Jump to content

The Little Shop Of Horrors / Küçük Korku Dükkanı


schizophrana

Önerilen Mesajlar

http://img.sinemalar.com/images/afis_buyuk/k/Kucuk-Korku-Dukkani.jpg

 

 

Yapım :1960, ABD

Tür :Komedi

Yönetmen :Roger Corman

Senaryo :Charles B. Griffith

Oyuncular :Jack Nicholson, Dick Miller, Jonathan Haze, John Herman Shaner, Mel Welles, Myrtle Vail, Jackie Joseph, Karyn Kupcinet, Toby Michaels, Leola Wendorff, Lynn Storey, Wally Campo, Jack Warford, Meri Welles, Dodie Drake

Yapımcı :Roger Corman

Görüntü Yönetmeni :Vilis Lapenieks, Archie R. Dalzell

Müzik :Ronald Stein, Fred Katz

 

1960 yapımı Roger Corman filmi. Uzmanlığını düşük bütçeli b-filmlerinde yapmış olan Corman'ın, henüz Edgar Allen Poe uyarlamalarına el atmadığı bir dönemde, rivayete g

öre 2 günde çekilen bu 70 dakikalık film, teatral atmosferi (zaten 1982'de müzikal olarak sergilenecektir), absürd komedi için biçilmiş kaftan diyalogları ve orijinalliğiyle kısa sürede kült filmlerden biri hâline gelmiştir.

 

Filmin 1986 versiyonunu seyrettim. Türünün hakkını veren oldukça güzel bir filmdi. Ancak Nicholson'lı bu versiyonu da bulup izlemek istiyorum.

Film hakkında

 

Film, komiser Joe Fink'in dış sesiyle açılır. "Burası şehrin herkesin bildiği ama kimsenin gelmek istemediği bir yeridir." Eylemin durduğu yerlerde yine anlatıcı görevini üstlenecek olan da O'dur ("Burası onun varoşudur"). Olaylar Gravis Mushnik'in çiçekçi dükkanında geçer. Yoğun bir trafiğin yaşandığı açılış sekansında baş kişileri tanırız. Mushnik dükkanın sahibidir ve 200 yıldan beri çiçekçilik yapan ailesinin yüzkarasıdır: Bu varoş bölgede küçük bir dükkânda tıkılıp kalmıştır ve üstelik çiçekleri de sevmez. Sürekli para kazanamamaktan bahseder. Her gün çiçekçiyi ziyaret eden Bayan Siddie Shiva her seferinde bir akrabasının ölüm haberiyle gelir, ucuz çiçekler alır ve neden herkesin mutlu olduğunu sorgular. Bağıra bağıra neşeli şarkılar söyleyen çiçekçi çırağı Seymour, -sakar ve beceriksiz bir gençtir- sürekli şapkası ve boynundan eksik etmediği atkısıyla dolaşır, annesiyle yaşar ve yakın zamanda bağımsızlığını kazanacak gibi değildir. Audrey ise, Mushnik'in dediği gibi ("Sen balkabağını bile seversin") sürekli mutlu ve yardımsever, biraz da saf bir kadındır.

 

 

 

Dükkânın ilk yabancı müşterisi iyi giyimli, kültürlü bir baydır, Mushnik sevinir, bir yandan bize derdini anlatırken diğer yandan adama karısı için orkide önerir, adam bir demet karanfil ister, ama daha baştan göreceğimiz üzere bu filmde herkes bir gariptir:

-Mushnik: "İşte karanfilleriniz, durun güzel bir kâğıda sarayım."

-"Gerek yok, burada yiyeceğim."

-Mushnik: "Lezzetli mi?"

-(Birşeyler döker) "Daha iyi olabilirdi."

-Audrey: "Ne de olsa burası küçük bir çiçekçi."

-"Sorun değil, hem o büyük dükkânlarda çok güzel çiçekler olabilir, pahalı çiçekler, ama sadece görünüşleri ve kokuları için yetiştirdiklerinde tatlarından birşeyler kaybediyorlar. Ben hep böyle küçük dükkânlardan yemeyi severim."

-Mrs Shiva: "İnanılmaz! Çiçek yiyor."

-"Sakın denemeden yargılamayın, tamam mı!"

Bu hengamede telefonla sipariş edilen çiçekleri budayıp canına okuyan Seymour'u işten çıkarmak isteyen Mushnik, gencin önerisi ("elimden geleni hep yapmadım mı? Çiçeklere de çok düşkünüm, onları en az Audrey kadar çok seviyorum.") ve dükkan ahâlisinin de desteğiyle (Mrs Shiva: "neden ona bağırıyorsun, o iyi bir genç") Seymour'a bir şans tanır: Bir Japon tohumcudan aldığı ve evinde Bay Mushnik için beslediği çiçeğini dükkana getirecektir. Eğer Bay Yeni Ceket'i etkileyebilirse ("Bakın, dünyadaki bütün çiçekçilerde çiçek yedim. Gördüğüm kadarıyla en çok iş yapanlar en garip çiçekleri olanlar.") Mushnik de işini geri verecektir.

