaşık 1000 şimşek çakmaktadır. Bunların her biri 0,5 ila 1 Amper üretmektedir ve Dünya'nın elektromanyetik boşluğundaki akım akışının ölçümü için hesaplanmaktadır. Schumann Rezonansları bu boşlukta varolan ve aralarında az da olsa benzerlik gösteren elektromanyetik dalgalardır. Yaydaki dalgaların da olduğu gibi, her zaman mevcut değildirler, fakat incelenebilirliğin olması için reaktif olmak zorundadırlar. Dünyanın içsel faktörleri, kabuk ya da çekirdek tarafından oluşturulmamaktadır. Atmosferdeki elektriksel faaliyetlere ait gibi görünmekteler, özellikle şiddetli şimşek faaliyetlerinin oluştuğu zamanlarda. 6 ila 50 devir / saniye arasındaki frekans değerlerinde meydana gelmektedir; özellikle 7.8, 14, 20, 26, 33, 39 ve 45 Hertz'de, +/-0.5 Hertz'lik varyasyon ile. Sonuç olarak Dünya'nın elektromanyetik alan özellikleri aynı kalırsa bu frekanslar da aynı kalır. Tahminen Dünya'nın iyonosferi, Güneşin 11 yıllık macula devrinin sonucunda bu duruma cevaben değişime uğramaktadır. çoğunlukla SR 2000 ile 2200 birim zaman aralığında daha kolay görülebilmektedir. Atmosferin bir yük, bir akım ve bir voltaj taşıdığı göz önünde bulundurulursa böylesine elektromanyetik dalgaların bulunması hiç de şaşırtıcı değil. Dünyadaki bu boşluğun rezonans özellikleri ilk defa 1952 ve 1957 yılları arasında Alman fizikçi W. O. Schumann tarafından ortaya atılmış ve 1957 yılında Schumann ve König tarafından kanıtlanmıştır. Bu fenomenin ilk spiritüel tasviri 1960 yılında Balser ve Wagner tarafından hazırlanmıştır. Son 20 yıl içindeki incelemeler, denizaltılarıyla Ekstrem Düşük Frekanslı haberleşme araştırmalarını yürüten Deniz Kuvvetleri Bölümü tarafından yönetilmektedir. Daha fazla bilgi için: "Handbook of Atmospheric Electrodynamics, vol. 1", Hans Volland, 1995, CRC Press. 2. Bölüm tamamıyla Schumann Rezonansları üzerinedir ve Davis Campbell tarafından yazılmıştır. (Geophysical Institute, University of Alaska, Fairbanks AK, 99775) Ayrıca bu araştırmanın tarihçesi ve geniş bir bibliografisi de bulunmaktadır. MUHTEMEL SONUçLAR Sıfır noktasına yaklaştığımızda zaman hızlanmış olarak tezahür edecek. Buna göre 24 saatlik zaman dilimi, 16 ya da daha az saatte yaşanmış olacak. Binlerce yıldır SR'nın 7.8 devirde olduğunu, fakat 1980 yılından beri artmakta olduğunu hatırlayın. Bugün bu değer yaklaşık 12 devirdir. Ve 13 devire ulaştığında duracak. Sıfır noktası ya da çağların Değişimi, kadim insanlar tarafından binlerce yıl önce bildirilmişti. Bir çok değişimler meydana gelmiştir; her 26000 yıllık Ekinoks geçişi sürecinin yarısı olan 13000 yılda bir. Sıfır Noktası ya da manyetik kutupların ters dönüşü muhtemelen yakında, birkaç yıl içinde, belki de her 20 yılda bir 12 Ağustos tarihinde gerçekleşen Dünyanın dört devir bioritmi ile eşzamanlı olarak gerçekleşecek. Sıfır Noktasından sonra Güneşin batıdan doğup, doğudan batacağı da söylenmektedir. Bunun daha önce gerçekleştiğine dair çok eski kayıtlar bulunmaktadır. İlginçtir ki Yeni Dünya Düzeninin 2003 yılında hayata geçeceği planlanmıştır. Bu, bir çok etkene ve gündeme bağlı olarak olabilir de olmayabilir de. Fakat merkezde kalın ve sezgilerinizi takip edin. Sıfır Noktası değişimi muhtemelen bizi 4. boyuta sokacak. Burada, düşündüğümüz ve