schizophrana Oluşturma zamanı: Aralık 14, 2008 Paylaş Oluşturma zamanı: Aralık 14, 2008 http://blogs.suntimes.com/scanners/bunuel.gif 1900'de İspanya'nın Aragón eyaletine bağlı Calanda'da doğdu. Madrid Üniversitesi'ne girmeden önce Zaragoza'da bulunan Colegio del Salvador'da oldukça ağır bir cizvit eğitimi aldı. Madrid Üniversitesi'nde, önce doğal bilimler ve ziraat okurken daha sonra mühendislik, en sonunda psikoloji bölümüne geçti. Burada Salvador Dali ve Federico Garcia Lorca ile tanıştı. Sinema eğitimi almak için avangard deneyimlerin boy gösterdiği 1920'lerin Paris'ine gitti. Mauprat filminde Jean Epstein'ın, La Sirène des Tropiques filminde ise Mario Nalpas'ın asistanlığını yaptı. 1929'da Salvador Dali ile birlikte içinde bir kadının gözbebeklerinin bir ustura ile kesildiği ünlü sahneyi barındıran, gerçeküstücü bir klasik olan Bir Endülüs Köpeği adlı filmi gerçekleştirdi. 1930'da Marquis de Sade'ın Sodom'un 120 Günü adlı eserinden izler taşıyan Altın Çağ'ı çekti. Filme Salvador Dali ile birlikte başlamayı planlamıştı ancak yaşanan anlaşmazlık nedeniyle yalnız çekmek durumunda kaldı. Katolizm'i hedef aldığı söylenen film büyük skandala yol açtı ve gösterimi yasaklandı. Bu filmi çekmesinin akabinde İspanya'ya dönerek, İspanya'da köylülerin hayatını anlatan bir belgesel olan Ekmeksiz Toprak filmini çekti. 1936'da iç savaşın başlamasına yakın, değişen politik iklimi anlatan bir belgesel olan España 1936 (İspanya 1936) filminin senaryosuna katkıda bulundu ve yapımcılığını üstlendi. 1939'da iç savaş sırasında ABD'ye gitti ve çeşitli belgeseller çekti. 1946'da Meksika'ya geçti ve 1955'e kadar uluslararası düzeyde dikkat çekip beğeni toplayacağı 14 film çekti. 1955'te Fransa'ya döndü ve onu sinema sanatının merkezine yerleştirecek olan üç ortak yapıma imza attı. 1961'de İspanyol hükümeti tarafından Viridiana'yı çekmesi için İspanya'ya davet edildi. Film, içinde barındırdığı kilise karşıtı öğeler nedeniyle İspanya'da büyük tepkilere yol açtı ve ülkede gösterimi yasaklandı. Geri kalan hayatını İspanya dışında geçirdi, 1983'de Mexico City'de öldü. Hayatını anlatan otobiyografik kitabı "Mon Dernier Soupir", Son Nefesim (ISBN 975-53345-7-8) ismiyle ülkemizde de yayımlandı. Buñuel'in filmleri gerçeküstücülük açısından en önemli ve ünlü filmlerdir. İlk filmi olan ve senaryosunu Salvador Dali ile birlikte yazdığı Un Chien Andalouda; ve ikinci filmi olan L'Age d'Ôrda katışıksız bir gerçeküstücü biçimde dinî ve resmî otoritelere göndermelerde bulundu ve büyük eleştirilere maruz kaldı. Filmleri YÖNETMEN / DIRECTOR 1977: Cet obscur objet du désir / That Obscure Object of Desire / Arzunun Şu Karanlık Nesnesi 1974: Le Fantôme de la liberté / The Phantom of Liberty / Özgürlük Hayaleti 1972: Le Charme discret de la bourgeoisie/ The Discreet Charm of the Bourgeoisie / Burjuvazinin Gizli Çekiciliği 1970: Tristana 1969: La Voie lactée / The Milky Way 1967: Belle de jour 1965: Simón del desierto / Simon of the Desert / Çöl Azizi Simon 1964: Le Journal d'une femme de chambre / Diary of a Chambermaid 1962: El Ángel exterminador / The Exterminating Angel / Öldürücü Melek 1961: Viridiana 1960: La Joven / White Trash-The Young One 1959: La Fièvre monte à El Pao / Fever Rises in El Pao / Günah Cumhuriyeti 1958: Nazarín 1956: La Mort en ce jardin / Death in the Garden / Bu Bahçede Ölüm 1955: Cela s'appelle l'aurore 1955: Ensayo de un crimen / The Criminal Life of Archibaldo de la Cruz / Archibaldo de la Cruz un Suçlu Yaşamı 1954: El Río y la muerte / The River and Death / Nehir ve Ölüm 1954: Las Aventuras de Robinson Crusoe / The Adventures of Robinson Crusoe 1953: La Ilusión viaja en tranvía / Illusion Travels by Streetcar 1952: El Bruto / The Brute 1952: Él /This Strange Passion 1952: Subida al cielo / Mexican Bus Ride 1951: La aHija del engaño / Daughter of Deceit 1951: Una Mujer sin amor / A Woman Without Love 1950: Susana / The Devil and the Flesh 1950: Los Olvidados / The Young and the Damned / Unutulmuşlar 1949: El Gran Calavera / The Great Madcap 1947: En el viejo Tampico / Gran Casino 1940: El Vaticano de Pio XII 1932: Las Hurdes / Land Without Bread / Ekmeksiz Toprak 1930: L'Âge d'or / The Golden Age /Altın Çağ 1929: Un chien andalou / An Andalusian Dog /Bir Endülüs Köpeği SENARİST / WRITER 1998: La Novia de medianoche 1977: Cet obscur objet du désir / That Obscure Object of Desire / Arzunun Şu Karanlık Nesnesi 1974: Le Fantôme de la liberté / The Phantom of Liberty / Özgürlük Hayaleti 1972: Le Charme discret de la bourgeoisie/ The Discreet Charm of the Bourgeoisie/ Burjuvazinin Gizli Çekiciliği 1972: Le Moine / The Monk 1972: Una Historia decente (book/kitap) 1970: Tristana 1969: La Voie lactée / The Milky Way 1967: Belle de jour 1965: Simón del desierto / Simon of the Desert / Çöl Azizi Simon 1964: Le Journal d'une femme de chambre / Diary of a Chambermaid 1962: El Ángel exterminador / The Exterminating Angel / Öldürücü Melek 1961: Viridiana 1960: La Joven / White Trash-The Young One 1959: La Fièvre monte à El Pao / Fever Rises in El Pao / Günah Cumhuriyeti 1958: Nazarín 1956: La Mort en ce jardin / Death in the Garden / Bu Bahçede Ölüm 1955: Cela s'appelle l'aurore 1955: Ensayo de un crimen / The Criminal Life of Archibaldo de la Cruz / Archibaldo de la Cruz un Suçlu Yaşamı 1954: Abismos de pasión / Wuthering Heights 1954: El Río y la muerte / The River and Death / Nehir ve Ölüm 1954: Las Aventuras de Robinson Crusoe / The Adventures of Robinson Crusoe 1953: La Ilusión viaja en tranvía / Illusion Travels by Streetcar 1952: El Bruto / The Brute 1952: Él /This Strange Passion 1952: Subida al cielo / Mexican Bus Ride 1951: Una Mujer sin amor / A Woman Without Love 1950: Susana / The Devil and the Flesh 1950: Los Olvidados / The Young and the Damned / Unutulmuşlar 1950: Si usted no puede, yo sí (story/hikaye) 1936: España 1936 / Madrid 1936, 1936: ¡Centinela, alerta! 1936: ¿Quién me quiere a mí? / Who Loves Me? 1932: Las Hurdes / Land Without Bread / Ekmeksiz Toprak 1930: L'Âge d'or / The Golden Age /Altın Çağ 1929: Un chien andalou / An Andalusian Dog /Bir Endülüs Köpeği YAPIMCI / PRODUCER 1970: Tristana 1936: España 1936 / Madrid 1936, 1936: ¡Centinela, alerta! 1936: ¿Quién me quiere a mí? / Who Loves Me? 1935: La Hija de Juan Simón, La / Juan Simon's Daughter 1932: Las Hurdes / Land Without Bread / Ekmeksiz Toprak 1929: Un chien andalou / An Andalusian Dog /Bir Endülüs Köpeği wikipedia'dan alıntıdır. Luis Bunuel - Un chien Anadalou http://www.viddler.com/explore/Nano9/videos/8/ Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