 

 

http://www.sinemaestro.com/images/stories/littleaudrey.jpg

 

 

Seymour, annesine öksürük şurubu hediye ettikten sonra ("alkol oranı %98, işte benim oğlum! daha şimdiden içimin sağlıkla dolduğunu hissettim.") çiçeği dükkâna götürür. Ona Audrey Junior adını vermiştir. Audrey buna bayılır, Bay Ceket saksıdaki çiçeği bayatlamış bulur (!), Mushnik'se onu canlandırması içinSeymour'a 2 hafta mühlet verir ("Ona her türlü gübre ve bitki besininden verdim, en zengin mineralli suyla suladım ama giderek daha da kötüleşiyor."). Bu arada dükkandan ayrılan Bay Ceket de, elinde kalan son karanfil dalını elbette karısına götürmek yerine yemek artığı olarak orada bırakacaktır.

Bütün gece çiçekle ilgileneceğini söyleyen Seymour dükkâna kapanır, çiçekle konuşmaya başlar ("Sen yetiştirdiğim ilk küçük bitkisin, ölürsen naparım bilmem.") (Her gece olduğu gibi yine ağzını açtın öyle mi? şu saksıyı kenara alayım da nefes al.") Seymour kanayan parmağını çiçeğe doğru sallarken sinekkapan da ilk besinini alır.

Ertesi gün tüm parmakları delik deşik hâlde dükkâna geldiğinde camda çiçeğin reklamını görür (Look at the Phantastik New Plant, AUDREY JUNIOR.). Audrey ve Bay Mushnik onu tebrik eder, çiçek büyümüştür, Mushnik "bana baba de oğlum" nasihatleri çekip geleceği düşler. ilânı görüp ellerinde 2000 dolarla geçit arabası için çiçek bakmaya gelen 2 kız çiçekten etkilenip ("Bilimsel bir adı yok mu?" -"tabii var, ama bunun için onu suçlayamayız!") komiteye dükkânın adını sunmak için ayrıldıktan ve günlük ziyaretinde Bay Mushnik'ten bedava çiçek jestiyle şaşırmış ayrılan Bayan Shiva'dan sonra çiçek yine solmaya yüz tutar.

Yine akşam olduğunda Seymour ne yapacağını bilmez hâlde odada otururken çiçeğin "feed me, feed me, i'm hungry!" çığlıklarıyla irkilir, konuşan bir çiçeği vardır! Düşünmek için dışarı çıkar, demiryolunda gezinirken bir şişeye attığı taşın son anda duvarın arkasında doğrulan demiryolu bekçisine isabet etmesi ve sersemleyen adamı trenin ezmesi sonucu adamı çuvala koyar, pek çok yeri dolaştıktan ve başarısız girişimden sonra, dükkâna getirir. Çiçek bağrınmaya devam etmektedir, "benim de kendi sorunlarım var, katil oldum görmüyor musun?" serzenişlerine "mmm, yemek" yanıtını alınca parça parça cesedi çiçeğe yedirir. Aynı esnada Audrey ile yemekte olanBay Mushnik, garson kızın dediği üzere her zamanki “cüzdanımı unuttum” numarasını yapar, ama garsonun ısrarı üzerine para almak için dükkâna döner. Seymour’un çiçeği beslediğini görür ve bir içki içmek için restorana geri döner.

Bu sırada Jack Nicholson (Wilbur Force) kapıdan içeri girer, bir müşterisinin (Bayan Shiva) tavsiyesi üzerine geldiğini ve başka boş zamanı olmadığını belirterek (2-3 tane apsem var, ayrıca diş hastalığım, 9 çürüğüm var, kaplamam da düştü, canım çok yanıyor.”) doktoru koltuğa oturtmuş olan Seymour’a dışarıda bekleyeceğini söyler. Doktoru hallettikten sonra hastayı içeri alan Seymour, mazoşist hastasını (“Novocaine istemem, bu hissizleştirir.”) kendine özgü yöntemlerle tedavi ettikten sonra ([çığlıklar] “Neden durdun be adam!” -“bir sürü delik açtım şimdi onları şu gümüş şeyle doldurmam gerek. –“Yani hiç diş çekmeyecek misin!”) mutlu bir şekilde gönderir (hiç bu kadar eğlenmediğini ve bunu bütün arkadaşlarına önereceğini söyleyen Wilbur’un yüzündeki ifade görülmeye değerdir); doktoru da bitkisine yedirir (“biraz sakin ol Dracula ne taşıdığımı sanıyorsun kirli çamaşır mı?”) ve evine döner.

 

...

 

Yazının devamı ve kaynak

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

jack nicholson ı kapağa kocaman koyup kefal bekleyenler karşılarında beni buldular diyebiliriz:p

evet ben de nikılsını izleyeceğim diye heves edip kaç saniyeydi sayamadım kadar hüsran yaşayanlardanım...

ama saykopat konusuyla ve uzay bağlantısıyla bu filmde de beğenecek birşey bulmayı başardım ahıhaı...

eskisi de yenisi de ayrı birer tat...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...