istediğimiz her şey hemen tezahür edecek. Bu Sevgi'yi ve Korku'yu içermektedir. NİYETİMİZ en yüksek öneme sahip olacak. Bildiğimiz bir çok teknoloji işlemez hale gelecek. İstisnalar Sıfır Noktası ya da serbest enerjiye dayalı olan teknolojiler olabilir. Sıfır Noktasına yaklaştıkça fiziksel bedenlerimiz değişmektedir. DNA'larımız 12 sarmallı yapıya yükseltilmekte. Yeni bir ışık beden yaratılmakta. Daha sezgisel bir hale bürünüyoruz. Maya Takvimi şu anda gerçekleşmekte olan bütün değişimleri önceden bildirmiştir. Buna göre biz teknolojinin ötesine doğru ilerlemekte, Doğanın ve Evrenin natürel devirlerine dönmekteyiz. 2012'de 5. Boyuta gireceğiz. (Sıfır Noktasında 4. Boyuta geçtikten sonra) Bütün bu bilgiler korkutucu nitelikte değildir. Yeni Işık çağını getirecek olan bu değişimlere hazırlanın. Paranın ve zamanın ötesine geçiş yapıyoruz; Korkuya dayalı kavramların tamamen ortadan kalkacağı... ALINTIDIR. Daha fazla bilgiyi http://www.2012-game.com adresinden bulabilirsiniz. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ArtemisLykaon Yanıtlama zamanı: Aralık 14, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 14, 2008 Vay be. Bakalım neler olcak. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Sir_Lancelot Yanıtlama zamanı: Aralık 14, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 14, 2008 bu konu ile ilgili su ana kadar okudugum en ayrıntılı yazı diyebilirim.. Merakla bekliyoruz 2012 yılını ama sansım yokki o sene Askerde olacagım :] .. Tesekkürler.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Mystick Yanıtlama zamanı: Aralık 14, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 14, 2008 daha önce açıldı ama biraz daha kapsamlı olmuş.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
cico Yanıtlama zamanı: Aralık 14, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 14, 2008 Benimde şimdiye kadar okuduklarımın içinde en ayrıntılı olandı,bakalım o gün geldiğinde bu yazılanlar gerçekleşecekmi yoksa sadece bir aldatmaca olarak anılacakmı... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
cennet-kapisi Yanıtlama zamanı: Aralık 31, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 31, 2008 selamun aleykum, bakin Hz.Muhammed(s.a.v) sözlerinden birisi "benim ümetim(yani insanlar) 1500 seneye kadar var olacaklar" diye okudum... yani Hz.Muhammed(s.a.v) 610 Yilinda Hz. Kurani Kerim inmis ve 22 yil sonra dünyadan ayrilip cennete kavusmus (yani ölmüs) ve simdi mantikli düsünürseniz 610+22+1500= 2132 eder yani bu yilina kadar hic bir seycik olmamalidir! bu benim düsüncem ama bu demektir degilki "ufolar" veya baska seyler gelmemesi ben sadece Kiyamet Konusunda bir kac bilgi vermek istedim saygilar Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
CREMATORY Yanıtlama zamanı: Aralık 31, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 31, 2008 selamun aleykum, bakin Hz.Muhammed(s.a.v) sözlerinden birisi "benim ümetim(yani insanlar) 1500 seneye kadar var olacaklar" diye okudum... yani Hz.Muhammed(s.a.v) 610 Yilinda Hz. Kurani Kerim inmis ve 22 yil sonra dünyadan ayrilip cennete kavusmus (yani ölmüs) ve simdi mantikli düsünürseniz 610+22+1500= 2132 eder yani bu yilina kadar hic bir seycik olmamalidir! bu benim düsüncem ama bu demektir degilki "ufolar" veya baska seyler gelmemesi ben sadece Kiyamet Konusunda bir kac bilgi vermek istedim saygilar Ancak bu verdiğiniz rakamların ne bilimsel nede ruhani bir değeri yok... Oysa kıyametin ne zaman kopacağını Peygamber efendimizde bilmiyordu. ben şahsen katılmıyorum bu yoruma Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
