schizophrana Oluşturma zamanı: Ocak 4, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Ocak 4, 2009 http://www.badans.net/logo/modern.jpg Dans, insanın yeryüzündeki yaşamı kadar eskidir. Dansın sanat olarak ortaya çıkışı ise, Rönesans döneminde gerçekleşmiştir. 20. yüzyıl sınıfsal farklılıkların giderek ortadan kalktığı bir çağ olmuş ve 1920'lerden sonra ortaya çıkan müzik ve dans akımları, gramafon, radyo ve sinema gibi iletişim araçlarının icadı ile yaygınlaşmıştır. Böylelikle vals, tango, fokstrot, swing vb. pek çok müzik ve dans türü, uluslararası kimlik kazanmıştır. 1905-1914 yılları arasında en popüler salon dansları mazurka, kadril ve polkadır. 1908 yılından itibaren tango hızlı bir gelişme göstermiş ve 1917 yılında fokstrot ile birlikte Avrupa üzerinden dünyaya yayılmıştır. 1924 yılında Josephine Baker?in öncülüğünü yaptığı çarliston, savaşın acılarını unutmak isteyen dünya halkının gözdesi olmuştur. Dans tutkusu, 1920?li yılların başlarında tüm dünyada yaygınlaşan dans yarışmaları ile ivme kazanmıştır. 1940?larda, swing ve ardından bogie-bogie moda danslar olarak gündeme gelmiştir. Latin Amerika rüzgarı, 1950?lerin başında cha cha, samba, mambo gibi hareketli danslarla egemen olmuş, ancak kısa sürede tahtını rock'n rolle devretmiştir. Şüphesiz 1950 ve 60'lı yılların tartışmasız dansı, İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünyanın yeni hakimi olan Amerika?nın, yaşam ve eğlence kavramının bir özeti olan rock?n roll olmuştur. 1970'li yıllar ve sonrasında, çiftlerin birbirine sımsıkı sarıldığı dans türlerinin yerini, giderek akrobatik figürlerin öne çıktığı ve çiftlerin karşı karşıya geçip, hızlı bir ritmde dansettikleri danslar almıştır. Son yıllarda, dansın bir spor dalı olarak kabülüne yönelik çalışmalar hız kazanmıştır. 8 Eylül 1997 tarihinde, Uluslararası Olimpiyat Komitesi (International Olympic Committee-IOC) Uluslararası Dans Sporu Federasyonunu tam üyeliğe kabul ettiğini açıklamıştır. Uluslararası Olimpiyat Komitesine tam üyelik, yasal olarak dansın bir spor dalı olarak kabulü anlamındadır. Ancak, dans sporu henüz olimpiyat oyunlarında yeralmamakta, konuya ilişkin olarak Uluslararası Dans Sporu Federasyonu, 2008 yılı Olimpiyatlarını hedefleyerek çalışmalarına devam etmektedir. İlk insanlar önceleri kendi başlarına, içgüdülerine uyarak dans ettiler. Yinelenen ritmik hareketlerin doğaüstü duygular çağnştıran güçlü etkileri olduğunu fark ettiler. Buradan, dansta büyülü bir gücün var olduğu düşüncesi doğdu. Her dans edişlerinde bu gizemli gücü yeniden yarattıkları duygusuna kapıldılar. Bundan sonra insanların çember, yarım çember, karşılıklı iki sıra ya da dalgalı sıra gibi değişik diziler oluşturduğu toplu danslar gelişti. Avustralya Yerlileri, hâlâ doğum, ergenlik ve evlilik kutlamalarında ve cenaze törenlerinde dans ederler. Bazı ilkel kabileler hayvanları taklit ederek totem dansları ya da iyi ürün alabilmek için büyü dansları yapar. Sri Lanka'da maske takarak yapılan büyü danslarının hastalıkları iyileştirdiğine inanılırdı. Bütün bu danslar ortamın yarattığı duygulara göre biçimlenir. Uygarlıklar geliştikçe, ilkel büyü danslarından dinsel törenler ve ayinler doğdu. Dansta kurallar ortaya çıktı