Jump to content

The Fall


ensiferum13

Önerilen Mesajlar

http://i40.tinypic.com/j6ohec.jpg

 

Tür : Macera / Dram / Fantastik / Gizem

Yönetmen : Tarsem Singh

Senaryo : Dan Gilroy , Nico Soultanakis , Tarsem Singh

Görüntü Yönetmeni : Colin Watkinson

Müzik : Krishna Levy

Yapım : 2006, Hindistan / İngiltere / ABD , 117 dk.

Oyuncular

 

Catinca Untaru (Alexandria) , Justine Waddell (Evelyn) , Lee Pace (Roy Walker ve Blue Bandit) , Kim Uylenbroek (Doktor ve Büyük İskender) , Aiden Lithgow (Ulak) 1920’lerin Los Angelesı’ndayız. Kolu kırıldığı için Los Angeles Hastanesi’nde yatmakta olan 10 yaşındaki Alexandria, burada filmlerde dublörlük yapmakta olan Roy ile tanışır.

 

Bir çekim sırasında sakatlandığı için yataktan çıkamayan Roy, Alexandria’ya Vali Odious’tan çeşitli sebeplerden nefret eden ve onu öldürmek isteyen 6 adamın hikayesini anlatmaya başlar. Fakat Roy, yaşadığı sorunlar sebebiyle hikayeyi giderek daha karamsar bir hale sokar. Bir süre sonra masal ile gerçeği birbirine karıştıran Roy, kendi acılarından kurtulmak için Alexandria’yı da kullanmaya başlayacaktır.

 

Ülkemizde de If İstanbul kapsamında gösterilen film, Berlin Film Festivali’nden de ödülle döndü. Tarsem Singh’in 18 farklı ülkede, 26 farklı gerçek mekanda çekimlerini gerçekleştirdiği The Fall’da hiç özel efekt kullanılmadı. Yönetmenin titizliği sonucu çekim ve post-prodüksiyon aşaması 4 yıl süren film, ilk geniş gösterimini ancak bu sene yapabildi.

 

 

 

http://i42.tinypic.com/33a7yns.jpg

http://i43.tinypic.com/zoe53s.jpg

http://i40.tinypic.com/rihxk5.jpg

http://i44.tinypic.com/6i8q2s.jpg

http://i39.tinypic.com/33l1p1e.jpg

http://i41.tinypic.com/rs4n05.jpg

 

The fall hakkında sinema sitelerinden bazı yorumlar:

 

Herşeyi çalan ve sevdiklerini öldüren Zalim Vali Odious’a başkaldıran ve ondan intikam almak isteyen 5 mitik kahraman : Eski bir köle olan Otta Benga, Patlayıcı uzmanı Luigi, Karısının intikamı peşindeki Hintli, Yaşayan herşeyi seven, Maymunu Wallace ile maceraya katılan yarı çatlak ingiliz bilimci Charles Darwin ve ormanlarla konuşabilen, karnında kuşlar besleyen garip ama sadık Mystic…

 

The Fall sadece birkaç saniyelik bir çekim için Mısır’a gidilme zahmetine giren, Sinema yapmanın en heyecanlı yıllarına ve o yılların isimsiz kahramanları dublörlere büyük bir saygı duruşunda bulunan, “Oz Büyücüsü” başta olmak üzere tüm kaçış filmlerine, Buster Keaton‘a, Charlie Chaplin‘e sevgilerini sunan ve “Ben sinemayı seviyorum” diyen herkesin görmesi gereken müthiş bir film…otekisinema.com

 

ekşisözlük yazarı madeathın güzel yorumu:

 

-Roy, Alexandria’ya hikayeyi ilk kez anlatırken hintliden bahsederken ”indian” diyerek kendisini anlatıyor. ancak burada kastedilen indian hintli değil kızılderili. bu kızılderili’de daha sonra filmin sonunda hep beraber izledikleri siyah beyaz filmde ortaya çıkıyor. o siyah beyaz filmde bir hintli yok. bir kızılderili var. ancak ufaklık ”indian” kelimesini kendi geldiği yere yoruyor ve bunu hintli olarak algılıyor. aslında gördüğümüz masal her ne kadar roy’un ağzından anlatılıyor olsa da alexandria’nın masalı çünkü o’nun gözleriyle bu masalı seyrediyoruz. hatta roy hintlinin karısına squaw diyor. bu kelime de kızılderili lisanında kadın demek.

 

-Darwin ile Wallace ilişkisi çok şahane. alfred wallace diye genç bir çocuk darwin senelerdir süren araştırmasını bir türlü sonuca bağlayamazken darwin’e bir makalesini yolluyor ve darwin’de şimşekler çakıyor. böylece evrim teorisi ortaya çıkıyor. seneler boyunca bilim dünyasında darwin’in wallace’dan fikirlerini aşırdığı söylenir durur. filmde de wallace darwin’in maymunu ve wallace darwin’e sürekli bişiyler söyleyip duruyor. darwin de maymunu diğerlerinden gizleyerek ondan fikirlerini çaldığını gizliyor. bariz biçimde darwin aslında wallace’tan aldı bu evrim olayını diyor film. üstelik de darwin’in en iyi arkadaşını bir maymun yaparak.

 

-Filmde sürekli görülen kelebek figürü, yeniden doğuşun sembolü. film de aslında roy’un bir masal ve çocuk üzerinden yeniden doğumunu anlatıyor.

-Filmde eski köle olan otto benga’nın ölüm şekli ok yatağı üzerinde gerçekleşiyor. benga sırtından o kadar çok sayıda okla vuruluyor ki sonunda geriye düşünce o okların üzerinde kalakalıyor. bu imge de mahabharata‘daki bhishma adlı karakterin ölümüyle birebir aynı.

-Aynı şekilde mahabharata’da krishna da ayağından bir okla öldürülüyor. tıpkı patlayıcı uzmanı luigi’nin ölümü gibi.

 

Dünyanın en güzel kadınıyla evli olan hintli’nin karısının odious tarafından kaçırılması da yine bir hint tarihi hikayesine dayanıyor; rani padmini‘ye.

 

 

 

 

son olarak sevgili koordinatörümüz SCARRED e bu güzel film tavsiyesi için buradan teşekkür ediyorum.:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

birçoklarına göre gelmiş geçmiş en iyi film.benim için yüzüklerin efendisi hala ilk sırada ama o da üçleme.bu filmde beethoven soundrackı,salvador dali afişleri,bilim ve mitoloji var.hepside iç içe mükemmel bir şekilde uyarlanmıs.bastan asagı sanat olan bir film.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

birçoklarına göre gelmiş geçmiş en iyi film.benim için yüzüklerin efendisi hala ilk sırada ama o da üçleme.bu filmde beethoven soundrackı,salvador dali afişleri,bilim ve mitoloji var.hepside iç içe mükemmel bir şekilde uyarlanmıs.bastan asagı sanat olan bir film.

 

 

izlemedim ama konusu ve fotoğrafları birçok şeyi anlatıyor gibi. izlemeyi çok isterim valla.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...