cennet-kapisi Yanıtlama zamanı: Aralık 31, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 31, 2008 dedigim gibi bu sadece benim düsüncem ama Peygamber efendimizin dedigini ciddiye alirsak benim düsüncem dogru ola bilir.... saygilar Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Mystick Yanıtlama zamanı: Aralık 31, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 31, 2008 nerde yazıyor bu? yani böle dediği? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
cennet-kapisi Yanıtlama zamanı: Aralık 31, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 31, 2008 güzel soru Dini Sitelerde Peygamberimizin Hayatini Okuyordum orada yaziyordu.... ve bir kac ayet.... belki Kurani Kerimdede yaziyordur bilmiyorum daha hepsini tam okumadim... ama bu bilgiyi yani bu sözü yine ararim ve sizlerlen paylasmak isterim.... saygilar Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
labra_doors Yanıtlama zamanı: Aralık 31, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 31, 2008 hz.muhammet in gelecekten haber vermek gibi bir sıfatı yoktu.keza biliyo olsaydı bile söylemezdi.çünkü büyücülük kehanetlerde bulunmak gibi eylemleri diğer dinlerde olduğu gibi müslümanlık dinide inkar edip en büyük günahkarlıkla yargılamıştır.hz.muhammedin böle bi kahaneti ortaya atacağını hiç sanmıorum.çünkü müslümanlık diniyle ve kendisiyle çelişkiye düşecek biri deildi sanırım. şahsi yorumum şudur ki: bi çok dini sitede olduğu gibi bir takım insanların kendilerine yoldaş bulma çabası içerisinde dini istismar ve duygu sömürüsü yaptığı gerçektir.bu şekilde yaklaşımla hz. muhammedi yücelttiklerini sanarlarken dahada küçültüyorlar.hz.muhammet bi kahin yada büyücü deil tanrının elçisiydi.eğer bir gün bu söylem ispatlanır ve kanıtlanırsa ki sanmıorum,müslümanlık dininin ve diğer bütün dinlerin çöktüğü anlamına gelir.belkide kıyamet ozaman kopacaktır kim bilebilir ki... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
cennet-kapisi Yanıtlama zamanı: Aralık 31, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 31, 2008 hz.muhammet in gelecekten haber vermek gibi bir sıfatı yoktu.keza biliyo olsaydı bile söylemezdi.çünkü büyücülük kehanetlerde bulunmak gibi eylemleri diğer dinlerde olduğu gibi müslümanlık dinide inkar edip en büyük günahkarlıkla yargılamıştır.hz.muhammedin böle bi kahaneti ortaya atacağını hiç sanmıorum.çünkü müslümanlık diniyle ve kendisiyle çelişkiye düşecek biri deildi sanırım. şahsi yorumum şudur ki: bi çok dini sitede olduğu gibi bir takım insanların kendilerine yoldaş bulma çabası içerisinde dini istismar ve duygu sömürüsü yaptığı gerçektir.bu şekilde yaklaşımla hz. muhammedi yücelttiklerini sanarlarken dahada küçültüyorlar.hz.muhammet bi kahin yada büyücü deil tanrının elçisiydi.eğer bir gün bu söylem ispatlanır ve kanıtlanırsa ki sanmıorum,müslümanlık dininin ve diğer bütün dinlerin