theangelofdeath Yanıtlama zamanı: Aralık 15, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 15, 2008 acaba bu filmleri nasıl edinebiliriz bi bilgin var mı ya da nasıl indirebiliriz Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Aralık 15, 2008 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Aralık 15, 2008 Dvd standlarında gördüğüm sadece Gündüz Güzeli ( Belle De Jour ) malesef Bunuel'in filmlerini bulmak zor Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Nisan 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 1, 2009 http://www.futuristika.org/wp/wp-content/uploads/2007/12/bunuel4.jpg spanyol sineması özellikle son yıllarda atağa kalkmış durumda. Hepimizin bir şekilde sevdiği ya da beğendiği bir İspanyol yönetmen var artık, bundan on sene öncesine kadar İspanyolların film çektiğinden bile şüpheliydik hem. İspanyol sineması denildiği zaman aklıma gelen ilk isim Almodovar olsa da benim aklıma gelen ilk isim Luis Buñuel. Bundan kelli, Buñuel’in kendi hayatını anlattığı kitap olan “Son Nefesim”den bol alıntılı bir İspanya – Buñuel yazısı yazmaya çalıştım. Umarım amacına hizmet eder. 1902 yılında İspanya tahtına XIII. Alfonso oturduğunda sadece 16 yaşındaydı. Alfonso anayasalı monarşiyi benimseyip İspanya’yı daha fazla karıştırmaktan başka bir şeye yaramayan bir anayasayı halkın önüne sürmüştü. O zamanlar Luis Buñuel sadece iki yaşındaydı ama bu bir şey değiştirmiyordu zira İspanyol sineması çoktan ve yoktan kendini var etmeye başlamıştı. 1920’lerde kendini yeni yeni bulmaya başlayan İspanyol sineması 1923’te General Primo de Rivera askeri darbesi ile sarsıldı. General, Mussolini’den örnek alarak faşist diktatörlük yoluna gitti ve bütün demokratik müesseselere son verdi. Primo de Riviera altı buçuk sene iktidarda kalmıştı ama bu durum 1928 yılında I.İspanya Sinema Kulübünün Kuruluşu’nun ilanını etkilememişti açıkçası. Hatta aynı sene I.İspanya Sinema Kongresi düzenlenmişti. Bu senenin bir diğer özelliği ise o sırada Buñuel’in Fransa’da “Un Chien Andalou” ve hemen iki sene sonra “L’age D’or” filmlerini çekmiş olmasıydı. Buñuel’e balıklama dalmadan önce sanırım dahil olduğu ve dönemi pek güzel sallayan akım olan Avangardizm’e ufak bir giriş fena olmayacaktır. Buyurun size Avangardizm 101; kendisi bir askeri terimdir, bir ordunun ya da birliğin öncü koluna denk gelmektedir ama 1830 – 1840 aralığına baktığımız zaman bu terimin siyasete girdiğini ve köklü dönüşümlerin oluşumunda başı çekenler için kullanıldığını görüyoruz. Hepimiz internet çocuğuz ve bir linkle işi halletmek de var ama buyurun siz Avangardizm 101’cileri için Peter Bürger “Avangard Kuramı” kitabında neler yazmış bir bakalım; “Avangard kuram, sadece geleneğinden değil, çağdaş ahlak, bilim ve siyaset söylemlerinden, davalarından ve popüler kültürden kendini yalıtır. Yalıtmakla kalmaz, hepsine ve dile getirdikleri