raskolnikov Oluşturma zamanı: Ocak 8, 2009 Paylaş Oluşturma zamanı: Ocak 8, 2009 Aşağıdakilerin varlığı halinde bu rahatsızlıktan bahsedilmektedir. 1-Bulunduğu yas grubu ve boy uzunluğu acısından normal kabul edilen en az kilo ya da bu ağırlığın üzerindeki bir kiloyu kendisi için uygun bulmayıp,kabul etmeme. 2-Yas ve boy göz önüne alındığında beklenenden daha düşük bir kilosu olmasına rağmen kilo almak veya şişmanlamaktan aşırı derecede korkma. 3-Kişinin kilosu ya da vücut şeklini algılayışında bozukluk vardır. Kişinin kendini değerlendirişinde kilo ya da vücut seklinin ,olağandan çok daha fazla ve anlamsız ölçüde bir yer kaplaması veya o anki kilosunun düşük olmasının öneminin farkına varmama. 4-Bayanlarda birbirini izlemesi gereken en az 3 adet döneminin olmaması Bu rahatsızlığın kısıtlı ( bu durum yaşanırken kişide bir anda "patlayıncaya dek" yeme ya da kendini kusmaya ya da lavman- idrar söktürücüler ile yediklerini çıkarma davranışının olmadığı) tip ya da bu sayılan davranışların olduğu tiksinircesine yeme/ çıkartma tipi olarak 2 şekli vardır. Hastaların çoğunun düşünce içeriği yemek ile ilişkilidir. Kimileri kalan, artan, yiyemedikleri yiyecekleri bırakamayıp, biriktirir, bazıları da hiç yapamayacağı yemek tariflerini edinmeye çalışabilir. Topluluk içinde yemek yeme konusunda isteksiz davranabilirler. Başlangıç ta çevrelerinden ilgi ve beğeni görmek için , kendileri üzerinde kontrol sağladıklarını görmek amacıyla alınan besinleri kısıtlamaya başlarlar. Eski kilolarına ya da çevrelerinde görünüm olarak beğeni kazanan kişilerin kilosuna inmek için hedef belirler. Kendileri gün içinde farklı zamanlarda tekrar tekrar tartar Tıkınırcasına yeme-çıkartma tipine ait grubun alkol-madde kötüye kullanımı, daha çok duygusal durumda dalgalanmalar ve cinsel aktivitelere sahip olup, dürtülerini kontrollerinin daha zor olduğu gözlenmiştir. Kişiler kilo kayıplarını arttırmak için fiziksel egzersizler yapar ya da yorucu fiziksel uğraşılar içine girerler. Öyle ki kişi daha çok enerji harcayıp, kilo verebilmek için oturmayıp, ayakta durmayı yeğleyebilir ya da durduğu yerde el ve ayaklarını hareket ettirebilir. Kişinin toplumsal ilişkileri azalabilir. Sadece is, fiziksel egzersiz ve kilo düşünceleri ile ilgilidir. Bir deri bir kemik kalsa bile kilolu olduğu düşüncesindedir. Kişiler kendilerine listeler hazırlayarak kendilerine yasakladıkları yiyecekleri belirterek, bunları yemeyeceklerine yeminler ederler. Yarim kilo bile almaları onları zayıflıktan şişmanlığa geçtikleri seklinde düşündürür. Uzun sure bir konuya dikkatlerini veremezler . Kendilerine güvensizlik yoğun bir şekilde kendini hissettirmektedir. Gitgide sosyal çevrelerini kısıtlarlar. Çocuk gelişiminin erken evrelerinde, anne-çocuk iletişiminde çocuğun kendi başına,özgür davranışları üzerine yapılan müdahalelerin önemine dikkat çekilmektedir. Anoreksia başlangıcı sonrasında genellikle obsesif- kompulsif davranışlar başlayabilir. Özellikle temizlik saplantıları ( ev temizliğine yönelik aşırı aktiviteler gibi) ve ders çalışma ile ilgili saplantılara rastlanabilir. Cinsel gelişimlerinde sorun olduğu gibi , cinsel isteksizlik ve