çöktüğü anlamına gelir.belkide kıyamet ozaman kopacaktır kim bilebilir ki... evet dediginiz dogru ola bilir ben sadece okudugumu ve bildigimi söylemek istedim yinede en dogrusu Kurani Kerimde yazar oradan bakmak bilgi edinmek lazim.. edit: ama simdi aklima geldi Allah Hz.Muhammed (s.a.v) bir gecede dünyada yasadigi halde Cenneti ve Cehennemi gösterdi yani olmiyacak diye bir sey yok! Not: bu yazi Kurani Kerimde yaziyor hem internete hem kendim Kurani Kerimde okudum ama tam nerede bilmiyorum uzun zaman gecti... saygilar Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
monkeybusiness Yanıtlama zamanı: Ocak 10, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 10, 2009 dünyanın manyetik rezonans a gireceği bir gerçektir beyler... tarih olarak 21 aralık 2012 de tam olarak doğru verilmiştir. Mevlana kardeşlik örgütü ismili bi örgüt uzaylılarla konuştuklarını ifade etmekteler. İzmit depremini bana 3 ay öncesinde söylemişlerdi. Ve 2012 de yaşanacak bir buzul çağını da söylediler... Panik yapılacak birşey yok ölürsek birlikte öleceğiz üzülerek söylüyorum dünyada büyük ölümler olacak... yine ufak bir bilgi 80 lerden sonra doğanların ölümsüzlüğe ulaşacaklarını söylüyorlar... ayrıca 2012 yılından sonra dünya hiç bir zaman eskisi gibi olmayacakmış... Neler olacak hepimiz göreceğiz ama maya takvimleri bu durum için kıyamet diyorlar. Dünya tarihinin orada bitirmişler. 6. ve son dilimdeyiz şu an biz... Arkadaşımızın verdiği bilgilerde sanki bu durumu destekliyor gibi ışık olmak demek bedenden sıyrılmak demek. Tabi ki geleceği bilemeyiz... ama tahmin edebiliriz ! Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ashtar Sheran Yanıtlama zamanı: Ocak 10, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 10, 2009 Şuanda yaşadıklarımız zaten hemen hemen kıyamet alameti. kıyam ın kelime anlamı uyanıştır arkadaşlar. Kıyamet denilince hemen küçük diller yutulmasın. monkeybusiness doğru söylemiş. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
deepblue Yanıtlama zamanı: Ocak 12, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 12, 2009 Son yıllarda dünyanın manyetik kutupları ve 2012 üzerine söylenen kıyamet hikayeleri genel çoğunluk üzerinde “deli saçması” etkisi yaratıyor. Dünyanın ters dönüp insanın yok olması masalı pek çok kişiye inanılası gelmiyor ve bu konuda yapılan ciddi çalışmalara kulaklar tıkanıyor. Konu üzerinde abartılar olabileceği, ya da kısmen yanlışları olabileceğini düşünsem de tamamını kaldırıp bir tarafa atamıyorum ben. İçimde bir şeyler beni bu konuda kulağı tetikte bir duruma getirdi ve ulaşabildiğim bütün kaynaklardan şimdiye kadar aldığım tüm bilgiler de bu konuda duyarsız ya da reddedici bir tavır sergilememi engelliyor. Rusya’da bir grup bilim adamının sözcüsü Dr.Dmitriev Güneş Sistemi'nin ve Güneş'in bu güne kadar görülmemiş şekillerde dönüşmekte olduğunu belirtmekte. Dünya gezegeni, yaygın olarak bilinenin ötesinde; uydusu olduğu yıldızın / güneşin görünmeyen koronası içindedir. Yani aslında güneşimizin koronası dünyayı da içine alacak kadar geniştir ve bir bu nedenle onun doğrudan etkisi altındayız. Başka bir deyişle; güneşte ne oluyorsa, dünyanın bundan etkilenmemesi mümkün değil. Evet, dünyanın manyetik kalkanı var ama