ve dans çoktanrılı dinlerde tapınmanın önemli biçimlerinden biri oldu. Tapınaklarda rahipler, zengin evlerinde ise köleler doğum, evlilik, cenaze ya da sarayla ilgili tüm törenlerde dans ederlerdi. Eğlence için dans etme ilk olarak Mısır'da başladı. Sonraki yıllarda Eski Yunan'da dans daha da gelişti. Bütün dinsel törenlerin önemli bir öğesi ve ayrıca bir eğlence kaynağı olan dans aynı zamanda tiyatro oyunlarının başlıca temelini oluşturdu. Köylülerin harman döverken yaptıkları ritmik hareketlerden Yunan tiyatrosu doğdu. Yunanca'da "dans ederim" anlamına gelen "koro" sözcüğü ilk olarak, sahnede dans eden, söyledikleri şarkılarla oyunu açıklayan ve yorumlayan bir grup oyuncuyu tanımlamak için kullanıldı. Dansları tasarlamak ve düzenlemek anlamına gelen koreografı sözcüğü de Yunan kökenlidir. Eski Yunanlılar askerlerin eğitiminde temel öğe olarak dansı kullandılar. Günümüze kayıtları ulaşan bu danslardan, askerlere bireysel ve toplu saldırı hareketlerinin ritmik bir biçimde öğretildiği anlaşılmaktadır. Büyük Yunan filozofu Platon, "İyi şarkı söylemek ve güzel dans etmek, iyi eğitilmiş olmaktır" demişti. Eski Yunanistan'da devlet adamları, generaller, şair ve oyun yazarları gibi önemli kişiler şenliklerde ve zaferlerini kutlarken dans ederlerdi. Romalılar ise Yunanlılar'ı taklit ederken yalnızca biçimleri aldılar. Yunan sanatının ve felsefesinin ruhunu dansa sindiremediler. Bu yüzden Romalılar'ın dinsel törenlerinde dansa yer vermelerine karşın, dans bu dönemde yozlaştı. İlk Hıristiyanlar da dansı tapınma amacıyla kullandılar. Ne var ki, 7. yüzyılda Hıristiyanlar Roma döneminde saygınlığını yitiren dans biçimlerinden dolayı, dansı kilise etkin liklerinden uzak tutmaya çalıştılar. Birçok ülkede bu yasaklama kararı başarılı oldu. İspanya'da ise bazı katedrallerde dans kutsal günlerde ayinlerin bir parçası olmayı sürdürdü. Sevilla Katedrali'nde, Paskalya sırasında delikanlılar mihrabın önünde dans ederek Tanrı'ya olan bağlılıklarını dile getirirler. Bu, kastanyet eşliğinde, saygılı ve soylu bir danstır. 19. yüzyıla gelindiğinde, Avrupa ve ABD' de dans hemen hemen tümüyle kilise etkinliklerinin dışına çıkarılmıştı. Doğuda da eski zamanlardan beri dans yaygın olarak dinsel amaçlar için kullanıldı. Doğuda dansın en eski ve en gelişmiş biçimine Hindistan'da rastlanır. Bazı tapınaklarda hâlâ "Tanrının Hizmetçileri" anlamına gelen devadasi'ler bulunur. Yıllarca tanrılara hizmet etmek için eğitilen bu kadınlar yaşamla rını dinsel törenlerde şarkı söyleyerek ve dans ederek sürdürürler. Hindistan'ın 1947'de bağımsızlığını kazanmasından sonra, dansın bir sanat dalı olarak yeniden canlanması sonucu, kadınerkek birçok ünlü dansçı yetişti. Kaynak Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DinoVelvet Yanıtlama zamanı: Ocak 4, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 4, 2009 Dans hisserek yapılan eylemdir...Türlü duyguların en güsel şekilde dışa aktarımıdır...Dans edebilmek sanattır,yetenek ister...müzikle birleştiğinde izleyene de dans edene de zevk veren hareketlerin bütünüdür.Dans yalnızca bedenin değil ruhunda eylemidir, diye düşünüyorum Paylaşım için teşekkürler:thumbsup: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.