diğer cinsel sorunlar da beraberindedir. Bu kişilerde hastalığın yol açtığı vücutsal değişimler: Hastalarda kansızlık, vücut su- tuz dengesinin bozulması, kanda kolesterol ve üre düzeylerinin artışı, karaciğer enzimlerinin yükselmesi, tiroid bezi hormonlarının düşmesi, kadınlarda ostrojen dediğimiz kadınlık hormonu ,erkeklerde testesteron denen erkeklik hormonu düzeylerinde düşme sonucu cinsel işlevlerde azalma, kalp atımında azalma ve düzensizlikler, beyin boşluklarının beyin dokusuna oranla kapladığı hacmin artışı oluşabilmektedir. Kimlerde görülmektedir: Bu rahatsızlık düzenli ve bol çeşitli yemek yeme olanaklarının olup, göze hoş görünmenin zayıf bir vücut yapısı ile paralel düşünüldüğü bati toplumlarında, kentsel alanlarda daha çok gözlenmektedir. Hastaların % 90-95 i kadındır. Anoreksia nervosa genç kızlarda % 0,5 oranında saptanmakta, genellikle 12-25 yas arasında rastlanmaktadır. Son yıllarda yurt dışında yapılan çalışmalara göre hastalığın yüz bin kişide 15-20 arasında görüldüğü saptanmıştır. Rahatsızlığın oluşumunda etkili risk faktörleri: - Yaşanılan sosyo-kültürel çevrenin etkisi ile zayıflığın kesin güzellik ölçütü olması durumu yaygınlaştırmaktadır. Bazı mesleki alanlar ( hosteslik, modellik, dans ve müzikle uğraşanlarda) bu yüzden özellikle risk altındadır. -Bu rahatsızlığı olanların ailelerinde depresyon, alkolizm, şişmanlık ve gene bir yeme bozukluğuna daha çok rastlanmaktadır. Bu kişilerin annelerinin daha çok diyet yapıp,yeme bozukluğunun olduğu, sürekli diyet yapma düşünceleri ile haşır nesir oldukları, kızlarının da diyetleri konusunda yoğun düşünceler içinde olabildikleri gözlenmiştir. - Aile yapıları itibariyle, bağımsız hareket serbestisinin verilmediği ve aile işleyişi açısından yeterli keyif alınmayan doyum sağlanamayan ilişkilerin varlığı. -Öncesinde var olan aşırı şişman beden yapısı -Çocukluk cağı başlangıçlı diabet ( seker hastalığı) varlığı - Geçmişte yaşanan cinsel, fiziksel tacizler. Rahatsızlıktaki kişisel düşünce yapıları: - Kişisel açıdan kendilerini yardıma muhtaç ama yardim edilemez görürler - Kendi ve çevreleri üzerindeki denetimi kaybetme korkuları vardır. - Aşırı bir şekilde başkalarının görüşlerine bağımlı olarak özgüvenlerini koruyabilen, onların yeterli ya da olumlu desteği olmadığında kendilerini bir hiç olarak görürler - Bir şey ya tam olmalı ya da hiç olmamalı seklinde bir düşünce yapısı olan kişilerdir. Hastalığın seyri: Hastaların yarısının ilerleyen donemde iyileştiği, dörtte bir oranında hastanın kısmen iyileştiği, ancak bir miktar yakınmalarının sürdüğü belirlenmiştir. Hastalık sonucu olum oranının % 5 civarında olduğu gözlenmiştir. Hastalığın gidisine olumsuz etki yapan faktörler: -Ailede aşırı geçimsizlik, tartışmalı ortam -bulimianın hastalığa eslik etmesi -Kusma, dışkılamayı arttırıcı ilaç kullanımları -Obsesif-kompulsif, histerik, depresif, nörotik davranış yapıları, zeminde bulunan psikiyatrik sorunlar nedeniyle, kişide vücutsal yakınmaların fazlaca gündeme gelmesi (gastrit, kolit vb.) -Hastalığı inkar eden davranışlar içine girilmesi. Hastalığın gidisini olumlu etkileyen etmenler arasında ise erken başlangıç