dünyaya yönelik bir korona fışkırmasının partikülleri bu kalkanı delip geçiyor. Bunun örneklerini ve yeryüzüne sebep olduğu olayları, giderek artan sıklık ve şiddette yaşar olduk. Son güneş lekesi devresi esnasında Güneş'teki faaliyet şimdiye kadar görülmüş olanların hepsinden daha fazlaydı. Son yüz yıl içinde Güneş'in manyetik alanı değişime uğradı. California'daki Rutherford Appleton Ulusal Laboratuvarları'ndan Dr. Mike Lockwood'un yaptığı bir çalışma var. Dr. Lockwood, Güneş'le ilgili yaptığı araştırmalar sonucunda 1930 yılından beri Güneş'in toplam manyetik alanının yüzde iki yüz otuz oranında güçlendiğini bildiriyor. Ve son yıllarda gerçekleşen güneş lekesi faaliyetlerinden bazılarının tarihte kaydedilmiş olanların hepsinden çok daha büyük olduğu. Rusya Sibirya'daki Rusya Ulusal Bilim Akademisi'nden gelen bilgilere göre; uzayda değişik ve çok daha yüksek enerji seviyesine ve titreşimlerine sahip bir manyetik alana girdiğimiz sonucuna varmışlar (Foton Kuşağı). Ruslar uzayda bundan önce hiç görülmemiş değişiklikler kaydedildiğini bildiriyorlar. Bu bilgiyi veren bilim kurulunun başındaki kişi olan Dr. Dmitriev aşağıdaki etkilerin gözlemlendiğini söylüyor. Heliosfer'in Ön Kenarındaki Değişimler: Güneş'in kendisi de bir manyetik alana sahiptir ve bu manyetik alan Güneş Sistemi'nin çevresinde Heliosfer olarak adlandırılan bir 'yumurta' şekli oluşturur. Heliosfer gözyaşı biçimindedir ve uzun, ince ucu hareket ettiğimiz yönün aksi yönüne bakar. Ruslar Heliosfer'in ön kenarına baktılar ve orada parıldayan uyarılmış plazma enerjisinin varlığını gözlemlediler. Güneş'in heliosferi 10 astronomi birimi derinliğindeydi (bir astronomi birimi Yeryüzü'nün Güneş'e olan uzaklığı kadardır, yani yaklaşık 93 milyon mil). Dr. Dmitriev'in dediğine göre bugün bu parıldayan enerji 100 astronomi birimi derinliğine ulaşmış durumda… Rusya Ulusal Bilim Akademisi bize bir zaman çizelgesi vermiyor, fakat eskiden bilinen ve kabul edilenle, şimdiki durum karşılaştırıldığında en az yüzde binlik bir artış görülüyor. Rusların dediğine göre Güneş'teki bu değişim gezegenlerin işleyiş biçimini ve destekleyebilecekleri yaşamın türünü de değiştiriyor. Hatta DNA sarmalının da değişim geçirmekte olduğunu söylüyorlar. Heliosfer'in süregelmekte olan genişlemesinin bizi sonuç olarak yeni bir enerji düzeyine taşıyacağını, Güneş'in kendisinden enerji saçarken yaydığı temel harmonik dalga boylarında ani bir genişleme olacağını ve yayılan enerjideki bu artışın Güneş Sistemi'ndeki maddelerin tümünün temel doğasını değiştireceğini düşünüyorlar. Bu oldukça ciddi bir açıklama, fakat veriler tarafından destekleniyor: Gezegenlerden beşinin ve Ay'ın atmosferi değişim geçiriyor - ABD 1969'da Ay'a indiğinde orada atmosfer bulamadı. O zamandan beri Yeryüzü'nün uydusunda daha önceleri bulunmayan ve Dr. Dmitriev'in sodyumla ilişkili gördüğü bir bileşimden oluşan bir atmosfer gelişiyor. Bu yeni atmosfer şimdi altı bin kilometre derinliğinde. - Yeryüzü'nün atmosferi üst seviyelerinde daha önceleri görülmeyen ölçüde HO gazı oluşturuyor. Önceden kesinlikle şimdiki miktarlarda bulunmazdı. Rusların iddiasına göre bunun küresel ısınmayla, CFC ile veya floro karbon emisyonuyla, veya bunun gibi şeylerle bir ilgisi