burjuva zihniyetine düşman olur ‘İyi’, ‘doğru’, ‘güzel’ artık onun sorunu değildir; tersine, metropolün ‘kötü’, ‘sahte’, ‘çirkin’ temsilleri üzerinden bir ‘karşı-estetik’ inşa eder. İlerlemenin öncülüğü gibisinden avant misyonlara itiraz etmekle kalmaz, egemen ‘ilerleme’ dogmasıyla alay eder; vahşi olanı, primitif olanı yüceltir. Bu dogmanın dayattığı modernleşmenin karşısında kendi modernizmini kurar. Sanat artık herhangi bir hakikatı, değeri veya savı, doğayı veya tanrıyı temsil etmez; hatta sanatçısını bile temsil etmez, sadece kendisini temsil eder. Sanatın biçimi aynı zamanda onun içeriği olur. Avangard hem sanat eserinin bağımlı olduğu dağıtım aygıtına, hem de sanatın burjuva toplumunda özerklik kavramıyla tarif edilen statüsüne karşı çıkar.” İşte Buñuel de böyle bir giriş yapmıştı sinemaya, özellikle ilk avangard ve gerçeküstücü filmlerin o zamanın ressam ve şairleri ile ortaklaşa yapıldığı tezine sırtımızı yaslamamız gerekirse Dali ve Buñuel’in başarısına şaşırmamak gerekir. Ayrıca Dali bir kenara Buñuel ilk cümledeki denklemi tamamen doğrulamaktadır zira bir diğer çok yakın arkadaşı ise Federico Garcia Lorca’dır. Dali’nin yanı sıra Buñuel’de var olan bu gerçeküstücülük ve sinema anlayışının dayandığı bir nokta da bence Madrid Üniversitesi’nde tarihle ruh bilimi görmüş olması ve zamanın tanınmış bir sinir hastalıkları uzmanının yanında çalışmış olmasıdır. Tabi 1924’te İspanyol Hükümetince, Paris’e “Uluslar Derneği”ne bilim ateşesi olarak gönderilmesi ve orada gerçeküstü akımı benimseyip Jean Epstein’in yardımcısı olarak sinemaya başlaması kariyerinin en keskin dönüşlerindendir. İlk filmi olan “Endülüs Köpeği”nin senaryosunu ressam Salvador Dali ile yazmıştı. Buñuel bu filmle ilgili “Bu hiç bir şekilde açıklanamayan düş kurma tutkusu ben, gerçeküstücülüğe yaklaştıran köklü duygulardan biri olmuştur. “Un Chien Andalou/Endülüs Köpeği” kendi düşlerimden biriyle Dali’nin bir düşünün karşılaşmasından doğmuştur örneğin.” demiştir. Dali ve Buñuel çok iyi bir anda tanışmışlardı çünkü 1929 değişimlerin, önemli içsel çatlakların yılıydı ve bazı sürrealistler grubu terketmişti. Bu kayıba rağmen Andre Breton, bu ikilinin gelişinin bu kayıpları telafi ettiğini söylemişti. Buñuel, Sade’den etkilendiğini de saklamıyordu. “Sade için duyduğum ilgi geçmişte kalmış bile olsa –herşey için duyulan hayranlık geçicidir- bu kültürel devrimi unutamam. Üzerimde yaptığı etki kuşkusuz ki büyüktür. “L’Age d’or/Altın Çağ” filminde Sade’den yapılan alıntılar son derece belirgindir. Maurice Heine bana karşı bir yazı yazarak ölümsüz Marki’nin hiç memnun olmayacağını söyledi. Gerçekten de tüm dinlere karşı savaş açmıştı, benim gibi yalnız Hristiyanlık dinine değil yani. Ben de amacımın ölmüş bir yazarın düşüncesine saygı göstermek değil, yalnızca film yapmak olduğunu söyledim.” Daha sonraları Dali’nin para kazanma hırsı ve filmin senaryosuna dair hak iddia etme durumları yaşandığı için bu ilk filmden sonra ikisi bir daha bir araya gelmemişti. Daha sonra Dali’yi Philippe Halsman veya Alice Cooper ile görmüştük tarih sahnesinde pınar ilkiz Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.