yaşı, hastalığı kabul etmek ve kendine güvenen bir kişilik yapısının bulunması sayılmaktadır. Tedavi: Psikoterapide hastanın kendi duygularını uygun bir şekilde ifade edebilmesi, yeme davranışı üzerine kurulu yanlış düşünce tarzının değiştirilmesi, vücuduna yönelik olumsuz algılamaların düzeltilmesi, özgüvenin oluşturulması, kişilerarası sorunların belirlenip, çözümüne yönelen bir yaklaşımın oluşturulmasına çalışılır.Tedavide davranışçı terapi, aile terapisi ve grup terapisi kullanılabilir. alıntı... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lair_of_Lizbeth Yanıtlama zamanı: Ocak 23, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 23, 2009 Güzel bir paylaşım olmuş.Bir yıl kadar önce ben de yaşdım.Hem anareksiya hem de bulimia hastalığım vardı.Çok kötü bir durum.Yani su içerken bile düşünürdüm.Aşırı spor yapardım.Bir noktadan sonra bunun bir hastalık olmadığı,tam tersine normal olanın bu olduğuna inanmaya başlamıştım.Bayanlarda görülme oranı yüksek;çünkü çevre de tetikliyor bunu.Çok güzel görünüyorsun,manken gibi olmuşsun,... gibi sözlerle hasta olan kişinin doğru yolda olduğunuzu ima ediyorlar.Bir noktadan sonra vücudun dengesi bozuluyor,algıda zayıflık ve uykusuzluk baş gösteriyor.Eğer konuda yazılan riskli faktörlerden birkaçı bile sizde varsa,kısa ve uzun süreli diyet yapıyorsanız,aynada kendinize baktığınızda beğenmeyip sık aralıklarla tartıya çıkıyorsanız,bir de üstüne çevrenizde kilonuzla ilgili yapılan eleştirilere moral bozuyorsanız tedavi olmanızı öneririm.Erken teşhis önemli çünkü sonuda ölüme gidebilirsiniz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
begonvil Yanıtlama zamanı: Ocak 23, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 23, 2009 bende anareksio olmuştum ama sinirseldi yani kilo vermek amaçlı değil yemek yiyemiyor ve yemek yemek benı mutlu etmiyordu.ilk ay bişi olmadı ama ikinci ay hızla kılo verdim kemık erimesi başladı.birden 10 kilo vermiştim ve benım gibi ince biri için 10 kilo dehşet bir kilo verme idi.tedavi gördüm.ama dönem dönem bu benı buluyoır.şu anda bişle sırf yaşam içim yiyiyorum benı yemek yemek mutlu etmiyor Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
serpentine Yanıtlama zamanı: Şubat 26, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 26, 2012 Anoreksiya Nervoza ile ilgili bir döküman: http://www.nhs.uk/translationturkish/Documents/Anorexia_nervosa_Turkish_FINAL.pdf Nat Geo'nun Taboo belgesel serisinden birinde bu hastalığa yakalanmış bir kadın anlatılmaktaydı. Kendini daima şişman gören Isabella 26 kiloya kadar düşmüş ve ölümden dönmüş. Sağlıklı kilosu 54 olmalıyken kendisi 36 kiloymuş ve yine de kendini şişman görüyormuş. Fransa'daki mankenlerin ne kadar zayıf olurlarsa olsunlar diyet yapmaya zorlandıklarından bahsetmişti. Marketten fazla alışveriş yapmıyormuş çünkü zaten her gün yemek yiyemiyormuş, daha ağır alışveriş torbalarını da kaldıramıyormuş. İşte fotoğrafı ve belgeseli. Ne yazık ki bu çekimden 2 ay sonra hayatını kaybetmiş. http://1.bp.blogspot.com/-yi_ZMsOUPCU/Tw3Wbjxvu4I/AAAAAAAAAk4/eqP1p1h9Tio/s1600/oliviero+toscani+-+anorexia.jpg Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.