yok. - Mars'ın atmosferi eskisine oranla giderek kalınlaşıyor. - Jüpiter, Uranüs ve Neptün'ün atmosferleri de büyük değişimler geçiriyor. - Venüs'ün genel parlaklığında belirgin bir artış gözlemleniyor. - Jüpiter'in enerji yükü o kadar arttı ki, gezegenin yüzeyiyle uydusu İo arasında iyonize edici radyasyondan oluşan gözle görülür bir tüp oluştu. Gerçekten de son zamanlarda çekilen fotoğraflarda parlak enerji tüpünü görebilirsiniz. - Uranüs ve Neptün de çok daha parlak hale geliyorlar. - Jüpiter'in manyetik alanı iki mislinden fazla büyüdü. - Uranüs'ün manyetik alanı değişiyor - ve bir açıklama yapılamıyor - Neptün'ün manyetik alanı artıyor. - Ruslara göre bu gezegenlerin üçü de daha parlak hale geliyorlar ve atmosferik nitelikleri değişiyor - fakat bunun ne anlama geldiğini açıklamıyorlar. Ruslar, Uranüs ve Neptün'ün ekseninin yakın zamanlarda kaymış olduğuna işaret ediyorlar. Voyager II uzay aracı Uranüs ve Neptün'ün yakınından geçerken, görünürdeki kuzey ve güney manyetik kutupların, yeri daha önceden kaydedilmiş olan coğrafi kutuptan oldukça ciddi ölçüde sapmış olduğu görüldü. Fark birinde 50 derece, diğerinde ise yaklaşık 40 derece idi. Bütün bunların yanında Dünyamızda çok ciddi değişimler mevcut… - 1980'den beri sismik faaliyet yüzde dört yüz oranında artış gösterdi. - Dr. Dmitriev'in bildirdiğine göre 1973'ten 2003'e kadar geçen yıllarda genel olarak doğal afetlerin - fırtınalar, tayfunlar, toprak kaymaları, tsunami dalgaları vs.- gerçekleşme sıklığı yüzde yedi yüz oranında arttı. - Yeryüzü'nün manyetik alanı küçülüyor ve küçülme sürati 5-10 yıl önce aniden artmaya başladı. Aşağı yukarı son on beş yıl içinde de manyetik alan değişken ve düzensiz hale geldi. - Geçen yılın sonlarında Kuzey Kutbu'nun tam üzerinde bulunan buz kütlesi, bilinen tarihte ilk defa olmak üzere, tamamen eridi. Green Peace'in bildirdiğine göre, bildiğimiz kadarıyla, buzun on fitten daha ince olduğu bir zaman hiç olmamıştı. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse, Güney Kutbu yaklaşık üç mil derinliğinde bir buz kütlesine sahip ve buna rağmen çok büyük buz parçaları kopup erimeye devam ediyor. Rus ve Avrupalı fizikçiler, gözlemlerine dayanarak çok yakında dünyada dev bir manyetik değişim beklendiğini açıkladılar. Dünyanın manyetik alanı müthiş bir sıçramayla yer değiştirecek güney, kuzey, kuzey de güney olacak. Rusya'da yayınlanan İzvestiya gazetesi internet sitesindeki haberine göre 'Manyetik takla' adı verilen olay ortalama 500 bin yılda bir meydana geliyor. Rus Bilimler Akademisi'nin ölçümlerine göre kuzey ve güney kutupları bölgesinde manyetik delikler hızla genişliyor ve günün birinde, 3-5 yılla ölçülebilecek zaman süreci içerisinde kutupların ani bir sıçramayla yer değiştireceği söyleniyor. Dünyanın titreşim oranının bir ölçümü de dünyanın kalp atışı olarak da bilinen Schumann Rezonansıdır ( Bu yeryüzü boşluğuna ait rezonant özellikleri ilk olarak Alman fizikçi W. O. Schumann tarafından ilk kez 1954 te keşfedildi). Schumann Rezonansı dramatik olarak artıyor. Dünya Foton Kuşağı'ndan geçmekte ve Dünyanın dönüşü yavaşlamakta. Dünyanın dönüşü durduğunda ve rezonans frekansı 13 devire ulaştığında, biz sıfır noktası manyetik alanında olacağız. Dünyanın dönüşü duracak ve 2 ya da 3 gün içinde ters yönde tekrar dönmeye başlayacak. Bu, dünyanın etrafındaki manyetik alanlarda bir terslik meydana getirecek. Dünyanın Artan Temel Frekansı : Dünyanın temel frekansı veya "kalp atışı"( Schumann Rezonansı ) dramatik olarak artıyor. Bu değer coğrafik bölgelere göre değişmesine rağmen, asırlardır toplam ölçüm saniyede 7.8 devir olarak ölçülmüştü. Son raporlar bu değerin 12.7 devir/saniye 'nin üzerine çıktığını ve yükselmeye devam ettiğini gösteriyor. Dünyanın Zayıflayan Manyetik Alanı: Dünyanın "kalp atış" hızı artarken, manyetik alanındaki güç zayıflıyor. New Mexico Üniv. Prof. Bannerjee'ye göre, manyetik alan son 4000 yıldaki yoğunluğunun yarısını kaybetti. Ve manyetik kutup tersliğinin bir delili bu alan güçlülüğü olduğu için, Prof. Bannerjee bir manyetik kutup değişiminin gelmek üzere olduğuna inanıyor. Bu inanışa sahip pek çok bilim adamı var şu an dünya yüzünde ve sayıları gün geçtikçe artıyor. Discovery kanalda da bu konuyla ilgili bir belgesel yayınlandığını ilgilenenler bilir. Bütün bu bilgilerin dışında eski bir takım uygarlıklardan bize kalan bir takım yazıt, takvim (örn. Maya ve Olmek), ayrıca Mısır piramitlerinin dizilişi ve özellikleri, konumları (dünyanın pek çok açıdan ilginç bir noktasında bulunduklarını meraklıları çok iyi bilir), Sfenks’in bilinen yaşından çok daha eski olduğunun kanıtlanması, kutsal kitaplardaki kıyamet tarifleri, (güneş doğudan batacak, batıdan doğacak!) eski efsanelerin birbiriyle örtüşen ilginç noktaları gibi bir sürü bilgiye bakarak kıyamet teorilerini destekleyenlerin çok yanıldıklarını söylemek zor bir hale geldi artık. Her gün bu yöndeki bilgiye bir yenisi ekleniyorken 2012 teorisini kendi adıma tekrar tekrar masaya yatırıyorum. Tarihte yanılgı olabilir belki ama şeklinin doğruluğu kanıtlı görünüyor. Şiddetle diliyorum ve umuyorum ki tüm bu bilgiler yanılıyordur. Bu satırlarla karamsarlık ortaya koyduğumu da sanmıyorum. Dünyanın fotoğrafı iyice toz duman oldu ve git gide dumanın kalınlığı artıyor. Dünya şöyle bir silkelenmeden bu duman dağılmayacak gibi görünüyor. Asıl aydınlık o silkelenmeden sonra mı acaba? Benim umudum aydınlık, tüm dünya adına…(ALINTI) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
monkeybusiness Yanıtlama zamanı: Ocak 12, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 12, 2009 oldu mu bu şimdi tüm gelcek planlarım altüst oldu acaba tam bir yokoluş mu olacak yoksa yeniden doğuş mu olacak ?? Bu yazıyı okuduktan sonra yokoluşa doğru ibrem kaydı... koşup sevgilime sarılmak istiyorum ama sevgilim yok Hepimiiiiz ölüceeeez demeye gerek yok tabiki bardağın dolu olan kısmına bakalım... hatta bardağa bakalım en azından böyle bir olaya şahit olan bi kaç milyar kişiden biri olacağız not : gezegenlerin çekim alanlarının artması cidden akıl karıştırıcı... güzel paylaşım saol Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
undomiel Yanıtlama zamanı: Ocak 13, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 13, 2009 müthişti ! paylaşımlar icin saoulun.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
kasisyah Yanıtlama zamanı: Ocak 13, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 13, 2009 ayrıntılar için gerçekten saol... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Avataraang Yanıtlama zamanı: Ocak 13, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 13, 2009 Bu benim kendi yorumum ama farkettiyseniz her varlık yok oldu ve dünyada yeniden bir doğuş noktası oluştu örn: dinazorlar yok oldu yeni bir hayat başladı günümüzde volkanik patlamalar vs vs. diyolar ama kim bilebilir ki foron kuşağının gelip gelmediğini... -------------------- Bide 1980 lerden sonra doğanlar yaşayabilir denmiş bu görüşe katılmıyorum çünkü kimin ne zaman öleceiğini Allah tan başka kims ebilemez Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
killercook Yanıtlama zamanı: Ocak 22, 2009 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 22, 2009 Deepblue çok güzel bir paylaşım olmuş teşekkürler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
cennet-kapisi Yanıtlama zamanı: Ocak 23, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 23, 2009 evet güzel paylasim ama ben yinede yukarida sözümün arkasindayim saygilar Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Psychedelic Yanıtlama zamanı: Ocak 23, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 23, 2009 evet güzel paylasim ama ben yinede yukarida sözümün arkasindayim saygilar Siz sözlerinizin arkasinda olabilirsiniz, sizin peygamber efendiniz söyle diyor onun peygamber efendisi böyle diyor, onlarin peygamber efendileride bu sekilde diyor diye kabul edeersek bilime ne gerek var o zaman peygamber efendilerimizin dediklerini dinleyip inanalip ve hic arastirmayalim , konunun hic ötesine gitmeyelim o zaman, unutmayinki sizin efendiniz baskasinin efendisi degil, bu bir ölcü olamaz. Zaten dinler, efendiler, kurallar ve onlarin dedikleri yüzünden degilmidirki , insanlar kafalarinda duvarlar ördüler ve o duvarlarin ötesine gitmediler ve yerlerinde saydilar. Kusura bakmayin ben sizin peygamber efendinizin dediklerini ölcü olarak almiyorum. Peygamber efendiniz hakkinda 2 sorum olacak size 1. Peygamber efendiniz 50 yaslarinda 9 yasindaki bir kiz cocugunu es olarak aldimi ? 2. Peygamber efendiniz onun söylediklerini uygulayan iyi kullara ( Erkeklere ) Cennette 40 huri verilecegini söyledimi, lutfen bunlari benim icin cevaplarmisiniz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ashtar Sheran Yanıtlama zamanı: Ocak 23, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 23, 2009 Gülsem mi ağlasam mı. Kalkmışlar 1500 seneden bahsetmişler. Kim demiş , nerde demiş? Hadis mi? Şeytanı ağaca bağlamak? Ay'ın ikiye ayrılması? 1500 sene? Komik. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Psychedelic Yanıtlama zamanı: Ocak 23, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 23, 2009 Bencede cok komik, sadece gerginlik yaratmak istemedigim icin fazla üzerine gitmedim, sayin Selamün Aleyküüüüüm diyen arkadasin üzerine. yoksa 2 tane soru sordum kendilerine, eger bunlarin cevabi evet ise zaten benim icin o kisinin dinlenilecek bir tarafi yokdur. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ashtar Sheran Yanıtlama zamanı: Ocak 23, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 23, 2009 Kuran Muhammed öldükten sonra kitap haline getirildi. Eee noldu teori? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.